• Sonuç bulunamadı

GELİN HAKSIZ REKABETE DUR DİYELİM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GELİN HAKSIZ REKABETE DUR DİYELİM"

Copied!
43
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

GELİN HAKSIZ REKABETE DUR DİYELİM

Yahya ARIKAN İSMMMO Başkanı

Mesleki yoğunluğumuz devam ediyor. 15 Şubatta geçici vergi, Mart ayında Gelir Vergisi Beyannamelerimizi verdik. Nisan ayında da Kurumlar Vergisi Beyannamemizi vereceğiz.

GEÇİCİ VERGİ UYGULAMALARI

3 aylık geçici vergi uygulamasını çok eleştirdik, ancak belki de ilk defa Mart ve Nisan ayında beyanname düzenleme stresi yaşamadık. Bu nedenle 3 aylık geçici vergi uygulamasını yeniden tartışmamızda büyük yarar vardır. Biliyorsunuz 6. aydan sonra tekrar geçici vergilerin 3 er aylık olması olasılığı vardır. Bazı meslektaşlarım katılmayabilir ama 3 aylık vergi uygulamasının mesleğe ciddiyet kazandıracağı inancındayım. Bu uygulama ile müşterilerimize karşı yaptığımız işi ifade etme olanağına sahip olduk. Biz ilk günden itibaren bu uygulamaya sahip çıktık. Amaçlanan hedefin başarılı olması için, söylediklerimizi yinelemekte yarar görmekteyiz. Geçici vergi beyannamelerinin 45 günlük sürede verilmesi zorluklar yaratmaktadır. BU nedenle süre 70 veya 75 güne çıkartılmalıdır.

ANGARYALARLA MÜCADELEMİZ DEVAM EDİYOR Birlikte örgütlü çalışmamız sonucunda;

 Günlük kasa ve kambiyo senedat defteri kaldırıldı.

 Yıllık KDV ve Muhtasar bildirimi kaldırıldı.

 Vergi levhalarını biz onaylıyoruz.

 Basım izin belgesi alımında ve işyeri açılışında yaşanan sıkıntılar kalktı.

Yine bildiğiniz gibi Gelirler Genel Müdürlüğüne 7 Nisan 1999 tarih ve 857 sayı ile sunulan raporda (10 Olağan Genel kitapçığında raporun tam metni yayımlanmıştır.):

 Bildirimlerin verilme süresinin ertelenmesi

 YMM raporu aranmaksızın yapılacak yeniden değerleme ve yatırım indiriminde limitlerin arttırılması,(25 nolu SM, SMMM ve YMM Genel Tebliği)

 SM ve SMMM lerce imzalanan beyannamelerin vergi dairelerine bildirilmesi,

 Kaşelerin kullanımının zorunlu hale getirilmesi,

 İmzasız beyannameler hakkında yasal işlemlerin yapılması,

talep edilmiştir.

Görüldüğü gibi raporda çözümlenmeyen bir tek A, B, C formları kaldı. Bu konudaki

çözüm önerilerimiz dergi elinize geçtiğinde Gelirler Genel Müdürlüğüne verilmiş olacaktır.

(3)

VERGİ DAİRELERİ ARASINDA UYGULAMA BİRLİKTELİĞİNİN SAĞLANMASI Mesleki yaşantımızda en çok şikayet ettiğimiz konuların başında vergi dairelerinin kendi aralarında farklı uygulamaları yapmasıdır. Hatta bu farklı uygulama zaman zaman vergi dairesi içinde servisler arasında bile yaşanmaktadır. BU sıkıntının çözümüne yönelik hemen hemen tüm Defterdarlarımıza raporlar sunduk. En sonunda sayın Defterdarımız Kadir BOY bu konuda bir uygulama başlattılar. Kendilerine sizler adına teşekkür ediyoruz. Tıpkı Ticaret odasında olduğu gibi bu uygulamaya tüm meslektaşlarımın sahip çıkmasını diliyorum.

MESLEKTAŞLARIMIZIN MAHSUP SORUNLARI

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerimizi verdikten sonra genellikle bir çok meslektaşımızın vergi alacağı doğmaktadır. Özellikle Gelir Vergisi oranının % 20’ ye inmesi ve serbest meslek erbabında stopajın % 20’ ye çıkmasıyla alacaklarımızın ödeyeceğimiz vergiden mahsubu istenmesinde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu konuda bir çok meslektaşımızın icra ile baş başa kaldığını üzüntüyle izliyoruz. Konuyu Defterdarlarımıza iletmemize rağmen, Defterdarlarımızın Vergi Dairesi Müdürlerine sıkıntıyı çözün denmesine rağmen sorunlar doruk noktaya varmıştır. Bu güne kadar çözümü İstanbul da aradık. Ancak, Vergi Dairesi Müdürlerinin direkt Sayıştay’ a karşı sorumlu olmaları bizlere çözüm yeri olarak adres Ankara’ yı göstermektedir. Bu konudaki çözüm raporumuz dergi elinize geçtiğinde Gelirler Genel Müdürlüğüne sunulmuş olacaktır.

VERGİ BAYANNAMELRİNİN RUHSATLI MESLEK MENSUPLARINCA İMZALANMA MECBURİYETİ

4 nolu tebliğ gereğince vergi idaresine verilen KDV, Muhtasar, Gelir ve Kurumlar Vergisi beyannameleri meslek mensuplarınca imzalama zorunluluğu vardı. Ancak bu güne kadar imzalanmayan beyannameler konusunda yasal işlem yapılmamıştır. Odamızın ve TÜRMOB’ un girişimleriyle sistemin etkin hale getirilmesi için 18.02.2000 tarih ev 07567 sayı ile Gelirler Genel Müdürlüğünce bir iç genelgenin yayımlanması sağlanmıştır. Ancak yayımlanan iç genelgede yeterli değildir. Çünkü iç genelge ile sadece usulsüzlük cezası kesilecektir.

Sistemin etkin hale gelebilmesi için;

 Yasada belirtilen resen takdir işlemleri uygulanmalıdır.

 Muafiyetler kaldırılarak tüm vergi mükelleflerinin beyannameleri kapsam içine alınmalıdır.

Bu iki konunun hayata geçebilmesi için mücadelemiz devam edecektir.

MALİ TATİL

Meslek hastalıkları sıralamasından 3. sırada yer alan muhasebe mesleğini icra edenlerin aylık mali tatil yapması tüm camia tarafından memnunlukla karşılanmaktadır. ;İlk girişimimizde Plan ve Bütçe Komisyonunda çok az oy farkıyla mali tatili kaybettik. İkinci girişimimiz yaklaşık 30’ a yakın olan Milletvekilinin imzasıyla Meclise sunularak gerçekleşti.

Bu girişimi kimse hayal olarak görmesin. Tıpkı mükerrer 227. maddede olduğu gibi biz

inanırsak, bir mücadele edersek, mali tatil mutlaka hayata geçecektir. Bu konuda yoğun emek

(4)

veren mesleğimizin parlamento da ki temsilci başta sayın Masum TÜRKER olmak üzere, destek veren tüm Milletvekillerine sizler adına teşekkür ediyoruz.

HAKSIZ REKABET

Mali çözümün 49. sayısında 2000 yılının zor geçeceğini, 2000 yılında daha çok dayanışmaya ihtiyacımızın olduğunu, zor günlerin dayanışmayla aşılacağını belirtmiş idim.

Ne yazık ki ruhsatların kiralandığı, haksız rekabettin doruk noktada olduğu bir dönem yaşamaktayız.

İstanbul gibi bir şehirde, yani 16 bin üyenin, 18 bin stajyerin olduğu Odamızda tek tek denetim yaparak bu sorunun altından kalkamayız. Ne yapmamız gerekiyor. Bana göre birinci çözüm; gelenekleri oluşturmamızın zamanı gelmiştir. Biraz açarsak; diyorum ki gelin bu günden itibaren bir müşteri geldiği zaman birbirimizi arayalım.

Gelen müşteri;

 Hak ettiğimiz ücreti çok mu buluyor ?

 Ücret alacaklarımızı ödememiş mi ?

 Naylon fatura alıyor mu ?

 Evraklarını düzenli veriyor mu ?

bu soruların cevabını birbirimizden alırsak ve kaybederiz.

İkinci çözüm ise, belirlenme yönteminin değiştirilmesinin zamanı gelmiştir. Biraz açarsak; bu gün batı toplumlarında ücret zaman üzerinden hesaplanmaktadır. Şu anda bağımsız denetim şirketlerinin uygulamasında olduğu gibi. Öyle adaletsizlikler oluyor ki; üç fatura yazımından aldığımız muhasebe ücreti ile üç klasör yazımında aldığımız muhasebe ücreti aynıdır. Diğer yandan zamanın önemi olmadığından Yeminli Mali Müşavirlere verdiğimiz alt incelemelerden dolayı hiçbir ücret alamamaktayız. Bundan böyle verilen hizmetin karşılığı; zamanla orantılı olarak alınmak zorundadır.

Bunlar benim önerilerim. Gelin hep birlikte bu önerileri çoğaltalım ve de tartışalım, genel kabul görenlere de sahip çıkalım.

Ruhsat kiralayanlara gelince, bunlar bizim meslektaşımız olamaz. Bunları odaya bildirmek muhbirlik değildir. Bize bildirin, bizde yasaları uygulayalım.

Ruhsat kiralayanlara sesleniyorum; taşıdığınız hukuki sorumluluktan dolayı bir gün gelir servetinizi satsanız, doğabilecek cezaları karşılayamazsınız, yol yakınken bu uygulamadan vazgeçiniz.

Seçimlere katılan Gruplara sesleniyorum;

Gelin haksız rekabet edenlere karşı hep birlikte mücadele edelim. Birbirimizin

bilgisi olmadan müşteri alanları teşhir edip, aramıza almayalım, Unutmayalım ki mesleki

gelenekler ve dayanışma olmadan, meslekler saygın olamaz.

