• Sonuç bulunamadı

ŞIRNAK BAROSU KENT VE ÇEVRE KOMİSYONUNUN ŞIRNAK İLİ ORMAN ALANLARINDA YAPILAN AĞAÇ KESİMİ İLE İLGİLİ RAPORU 12 EKİM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ŞIRNAK BAROSU KENT VE ÇEVRE KOMİSYONUNUN ŞIRNAK İLİ ORMAN ALANLARINDA YAPILAN AĞAÇ KESİMİ İLE İLGİLİ RAPORU 12 EKİM"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ŞIRNAK BAROSU KENT VE ÇEVRE KOMİSYONUNUN ŞIRNAK İLİ ORMAN ALANLARINDA YAPILAN AĞAÇ KESİMİ İLE İLGİLİ

RAPORU

12 EKİM 2021

(2)

2 GİRİŞ

Herhangi bir olayın hukuk kuralları dışında cereyan etmesine ya da güçlü konumda olan bir insanın/grubun haksız yere zayıf olanları ezmesine sebep olan durumlar karşısında halk dilinde sıklıkla kullanılan bir tabir vardır: Orman Kanunları. Doğadaki ilişkiler düzeninden esinlenilerek yaratılmış olan bu tabir ile hayatta kalmak için adil olmanın değil kural tanımaz olmanın doğru bir ölçüt olduğu vurgulanmaktadır. Elbette ki ince bir kinaye içeren Orman Kanunları deyimi hukuksuzluğun yaratacağı eşitsizliğe işaret ederek, ahlaki-politik bir toplum için hukuki prensiplerine riayet edilmesinin vazgeçilmez bir koşul olduğunun uyarısı yapılmaktadır. Peki gerçekten hukuki literatürde ‘Orman Kanunu’ nedir? Ormanlık alanların korunması ya da genişletilmesi için çıkarılan yönetmelikler nelerdir? Ormanların kesimi hangi koşullar altında mümkündür ve bu konuda getirilen hukuki kısıtlamalar nelerdir?

Ülkelerin can damarları olarak görülen ormanların herhangi bir hukuki çerçeve içinde ele alınmaması söz konusu değildir. Başka bir deyişle, orman alanlarının varlığı bireylerin sorumluluklarına ya da siyasal yönetimlerin tasarruflarına bırakılamayacak kadar hassastır. Bu yüzden tüm ülkelerce hazırlanan ‘Orman Kanunu’ yönetmelikleri sadece toplumların değil, devletlerin de doğa ile kuracağı ilişkide hangi ölçülere göre hareket etmeleri gerektiğine dair uyarılardan müteşekkildir. Peki, il sınırlarının yüzde kırkından fazlası ormanlık alanlardan oluşan Şırnak’ta 2015 yılından itibaren giderek artan bir oranda süregelen orman yangınları ve ağaç kesimleri hangi hukuki usullere göre yapılmaktadır? Eğer ortada hukuk bir dışı bir durum varsa bundan dolayı cezai yaptırıma uğrayan insanlar ya da kurumlar var mıdır? Ormanlık alanlar yasalar uyarınca hukuki güvence altına alınmasına rağmen, Şırnak’ta süregelen kapsamlı ekolojik tahribatlar karşısında hukuk dilinde değil halk dilinde ‘Orman Kanunları’ usullerine göre mi hareket edilmektedir?

Şırnak özelinde devlet-doğa-toplum arasındaki ilişkilere odaklanan oldukça kıymetli soruların asıl işaret ettiği ve tüm toplumsal kesimler tarafından yanıtlanması elzem olan yegane soru şudur:

Şırnak’taki ormanlık alanların varlığı hangi kanunlara göre korunmaktadır? Bu soruya cevap verebilmek adına Şırnak Barosu tarafından hazırlanan çevre raporu, Türk Hukuk sisteminde kronolojik olarak düzenlemesi yapılan ormanlık alanların korunması ve geliştirilmesi üzerine çıkarılan kanunlara ve yönetmeliklere odaklanmaktadır. Raporda da görüleceği üzere; Türkiye’de hukuki çerçevelerle belirlenmiş bir ‘Orman Kanunu’ vardır ve bu kanun ölçeğinde Şırnak’ta yaşanan orman kesimi ve yangını gibi çevre tahribatlarının cezai müeyyideler üzerinden ele alınması gerekmektedir. Ayrıca; ‘Orman Kanunu’ ihlallerinin ana sebepleri genellikle nüfus yoğunluğunun artması, orman ürünlerinin kullanımındaki savurganlık ve bilinçsizlik, ekonomik ve kültürel düzeyin düşüklüğü gibi toplumsal ve bireysel etmenler üzerinden ele alınmaktadır.

