YABAN nAl'ATI P l!OJl:SI •
fll!.4T l'U ıtr1 UŞ.4K KABUKLU KAPLU~B.40.481 (R.4ffTUS fUPNR.4TICUS)
DÜNÜ, BUOÜN Ü vr l'Al!INI
T.C.BAŞBAKANLIK
GÜNEYDOCC ANADOLU PROJESİ BÖLCE KALKINMA İDARESİ BAŞKANUCl
Başbakanlık
GAP Bölge
Kalkınma İdaresi,çevreyi ve biyolojik
çeşitliliğide içerecek biçimde
doğal kaynakların akılcı kullanımıve yönetiminin, sürdürülebilir
kalkınmanın değişmezögesi
olduğunukabul etmektedir.
Çevre ve insan
odaklı değeryaratma misyonu
doğrultusunda çalışanve bu
anlayış doğrultusunda değişikprojelere imza atan
İdaremiz,biyolojik
çeşitlilikve
doğakoruma
alanınayönelik olarak "GAP Biyolojik
Çeşitlilik AraştınnaProjesi" ve "GAP Yaban
HayatıProjesi"ni yürütmektedir. Biyolojik
Çeşitlilik AraştırmaProjesi,
GüneydoğuAnadolu Bölgemizin
doğalzenginliklerinin
bulunduğu alanları
belirlemeyi ve ileride
korunmalarınayönelik önerileri
geliştirmeyi
hedeflemektedir.
Doğal HayatıKoruma
Vakfı(WWF Türkiye) ile
işbirliği
içinde
yürüttüğümüzYaban
HayatıProjesi ise, Bölgemizde
doğalözelliklerini
yitirmişve/veya ekosistem
değerleri-işlevleri değişmiş alanlarınbulunup, bu alanlarda restorasyon
çalışmalarınınilgili kurum ve
kuruluşlarla işbirliğiiçinde
başlatılmasınayöneliktir.
Fırat
ve Dicle
havzalarınaendemik olan
Fırat YumuşakKabuklu
Kaplumbağası
(Rafetus euphraticus) Yaban
HayatıProjemizin bayrak türüdür.
Fırat
nehri üzerinde üreme
alanlarınınekolojik özellikleri
değişmişolan
kaplumbağalar
için Atatürk Baraj Gölü üzerinde uygun alanlarda, yapay üreme
alanları oluşturmayıhedeflemekteyiz. Bu
çalışmamızsadece bir türü korumaya yönelik
çalışmaolarak
düşünülmemelidir.Nehir
kaplumbağalarınıngösterge tür
olduğu varsayımındanyola
çıkarak,baraj göllerimizde yeni yapay ekosistemlerin
oluşturulması girişimidirde
aynızamanda.
Proje
danışmanımızDoç. Dr. Ertan
Taşkavak tarafından hazırlanmışolan bu rapor,
Fırat Kaplumbağalarınındünya üzerindeki ve ülkemizdeki
dağılımları hakkındabilgi veren, bugüne kadar
yapılmışen
detaylı çalışmadır.Çalışmanın gerçekleştirilmesinde emeği
geçen
kişive
kuruluşlara teşekküreder, çevre koruma konusunda
işbirliğiiçerisinde benzer
çalışmaların devamlılığınıtemenni ederim.
Dr.
İ.H. Olcay ÜNVER
GAP
İdaresi BaşkanıİÇİNDEKİLER
Sayfa
Özet 1
Giriş
2
Raf etus euphraticus' un
TanımlanmasıVe Tarihçesi 2
Rafetus euphraticus'un Genel Morfolojik Özellikleri 6 Rafetus euphraticus' un Osteoloj isine
İlişkinBaz1 Özellikler 8 Rafetus euphraticus' un Beslenme, Üreme Ve Bazı Davranış Özellikleri 9
Türün Genel Ve Türkiye' deki
Dağılımı10
1. Hüseyni ve Gevrek Köyleri
(Siverek/Şanlıurfa)13 2. Zengeçur Suyu ve Geldik Suyu
(Siverek/Şanlıurfa)14 3.
YukarıMenzilcik ve Ekinlik Köyleri, Çamdere
(HaşkamilDeresi) 15 4.
GeçitağzıMevkii
(Hilvan/Şanlıurfa)15
5. Kantar Mevkii
(Bozova/Şanlıurfa)16
6.
GeçitbaşıMevkii
(Bozova/Şanlıurfa)18 7.
Şaşka (İğdeli)Köyü
(Bozova/Şanlmrfa)18
8.
DamlıcaKöyü
(Akpınar/Adıyaman)18
9.
KışlaMevkii
(Tut/Adıyaman)19
10. Köklüce ve
AşağımülkKöyleri (Araban/Gaziantep). 20 11.
HabeşDeresi Mevkii
(FıratNehri+Karasu
Çayı)20
12.
Bozatlı Çayı(Yavuzeli/Gaziantep) 22
13. B
irecik/Şanlıurfa22
14. Kirkiz Köyü
(Birecik/Şanlıurfa)24
15. Gürçay (Girlavik) Köyü (Nizip/Gaziantep) 25
16. Türkiye-Suriye
Sının27
17. Kisas Köyü
(ŞanlıurfaMerkez) 27
Populasyon Statüsü; Ekoloji ve Biyolojisi Üzerine
BazıGözlemler 28
Türürı Geleceğine
Yönelik Tehditler 31
1-Atatürk baraj gölü populasyonu 31
2- Birecik baraj gölü populasyonu 32
3-
Karkamışbaraj gölü populasyonu 32
4- Güney populasyonu 33
Alınan
ve
AlınmasıGereken Koruma Tedbirleri 34
Literatür 37
Özet
Trionychidae familyası içerisinde az bilinen
türlerden biri
olan Fırat yumuşak kabuklu kaplumbağası,bugün bile
dağılım sahası olarakbilinen
Fıratve Dicle nehirleri ile bunlara
bağlıkollarda
gizemliliğini korumaktadır. Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağası, akıntınınbol
olduğuve derin nehir yataklarından ziyade, daha sığ ve durgwı
sularda, göletlerde, ve hatta çok küçük su birikintilerinde bile
yaşamınıdevam ettirebilmektedir. Türün
dağılımınınkuzey
sınırını teşkileden
GüneydoğuAnadolu'da
Fırat veDicle nehirlerindeki ve
kollarındaki dağılımve statü
ayrıntılı
bir
şekildetetkik
edilebilmiştir.Bu
çalışmadaözellikle
Fıratnehrinde
yapımı tamamJanmışolan Atatürk, Birecik
ve Karkamış barajlarınınöncesi,
yapım sırasıve
tamamlandıktan
sonraki
aşamalardatür üzerindeki etkisi ortaya konmaya
çalışılmıştır.R.
euphraticus'wı Fırat
nehrindeki
dağılınurunen kuzey
sının,bugün için Atatürk ve Kara.kaya
barajları arasında kalmaktadır.
Atatürk, Birecik ve
Karkamış barajlarının tamamlanmasıve faaliyete geçmesinden sonra
Fırat havzası Fırat kaplumbağalarını
birbirinden izol e 4
farklıalt populasyonda ele almak gerekir. 1-Atatürk baraj gölü populasyonu, 2- Birecik baraj gölü populasyonu (Atatürk ve Birecik
barajlarısetleri
arasındakalan habitat), 3-
Karkamışbaraj gölü populasyonu (Birecik ve
Karkamış barajları
setleri
arasındakalan habitat), 4- Güney populasyonu
(Karkamış barajıseti ile Suriye
sının arasındakalan habitat). Her bir segmentte
yeralan
kaplumbağaların geçmişve günümüz statüleri
çalışmada verilmiştir.Günümüzde Suriye, Irak ve
İran'ın Khuseztan bölgesinde de dağılımı bilinen Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağasına ilişkin alınankorumaya yönelik herhangi bir tedbir
kaydı bulunmamaktadır.Tedbir bir yana R. euphraticus'un Suriye, Irak, ve
İran'daki dağılımının sınırları,populasyon durumu ve yumurtlama
sahalarına ilişkin güncelbir data da mevcut
değildir. GüneydoğuAnadolu ele
alındığındatürün
geleceğine yönelik bazı çalışma vehedeflerin
belirlendiğiancak
bunların sonuçlandırılamadığıgörülmektedir.