(5)

1 REKLAMASYON NEDİR?

Prof. Dr. Süleyman YÜKÇÜ D.E. Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü öğretim üyesi I- GİRİŞ

Satılan mal veya hizmetin istenilen kalite standartlarına uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan Rek- lamasyon son yıllarda özellikle tekstil sektörü ve diğer sektörlerde sıkça karşılaşılan uygulamadır. Bir firmanın diğerine fatura düzenlemesi biçiminde yaşanan reklamasyon olgusu, faturalarda sadece “rek- lamasyon” olarak ifade edilmesine rağmen özde çok farklı uygulamalar olabilir. Bu uygulamalar şu biçimde sıralanabilir.

1- Reklamasyon bir ıskontodur.

2- Reklamasyon bir iadedir.

3- Reklamasyon bir tazminat veya cezadır.

Bu ihtimalleri aşağıdaki gibi incelemek mümkündür.

II- İSKONTO BİÇİMİNDE REKLAMASYON

Satılan mal veya hizmetin istenilen kalite düzeyinde olmaması nedeni ile alıcının indirim talep etmesi ile ortaya çıkar. Satılan malın veya hizmetin satış bedeli üzerinden anlaşılan bir tutar üzerinde alıcı ile satıcı anlaşarak, alıcının satıcıya indirim faturası kesmesi biçiminde yaşanır. Ancak söz konusu indi- rimin bir kalitesizlik nedeni ile yaşanmış olması gerekir. Nakit , peşin veya erken ödeme ile ortaya çıkan “nakit ıskontosu” ile büyük miktarlarda alım yapılmasıyla ortaya çıkan miktar ıskontosunu reklamasyon olarak düşünmemek gerekir.

Iskonto biçiminde yaşanan reklamasyon aynı zamanda bir kalite maliyetidir. Kalite maliyetleri içer- sinde bir dışsal başarısızlık maliyeti olan “Uzlaşma-Concessions” maliyetidir.

Bu tür bir ıskonto uygulaması kanımızca hem kurumlar vergisi mükellefleri hem de gelir vergisi mü- kellefleri açısından kanunen kabul edilen bir gider özelliğindedir.

Konuyu şöyle örneklemek mümkündür;

Örnek:

a) İşletme toplam 800.000.000 TL’lik malı yarısı peşin, yarısı kredili olarak satmıştır. %15 KDV ay- rıca peşin tahsil edilmiştir.

b) Alıcı firma satın aldığı malları yeterli kalitede bulmamış, bu nedenle %20 reklamasyon (uzlaşma) indirimi talep etmiştir. Satıcı da bu indirimi kabul etmiştir.

c) Alıcı borcunun kalan kısmını ödemiştir.

Çözüm:

a) Satış kaydı;

/

120 ALICILAR 400.000.000

100 KASA 520.000.000

600 YURTİÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV

800.000.000 120.000.000

(6)

2 b) İndirim tutarı ve tahsilatın kaydı;

indirim tutarı 800.000.000 x % 20 =160.000.000 TL

100 KASA 216.000.000

611 SATIŞ ISKONTOLARI 191 İNDİRİLECEK KDV

160.000.000 24.000.000

120 ALICILAR 400.000.000

III- İADE BİÇİMİNDE REKLAMASYON

Reklamasyon faturalarının iade biçiminde olması durumunda iade edilen mala ilişkin faturaya açıkla- ma olarak sadece “Reklamasyon” ifadesi yazmak yeterli olmamaktadır. İade edilen malın teknik özel- liklerinin ve miktarına ilişkin açık ifadenin faturada bulunması gerekmektedir. İade edilen malla ilgili olarak iade kaydının hem satılan “ticari mal” veya “mamulün” maliyetine ilişkin hem de satış fiyatına ilişkin iade işlemi yapılması gerekmektedir.

İade işlemine ilişkin muhasebe kayıtlarında işletmenin “devamlı envanter” veya “aralıklı envanter”

yönteminin kullanılıyor olması önemli olmaktadır.

Devamlı envanter yönteminin kullanılması durumunda iade işlemine ilişkin kayıt yapılırken iade edi- len malın maliyet fiyatı ile de kayıt yapılmalıdır. Maliyet fiyatı ile iade kaydı yapılırken 153 Ticari Mallar veya 152- Mamuller hesaplarına kayıt düşmenin yanında stok kartlarına da giriş yapılmalıdır.

Ancak bu kayıt esnasında iade işlemi daha önce satılan malın maliyeti ne ise o maliyet üzerinden ya- pılmalıdır. Örneğin üç ay önce satışı yapılan malın iadesi yine üç ay önceki satılan malın maliyeti üze- rinden yapılmalıdır. Son ayda yapılan satışların ortalama maliyeti v.b. gibi değerler üzerinden yapıl- mamalıdır. Böyle yapıldığında matrah farkı hesaplanması söz konusu olabilir. İade söz konusu oldu- ğunda aynı zamanda bir kalite maliyeti kalemi de söz konusu olmaktadır.

Bu maliyet kalemi mamul satıldıktan sonra müşteri tarafından beğenilmeyip işletmeye iade dildiğinde ortaya çıkmaktadır. İade işlemine ilişkin iki durum söz konusu olabilir.

Birincisi; iade edilen mamul tümüyle değiştirilebilir veya yerine başka bir mamul verilebilir.

İkincisi; iade edilen mamul tamir edilir ve tamir edilen mamul müşteriye sağlam olarak teslim edilir.

Bu iki durum maliyetleme tekniği ve muhasebeleştirme açısından birbirinden farklı bir görünüm ver- mektedir. İki durumu ayrı ayrı ele alıp incelemek yararlı olacaktır.

A- MAMULLERİN TÜMÜYLE YENİSİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİ

Satılan mamulün tümüyle yenisi ile değiştirilmesinde ortaya çıkan maliyet kaybı, maliyet hesaplama sistemini çok fazla ilgilendirmeyip, satış sonrası ortaya çıkan bir maliyet kaybı olarak karşımıza çık- maktadır. Bu aynı zamanda bir kalite maliyetidir ve maliyet hesaplama sistemi dışında büyük defter ve yardımcı defter hesaplarında izlenmesi gereken bir maliyet gideridir. Sonuçta bu maliyetin 690-Dönem Kar ve Zararı hesabına aktarılması gereklidir.

Konuyu ancak geniş bir örnek ile açıklamak mümkün olacaktır.

Örnek

a) Üretim işletmesi 80.000 TL’ye mal ettiği bir X mamulünü 100.000 TL. ya peşin satmıştır. Ayrıca

%15 KDV peşin tahsil edilmiştir.

b) Müşteri satın aldığı malı beğenmemiş, geriye reklamasyon olarak iade etmiştir. Yerine yeni bir mamul verilmiştir.

c) İade edilen mamulün değeri düşük mal olarak 10.000 TL.lık bir değeri olduğu saptanmıştır. Değeri düşen mal için karşılık ayrılmıştır.

(7)

3 d) İade alınan mal başka bir müşteriye 15.000 TL.ye satılmıştır. Ayrıca %15 KDV tahsil edilmiştir. (1.

varsayım)

e) İade alınan malın tekrar üretimde hammadde olarak kullanılmasına karar verilmiştir. (2. varsayım) Çözüm

a) Satış kaydı;

/

100 KASA 115.000

600 YURT İÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV

100.000 15.000 /

620 SATILAN MALIN MALİYETİ 80.000

152 MAMULLER 80.000

/

b) Malın iadesi ve yerine yeni bir mamul verilmesi /

157 DİĞER STOKLAR 80.000

620. SATILAN MALIN MALİYETİ 80.000

/

Daha önce satılan mamulün diğer stoklar hesabında izlenmesi, satılan mamullerin maliyeti hesabıyla karıştırılmaması gerekir. İade edilen malın yerine yeni bir mamul verildiği için daha önce maliyet fi- yatıyla yapılan kaydın tekrar yapılması gerekir. satış fiyatı değişmediği ve ödemede iade olmadığı için satış fiyatıyla yapılan kaydın iptal edilmemesi gerekir.

c) Değeri düşük mal için karşılık ayrılması

80.000 TL’ye mal edilen mamulün satıldıktan sonra gerçekte 10.000 TL. değerinde olduğu saptanmış- tır. Değer düşüklüğünün nedeni üretim aşamasındaki bir aksaklık, dağıtım kanalındaki bir arıza veya müşteri hatası olabilir. Nedeni ne olursa olsun, bu olayda kayıp aynı zamanda bir kalite maliyeti olarak mamulün değerinde ortaya çıkan düşmedir. Örneğimizde (80.000 TL. - 10.000 TL.) = 70.000 TL. dır.

70.000 TL.nın stok değer düşüklüğü karşılığı olarak ayrılması gerekmektedir.

/

654 KARŞILIK GİDERLERİ 70.000

654.030 İade Edilen Mamuller 70.000

158. STOK DEĞ. DÜŞ.

KARŞILIĞI

158.001 Mam.Stok D.Düş.

Kar

70.000

/

Bu aşamada, önemli bir noktayı daha vurgulamakta yarar bulunmaktadır. Maliyet kaybı maliyetleri olarak raporlanması gereken tutar iade edilen mamulün satış fiyatı veya işletmeye olan maliyetinin tümü değil, maliyetinde ortaya çıkan değer düşüklüğüdür. Bu da 654- Karşılık Gideri Hesabının yar- dımcı hesabı biçiminde izlenmeli ve dönem sonunda 690- Dönem Kar ve Zararı Hesabına devredilme- lidir.

(8)

4 d) İade edilen malın başka müşteriye satılması

/

623 DİĞER SATIŞLARIN MALİYETİ 80.000

157 DİĞER STOKLAR 80.000

/

100 KASA 17.250

600. YURTİÇİ SATIŞLAR 391 HESAPLANAN KDV

15.000 2.250 Karşılığın kapatılması

/

158 STOK DEĞER DÜŞ. KARŞILIĞI 70.000

644 KONUSU KAL. KARŞILIK. 70.000

/

e) İade edilen malın tekrar üretimde hammadde olarak kullanılması /

150 İLK MADDE VE MALZEME STOK 10.000 158 STOK DEĞER DÜŞ. KARŞILIĞI 70.000

157 DİĞER STOKLAR 80.000

710 DİREKT İLK MAD. VE MALZ.

GİD. 10.000

150.İLK MAD. VE MALZ. STOK 10.000

/

Yukarıdaki örneklerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere maliye kaybı olarak dikkate alınması gere- ken, iade edilen mamuller için değer düşüklüğü karşılığı ayrılması durumunda, sadece ayrılan karşılık gideridir.