Rapor vesilesi ile görülmüştür ki; orman suçları kapsamına ele alınan bu etmenler Şırnak özelinde geçerli değildir. Şırnak’ta çevre felaketleri olarak görülen orman suçları toplumsal ya da bireysel ihmaller üzerinden değil, güvenlik gerekçesiyle devlet kurumları ya da devlet destekli gruplar tarafından yasaların çiğnenmesi doğrultusunda gerçekleşmektedir. Fakat, Türk Hukuk mevzuatında herhangi bir güvenlik gerekçesi ya da istisnai durum öne sürülerek ‘Orman Kanunu’na aykırı davranılabileceğine dair bir hüküm yoktur. Öyleyse, Şırnak’ta güvenlik gerekçesi ile ormanlık alanların yok edilmesi hangi kanunlar ölçeğinde açıklanacaktır?

(3)

BÖLÜM 1

TÜRK HUKUKUNDA ORMAN VE AĞAÇ KESME SUÇU

Türk Hukuk mevzuatınca yürürlükte olan 1956 tarih ve 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesine göre orman tanımı şöyle yapılmıştır: “Tabii olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır”. Orman; canlı (ağaçlar, kuşlar, yaban hayvanları, böcekler, mantarlar otlar vb.) ve cansız (taş, toprak, hava, su vb.) varlıkların bir arada bulunduğu, karşılıklı etkileşimlerin söz konusu olduğu, organizasyon düzeyi yüksek, kendini yenileyebilen bir ekosistemdir. İşte bir ormanın sahip tüm bu değerleri anlatmak üzere orman kaynakları kavramı kullanılmaktadır (Daşdemir, 2016).

Orman kaynaklarının insanların ekonomik, sosyal, kültürel ve daha birçok alanda ihtiyacını karşılamada önemli rol oynadığı bilinmektedir. Yıllar boyunca insan orman ilişkisi devam etmiş ve günümüzde de bu ilişki yoğun bir şekilde devam etmektedir. Karasal ekosistem içerisinde en büyük paya sahip olan ormanlar, hem bugünkü hem de gelecekteki kuşakların başta odun hammaddesi olmak üzere, odun dışı orman ürünleri, iklimi ve su rejimini düzenleme, erozyonu önleme, toplum sağlığına katkı, doğayı koruma, yaban hayatı, rekreasyon vb. hizmet ve faydalar sunarak insanların su, hava, gıda, sağlık, enerji ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Dolayısıyla orman kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma anlayışına uygun olarak yönetimi, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle sürdürülebilir kalkınmanın yolu, büyük ölçüde dünya ormanlarının sürdürülebilir yönetiminden geçmektedir (Daşdemir, 2012; Hakan Köseoğlu, 2019) Ormanlardaki ağaçların izinsiz olarak kesilmesi ormanlara zarar veren orman ekosistemini ve bütünlüğünü bozan en önemli fiillerdendir. Ağaçların orman varlığının en önemli unsurlarını oluşturmasından dolayı, ormanlardan izinsiz ağaç kesilmesi kanun koyucu tarafından suç olarak tespit edilmiştir (Ayanoğlu ve Güneş, 2003).

1982 tarihli Anayasa'nın 169. Maddesi ''Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz. Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.'' hükmü ile Anayasa'nın 170. Maddesi ''Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin

(4)

4

yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.

Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.'' hükmü birlikte değerlendirildiğinde her birey ülkemizde orman alanlarının yasal anlamda çok iyi korunduğu beklentisine girmektedir. Oysa yapılan araştırma ve incelemelerde gerçeğin çok farklı olduğu görülmektedir.

6831 sayılı Orman Kanunun 27. Maddesinde ''Devlet ormanlarından kesilecek veya herhangi bir sebeple devrilmiş veya kesilmiş ağaçlardan, hangilerinin diplerinin ve hangi ürün çeşidinin kimler tarafından numaralanıp damgalanacağına, orman mahsullerinin kesim, imal, toplama, koruma ve satış icaplarına göre nakil, istif ve ölçme işlerine, nakliye tezkerelerinin tanzim ve kullanılmasına ait şekil ve esaslar Orman Genel Müdürlüğünce tayin ve tespit olunur.'' orman alanlarında bulunan ağaçların kesimine ilişkin şartlar belirtilmiştir. İlgili maddenin uygulama esaslarını belirlemek üzere Orman Emvalinin İstihsaline Ait Yönetmelik çıkartılmıştır.

