• Sonuç bulunamadı

ÇalıĢma sistemlerine göre çalıĢanlara ait özelliklerin tartıĢılması

5. TARTIġMA

5.1. ÇalıĢma sistemlerine göre çalıĢanlara ait özelliklerin tartıĢılması

ÇalıĢmaya katılan sağlık çalıĢanlarının yaĢ ortalaması 34.48+7.67 iken vardiyasız çalıĢanlarda 37.50±8.08, vardiyalı çalıĢanlarda 31.50±5.91 olarak saptanmıĢtır. Vardiyalı çalıĢma ile cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık vardır (Tablo 11). Vardiyasız çalıĢanların % 78‟i kadın, vardiyalı çalıĢanların ise % 59‟unun kadın olduğu gözlenmektedir. Sonuç olarak her iki grupta da kadın cinsiyet hâkimdir. Sağlık

99 çalıĢanlarında belirgin bir yeri olan hemĢirelerin önemli bir kısmının kadın olmasından dolayı hem vardiyalı çalıĢanlarda hem de vardiyasız çalıĢanların çoğunluğunu kadın çalıĢanlar oluĢturmaktadır[148]. Benzer Ģekilde sağlık çalıĢanlarında yapılan araĢtırmaların çoğunda hemĢireler temel gruplardan birisini oluĢturmaktadır. Bu sebeple sağlık çalıĢanlarında yapılan araĢtırmaların önemli bir kısmında kadın cinsiyetin ön planda

olduğu bizim araĢtırmamızda da görülmüĢtür[149, 150]. Bu çalıĢmada da bulgular literatürle uyumludur.

Gruplar arasında çalıĢma memnuniyeti ile çalıĢma sistemi arasında anlamlı bir iliĢki

bulunmuĢtur (χ2=41.854, p<0.01). Vardiyasız çalıĢanların % 0.9‟u (n=1) çalıĢma sisteminden hiç memnun değilken vardiyalı çalıĢanlarda bu oran % 27.3 (n=30) olarak saptanmıĢtır. Vardiyasız çalıĢanların % 15.6‟sı (n=17) çalıĢma sisteminden çok memnun

olurken vardiyalı çalıĢanlar ise % 5.5‟i (n=6) olarak saptanmıĢtır. Bu da vardiyalı çalıĢanların önemli bir kısmının çalıĢma sisteminden memnuniyetsiz olduğunu göstermektedir. ÇalıĢma koĢullarının düzenlenmesinin çalıĢanlarda motivasyonu arttırdığı gösterilmiĢtir[151]. Bunun için çalıĢanların çalıĢma sistemden memnuniyetini arttırmak en üst düzeyde verim alınabilmesini sağlayacaktır. Ceyhan ve arkadaĢlarının yaptığı bir çalıĢmada[152], hekimlerin % 78.6‟sının, hemĢirelerin ise % 68,4‟ünün vardiyalı çalıĢma

sisteminden memnun olmadığını gösterilmiĢtir. Aynı çalıĢmada idari personelin vardiyalı çalıĢma sisteminden % 77.8 oranında memnun olduğu bulunmuĢtur. Tüm katılımcıların

% 60.9‟u vardiyalı çalıĢma sisteminden memnun olmadıklarını ve % 61.8‟i ise bu sistemin yaygınlaĢtırılmasını istemediklerini belirtmiĢlerdir. Bizim çalıĢmamızda da çalıĢma

100 sistemindeki memnuniyet ile meslek grupları arasında anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur

(χ2=26.282, p<0.01). Doktorların % 21.8‟i (n=12)‟i, hemĢirelerin % 21.3‟ü (n=17) çalıĢma sisteminden hiç memnun olmadıklarını belirtirken, diğer meslek grubunun sadece % 2.4‟ü (n=2) çalıĢma sisteminden hiç memnun olmadığını belirtmiĢtir. Gruplar arasında çalıĢmak istediği sistem arasında anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur (χ2=21.153, p<0. 01). Vardiyasız çalıĢanların % 89.9‟u (n=98), vardiyalı çalıĢanların ise % 63.6‟sı (n=70) vardiyasız olarak çalıĢmak istediğini belirtmiĢtir. Yani 219 katılımcının % 76.7‟si (n=168) vardiyasız olarak çalıĢmak istediğini söylemiĢtir. Yapılan baĢka bir araĢtırmada[153] da sağlık çalıĢanlarının

