• Sonuç bulunamadı

GELISIM ILKELERIGelişimde bireysel farklılıklar vardır:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GELISIM ILKELERIGelişimde bireysel farklılıklar vardır:"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİMİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ

İnsanin duygu, düşünce ve davranışlarını açıklayan bir bilim olan psikoloji, eğitimcilere insani tanıtarak eğitim işinde onlara yardımcı olmaktadır. İnsani tanıma, psikolojinin sunduğu bilgilerle mümkündür. Ancak eğitilen bir varlık olan insanin tanıtılmasında eğitim psikolojisi daha özel bilgiler sunmaktadır. Eğitimin psikolojik temelleri ile ilgili eğitimciye veri sağlayan eğitim psikolojisi, psikoloji biliminin uygulamalı bir alt basamağıdır ve eğitimcilerin uygulamada yararlanabilecekleri iki temel etkenden hareketle bilgi sunmaktadır. Gelişim diğeri de öğrenme psikolojisidir. Eğitim psikolojisi

→NASIL ve NE ZAMAN sorusunun cevabini verir.

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ

 Zihin, duygu, ahlak, sosyal, beden gibi gelişim alanlarının insandan insana değişmeyen gelişim ilkeleri vardır. Bu ilkelerin bilinmesi eğitimci için zorunludur. Çünkü bu ilkeler, insanları eğitirken eğitimcilerinin yararlanabileceği temel kurallardır.

GELISIM ILKELERI

Gelişimde bireysel farklılıklar vardır:

Bu ilkeyi bilen eğitimci her bireyin farklı gelişim dünyası olduğunu bilerek, onların kendi stillerinde gelişimlerini hoşgörüyle karsılar ve fertleri birbirleriyle kıyaslamaz.

Bireyin farklı özellikleri farklı gelişim düzeyindedir:

gelişim aşamaları birbirinden farklı gelişmişlik düzeyindedir, ayni zamanda ayni gelişim alanında da farklılıklar vardır. Bireyin sosyal gelişimi fazlayken dilsel gelişimi daha düşük olabilir.

Gelişim alanları birbiriyle ilişkilidir:

Her bir gelişim alanı diğerini etkiler. Eğitimci bu ilkeden yola çıkarak örgencisinin sadece zihinsel yanını değil, bir bütün olarak gelişimini sağlamak için çaba harcamalıdır.

Gelişim farklı dönemlerde değişik hızla devametmektedir:

Bu ilke eğitimciye her yaşta aynı oran ve hızla eğitim yapılamayacağını anlatmaktadır. Gelişimin hizli olduğu(çocukluk gibi) dönemlerde eğitiminde hızlandırılması gerektiğine dikkati çeken bu ilke ayni zamanda her gelişim döneminde ayni seviyedeki bilgi beceri ve davranişlarin kazandirilamayacağini da ifade eder. *Bu gelişim kuralından gelişimin dönem ve evrelerinin olduğu da çıkarılmaktadır. Bunlar çocukluk dönemi, ergenlik dönemi, yetişkinlik ve yaslılık dönemi olarak isimlendirilebilir.

Çocuklar yalnızca kendi keşfettikleri şeyleri gerçek anlamda kavrayabilirler. Onlara bir şeyleri şipşak öğretmeye kalkıştığımızda, bunları kendilerinin yeniden keşfetmelerini engellemiş oluruzJean Piaget, meslek hayatinin büyük bir bölümünü

çocukları dinleyip, gözleyerek ve dünyanın her köşesinden bilim adamlarının ayni konudahazırladıkları raporları inceleyerek geçirdi.Piaget sonuçta, çocukların yetişkinlerdençok farklı düşündüklerini rtaya koydu.Jean Piaget'nin çocukların bilgiyle doldurulacak bos çuvallar olmayıp bilginin etkin yapıcıları oldukları, sürekli olarak kendilerine özgü kuramlar üretip bunları sınadıkları yönündeki görüsü;

kuşaklar boyunca eğitimciler tarafından saygıyla karşılandı.

