• Sonuç bulunamadı

KORUNAN ALANLAR PROTECTED AREAS PLANLAMA-YÖNETİM-İZLEME PLANNING-MANAGEMENT-MONITORING. Editör: Doç. Dr. Gökhan AYDIN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KORUNAN ALANLAR PROTECTED AREAS PLANLAMA-YÖNETİM-İZLEME PLANNING-MANAGEMENT-MONITORING. Editör: Doç. Dr. Gökhan AYDIN"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KORUNAN ALANLAR

PROTECTED AREAS

PLANLAMA-YÖNETİM-İZLEME PLANNING-MANAGEMENT-MONITORING

Editör :

Doç. Dr. Gökhan AYDIN

(2)

2

Korunan Alanlar // Protected Areas

(3)

3

KORUNAN ALANLAR (PLANLAMA-YÖNETİM-İZLEME)

PROTECTED AREAS (PLANNING-MANAGEMENT-MONITORING)

Editör Doç. Dr. Gökhan Aydın

Kapak Tasarımı Ece Çalış Dizgi Ece Çalış, Murat Çeliker, Murat Kara ISBN 978-605-87432-0-5

*Bu kitapta yer alan bilgi ve yazıların bilimsel ve hukuksal sorumluluğu ilgili bölüm yazarına aittir.

(4)

İÇİNDEKİLER

BÖLÜM I. KORUMA AMAÇLI ALANLAR NASIL TANIMLANMALI?

Koruma alanlarının ötesini düşünme: sistematik koruma planlaması ve ekolojik ağların rolü R.D.J. Catchpole

BÖLÜM II. PLANLAMA

Türkiye’deki Korunan Alanların Yönetim ve Planlaması: Köprülü Kanyon Milli Parkı (2007-2011) Adnan Yılmaztürk

Küre Dağları Milli Parkı Örneğinde Koruma Alanlarında Turizm Andrei Blumer, Duygu Baştanlar

Korunan Alanlarda Rekreasyon Taşıma Kapasitesi: Termessos Milli Parkı Örneği Selçuk Sayan

BÖLÜM III. YÖNETİM VE İZLEME

Tarım ilaçlarının koruma alanlarında biyolojik çeşitliliğe olan etkileri, mücadele ve denetimler Ahmad Mahdavi

Türkiye’de Biyolojik Materyallerin Toplanması, Kullanılması ve Karşılaşılan Sorunlar Gökhan Aydın

Böceklerin Korunan Alanların Sürdürülebilirliğinde Biyolojik Gösterge Olarak Kullanılma Olanakları Gökhan Aydın

BÖLÜM IV. KORUNAN ALANLARIN YEREL HALK İLE YÖNETİMİ Yerel sürdürülebilir kalkınma yolu olarak biyolojik çeşitlilik eylem planları Aysegul Çil

Ekosistem Hizmetleri ve Korunan Alanların Sağladığı Faydalar Başak Avcıoğlu Çokçalışkan

Koruma Alanlarını Olumsuz Etkileyen Konvansiyonel Tarıma Karşı Alternatif Tarım Yöntemi: Organik Tarım Gökhan Aydın

Türkiye’deki Biyolojik Çeşitlilik Koruması: Türkiye’nin Komşu Ülkelere Göre Konumu?

Max Kasparek

9

29

41

55

104 79

113

131

157

147

161

(5)

CONTENTS

CHAPTER I. HOW TO DEFINE SITES FOR PROTECTION?

Thinking beyond protected areas: systematic conservation planning and the role of ecological networks

R.D.J. Catchpole

CHAPTER II. PLANNING

Planning and management of PA in Turkey: Köprülü Kanyon National Park (2007-2011) Adnan YILMAZTÜRK

Tourism in Protected Areas on the Example of Küre Mountains National Park Andrei Blumer, Duygu Baştanlar

Recreation Carrying Capacity for Protected Areas: Termessos National Park Selçuk Sayan

CHAPTER III. MANAGEMENT AND MONITORING

Impacts of the pesticides to PAs’ biodiversity, their management and monitoring Ahmad Mahdavi

Understanding the Rules for Collection and Use of Biological Materials Gökhan Aydın

Using Insect as Bio-indicator for Sustainability of Protected Areas Gökhan Aydın

CHAPTER IV. PUBLIC INVOLVEMENT FOR A BETTER MANAGED PROTECTED AREA

Biodiversity action plans as a way towards local sustainable development Aysegul Çil

Ecosystem Services and the Benefits Provided by Protected Areas Başak Avcıoğlu Çokçalışkan

An Alternative Agriculture Method versus Conventional Agriculture That Have Negative Effects on Protected Areas: Organic Agriculture

Gökhan Aydın

Biodiversity conservation in Turkey: Where does Turkey stand compared to its neighbours Max Kasparek

171

187

200 213

237

265

273

290

317

308

321

(6)

6

Korunan Alanlar // Protected Areas

(7)

ÖNSÖZ

İnsanoğlu… Dört milyar yıldır yaşamın var olduğu kainatta ikiyiz bin yıl önce ortaya çıkmasına karşın yaşam için temel olan DENGE’yi alt üst etti. Yeryüzünde kalmayı başarmış sayısız canlının oluşturduğu zincirin tek bir halkasını oluşturan insanın neden olduğu çevre kirliliği, doğal kaynakların tüketilmesi, biyolojik çeşitliliğin azalması, toprak, su, flora ve fauna yıkımı, ozon tabakasının incelmesi, hızlı nüfus artışı ve küresel iklim değişikliği son 100 yılda doğayı tahribinden yalnızca bir kaç örnek. Bazılarının ise geriye dönüşümü mümkün bile değil.