GİRİŞ
Trionychidae
familyasıüyeleri olan
yumuşakkabuklu
kaplumbağalar,gerek karasal v e gerekse sucul
kaplumbağalar arasındaen ilgi çekenleri
olmalarına rağmenbu familyaya dahil türler üzerinde
yapılmışolan
çalışmalar diğerfamily a üyeleri ile
kıyaslandığındaoldukça az
sayıdadır.Familyanın
fosil
kayıtlarınaMiosen'de Güney Amerika'da (Wood & Patterson, 1973), geç Kenozoik devirde Avustralya'da
(Gaffiıey,1979 c; Gaffney & Bartholomai, 1979), Jura'da Fransa'da (Bergounioux, 1937) ve Miosen'de Orta Avrupa'da (Webb, 1962; Tuna, 1988)
rastlanııuşsa
da günümüz örneklerinde bu
dağılımson derece
sınırlıdır. Familyanın içerdiğigünümüzde
yaşayan22 türün
dağılımı, Doğuve Güney
DoğuAsya,
BatıAsya'da
doğuAkdeniz'e
kıyısıolan ülkeler ve Mezopotamya, Nil ve Kongo nehirleri
havzalarıboyunca güneyde Cunene nehrine kadar Afrika ve
Kanada'nıngüney
sınırınakadar olan
dağılımıile Kuzey Amerika
lotalarıile
sınırlıdır(Webb, 1962 & 1990; lverson, 1986). 17 türü kapsayan Trionychinae
subfamilyası(Meylan, 1987) üyelerinden 2 tür Türkiye'de
yaşamaktadır(Webb, 1990'a göre, Chitra ve Pelochelys, Chitrinae
subfarnilyasıiçinde
değerlendirildiğindenbu
sayıyı15 kabul
etmiştir).Bunlardan birisi olan Nil
yumuşakkabuklu
kaplumbağası(Trionyx triunguis)
Afrika'n.ın güneybatısındayer alan Cunene nehrinden (Penrith, 1971) Turkana
havzasına(Meylan ve Ark., 1990), Nil vadisi boyunca (Haas, 1951 & 1952) ve Güney Anadolu sahillerine kadar
(Başoğlu& Baran, 1977; Atatür, 1979 & 1991;
Kirızelbach,1986; Gramentz, 1990; Kasparek &
Kinzelbach, 1991)
dağılımgösterir.
GüneydoğuAnadolu bölgesinde
Fıratve Dicle nehirleri ile bunlara
bağlıkollarda
yaşayanbir
diğer yumuşakkabuklu
kaplumbağatürü ise
Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağası,Rafetus (=Trionyx) euphraticus
'tur.Rafetus euphraticus'un
Tanımlanmasıve Tarihçesi
Tipik mahali (Terra typica)
Fıratnehri (Daudin, 1802) olan R. Euphraticus'un ilk
tanımlamasıTestudo euphratica olarak Olivier
tarafından Fıratnehrinden gönderilen örnek üzerine Daudin (1802)
tarafından yapılmıştır. Araştırıcı; Arapların,"Rafcht" olarak
adlandırılanbu türün etine pek
rağbet etmediğini,ancak
yağının şifalı olduğuna inandıklarınıbeyan
etmiştir.Olivier ( 1807) ise, terra
typica'sıruDicle olarak
belirttiğitür için, Testudo
rafchttanırnlamasıru getirmiştir.Türün "terra
typica"sına ilişkinbu ikilem, Gray (1864) ve Wermuth & Mertens (1961 )
tarafından
da
vurgulanmıştır.Geoffroy (1809, a, b)'un genus
adınıT olarak belirlemesinin
ardından, Fırat yumuşak
kabuklu
kaplumbağası aynıotör
tarafındanT euphraticus olarak
adlandırılmıştır.
Martin (1840), C. Chesney'in Birecik'den British Museum'a (BMNH)
gönderdiğibir T türü üzerine gözlemlerini
yayınlamıştır. İncelediğibu türün, Dumeril &
Bibron (1835)'nun hem
sarunsıbeyaz benekler
taşıyanGymnopus (=Trionyx) aegyptiacus 'undan, hem de kemik diskinin posterior
kısmının geniş olmasından dolayıGymnopus euphraticus 'undan
farklı olduğunubeyan
etmiştir. Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağasınıalveolar yüzey karakterlerine göre önce Tyrse rafeht olarak
adlandıranGray (1844), daha sonra
kafatasıkarakterlerine göre yeniden
sınıflandırarakGeoffroy (18 09)'un
sistematiğindekigenus
adını benimsemişve türe Trionyx rafeht
adını vermiştir(Gray, 1855). Daha sonra
aynı araştırıcı, Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağasındaplastral
kallositerıin2 tane
olmasıve damak çukuru
özelliği bakımındanTrionyx ve Potamochelys
arasındabir geçit formu
teşkil ettiğiniileri sürerek, bu türü ayn bir genus içerisine (Genus, Rafetus) euphraticus
adı altındadahil
etmiştir
(Gray, 1864, 1869, 1870, 1873). Rafetus genusunun
kafatası,alt çene ve plastron'una ait
tarıunlayıct karakterlerirı ayrıntılıbir biçimde
verilmiş olduğu yayınındaGray ( 1873), R.
euphraticus 'a ait bir sinonim listesi de
vermişve bu listede
Olivier'irı yakaladığı ömeğirılokalitesini Dicle nehri o l arak
verilmiştir.Lortet ( 1883), M. Chantre
tarafındanBirecik
dolaylarında Fıratnehrinden yakalanan bir numune için,
aslındaT triunguis 'in bir sinonirni olan T aegyptiacus
adını kullanmışve bu türün ilk baharda az, son baharda ise bol
bulunduğunu söylemiştir.Daha sonra bu örnek, T euphraticus
şeklinde düzeltilmiştir(Lortet, 1887;
Bodenheimer, 1944). Tiberiade Gölü'nde (Tiberias,
Kirıneret
Gölü, Galilea Denizi)
yapmış olduğuincelemelerinde Lortet (1887), burada
gördüğüdev
kaplumbağaların
T aegypiacus
olması gerektiğine inandığını,ancak çok çaba sarf
etmiş olmasına rağmenbir örnek
yakalamayı başaramadığını belirtmiştir.Karapas ve plastron'a ait
ayırtedici özellikler ile
kafatasındaorbit çapt ile
orantılı diğerkarakterleri
Yarı ergin bir Rafetus euphraticus
ele alan Boulenger (1889) ile; Dr. Pietschman
tarafındanyakalananjuvenil, semiadult ve adult örnekler üzerine morfolojik, renk-desen ve hyoid apareyine
ilişkingözlemlerini
yayınlayanSiebenrock (1913), Geoffroy (1809)'un
sistematiğinegeri dönerek T euphraticus
adını kullarunışlardır. Fırat(Rakka'dan 3, Babylon'dan 1), Chabur (Hsitsche'den 2) ve Dicle (Mosul'dan 26. Kal'at Schergat'dan 6) nehirlerinden yakalanan
çeşitlibüyüklüklerdeki 38 örnek
3
üzerine anatomik ve morfolojik
gözlemlerini swıanSiebenrock (1913),
günümüzdede R.
euphraticus'
W1Irak ve Suriye'deki
dağılımına ilişkinbilgilerin temelini
oluştunnaktadır.Bodenheimer
(1944), Diyarbakır'dan yakalanmışbir örnek için Dr. Schneider'in
yayınlarunamışbir
kaydının bulunduğundan bahsetmiştir.Birecik'de
bulunduğu sıralarda, yumuşakkabuklu bir
kaplumbağanın varlığı hakkında balıkçılar tarafındankendisine bilgi
verildiğini
ve bu
yumuşak kabuklu kaplumbağanın, Lortet (l 883)'in
aynımahalden yakalanan tür için
belirtmiş olduğuT aegyptiacus
değil,T euphraticus
olması gerektiğini belirtmiştir.Araştırıcı
bu
yayınında, türün zoocoğrafik element olarak,Bodenheimer ( l
935)'e dayanarak, İrano-Turanian olduğunu belirtmiştir.Kaplumbağaların genel
taksonomi
ve dağılışları hakkında bilgi verenMertens &
Werrnuth (1955) ve Wermuth & Mertens
(1961),T euphraticus
dağılım yerleriolarak, herhangi bir lokalite belirtmeksizin
GüneydoğuAnadolu, Suriye,
doğu İsrail ve lrak'ı verirken,Khalaf (1959), T. euphraticus için,
Fıratve Dicle nehirleri ve buna
bağlıkollarda
dağılım gösterdiğini belirtmiştir.İran'a
ait amfibi ve reptilleri "check list"
şeklinde veren Anderson ( 1963),T.
euphraticus
'udabu
listeye dahil etmiştir.Anderson (1974), türün tayin anahtaruu
vermiş ve İran'a ait türlerin dağılım haritasındaT euphraticus için Khuzestan-Loresta bölgesini
bildinniştir.