GELİŞİM DÖNEMLERİ

• Çocukluk Dönemi Zihinsel Gelişim

(2)

• Ergenlik Dönemi Ahlak Gelişimi

• Yetişkinlik Dönemi Sosyal Gelişim

• Yaslılık Dönemi

Çocukluk Dönemi

• Kültürlere ve iklime göre farklılık olmasına rağmen bu dönem 0-12 yas arasını psamaktadır.

ZİHİN GELİŞİMİ: Piaget çocukluğu

zihin gelişim bakımından üç döneme ayırır:

1.Duyu motor Dönem: 0-2 yas arasını kapsayan bu

dönem çocuğun doğuştan getirdiği reflekslerden sonradan edineceği semalara geçisin olduğu zaman dilimidir. Bu dönemde çocuğun yeterince uyarılması onun duyularını harekete geçirecektir.

2.İşlem Öncesi Dönem(Sembolik işlemler dönemi) : 2-7 yas arasını

kapsayan bu dönemde çocuk gerçekçi değil ancak sembolik isler yapabilir. Kendisiyle iletişim kuran yetişkinlerinde onunla ayni seviyeden mesajlar vermesi gerekir.

Somut İşlemler Dönemi: 7-12 yas arası

çocuğun bir çok zihinsel isi somut olması şartıyla yapabildiği dönemdir. Bu nedenle eğitimciler, ilköğretimin ilk kademesinde çocuklara somut materyalleri kullanarak

işlemler yaptırabilirler Soyut işlem dönemi (11-…)

Soyut mantık prensiplerini isletme

• Hipotezler oluşturma ve test etme

• Tümdengelim, tümevarım gibi zihinsel işlemleri yapabilme

• Somut bağlantılardan ziyade soyut kavramlarla rahatça düşünebilme

• Oranlar, cebirsel dönüştürmeler ve diğer saf soyutlamaları yapabilme (Eğer a + b = x ise a=

x-b )

• Mantıksal akil yürütmeler (klasik mantık) yapılabilme

• Değer ve inanç sistemini yapılandırma AHLAK GELISIMI:

Çocuklukta ahlak gelişimi Piaget’e göre; niyete dikkat edilmediği, görünenden hareketle ‘iyi- kötü, doğru-yanlış ’ gibi değerlendirmelerdebulunulduğu dönemdir.

• Gilligan ise ahlak gelişimi bakımından çocukluğun bencillik dönemi olduğunu ifade eder

Kohlberg; ahlak gelişimi bakımından çocukların gelenek öncesi dönemi yasadıklarını ve bu

döneminde iki alt evresinin bulunduğunu belirtmiştir.

(3)

1.Ceza-itaat evresi:

Bu evre çocuğun sadece kendisini cezadan koruyan davranışların ‘iyi’ olduğunu düşündüğü okul öncesi evredir.

2.Değiş -Tokuş (Pazar)Ahlaki:

İlköğretimin ilk kademesindeki bu evrede çocuk iyi olanın karşılığı olan şeyler olduğu seklinde bir algılayışa sahiptir.Her iki evrede de ‘dogru-iyi-güzel’ gibi değerlerin cezadan koruyucu ve ödüle ulaştırıcı yanlarının vurgulanmasının onların gelişimleri adına yararlı olacağı yetişkinlerce bilinmelidir.

SOSYAL GELISIM:

Bu gelisim alani hayatta kişinin basarili olmasi için belki de en gerekli olan alandır.Çocukluktaki sosyal gelişimi, Erikson dörtdönemde ele almaktadır.

• 1.Temel güvene karsi güvensizlik dönemi:

Annenin bakim ve korumasının son derece önemli olduğu bu dönemde (0-1.5 yas)

bebeğin rahatsızlık belirtilerini algılayıp temel ihtiyaçlarının giderilmesi çocukta temel güven duygusunun oluşumunu sağlayacaktır

2.Özerkliğe karsı kuşku ve utanç(1.5-3 yas):

Bu dönem soru, inat ve tuvalet eğitimi dönemidir. Çocuk kendi isini yapmak ister, buna ortam hazırlanarak izin verilmelidir. İnadının geçici olduğu bilinciyle hareket etmeli, sabır ve hoşgörüyle karşılanmalıdır.