Yüz seksen bin yıl boyunca göç eden insanoğlu son 20 bin yıldır yerleşik yaşama geçti.

Avcılık, son 10 bin yıldan beri süre gelen ve tarihi bir dönüm noktası olan tarımın keşfi ile çoğu insan tarafından hobi haline geldi. Bu büyük devrim sayesinde medeniyetler kuruldu ve binlerce yıldır süren yiyecek telaşı son buldu. Emek ve zahmet harcanan çiftçilik, bir gelenek gibi nesilden nesile aktarıldı ve hala dünyanın en yaygın iş kolu. Bunca zamandır kas gücüne güvenen insanoğlu bir asırdan biraz daha öncesinde doğadaki enerjiyi kullanmanın da bir yolunu buldu. Güneş enerjisini 100 milyon yıldan uzun bir süre önce kendi bünyesinde hapseden milyonlarca bitki; kömür, gaz ve hepsinden önemlisi petrolün oluşumuna hizmet etti. Bu enerji insanoğlunun tarladaki işini kolaylaştırdı. Ancak bu süreç doğaya, son 50 yıllık bir süre içerisinde insanlığın tüm geçmişinden olduğundan çok daha fazla zarar verdi. Son 60 yılda dünya nüfusu neredeyse üçe katlandı. 2 milyardan fazla insan şehirlere taşındı. Küçük balıkçı kasabaları muazzam gökdelenlerin inşa edildiği birer metropole dönüştürüldü. Doğal kaynaklarla çalışan makineler sayesinde tarlada insanın işi kolaylaştı. Yalnızca 1 litrelik petrol 100 kişinin 24 saatte harcadığı enerjiyi üretiyordu. Tarım artık petrolün egemenliğinde ve yaşam artık petrole bağlı. İnsanoğlu tüm savunmasızlığına karşın hiçbir canlının yeltenmediği bir şekilde doğal yaşamın her köşesini parselleyerek dünyanın çehresi tamamen değiştirdi. Dünyada her şey birbirine bağlı olduğunu unutan insan, yaptığı tek ürünlü tarım ve aşırı sentetik pestisit ve gübre kullanımı sonucu zararlı dediği organizmaların populasyonunun artmasına ve doğal dengenin bozulmasına neden oldu. Tarım nedeni ile nehirler kurudu ve zehirlendi. Zararlı organizmaların beslendiği kötü ürün ve kıtlık kullanılan sentetik pestisitler ve gübreler sayesinde geçici bir süre için unutuldu. İnsanlar yeşil devrim denilen bu süreç içerisinde birim alandan daha fazla verim almaya başlasalar da, aslında havaya, toprağa, bitkilere, hayvanlara, sulak alanlara zehirli atıklar bıraktılar ve doğayı daha da mahvettiler. Sonrasında hastalık ve zararlılara dayanıklı, bol mahsül veren, farklı iklimlere adapte olmuş tohumlar ortaya çıkardılar ve son 100 yılda çiftçilerin binlerce yıldır yarattığı tüm ürün çeşitliliğinin dörtte üçü yok oldu. Artık laboratuvarlarda üretilen tohumlardan elde edilen ürünler sıklıkla kullanılıyor ve her geçen gün bitki çeşitliliği azalıyor. Toprağa atılan her sentetik pestisit ve gübre doğal dengeyi biraz daha bozuyor, bazı canlıların artışını, bazılarının azalışını ve hatta yok oluşuna neden oluyor.

(8)

Artan insan nüfusu et tüketimi artışını da beraberinde getirdi. Hazır yemle beslenen ve hayatları boyunca mera yüzü görmemiş hayvanlar etleri için tüketildiler. Öyle ki üretilen tahılın çoğu hayvan yemi ya da biyo-yakıt olarak kullanıldı. Kaynakların sınırlı olduğunu unutan insanoğlu, canlı türlerini de tehdit etti ve iklim değişikliği bu tehdidi daha da arttırdı. Ekilebilir toprakların %40’ı uzun vadeli hasar gördü. Her yıl 13 milyon hektar orman yok oldu. Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları bu zamana kadar kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu. Kıta buzulu 40 yıl öncesine oranla %40 inceldi.

Kuzey kutup bölgesindeki buzul 30 yıl içinde yüzey genişliğinin %30’unu kaybetti. Bu şekilde devam ederse 2050 yılında dünya üzerindeki canlı türlerinin dörtte birinin yani yaklaşık 500 bin türün yok olabileceği bilim insanları tarafından tahmin edilmekte.

Gezegenimizde yaşayan her canlının farklı bir rolü ve özel bir işlevi vardır. Doğada gereksiz ya da zararlı yoktur. Terazi sürekli dengededir.