Uygulamada bazı malların müşteriye tesliminden sonra hiç iade alınmadığı ve yerine yenisinin veril- diği gözlenmektedir. İade edilmesi gereken malın nakliyesine katlanmak bile ekonomik olmamaktadır.

Böyle olduğunda, kanımızca tümüyle gider kaydedilen mallar için taktir komisyonu kararı uygun ola- caktır.

B- MAMULLERİN TAMİR EDİLEREK MÜŞTERİYE TESLİMİ

Müşteriye teslim edildikten sonra çeşitli nedenler ile onarım amacıyla iade edilen mamuller için çeşitli maliyet giderlerine katlanılabilir. Bu maliyet giderleri ortaya çıkış biçimlerine göre muhasebe ve ma- liyet hesaplama sisteminde dikkate alınmalıdır.

Maliyet giderlerinin olası ortaya çıkış biçimlerini şu şekilde sıralamak mümkündür.

- Garanti kapsamında tamir ve onarımlar.

- Garanti kapsamı dışında ücretsiz bakım ve onarımlar.

- Garanti kapsamı dışında ücretli bakım ve onarımlar.

Bu ihtimalleri şu biçimde açıklamak mümkündür.

C- GARANTİ KAPSAMINDAKİ TAMİR VE ONARIMLAR (YÜKÜMLÜLÜKLER)

(9)

5 Bu kalite maliyetleri satış sonrası mamullere belirli süreler ile verilen garanti kapsamında ortaya çıkan her türlü onarım, tamir veya parça değişimine ilişkin giderlerdir. Bu tür kalite maliyetleri bu kalem içerisinde izlenmesi gerekmektedir.

Bazı işletmeler gerçekleştirdikleri iyi bir örgütlenme ile bu maliyet giderlerine satış sonrası servis ağı içerisinde katlanmaktadırlar. Böyle olduğunda üretici firma daha çok garanti kapsamındaki parça veya malzeme maliyetine katlanmakta, bunun dışındaki işçilik ve diğer maliyet giderleri satış sonrası servis hizmeti veren kurum veya kişiler tarafından verilmektedir.

Bunun dışında, söz konusu onarım, tamir veya parça değişimi işlemlerini kendi bünyelerinde çözen kuruluşlar her türlü malzeme, işçilik ve diğer giderlerine kendileri bizzat katlanmak zorunda kalmak- tadırlar.

Bu biçimde belli bir süre tamir, bakım ve yenileme garantisi ile yapılan satışlarda, satış sonrası garanti şartları çerçevesinde yapılacak bakım onarım hizmetlerinin karşılığında ortaya çıkan maliyetler, satış bedelinin bir unsuru olarak dikkate alınması gerekmektedir. Satıcıların garanti süresi içinde ve garanti belgesi çerçevesinde müşterilerine sağladığı tamir, bakım ve yenileme hizmetlerine ait bedeller satış fiyatları içersinde daha önceden vergilendirilmiş olduğundan bu hizmetlerin verilmesi sırasında ayrıca müşteriden tahsilat yapılmayacak, fatura düzenlenmeyecek ve katma değer vergisi hesaplanmayacak- tır. Bu tür garanti kapsamındaki hizmetlerin bedelsiz hizmet olarak kabul edilmemesi gerekir. (Şükrü Kızılot s.454) Bu biçimde ortaya çıkan giderlerin muhasebeleştirilmesinde iki yaklaşımdan söz edi- lebilir.

Birincisi;

Bu tür işletmelerde sözü edilen maliyet giderleri bir genel üretim gideri olarak düşünülmelidir. Bu maliyetler 730 Genel Üretim Gideri Hesabı’nın bir alt hesabı biçiminde izlenmelidir. Sonuçta mamul maliyetini ilgilendirmektedir. Hatta genel üretim gideri bütçesi yapılırken satış sonrası garanti kapsa- mındaki maliyet giderleri de dikkate alınmalıdır.

İkincisi;

Bu maliyetler “659 Diğer Gider ve Zararlar” hesabının bir alt hesabı biçiminde izlenmelidir. Sonuçta üretim sonrası ortaya çıkmış bir gider görünümündedir.

Yukarıda açıklanan özellikli durumlara ilişkin şu örnekler verilebilir.

Örnek 1:

Merkezi İstanbul’da bulunan bir işletme tüm ülkeyi kapsayan satış sonrası servis teşkilatını kurmuştur.

İzmir servis teşkilatının talebi doğrultusunda 40.000.000 TL.lık malzeme İzmir’e gönderilmiştir. İzmir servis teşkilatı değiştirdiği parçaları İstanbul’daki merkeze teslim etmiştir.

Çözüm 1:

Gönderilen parçalar İzmir’de stokta bekletilerek veya bekletilmeden kullanılabilmektedir. Hemen kullanıldığında üretici firma için Diğer Olağan Gider ve Zarar görünümündedir. İzmir servis teşkila- tında bir süre bekleme olduğunda; parçalar bu süreden sonra kullanıldığında; “İzmir Stok Hesabı”ndan ilgili hesaba aktarılmalıdır. Yukarıda açıklanan iki yaklaşıma ilişkin muhasebe kayıtları benzer biçim- de yapılabilir.

Birinci yaklaşım, Genel Üretim Giderleri hesabında izlenilmesi;

/

730 GENEL ÜRETİM GİDERLERİ 40.000.000 730.038 Garanti Kaps. Yük.

(10)

6 150. İLK MAD. VE MALZ. STOK

150.003 İzmir Stok Hesabı

40.000.000

İkinci yaklaşım, Diğer Olağan Gider ve Zararlar hesabında izlenilmesi.

/

659 DİĞER OLAĞAN GİD. ZAR. 40.000.000 659.038 Garanti Kapsamındaki

Yük.

150 İLK MAD. VE MALZ. STOK 150.003 İzmir Stok Hesabı

40.000.000

Örnek 2:

Üretici işletme garanti kapsamındaki onarım, tamir ve parça değiştirmeler nedeniyle bir dönemde 10.000.000 TL’lik malzeme kullanmış, 30.000.000 TL’lik işçilik tahakkuk etmiş ve diğer giderler için 5.000.000 TL. ödenmiştir.

Çözüm 2:

Muhasebe kaydı;

Birinci yaklaşım, Genel Üretim Giderleri hesabında izlenilmesi;

/

730 GENEL YÖNETİM GİDERİ 45.000.000 730.038 Garanti Kapsamındaki

Yükümlülükler

150.İLK MAD. VE MALZ. STOK 381.GİDER TAHAKKUKLARI 100. KASA

10.000.000 30.000.000 5.000.000 İkinci yaklaşım, Diğer Olağan Gider ve Zararlar hesabında izlenilmesi.

/

659 DİĞER OLAĞAN GİDER VE ZAR. 45.000.000 659.030 Garanti Kapsamındaki

Yükümlülükler

150 İLK MAD. VE MALZ. STOK 381 GİDER TAHAKKUKLARI 100. KASA

10.000.000 30.000.000 5.000.000 D- TAZMİNAT BİÇİMİNDE REKLAMASYON

Üretilen mal veya hizmetin alıcı tarafından tüketilmesi esnasında ortaya çıkan zarar veya ziyan üretici firma tarafından tazmin edilmesi söz konusu olabilir. Bu zararın tazmin esnasında zarar gören alıcı, imalatçı firmaya tazminat biçiminde reklamasyon faturası düzenlemelidir. Sonuç olarak hesap planın- da 68-Olağandışı Gider ve Zararlar grubunda izlenmesi uygun olabilir.

(11)

7 IV- SONUÇ

Kesilen reklamasyon faturasının sadece fatura üzerinde “Reklamasyon” ifadesi ile kesilmesi son dere- ce yetersizdir. Reklamasyonun iade mi? indirim mi? veya tazminat mı? olduğu ifade edilmelidir. Her bir reklamasyonun muhasebe ve vergi açısından sonuçları farklı olacaktır.

(12)

8 KAYNAKÇA

KIZILOT Şükrü Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması, Yaklaşım Yayınları, Ankara, 1998

YÜKÇÜ Süleyman Kalite Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi, Anadolu Matbaası İzmir, 1999

(13)

1999 YILI KURUM KAZANÇLARININ

VERGİLENDİRİLMESİ, İSTİSNA KAZANÇ STOPAJI, KAR DAĞITIMI VE BUNA BAĞLI KAR PAYI STOPAJINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Erol Demirel S.M.M.M.

Bilindiği gibi 4369 sayılı Yasa ile getirilen değişiklikler 1999 yılı kurum kazançlarının vergilendirilmesinde de önemli değişiklikler ve özellikler göstermektedir. Konuyla ilgili olarak 06.02.2000 tarih ve 23956 sayılı resmi gazetede 67 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği yayınlanmıştır. Söz konusu tebliğin konumuzla ilgili bölümü şöyledir:

" 3-KURUMLAR VERGİSİ ORANI

Kurumlar Vergisi Kanun’nun 25. maddesinde yapılan değişiklikle Kurumlar vergisi oranı, 1999 yılı kazançlarından uygulamaya başlamak üzere % 30 olarak belirtilmiş asgari kurumlar vergisi uygulaması kaldırılmıştır.

