• Sonuç bulunamadı

MİDE BALONU UYGULAMASI SONUÇLARIMIZ DOÇ. DR. HALİL COŞKUN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "MİDE BALONU UYGULAMASI SONUÇLARIMIZ DOÇ. DR. HALİL COŞKUN"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİDE BALONU UYGULAMASI SONUÇLARIMIZ – DOÇ. DR. HALİL COŞKUN

Doç. Dr. Halil COŞKUN tarafından Ağustos 2003 – Ocak 2016 tarihleri arasında Doç. Dr. Halil Coşkun tarafından 620 obez hastaya İntragastrik Balon (Mide Balonu-ORBERA) uygulanmıştır (410 kadın, 210 erkek), ortalama yaş 35.6 yıl, ortalama ağırlık 112.6 kg (70-250), ortalama Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 38.9 kg/m2 (27-77).

Mide Balonu çıkartılma zamanı gelen 570 obez hastanın 6.ay sonundaki sonuçları değerlendirilmiştir. Beşyüzyetmiş hastanın 350′ü kadın, 220´ı erkek, ortalama VKİ 33.7 kg/m2 (21-61), ortalama total kilo kaybı 19.1 kg (4-67 kg), ortalama fazla kilo kaybı yüzdesi (%EWL) %39.1 (10-99) dir.

Bu uygulama sonuçları Doç. Dr. Halil Coşkun tarafından her 2 ayda bir yapılan uygulamalarla birlikte

yenilenmektedir. Bu sonuçlar hiç bir şekilde izinsiz olarak kullanılamaz.

Doç. Dr. Halil Coşkun’a ait uluslararası dergilerde yayımlanmış tıbbi makalelerine aşağıdaki linklerden ulaşmak mümküdür.

Doç. Dr. Halil Coşkun’un Uluslararası Literatürde Intragastrik Balon Uygulamaları ile ilgili Çalışmaları (PubMed)

Assessment of the Application of the Intragastric Balloon Together with Sibutramine: A Prospective Clinical Study.

Coskun H, Bostanci O.

Obes Surg. 2010 Aug 20(8): 1117-20 Aug 20.

PMID: 18712574 PubMed – indexed for MEDLINE]

A case of asymptomatic fungal and bacterial colonization of an

(2)

intragastric balloon.

Coskun H, Bozkurt S.

World J Gastroenterol. 2009 Dec 7;15(45):5751-3.

PMID: 19960576 [PubMed - indexed for MEDLINE]

BioEnterics intragastric balloon: clinical outcomes of the first 100 patients–a Turkish experience.

Coskun H, Bostanci O, Dilege E, Bozbora A.

Obes Surg. 2008 Sep;18(9):1154-6. Epub 2008 Jun 3.

PMID: 18521700 [PubMed - indexed for MEDLINE]

Experience with sedation technique for intragastric balloon placement and removal.

Coskun H, Aksakal C.

Obes Surg. 2007 Jul;17(7):995-6. No abstract available.

PMID: 17894166 [PubMed - indexed for MEDLINE]

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTENİN OLUŞUMUNDA ENERJİ DENGESİ VE TEDAVİSİ

Obezite günümüzde tüm dünyada global bir epidemi halini almıştır. Obez insanların bazen insan üstü gayretine rağmen hızla yayılmaya devam etmektedir. Bu kişilerin gayreti fizyolojik mekanizmalar tarafından engellenmektedir.

Her kişiye ait genetik olarak tanımlanan ve yağ dokunun miktarını belirleyen yağ doku kontrol merkezi vardır. Bu merkez vucut yağ oranından azalma olduğunda devreye girip iştah ve enerji harcaması üzerinde değişiklikler yapar ve bu sonuçta kilo kaybını engeller. Bu merkezin insanların açlık

(3)

dönemlerinde kişiyi açlığa karşı korumak için geliştiği düşünülmektedir.