Düzenlenen bu kitap, korunan alanların planlanması, yönetimi ve izlenmesi temel konularını kapsamaktadır. Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksekokulu’nda 2011 yılında düzenlenen “Doğa İçin Korunan Alanlar: Türkiye ile Avrupa Birliği Ülkeleri Arasında Bilgi Transferi ve Öğrenme Ağı” isimli I. Uluslararası Çalıştay’da sunulan ve sonrasında ulusal ve uluslararası düzeyde doğaya gönül veren bilim insanları ve çalışanlarının katkılarıyla zenginleştirilen kitabın doğayı tanıyan ve böylelikle seven her insana fayda sağlaması dileklerimle. 21 Ekim 2011, Isparta.

Gökhan AYDIN (Editör)

(9)

41

Küre Dağları Milli Parkı Örneğinde Koruma Alanlarında Turizm

Andrei Blumer_ WWF-Türkiye danışmanı (Romanya Ekoturizm Derneği) Duygun Baştanlar_ WWF-Türkiye

Sürdürülebilir Turizm Kalkınması

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından bu yana turizm, ekonomik faaliyetler içerisinde en büyük sektör haline gelmiş ve bütün belirtiler göstermektedir ki gelecek yıllarda da böyle olmaya devam edecektir. Bu gelişme doğrultusunda ekoturizm dahil doğa turizmi, milli ve doğal park ziyaretleri, kırsal kesim turizmi, ve benzerleri gibi turizm faaliyetlerine artan ilgiyle beraber turizm ürünlerinde ve tatil mekanlarında bir çeşitlilik meydana gelmektedir.

Turistler, sadece kullandıkları farklı işletmelerdeki lüks arayışı açısından değil, aynı zamanda otantik kültür, yerel topluluklarla ilişki kurma, bitki örtüsü, fauna ve özel ekosistemler ve genel olarak doğa hayat ve bunun korunması gibi seyahat deneyimlerine dair de gitgide daha talepkar olmaktadır. Ümit edilen gelişmeler ve gözlenen eğilim, turizmi, doğal koruma alanlarının sürdürülebilirliğine ve çevredeki bölge ve toplulukların kalkınmasına olumlu veya olumsuz katkıda bulunabileceği stratejik bir konuma getirmiştir.

Yöre sakinlerine ve turistlere bilinç kazandırmak açısından turizm bu alanların korunmasında önemli bir araçtır. Bu amaçlar turizmden elde edilecek finansal kaynaklar yaratılarak gerçekleştirilebilir ve bu maddi destek koruma tedbirleri almak amacıyla kullanılabilir.

Ayrıca ziyaretçiler ve yöre sakinleri için eğitim programları ve yerinde bilgi ve açıklamalar da aynı amaca hizmet verebilir. Bunların yanı sıra, koruma alanlarında turizm etkinlikleri uzun vadeli sürdürülebilirliği sağlamak için dikkatle planlanmalı, yönetilmeli ve izlenmelidir. Aksi takdirde, olumsuz sonuçlar doğacaktır ve turizm bu alanların daha da bozulmasına yol açacaktır.

Sürdürülebilir Turizm 8 sürdürülebilir turizm prensibi ile açıklanabilir:

1. Milli park ve çevresindeki kaynaklarının taşıma kapasitesi içerisinde turizmin alanını kısıtlamak

2. Milli Park ve çevre bölgedeki biyolojik zenginliği korumak ve arttırmak 3. Yenilenemeyen ve hassas dağ kaynaklarının tüketilmesini en aza indirgemek

4. Doğal kaynakların ekonomik ve eğitim içerikli yararlarını arttıran ve Milli Park’ın biyolojik çeşitliliğini korumaya yardımcı uzun vadeli turizm kalkınmasını desteklemek

5. Kaynak kullanımının ve çevre yönetiminin yararlarının ve maliyelerinin eşdeğer dağılımını gerçekleştirmek

(10)

42

Korunan Alanlar // Protected Areas

6. PAN Park Grubu da dahil ilgi grupları, yerel devlet kurumları ve toplulukları ve yöre halkının çevre koruma kararlarının alınmasına ve politikaların uygulanmasına etkili katılımını sağlamak

7. Parktaki, çevre yörelerdeki ve Türkiye’deki sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayacak değerlerin ve etiklerin desteklenmesi

8. Sürdürülebilir Turizm Kalkınma Stratejisinin başarıyla uyarlanması ve uygulanmasını sağlayacak açık ve içerikli bir strateji belirlemek.

Bu prensipler KMNP (Küre Dağları Milli Parkı) için Sürdürülebilir Turizm Kalkınma Stratejisi’nde gözden geçirilmiştir, ve yapılan çalışmaya göre Küre Dağları Milli Parkı ve çevresinde sürdürülebilir turizmin şunları sağlaması gerekmektedir:

• Eğitici ve bilgilendirici olmak. Parka gelen ziyaretçiler özellikle park ve komşu çevreye dair keşifler yapmak ve bilgi sahibi olmak ister. Ziyaret deneyimlerini daha da derinleştirerek parkın kendine özgü özelliklerini korumaya nasıl yardımcı olabileceklerini de bilmek isterler. Yöre sakinleri de aynı şekilde daha önceden hep var olacağına inandıkları bu kaynak değerler hakkında bilgi sahibi olmak isterler.