Daha sonra
(Anderson,1979), T euphraticus 'a ait diagnostik karakterleri
verenklenme özelliklerini
verirken,türün biyolojisi için
Triorıyxgenusu için bilinen karakterler üzerine genellemeler
yapmış ve dağılım bölgesine İran'ın Khuzestan bölgesine ilave olarak,Kharun nehri drenaj sisteminden
yakalananve daha sonra nehre
geri salınanbir örnekten
bahsetmiştir.Ancak bu
yayınında,türün genel
dağılımına ilişkin verdiğiharitada, Akdeniz sahillerini de bu
dağılımıniçerisine
alıruşve Bodenheimer ( l 944)'in aksine, türün
zoocoğrafikelement olarak Sabaro-Sindian
olduğunu belirtmiştir.Türün
dağılımının en güneydoğu sınırını oluşturan İran'daise Khuzestan Bölgesinde, Kharun
nehrinde bulunabileceğiniileri
süren Blanford(l
876)'wı yanı sıra,Tuck (1971,
l 973)'un aynınehirden ve Mertens
(l957)'in Sbadegan'da Jarrahi nehrinden
kayıtlan bulunmaktadır.Bundan
başka,Tahran Üniversitesinden Haji Gholi Karni (199 l,
kişisel yazışına) tarafından Ağustos1990' da Shush'da Karkheh nehrinden
yakalanmış örnek kaydımevcuttur.
Salih (1965 a,b,c), Irak'ta,
Bağdat yakınlarından yakalananiki T. euphraticus
örneğiiçin, karapas
ve plastron elemanlan üzerine çizimler vererek, sindirim ve dişiyeait ürogenital
sistem üzerine bildirimde
bulunmuştur.Eiselt & Spitzenberger (
1967), Türkiye'ye ait kaplumbağaları özetledikleri yayınlannda, Henniprnan& Ark.,
(196l)'ıu referansvererek,
Diyarbakır-Ergani arasında700 metre yükseklikte Dicle nehrinin
birkolundan yakalanan küçük bir
örneği rapor etmişlerdir. Dahasonraki
yayınındaEiselt (1976), Dr. Patterson
tarafından Adana'nın Karataş kıyılarından alınrıuşbir
kafatasımT. triunguis olarak
teşhis etmişve konuya mukayese getirmek
amacıile T.
euphraticus 'un
kafatası ile birliktedorsal ve
lateral fotoğraflarım vermiştir.Radek ( 1969), T euphraticus 'un kaptivitedeki
davranış ve beslenmesine ilişkingözlemlerini
belirtmiştir.Başoğlu
& Baran (197'2.),
Urfa'ıunbirkaç kilometre
Güneydoğusunda, Fırat'ınküçük bir kolundan yakalanan
dişive erkek iki örnek üzerine morfolojik incelemelerini
vermişlerdir.Türkiye'nin reptil ve anfibileri ile ilgili genel mahiyetteki yayınlarında Başoğlu
& Baran (1977), T. triunguis ve T. euphraticus
içintayin
anahtarları vermişlerve her iki türün morfolojik
karakterlerini,biyolojik ve
ekolojiközelliklerini,
coğrafikve Türkiye'delci
dağılımlarırugenel
hatlarıile
bildirmişlerdir. Lambert ( 1981); Gryn-Ambroes (
1980) ve DeKlemrn ( l 980)'in sırası ileT. triunguis ve T euphraticus 'u da içeren IUCN için
hazırladıkları raporlara dayanarak,T.
euphraticus'u
tehdit altında olan Reptillerlistesine
dahil etmiştir. Ancak dağılım alanlarınıniçerisine Türkiye'nin
doğusuile
Suriyeve
Lübnan'nınAkdeniz'deki
kıyılanıu da katmıştır.Kinzelbach ( 1986), Türkiye'
demevcut
yumuşak kabuklu kaplumbağatürlerini tehdit eden genel faktörlerin ana
hatlarını belirtmişve T euphraticus
'un yukarı Mezopotamya'daki dağılımına ilişkin yapılan çalışmave gözlemlerin kronolojik bir
sıralamasını yapmıştır.Atatür & Üçüncü (1986), T euphraticus ve T triunguis
kafataslarına ait bazımorfolojik özellikleri
karşılaştırmaksureti ile türler
arasındaki farklılıklarıortaya koyan bir ön rapor
sunmuşlardır. Halfet~ Ehneşve Kirkiz'den
yakaladığı5
jüvenil,2 semiadult ve 3 adult
örneğeait morfometrik ölçümlerin
verildiği çalışmasında renklenme,sex:üel
dimorfizm,beslenme ve
davranış biçimleri ve genel dağılımınaait incelemelerini veren Gramentz (
1991 ), türütehdit eden faktörleri
de belirtmiştir.Kasparek & Kinzelbach ( 1991 ), Ghab
havzasında(Suriye'de) yer alan Orontes (Asi Nehri)'deki gözlemleri
sırasında,25.3.1979 ve 27.3.1979
tarihlerindeAin Taga
yakınındakiküçük
bataklığınkuzeyindeki bir
hendekte, yaklaşık20 cm boyunda
irnmatür bir örneğiiki kez
gözlemişlerdir.Ancak türü kesin tayin edemediklerinden,
bu örneğinR. euphraticus 'a ait
olmasınınmümkün
olabileceğini belirtmişlerdir.Son
zamanlarda
Trionychidae familyası üyelerinin reorganizasyonu; gerekkarapas ve
plastronve gerekse
kafatasıkemik özellikleri morfometrik olarak incelenerek,
Gaffiıey (1975.1979 a)'in kladistik metodunu izleyen Meylan ( 1985 ve
1987) tarafındanyeniden ele
alınmıştır.Gaffuey (1979 b)'in fosil ve günümüz
kaplumbağalarının karşılaştırmalı kafatasımorfolojilerini vermesinin
ardındanMey lan ( 1985), Trionychinae
subfamilyasınaait türlerden l 5'ini, BMNH (British Museum ofNatural History)
kolleksiyonlarından4 T. euphraticus
örneğinide dikkate alarak, karapas ve plastron özelliklerine göre
incelemiştir.Kabuk morfolojilerine
ilişkin16
farklıkarakteri dikkate alarak, bu karakterlere göre filogenetik analiz
sonuçlarını2 kladograrnda
özetlemiştir.Daha somaki
çalışmasındaMey lan ( 1987), Trionichidae
familyasıiçerisinde yer alan ve aralannda BMNH (6 adet) ve NMW (Natural Museum of Wien; 8 adet) kolleksiyonlannda mevcut 14 T. euphraticus
örneğininde dikkate
alındığı22 tür üzerinde
kafatası,
alt çene, kabuk ve
diğervücut
kısımlarınaait 1 13 karakteri inceleyerek, türler
arasındaki
filogenetik
akrabalığıkladograrnlar halinde
sunmuştur.Bu
çalışmarunsonucunda, euphraticus 'u daha önce yer
aldığıT. genusundan
çıkararakR. genusu içerisine
almıştır.Otöre göre, R. genusun tip türü R. euphraticus olup,
aynıgenus içerisinde R. swinhoei ile birlikte
değerlendirilmiştir. Diğer
bir
deyişle,Gray (1864 ve 1873)'in
sınıflandırmasınageri
dönüş yapılmıştır.Meylan & Webb (1988), R. swinhoei' nin, T. sinensis (=Pelodiscus sinensis) 'den
ayrı,muteber bir tür
olduğunuortaya
koydukları yayınlarında,R. swinhoei 'nin
kafatasıve kabuk özelliklerine göre
diğer doğuAsya
formlarındanziyade, R. euphraticus 'a ve 3 Amerikan formu olan Apolone (=T.) ferox, A. spiniferus ve A. muticus' a
yakın olduğunuortaya
koymuşlardır.R. euphraticus'la ilgili
coğrafi dağılışve taksonomi
konuları dışındaki çalışmalaroldukça
sınırlıdır. Yukarıdakronolojik olarak verilen ve daha ziyade türün
dağılımına ilişkin yayınların dışındamorfoloji,
osteoloj~beslenme ve üreme biyolojileri, üreme
davranışları,embriyonik
gelişim konularındaki çalışmalargenus ve hatta familya düzeyindedir. Bununla beraber R. euphraticus'un
morfolojis~osteolojisi, Anadolu'daki
dağılımı,populasyon statüleri ve
sınırlıkonularda üreme ve beslenme biyolojileri
hakkındaen detay
çalışmalar Taşkavak(1992),
Taşkavak& Atatür (1995a),
Taşkavak& Atatür (1995b),
Taşkavaket al.,(1997),
Taşkavak(1998),
Taşkavak& Atatür (1998),
Taşkavak& Reimann (1998a),
Taşkavak&
Reimann (1998b),
Taşkavaket al., (1998),
Taşkavak(1999),
Taşkavaket al., (in Press),
tarafından verilmiştir.