4-KURUM KAZANÇLARI ÜZERİNDEN YAPILAN STOPAJ VE KAR PAYLARININ BEYANI 4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinin 6 numaralı bendinin (b) alt bendi değiştirilmiş ve üç bölümde şu düzenlemeler yapılmıştır:

a) İndirim ve istisnalar, dağıtılsın dağıtılmasın % 15 oranında gelir vergisi stopajına tabidir. Stopaj oranı halka açık olsun olmasın bütün kurumlar için geçerlidir.

b) Dar mükellef kurumlar, kurum kazancından istisnalar, kurumlar vergisi ve fon payının da indirilmesi sonucu kalan kazançları üzerinden dağıtılsın dağıtılmasın % 15 oranında stopaj yapacaklardır.

c) Tam mükellef kurumlar, kurumlar vergisinden müstesna kazançlara isabet eden kısım düşüldükten sonra dağıttıkları kar payından dağıtım sırasında gelir vergisi stopajı yapacaklardır. Stopaj oranı halka açık şirketler için % 5, diğer kurumlar için % 15’dir. Karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmadığından, karını sermayeye ekleyen kurumlar kar dağıtımına bağlı stopaj yapmayacaklardır.

Kurumlar yıllar itibariyle kazanç dağıtmaya karar verebilecek olup, dağıtılmasına karar verilen yıl kazancının; istisnaya tabi tutulmuş kurum kazancının yanı sıra istisnaya tabi olmayan kurum kazancını da içermesi durumunda, dağıtılan kazancın öncelikle istisnaya tabi dağıtılabilir kazançtan, bu kazancın dağıtımının tamamlanmasından sonra istisna edilmemiş kazançtan gerçekleştirildiği kabul edilecektir.

1998 ve daha önceki yıl kazançlarının dağıtılması durumunda bu kazançlar üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacaktır. "

Yasa ve 67 seri nolu K.V.K. tebliği ışığında önemli hususlar şu şekilde sıralanabilir:

1- 1999 yılı kazançlarına uygulanmak üzere kurumlar vergisi oranı % 25 den % 30 a çıkarılmıştır.

2- Asgari kurumlar vergisi uygulaması kaldırılmıştır.

3- Kurum kazancının içinde kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar var ise dağıtılsın,

dağıtılmasın % 15 oranında istisna stopajı ve % 10 fon’a tabi tutulacaktır.

(14)

4- Kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançların dağıtımı halinde ayrıca Gelir vergisi stopajına (Kar payı stopajı) tabi tutulmayacaktır.

5- Gelir vergisi stopajı (Kar payı stopajı) ancak kazanç dağıtımı sırasında ve dağıtılan kazanç üzerinden hesaplanacak ve % 15 oranında uygulanacak, ayrıca fon payı ilave edilecektir.

6- 1999 dan önceki yıllara ait kazançların dağıtımı gelir vergisi stopajına tabi olmayacaktır.

7- Dağıtılmayan karın sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı sayılmayacaktır. Ve kar dağıtımına bağlı stopaj yapılmayacaktır.

8- Kar dağıtımı kısmi olarak yapıldığı takdirde dağıtılan karın varsa öncelikle istisna kazançların dağıtımı yapıldığı kabul edilecektir. Yani dağıtılan kazançtan önce istisna kazançlar düşülecek kalanı kar payı stopajına tabi tutulacaktır.

9- Kar payı stopajı kar dağıtımını takip eden ayın 20 sine kadar beyan edilecek ve tamamı bir defada ödenecektir.

10- Kar Payı stopajı halka açık şirketlerde % 5 olarak uygulanacaktır.

11- Yıl içinde üçer aylık dönemler halinde hesaplanan geçici vergilerin, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilmesi için, mutlaka ödenmiş olması gerekmektedir. Başka bir ifade ile ödenmemiş geçici vergiler mahsup edilemeyecektir.

12- Kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar üzerinden yapılan stopaj, Mayıs ayında muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve istisna kazançlar dağılmış ise bir defada, dağıtılmaması halinde ise 3 taksit olarak 1. taksidi beyanname ile birlikte diğer taksitleri ise Kurumlar Vergisinin taksitleri ile birlikte ödenecektir.

13- Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar önemli ölçüde azaltıldığı halde kendi özel kanunları gereği istisna edilen kazançlar olduğu gibi, daha önce kazanılmış haklar nedeniyle de bazı kazançlarda istisna uygulaması bir süre daha devam edecektir. (Buna ilişkin bir tablo çalışmanın sonuna eklenmiştir.)

Görülebileceği gibi getirilen değişiklikler kurumlar vergisinin ve gelir vergisi stopajının hesaplanmasında önemli değişiklikler yaptığı gibi, gelir vergisi stopajının (kar payı stopajının) kar dağıtımına bağlanmış olması da bundan böyle kar dağıtım tablolarının, şirket karından zorunlu olarak yapılacak ayrımların, kısacası T.T. Kanununun belki de bu güne kadar ihmal edilen hükümlerinin önemini kar payı stopajının hesaplanması açısından da gündeme getirmiştir.

Bu çalışmamız aşağıdaki örneklerle pekiştirilmeye çalışılmıştır.

ÖRNEK 1 X. LTD. ŞTİ.

ÖZELLİĞİ OLMAYAN KARIN VERGİLENDİRİLMESİ VE KAR DAĞITIMI DURUMUNDA KAR PAYI STOPAJI HESABI

ÖRNEK KURUMUN BİLGİLERİ

- Ticari Kar 150.000.000.000.-

- Kanunen kabul edilmeyen giderler 4.000.000.000.-

- Vergi hukukuna göre sınır fazlası yapılan bağış 2.000.000.000.-

(15)

- İstisna kazancı yoktur.

- Hesaplanıp ödenen geçici vergi 20.000.000.000.- KURUMLAR VERGİSİ VE FON PAYININ HESABI

TİCARİ KAR 150.000.000.000.-

İLAVELER 6.000.000.000.-

K.K.E.G. 4.000.000.000.-

K.K.E.BAĞIŞ 2.000.000.000.-

İNDİRİMLER

K.V.MATRAHI 156.000.000.000.- K.V. (% 30)

46.800.000.000.- FON PAYI (% 10) 4.680.000.000.-

MUHASEBE KAYITLARI

İstisna kazanç olmadığına göre yıl sonunda hesaplanan vergi yükü yukarıdaki gibi hesaplanacak olup, muhasebe kaydı.

31.12.1999

691 51.480.000.000.-

370 51.480.000.000.-

K. Vergisi 46.800.000.000.- Fon Payı 4.680.000.000.- Dönem vergi karşılıklarının ayrılması

31.12.1999

690 150.000.000.000.-

691 51.480.000.000.-

692 98.520.000.000.-

Vergi sonrası karının ilgili hesaba kaydı.

31.12.1999

692 98.520.000.000.-

590 98.520.000.000.-

Dönem net karının ilgili hesaba kaydı.

31.12.1999

371 20.000.000.000.-

193 20.000.000.000.-

Geçici verginin ilgili hesaba kaydı

KARIN DAĞITILMASI DURUMUNDA

KAR DAĞITIMI (KARIN BİR KISMININ DAĞITILMASI HALİNDE)

Karın 50.000.000.000.- TL.sının ortaklara dağıtılmasına kalan karın ise olağanüstü yedeklere alınmasına karar verilmiştir.

Ticari Bilanço Karı 150.000.000.000.-

(16)

Hesaplanan Vergiler (-) 51.480.000.000.-

Vergi Sonrası Kar 98.520.000.000.-

1. Tertip Yedek Akçe

(150.000.000.000.- x % 5) (-) 7.500.000.000.- 1. Kar Payı

(50.000.000.000.- x % 5) (-) 2.500.000.000.-

Kalan Dağıtılabilir Kar 88.520.000.000.-

Dağıtılacak Kar 50.000.000.000.-

2. Tertip Yedek Akçe Matrahı

(50.000.000.000 – 2.500.000.000) 47.500.000.000.- 2. Tertip Yedek Akçe

(47.500.000.000 x 1/11) 4.318.181.818.-

2. Kar Payı

(47.500.000.000 – 4.318.181.818) 43.181.818.182.- Toplam Dağıtılacak Kar Payı

1. Kar Payı 2.500.000.000.-

2. Kar Payı 43.181.818.182.- 45.681.818.182.- Olağanüstü Yedek Akçe

150.000.000.000.-(51.480.000.000.000.-+

7.500.000.000.-+2.500.000.000.-+

4.318.181.818.-+43.181.818.182.-) 41.020.000.000.-

KAR PAYI STOPAJININ HESAPLANMASI

Dağıtılan Kar Payı 45.681.818.182.-

% 15 Stopaj 6.852.272.727.-

% 10 Fon Payı 685.227.273.-

Ortaklara Dağıtılacak Net Kar Payı 38.144.318.182.-

Kar dağıtımı sonrası muhasebe kaydı.

590 98.520.000.000.-

331. ORTAKLARA BORÇLAR 38.144.318.182.- 360. ÖD. VERGİ FONLAR 7.537.500.000.- Kar Stopajı 6.852.272.727.-

Fon Payı 685.227.273.-

(17)

540. YASAL YEDEKLER 11.818.181.818.- 1.Tertip Yedek Akçe 7.500.000.000.-

2.Tertip Yedek Akçe 4.318.181.818.-

542. OLAĞANÜSTÜ YEDEKLER 41.020.000.000.-

ÖRNEK 2

KURUMLAR VERGİSİNDEN İSTİSNA EDİLMİŞ KAZANÇ OLDUĞU DURUMDA KURUMUN VERGİLENDİRİLMESİ İSTİSNA KAZANÇ STOPAJI VE KAR DAĞITIMI DURUMUNDA KAR PAYI STOPAJI HESABI

ÖRNEK KURUMUN BİLGİLERİ (Halka Açık Olamayan A.Ş.) 1- TİCARİ BİLANÇO KARI 150.000.000.000 2- KANUNEN KAB. EDİLMEYEN GİDERLER 6.000.000.000 Kanunen Kab.Edilmeyen Giderler 4.000.000.000

V.U.K.nuna Göre Fazla Yapılan Bağış 2.000.000.000

3- ÖDENMİŞ SERMAYE 50.000.000.000

4- GEÇMİŞ YIL ZARARLARI

5- İŞTİRAK KAZANCI 15.000.000.000

6- YARARLANILAN YATIRIM İNDİRİMİ 20.000.000.000 7- BİRİKEN 1.TERTİP YEDEK AKÇE 2.000.000.000 8- DAĞITIMINA KARAR VERİLEN

TOP. KAR PAYI 40.000.000.000

Personele Temettü 4.000.000.000

(18)

Y.Kuruluna 4.000.000.000

Ortaklara 32.000.000.000

9- Dağıtım sonu kalan karın tamamı olağanüstü yedeklere ilave edilecektir.