6831 sayılı Orman Kanunun 14/A ve 14/B bentlerine göre ormanlarda yetişmekte olan fidanları, keza dikili yaş ve kuru ağaçları kesmek, sökmek, boğmak, yaralamak yasaklanmıştır. Orman Kanunu'nun 14/A ''Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra hartama çıkarmak'' ile 14/B ''Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek veya bunlardan kabuk veya çıra veya katran veya sakız çıkarmak, yatık veya devrik ağaçları kesmek veya götürmek, kök sökmek, kömür yapmak'' fiilleri yasaklanmış ve bu fiilleri işleyenlerin cezaları, aynı kanunun 91 maddesinde belirtilmiştir. Buna göre ilgili suçu işleyenler Orman Kanunu 91/1 fıkrası'' 14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile yasak edilen fiillerden dikiliden ağaç kesenler, kökünden sökenler veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar, ağaçlardan yalamuk, pedavra, hartama çıkaranlar üç aydan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.'' hükmü bağlamında cezalandırılmalıdır. Ormandaki ağacın izinsiz olarak kesilip götürülmesi ağaç kesme suçu olarak nitelendirilmekte, buna karşın, orman idaresi tarafından kesilerek orman depo kayıtlarına girmiş tomruk ve sair mamulün izinsiz olarak alınması “hırsızlık” olarak nitelendirilmekte ve TCK’nin 142’inci maddesine göre hüküm verilmektedir. (Köseoğlu, 2019).

(5)

BÖLÜM 2

HUKUK LİTERATÜRÜNDE UZMAN GÖRÜŞLERİ

Orman Mühendisliği alanında yapılan akademik çalışmalarda özellikle hukuki bir perspektif ile çevre sorunlarının incelenmesi son yıllarda şekillenmeye başlayan bir araştırma konusudur.

Bu bağlamda yapılan güncel bir tez çalışmasında (Köseoğlu, 2019), özellikle ‘orman suçlarına ilişkin zarar ve tazminat hesapları’ hususunda hazırlanan yönetmeliklerin kronolojik bir özeti sunulmuştur;

Uslu (1951), “Türkiye’de Orman Tahrip Faktörleri” adlı eserinde ülkemizde ormanların tahribine yönelik birçok faktöre değinmektedir.

İnal (1971), Ülkemizde ormancılık bilim ve tekniğinin gereklerinin yerine getirilememesi, yasaların uygulanamaması, ormanların politik amaçlara alet edilmesi, yasaların sık olarak değiştirilmesi gibi nedenlerle korunamadığını, bu nedenle de ekonomik ve sosyal fonksiyonlarından yararlanılamadığını belirtilmektedir.

Sekendiz (1980) ise, orman tahribatının nedenleri arasında; yakacak ve kullanma odunu sağlamak amacıyla yapılan usulsüz kesimler, nüfus yoğunluğunun artması, orman ürünlerinin kullanımındaki savurganlık ve bilgisizlikler gibi nedenleri sıralamaktadır.

Çanakçıoğlu (1981), “Orman Korunması” adlı eserinde, orman suçlarını çeşitlerine ayırarak her bir suç çeşidinin sebeplerine ayrı ayrı değinmektedir. Suçların ise; arazi sınıflandırmasının yapılmamış olması, mülkiyet sorunu, ilkel tarım, görenek ve alışkanlıklar, köylünün fakirliği, okuma yazma oranının düşük oluşu, halkın ormanın değerini anlayabilecek kültür düzeyine ve düşünsel olgunluğa ulaşmamış olması, halk-orman ilişkilerinin bozuk olması, ahır hayvancılığının yapılmaması, nüfus artışına paralel iş alanı sağlanamaması, odun arz-talebinin dengesiz ve fiyatlarının yüksek olması, kolay yoldan ve fazla kazanç elde etme istek ve olanağı bulunması, ormanların bakımsız olması, iyi kontrol edilememesi, cezaların hafif ve az olması vb. nedenlerden kaynaklandığı belirtilmektedir.

Ayanoğlu (1987), son yı1larda ormanlar üzerindeki baskının giderek arttığına; bu baskınında 1950 yılından sonra gelen hükümetlerin orman mevzuatıyla ilgilenmiş olmasından ve yasaların ormancılık tekniğine aykırı bir biçimde değiştirilmeye çalışılmasından ve bunların sonucu olarak da orman suçlarının giderek artmasından kaynaklandığına değinmektedir.

Kapucu (1987) ise; orman alanlarını otlatma, orman açmacılığı vb. amaçlarla kullanma, yangın çıkarma ve aşırı yararlanma gibi olumsuzluklara neden olan insanlara karşı özel koruyucu ve önleyici önlemler alınması gereği üzerinde durmakta ve orman suçlarına sebep olarak da bazı ekonomik etkenlere değinmektedir.