Rafetus euphraticus'un genel morfolojik özellikleri
Rafetus euphraticus'un erginleri
basıkve
yassılaşmış vücutlarıve homojen bir biçimde koyu
zeytin
yeşilirenkleri ile tipiktirler. Literatürde
ergirılerdetotal maksimum karapas
uzunluğu56cm (Griehl, 1981) iken, Dicle'den
yakaladığlIIllZbir
örneğin(ZDEU-67/1990-4) düz hat boyunca karapas boyu 68cm olarak
ölçülmüştür.Juveniller ise 4.33cm (Grarnentz, 1991 ), ve 5.50cm. (Eiselt
&Spitzenberger 1967) olarak rapor
edilmiştir.Kemik diskin
uzunluğuise 28.2cm olarak bildirilirken (Sibenrock, 1913 ; Meylan, 1987),
Taşkavak(1992
& 1998) bu
uzunluğu35. lcm olarak
bildirmiştir.
Örneklerin erkek ve
dişileriarasında geliştirilen çeşitli
oransal indeksler
arasındavaryans analizi
yapıldığında,
cinsiyetler
arasındaistatistiki bir fark ortaya
konulamamıştır.
Yani, R. euphraticus'da
ı
Ergin birFırat yumuşak
kabuklukaplumbağası
konusu
değildir (Taşkavak,1992 & 1998).
ölçülebilen
bakımından
morfolojik karakterler
eşeysel
dimorfizm söz
T triunguis'de ergin erkeklerin
kuyruğunun, dişiyenazaran, daha
kalınve uzun
yapılı olduğu, diğerbir
deyişle,kloalc
açıklığının karapasınposterior
kenarının dışında kaldığırapo r
edilmiştir
(Atatür, 1979). R . euphraticus için bu geçerli
değildir.Zira, ergin örneklerde,
tüınTrionychid'ler i çin karakteristik o lan 5
uzantılıpenti.fit penis
yapısıiçin bir örtü olarak da
işgören kuyruk, R. euphraticus'a ait ergin
dişilerdede, bu penis
yapısına şekil
olarak çok benzeyen, ancalc daha
yumuşakve küçük boyuttaki clito ris için bir
kılıfvazifesi
yapmaktadır (Taşkavak,1992
&1998). 6 ergin örnekde
bahsettiğimizbu vestigial penis yada clitoris
yapısımevcuttur.
Ayrıca,R.
euphraticus erkekleri
arasındakloak
açıklığı karapasınposterior
kenarının dışına çıkmayan
örnekler de
gözlenmiştir (Taşkavak,1992 & 1998).
Ergin örneklerimizde
karapasınüzeri p ürüzsüz, anterior taraf
kalınve etli görünümlüdür. Kemik diskin
işgal ettiğialan
kolaylıkla
fark edilmektedir.
Bazıörneklerde bu diskin
kapladığıalanda, do rso-median hat boyunca
zayıfbir çöküntü görülür
4.33cm boyundaki bir Rafetus euphraticus yavrusu.
(Taşkavak,
1992 & 1998).
Karapasınzemin rengi homojen zeytin
yeşiliiken, üzerinde lateralde
7
görünümü daha
sıkçaolan, krem renkli düzensiz lekeler mevcuttur. Bu lekelerin
sayı veirilikleri
baştadaha
fazladır.Burun nispeten
kısave
enlidir.Buruna anteriordan
bakıldığında,dikey septwnda 2 derin oluk
kolaylıklafark edilir
(Taşkavak,1992 & 1998).
R. euphraticus'da, plastron vücudun anterior
kısmında, karapastan daha önde yer alır.Kantitaf
olarak karapas eni plastron boyuna eşittir (Taşkavak,1992 & 1998).
Rafetus
euplıraticus'unosteolojisine
ilişkin bazıözellikler
Karapasa ait kemik diskin darsa! yüzeyinde
vemıikülat şekillenmelerderin
değildir.Genelde 8.
pleuraller median hat boyunca birbirleri ile
karşılaşırlarsada
(Boulenger,1889),
örneklerinbazılarında
7 pleuraller de rnedian batta temas etmektedirler (Meylan, 1987;
Taşkavak,1999).
Kemik disk üzerindeki lateral fontanellerin
(Suprascapular fontaneller)büyük
erişkinlerde kapalı olduğuifade
olunmuşsada (Meylan, 1987;
Taşkavak,1999), bizim
incelediğimizörneklerin
tamamındafontanellerin
açık olduğu görülmüştür.Plastron oldukça
indirgenmiştir.Son derece
zayıfbir plastral kallosite mevcut olup, hyo ve hypoplastron üzerinde görülür.
Erişkirılerde
bu kallositede karapasta görülen vermikulat
şekillenmelereasla
rastlanmamıştır."J" biçimindeki epiplastron ile "V" biçimindeki entoplastron ömeklerimizin birinde
kaynaşmışhaldedir. Entoplastron dar
açılıdır.Hyoplastron
vehypoplastron üzerindeki köprü oldukça
dardır (Taşkavak,
1999).
R. euphraticus 'un küt bir
kafatası yapısımevcuttur.
Kafatasınınen
geniş olduğubölge, genelde tympanik
odacıklarınhemen posteriorunda,
squamosurnlarınkanatlan
arasındakalan mesafedir. Ancak
3 örneğimizde başınen
genişyerini, temporol
fassanınlateralinde quadrat, quadratojugal ve squamosurn
kemiklerirıintemas
noktası arasındakalan mesafe
oluşturmaktadır.
Kabaca, tympanik
odacıklarınanterior
vepasterior
kısımları arasında squarnosumlarınbirbirlerine paralel
olduğu söylenebilir (Taşkavak,1999).
İntermaxillar foramenin pasterior kısmı, çentikli yapılı vomer tarafından oluşturulur.
Örneklerin bir kısmında maxillalar vomer üzerinde temas ederlerken, bir kısmında
isemaxillalar temas etmezler (Atatür ve Ücüncü, 1986;
Meylan,1987;
Taşkavak, 1999). Vomer, iç burundeliklerine ait kavite boyunca posteriora
doğru uzanır.Ancak Dicle nehri örneklerinin en
büyüğündevorner hem pterygoidler ile hem de basisphenoid ile
temastadır.Basisphenoidin anteriorunda, pterygoidler birbirleri ile temas eder(% 66.67) yada etmezler.
Tyrnpani.k odacığın
büyük bir
kısmıru oluşturanquadrat, posterolateralde perde
şeklindebir
sırt oluşturur. Örneklerimizde intermaxillar foremen uzurıluğunun prirnerdamak
uzunluğurıaoranı
0.64'ü
aşmamaktadır(0.60 kadar; Meylan, 1987). Postorbital
barın,orbit
çapına oranı0.32-0.51 olarak
bulunmuştur (yaklaşık1/3; Meylan, 1987;
Taşkavak,1999). Maxilla alveolar yüzeyinin
genişliğianteriordan pasteriora
doğrutedricen artma gösterir
(Taşkavak,1999).
Kafatasının
dorsal
görünümündeparietaller
opisthoticlereçok
yaklaşmaklaberaber temas etmezler. Ancak bir örnekde parietal ve opisthotic birbirleri ile temas haldedir. Occipital condyl
başa oranla,ince
ve zayıf görünümlüdür. Condyl yapısındakibasioccipitalin
açısal veoransal olarak T. triunguis 'de R. euphraticus
'dan daha büyük olduğu işaret edilmiştir(Atatür
& Üçüncü, 1986; Taşkavak, 1999). İncelediğimiz örneklerde basioccipital 68°-125°
arasındadeğişen açılar
ile condyl'in
yapısına katılmaktadır. Exoccipitalüzerinde, nervi hypgossi için daima 3 küçük forarnina
bulunmaktadır.Orbitin
çapı, orbitler arasımesafenin 1 .4-2.3
katıdır (Taşkavak,1999). Çok hafif
olmakla beraber, symphysial sırtmevcuttur (Gray, 1873; Atatür &
Üçüncü, 1986; Taşkavak, 1999).
Rafetus euphraticus'un beslenme, üreme ve
bazı davranışözellikleri
Rafetus euphraticus'un beslenmesine
ilişkin yayırılaronun kamivor
olduğuyönündedir.