• Bölgenin Değerlerini Desteklemek. Bölgenin ve parkın yabancı ziyaretçileri özellikle yerel değerlerin ve kaynakların desteklenmesiyle ilgilenmektedir. Bu yüzden de yerel karakteri yansıtan mimari, mutfak, kalıtım, estetik ve ekoloji alanlarında işletmeleri araştırırlar. Geriye dönen turizm geliri de bu varlıkların değerini arttırır.

• Yöre sakinlerine fayda sağlamak. Özellikle Türk tur operatörleri yöre insanlarına iş vermeye ve onları eğitmeye, yerli malları satın almaya ve yöredeki hizmetleri kullanmaya gayret etmelidir.

• Kaynakları korumak. Çevreye karşı sorumluluk duyan turistler kirliliği, atık ve enerji tüketimini, su kullanımını, kimyasal ve toksik malzemelerin kullanımını en aza indirmeye destek olan ve çevreye duyarlı bir şekilde kalacak yer temin eden işletmeleri tercih ederler.

• Yöredeki koşullara karşı duyarlı olmak. Mevcut koşullardaki gereksiz değişiklikleri önlemek için menfaat sahipleri kalkınmaya dair baskı beklentisi içinde sınırlamalar koyar ve yönetim teknikleri geliştiririler. Yerel ve yabancı işletmeler doğal yaşam alanlarının, miras kalan bölgelerin, görülmeye değer varlıkların ve yerel kültürün korunması yönünde işbirliği yaparlar.

• Nicelikten çok niteliğe önem vermek. Topluluklar, turizm başarısını gelen ziyaretçilerin sayısı üzerinden değil, ziyaretlerinin uzunluğu, harcadıkları para, ve deneyimlerinin kalitesi açısından ölçerler.

• Kaliteli bir seyahat deneyimi sağlamak. Eve memnun ve heyecanlı olarak dönen turistler arkadaşları ve akrabalarını da aynı deneyimi yaşamak için bölgeye gönderirler ve bu da bölgedeki turizmin ve işgücünün devamını sağlar.

(11)

43

Sürdürülebilir Turizm Kavramı turizmi kalkındırmak adına son on yıl içinde bütün dünyada kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavramı daha etkili kullanmak için, Yağmur Ormanı Birliği, Birleşmiş Devletler Çevre Programı (UNEP), Birleşik Devletler Kuruluşu ve Birleşik Devletler Dünya Turizmi Örgütü (UNWTO) ve 40’dan fazla dünyanın önde gelen kamu veya özel, kar amacı gütmeyen ve akademik kurum tarafından yönetilen bir girişim olan uluslararası görev birimi tarafından bir takım kriterler geliştirilmiştir. Bu kriterler Ekim 2008’de Dünya Koruma Kongresi tarafından faaliyete geçirilmiş ve 2009 senesinde düzenlemeye sokulmuştur. Küresel Sürdürülebilir Turizm Kriterleri (GSTC), bir yandan yoksullukla mücadele eden bir araç olarak turizm ihtiyaçlarını sağlayan ve diğer taraftan her turizm işletmesinin mutlaka sahip olması gereken 40 zorunlu standardın bir bütünüdür (http://

www.sustainabletourismcriteria.org/). GSTC’yi temel alan Avrupa Ekoturizm Etiketleme Standartları (EETLS) 2009 senesinde geliştirilmiş ve faaliyete geçirilmiştir. Bunlar Avrupa bağlamında ekoturizme uyarlanan ve EELTS dahilinde her kriter için ölçülebilir bir gösterge tanımlamak için 2011-2012 dönemi kalkınmasına tabi olan kriterlerdir. (http://www.ecoroute.

eu/destinet_index.htm).

Bir Koruma Alanı Olarak Küre Dağları Milli Parkı

Küre Dağları Milli Parkı Karadeniz Bölgesi’nin batısında yer almaktadır. Yaylanın bütün özelliklerini sergileyen Milli Park doğu ve batı yönünde bir genişliğe sahiptir ve yakın çevresi fiziksel ve sosyal anlamda sınırlı bir kaliteye sahiptir. Milli Park sınırlarında hiçbir yerleşim birimi yoktur ve sosyal hayat Milli Park’ın yakın çevresinde devam etmektedir.

Önemi dolayısıyla, bölge 2000 senesinde korumaya alınmış ve “Milli Park” statüsü verilmiştir.

Biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik “tampon bölge” kavramı ile Türkiye ilk olarak 37,000 hektar alana sahip Küre Dağları Milli Parkı ile tanışmıştır. Tampon bölge Milli Park’ın çevresinde 80,000 hektar alana sahiptir.

Resim 1. Küre Dağları Milli Parkı ve tampon bölgesi

(12)

44

Korunan Alanlar // Protected Areas

Küre Dağları, WWF ve IUCN tarafından belirlenen Küresel 200 Eko bölgeden ikisi olan Kafkasya ve Kuzey Anadolu ılıman ormanları içindedir. Doğu Karadeniz Sıradağlarının batı yönündeki uzantılarıdır. Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Küre dağlarının batısı, 40 bilim adamıyla ortaklaşa yürütülen WWF-Türkiye çalışması ile Türkiye’nin 122 Önemli Yeşil Alanlarından (IPA) biri olarak tanımlanmaktadır (IPA No. 25) . Nesli tükenmek üzere olan Dünya’da 2, Avrupa’da 33 bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ülkede nesli tükenmek üzere olan da 12 bitki türü bu bölgede yer almaktadır. Küre Dağlarının biyolojik çeşitliliğinin küresel önemi, WWF’nin Avrupa’daki korunan orman merkezleri listesinde yer almasıyla vurgulanmıştır.