Bu vucut ağırlığını düzenleme sistemi, enerji dengesi nedeniyle cerrahi olmayan yöntemlerle uzun dönem kilo kaybı sağlayabilmeksi neredeyse imkansızdır. Diyet, egzersiz ve obezite ilaçlarıyla en fazla vucut ağırlığının %5-10’u arasında kilo vermek mümkündür ve bu yaklaşım bırakıldığında tekrar geri kilo alınımı nerdeyse kuraldır. Ancak önemle belirtilmesi gereken bir konu, küçük miktarlarda kilo verilmesi dahi obeziteye ait yandaş hastalıkların düzelmesinde verilen kilonun orana bağlı olmaksızın yardımcı olmaktadır.

Yinede daha fazla kilo verilmesi ve bunun uzun sürede geri alınmaması bu yandaş hastalıkların düzelmesinde daha çok yardımcı olmaktadır ve bu hastalarda uzun dönemde oluşan psikolojik baskının ortadan kalkmasını sağlamaktadır.

Günümüzde uzun süreli kilo kaybı oluşturmanın en etkili yöntemi cerrahi tedavilerdir. Bu uygulamalarla vucüt ağırlığı ortalama %35-45 arasında azaltılıp, en az 10-15 yıl böyle kalmasına neden olmaktadır. Cerrahi sonrası kilo kaybı, o b e z i t e y e a i t b u g ü n e k a d a r b e l i r l e n m i ş t ü m y a n d a ş hastalıkların azalmasına neden olur. Bunlar içinde şeker hastalığı (Tip 2 diyabet), hipertansiyon, dislipidemiler, alkole bağımlı olmayan karaciğer yağlanması, uyku apnesi, kalp hastalıkları, reflü özofajit, artrit, infertilite (kısırlık), stres inkontinans ve bacaklarda venöz staza bağlı ülserlerdir.

Net sonuç; yaşam kalitesinde artma ve ölüm riskinde azalmadır.

Bir gerçek var ki obezite cerrahi bir girişimdir ve beraberinde komplikasyonlar taşır, ancak bu riskler obezitenin risklerinin yanında oldukça düşük düzeydedir. Aynı zamanda son yıllarda obezite cerrahisinin çok daha güvenli bir şekilde yapıldığı bilinmektedir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

(4)

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ

Ameliyat, önemli ölçüde kilo vermek için güçlü bir “araç”

sağlar, ancak uygun bir bakım olmazsa bu “araç” etkinliğini kaybederek yeniden kilo almaya yol açabilir.

Kilo Almayı Önlemenin Temelleri

Yeniden kilo almayı önlemenin temeli eğitim ve düzenli takipdir. Hem ameliyattan önce, hem de ameliyattan sonra hastalara, başarılarını optimize etmek için ameliyatlarını nasıl kullanacaklarının öğretilmesi gerekir. Optimum eğitim;

ameliyat sonrası diyette danışma, davranışsal değişim ve ekzersiz konularını içermelidir.

Yeniden kilo alan bir hastayla görüştüğümde öncelikle, beni görmeye gelme cesaretine sahip olduğundan dolayı kendisini kutlarım. Vizit sırasında başlıca odaklandığım şey, yeniden kilo almanın; anatomik bir problemden mi (ameliyatta yanlış giden bir şeyler), medikal bir problemden mi yoksa davranışsal bir problemden mi (eski alışkanlıklara dönüş) kaynaklandığının anlaşılmasıdır.

Yeniden kilo alma konusunu çözerken aşağıdaki soruları sormak oldukça yardımcı olmaktadır;

1. Günde kaç kere yemek yiyorsunuz?

2. Günde kaç kere acıkıyorsunuz?

3. Hiç doyduğunuzu hissediyor musunuz, hissediyorsanız ne kadar sürüyor?

(5)

4. Bir oturuşta ne kadar yemek yiyebilirsiniz?

5. Mide ekşimesi ya da reflü yaşıyor musunuz?

6. Herhangi bir yeni ilaca başladınız mı?

7. Enerji düzeyiniz nasıl?

8. Yaşantınızda yeni ya da devam eden stres faktörü var mı?

9 . Y e n i d e n k i l o a l m a n ı z ı n n e d e n i h a k k ı n d a n e düşünüyorsunuz?

Eğer bir hasta aniden daha büyük öğünler tolere edebilmeye başlamışsa, artan sıklıkta açlık hissi yaşıyorsa ya da yeni veya tekrarlayan reflüsü varsa o zaman, daha çok bir anatomik problemle (ameliyatta kötü giden birşeyler) karşı karşıya olunduğundan şüphe edilmelidir. Anatomik problemlerin tanısı en iyi şekilde, üst gastrointestinal endoskopi ile konur.