Ainsworth ( 1888), 2-3 R. euphraticus'un,
akıntıdagiden bir antilobu
yediğini gözlemiştir.1989
yılında Fırat
nehrinde sürüklenen bir at cesedinin
peşindengiden pek çok
sayıdaörnek
gözlenmiştir (Taşkavak,1992). Yine nehir
kıyısındakibir köpek cesedinin 3 ergin
Fırat kaplwnbağası tarafından suyaçekilmeye
çalışıldığırapor
edilmiştir (Taşkavaket al., 1998).
Fırat Ywnuşak.
kabuklu
kaplumbağalannıntaze kuzu
kanıile cezbedilebileceklerini de
saptadık.Grarnentz ( 1991 )'de, mide
muhteviyatıanalizinde, kaya güvercinine ait
bazı kısunlartespit
etmiştir.
Buna
karşın,mide
muhteviyatıincelenen örneklerde, yem olarak
kullandığımızetten
başka,
hiç bir hayvansal besine
rastlanmamıştır (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, 1995a;
Taşkavak
& Atatür, 1995b).
Tüm mide içeriklerinin bitkisel orjinli olduğu gözlenmiştir.Aynca yem olarak karpuz
kabuğu kullanılarak yakalanan 2 örnek ve dışkısındabol miktarda domates
kabuğu gözlenmiş,1 örnek
kaydımevcuttur
(Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, 1995a;
Taşkavak
& Atatür, 1995b).
R. euphraticus genellikle gündüzcüdür. Ancak,
Taşkavak(1992) örneklerinin
yaklaşık%30'1uk
kısmınıgece
bırakılanoltalar ile
yakalamıştır.Türün ilkbaharda az sonbaharda bol
olduğu savına rağmen (Lortet, 1883; Bodenheimer, 1944), Taşkavak (1992) çalışması sırasında, kışhariç 3 mevsimde de
aynı bollukta örneğe rastlamıştır.Türün tüm
yılaktif
olduğuna
dair bir literatür
kaydına rastlanmamıştır.Yöre
halkıve
türüiyi
tanıyan balıkçılarda türün
kış aylarında görülmediğinibeyan
etmişlerdir.Gerek
seıniadultve gerekse adult
sörnelderin
tamamına yakınında,karapas'ta görülen
tırnak
ve
ısırıkizleri
türün saldırgankarakterini göstermektedir
(Taşkavak,1992;
Taşkavak&
Atatür, 1995a;
Taşkavak &Atatür, 1995b;
Taşkavak
et al., 1997).
Çiftleşmeler
su
altında gerçekleşmektedir.Ywnurta
bırakmakiçin
dişikaraya
çılanak"tave
kıyıda açtığı
çukura yumurtalaruu
bırakmaktadır.Yumurta
sayısının dişinin büyüklüğüneve
yaşınagöre
değiştiğibilinmekteyse de, halen sezonda
Karapasında ısırık ve urnak izleri taşıyan
genç bir anne
dişinin
kaç kuluçka
yaptığı,bir kuluçkada kaç adet yumurta
bıraktığıve benzeri sorular
yanıtlarını bulmamıştır. Fırat
nehrinde
değişençevre
şartlarıdikkate
alındığındainkubasyon
başarısı,
fertilizasyon yüzdesi gibi sorulara bulunacak
yanıtlardatürün
geleceğinikorumaya yönelik
çalışmaların başarı şartını arttıracaktır.'füırün
genel ve
Tüırlk.i.ye'deki DağdunıRafetus eup hraticus'un bugün bilinen
dağılım sahası, GüneydoğuAnadolu'dan
başlayarak,Suriye , Irak ve
Güneybatı İran'ıiçine
almaktadır.Her ne kadar
geçmişteSuriye 'nin Akdeniz
kıyılarıve
İsrailde
türün dağılım alanıiçinde
verilrnişselerde, günümüzde
burılar hatalılokalite bildirimi olarak kabul edilmektedir.
Türürı dağılımınınen kuzey
sınırıolarak
Fırat'ınbir yan kolu Zengibar yada Negreos deresi
verilmiştir(Ainsworth, 1842). Bu lokalitenin yeri Kinzelbach ( 1986)
tarafındanSamsat ve Halfeti
arasındabelirtilirken, Gramentz ( 1991) de daha kuzeyde
belirtilmiştir.Ancak ne yeni literetürde ne de
Osmanlı İmparatorluğunaait
kayıtlarda,Ainsworth ( l 842)'un
ayrıntılıbir biçimde yerini tarif
ettiğimahalde böyle bir isme
rastlanmamıştır.
Otö rün
belirtmiş olduğumahal
doğruancal<
adlandırma yanlıştır. Aynılokalitede, Geldik Deresi ile
birleşip,derin bir vadide akarak, Kazo Köyü
yakırılarında FıratNehri ile
birleşenZengeçur
Çayıyer almakta ve bu mahal Samsat ile Halfeti
arasında olmayıp Samsat'ındaha kuzeyinde
bulunmaktadır (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, 1 995a;
Taşkavak
& Atatür, 1998).
FıratNehrinde tespit edilebilen en kuzey lokalite, Zengeçur
10
Çayı'nın yaklaşık
50-60 km. kuzeyinde, Çermilc'den gelen küçük bir derenin,
Fırat'la birleşimyeridir
(Taşkavak,1992;
Taşkavak &Atatür, 1995a;
Taşkavak &Atatür, 1998). Yani türün günümüzde en kuzey
dağılınuAtatürk ve Karakaya
barajlarının arasında kalmaktadır.Dicle nehrinde ise, Devegeçiti baraj gölünün 4-5 km.
doğuyönü,
dağılımınen kuzey
noktasını oluşturmaktadır (Taşkavak,1992;
Taşkavak &Atatür, l 995a;
Taşkavak &Atatür, 1998).
Güneydoğu
Anadolu'dan
diğerlokalite
kayıtlanise, Dicle üzerinde
Ergani-Diyarbakır arasında,küçük bir yan kolda ve ana kol üzerinde
Diyarbakır'dan(Eiselt
&Spitzenberger, 1967;
Başoğlu& Baran, 1977),
FıratNehrinde ise, Birecik, Halfeti ve
yakınçevresinden (Lortet, 1883; Ainsworth, 1842; Griehl, 1981; Atatür
&Üçüncü, 1986; Gramentz, 1991) olup,
tamamının çalışmalarımız sırasında
reconfirrnasyonu
yapılmıştır. Fıratile
bağlantısıbulunan, Göksu, Karasu,
Bozatlı,Çarndere, Geldik, Gullap ve Zengeçur dereleri ile, Dicle ile
bağlantısıbulunan Göksu deresinden de
kayıtlarımız bulunmaktadır (Taşkavak,1992).
R. euphraticus'un Suriye'deki
dağılımına ilişkinbilgilerin temelini Siebenrock ( l 9 l 3)'un Hsitch, Habur
Çayıve R.akka ile ilgili bildirimi
oluşturmaktadır. Kirızelbach(1986), Ar Raggah (R.akka)'da
bulunuşundan bahsetmiştir.Türün Suriye'de
varlığıHurnmel (1929), Wermuth &
Mertens (1961 ), Anderson (1979) ve Obst ( 1985)
tarafındanda
belirtilmiştir.Khalaf (1959)
türünIrak'taki
varlığına değinmiş,Siebenrock (1913); Babylon, Musul, Kal' at Schergat'tan, ve Salih ( 1965); Samarra'dan
kayıtlar vermiştir.Bu lokalitelerin
dışında,BMNH
koleksiyonlarındaFao, Baghdad, Basrah, Goosba ve Shul al-Arab'dan, MCZ (Museum of Comparative Zoology, Harvard)
koleksiyonlarındaHabbaniya Gölü'nden (I verson, 1986) ve MNHNP (Museum National d'Histoire Naturelle, Paris)
koleksiyonlarındaise l 904'de
İran'dan kayıtlar bulunmaktadır(Dr.Roger Bour söz.bil.).
Türün
dağılımınınen
güneydoğu sınırını oluşturan İran'daise, Khuzestan Bölgesinde, Karun nehrinde
bulunabileceğiniileri süren
Blarıford(1876)'un
yanı sıra,Tuck (1973)'un
aynınehirden, Anderson (1974, 1979) ve Mertens (1957)'in Shadegan'da Jarrahi nehrinden
kayıtlan vardır.Aynca, Tahran Üniversitesinden Haji Gholi Kami'nin (1991 , söz.bil.),
Ağustos1990' da Shush'da, Karkheh Nehri'nden
yakalanmışörnek
kaydımevcuttur.
Fırat yumuşak
kabuklu
kaplumbağası Fıratve Dicle nehirleri ve bunlara
bağlıkollarda
dağılım gösterdiğinden,
türün habitat ve ekolojisi de
değişimgöstermektedir.