% 65‟inin sürekli gündüz vardiyasını tercih ettikleri görülmüĢtür. Sağlık çalıĢanları dıĢında ise termik santral iĢçilerinde yapılan bir çalıĢmada[154] % 85 oranında sürekli gündüz vardiyasını tercih etmiĢtir. ĠĢ doyumu ve vardiyalı çalıĢma sisteminin değerlendirildiği 630 kiĢi ile değerlendirilen bir çalıĢmada [155], sadece gündüz çalıĢma sistemine dâhil olanların sadece gece çalıĢan veya gece-gündüz karıĢık vardiyalı çalıĢanlara göre daha yüksek bir iĢ doyumu sağladıkları gösterilmiĢtir. ÇalıĢmamıza katılan katılımcıların

% 68,5‟inin kadın olduğu göz önünde olduğu bulundurulursa vardiyalı veya nöbet düzeninde çalıĢan kadınların, eĢ ve annelik gibi ilave sorumluluklarının bulunması, yaĢantılarını olumsuz yönde etkilemekte ve iĢ doyumlarını azaltmaktadır. Bu gibi sebeplerden dolayı çalıĢanların önemli bir kısmı vardiyasız olarak çalıĢmayı istemiĢ

olabilirler.

ÇalıĢma sistemi ile çocuk sayısı arasında anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Çocuk sayısı hem sürekli değiĢken (t=3.961, p<0.01) olarak değerlendirildiğinde hem de süreksiz değiĢken

101 (χ2=21.248, p<0.01) olarak değerlendirildiğinde anlamlılığını korumuĢtur. Bu anlamlılığın oluĢmasında vardiyasız çalıĢanların yaĢ ortalamasının daha ileri olması (sırasıyla, ̅=37,50;

̅=31,5) ve vardiyalı çalıĢanlarda medeni durumu bekâr olanların daha yüksek sayıda olması(sırasıyla % 26,6 (n=29); % 41,8 (n=46)) karıĢtırıcı faktör olarak değerlendirilebilir.

Bu karıĢtırıcı faktörlerin etkisini sınırlandırmak için çocuk sayısı değiĢkeni yaĢ ve medeni duruma göre alt kategorilerde yeniden değerlendirilmiĢtir.

Sadece evli ve dul/ayrılmıĢ olan bireylerde çocuk sayısının vardiyasız çalıĢanlarda daha yüksek olduğu bulunmuĢtur (Tablo 14). Alt yaĢ kategorilerinde ise 21-30 yaĢta anlamlı bir farklılık görülmemesine rağmen vardiyasız çalıĢanlarda daha yüksek çocuk sayısı ortalaması olduğu saptanmıĢtır. 31-40 yaĢ grubunda ise vardiyasız çalıĢanlarda vardiyalı çalıĢanlara göre çocuk sayısı anlamlı derecede daha yüksek bulunmuĢtur. Son yaĢ kategorisi olan 41 yaĢ ve üzeri grupta ise önceki yaĢ gruplarının aksine vardiyalı çalıĢanlarda çocuk sayısının anlamlı derecede daha fazla olduğu bulunmuĢtur. Buna göre

21-30 yaĢ, 31-40 yaĢ ve 41 yaĢ ve üzeri çalıĢanlarda çocuk sayısı açısından farklılıklar saptanmıĢtır (Tablo 15,16,17). Bu farklılıkların oluĢmasında Ģu an vardiyasız çalıĢanların geçmiĢte vardiyalı çalıĢma sisteminde olması veya tam tersi, ek tıbbi hastalıklar, meslek ve cinsiyet dağılımı gibi birçok karıĢtırıcı faktörün varlığı sonuçlarda değiĢkenlik yaratmıĢ

olabilir. ÇalıĢmaların çoğunda karıĢtırıcı faktörlerin düzeltilmesinden sonra bile vardiyalı çalıĢma sisteminin üreme sağlığındaki olumsuz etkileri gösterilmiĢtir. Bu olumsuzluklar arasında doğurganlığın azalması, adet döngüsü bozukluğu, preterm eylem ve düĢük doğum ağırlığı yer almaktadır[68-70]. Üreme sağlığına etkiler çalıĢmalarda genellikle kadın