Aşağıda yeniden kilo almanın bazı anatomik nedenleri yer almaktadır;

Anatomik

Poş genişlemesi (Mide Bandı için)

Mide bandı problemleri (balon kaçağı, tüpte delik, port bağlantısının kesilmesi, band ta kayma, band migrasyonu vb)

Anastomotik genişleme (Gastric Bypass için) Mide hacim genişlemesi (Tüp Mide için)

Yeniden kilo almaya yol açabilen bazı medikal durumlar da vardır. En yaygın olanlarını aşağıda listeledim. Bunların çoğunun tanısı, iyi bir medikal öykü ve kan testleri ile konulacaktır. Medikal

Gebelik

Tiroid hastalıkları

(6)

Adrenal hastalıkları Yeni ilaçlar

Böbrek ve/veya kalp problemleri

Deneyimlerime göre kilo kaybı ameliyatından sonra yeniden kilo almanın anatomik ve medikal nedenleri oldukça nadirdir, ancak mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Hastaların büyük çoğunluğunda yeniden kilo alma hastanın eski, sağlıksız alışkanlıklarına tekrar geri dönmesinin sonucudur.

İyi haber, erken müdahale ve hastayla özel konuları ele almakla, sıklıkla hastanın yeniden kilo almasının önlenebildiğidir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

Belirli bir zamanda tipik olarak saçın yaklaşık yüzde 90’ı anagen (büyüme fazında), yüzde 10’u da telogendir (pasif ya da durgunluk fazında). Bunun anlamı dökülen saçınız çıkan saçınızdan çok daha az olduğundan, dikkate değer bir saç kaybınız olmamasıdır. Ancak bazen bu durum değişebilir.

Obezite cerrahisi hastalarının operasyondan sonraki yaygın bir korkusu ve şikayeti, saç dökülmesidir. Biz insanların çoğu için saçlarımız, öz imajımız ile vücut imajımızın önemli bir parçası olmakla birlikte vücutlarımız için bu durum çok önemli değildir. Bu nedenle beslenmenin saç sağlığı üzerinde büyük bir etkisi olabilir, çünkü vücut bir seçim yapmaya zorlandığı zaman besin gereçlerini saçlarınızdan uzağa, beyniniz ve

(7)

kalbiniz gibi yaşamsal organlarınıza kaydıracaktır. Saç dökülmesinin birçok nedeni vardır. Obezite cerrahisinden sonraki en yaygın saç dökülmesi şekli tıbbi olarak telogen effluvium olarak bilinen ve hem beslenme ile ilgili hem de beslenme ile ilgili olmayan nedenleri bulunabilen dağınık dökülmedir.

Saç Çıkması ve Dökülmesi. Farkında olsanız da olmasanız da yaşamınızın çoğunda her zaman için hem saç çıkması hem de saç dökülmesi süreci yaşarsınız. İnsan saç foliküllerinin iki durumu vardır: büyüme fazı olan anagen ve pasif ya da durgunluk fazı olan telogen. Saçların tümü yaşamlarına anagen fazda başlar, bir süre için büyür ve sonra da yaklaşık 100 ila 120 gün süren telogen fazına geçerler. Bunu takiben saçlar dökülür.

Belirgin stres türleri saçların çok daha büyük bir yüzdesinin telogen fazına geçmesine neden olur. Bu geçişle ya da telogen effluvium ile sonuçlandığı bilinen stres etkenleri şunları içerir:

1- Yüksek ateş 2- Ağır enfeksiyon 3- Önemli bir ameliyat 4- Akut fiziksel travma

5- Zayıf düşüren kronik hastalıklar (kanser ya da son aşamadaki karaciğer hastalığı gibi)

6- Hormonal bozukluklar (hamilelik, çocuk doğurma ya da östrojen tedavisinin kesilmesi gibi)

7- Sıkı diyet (şok diyet) 8- İştahsızlık

9- Düşük protein alımı

10- Demir ya da çinko eksikliği 11- Ağır metal zehirlenmesi

12- Bazı ilaçlar (beta blokerler, antikoagülanlar, retinoidler ve immünizasyonlar gibi)