Fıratnehrinde
suyun fazla ve
akıntırunçok
olduğuana kol üzerinde nadir olarak görülürler. Daha ziyade, ana
kol üzerindeki
akıntırunnispeten az ve
sığ olduğuceplerde, ana
Fıratile
bağlantıyapan
derelerin
ağızbölgelerinde ve bu derelerin iç
kısımlarındagörülmektedirler. Bahar
taşkınlarıŞekil 1: Güneydoğu Anadolu'da Fırat kaplumbağasının dağılımı ve Fırat havzası boyunca en temel gözlem istasyonları (haritadaki numaralar metindeki sırayı takip etmektedir) .
.ı:fl .d
/
~
N...
o
TURKEY
.
Şantıurh--·--
....,,.... .
....,
·,·"----.-
-.-·---·-· -· ----· """' / _./
1 ' 111'.: )
y
SYRIA
SOkm
12
Mardin
•
,...-/
,.,./
Tigris Bıısin
yada Atatürk baraj gölünde maksimum düzeyde su
tutulmasıve
ardından sularınçekilmesi ile
oluşan, yaklaşık 5 ın. çapındakisu birikintilerinde bile örnek
bulunabilmiştir(ZDEU 24/984 ve ZDEU 27/985-1,
Taşkavak,1992). Dicle nehrinde ise
akıntınınaz ve su
sıcaklığınınoldukça yüksek
olmasından dolayı,örneklere daha çok ana kol üzerinde
rastlanmıştır (Taşkavak&
Reimarın,
1998a;
Taşkavak& Reimann, l 998b;
Taşkavak etal., 1998).
Yavrular ise oldukçasığ
ve buna
bağlıolarak da temperatürün yüksek
olduğusularda görülür.
Güneydoğu
Anadolu'da
Fırat veDicle nehirleri
vebunlara
bağlı kollarda dağılımgösteren R. Euphraticus'un
Fıratnehrindeki statüsü 1987-2002
yıllan arasında her yıl en az birkez
(bazı yıllar5 kez) bölgeye
yapılanexcursiyonlarla takip
edilebilmiştir. Yapılan gözlemlerhem barajlar öncesi habitatlar, hem de Atatürk, Birecik ve
Karkamış barajlarının gerekinşaatları
ve gerekse de
tamamlanmalarının ardından sonra oluşan yenihabitatlar dikkate
alınarak karşılaştırılmalı
olarak verilecektir.
Çalışılanistasyonlar
ilişkinharita
Şekil ! 'desunulmuştur.
J.
Hüseyni ve Gevrek Köyleri
(Siverek!Şan/ıurfa)Siverek'ten/Şanlıurfa Çermik'e/Diyarbakır bağlanan
yol
güzergahında,kuzey yönünde 23-24 km. gidilerek
Ağaçhan belediyeliğine varılmaktave buradan da
yaklaşık 16km
kuzeybatı
yönünde gidilerek Hüseyni ve Gevrek köylerine
ulaşılmaktadır.Bu köylerin
yakınlarında
Çermik yönünden gelen küçük bir dere
Fırat'a(kireç
taşlarının oluşturduğuderin bir yar yaparak)
KayıkGeçidi mevkiinden
karışmaktadır. Fıratüzerinde gidilebilen en kuzey nokta olan bu istasyonda iki
kıyıdada iri kayalar
bulunduğu ve hızlıakan suyun bu kayalara çarparak iri girdaplar
oluşturduğu gözlenmiştir. Doğu yönünde 1.500-2.000 m. Gidildiğindeise
Fırat'a karışan
bu küçük derenin
kıyısına ulaşılmaktadır.Oldukça durgun olan bu suda 2 tanesi
suiçerisinde 1 tanesi su
kenarındakikum
bankınüzerinde 3
erişkinörnek
gözlenmiştir (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, l 995a;
Taşkavak& Atatür, 1998).
Kıyısert toprak olup
kısmenkum
banklarıiçermesine
rağmenbu alanlarda kumun
kazılmasısuretiyle
yapılan araştırmalardayuvaya
veyumurtaya
rastlanmamıştır.Bölgede bakim bitki örtüsü; Cynodon
dactylon
(domuzayrığı)olup,
bunların aralarındaMalva sy/vestris
(ebegümeci),Cichorium
intybus (hindiba), Urtica sp.
(ısırgan),Chondrilla juncea, Hordeum bulbosum
(yabani arpa),Poa bulbosa
(yumrulu tavşanbıyığı)'ya, çıplakalanlarda
iseEcbalium elaterium
(acı dölek)'a rastlanmıştır.Yine
çıplakalanlarda bol miktarda Verbascum lasianthum, Minuartia juriperina
(kuruot), Echinops viscosus
(kirpibaşı) bulunmuştur. 28.07.1989tarihinde Derenin
sıcaklığı26°C,
Fıratnehri ise l 9°C olarak
ölçülmüştür (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, 1998).
1998
(Ağustos)ve 2001 (Temmuz) de bölgeye birer kere
gidilmiştir.Atatürk
barajının tamamlanmasındansonra en az habitat
kaybına uğrayanalanlardan biridir. Ancak her iki arazi
çalışmamızda
da örnek
gözlenememiştir.2. Zengeçur Suyu ve Geldik Suyu
(Siverek/Şanlıurfa)Siverek/Şanlıurfa
ilçesinden 30 km
kuzeybatıyönünde yer alan Bucak
belediyeliğinin yaklaşık4-5
km. güneydoğuyönünde Zengeçur ve Geldik
sularının kısmen kurumasıile
oluşmuş
gölcükler
bulunmaktadır. Buğday tarlalarıile çevrili
alanlarıniçinde yer alan bu göletlerin
etrafındatek
tükSalix sp.
(söğüt)ve Popu/us sp. (kavak) türleri yer
almaktadır.Göletlerin
kıyısısert toprak olup yer yer kaba
taşiçermektedir. Birbirleri ile
bağlantılıbu göletlerin 3 tanesinde ergin ve
değişikbüyüklüklerde 7 örnek
gözlenmiştir (Taşkavak,1992;
Taşkavak
& Atatür, 1998). Bunlardan 1 tanesi, sudan
yaklaşık1.5-2.0
m. uzaklıktaolup, bu örnek, sudan bu denli uzakta
görebildiğimiztek örnektir. Bu gölcüklerde su
sıcaklığı kıyıya yakınyerlerde 25-26°C
arasında değişmektedir(27.07.1989).
Bucak'ın yaklaşık7-8
km.kuzeybatı
yönünde yer alan Hadro ve Güngörmez köyleri
yakınlarındayer alan
Fıratnehri,
karşı kıyıda
nispeten dik bir yamaç
oluştunnaktadır.Suyun
akışıoldukça
luzlıolup
kıyıdan alınansu
sıcaklığıölçümü l 6°C'dir.
Fırat'ın doğu kıyısında,suyun girdap
yaptığıbir cepte,
yaklaşık yansı
su içerisinde
yarısısu
dışında,karaya temas eder halde oldukça iri bir örnek
görülmüştür.
Dürbün ile 8 dakika izlenen bu
örneğin kıyıda beslendiği, yaklaşmaya çalıştığımızdaise ne
olduğunutespit
edemediğimiz parçayıda beraberinde alarak suya
daldığıve gözden
kaybolduğu gözlenmiştir.Son derece sert toprak ve iri kaya
parçalarınınyer
aldığıarazi kesiminde,
kıyıyaparalel 1 Om1ik toprak
şeridindebitkiye hemen hemen hiç
rastlanmamıştır.
Yamaçlarda bol miktarda Centaurea solstitialis
(ateşdikeru), Echium sp.
(engerek otu), Moltkia coerula ve bir kaç Scrophulariaceae, Umbelliferae, Curiciferae ve
çeşitliCompositae üyelerine
rastlanırken,tepelerde tek tük dut
ağaçlan bulunmaktadır.Yuva yapma
açısından
uygun olmayan bir biotopdur. 1997, 1998, 1999 ve 2001
yıllarındada !o kaliteye
gidilmiş
ve örnek
gözlenebilmiştir.Daha önceki
yıllarda kıyıdatespit edilen kaya zonun
kaybolduğu
ve Atatürk baraj gölünün yer yer küçük cepler
oluşturduğutespit
edilmiştir.Bu
ceplerde ölçülen su
sıcaklığı24°C olarak tespit
edilmiştir.3. Yukan Menzi/cik ve Ekinlik Köyleri, Çamdere
(Haşkami/Deresi)
Hilvan-Siverek yol güzergalu üzerinde yer
alırlar.Bu iki
yerleşimyerinde, Çamdere
(Habeş
deresi)'nin büyük bir
kJsmı kurumuşolup,
sızıntı şeklindeakmakta, ancak yer yer dere
yatağının
derin ve
geniş olduğusahalarda biriken su, 40-100
m uzunluğundagölcükler meydana getirmektedir. Hemen hemen bir önceki
çalışma alanımızla aynıözellikler gösteren bu göletlerden 3 adet R. euphraticus
yakalanmıştır (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, l 995a;
Taşkavak
& Atatür, 1998). Su içerisinde ve
kıyısındaoldukça fazla
sayıdaMauremis caspica ve Rana 'ridibunda 'ya
rastlarunıştır.Su
sıcaklığıgölet
kıyısında27°C'dir.