3.Girişime karsı suçluluk duygusu:

• 3-7 yas arasında çocuklar, çok hareketli ve girişkendir.Bu girişimleri yanlış bir girişim

değilse engellenmemeli, aksine doğru girişimler yetiksinler tarafından desteklenmelidir. Bu dönemde çocuk, cinsiyetinin farkina varmis olup kendi cinsiyetinden olan anne ya da babayı taklit ederek özdeşim kurmaktadır

4.Başarıya karsı aşağılık duygusu:

İlköğretimin ilk kademesindeki çocuk başarabileceğine inanmalıdır.Bu duygu iki yolla verilmelidir:

a) Üstesinden gelebileceği problemlerle yüzleştirilir ve çocuk biraz uğraşmayla çözerek kendi deneyiminden sonuç çıkarabilir.

b) Yetiskinlerin basarabilecegine dair geribildirimleriyle. Ancak bu iki yolla iletilen geri bildirimler gerçekçi olmalıdır

ERGENLIK DÖNEMI (12-18)

(4)

• Beden gelişimiyle daha açık görülen ergenlik dönemi ahlaki, duygusal-sosyal, zihinsel ve cinsel alanlarda da degisim ve gelişimlerin yaşandığı bir dönemdir.

AHLAK GELISIMI:

• Piaget’e göre ergenlik ahlaki açıdangörünenden çok arka plandaki niyete göre

değerlendirmelerde bulunulan bir dönemdir. Gilligan’a göre ise başkalarının daha etkili olduğu, başkalarının isteklerine göre değerlendirmelerde bulunulan bir dönemdir.

• Kohlberg ergenlikteki ahlak gelişimini geleneksel dönem diye adlandırır. Bu dönemde ergen geleneklerin etkisiyle doğru ve yanlışı belirler.

Geleneksel dönem iki evreden oluşur.

1.Grup Ahlaki Evresi:

Bu evre genellikle ilköğretimin ikinci kademesinde yaşanır.Bu evrede grubun onayladığı kişi için doğru olan, grubun onaylamadığı da yanlış olandır.

2.Kanun-Nizam Evresi:

Toplumun töre ve değer yargılarının eleştirilmeden kabul edildiği bu evrede, eğitimcilerin töreleri yasarken eleştirel bir bakış açısını da ergene kazandırması gerekir

ZIHIN GELISIMI:

Piaget ergenlik dönemindeki zihin gelişimine ‘soyut işlemler dönemi’ adini vermiştir. Bu dönemde ergen bir yetiksinin zihinsel gelişmişlik düzeyine ulaşmıştır. Artik sadece görünenle yetinmemekte görünmeyen objeler hakkında da akil yürütebilmektedir. Her kişi ve ortama göre farklı olan göreceli düşünceye ulaşmıştır

SOSYAL GELISIM

Erikson, ergenlikteki sosyal gelişimin en önemli belirleyicisinin kimlik edinme olduğunu vurgulamıştır. Bu döneme ‘sağlıklı kimlik edinmeye karsı rol karmaşası’ adini vermiştir

Saglikli kimlik edinmeye karsi rol karmaşası:

Sağlıklı kimlik edinmenin aile tutumuyla yakin iliskisi olan üç temel boyutu vardır.

• Bunlar ideolojik, mesleki ve cinsel kimlik boyutlarıdır YETISKINLIK DÖNEMI:

Ergenlik sonunda başlayan yetişkinlik, esin bulunup isin kurulduğu ve bunların sonucunda

üretime geçildiği bir dönemdir.

(5)

Zihin Gelişimi: Yetişkinlikte zihin gelişimi duraklama dönemine girmiştir. Bu dönemin sonuna doğru zihin gelişiminde düşüsün de başlayacağı bilinmeli ve her döneme özgü zihinsel görev ya da ödevler zamanında yapılmalı, ertelenmemelidir

Ahlak Gelişimi:

Kohlberg’e göre yetişkinlikte ahlaki gelişimde gelenek ötesi düzeye ulaşılmıştır. Bu dönem iki düzey seklinde açıklanmıştır.