Obezite Cerrahisi ve Saç Dökülmesi: Beslenme ile ilgili nedenler bir yana obezite cerrahisi ameliyatı olanlarda zaten iki önemli risk mevcuttur, bunlar; önemli bir ameliyat ve

(8)

hızlı kilo kaybıdır. Yalnız bu etkenler bile ameliyattan sonra görünen saç dökülmesinin çoğundan sorumlu olabilir. Beslenme ile ilgili bir nedenin yokluğunda saç dökülmesi, telogen faza geçen saçların tümü dökülene kadar devam edecektir. Bunları anogen faza geri döndürmenin bir yolu mevcut değildir.

Diyetle ilgili bir nedenin yokluğunda saç dökülmesi, nadiren altı aydan fazla sürer. Telogen effluviumda saç folikülleri zarar görmediğinden, saçlar yeniden çıkacaktır. Bu nedenle doktorların çoğu obezite cerrahisi geçiren hastalarını zamanla, sabırla ve iyi bir besin alımı ile saçlarının yeniden çıkacağı konusunda ikna edebilmektedir. Kesintili besin yetersizliklerinin telogen effluviuma neden oldukları ve katkıda bulundukları bilinmektedir. Aşağıdaki durumlarda obezite cerrahisi sonrası saç dökülmesinde beslenme ile ilgili katkıdan daha fazla şüphelenilmelidir;

* Ameliyattan sonra bir yıldan daha fazla süren saç dökülmesi

* Ameliyattan altı aydan daha fazla bir süre sonra başlayan saç dökülmesi

* Yemek yemede güçlük çekmiş ve/veya takviye alımına uymamış hasta

* Ferritin, çinko ya da protein değerleri düşük çıkan hasta

* Beklenenden daha hızlı kilo vermiş olan hasta

* Diğer yetersizlik belirtilerinin bulunması

Demir: Saç dökülmesi ile en çok bağlantısı bulunan tek besin öğesi demirdir. Kansızlığa bağlı olmayan demir eksikliği ile saç dökülmesi arasındaki bağlantı ilk olarak 1960’larda açıklanmışsa da son 10 yıla kadar izlem çalışması ya yapılmamış ya da çok az sayıda yapılmıştır. Yeni araştırmalar saç dökülmesinin tanısal aracı olarak ferritinin önemi konusunda çelişkili olmakla birlikte telogen effluviumdaki önemli sayıda insanın demir tedavisine yanıt verdiği saptanmıştır.

Saç sağlığı için optimum demir düzeyleri belirlenmemiş olmasına rağmen 40 ug/L’nin altındaki bir ferritin düzeyinin, kadınlardaki saç dökülmesi ile ilişkili olduğuna dair bazı sağlam kanıtlar vardır. Bu değer kansızlık için düşünülen düzeyin epey üzerinde olduğundan değersiz görülmekte ve doktorların bunu bir eksiklik olarak görmesi beklenmemektedir.

Çinko: Çinko eksikliği hem hayvan çalışmalarında hem de insan olgularında saç dökülmesi ile ilişkilendirilmiştir. İnsanlarda çinko eksikliğini hem telogen effluviyuma hem de immün aracılı

(9)

saç dökülmesine bağlayan veriler mevcuttur. Çinko eksikliği biliopankreatik diversiyon / duodenal switch sonrası için iyi bilinen bir problem olup, gastric bypass ve mide bandı gibi diğer prosedürlerle de oluşabileceğine ilişkin bazı göstergeler bulunmaktadır.

1996 yılında bir grup araştırmacı vertikal band gastroplasti (VBG) ameliyatı geçiren hastalardaki saç kaybı ile ilgili tedavi amaçlı olarak yükzek dozda çinko ile çalışmayı seçti.

Çalışmada, ameliyat sonrası saçları dökülen hastalara günde üç kez 200 mg çinko sülfat (45 mg doğal çinko) verildi. Bu, hastaların almakta olduğu multivitamin ve demir takviyelerine ilave idi. Çinko ya da diğer besin öğeleri için laboratuar tetkikleri yapılmadı.