Küre dağları Avrupa’nın korunması gereken 100 Orman merkezi arasına girmiştir ve Türkiye’deki 9 doğayı koruma orman merkezinden biridir. Alan, “Kuzey Anadolu’nun her yıl yapraklarını döken ve kozalaklı ormanları” olarak tanımlanan alt-eko- bölge ve

“Karadeniz Yağmur Alanları” eko tipinin nesli ciddi anlamda tükenmek üzere olan karstik dağ alanlarının en iyi örneklerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Karstik alanlar normal şartlarda bitki örtüsü yönünden fakirdir. Ancak, Küre Dağları 1000 m kalınlığındaki Jura- Kretase dönemi kireçtaşları ile birlikte tipik karstik özellikler sergilemekle kalmaz, yağışlı iklimden kaynaklanan verimli ormanlarıyla da dikkat çeker.

Yerel kültürün en önemli özellikleri arasında zengin gelenek görenekleri, yöreye özgü kılık kıyafetler ve yöre mutfağı bulunmaktadır. Yerel mimaride ahşap malzemenin kullanımı orijinal örneklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kırsal doku ve kültürel değerlerinin yanı sıra, verimli ormanları, olağanüstü derin vadileri, düdenleri, taş duvarları, şelaleleri ve mağaraları Küre Dağlarını eşsiz bir yer haline getirmektedir.

Resim 2. Türkiye’deki Orman Merkezleri

PAN Parkları Adayı Küre Dağları Milli Parkı

WWF ve Molecaten Grubu tarafından kurulan PAN (Koruma Alanı Ağı) Avrupa’daki koruma alanları ağıdır. Bu ağ, özel kriterler doğrultusunda bağımsız bir denetim birimi olarak yetkilendirilmiş olup; ziyaretçilere iyi korunan bir doğal alan ve yüksek kaliteli hizmet sunmaktadır.

(13)

45

PAN Parkları bölgenin korunmasına katkı sağlama ve parkın doğal bütünlüğünün ekonomik değerini gözler önüne serme yollarından biridir. Avrupa’nın bazı en değerli milli parkları ile koruma alanlarını , iyi idare edilen ve uluslararası tanınan koruma alanları ağında birleştirmektedir. PAN Parkları sürdürülebilir turizmi yerli ekonomiyi canlandırma aracı olarak görmektedir. Parklar, turistleri bölgeye getirmeye çekerek doğrudan veya dolaylı alışverişle yerli ekonomiyi canlandıran bir cazibe merkezi veya tuzak olarak hizmet etmektedirler. PAN Parkları ayrıca turistlere benzersiz, kaliteli ve doğaya yönelik deneyimler sunmaktadır.

PAN Parkları 1999 senesinde ilk kurulduğu andan itibaren kaliteli bir marka yaratarak doğaya yönelik turizmin büyüyen pazarına, doğayı korumayı temel alan bir sorumluluk anlayışı sunmayı amaçlamaktadır. Bu kalite markası şunları temsil etmektedir:

• Yüksek koruma değerine sahip iyi yönetilen koruma alanlarının genişleyen ağı;

• Avrupalıların çoğunlukla bildikleri ve kıtamızın doğal başkentleri olarak övündükleri alanlar;

• Ziyaretçiler için yüksek kaliteli ve doğaya yönelik deneyimler sunmakla sorumlu, turistler ve yaban hayatı severler için ‘Görülmesi Gerekenler’ sitesi;

• Bakış açılarında farklılık yaratmak ve koruma alanlarının değerinin artmasıyla daha geniş bir toplumsal ve siyasi destek sağlamak;

• Parklar için yeni gelirler, özellikle de yöre sakinleri için yeni iş kapıları.

PAN Parkları faaliyet gösterdiği 11 yıl boyunca, PAN Parkları sertifikasını yaban alanlarının güvenle korunduğuna, geliştirildiğine ve değer kazandığına dair bir temin aracı olarak kullanan geniş çaplı bir koruma alanları ağı kurmuştur.

Milli Park’ın adı Yüzölçümü (ha) Ziyaretçilerin /yıl

tahmini sayısı

Soomaa MP Estonya 39,640 45,000

Archipelago MP Finlandiya 50,219 57,000

Oulanka MP Finlandiya 27,720 172,000

Fulufjället MP İsveç 38,414 60,000

Majella MP İtalya 540,000 74,095

Paanajärvi MP Rusya 104,000 5,000

Peneda Gerês MP Portekiz 69,776 250,000

Retezat MP Romanya 38,138 17,000

Rila MP Bulgaristan 81,046 55,654

Orta Balkanlar MP Bulgaristan 71,669 60,000

Borjomi-Kharagauli Gürcistan 85,047 3296

(14)

46

Korunan Alanlar // Protected Areas

Ekoturizm ve yaban hayatı potansiyeli dolayısıyla, Küre Dağları Milli Parkı Türkiye’de PAN Parkları adayı olan ilk koruma alanı olmuştur. WWF-Türkiye Küre Dağları Milli Parkı’nın PAN Parkları içerisinde yer alması için ulusal ve Avrupa düzeylerinde görüşmeleri sürdürmektedir.