Aynılokaliteye 2000'de bir ve 2001 'de 3 kez
gidilmiştir.Her seferinde 1-2 örnek gözlememize
rağmenbu lokalitede üreme
yapıp yapamadı.klanbilinmemektedir.
4.
GeçitağzıMevkii
(Hilvan/Şanlıurfa)Haşkamil
deresi (=Çamdere)'nin
Fıratnehri ile
bağlantı yaptığımahaldir. Hilvan ilçesinin
yaklaşık21
km. güneybatıistikametinde yer alan bu yerde,
yaklaşık7-8 m. enindeki
Haşkarnil deres~
ana
Fıratnehri ile
bağlantı yapmaktadır.Dere
kenarına5-6 m. yükseklikte dik bir yardan
aşağıyainilerek
varılabilmektedir.Derenin güney
kıyısı10-13
meninde çamurluk
saha olup, bu saha Atatürk
barajının kapaklarınıngece saatlerinde
kapatılmasından dolayı(25.07 1989), saat 11.30-12.30
dolaylarında50-65 cm.
yüksekliğindesu ile
kaplı bulunmaktadır. Öğlendensonra bu alan üzerinde
yüründüğündeise, çamurda pek çok R.
euphraticus izine
rastlanmıştır.Derenin
Fıratnehri ile
karışımyeri son derece
sığolup, bu alanda köy
çocuklarıyüzmektedirler. Bu
alanıngüney yönü kaba
taşlı,çamur-kum
karışınuiken kuzey yönü ince kumdur. Kumun üzerinde çocuklar
güneşlenmekteve birbirlerini kuma gömmektedirler. Köylülerden,
Mayıs ayı başlannda,bu
kumsaha içerisinde, 25-30 cm.
derinliğe
gömülü olarak, 17
kaplumbağa yumurtası bulunduğu, yumurtaların tamamının kırıldığıve
kınlan yumurtalarınkötü
koktuğu öğrenilmiştir.Bizim
yaptığımızincelemelerde de küçük
kırık
yumurta
parçalarından başkabir
şey bulunamamıştır.Bu yerde, derenin
karşı kıyısındakiçamur oyuklarda ve
güneşlenmehalinde çamur banklann üzerinde pek çok R. euphraticus
görülmüştür.
Aynca nispeten
yavaşakan bu derede, su yönünde inaktif halde, suyun
akışına bağımlıolarak yüzeyde giden 5 örnek
gözlenmiştir (Taşkavak,1992;
Taşkavak& Atatür, 1995a;
Taşkavak& Atatür, 1998). Bu örnekler
Fıratnehri ile derenin
karışımyerine kadar
izlenmiş,
ancak örnekler ana nehre gitmeyip, tekrar geri
dönmüşlerdir.Bu mahalde
yakaladığımız
3 örnekten 2 tanesi için yem olarak karpuz
kabuğu kullanılıruştır.Yakalayabildiğimiz
en küçük örnek bunlardan birisidir (ZDEU- 28/1989-2). Yaban flora olarak bir iki Echinops viscosus, tek tük Centaurea solstitialis, Ecba/ium e/aterium, biraz daha iç tarafta yamaç
sırtlarındaTaraxacum seratinum (karahindiba), Moltkia coeru/a,
ceşitliCompositae üyeleri
ve az sayıda Cruciferaeüyelerine
rastlanmıştır.Bu
alanın dışındaise köylüler
tarafından yetiştirilen çeşitli kültür bitkilerinin bulunduğu tarlalar gelmektedir. Dereniniç
lasınılarındasu temperatürü fazla iken,
Fıratnehrine
doğru sıcaklık düşmekte Fırat !ayısındaise en
düşük değere ulaşmaktadır (Çizelge 2).Bu istasyon yuvalanmaya
sonderece uygun
olmasına rağmen,
Atatürk baraj gölünün
suları altında kalmıştır.1998-2001
yılları arasındabölgeye 7 kez
gidilmiştir.Gerek
tarafımızdanve gerekse baraj
yapımı sonrasında yerleşim alanları değişenyöre
halkı tarafındanbölgede R. euphraticus'un
varlığıtespit
edilmiştir.Ancak populasyon
sayılarındabelirgin bir
düşme belirlenmiştir(gözlem/saat). Baraj
inşaatından dolayıhabitat
kaybının(yumurtlama
kumsalı)çok yüksek oldu bu alanda ileriki
yıllarda yaptığınuzgözlemlerde yavru ve
yarıergin örneklere
rastlanmamıştır.5. Kantar Mevkii
(Bozova/Şanlıutfa)Bozova ilçesinden
yaklaşık35-37 km
kuzeybatıyönünde toprak bir yoldan gidilerek ana kolun çok
geniş olduğuve bu kol ile
bağlantılıpek çok yan kolun
bulunduğuKantar mevkiine
ulaşılmıştır.Türün tespit
edebildiğimizen ideal
yaşama alanını oluşturanbu lokalite, kendi içerisinde son derece
farklıözellikler göstermektedir.
Bazıyan
kolların ana Fıratile
genişbir
bağlantısıbulunmakta ve bu yan kolun
bulunduğualanlarda Atatürk
barajına bağlıolarak gece-gündüz
arasındasu seviyesi 45-70 cm
arasında değişmektedir. Dolayısıile
yaklaşıksaat 15.00 da
hayvanınyuva ve
yumurtasını aradığınuzuygun kara
parçası,sabah 8.00
sıralarındasular
altında bulunmaktadır. İkincigrup yan
kollarınise,
yukarıda bahsettiğimiz ana Fırat'la irtıbatlıyan kollar ile ince bir su
sızıntısı şeklinde bağlantısı bulunmaktadır.Bu iki alan
arasında geçişyapan pek çok R. euphraticus izine
rastlanmıştır.Aynca gündüz ana
Fıratile
bağlantısıbulunan ancak
akıntısıbulunmayan
yerleregeceden
bıraktığımız şamandıralıve
kurşunluoltalanrruz, takip eden günün
sabahında.,yakalanan
örnek tarafından sürüklenmişolarak,
Fıratile
doğrudan bağlantısı olmayan bu yerlerden toplanmışlardır. Örnek tutulmuş 3 oltanın yaklaşık250-300 m
sürüklendiğitespit
edilmiştir.Üçüncü grup
alanlarınınise bizim
bulunduğumuztarihte (21-25.07.1989) ana
Fıratile kesinlikle bir
bağlantısı bulunmamaktadır.Yaklaşık
4km'lik bir
alarıa dağılmışbulunan bu
yerler,daha
ziyadearazinin çukur yerlerinde
oluşmuş
ve büyüklükleri 1000-2000rn2den 20 m
2 ye kadardeğişebilen
gölet serileri halindedir.Küçük su birikintileri mahiyetindeki bu alanlarda bile R. euphraticus 'a
rastlanmıştır(ZDEU- 24/1989-4 ve ZDEU-27/1989-1). Ancak bu iki örnekte de büyük yara izleri
bulunmaktadır.Bu
yaraların
yöreden
kumçekme
işiyapmakta olan
şoförveya
işçiler tarafından yapıldığıtahmin edilmektedir. Son bahsedilen lokalitelerin suyu son derece
bulanıkve
tabanı yağlıkara çamurludur. Halbuki
Fıratile
bağlantısıbulunan alanlarda ise su nispeten berralc, taban kum-mil
karışımı
ve
yumuşaktır.Nehrin
uzağındayer alan ve onunla
bağlantısıbulunmayan bu yerler,
Atatürk baraj gölü oluşumundan önce Kantar Mevkiindeki uygun yumurtlama alanları.
Atatürk baraj gölü oluşumundan önce Geçitağzı Mevkiindeki uygun yumurtlama alanları.
Mart-Nisan
aylarındabaraj
kapaklarının kapatılarak1 ay süre ile su
tutulmasıve daha sonra suyun
bırakılmasısonucunda
oluşmuşlardır.Bölge bitki örtüsü olarak da son derece
farlclılılclargöstermektedir.