Araştırmacılar, çinko alan hastalarda altı ay sonra saç dökülmesinin yüzde yüz durduğunu saptadılar. Daha sonra çinkoyu kestiler. Beş hastada çinko kesildikten sonra saç dökülmesi yeniden başladı, takviyenin yenilenmesinden sonra ise tekrar durdu. Beslenme kökenli olmayan telogen effluviyumda saç dökülmesinin normal olarak altı ay içinde durmasının beklenebileceğinin kaydedilmesi önemlidir.

Araştırmacılar labratuvar çalışması yapmadıklarından ve kontrol grubu da söz konusu olmadığından, bu noktada anlamlı olan hastalar yalnızca çinkonun kesilmesinden sonra saç dökülmesi sürenlerdir. Bu nedenle de çinkonun obezite cerrahisinden sonraki saç dökülmesini önlediğini söyleyemeyiz, bu tür bir bağlantı kurulabilmesi için kesinlikle daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.

İlave önemli bir not: Yetişkinlerde tolere edilebilir Çinko alımı üst düzeyi 40 mg/gün olarak tayin edilmiştir. Söz konusu ç a l ı ş m a d a b u d ü z e y i n ü ç k a t ı f a z l a b i r g ü n l ü k d o z kullanılmıştır. Bu düzeyler sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olmakla kalmaz, 60 mg/gün düzeyleri ile birlikte (çoğunlukla bakır eksilmesine bağlı olarak) kronik zehirlenme başlayabilir. Bu çalışmayla ilgili bilgiler “yüksek dozda çinkonun kilo kaybı ameliyatı sonrasındaki saç dökülmesini önlediği” mesajı ile birlikte birçok destek grubu ve sohbet odalarına, hatta doktor muayenelerine kadar taşınmıştır.

Hastalara, yüksek dozlu çinko tedavisinin kanıtlanmış olmadığı ve zehirlenme risklerinden dolayı yalnızca gözetim altında yapılması gerektiği uyarısında bulunulmalıdır. Bu tür yüksek bir doz vermeden önce çinko eksikliğini kontrol etmeye yönelik

(10)

olarak yapılacak bir test en iyi yöntem olacaktır.

Protein: Düşük protein alımı saç dökülmesi ile ilişkilidir.

Yetersiz protein alımı duodenal switch ile ve çok daha az bir derece de gastric bypass ile bildirilmiştir. Cerrahların yalnızca yaklaşık %8’i total protein, albümin ve pre-albümin laboratuar takibi yaptıklarından, görülme sıklığı ile ilgili olarak çok şey bilinmemektedir. Sınırlı çalışmalar, en çok riski bulunan hastaların, en hızlı ya da en fazla miktarda kilo kaybeden hastalar olduğunu ileri sürmektedir.

Gastrik Bypass ameliyatı ile birlikte hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve normal mide sıvısı önemli ölçüde azaltılmış olmaktadır. Ayrıca protein sindirimine yardımcı olan p a n k r e a t i k e n z i m l e r d e i n c e b a r s a ğ ı n a l t k ı s m ı n a yönlendirilmektedir. Bu nedenle de çoğu olgunun sorumlusunun yetersiz emilim değil, yetersiz sindirim olması muhtemeldir.

Bazı çalışmalar da etken olarak düşük protein alımını göstermiştir.

Araştırmalar aynı zamanda düşük amino asit I-Lisin düzeyinin saç dökülmesine katkıda bulunduğunu ve Lisin yokluğunun ise hem demir durumunu hem de saçların yeniden çıkmasını iyileştirebileceğini göstermektedir. Demir tedavilerine ek olarak 1.5-2 gram arasında I-Lisin ile takviye edilen saç dökülmeli anemik hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada ferritin düzeyleri, tek başına demir terapisine kıyasla önemli ölçüde artmıştır.

Pek çok kişi besin Biotini takviyesinin ya da topikal uygulamasının ya saç dökülmesini önlediğine ya da yeniden saç çıkmasını artırdığına inanmaktadır. Bugüne kadar her iki varsayımı da destekleyecek bir bilgi mevcut değildir. Biotin eksikliği cilt iltihabına neden olabilirse de saç kaybının yalnızca aşırı derecede indüklenmiş hayvan modellerinde ya da aşırı derecede yumurta beyazından oluşan uzatılmış ekstrem diyet durumlarında oluştuğu bilinmektedir.