Bunun sonucu olarak Türkiye’deki Parklar idaresi ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Küre Dağları Milli Parkı’nı 2013 senesi itibariyle bir PAN parkı yapmayı hedeflemiş ve PAN Parkları Kurumu ile bir Niyet Mektubu imzalamıştır. Etkili bir koruma alanı yönetimi gerçekleştirmek üzere, GDNP ve WWF-Türkiye 2008 sensinde GEF tarafından finanse edilen (UNDP-Türkiye ile) bir ortak proje başlatmışlardır. “Orman Koruma Alanları Yönetim Sistemi Destekleme Projesi” çerçevesinde ziyaretçilere yönelik gerekli altyapı sağlayarak PAN Parkları üyelik şartlarını yerine getirmek ve koruma alanlarının daha iyi korunmasını sağlamak için çalışmalar yürütülmektedir. PAN Parkları üyeliği için temel talepler bir Sürdürülebilir Turizm Kalkınma Stratejisi ve Ziyaretçi Yönetim Planı geliştirmek ve uygulamaktır.

Ekoturizm Konuları

Turistik faaliyetlerin kalkınmasında Küre Dağları Milli Parkı’nın önemi ekoturizm ile yakından ilgilidir. Ekoturizm sürdürülebilir turizmin önemli bir yönüdür. Ekoturizm özel etik ve uygulanması mümkün kurallar ile güvenilir ve doğaya yönelik sürdürülebilir turizm sağlar: doğal değerlere saygı ( doğada güvenilir seyahat yapmak), doğanın zaman içinde bozulmadan korunmasına yardımcı olmak (biyolojik çeşitlilik ve kültür korumasına yardımcı olması için bir gelir akışı), yöredeki halkın refahını arttırmaya katkıda bulunmak ( turistik faaliyetlere katılım ile).

Ekoturizm endüstrisinin uluslararası çapta büyümesi Park ve bulunduğu topluluklar açısından çok önemli ve olumlu bir etkendir. Artık çok daha fazla insan ekoturizm mekânlarını tatil yöresi olarak seçmekte, doğayı koruma faaliyetlerine yardımcı olmakta ve geleneksel kültürleri ve yaşam biçimlerini desteklemektedir.

2005 senesinde sonlanan Zümrüt Ekoturizm Projesi ile başlayan ekoturizm, Küre Dağları bölgesinde zaten uygulanmaktadır. Küre Dağları Ekoturizm Birliği ve WWF-Türkiye beş yıldan bu yana bölgede kalkınma ve ekoturizm projelerine yardımcı olma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Bugün bölgede birkaç tane ekoturizm yapı çekirdeği bulunmaktadır:

Ziyaretçi Merkezi ve ailelerin işlettiği yöresel ve geleneksel misafir evleri ile Zümrüt Köyü, Yanık Ali konağı- Ekoturizm Merkezi ile Azdayay ilçesi yakınlarındaki Başören Köyü, eko- konağa dönüştürülen geleneksel bir ev ve Pınarbaşı’ndaki Paşa konağı, WWF girişimi.

Bu ekoturizm yapıları ekoturizm kavramını yerel bir girişime dönüştüren yöntemler sunar. Milli bir park ile ekoturizm kalkınma modeline dönüşen Küre bölgesinin daha fazla ilerlemesine yardımcı olur.

(15)

47

Resim 3. Yanık Ali konağı (ekoturizm merkezi) ve parkın giriş noktası

Bugünkü Turizm ve Rekreasyon Statüsü ve Görünümü

Bölgede turistik tesisler fazla gelişmemiştir (tampon bölgesi). Ancak, hem dağ bölgelerinde hem de çevre kasabalarda konaklama seçenekleri vardır. Yatak kapasitesi açısından değerlendirildiğinde, rakamlar denizin bölge için bugün en önemli özellik olduğunu, ancak Park alanındaki hizmetlerin hem nicelik hem de nitelik bakımından gelişmeye başladığını işaret etmektedir. Bu kırsal kesimdeki birçok konaklama mekânında göze çarpmaktadır. Bu hizmetlerin daha da geliştirilmesi ve bölgenin geri kalanına örnek olması gerekmektedir.

Bölgede aşağıdaki turistik etkinlikler yer almaktadır:

• Yürüyüş ve sırt çantalı gezi yolları

• Dağ bisikleti ve bisiklet

• Kanyonculuk

• Yaban hayatı ve kuş gözlemciliği

• Piknik yapmak

• Doğa gezisi

• Kırsal miras turları

• Eğitici programlar

(16)

48

Korunan Alanlar // Protected Areas

Resim 4. Ulukaya Kanyon’undan Ilgarini mağarasına uzanan yol

Küre Dağları MP Bölgesel Turizm Kalkınma Kavramı

Küre Dağları Türkiye’deki kanyonlar ve mağaralar açısından en zengin merkezlerden biri olarak kabul edilir. Küre Bölgesi Toros Dağlarından sonra en önemli ikinci karstik alan olarak bilinmektedir.

Kısıtlı bir alanda çok çeşitli bir yeşil yapı ve bitki örtüsü oluşumunun varlığı Küre Dağları Milli Parkı’nı koruma açısından çok değerli kılmaktadır. Bazı alanlara insanların erişememesi ve ekonomik sömürünün fazla olması dolayısıyla doğal bakir ormanlar veya değerli yeşil yapı çeşitleri hala Park sınırları içerisinde varlıklarını sürdürmektedir.