Gümüş (1992), “Amasya Orman Bölge Müdürlüğünde Orman Suçlarının Nedenleri” adlı eserinde Orman köylülerinin orman yasalarınca yasaklanan eylemlerde bulunmaları sonucunda ormanlarda oluşan yangın, açma, kesme, yerleşme gibi amaçlarla servet ve artım yönündeki kaybın artması sonucunda orman suçlarının önemli hale geldiğinden bahsetmektedir.

(6)

6

Güneş (2004), “Orman Suçlarının Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi” adlı doktora çalışmasında orman suçlarının genel özelliklerini, tarihsel açıdan gelişimini, sınıflandırmasını, orman ve cezaya etki eden ağırlatıcı ve hafifletici sebeplerin neler olduğuna yönelik birçok faktörü açıklamaktadır.

Erbakıcı (2007) tarafından orman suçlarıyla mücadelede özel kolluk ile genel kolluğun etkinliğini arttırmak için yapılması gerekenler ortaya konulurken, orman köylüleri üzerinde orman suçlarının oluşumunda sosyal öğrenme teorisinin yeri belirlenmeye çalışılmıştır.

Şen ve Ünal (2003), orman suçlarının nedenlerini Kastamonu-Karadere Orman İşletme Müdürlüğü Örneğinde incelemiştir. Bu amaçla işletme müdürlüğü sınırları içerisindeki 36 orman köyünde 236 orman köylüsü ile görüşülerek orman suçlarına etki eden faktörleri belirlenmeye çalışmıştır.

Bilgili (2014), 20. yüzyılda artan nüfus artışı sonucunda doğal kaynakların katkısının önemini ve kaynaklar içinde olan ve ulusal ekonomideki değerleri gün geçtikçe artan ormanların gelişimi ve korunmasına yönelik birçok faktöre değinmektedir.

Bozaran ve Görücü (2017), orman suçlarının otlatma, kaçakçılık, işgal ve faydalanma ile açma gibi suç teşkil eden hukuki başlıklar açısından ele alınarak irdelemiş. Suçlar hakkında bilgiler vererek suçların nedenleri üzerinde durmuşlar ve bu suçların önlenmesi için yapılması gerekenlerin neler olduğunu açıklamıştır.

Ayaz ve İnanç (2018) ise, orman suçları için karşılanması gerekli zarar ve ağaçlandırma bedeli hesaplamalarıyla ilgili mevzuatı ele alınmıştır. Yapılan incelemeler ve değerlendirme sonucunda tazminat hesaplarının çoğunlukla odun hammaddesi zararına yönelik olduğu biyolojik çeşitlilik ve ekosistemin olumsuz etkilemelerinin hesaba katılmadığı hususlarına yer verilmektedir.

(7)

BÖLÜM 3

ŞIRNAK İLİ VE ORMAN ALANLARI

¸

Orman Genel Müdürlüğü Şanlıurfa Orman Bölge Müdürlüğü

resmi internet sitesinden alınan güncel verilere göre Şırnak İli ve ilçelerinde orman alanları toplam alanın % 36'sına denk gelmektedir. Bununla birlikte Orman Genel Müdürlüğü'nün resmi sosyal medya hesaplarından kamuoyuna duyurulmak üzere 18.02.2021 tarihinde yapılan

‘İllerimizin Orman Yüzdesi’ başlıkla paylaşımda Şırnak İl’inin orman yüzdesi olarak % 44'lik bir oranın gösterildiği görülmektedir.

¸

(8)

BÖLÜM 4 TESPİTLER

Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonunca yapılan tespitlere göre:

1. Son 3 ayda yoğun bir şekilde orman kesimleri devam etmektedir,

2. Ağırlıklı olarak Şırnak ilinin merkez kısmının yüksek yerlerinde orman kesimleri yapılmaktadır,

3. İdil – Midyat arasında da kısmen orman kesimi yapılmıştır,

4. İhale süreci yasla usul işletilmeden belli kişilere verilmek suretiyle hukuka aykırı yapılmaktadır,

5. Ormanlar kesildikten sonra ağaçlar kamyonlara yüklenip Cizre ilçesi üzerinden başka yerlere gönderilmektedir. Buna ilişkin bir görseli ek olarak sunuyoruz.