1.Sosyal Sözleşme Düzeyi:

Bu düzeydeki bireyler töre ve kanunları, ancak tüm insanların hem fikir oldukları sürece olumlu bir bakış açısıyla değerlendirmektedir.

• 2.Evrensel İlkeler Evresi:

Doğru ve iyi olan tüm insanlığı ve evreni kucaklayacak ilkelerdir SOSYAL GELISIM: Eriksen yetişkinlikteki sosyal gelişimi iki dönem halinde ele almıştır:

1.Yakinlik Kurmaya Karşı Yalıtılmışlık:

Yetişkinlikte kişinin işine ve eşine karşı sağlıklıbir yakinlik kurabilmesi için ergenlikte bireyin

kendini iyi tanıyarak özüne uygun iş ve eş seçmis olmasi gerekmektedir. Aksi halde birey

işe ve eşe sahip olamayacagi gibi, eş ve iş sahibi olsa dahi bunlara karsı yakinlik

kuramayacaktır

(6)

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

Eğitim toplumsal bir olgudur. İnsanın toplum hayatı yaşamasından ortaya çıkmıştır. Amacı insanın davranışlarını değiştirmek ve onu yeniden biçimlendirmektir. İnsanı değiştirme ve biçimlendirme işi önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda yapılırEğitim, amaçlarını ve bu amaçlara uygun içeriği belirlerken ekonomiden de etkilenir. Yetiştireceği insanın biçimini belirlerken ekonominin taleplerini göz önünde bulundurur. İnsana, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bilgi ve beceriler kazandırarak onu nitelikli bir üretici haline getirir.

Ekonominin çeşitli düzeylerde eğitim görmüş insan gücüne gereksinimi vardır. Ekonominin tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki gereksinimlerini karşılayacak nitelikteki ve nicelikteki insan gücünü eğitim yetiştirir. Eğitim, yetiştirdiği bu insan gücü ile toplumun ekonomik yönden kalkınmasına katkıda bulunur. Bu katkının sağlanabilmesi, ekonominin insan gücü talepleri ile eğitimin yetiştirdiği insan gücü arasında bir dengenin kurulmasına bağlıdır. Ülkemizde bu denge kurulamamıştır. Eğitimin yetiştirdiği insan gücünün niteliği ve niceliği ile ekonominin eğitimden talep ettiği insan gücünün niteliği ve niceliği örtüşmemektedir

Eğitimin insan gücü yetiştirdiği alanlarla ekonominin yetişmiş insan gücü gereksinimi duyduğu alanlar arasında da bir denge sağlanamamıştır. Dolayısıyla ekonominin, eğitimin amaçları ve içeriği üzerindeki

(7)

etkinliği sınırlı kalmaktadır. Bunun bir sonucu olarak ekonomi, kalkınmak için gereksinim duyduğu insan gücünü temin etmekte sıkıntı yaşamakta ve bundan olumsuz yönde etkilenmektedir

 Ekonomi, insanların çeşitli mallar üretmek ve bunları tüketmek üzere toplumun çeşitli üyelerine bölüştürmek için kıt ya da sınırlı üretim kaynaklarını nasıl kullandıklarını inceler.

 Ekonomi, insanlığın üretim ve tüketim etkinliklerini nasıl düzenlendiğini inceler.

 Ekonomi halkın günlük faaliyetlerini, gelir kazanmasını, harcamasını ve yaşamını sürdürmesini inceleyen bir bilim dalıdır.

Ekonomi toplumların nasıl geliştiğini ve medeniyetin nasıl oluştuğunu inceleyen bir bilim dalıdır EĞİTİM EKONOMİ İLİŞKİSİ

Eğitim ile ekonomi arasındaki ilişki çok yönlüdür. Eğitim ekonomik faaliyetleri yönlendirir. Ayrıca ekonominin ihtiyaç duyduğu insan gücünüde eğitim kurumları yetiştirir. Eğitim,ekonomik kaynaklarla can bulur, ekonomik kaynaklarla desteklenmeyen bir eğitim sistemi düşünülemez. Bu karşılıklı etkileşim içinde hem ekonomi hem de eğitim kurumları, toplumun ihtiyaçlarını gidermeye dönük olarak hizmetlerini sürdürürler.