Park ve tampon bölge, doğal ekosistemler için barometreler yansıtan çok önemli yaban hayatı türlerine ve kuşlara ev sahipliği yapmaktadır: büyük et obur hayvanlar ( kurtlar, ayılar ve vaşaklar) ve yırtıcı kuşlar (akbabalar, kartallar,vs.).

Kırsal kesimlerdeki günlük yaşam bölgenin en önemli değerlerinden biridir. Ahşap evler, kadınların geleneksel renkli kıyafetleri, özellikle “çay vaktinde” köylerdeki arkana yaslanma atmosferi ve yöresel el işçiliği bölgeye gelen konuklar için çok zengin bir kültürel deneyim sağlar. Lezzetli yöre mutfağı ve sakin hayat da mevcut kültürel varlıkların değerine ayrı bir tat katar.

Kırsal nüfus, dağlık alandan taşınan genç nüfus tarafından artık terk edilmeye başlanan geleneksel faaliyetlerin haricindeki kalkınma alternatifl erini kısıtlamaktadır. Buna karşın, bugün ekoturizm bölgeye yöre insanlarının ve gençlerin geleneklerini, kaliteli ekoturizm olanakları geliştirmek için gerekli yeni faaliyetlerle harmanlamasını sağlayan yeni bir girişimci ekonomik faaliyet alanı sağlamaktadır.

Küre Dağları yöresi için temel bir turizm bölgesi kavramı olan Benzersiz Satış Teklifinin önemli bileşenleri aşağıda listelenmiştir:

(17)

49

• 37,000 ha kontrolsüz doğal alanı (ana bölge), artı 80,000ha insan etkisin az olduğu bölge ( tampon bölge);

• Yırtıcı hayvanların yaşadığı doğal ekosistemler (ör. kurtlar, ayılar, akbabalar);

• Enfes jeolojik oluşumlar: dünyadaki en geniş vadilerden biri;

• Otantik köy gelenekleri;

• Farklı biyo-kültürel çeşitlilik.

Resim 5. Otantik köy hayatı örnekleri

KMNP’e ait Sürdürülebilir Turizm Kalkınma Stratejisi Park kayıtlarında yer alan ve yöredeki paydaşlar tarafından ortaya atılan bu vizyon, hedefl er ve bölgeleme sistemi aşağıda yer almaktadır;

Vizyon

Küre Dağları Milli Parkı göze çarpan ve uluslararası tanınan bir PAN Parkları üyesidir ve bölge Türkiye’de bir ekoturizm kalkınma modeli oluşturmaktadır.

(18)

50

Korunan Alanlar // Protected Areas

Amaçlar

1. Küre Dağları Milli Parkı’nı bir ekoturizm kalkınma modeli haline getirmek:

a) Kalitesi yüksek

- Doğal ekosistemler / doğal dinamik, el değmemiş ve vizyon, çarpıcı jeomorfoloji ve otantik köy hayatı;

- Park alanında doğa, kültür ve arkadaşlık ortamlarına dayalı birkaç günlük tatiller sunmak.

b) İyi bir yönetim sağlamak;

- PAN Parklarının onay verdiği küçük ölçekli ve kaliteli yerel işletmeler 2. Bütün Park’ta etkili birimsel ziyaretçi yönetim sistemi faaliyete geçirmek;

3. Park’ın yönetim kapasitesini ve yöre halkının Park’a sahiplenmesine yönelik kalıcı bir ortaklık kalkınma mekanizması olarak ekoturizm oluşturmak;

4. Ekoturizm kalkınmasıyla Yerel (kırsal) topluluklara yönelik yararları en üst seviyelere çıkarmak.

Bölgeleme

Bölgeleme, ziyaretçileri bir plana göre yerleştirmek için kullanılan temel bir metottur, ve bu yüzden de toplama ve dağılımın uygun kombinasyonunu sağlamak açısından önem taşır. Coğrafi alanları, belli seviyelere, insan faaliyetlerinin ve korumanın yoğunluğuna göre bölüştürmek için tasarlanmıştır.

Bölgelemenin çok sayıda yararı vardır:

1. Bölgeleme süreci müdürlere, operatörlere, ziyaretçilere ve yöre halkına parkın hangi değerlerinin nerede konumlandığını anlatmaya yarar;

2. Kararında insan faaliyetlerinin etkisine yönelik standartları oluşturmak için yapılan bölgeleme istenmeyen etkilerin yayılmasını kontrol etmeye yarar;

3. Bölgeleme farklı rekreasyonların dağılımını ve doğasını ve koruma alanı içinde ve çevresinde turizm olanaklarını daha iyi kavramaya yarar.

Küre Dağları Milli Parkı bölgesinde bir kalkınma bölgesi yaklaşımı dört farklı çeşitte rekreasyon ve turizm bölgeleri ile ortaya atılmıştır. Bu bölgeler rekreasyon ve turizme yönelik yönetim bölgeleri olarak düşünülmelidir ve alanın şimdiki ve gelecekteki koruma statüsünü değiştirmemelidir.