Diğerleri: Saç sağlığı ile ilişkili diğer besin öğeleri A vitamini, İnositol, Folik asit, B-6 vitamini ve başlıca yağlı asitlerdir. Saç dökülmesi ayrıca tiroid hastalığı ve polikistik over sendromu gibi sistemik hastalıklardan da kaynaklanabilir ve genlerden etkilenir.

Sonuç: Saç dökülmesi obezite cerrahisi hastaları için rahatsız edici olabilir ve bir çoğu bunu önleyip önleyemeyeceğini görmek için kendi başlarına besin öğelerini denemeye

(11)

kalkışırlar. Ne yazık ki erken saç dökülmesinin önlenebilir olduğuna ilişkin bulgular azdır, çünkü büyük bir olasılıkla ameliyat ve hızlı kilo kaybından ileri gelmektedir.

Bununla birlikte sonradan oluşan saç dökülmesi beslenme ile ilgili bir problemin, özellikle de demir eksikliğinin bir göstergesi ve klinik olarak yararlı bir işaret olabilir.

Potansiyel saç dökülmesi ve altta yatan muhtemel nedenleri konusunda hastaları bilgilendirmek, bilinçli seçimler yapmalarına ve gerçek değeri çok az olan reklam materyallerine para harcamaktan kaçınmalarına yardımcı olabilir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA ORUÇ TUTULMASI İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME

Ramazan ayının yaklaşması ile birlikte obezite cerrahisi geçirmiş hastalarımın bir çoğu oruç tutup tutamayacaklarını merak ettiklerini sormaktadırlar. Konuya biraz daha açıklık getirmek ve bu konudaki bilgileri aşağıda sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Öncelikle obezite ameliyatı geçirmiş kişilerin ameliyat sonrasında uzun süren açlık durumlarında olmamaları gerekiyor.

Bu kişilerin ameliyattan sonra aldıkları gıda miktarı çok fazla azalmaktadır, gerekli protein ve sıvı ihtiyacı alımı daha da zorlaşmaktadır. Uzun yaz dönemlerinde hızlı sıvı kaybı önemli sorunlar doğurabilmektedir. Uzun süren açlık sonrasında iftarda fazla yemek yeme isteği doğabilir ancak mide kapasitesi buna izin vermeyeceği için bulantı ve kusmalarla karşılaşılabilir. Ameliyat sonrası gün içerisinde sıvı gıdaların az ve devamlı alınması bulantı ve kusma riskini

(12)

azaltmaktadır. Yine aynı şekilde uzun süren açlık sonrasında fazla miktarda karbonhidrat ihtiyacı ortaya çıkabilir ve buda şiddetli bir Dumping Sendromu’na neden olarak ciddi rahatsızlığa yol açabilir.

Ameliyat geçirmiş kişilerin dikkat etmesi gereken önemli noktalardan bir tanesi de vitamin ve mineral replasmanının özellikle ilk yıl içinde düzenli yapılmasının gerekliliğidir.

Uzun süren açlık durumlarında bu ek takviyelerin düzensiz alınması emilimleri ile ilgili problemler oluşturabilir.

Bu alandaki araştırmalar çok fazla olmamakla birlikte kişisel olarak kendi klinik deneyimimde ameliyat sonrası ilk 12-18 aylık dönem içerisinde ramazan ayında oruç tutulmasını tıbbi nedenlerle önermemekteyim. Daha sonraki yıllarda hastanın metabolik durumu değerlendirilerek daha farklı bir yaklaşım içerisinde bulunulabilir.

Doç. Dr. Halil Coşkun

Kaynak: Diabetes and Ramadan. Fasts after bariatric surgery.

Chan F et al. BMJ 2010

OBEZİTE CERRAHİSİ ÖNCESİNDE KARACİĞER KÜÇÜLTME PLANI

Yalnızca obezite tedavisi için bir ameliyatı bekliyor olmak, arkanıza yaslanıp yiyebileceğiniz kadar yemeği tıka basa yemeniz için bir mazeret değildir! Ameliyatınızdan önce diyet a r a c ı l ı ğ ı y l a v e r e b i l e c e ğ i n i z h e r b i r k i l o a v a n t a j sağlayacaktır, ameliyatı kolaylaştıracak ve ameliyata ilişkin riskleri azaltacaktır.

