KANSER
TEŞHiiSVE
TEDıAViStND!E
iMMüNOl.ıOJiNiN
YERi*
Dr. Arthur
Lexıroff' Çeviren : Dr. Pharm. Erendiz Sayron
(**_)insanlardaki neoplasmalarla (tümörlerle) ilgili belli
başlıiki soru akla gelmektedir : Neden
bazı kişilerdeneoplasmalar
oluşmaktadır? Diğer kişilerde
neoplasma
oluşmasınıönleyen nedir? Tü- mör immünolojisinin
mekanizmasınınincelenmesi bu sorulara bi- raz
ışık tutacaktır.Biz burada, «tümör spesifik antijeni (T.S.A.) »,
«onkofetal antijen», neoplastik
hastalıklarınimmünolojik teste uy-
gulanması,
immünoterapi, «vira! antijen»
kavramlarınıinceleye-
ceğiz.
Tümörle normal doku
arasındahem kalitatif, hem de kantita- tif farklar bulunur. Enzimatik ve hormonal
farkların çoğukalita- tiftir. Pek çok tümörde belirgin
k~itatifözellikler
vardır.Bu özel- liklerden en önemlisi «tümör spesifik antijenleri» dir. 'Tümörler et-
raflıca
incelenirse,
bazı bileşikleri salgıladıklarıgörülür.
Bunların çoğutümör yüzeyinden
salgılananve tümöre
bağlıglikoproteinler- dir. Tümörün türüne göre spesifiktirler (1, 2 , 3). Bu
bileşikler,has-
tanın
normal hücrelerinde
bulunmadıklarıiçin
yabancıprotein ka- rakterindedirler ve antijeniktirler. Hastada spesifik immün reaksi- yonlara neden olurlar. Bu - özellikten
teşhisve tedavide
yararlanılabilir.
Tümör spesifik antijenleri ikiye
ayrılır.Gruplardan biri tümör tipine spesifiktir. Virüslerin
oluşturduğuhayvan tümörlerinde bu antijenler virüs
DNA'ları tarafındansentez edilirler ve tümör hüc-
('") The Canadian Journal of Hospital Pharıncy, XXVIII, 21 53
(*"*) A. Ü. E~zacılık Fakültesi Farmakognozi ve Farmasötik Botanik Kürsüsü
resının
yüzeyinde bulunurlar. Bunlar tam
anlamıyla yabancıpro- teinlerdir ( 4,).
Ciğergrup «onkofetal antijenler» dir. Bunlar nor- mal fetusta bulunurlar ama
doğumdansonra yokolurlar. Tümör
oluşursa
onkofetal a,ntijenler tümör hücrelerinin yüzeyinde yeniden ortaya
çıkarve oradan ekstra seluler
sıvıya karışır(1, 5). Onkofe- tal antijenler
yalnızneoplasmala.ra
Ö!Zgü değildir.Süratli bir reje- nerasyonun
olduğutüm
hastalıklardabu antijenlere
rastlanır.Yal-
ıuz
neoplastik
hastalıklardaantijen
miktarıçok
fazladır.Bu anti- jenlerden en iyi bilineni « karsinôembriyonik antijen» dir (
1).Bu antijen gastroentestinal kanserlerde, hepatoma, terratoma, pek çok
başka
kanser tümörlerinde,
ayrıcaalfa fetoprotein, normal plasen- ta, karsinoplasental alkalin fosfatas'da
bulunmaktadır.Bu gruba giren pek çok
başkaantijenden de
bahsedilmiştir( 5.) .
Hekimlerin bir
çoğunagöre bütün
insanların yaşamlarınınçe- .
şitlidö nemlerinde neoplastik hücreler
geliştirmelerinormal bir ol- gudur.
Yalnız,süratle büyüyen neoplasmalar
geliştirmey:ii,çünkü bu habis hücrelerdeki tümör spesifik antijenleri vücudumuzda im- mün reaksiyonlara neden olur. Bu durum
neoplasmanınyok olma-
sını sağlar
ve biz
neoplasmayıtehlikeli bir
yabancıbakteriyi ya da virüsü tasviye
ettiğimizgibi tasviye ederiz. Bu olaya «immün kon- trob _ (6) denir. Bu savunma
mekanizmasının yıkıldığı koşullardaneoplasmalar
ço.ğalır. Savunmanın yıkıldığı koşullar kalıtımlailgili immün yetersizlikler
olabileceğigibi sonradan edinilen immün ye- tersizlikler de olabilir.
Kalıtımlageçen immün yetersizliklere Ataxia Telangiectasia, Wiscott Aldrich Sendromu, Mongolism örnek olarak verilebilir. Sonradan meydana gelen immün yetersizlikler ise immünosüpresif tedavi gören ya da radyasyon alan hastalarda,
yaşlılarda
ya da bir neoplasma
geçirmişolan hastalarda görülür.
