45 Sayın Editör,
Mübin HOŞNUTER
Sayın Editör,
Türk Plastik Cerrahi dergisinin Ocak- Nisan 2000 (Cilt 8,Sayı11) sayısında basılmış olan "Kısmi kalınlıklı deri grefti donör alnının iyileşmesinde şeffaf örtü ve rifosinli tüllegrassın karşılaştırılması"
başlıklı makaleyi okudum. Bu güzel çalışmadan dolayı tüm emeği geçenleri kutluyorum. Bizim de bu konuyu kapsayan bir çalışmamız Türk Plastik Cerrahi
Dergisinin Ocak-Nisan 1999 (cilt 7, Sayı 1) sayısında yayınlanmıştı. "Oklüziv pansumanlar ve klinik deneyimlerimiz"
başlıklı bu makalemizde şeffaf örtülerle olan kimlik uygulama sonuçlarımızı da tartışmıştık. Bu nedenle Şişli Etfal Hastanesinde yapılan çalışmada ulaşılan sonuçlara bazı eklemeler yapmak ve birtakım yapıcı eleştirilerde bulunmak amacıyla bu yazıyı yazma gerkesinimi duydum. Biz de çalışmamızda Tegaderm şeffaf örtü kullandık. Gerçekten greft donör alanındaki postoperatif ağrıyı gidermesi ve hastaya hareket rahatlığı sağlaması açısından son derece etkili malzemelerdir. Ancak çalışmamızda belirttiğimiz ve literatürde de gösterildiği gibi iyi bir epitelizasyon için yara ilk 24 saat, tercihen ilk 6 saat içinde oklüziv malzeme ile kapatılmalı ve en çok 2 günde bir değiştirilmelidir. Hatta ilk 24 saatten sonra örtücü malzemenin yara üzerinde tutulmasının epitelizasyon açısından gerekli olmadığı bildirilmiştir (ilgili literatür makalemizde mevcuttur).
Çalışmamızda şeffaf yara örtülerinin, kısmi kalınlıktaki greft donör alanlarında uzun süreli bırakıldıkları zaman epitelizasyon süresini kısaltmadığı gibi epitelizasyonu daha da geciktirdiğini tespit ettik. Üstelik sonuçta elde edilen yara skarlarının
kalitesinde açık kuru ve kapalı pansuman bölgeleri arasında bir farklılık
oluşmamaktadır. Özetle şunu
söyleyebiliriz: Eğer hastanın donör alan ağrısını ortadan kaldırmak ve risksiz bir epitelizasyon elde etmek istiyorsak, ilk 24- 48 saat şeffaf örtü uygulamak ve sonra rifamisinli tüllegrass ile açık kuru pansumana devam etmek en uygun
seçimdir. Çünkü 48 saat sonra şeffaf örtüsü kaldırılan hastalar artık ilk günkü gibi ağrı duymadıklarını ifade etmektedirler. Bu nedenle şeffaf örtünün kaldırılması problem oluşturmayacaktır. Kısmi kalınlıkta deri greftlerinin donör alanlarında uygulanacak pansumanın belirlenmesinde tek başına bir pansuman malzemesinin veya pansuman şeklinin üstünlüğünü iddia etmek şu an için çok doğru olmayacaktır. Uzun süreli uygulamaya dayanan klinik
deneyimlerimizin ortak ve etkili tedavi prosedürleri oluşturulmasına katkıda bulunacağına inanıyor başarıya giden yolda yapıcı eleştirilerin anlayışla karşılanacağını ümit ediyorum.
Saygılarımla,