(13)

Bazı cerrahlar, ameliyattan bir hafta önce çok sıkı bir diyeti zorunlu tutarlar – düşük yağ, şeker, karbonhidrat gibi – eğer doktorunuz böyle bir diyet yapmanızı istemezse bile bunu uygulamak operasyonunuzun LAPAROSKOPİK (kapalı cerrahi) olarak tamamlanma şansını artıracaktır, çünkü karaciğerinizin boyutu küçülecektir.

Sıkı bir diyet yaparak vücudunuz glikojen depolamasını azaltır (glikojen, enerji için karaciğer ve kaslarda depolanan bir tür şekerdir). Yaklaşık her 30 gram glikojenle birlikte vücut 100 gram su depolar; yani çok sıkı bir diyet, özellikle de nişasta ve şeker açısından düşük bir diyet izlediğinizde vücudunuz glikojen deposunu ve bir miktar suyu kaybeder. Karaciğer, içinde daha az glikojen ve su bulunduğundan büzülür.

Bu diyet yalnızca ameliyattan bir hafta önce önerilmekte olup, ameliyattan sonra devam edilmez. O hafta içinde kilo verme olasılığınız çok fazladır, ancak bu kilo kaybı başlıca su kaybından oluşur. Lütfen gün boyunca su içmeye devam edin.

Örnek Menü:

Kahvaltı

Küçük kase tahıl/yulaf ya da 1 dilim tost ekmeği üzerine sürülmüş düşük

kalorili yağ

Öğlen yemeği

1 dilim ekmek ya da 2 yulaflı bisküvi Ufak porsiyon yağsız et

ya da balık ya da Ufak porsiyon peynir ya

da haşlanmış 2 yumurta Yeşil salata (sossuz) ya

da domates

(14)

Akşam yemeği

Ufak porsiyon yağsız et ya da balık ya da Ufak porsiyon az yağlı peynir ya da 2 haşlanmış

yumurta ya da Tofu

1 küçük patates ya da 2 yemek kaşığı makarna ya

da pilav

Sebze (kök sebzeleri hariç istediğiniz kadar)

Günlük

İçecek olarak 150 ml yulaf üzerine 2 porsiyon meyve (örn

elma, portakal, muz, armut)

Su, çay, kahve, düşük kalorili meşrubat

serbest

1 düşük kalorili, düşük şekerli yoğurt

Doç. Dr. Halil Coşkun

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğrencilere uygulanan anket sonuçlarına göre bayanlara ait BAİ toplam değeri 13,2 Erkelere ait BAİ değeri 12,4 olarak bulunurken araştırmaya katılan

Chronic TE is an idiopathic, self-limiting con- dition, which is characterized by increased shedding of hairs in the telogen phase for at least 6 months but with no widening of

Yanık travmasının tedavisinde tıbbi beslenme tedavisinin yeri oldukça önemlidir. Travma nedeniyle artan katabolizma- sının azaltılması ve geriye döndürülmesi,

Üniversitenin Konya kent ekonomisine olan etkileri değerlendirilirken, hesaplamalarda kullanılacak olan üniversite, vakıf, döner sermaye ve Sağlık Kültür ve Spor Dairesi

Şairnâmelerde bahse konu şairin ölü- mü ifade edilirken kullanılan söz ka- lıpları, aslında ölüme bakış ve ölümün ifade biçimlerini belirleyen temel yak-

Öncelikli gereksinmeler karşılanmadıkça bir üst basamağa ilerlemek zorlaşır.. Öncelikli gereksinmeler karşılanmadıkça bir üst basamağa

• Vücut ağırlığı ve adipoz doku artışı hücrelerin sayısında veya büyüklüklerinde artış olabilir yada iki kombinasyon beraber

• Fiziksel aktivite enerji harcanmasında ve ağırlık denetiminde çok önemlidir. • Egzersiz ve diğer fiziksel aktivite yöntemleri ile enerji harcamasının artması