Efemçukuru'nda oluşacak her türlü kirlenmeden ve bozulmadan, İzmir'i düşünmeden altın firmasına bütün izinleri veren herkes sorumludur
Dikkatinizi Efemçukuru’na çekmek istiyorum. Çünkü İzmir’in damında geri dönüşü olmayacak ekolojik bozulmaya yol açacak, temiz içme suyunu tehlikeye atacak, faaliyetin başlaması için şirket, medya, ‘bilim’ insanları, iktidar ve kent yönetimi organize olmuş durumda.
Efemçukuru neresi?
Efemçukuru, İzmir’in içme suyunun yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında, yaklaşık 200 bin kişinin içme suyunu karşılamak için Büyükşehir Belediyesi tarafından planlanan Çamlı Barajı’na su
sağlayacak derelerin mutlak koruma alanı içinde. İzmir’in tek arseniksiz su havzası olan Efemçukuru Köyü ve yöresi, aynı zamanda orman alanları, ekolojik üzümleriyle, İzmir’in damı olarak nitelendiriliyor. İzmir için yaşamsal öneme sahip bu bölgede altın ve gümüş madeni işletilmek isteniyor. Maden işletmesiyle ilgili tartışmalar yıllardır sürüyor ve bu süre içinde pek çok bilimsel çalışma da yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda, “yörenin kayaç yapısı ve işletmede yapılacak zenginleştirme işlemi sonucunda maden işletmesinin ağır metal kirliliği yaratacağı, böylelikle bölgenin yeraltı ve yerüstü sularının kirleneceği, yörenin bitki ve orman örtüsünün zarar göreceği, bölgede uygulanan ekolojik tarımın sona ereceği, kısaca ekolojik ve toplumsal yıkıma yol açacağı” uyarılarında bulunuldu.
Bu tehlikeli gidişe dur demek için, EGEÇEP ve ELELE Hareketi üyeleri, Efemçukuru köylüleri ve sayıları az da olsa İzmirliler yaklaşık 9-10 yıldan bu yana toplumsal ve hukuksal mücadele yürütüyor. Hükümet de madencinin işini kolaylaştırmak için uğraşıyor. İzmir’in anamuhalefet partili büyükşehir belediyesi yönetimi de bu sürecin sonunda “su havzasını korumak için altın madenini engelleyeceğine dair namus sözlerini” unutmuş durumda.
Yaşam savunucularının mücadelesi sayesinde 5-6 yıldan bu yana engellen Efemçukuru Altın Madenini faaliyete geçirmek için bugünlerde organize işler yürütülüyor.
Bilirkişilerin rolü
Davalarda tehlikeye işaret eden raporları düzenleyen alanında ‘duayen’ bilirkişi, “daha önce Bergama-Ovacık Altın Madeni konusunda görüş bildirdiğinden tarafsız olmadığı” gerekçesiyle etkisizleştirildi ve daha sonra aynı içerikteki raporlar da dikkate alınmadı. İzmir’i hiç tanımayan Gebze’den, Aksaray’dan getirilen bilirkişiler, hocaları
düzeyindeki biliminsanlarının raporlarını okuma zahmetinde bile bulunmadılar. Şirketin hazırlattığı ÇED raporunun çok harika olduğu, zaten İzmir’in Çamlı Barajı’na ihtiyacının da olmadığı kanaatlerini bildirdiler. Davalarda bu
kanaatlere göre kararlar verildi. Kararlar henüz temyiz incelemesinden geçmese de organizasyonun başlamasına bu da yetti. Diğer yandan acele kamulaştırma ile zorla arazileri ellerinden alınmaya çalışılan Efemçukuru köylülerinden Ahmet Karaçam dışındakiler baskıyla, parayla ikna edildiler. Bu şekilde köydeki direnç de kırılmış oldu.
NTV nereye koşuyor?
İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi havlu atmış, köylüler pes etmiş, çokbilir bilirkişilerin sayesinde davalardaki pürüzler bitmiş, geriye kamuoyunu şekillendirmek kalmıştı. Yani medya ayağı ile organizasyon operasyona hazır hale getirilmeliydi. Medya bir süredir, altıncılar aleyhine olabilecek haber yapmıyordu, bunun yerine “Türkiye’nin altın geleceği” isimli şirket reklamlarını yayınlamayı tercih ediyordu. Efemçukuru konusunda son noktayı NTV koydu, üstelik bunu ‘yeşil’i kirleterek yaptı. ‘Yeşil Kürsü’ adlı programında, yaşam savunucularının bir kısmını bypass etti, bir kısmını sansürledi, kalanın sözlerini de kırparak, Efemçukuru Altın Madeni’ni “doğayla uyumlu maden” ilan etti. Operasyon tamam
Artık organizasyon tamamlanmış, operasyona geçilebilirdi. Önce Eldorado Gold’un CEO’su Paul N. Wright, 30 Haziran’da “Efemçukuru Altın Madeni’ne ilişkin gerekli izinleri aldık” açıklamasını yaptı. Meğer İzmir İl Özel İdaresi 1 Haziran 2011 tarihinde 1 yıllık deneme üretimi izni vermiş. Hem de İzmir İl Özel İdaresi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’nın 31.05.2011 tarihli yazısı ile “Efemçukuru Altın Madeni işletmesi adına düzenlenmiş
bir ruhsat olmadığı” bildirilmiş olmasına karşın, hemen ertesi günü yani 1 Haziran’da izin verilmiş.
Efemçukuru’nda yaşanacak her tehlikeden, oluşacak her türlü kirlenmeden ve bozulmadan, İzmir’i düşünmeden altın firmasına bütün izinleri veren, her türlü kolaylığı sağlayan, AKP hükümeti, İzmir Valiliği ve İl Özel İdaresi ile İzmir’in su kaynaklarını korumakla görevli olduğu halde basiretsiz davranan İzmir Büyükşehir Belediyesi yöneticileri sorumlu olacaktır.
Organizasyon tamam, operasyon başladı, bize de bir kez daha sizin duyarlılığınıza ve vicdanınıza seslenmek kaldı. Altın şirketinin ‘altın’ çıkarları için İzmir’in geleceği tehlikeye atılıyor, tehlike çok büyük, buna dur demeliyiz. ARİF ALİ CANGI: Avukat