(9)

SONUÇ

Günümüze kadar yapılan orman alanları ve suçlarına yönelik araştırmalarda orman alanlarının azalmasında;

Bilim ve Teknik yöntemlerinin uygulanmaması Yasaların uygulanmaması

Nüfus yoğunluğunun artması

Orman ürünlerinin kullanımındaki savurganlık ve bilinçsizlik Maddi durum düşüklüğü

Kültür düzeyinin düşüklüğü

Yangın çıkarma ve aşırı yararlanma

Yakacak ve kullanma odunu sağlamak amacıyla yapılan usulsüz kesimler Cezaların hafif olması gibi nedenler öne sürülmüştür.

Yapılan araştırma ve incelemelere bakıldığında Şırnak İl’inde yapılan ağaç kesimlerinin kendine has bir yönü olduğu görülmektedir. Buna göre Şırnak İl’inde yapılan ağaç kesimlerinin bir bölümünde maddi kaygılar olduğu görülmüş ise de esas olarak ağaçların güvenlik kaygıları nedeniyle kesildiği bilinmektedir. Aşırı güvenlik kaygıları sonucu alınan güvenlik tedbirleri nedeniyle yukarıda belirttiğimiz hukuki dayanaklardan yoksun bir şekilde ölçüsüz ve orantısız bir şekilde herhangi bir ön hazırlık ve inceleme yapılmadan ağaçlar kesilmekte, orman alanları azaltılmakta ve orman habitatı zarar görmektedir. Ağaç kesimleri nedeniyle ormanda yaşayan hayvan ölümlerinin arttığı da görülmektedir. Yukarıda belirttiğimiz Orman Genel Müdürlüğü'ne ait iki farklı veri incelendiğinde Şırnak İlindeki orman varlığının Şubat-Eylül ayları arasındaki 7 aylık kısa sürede % 8 azaldığı görülmektedir. Resmi veriler bu şekilde olmakla birlikte sahada yapılan çalışmalar oranın resmi verilerden çok daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca her gün yapılan ağaç kesimleri ile birlikte oran her geçen gün daha da artmaktadır. Ağaç kesimlerinin aynı hızda devam etmesi durumunda yakın zamanda orman alanlarının kurak bölgelere dönüşeceği tartışmasızdır. Bununla birlikte ağaç kesimleri nedeniyle orman alanının nitel ve nicel olarak zayıfladığı, ileriki zamanlarda bölgede iklim değişikliğinin yaşanacağına dair endişeler artmaktadır.

Bölge insanında oluşan endişelerin giderilmesi ve orman alanlarının korunması için;

1. İlgili kurumların derhal harekete geçerek, öncelikle tedbir amaçlı olarak ağaç kesimlerini durdurması,

2. Ağaç kesimi yapılan bölgelerde resmi kurumlarla birlikte özel kuruluş ve derneklerin araştırma ve incelemelerde bulunması için gerekli güvenliğin sağlanması ile birlikte gerekli raporların hazırlanmasının sağlanması,

3. Ağaç kesimi yapılan bölgelerde rehabilitasyon işlemlerinin yapılması ile birlikte bölge habitatının bozulmaması için ağaçlandırma yapılması gerekmektedir.

ŞIRNAK BAROSU ÇEVRE VE KENT KOMİSYONU

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemizde "orman" say ılan alanların ve bu kapsamda da orman ekosistemlerinin hangi amaçlarla yönetileceği, yersel olarak ayr ıntılı biçimde belirlenmemiştir. Böylesi

Bunun üzerine Gaziantep İl çevre ve Orman Müdürlüğünün teknik personelleri ile Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, Sivil Savunma Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü

Çevre ve Orman Bakanlığı’nca hazırlanan raporda, tarımsal üretimde kimyasal gübrelerin aşırı kullanımının, içme suyu ve di ğer yüzey sularında sağlık sorunlarına

Bilim adamları tarafından küresel ısınmanın Türkiye'ye olası etkileri üzerine hazırlanan senaryolarda, yaşanacak yağış azl ığı nedeniyle ülkenin en önemli su

TMMOB Orman Mühendisleri Odası (ORMUH) İstanbul Şube Başkanı Besim Sertok, bu yönetmelik ile özel kişilere orman içinde “havuzlu villalar” ve “meyve

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yaban hayatı geliştirme sahası olarak ilan edilen Erzurum’un İspir İlçesi’ne ba ğlı Aksu Vadisi, aynı bakanlığın doğa hakkını ve

Veysel Eroğlu, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Milletvekili Haluk Özdalga ile Danimarka Parlamentosu Çevre Komisyonu Ba şkanı Steen Gade ve çevre konusunda uzman çok

YAZILI TEBLİĞ: Yatağan Termik Santralı yetkililerine, baca gazı arıtma ünitelerinin devreden çıkma durumlarında, Muğla İl çevre ve Orman Müdürlüğü’ne bilgi