KURUMLAR VERGİSİ VE FONUN-İSTİSNA STOPAJLARININ HESABI (Halka Açık Olmayan A.Ş.)

1- KURUMLAR VERGİSİ VE FON PAYININ HESABI

TİCARİ BİLANÇO KARI 150.000.000.000,00

İLAVELER 6.000.000.000,00

K.K.E.G. 4.000.000.000,00

VERGİ HUKUKUNA GÖRE

FAZLA BAĞIŞ 2.000.000.000,00

156.000.000.000,00

İNDİRİMLER (-) 35.000.000.000,00

İŞTİRAK KAZANCI 15.000.000.000,00 YATIRIM İNDİRİMİ 20.000.000.000,00 KURUMLAR VERGİSİ

MATRAHI 121.000.000.000,00

KURUMLAR VERGİSİ (-) 36.300.000.000,00 121.000.000.000 X % 30

FON PAYI (-) 3.630.000.000,00

36.300.000.000 X % 10

2- İSTİSNA STOPAJI HESABI STOPAJA TABİ

İSTİSNA KAZANÇLAR 20.000.000.000,00 YATIRIM İNDİRİMİ 20.000.000.000,00

STOPAJ TOPLAMI 3.300.000.000,00

İSTİSNA STOPAJI (% 15) 3.000.000.000,00

FON PAYI 300.000.000,00

3- VERGİ KARŞILIKLARI 43.230.000.000,00

KURUMLAR VERGİSİ 36.300.000.000,00

(19)

FON PAYI 3.630.000.000,00 İSTİSNA STOPAJI 3.000.000.000,00

FON PAYI 300.000.000,00

4- VERGİ SONRASI KAZANÇ 106.770.000.000,00 31.12.1999

691 DÖN.KARI.VER.VE DİĞ.

YAS.YÜK.KARŞ. 43.230.000.000

370 DÖN.KARI.VER.VE 43.230.000.000

DİĞ.YAS.YÜK.KARŞ.

690 DÖNEM KÂRI VE ZARARI 150.000.000.000

691 DÖN.KARI.VER.VE 43.230.000.000

DİĞ.YAS.YÜK.KARŞ.

692 DÖNEM NET KARI VEYA

ZARARI 106.770.000.000

692 DÖNEM NET KARI

VEYA ZARARI 106.770.000.000

590 DÖNEM NET KARI 106.770.000.000

371 DÖNEM KARI.PEŞ.ÖDEN.

VER.VE DİĞ.YAS.YÜK. 20.000.000.000

193 PEŞİN ÖDENEN VERG. VE FONLAR20.000.000.000

KARIN DAĞITILMASI DURUMUNDA

1- KAR DAĞITIMI (KARIN BİR KISMININ DAĞITILMASI HALİNDE) TİCARİ BİLANÇO KARI 150.000.000.000

HESAPLANAN VERGİLER 43.230.000.000

VERGİ SONRASI KAZANÇ 106.770.000.000 1 TERTİP YEDEK AKÇE

150.000.000.000 X % 5 7.500.000.000

1.KAR PAYI

50.000.000.000 X % 5 2.500.000.000

KALAN DAĞITILABİLİR KAZANÇ 96.770.000.000 DAĞITILACAK KAZANÇ

40.000.000.000 – 2.500.000.000 37.500.000.000 (2. TERTİP YEDEK AKÇE MATRAHI) 37.500.000.000 2.TERTİP YEDEK AKÇE 3.409.090.909 3.410.000.000 37.500.000.000 * 1/11

DAĞITILACAK KAR PAYI (II) 36.590.000.000

PERSONELE TEMETTÜ 3.636.365.000

(20)

YÖN.K.KAR PAYI 3.636.365.000 ORTAKLARA KAR PAYI

(2.500.000 + 26.817.270.000) 29.317.270.000

OLAĞANÜSTÜ YEDEKLER 59.270.000.000 2- KAR PAYI STOPAJI

KAR PAYI STOPAJINA ESAS

KAZANÇ 32.953.635.000

YÖN.K.KAR PAYI+ORTAKLAR KAR PAYI

STOPAJA TABİ OLMAYAN

İSTİSNA KAZANÇLAR 31.700.000.000

İştirak Kazancı 15.000.000.000

Yatırım İndirimi

(20.000.000.000 – 3.300.000.000) 16.700.000.000

KAR PAYI STOPAJI MATRAHI 1.253.635.000

KAR PAYI STOPAJI 206.849.775

STOPAJ % 15 188.045.250

FON PAYI 18.804.525

NET KAR PAYI 32.746.785.225

Y.K.NET KAR PAYI 3.602.146.375 (4.000.000.000 / 36.000.000.000)

% 11

ORTAKLARA NET KAR PAYI 29.144.638.850 (32.000.000.000 / 36.000.000.000)

% 89

/ 570 YILLAR KARLARI 106.770.000.000

540 YASAL YEDEKLER 10.910.000.000

1.Tertip K.Y. Akçe 7.500.000.000 2.Tertip K.Y. Akçe 3.410.000.000

542 OLAĞANÜSTÜ YEDEKLER 59.270.000.000

1999 Olağan Üstü Yedek Akçe

335 PERSONELE BORÇLAR 7.238.511.375 Personele 3.636.365.000

Y. Kuruluna 3.602.146.375

331 ORTAKLARA BORÇLAR 29.144.638.850

(21)

Öden.Kar Payları 29.144.638.850

360 ÖDEN. VERGİ VE FONLAR 206.849.775 Kar payı stopajı 206.849.775

/

İSTİSNA KAZANÇLAR VE GELİR VERGİSİ STOPAJI KARŞISINDAKİ DURUMLARI

İstisnanın İstisna Stopajın Kar Karın İstisnanın Türü Yasal KurumlarKullanımına Yasal Dağıtımına Sermayeye

Dayanağı Vergisi Bağlı Dayanağı Bağlı İlavesi Stopaj (***) Stopaj Halinde

Stopaj İştirak kazançları istisnasıKVK 8/1 Yok Yok GVK 94/6bii Yok Yok

Risturn istisnası KVK 8/2 Yok Yok KVK 8/2 Yok Yok

A Tipi Menkul Kıymet Yatırım Fon ve

Ortaklıkların Portföy İşlet. KVK 8/4-aYok Sıfır GVK 94/6-a-ı Yok Yok

Kazançları BKK 93/5148

B Tipi Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkların Portföy

İşlet. Kazançları KVK 8/4-b Yok % 10 GVK 94-6-a-ii Yok Yok BKK 93/5148

Risk Sermayesi ve Gayrimenkul Yatırım Fon ve Ortaklıkların

Kazançları KVK 8/4b,c Yok Sıfır GVK 94/6-a-ı

BKK 93/5148 Yok Yok Rüçhan Hakkı Kuponu

Satış Kazançları KVK 8/5 Yok % 15 GVK 94/6-b-ii

BKK 99/13230 Yok Yok Emisyon

Primleri KVK 8/5 Yok Yok KVK Geç.28/b Yok Yok

(22)

Yurt Dışında Yapılan İnşaat, Onarım, Montaj İşleri ve Teknik Hizmetlerden Sağlanan

Kazançlar KVK Geç.24 Yok Var KVK Geç.24 (Oranı

değişkendir ve KVKnın

Geç.24.

Maddesinde Belirtilmiştir) (**) İştirak Hisseleri ve

Gayrimenkullere

İlişkin Satış Kazançları KVK Geç. Yok % 15 GVK 94/6-b-ii

28/a BKK 99/13230 Yok (*) Yok

İstisnanın İstisna Stopajın Kar Karın

İstisnanın Türü Yasal KurumlarKullanımına Yasal Dağıtımına Sermayeye Dayanağı Vergisi Bağlı Dayanağı Bağlı İlavesi

Stopaj (***) Stopaj Halinde

Stopaj Üretim Tesislerinin ve

Bu Tesislere İlişkin Gayrimenkullerin Sermaye Olarak Konulmasından Kaynaklanan

Kazançlar KVK Geç.28/a Yok Yok KVK Geç.28/a Yok (*) Yok Yatırım İndirimi GVK Ek Yok % 15 GVK 94/6-b-ii

md.1-6 BKK 99/13230 Yok Yok

Olağanüstü Hal Bölgesi ve Düşük Gelişmişlik Düzeyi Bulunan Bazı İllerde

1/1/1998-31/12/2000 Tarihleri arasında işe başlamış Mükelleflerin Bu işyerlerinden elde

ettikleri kazançlar 4325 md.3/a Yok Yok 4325 md.3/a Yok Yok Serbest Bölge

Faaliyetlerinden elde

edilen Kazançlarda 3218 K.md.6 Yok Yok Yok Yok Yok

(*) Karın Sermayeye ilave edilmesi zorunludur.

(**) Yurt dışındaki vergi yükü % 37’ye kadar olanlarda, Halka açık şirketlerde %5 Diğerlerinde %10 (***)Ayrıca % 10 Fon Payı ilave edilecektir.

Not:Yukarıdaki Tablo, Yaklaşım Dergisi, 1999 Kasım ayı 83. sayısında Sn. Mehmet Maç’dan yararlanılarak hazırlanmıştır.

(23)

SİGORTA VE VERGİ KESİNTİLERİ

Ömer Can ERDURAN

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

(24)

1

TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA ÖZELLEŞTİRME

Abidin Lütfi DEMİR TEDAŞ Başmüfettişi, H.Ü. Öğretim Görevlisi

I- ÖZELLEŞTİRMENİN TANIMI

Özelleştirmenin, ekonomik öğretideki temelini A. Smith’de buluruz. Smith’e göre, devlet yalnızca tam kamusal mallar ile ulusal savunma ve adalet gibi yararı tek tek toplum üyelerine sunulmayacak olan malları üretmelidir. Smith, 1776’da kamu girişimlerinden elde edilecek karların bireylere doğrudan bir yarar sağlamayacağını, bu nedenle yöneticilerin müsrif ve ihmalkar davranabileceklerini savunmuştur (1).