Bir tümörün
gelişmesininve
doğurduğu sonuçların hastanıntü- möre
karşıimrnün
reaksiyonlarınahiç
değilse kısmen bağlıoldu-
ğunu
gösteren bulgular
vardır(7). insanlarda görülen
göğüskan- serini de içeren bir çok kanser
çeşidindetümöre lenfosit
sızmasımetastasa direnci kuvvetlendirir ve
yaşamsüresini
uzatır(8).
(Lenfositler, tümöre
karşıimmün reaksiyonun indisi olarak
düşü-nülür.) Hayvanlarda bir tür
aşılamaylaneoplasmalan durdurmak mümkün
olmuştur.Bu
aşılama şöyle yapılmaktadır: Hayvanlarda ya tümör spesifik antijenleriyle bir immünizasyon meydana· getiri- lir, ya da
neoplasmayıhalen
taşıyanveya daha önce
taşımışisoge-
39
nik
başkahayvanlardan elde edilen immün lenfoid hücreler deney
hayvanlarına
transfer edilir.
Tümöre
karşıdirenci
sağlayanve tümör hücrelerini öldürebi- len bu immün hücreler timus bezinin
yaptığılenfositlerdir. Bunlara
«T hücreleri» de denir. «T hücreleri» tümör hücrelerini in vivo ve in vitro öldürebilmektedir.
Burada
aklımızayeni bir soru geliyor : Madem tümörler ken- dilerine
karşıimmün reaksiyonlar
doğmasınaneden oluyor ve ma- dem bu immün reaksiyonlar tümörleri yok edebiliyor, öyleyse ne- den tümörler
büyümeğedevam ediyor ve ölüme yol
açıyor?Netlcn- lerden birisi arzu edilen antitümör immünolojik reaksiyonlara pa··
ralel olarak, hastada tümörü yok olmaktan koruyan, arzu edilmE.- yen
reaksiyonlarında meydana gelmesidir. Arzu edilmeyen immün
reaksiyonların
nedeni de, tümör spesüik antijenlerine
karşı oluşan«hümoral antibodilerdir». Kanda, tümör antijeni ve antibodisi uy- gun oranlarda
birleşirve antijen - antibodi kompleksleri
oluştururlar. Bu kompleksler tümöre
karşıolan T hücrelerinin
gelişmesiniinhlbe ya da bloke edebilirler; böylece de tümörün büyümesine or- tam
hazırlarlar(9, 10).
Tümör
taşıyanbireyin
kanında,bireyin immün
reaksiyonlarınıönleyen antibodilerden
başka bazı diğerfaktörler de
bulunmuştur.Bu faktörler
neoplastnanınbüyümesine ve
yayılmasınabireyin
di-rencini
azaltırlar(11).
Tümörlerle ilgili immünolojinin
aydınlanmasıylainsan neoplas- tik
hastalıklarının teşhisve tedavisinde yeni uygulamalar
başlamıştır.
Kanserli hastalarda T hücrelerinin
sağladığıimmünite
ikitestle ölçülebilmektedir : Bu testler · «Bekletilen tip» deri testi (10) ve
«lenfosit kültür»
tekniğidir(10). Testlere olumlu cevap veren has- talann
yaşamsürelerinin uzun
olmasıumulabilir. Bu hastalarda ke- moterapi ve immünoterapinin daha
başarılıolma
olasılığıda fazla-
dır.
Testlere olumsuz cevap veren hastalarda genellikle
hastalığınseyri kötüye
doğrugider ve bu
kişilerdetümö·rün metastatik
yayılması
beklenir.
Tümö·r spesifik antijenleri sayesinde
diğeryöntemlerin elver-
diğinden
daha erken kanser
teşhisiyapma mümkündür. Kuvvetli
ve spesifik bir antiserum kullanarak, tümör
taşıyan hastanınka-
]anan kanser
vakalarındakarsinoembriyonik antijeni,
karaciğerkan- serinde alfa fetoprotein'i saptayan testler
vardır. Yumurtalıkkan- serleri, melanoma ve sarkomalar için de testler
geliştirilmektedir.Ne
yaz.ıkki testlerin
çoğutam güvenilir
değildir.Çünkü, ara
sırasahte pozitif reaksiyonlar elde edilebilir.
Son hedef kanserin önlenmesi ve tedavisi
olduğunagöre, im- münoterapinin buradaki rolü önemlidir. Radyoterapi ve kemoterapi tümör hücrelerini öldürdükleri gibi normal hücreleri de öldürebi- lir. Habis hücrelerden
bazılarıise bu tedavi yöntemleriyle
ölmey.~bilir. Oysa., tümör hücrelerine immünolojik bir «hücum», tümör spesifik antijeni taşıyan hücreleri bulur ve bu hücreleri tahribeder.