 Eğitim ile ekonomi ilişkisi,insanın toplumsal varlık olmasına bağlıdır.

 Ekonomi toplumsal bilimlerin içinde yer alır.

 Ekonominin ortaya çıkış nedeni ihtiyaçlarımızın sonsuz,kaynakların sınırlı oluşudur.

 Her toplumda başlıca ekonomik sorunlar üretim,bölüşüm ve tüketimdir.

 Halkın refahının sağlanması kaynakların verimli,tasarruflu ve doğru alanlarda kullanılmasına bağlıdır.

 Ekonomi üretilen mal ve hizmetin nasıl dağıtılacağını açıklamaya çalışır.

 Üretilen mal ve hizmetin tüketimi de çok önemlidir. Kimler ne ölçüde ekonomik etkinliklere katılmaktadır.

 Sonuç olarak eğitim insanlara sunulan bir hizmettir. Bunun tüketicileri bilinmelidir. Bilinçsizce yapılan tüketim milli ekonomimize zarar verir.

Eğitim arzının bir takım özellikleri vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir;

 Eğitim hizmetleri arzı,talebine göre öncelik gösterir. Eğitim hizmeti,talep edilmeden arzın yapılmasını gerektirir.

-Örneğin; zorunlu eğitimi on yıla çıkarmak istiyorsak gerekli öğeleri önceden sağlamamız gerekir.

 Eğitim hizmetleri arzı büyüktür ve kurumlar arasında bağlılık ve devamlılık gerektirir.

 Eğitimin arz unsurları(sermaye ve emek) birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

 Eğitim hizmetleri daha çok devlet tarafından finanse edildiği için fiyat değişimleri eğitim arzını az miktarda etkilemektedir.

 Eğitim kurumları,girdileri öğrenci, öğretmen, binalar...vb ve geliri de eğitim

hizmeti olarak söylenebilecek teşebbüsler olarak görülebilirler.

(8)

 Eğitim hizmetlerinde üretim fonksiyonunu mikro ve makro açıdan ele alabiliriz.

-Mikro açıdan bakıldığında; öğrencinin belli bir zaman dilimi içinde kazanmış olduğu bilgi ve beceriler dikkate alınır.

-Makro açıdan bakıldığında; eğitim bireyin hem bilgisini artırır hem de ihtiyaç ve amaçlarında değişimler yaratır,onları çeşitlendirir.

EĞİTİM TALEBİ VE GENEL ÖZELLİKLERİ

 Eğitim hizmeti talebini, kişinin, belli bir konu ile ilgili olarak, belli seviyede belli eğitim kurumuna devam edebilme imkanı şeklinde tanımlamak mümkündür.

 Eğitim için gelirinden aynı miktarda para ayıran iki birey eğitimden aynı derecede faydalanamazlar.(?)

 Eğitim ihtiyacı ertelenebilir bir ihtiyaçtır. Fakat beslenme, giyinme gibi ihtiyaçlarımızı hemen gidermemiz gerekir. Alfenderin E.R.G. kuramına göre insanın kendisi ya da çevresi üzerinde yaratıcı, üretici etkiler yapmak, yeni yetenekler geliştirmek, yeteneklerini kullanmak üçüncü derecede güdüler içinde yer alır.

 Eğitimin bir diğer özelliği de artarak biriken bir nitelik taşımasıdır. Dayanıksız mallar hemen kullanıldığında, dayanıklı mallar uzun süre kullanıldığında fayda sağlayarak ihtiyaçlarımızı giderirler.

 Eğitim ihtiyacının şiddet derecesi, fizyolojik ve medeni ihtiyaçlara göre çok daha yüksektir.

Eğitim ihtiyacında doyma noktası yoktur.