1919-1930 ekonomik krizine kadar ekonomiyi yönlendiren görüş, A. Smith, D. Ricardo ve J. Stuart Mill’in “piyasa kendi dengesini kendisi bulabilir” görüşüdür. Krizle birlikte bu görüş geçerliliğini yitirmiş, Keynes’in “devletin yol göstericiliğinde kalkınma” modeli devreye girmiş ve 1980’lere kadar uygulanmıştır.

Özelleştirme terimini ilk kez ortaya A. Smith’in öğretisini temel alan Peter F. Drucker ortaya atmıştır.

Drucker devletin ekonomideki ağırlığının azalması gerektiğini şu gerekçelerle açıklamıştır: İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana devlet programı ve uygulamalar başarısız olmuştur. Vergilendirme yo- luyla elde edilecek gelirlerin bir sının vardır. Ayrıca, devletin gelir yaratma yeteneğinin sonuna gelin- diği de bir gerçektir (2).

Özelleştirmenin, 1970’li yıllarda dünyada yaşanan ekonomik kriz sonucunda çıkış arayan ekonomik politikalar sonucu ortaya çıkmış bir çözüm yöntemi olduğu söylenebilir. 1930 krizinde çözüm öngö- rülen KİT uygulaması, 1970 krizinde neden olarak görülmüştür.

Yasal düzenlemelerde yürütmeye ve yönetime serbestlik tanımak için olsa gerek, özelleştirmenin ta- nımı yapılmamıştır. Öğretide bir tanım verilmeye çalışıldığı görülmektedir (3).

Özelleştirme geniş anlamda, piyasa ekonomisinin uygulanabilmesi için kamusal ve hukuksal tüm en- gellerin kaldırılması, piyasanın işleyişi üzerindeki devlet denetiminin ya da karışmasının azaltılması ya da kaldırılması, kimi kamu hizmetlerinin özel kesime bırakılması biçiminde tanımlanmaktadır (4).

II- ÖZELLEŞTİRMENİN AMACI

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi özelleştirmeye ilişkin kararında özelleştirmeden beklentilerini şöyle açıklamıştır (5): “Verimliliği artırmak, fiyatları düşürmek, kıt kaynaklan toplumda etkin bi- çimde bölüştürmek, açık veren kamusal etkinliklerin devlet yükünü azaltmak, gelir sağlamak, ka- muda çalışanların sayısını azaltmak, kamuda çalışanların sayısını azaltmak, kamu kesiminde sen- dikaların gücünü zayıflatmak”

Türkiye’de özelleştirme uygulamasına geçilmesinin amaçları da farklı değildir. Özelleştirme gerekçe- lerine ilişkin kamu kurumlarınca yapılan çalışmalarda ve öğretide Türkiye’de özelleştirme amaçları şu şekilde belirtilmektedir: “Ekonomide piyasa koşullarına işlerlik kazandırmak, ekonomik büyümeyi hızlandırmak, verimliliği artırmak, sermaye piyasalarının gelişmesini sağlamak, sermayenin mül- kiyetin tabana yayılmasını özendirmek, KİT’lerin devlet bütçesi üzerindeki yükünü hafifletmek, mal ve hizmetlerde nitelik ve nicelik ile çeşitliliği artırmak, endüstride kamu ve özel mülkiyet arasındaki dengeyi sağlamak, teknoloji yenilemek, çalışanlara pay senedi verilerek üretimi ve verimliliği ar- tırmak, yabancı sermayeyi çekmek, devlete gelir sağlamak” (6) Özelleştirmeden beklenen sonuçlarda özelleştirme amaçlarının aynısıdır.

Özelleştirme yukarıda belirtilen hususların yanında; bütçe açığının kapanmasını dolayısıyla enflasyo- nun düşmesini sağlar; merkezi bürokrasiye bağlı komuta ekonomisinden piyasa ekonomisine geçişte rol oynar; rekabeti artırır, ekonomiyi geliştirir, liberal ekonomiyi geliştirir, liberal ekonomiyi egemen

(25)

2

kılar. Kapalı korumacı politikalarla desteklenen ülke ekonomisini dışarı açar, devletin ekonomik kay- naklar üzerindeki denetimini azaltır. Yolsuzlukları ve yozlaşmayı önler. Siyasal güç ile ekonomik kaynakların etkileşiminin azalmasını, bunun sonucunda da daha çok demokrasiyi sağlar.

III - DÜNYADAKİ ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI

Dünyadaki çeşitli ülkelerdeki uygulamaları belirtmeden önce Avrupa Birliği’nin özelleştirmeye bakış açısını ele almakta yarar vardır.

AB’nin temeli olan Roma Anlaşması’nın 222. maddesi (1957) KİT’lere ilişkin hükümler ihtiva eder.

222. maddeyle “üye ülkelerin mülkiyet biçimleri konusunda hiçbir biçimde ön yargılı olunamaya- cağı” vurgulanmıştır. Yani AB’nin kuruluş anlaşması, üye ülkelerde özel ya da kamusal mülkiyet biçimleri üzerinde tam anlamıyla yansız bir yaklaşım sergilemiş, üye ülkelerin ekonomilerini ne ölçü- de özel, ne ölçüde kamusal mülkiyet biçiminde düzenleyecekleri tümüyle kendilerine bırakılmıştır (7).

AB ortalaması olarak, kamu girişimleri istihdamın % 10’unu, katma değerin % 12’sini, sabit sermaye yatırımlarının da %18’ini kapsamaktadır.

A- İNGİLTERE’DE ÖZELLEŞTİRME

İngiltere’de KİT’lere “Ulusallaştırılmış Endüstriler” adı verilmektedir. ABD’de R. Reagan Başkan- lığı döneminde uygulanan, “Reagan-omics” adıyla anılan ve özelleştirmeyi de içeren ekonomi politi- kasının İngiltere’deki izleyicisi Margaret Teatcher olmuştur. Margaret Teatcher 1979-1987 yıllan ara- sında kamu sektörünün % 30’unu özelleştirmiştir (8).

Özelleştirme KİT’lerden sonra kamu hizmetlerine de sıçramıştır. Özelleştirilen kamu hizmetlerinin arasında otobüs ve sağlık hizmetlerinin yanında, hapishane, mezarlıklar da bulunmaktadır.

B- FRANSA’DA ÖZELLEŞTİRME

Özelleştirmenin yaygın olarak yapıldığı ülkeler arasında ikinci sırada olan Fransa’da daha az verimli fakat topluma yararlı hizmet veren girişimler özelleştirme dışında tutulurken, tekelleşmenin ve yaban- cılaştırmanın önlenmesi için önemli kurallar getirilmiştir. Özelleştirmeye önem verilirken KİT’ler ihmal edilmemiş Siemens örneğinde olduğu gibi, Avrupa ve Dünya’da ileri teknolojiyle rekabet ede- bilmek için yeniden KİT kurulmaya başlanmıştır.

C- ALMANYA’DA ÖZELLEŞTİRME

Almanya’da 1960 yılından bu yana özelleştirme görülmektedir. 21.7.1960 da “Volkswagen Ltd. Şti.”

paylarının halka yansıtılmasına ilişkin yasa çıkarılmış ve bu yasa ile şirket pay senetleri öncelikle hal- ka sunulmuştur. 1982’de elektrik ve maden sanayinde kurulu VEDA KİT’inde kamu payı % 43’ten % 30’a düşürülmüş birleşmeden sonra Treuhandastalt adlı bir örgüt kurarak sermaye sorunu olmadığı için, Doğu Almanya kamu işletmelerinin % 70’ini iki yıl gibi kısa bir sürede özelleştirmiştir.

D- İTALYA’DA ÖZELLEŞTİRME

İtalya’da özerk yapılı KİT uygulaması modeline yer verilmekte ve bu amaçla kamu holdingleri ku- rulmuş bulunmaktadır. Bir kaç KİT’teki kamu payının satışı dışında özelleştirme uygulamasına İtal- ya’da rastlanmamaktadır.

E- İSPANYA’DA ÖZELLEŞTİRME

İspanya’da yalnız liberal - muhafazakar iktidarlar değil, sosyalist iktidarlarda ekonomik krizden çıkış yöntemi olarak özelleştirmeyi benimsemişlerdir. İspanya’da en büyük kamu holdingi INI’nın 700 bağ- lı KİT’i bulunmaktadır. Özelleştirme uygulaması içinde araba üreten SEAT’ın Alman Volkswagen’e satılması, gaz-elektrik KİT’i GESA’nın % 38 payının menkul kıymetler borsasına sürülmesi, kimi tekstil fabrikaları ve turizm işletmelerinin özele devri yer almaktadır (9).

F- İSVİÇRE’DE ÖZELLEŞTİRME

İsviçre’de özelleştirme uygulamaları çok kısıtlıdır. Yalnızca hastanelerin temizlik hizmetleri ve İsviçre Demiryolunun dağıtım hizmetleri özelleştirme kapsamındadır.

(26)

3

G- BELÇİKA’DA ÖZELLEŞTİRME

Belçika’da başarılan tek özelleştirme ulusal havayolu SABENA’nın uluslararası pazara sunulmasıdır.

Tümüyle kamunun tekelinde olan posta, telgraf gibi iletişim alanı da 1985’te özel sektöre açılmıştır.

Deniz ulaşımı, radyo-televizyon yayını, demiryolu hizmetleri özelleştirilmek istenmişse de uygulama- ya geçilememiştir (10).

H- BULGARİSTAN’DA ÖZELLEŞTİRME

Sosyalizmden kapitalizme geçiş sürecini en hızlı yaşayan ülkelerin başında Bulgaristan gelmektedir.

Bulgaristan’da önce özelleştirme uygulaması başlatılmış, yasa sonra çıkarılmıştır.