(19)

51

Her bölgenin tanımlanması için kullanılan kriterler için iki önemli faktör vardır:

• İlgili bölgedeki kalkınma ile turizm ve rekreasyon kullanımının mevcut durumu ve potansiyeli;

• Her bölgenin kendine özgü Benzersiz Satış Teklifi (USP) le sunabileceği temel doğa / kültür deneyimi.

Bölge A_ değerlendirme ve rekreasyon bölgeler- çok hacimli ve az etkili Yönetim hedefleri

• Sürdürülebilir (turizm) kalkınması için uygulamalı yönergeler;

• Park ve sahil alanları arasında bağlantı kurmak;

• Çok sayıda ziyaretçi / az çevre ve sosyal etki

• Bütün bölgede istasyon görevini yürütmek.

Bölge B_ ekoturizm merkezleri – az sayıda turist, yerel hizmetler için yüksek gelir Yönetim Hedefleri

• Yüksek kaliteli ve düşük ölçekli hizmetler, iyi bilgi ve yerli ve yabancı misafirler için değerlendirme içeren ve iyi yönetilen ekoturizm köyleri ağı kurmak;

• Nitelikli yerli rehberler, konaklama işletmecileri, vs.;

• Yürüyüş, dağ bisikleti yolları ve köylerin birbirleriyle olan bağlantısını sağlayan bir bölgesel ağ kurmak;

• Doğa ve kültür turları için merkezler belirlemek ve bunların erişimini ve değerlendirme planını sağlamak.

(20)

52

Korunan Alanlar // Protected Areas

Bölge C_Milli Park ile bağlantılı sürdürülebilir turizm kalınma bölgesi

• Sürdürülebilir (turizm) kalkınması için uygulamalı yönergeler;

• Park ve sahil kesimleri arasında bağlantı sağlamak;

• Giriş noktalarında iyi bir rekreasyon ve değerlendirme altyapısı sağlamak.

Bölge D_ Doğadaki bir özellikle ilgili çevre eğitimi bölgesi: doğal bakir orman.

Yönetim Hedefleri

• Çevrenin kalitesini geliştirmek;

• Doğal bakir ormanlarla ilgili doğa izleme programları geliştirmek.

Sonuç olarak, koruma alanları içerisinde sürdürülebilir turizm uygulamasının uzun vadeli olması oldukça önemlidir. Ancak, uzun vadeli düşünmek bir yandan iyi olsa da, kısa ve orta vadeli gerçekçi hedefler belirlemek de gereklidir. Bireyler, işletmeler ve kuruluşlar faydaların uzun dönemli olduğunun bilincinde olmalı ve sürdürülebilir yöntemlerin uygulanmasının hemen ardından yarar beklentisi içinde olmamalıdırlar. Uygulamada, yararların sadece küçük bir kısmı hemen ortaya çıkar; büyük bir çoğunluğu yıllarca sarf edilen çabalar sonucu ortaya çıkacaktır. Koruma alanı yöneticileri bütün paydaşlarla sürekli iletişim halinde olmalıdır. Bu nedenle planlayıcılar ve yöneticiler yörede üst düzey ekonomik çıkar elde etmek için aktif rol üstlenmelidir.

(21)

53 KAYNAKLAR

IUCN, 2002. Sustainable Tourism in Protected Areas, Guidelines for Planning and Management, Best Practice Protected Area Guidelines Series No. 8, World Commission on Protected Areas (WCPA).

Blumer, A., 2010. Sustainable Tourism Development Strategy, Küre Mountains National Park, ‘Enhancing Coverage and Management Effectiveness of the Subsystem of Forest Protected Areas in Turkey’s National System of Protected Areas’ GEF project.

Referanslar

Benzer Belgeler

Trionychidae familyası içerisinde az bilinen türlerden biri olan Fırat yumuşak kabuklu kaplumbağası, bugün bile dağılım sahası olarak bilinen Fırat ve Dicle

• Ülkesinde 1,5 milyondan fazla Suriyeli bulunan Türkiye’nin bu sayının çok daha artmasını ön- leyebilmek amacıyla ve oradaki insanlara insani amaçlarla

Edirne Çevre Orman Müdürlüğü, çoğu sadece Türkiye'de yetişen 160 türe ait 5 bin 236 adet bitki tohumu ile dünyada sadece Erzurum Karayazı'da yetişen bir tür ters lale

• Ortaklıklar ekolojik olarak uygun bir ölçekte yönetime olanak sağlar. Coğrafi doğa ve birçok çevre konularının ölçeği yasal sınırlar dahilinde yönetim

Embriyo kalitesinin gebelik başarısı için çok kaba bir gösterge olduğunu unutmamak gerekir. İyi kaliteli embriyo, her zaman için sağlıklı bir bebek için ideal

Doğal havalandırma, sabit bir havalandırma basıncı, akış yönü ve hava miktarı olanağı sağlayamaz?. Fan seçimi yapılırken doğal havalandırmanın etkisi göz

The innermost line corresponds to the CVI Sub-Index and the other lines to the coastal slope, geomorphology, shoreline erosion/accretion, geology, significant mean wave height,

Öz: Araştırma alanları Osmaniye (Türkiye) ilinde bulunan Karatepe-Aslantaş Milli Parkı, Harun Reşit Kalesi, Haruniye Kaplıcaları ve Şarlak Şelalesidir..