102 cinsiyeti üzerinden değerlendirmiĢtir. Vardiyalı çalıĢma sisteminin erkek üreme sağlığına da etkileri olduğu düĢülmektedir. Bu amaçla çalıĢmada çocuk sayısını cinsiyet üzerinden de değerlendirilmiĢtir.

Evli ve dul/ayrılmıĢ olan kadınlar çalıĢma sistemine göre ortalama çocuk sayısı açısından değerlendirildiğinde anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmasına rağmen ( t=1.825, p>0.05) vardiyasız çalıĢanların ortalama çocuk sayıları vardiyalı çalıĢanlara göre daha yüksek olarak bulunmuĢtur (Tablo 18).

Evli ve dul/ayrılmıĢ olan erkekler ise çalıĢma sistemine göre ortalama çocuk sayısı açısından değerlendirildiğinde anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuĢtur (t=2.432, p<0.05).

Vardiyasız çalıĢanların ortalama çocuk sayısı vardiyalı çalıĢanlara göre daha yüksek olarak saptanmıĢtır (Tablo 19). Buna göre bu çalıĢmada çalıĢma sistemine göre çocuk sayısından etkilenmenin vardiyalı erkek çalıĢanlarda kadın çalıĢanlara göre daha fazla olduğu söylenebilir.

Melatonin seviyelerindeki düĢme, uykusuzluk östrojen seviyelerini arttırmakta ve testosteron seviyelerini düĢürmektedir[67, 71]. Bunun bir sonucu olarak spermin olgunlaĢması sağlanamamaktadır. BaĢka bir çalıĢmada da annesi gebelik sürecinde vardiyalı olarak çalıĢan erkeklerin, çalıĢmayan erkeklere göre % 30 daha düĢük normal morfolojik sperme sahip olduğu gösterilmiĢtir[156]. ÇalıĢmamızdaki erkek çalıĢanlardaki ortalama çocuk sayısının azlığı bu literatür bilgisiyle uyumlu gibi gözükmektedir. Ancak nedenselliğin tam olarak anlaĢılabilmesi için ileri çalıĢmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

ÇalıĢma sistemine göre sigara içimi hem kategorik değiĢken olarak değerlendirildiğinde

103 hem de ortalama içilen sigara sayısı sayısal değiĢken olarak değerlendirildiğinde anlamlı

bir farklılık gözlenmemiĢtir (Tablo 2 ve 6). Hatta iki grup arasında sadece sigara içenler arasında ortalama sigara içimi değerlendirildiğinde de bir farklılık olmadığı bulunmuĢtur.

Benzer Ģekilde gruplar arasında çay/kahve içimi arasında da bir farklılık olmadığı bulunmuĢtur (Tablo 6).

Ancak iki grup alkol kullanım sıklığı açısından değerlendirildiğinde vardiyalı çalıĢanların anlamlı derecede daha sık alkol kullanımının olduğu bulunmuĢtur (Tablo 2).