Avrupa’nın en liberal özetleştirme yasası Bulgaristan’dadır. Bu yasa yurttaşlarla yabancıları ayırmış, yabancılara çok daha fazla olanaklar tanımıştır. Yerli yatırımcılar için bir işletmenin % 60’ını almak mümkün iken bu oran yabancılar için %100’dür.

I- MACARİSTAN’DA ÖZELLEŞTİRME

Macaristan’da Yabancı Sermaye Yasası kamu işletmelerinin tümünün yabancılara satılmasına olur vermektedir. Yabancı Sermayenin önündeki engeller hiçbir ülkeyle kıyaslanmayacak ölçüde kaldırıl- mıştır.

J- POLONYA’DA ÖZELLEŞTİRME

Polonya’da her yıl bir yasa çıkarılmasına karşın KİT’lerde özelleştirme bir türlü gerçekleştirilememiş- tir. Özellikle beslenme, ticaret ve hizmet sektörüne yönelik özelleştirmelerde başarı sağlanırken, KİT’ler özelleştirilememiştir.

K- ÇEK CUMHURİYETİ’NDE ÖZELLEŞTİRME

Çek Cumhuriyeti özelleştirmenin kısa sürede tamamlandığı ve olumlu sonuç verdiği önde gelen ülke- dir. Çek ve Slovak Cumhuriyetleri tek devlet iken başladıkları ve epeyce yol aldıkları özelleştirmeyi;

ayrı devletler olduktan sonra da önceden planladıkları biçimde yürüterek sonuçlandırmışlardır. Çe- koslovakya özelleştirme modelinin üç ana doğrultusu vardır: Mülklerin 1945 öncesi sahiplerine ya da mirasçılarına geri verilmesi; devlet mülkünün yurttaşlara ya da yabancılara satılması; özelleştirme kuponları aracılığıyla işletmelerin mülkiyet halkının yurttaşlara devredilmesi.

L- ARJANTİN’DE ÖZELLEŞTİRME

Arjantin’in dış borçları 1989 yılında 59 Milyar ABD Dolarına ulaşmış, IMF ve Dünya Bankası isterle- ri doğrultusunda büyük özelleştirme furyası başlamış ve Arjantin KİT’lerinin çoğu 11 Milyar ABD Doları borca karşılık çok uluslu şirketlere devredilmiştir. (11)

M- MEKSİKA’DA ÖZELLEŞTİRME

Meksika’daki özelleştirme tümüyle dış borç ödenmesine yöneliktir. Dış borcu 1991 yılında 78 Milyar ABD Dolarına ulaşan Meksika 1155 KİT’ten 940’ını devretmiş veya satmış bunun sonucunda da 21 Milyar ABD Doları elde etmiştir.

N- DİĞER ÜLKELERDE ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI

1950 - 1980 yıllan arasında Şili, İsrail ve İran’da kimi özelleştirme uygulamalarına rastlanılmaktadır.

Danimarka, Finlandiya, İrlanda ve Norveç’de özelleştirme söz konusu olmamış, Endonezya ve Ma- lezya’da özellikle yol yapımında yap-işlet-devret modelinin uygulamasına çalışılmıştır.

IV- DÜNYA ÜLKELERİNİN ELEKTRİK HİZMETLERİNDEKİ ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI

Elektrik hizmetleri ülke ekonomilerinin kan damarı olarak nitelendirilebilir. 1987 yılında yapılan bir araştırmaya göre, elektrik üretim, iletim ve dağıtım işi Avusturya, Kanada, Meksika, İsviçre, Fransa, İtalya, İngiltere ve İspanya’da ağırlıklı olarak kamu öncülüğünde yürütülmektedir. ABD, Belçika, Almanya ve Hollanda’da bu hizmetler kamu - özel ortaklığı şeklinde sürdürülürken İspanya ve İs- veç’te bu hizmetler özel kesimin elindedir.

(27)

4

ABD’de elektrik üretimi büyük çoğunlukla özel kesimce yapılmaktadır. Özelleştirme mülkiyet devri biçiminde değil, elektrik üreten şirketin devlet tarafından düzenlenen ayrıcalıkları ve yükümlülükleri üzerinde kimi değişiklikler biçiminde olmuştur.

Elektrik sektöründe en büyük özelleştirme uygulamasına İngiltere’de tanık olmaktayız. İngiltere’de elektrik sektörü özelleştirildikten sonra “Elektrik Regülasyon Ofisi” kurulmuş, bu ofis etkinliği ge- rektiğinde kısıtlamış ve sınırlamıştır. İngiltere’de tek merkezi dağıtım sistemi (enterkonnekte sistem) özelleştirmeden sonra isteme göre üretimi ve sunuyu düzenleyen bir üst holdinge, “Ulusal İletişim Şirketine” verilmiştir. Anlaşılacağı üzere İngiltere’de elektrik hizmeti özelleştirilmekle bırakılmamış, bu sektör gerek regülasyon yöntemiyle, gerek iletimin kamu elinde tutulmasıyla dengelenmiş, çerçe- velenmiş, gözetim ve denetim altına alınmıştır.

İngiltere’de elektrik sektöründe rekabet şöyle sağlanmaktadır. Görevli elektrik üretim ve dağıtım şir- ketleri her sabah Ulusal İletişim Şirketinin eşgüdümünde toplanmaktadır. Toplantı da 24 saatlik üre- tim-dağıtım planı yapılmaktadır. Bu planda o gün içinde kim ne kadar elektrik üretecek, bunu hangi zaman dilimlerinde hangi dağıtıcı şirkete, hangi fiyatla verecek, bunlar belirlenmektedir. Böylelikle dağıtıcı firmaların zaman dilimleri itibariyle üretici firmalardan elektriği pazarlıkta belirlenen değişik fiyattan alabilmesine olanak yaratılmaktadır.

Burada İngiltere’deki elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesine ilişkin iki önemli noktanın altını çiz- mekte yarar vardır: Dağıtım Şirketleri ikişer yıllık zaman dilimleri için görevlendirilmektedirler; iletim tesisleri ve hizmeti ise kamunun elindedir. Tüketiciler yönünden durum şöyledir : 1 MW’nin üzerinde tüketim gücü bulunan alıcılar, “Yetkili Müşteri” olarak tanımlanmaktadır: Yetkili müşterilerin koşul- ları değerlendirecek dağıtım şirketini seçme olanağı vardır. Yetkili müşteriler dışındaki gerçek tüketi- cilerin hakları ise, sıkı denetim altında uygulanan “Hizmet Standartları Yönetmeliği” ile korunmak- tadır. Bu yöntemin tüketici yönünden uygulanabilmesi çok gelişmiş bilgisayar ağına gereksinim gös- termekte, denetimi ise açıklık sağlanarak sürdürülebilmektedir.

Almanya ve İspanya’da da elektrik hizmetleri özelleştirme kapsamına alınmıştır. Almanya’da elektrik ve maden sanayinde kurulu VEDA KİT’inde 1982 yılında özelleştirmeye gidilmiş, bu şirketteki kamu payı % 43.75’ten % 30’a düşürülmüştür.

İspanya’da gaz elektrik hizmetleriyle ilgili KİT’in (GESA) % 38’lik payı, özelleştirme uygulaması kapsamında menkul değerler borsasına sunulmuştur.

V- TÜRKİYE’DEKİ ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI

Türkiye’de özelleştirme kavramı özellikte 1983’ten sonra çok sık kullanılmış, ancak uygulamaya 1988’de geçilebilmiştir. Ülkemizde özelleştirme uygulaması başlangıçta daha çok yabancılaştırma biçiminde olmuştur. Örneğin İstanbul Bankası’nın TC. Ziraat Bankası ile birleştirilmesi nedeniyle Ziraat Bankası’na devrolan ANSAN AŞ. ile bu şirketin dağıtımını yapan MEDA AŞ., COCA-COLA Export Company’ye, USAŞ AŞ. İskandinav Havayolları SAS’a, Çitosan’ın beş çimento fabrikası Fransız Societe Ciment Français şirketine satılmıştır. KOİ’nin, TELETAŞ’taki % 18’lik payını Fransız firması ALCATEL’e satmasıyla TELETAŞ’da yabancı egemenliğine geçmiştir. Türk Kablo’nun % 38’lik Kamu Payı, USAŞ’ın % 70’lik kamu payı, Güneş Sigorta’nın % 30’luk kamu payı yabancı sermayeye devredilmiştir.

Türkiye’de uygulanan özelleştirme Morgan Quaranty Trust Company of New York firmasınca hazır- lanan “Ana Plan” doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. “Ana Plan” doğrultusunda TURBAN, USAŞ, ÇİTESAN, ETİBANK, SÜMERBANK, EBK gibi KİT’lerin özelleştirilme işlemleri tamam- lanmıştır. Aralarında TEDAŞ - TEAŞ’ında bulunduğu diğer bazı KİT’lerde özelleştirme son aşaması- na gelinmiştir.

VI- TÜRKİYE’DE ELEKTRİK HİZMETLERİNDEKİ ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI TEK dışındaki özel hukuk hükümlerine bağlı sermaye şirketi statüsüne sahip yerli ve yabancı şirketle- rin elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı ve ticareti ile görevlendirilmesi, 04.12.1984 günü 3096 sayılı Yasa’yla olanaklı kılınmıştır. 3096 Sayılı Yasa’ya dayanılarak birçok özel sanayi şirketi kendi elektri- ğini üretmek için girişim başlatmış ve uygulamıştır. 3096 Sayılı Yasa’ya dayanılarak birçok özel sa- nayi şirketi kendi elektriğini üretmek için girişim başlatmış ve uygulamıştır. 3096 Sayılı Yasa uygu-

(28)

5

laması bağlamında birçok tesis sözleşmesi imzalanmıştır. Afşin-Elbistan Santralı ihaleye çıkarılmış en iyi öneriyi ERG firması vermiş ancak ihale öncesi şartname düzenlenmediği için seçimin hangi ölçüt- lere göre yapıldığının belirsizliği karşısında TEK ve TKİ yetkilileri ihale kararına not koymuşlardır.