Fıratile
bağlantısıbulunan yan
kolların kıyılarında bodtırSalicaceae
familyasıörneklerine
rastlanmıştır.Alan daha ziyade Cynodon dactylon ile
kaplıdır.Hem su içerisinde hem de su
kıyısındabol miktarda Bolboschenus maritimus (sandalya
sazı)ve Typha sp. (kofa) mevcuttur. Daha iç
kısımlardaise tek tük Althaea offzcinalis (hatmi) , Anchusa azurea
(sığırdili),
Malva sylvestris, Ecbalium elaterium, tepe eteklerine
doğruise Centaurea solstitialis, Helmintotheca echioides, Sonchus asper
(helvacıotu),Verbascum lasianthum, Avena barbata (yabani yulaf), Ptilostemon chamaepeuce, Hordeum bulbosum, Phragmites australis
(kamış),Poa bulbosa örneklerine
rastlanmıştır. Taşkınöncesi bu alandan
kumçekmek
amacıile
kullanılan2 kepçe tespit
edilmişsede
taşkın sırasındadevrilerek
kullanılmazhale
gelmişlerdir.Su temperatürü,
yukarıda bahsettiğimizçevrelere göre 25-29-33°C
arasında değişiklikgöstermektedir. 1987-1989
yılları arasında Fırat havzasıboyunca
yaptığımızgözlemler
sırasındaen fazla
sayıda örneği barındırdığınıtespit
ettiğimizbu lokalite, Atatürk
barajı
ile birlikte tamamen ortadan
kalkmışolup, alan 50-75 m
yüksekliğindesu ile örtülü haldedir.
17
6. Geçitbaşı Mevl.ii (Bozova!Şanlıurfa)
Geçitbaşı
Mevkii.
Fıratnehrinin
batı kıyısındayeni
inşaedilmekte olan
Samsat/Adıyaman
ilçesinin
karşısında,nehrin
doğu yakasındadır.Bu alanda da
Fıratyan kol
oluşturmakta
ve bu mahalden
taşkınöncesi kepçeler ile kum çekilmektedir. Yan kol son derece
sığ
olup, içerisinde yürünebilmektedir.
Kıyıdabitki örtüsü olarak
Typha sp., Juncus acutus(kofa,
hasırotu), Phragmites australis, Arum nickelii (yılanyastığı)ve
Bolboschenus maritimusbulunmaktadır.
Pek çok ergin örnek ile birlikte bir kaç yuva gözlenmesine
rağmenyavruya
rastlanmamıştır (Taşkavak,
1992;
Taşkavak& Atatür, 1995a;
Taşkavak& Atatür, 1998).
Fırat yumuşakkabuklusu için ideal üreme lokalitelerinden biri olan bu alan, su tutma
işleminin tamamlanmasının ardındantamamen baraj gölünün
suları altında kamıştır.1991-2002
arasındaYeni Samsat'a 14 kez
gidilmiş olmasına rağmen tarafımızdan R. euphraticus gözlenememiştir.Bununla beraber, gerek belediye
başkanı,gerekse lokal
balıkçılar tarafındanzaman zaman
ağyada
oltalarına Fırat yumuşakkabuklu
kaplumbağasının takıldığıbeyan
edilmiştir.7.
Şaşka (İğdeli) Köyü (Bozova!Şanlıurfa)Barajın
su tutma denemeleri sonucunda
oluşan taşkınneticesinde tamamen harabe görünümü
almışolan köyün
güneydoğuyönünde dik bir tepenin
yamacındabüyük bir gölet mevcuttur (23.05.1989).
Fıratnehrine,
bataklıkbir saha üzerinde yer alan, küçük bir su
sızıntısıile
bağlananbu göle
atılanoltalarla 3 örnek
yakalanmışsada
taşıma sırasındaörneklerden bir tanesi tekrar göle
kaçmıştır.Gölün
Fıratnehrine bakan
batıve güney
kıyılantamamen
bataklıkolup, bu alan üzerinde pek çok
sayıda R. euphraticusizine
rastlanmıştır.Göl ile
Fıratnehrinin
arası
800-1000 m.
kadardır.Bu alanda
Fıratnehrinin
kenarısert toprak, nehrin içi ise
balçıkçamurdur. 20 m. mesafeye kadar ise
sığdır.Göldeki temperatür 26°C,
Fırat kıyısındaise 15°C dir.
Fıratnehrinde hayvan görülmezken, bu göl içerisinde
yakaladığımızörneklerden
başka7 örnek daha
gözlenmiştir.Gölün
etrafındaki bataklıksahada bitki bulunmaz iken,
Fırat kenarındabol miktarda
Cynodon dactylontek tük
Urtica sp., Malva sylvestris, Sinapis alba(hardalotu),
Convolvulus arvensis(tarla
sannaşığı)örneklerine
rastlanmıştır.Bu alanda günümüzde Atatürk baraj gölünün sulan
altında bulunmaktadır.8. Damlıca Köyü (Akpınar/Adıyaman)
Atatürk
Barajı inşaatı sırasında trafiğe açılanve Besni/
Adıyamanile
Bozova!Şanlıurfailçelerini birbirine
bağlayanyol
güzergahındayer alan köprü
yakınındabulunur. Karababa ve
Kavşut Dağlan arasına inşa
olunan Atatürk
Barajısetinin güney
tarafında,1.5-2 km
uzaklıktabulunan
DamlıcaKöyü, ana
Fırat kıyısında kurulmuştur.Bu köyün 800-1000 m. güneyinde
Fırat batı yakasında
bir cep
oluşturmaktadır. Yaklaşık1.500 m2 alana sahip bu
sağkolda
akıntıhemen hemen yok denecek kadar
azdır. Kıyı;son derece sert toprak, iri kaya ve
kısmen çakıliçermektedir. Bitki örtüsü olarak, tek tük Anthemis chia (papatya), Erodium malacoides (dönbaba), Malva sylvestris, yamaca
doğruAnchusa azurea, Onopordum illyricum (diken), Helmintotheca echioides ve bol miktarda Centaurea solstitialis
bulunmaktadır.Bu alanda
Fıratnehrinin her iki
yanındada yüksek kireç
taşıkayalar ve bu kayalara
oyulmuş,eski zamanlarda
barınak
olarak
kullanılançok
sayıda mağaraevleri
bulunmaktadır.Nehir
kıyısından 6-8m.
yükseklikte yer alan bir
mağara girişinden yapuğunızgözlemde,
Fırat kıyısındakibu cepte
yaklaşık
12 örnek
gözlenmiştir.Gündüz
çalışabildiğimizbu istasyonda, 2 gün süresince
bıraktığımız
çok
sayıdaki şamandıralıolta ile 8 örnek
yakalanmıştır.Ancak, suyun derin
olması,yakalanan
örneğikepçe ile
kıyıya alına olanağımızın bulunmaması,çelik
iğnenin kırılmasıve olta
iğnesiile naylon
paragatlık arasına koyduğumuzçelik teli
hayvanınkesmesi gibi sebeplerden
dolayı,yakalanan örnekleri
kıyıyaçekme
işlemi sırasında5 örnek
kaçmıştır.Bu istasyonda suyun
sıcaklığı yaklaşık1 m. derinlikte
l90C'dir
(Taşkavak,1992;
Taş.kavak &Atatür, 1995a;
Taşkavak& Atatür, 1998). Atatürk
barajısetinin hemen güneyinde yer alan lokaliteye 1997-2001
yıllarında11 kez
gidilmiş olmasına rağmensadece ayru cepte sadece
lörnek
gözlenebilmiştir. Değişikzamanlarda
yaptığımızölçümlerinde ise
sıcaklığın7-10 dereceler
arasında değiştiğitespit
edilmiştir.Bunun nedeni ise Atatürk
barajından bırakılansudan kaynaklanmakta olup,
alanınsavaklara olan
yakınlığısuyun yeterince
ısınmasınaimkan vermemektedir. Bu lokalitenin
yaklaşık1.5-2 km güneyine
yürüdüğümüzdede
kıyızemininin benzer özellikleri
koruduğuve
dolayısıile yuva yapma ve yumurtlamaya uygun
olmadığıtespit
edilmiştir.
9.
KışlaMevkii
{Tut/Adıyaman)Tut ilçesi yol
güzergahındayer alan Çiftlik ve Havutlu köyleri
yakınlarındaki Kışlamevkiinde, Göksu
çayınıneni bir hayli fazla,
ak.ışıbir önceki istasyonumuza oranla nispeten
yavaş