Vardiyalı çalıĢanlarda alkol kullanımı, sigara içimi ve kahve, çay gibi kafein içerikli içeceklerin daha fazla tüketildiği birçok çalıĢmada gösterilmiĢtir[157, 158]. Sigara oluĢan tıbbi hastalıklarda ve uyku bozukluğunda önemli bir etkendir. Ortalama yaĢı 38 ve BKI 26 olan 114 vardiyalı çalıĢanda yapılan bir araĢtırmada[159], yeme alıĢkanlıklarının belirgin olarak değiĢtiği gözlenmiĢtir. Vardiyalı olarak çalıĢtıkları günde algılanan stresin daha fazla olduğu ve daha fazla alkol tüketiminin olduğu saptanmıĢtır. HemĢirelerde yapılan bir araĢtırmada[160], vardiyalı çalıĢmaya baĢlamadan önceki ve sonraki sigara içimi, alkol içimi ve kafein içerikli içecek alımı değiĢikliği karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu üç alanda da anlamlı olarak vardiyalı çalıĢmayla birlikte anlamlı bir farklılık gösteren artıĢ saptanmıĢtır. Bizim çalıĢmamızda da sadece alkol kullanımında anlamlı bir istatistiksel değer yakalanmıĢ olsa da vardiyalı çalıĢanlarda sigara kullanımı ve çay/kahve tüketiminin de arttığı da bulunmuĢtur.

Fiziksel hastalıkların her birinin çalıĢma sistemiyle arasındaki iliĢkiye bakıldığında sadece diabetes mellitus hastalığında anlamlı bir iliĢki olduğu görülmüĢtür (χ2=4,962, p=0,026).

104 Diğer hastalıklar ile çalıĢma sistemi arasında anlamlı bir fark olmadığı bulunmuĢtur.

(Tablo 10)

Fiziksel hastalıklar toplamı sayısal değiĢken olarak değerlendirildiğinde çalıĢma sistemi ile arasında anlamlı bir iliĢki olduğu bulunmuĢtur (t=2,017 p=0,04). Vardiyasız çalıĢanlarda

fiziksel hastalık ortalama puanı 1,11±1,28 iken vardiyalı çalıĢanlarda 0,80±1,03 olarak bulunmuĢtur. Bu sonuçlar literatür ile çeliĢmektedir. Sonuçların vardiyasız çalıĢanlarda daha yüksek yüzdelerde çıkmasında vardiyasız çalıĢan grubun yaĢ ortalamasının daha yüksek olması önemli bir karıĢtırıcı olabileceği için yaĢ değiĢkeni alt gruplar Ģeklinde yeniden analiz edilmiĢtir.

21-30 ve 31-40 yaĢ grubunda vardiyalı çalıĢanların ortalama fiziksel hastalık değeri vardiyasız çalıĢanlara göre daha yüksek bulunurken aralarında anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuĢtur (Tablo 11,12).

41 yaĢ ve üzeri grupta ise vardiyasız çalıĢanlarda ortalama fiziksel hastalık değeri vardiyalı çalıĢanlara göre daha yüksek bulunurken aralarında benzer Ģekilde anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuĢtur (Tablo 13). Bu sonuçlar yaĢ değiĢkeninin burada karıĢtırıcı bir faktör olduğu düĢüncemizi doğrulamaktadır. YaĢ değiĢkeninin yanında, çalıĢmanın

metodolojisiyle ilgili kısıtlılıklar, Ģu an vardiyasız çalıĢanların geçmiĢte vardiyalı çalıĢma sisteminde olması veya tam tersi ve cinsiyet gibi birçok karıĢtırıcı faktör sonuçlarda değiĢkenlik yaratmıĢ olabilir. ÇalıĢmaların çoğunda karıĢtırıcı faktörlerin düzeltilmesinden sonra bile vardiyalı çalıĢma sisteminin çalıĢanlarda fiziksel hastalık oluĢturmaktaki olumsuz etkileri gösterilmiĢtir. Epidemiyolojik araĢtırmalardan elde edilen bulgular,

105 vardiyalı çalıĢanlarda kalp krizi[21], iskemik inme[22], metabolik sendrom[23], ülser[24],

kanser[25, 26], obezite[27], gastrointestinal disfonksiyon[24] ve doğurganlık sorunları[28]

gibi sağlık problemlerindeki artmıĢ riskle iliĢkili olduğunu desteklemektedir[19]. Bununla birlikte, bu sağlık sonuçlarının bazıları için vardiya çalıĢmalarının nedenselliğine iliĢkin kanıtlar sorgulanmıĢtır[21].

5.2. ÇalıĢma sistemlerine göre uygulanan ölçeklerin (BDÖ, BAÖ, ASDÖ, PUKĠ,