3096 Sayılı Yasa’ya göre görev şirketi uygulaması iki aşamada gerçekleştirilmektedir. Şirketler önce ETKB ile “görev verme sözleşmesi” sonra da kurum ile kuruma ilişkin tesislerin “işletme hakkı devir sözleşmesi” yapmaktadırlar. Görev verme sözleşmesinde; görev belgesi, görevin konusu, süresi, esasları, şirketin hak ve sorumlulukları, yapılacak yatırımlar, yatırımın finansmanı, projelerin bakan- lıkça onaylanması, denetimi, kamulaştırma; işletme hakkı devir sözleşmesinde ise işletme hakkı devri, personel devri, şirket ile müşteri ilişkileri, tarife denetimi, görev süresi sonunda devlete dönüş, işlet- meye el koyma, sözleşmenin feshi gibi konularla ilgili düzenlemeler yer almaktadır.

Şirketlerin elektrik tarifesi saptanırken genellikle Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği esas alınmakta, an- cak kimi zaman sözleşmelere özel saptama yöntemi de getirilmektedir.

Bugüne kadar Aktaş Elektrik AŞ., Kayseri ve Civan Elektrik TAŞ. ile 3096 Sayılı Yasa kapsamında dağıtım görev sözleşmeleri yapılmış ve bu şirketler uygulamaya başlamışlardır. Ancak bunlardan AKTAŞ’la olan sözleşme iptal edilmiş, buna karşın şirket uygulamayı sürdürmeye devam etmiştir.

3096 Sayılı Yasa’ya 07.03.1990 günlü 3613 Sayılı Yasa’yla eklenen ek 1. maddeyle “Elektrik Ener- jisi Fonu” adı ile ETKB’da tüzel kişiliği olan bir fon kurulmuştur.

3096 Sayılı Kanun’un 9. maddesine göre ETKB’nın 24.11.1986 tarih 22827 Sayılı Resmi Gazete ilanı ile teşekküle ait Elektrik Dağıtım Müesseseleri ile Bağlı Ortaklıkları 29 görev bölgesine ayrılmış, gö- rev bölgelerine ait dağıtım tesislerinin İşletme Haklarının Devrine ait teklifler 03.04.1987 tarihinde alınarak değerlendirme çalışmaları ETKB tarafından yürütülmüştür. A Grubundaki 7 Görev Bölgesine ait ihale neticeleri 07.01.1998 tarihinde, B Grubundaki 18 Görev Bölgesinden 7 adedine ait ihale neti- celeri 21.01.1998 tarihinde 5 adedine ait ihale neticeleri 14.02.1998 tarihinde geriye kalan 6 adet ihale neticelerinde 22.02.1998 tarihinde ETKB tarafından basın kanalıyla açıklanmıştır. 3 görev bölgesine ait alınan teklifler yeterli bulunmadığından, 2 görev bölgesine ait teklifte İşletme Hakkına uygun teklif bulunamadığından iptal edilmiştir.

İnceleme yazımızın hazırlandığı tarih itibariyle özelleştirilecek yerlere ilişkin herhangi bir sonuç çık- mamış ve dağıtım özel sektöre geçmemiş bulunmamaktadır.

Dağıtım ihalelerine ve devirden sonra ortaya çıkabilecek sorunlara baktığımızda; ilk göze çarpan ha- zırlıksız ve hangi tür problemle karşılaşılacağı önceden öngörülmeden sonuca ulaşılmaya çalışıldığı- dır. TEAŞ - TEDAŞ - Özel Şirket arasında köprü görevi kuracak bir birim henüz mevcut değildir.

Elektrik sektöründe özelleştirme sonucunda rekabetin ne yönde olacağına ilişkin herhangi bir düzen- leme yapılmamıştır. Görev verme süreleri dünyadaki örneklerinden çok daha uzun süreli, devir bedel- leri ise düşüktür. Müşterilerin dağıtım şirketini seçme olanağı mevcut değildir. Bu da hizmette kalite- nin bulunamayacağı anlamına gelmektedir. Tüketicinin haklarının ne şekilde korunacağı konusunda açıklayıcı bir durum da söz konusu değildir.

Gelecek günlerde bu sorunlar tek tek gündeme gelecektir. Vakit geçirilmeden sorunların çözümüne yönelik önlemler alınmasının özelleştirmeden beklenen fayda açısından yarar sağlayacağı açıktır.

-Kaynakça

1- H. Suiçmez - Ş. Yıldırım, Dünyada ve Türkiye’de Özelleştirme Uygulamaları, bkz. dipnot 2 sayfa 15-16

2- H. Suiçmez - Ş. Yıldırım, bkz. dipnot 2 s. 17

3- B. Serim, Anayasa ve Anayasa Mahkemesi Kararları Işığı Altında Özelleştirme, bkz. s. 26 4- TOBB Raporu bkz. dipnot 30

5- 03.01.1990 tarih 953 sayılı karar 6- DPT 1987 yıllığı s. 43

(29)

6

7- K. Boratav - E. Türkcan, Türkiye’de Sanayileşmenin Yeni Boyutları ve KİT’ler, İktisat Politi- kası Seçenekleri 1, bkz. dipnot 44 s. 249-252

8- Petrol-İş bkz. dipnot 3 s. 213 9- Petrol-İş bkz. dipnot 3 s. 225-226 10- Petrol-İş bkz. dipnot 3 s. 225 11-EMD Kasım 1994 s. 14-15

(30)

KURUMLAR VERGİSİ VE SERMAYE ARTIRIMI

Uğur BÜYÜKBALKAN TÜRMOB Genel Sekreteri

Kurumlar Vergisine tabi kurumların elde ettiği gelirlerin (kurum kazancının) vergilendirilmesi, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. Kurumların gelirleri ise Gelir Vergisi Kanununun 2’nci maddesinde yedi bent halinde sayılan gelir unsurlarından oluşur ve tamamı kurum kazancı olarak adlandırılır. Kurumların bu kazancı üzerinden alınacak Kurumlar Vergisi ise Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre tespit edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.

Bilindiği üzere, 4369 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde değişiklik yapılmadan önce; kurumlar vergisi oranı % 25 olarak belirlenmiş olup, bu orana göre hesaplanacak kurumlar vergisinin de, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının % 20’sinden az olamayacağı hükme bağlanmıştı. Böylelikle kurumlar vergisi iki aşamalı olarak hesaplanıyordu. Ayrıca Gelir Vergisi Kanununun 4369 sayılı Kanunla değişmeden önceki 75/4 ve 94/6-b maddeleri uyarınca indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi indirildikten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı sayılmakta ve bu tutar üzerinden de dağıtılsın veya dağıtılmasın gelir vergisi tevkifatı yapılmaktaydı.

4369 sayılı Kanunla, yukarıda adı geçen maddelerde yapılan değişiklikler sonucunda;

Kurumlar vergisi oranı, 1999 yılı kazançlarından uygulanmaya başlamak üzere %30 olarak belirlenmiş, asgari kurumlar vergisi uygulaması kaldırılmıştır.

Tam mükellef kurumlarda, kurum kazançları üzerinden Gelir Vergisi Kanununa göre yapılacak tevkifat, kar paylarının ortaklara dağıtımına bağlanmıştır.

Tam ve dar mükellef kurumların, indirim ve istisna kazançları üzerinden, dağıtılsın dağıtılmasın

%15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapmaları ve bu oranın kurumun halka açık olup olmadığına bakılmaksızın aynı oranda uygulanması hükme bağlanmıştır.

Dar mükellef kurumların, kurum kazancından istisnalar, kurumlar vergisi ve fon payının da indirilmesi sonucu kalan kazançları üzerinden dağıtılsın dağıtılmasın %15 oranında stopaj yapmaları esası getirilmiştir.

Ayrıca 4369 sayılı Kanunla 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinde yer alan istisnalardan, "turizm hasılatı istisnası", "yatırım fonlarının katılma belgeleri ve yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları istisnası" kaldırılmış ve geçici maddelerde yer alan bazı istisnaların uygulama süreleri uzatılmıştır.

Bu değişiklikler sonucunda 1999 yılı kurum kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin esaslar aşağıda açıklanmıştır.

4444 Sayılı kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120nci maddesinde yapılan değişikliklere

paralel olarak Kurumlar Vergisi Kanunu’nda değişiklikler yapılmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

• • Hizmet yada ürünün müşterisini memnun etmesi, müşterinin ihtiyaç ve beklentilerine ulaşmak amacıyla işlem sonunda yapılan her türlü denetim işidir. • •

Bunlar “Tedarikçilerin sun- dukları hizmetler, alıcı tarafında üstün yada va- sat katma değerli olarak nitelenebilirler mi?”, eğer nitelenebilirlerse “Niye tedarik

1-Dilekçe2-Nüfus Kayıt örneği3-Nüfus cüzdan örneği4- 6 Adet fotoğraf5- Diplomaları 6-Askerlik terhis belgesi 7- Hizmet birleştirme var ise evrakı 8- Hizmet

Not:Fazla ÇalıĢma Ödemeleri KBS Sistemi üzerinden hesaplama ve bordro alımı iĢlemleri tamamlandıktan sonra elektronik ortamda Muhasebe Birimine gönderilecek ve Muhasebe

-BAŞVURUDA BULUNAN VATANDAŞLAR VEYA KANUNİ TEMSİLCİLERİ (VEKİL İSE VEKALETNAME) İLE TÜZEL KİŞİLER VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN İZSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VEYA PROJELER

TÜRSAB’a verilir. TÜRSAB, denetleme ve değerlendirme yapar. TÜRSAB, görüşünü Bakanlığa ve başvuru sahibine yazılı olarak bildirir. Uygun görülmeyen başvurunun

YAZILI OLARAK YAPILAN BAŞVURULARDA; 3071 SAYILI DİLEKÇE KANUNUNUN ŞEKİL ŞARTLARINI TAŞIMAK KAYDIYLA İZSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL EVRAK KAYDINDAN GENEL EVRAK NUMARASI

Madde 6- Borsa yeri; borsaya tabi maddelerin biri veya birkaçı yahut tümünün alım satımlarının yapılması için yönetim kurulu kararıyla borsanın merkez veya şube