 Tüketicilerin tüketim unsurları arasında kurduğu dengeye tüketici dengesi denir. Eğitim hizmeti tüketici dengesi içinde, diğer hizmet ve mallardan daha farklı bir yere sahiptir. Çünkü verilen burslar ve yardımlar sayesinde maliyeti çok düşüktür . Bundan başka;eğitimden sağlanan tatmin kesin olarak tespit edilemez.

Eğitim talebini etkileyen etkenler makro ve mikro ekonomik etkenler açısından ele alınabilir.

 Makro etkenler; milli gelir düzeyi, nüfus büyüklüğü, nüfusun yaş ve cinsiyet bakımından bileşimidir. Her ülke nüfusunu okutmak ve eğitmek zorundadır.

 Mikro etkenler; tüketici tercihi,gelir seviyesi ve fiyattır.

Fiyat değişimleri karşısında, bir malın talep hacmindeki değişime, talep elastikiyeti denir. Eğitimin talep elastikiyeti düşüktür.

EĞİTİMİN TÜKETİM ÖZELLİĞİ

 Eğitim tüketici malı kabul edildiğinde bazı özelliklere sahip olacaktır.

 Eğitim hem elde edilmesi hem de tüketilmesi uzun zaman alan bir hizmettir.

 Eğitim alacak bireyler, alacakları eğitimin miktarını genellikle kontrol edemezler. Çoğunlukla bunda yaş faktörü etkilidir.

 Eğitim hizmeti bağımlılık özelliği gösterir. Eğitim hizmeti birbiriyle ilişkili ve zincirleme olarak birbirine bağlıdır.

EĞİTİMİN YATIRIM ÖZELLİĞİ

(9)

 Eğitim harcamalarının tamamını bir tüketim malı olarak görmek doğru değildir;çünkü eğitim harcamalarının bir kısmı eğitime yapılmış bir yatırımdır.

 Araştırmalar, eğitimin milli gelirimize etkisini göstermiştir. Emek ve sermaye tek başına milli gelir artışına sebep olmaz.

 Gerek devlet gerekse özel şirketler kaynaklarının bir kısmını personellerinin eğitimine ayırır.

Örneğin; hizmet içi eğitim, kurslar, seminerler.

 Eğitim insanlara daha iyi bir gelecek ve iyi bir iş sağlayabilir. Örneğin; eğitim fakültesine gelen öğrenciler.

Bu sonuçlardan dolayı eğitimin insan gücüne yapılan bir yatırım olduğunu söylemek mümkündür.

Vaizey'e göre eğitim bir tüketim malı niteliğindedir. Eğitim hizmetine kaynak ayıran kişi buna karar verirken, başka alanlardan daha fazla tatmin sağlayacağını düşünür.

 Eğitimin tüketim yönünü, eğitime yapılan giderler oluşturur.Ancak eğitim yönüyle diğer mallardan bir takım farklılıklar taşır.

 Eğitim uzun ömürlü bir maldır.

 Bireyler başka alana yapacağı harcamalardan fedakarlık yaparak eğitime kaynak ayırır.

Sırf görgü ve bilgisini arttırmak için eğitim kurumlarına devam edenler vardır YATIRIM VE TÜKETİM OLARAK EĞİTİM

 Eğitimin ne kadarının tüketim ne kadarının yatırım amacıyla yapıldığını tespit etmek zordur.

 Eğitim insan yeteneklerini geliştirir ama bunun tamamının yatırım olarak görülmesi doğru değildir.Eğitimin tamamı üretimi artırmaz,bir kısmı bireyin arzularının doyumuna yöneliktir.

 Birey pahalı bir eğitim alanı seçmişse bunun sebebi yatırım olabilir.Örneğin;diş hekimliği fakültesi pahalı bir eğitim gerektirir.

 Birey bir iş gelecekte kendisine kar getirecekse, bu işe yatırım yapar. Başka bir deyişle, eğitimin marjinal faydasını düşünür.

 Eğitimin tüketim veya yatırım olarak görülmesi ona ayrılan harcama açısından önemlidir.

 Eğitimin yatırım malı olarak görülmesi, milli gelir seviyesini de etkiler.

 Son zamanlarda yapılan araştırmalar eğitimin daha çok bir yatırım niteliği taşıdığını göstermektedir.

 EĞİTİM YATIRIMLARININ İKTİSADİ GELİŞMEYE KATKISI

 İnsanlar eğitimin iktisadi kalkınmaya etkisini bir süre anlayamamışlardır. İş yerindeki verimlilik artışını teknolojik gelişmelere ve işçi sayısına bağlamışlardır. Daha sonra iktisatçılar iş gücünün niteliğindeki değişmeleri incelemeye koyulmuşlardır. Eğitimin ekonomiye katkısını ölçmek için bir takım yaklaşımlar geliştirilmiştir.

Burada şu üç yaklaşımdan söz edebiliriz;

 Basit bağıntı;ekonomik indekslerle eğitim faaliyetleri ile ilgili indeksleri

karşılaştırmayı esas alır.

(10)

 Artık değer;milli gelirdeki artışlara bağlı olarak olumlu farkın(artık değer) eğitimden geldiğine dair bir hesaplamayı öngörür.

 Eğitimin dolaysız gelirini ölçme;eğitim görmüş insanlarla,görmemiş olanların hayat boyu kazançlarını karşılaştırma esasına dayanır.

İnsan gücüne yapılan yatırım, teknik ilerlemenin sağladığı imkanlardan

yararlanmayı mümkün kılar. Eğitimin dolaylı ve dolaysız yararları, insanların verimliliğinin artmasında ve kişisel gelişimlerinde önemli yer tutar.

EĞİTİM HİZMETLERİNİN FİNANSMANI

 Eğitim hizmetleri bir masraf gerektirir. Ülkelerin büyük bir çoğunluğu, eğitim işlerini devlet eliyle yürütürler.

 Toplumun büyük oranda eğitim talebini karşılayan kurumlar, kamu okullarıdır.

 Eğitim harcamaları, GSMH ile paralellik gösterir. Kişi başına düşen gelirin fazla olduğu ülkelerde, bütçeden eğitime daha fazla pay ayrılır.

 Eğitimin maliyeti,en basit olarak şöyle hesaplanır. Eğitimin iki tarafı vardır, eğitim kurumu ve aile. Birincinin masrafları

şunlardır: maaşlar, bakım ve malzeme,diğer masraflar. İkincinin

masrafları: okula ödenen harçlar, kırtasiye malzemeleri ve diğer

masraflardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli olarak çalışan işçinin çalışma süresi esas alınmıştır.. İŞ

düzenli araştırmalarla kazanılan, geçerli ölçütlerin sonucu olarak ortaya konan, yani mantık ilkelerine uygun biçimde temellendirilen bilgi, filozofa göre doğru bilgi

içeriğin yapısının ve düzenleniş biçiminin nasıl olacağı, hangi hızda ve ne kadar sürede sunulacağı; öğrencilerin dikkatinin nasıl çekileceği ve sürdürüleceği; yer

A) Mustafa Kemal Atatürk, vatan ve millet sevgisi olan bir liderdir. B) Kurtuluş Savaşı'mız, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kazanılmıştır. C) İlkokul

A) Trafik kurallarına uymak hem kendi hayatımızı hem de başkalarının hayatını korumaktır. B) Trafik kurallarına uymak sadece sürücülerin sorumluluğudur. C)

Pozitif tam sayıların olduğu her bölgeye üçer ok, negatif tam sayıların olduğu her bölgeye ikişer ok isabet ettiriyor.. Hakan, isabet ettirdiği her ok için o bölgedeki

• b.Oyunlar: çocuk oyunları, yalın oyunlar; kaleyi almak, kukalı saklambaç gibi basit çocuk

Analiz sonucu, siyasal görüş, sosyal baskınlık yönelimi, sağ kanat yetkecilik, dini yönelim ve içselleştirilmiş ahlaki kimliğin, katılımcıların otorite/saygı