Eğer
bütün tümör hücreleri sözü geçen antijenleri
taşıyorsateorik olarak hepsi yokedilebilir.
tmmünoterapi yeni
değildir.Hekimler lSOO-'lerden beri hasta-
larını
tümörlere
karşıimmün
kılmağa çalış.ıyorlar.BCG ie
yapılanimmüniteyi kuvvetlendirici tedavi de eskilere
dayanır.1906 da Dr.
Bradford Coley, kanserli
hastalarınaölü ya da diri bakteri sus-
pansiyonları
veriyor, bazen
başarılıda oluyordu.
Hastayıimmün
kılarak
tedavi etme
çabalarına diğerbir örnek, gebelikten sonra gö- rülen koryonkarsinomasında hastanın eşinin spermİeriyle immünize edilerek tedavi edilmesidir.
Tümörlerin büyük
kısmı,kana tümör spesifik
an~ijenleri salgıladığı
için,
hastalarıkendi tümörlerinin ekstreleriyle immünize et- mek
olanaksızdır. Yapılmas.Listenilen
şey hastanınimmün sistemi-
niharekete geçirmek ve
imınünsistemin hastadaki tümörlerin anti- jenlerine
karşıetkili
olmasını sağlamaktır.Yukarda
anlatıldığıüzere T hücreleri, tümör hücrelerini öldür- mektedir. Ama hümoral antibodi reaksiyonu, antibodi - antijen komplekslerini
oluştururve bu kompleks sitotoksik immüniteyi blo- ke edebilir. Bu nedenle, tedavide amaç, sitotoksik T hücrelerinin
sağladığı
immüniteyi güçlendirmek ve hümoral antibodi reaksiyonu inhibe etmektir. Bu amaç,
bazıvakalarda
hastayı canlıBOG ya da benzer etkili
diğerorganizmalarla immünize etmekle
gerçekleştirilebilir (12, 13). Ne ya'Zlk ki bu yol her zaman
başarıya ulaşmaz.Bü- yük tümör kütlelerine bu yöntem etkili olmaz. Çünkü büyük kütle · çok fazla tümör spesifik antij eni üretir; bu antijenler de
dolaşımdaki antibodilerle çok
sayıdaimmünosupresif kompleksler
olu~turur.41
Böyle bir vakada immünoterapinin etkili olabilmesi
ıçınbüyük tü- mör kütlesinin kemoterapiyle küçültülmesi gerekir.
Yalnızburada yeni bir engel ortaya
çıkar.O da kemoterapinin immüniteyi
zayıflatması,
sitotoksik immün
reaksiyonlarıdeprese etmesidir.
D~layısıyla
kemoterapiden sonra hasta immünoterapiye cevap vermeye- bilir.
Ayrıca,kemoterapi uygulanan hastalarda
canlıBCG ile yay-
gın
enfeksiyon olabilir.
İlerlemiştümör vakalannda BCG ya da
başka
bir immünoterapi
ajanınıntedavi
şansı azdır.Ama, kemo- terapi ve BOG
aşısının karması, bazılenfoma (16) ve melanoma- larda (12) etkili
olmuştur.immünoterapi tümörün küçük
olduğuvakalarda daha etkilidir.
ilk tümörün ameliyatla
çıkartılmasındansonraki dönem, immüno- terapinin
uygulanmasıiçin en uygun süredir. Bu dönemde yeni tü- mörler
oluşsada bunlar küçüktür ve immün reaksiyonlarla yok ola- bilirler. BCG ile tedavin.jn
bazıvakalarda etkili
olduğu görülmüştür.Bazı
melanoma ve lenf omalarda (12, 13) , sarkomlarda, karsinoma- larda, BCG ya belirgin bir
iyileşmeya da
hastalığınuzun süreyle hafif seyretmesini
sağlamıştır.Ama
.şurası unutulmamalıdırki bu
çalışmalar
henüz çok yenidir ve kesin sonuçlar için henüz erkendir.
Bazı
kanserlerin nedeni bilinse koruyucu immünizasyonla has-
talığı
önlemek, ya da çok spesifik antijenlerle immünizasyon
sağlayarak
hastalığıtedavi etmek
olanağı d0,ğacaktır. Baz.ıneoplasma- lara virüslerin neden
olduğu yavaş. yavaşortaya
çıkmaktadır.Fa- relerde meme kanserine bir grup tümör virüsünün sebeb
olduğu yıllardanberi bilinmektedir. insanlardaki
göğüskanserlerine de ben- zer virüslerin neden
olması olasıdır(14) .
İnsan
sütünde fare meme kanserini
olu~turanvirüse benzeyen bir
parçacık saptanmıştır.Bu
parçacığa göğüskanseri olan hasta-
ların kızlarında
ve
kızkardeşlerinde·daha
sık rastlanır.Bö· yle ak - rabalarda
göğüskanseri
olasılığınıntüm
kadınnüfusa göre daha fazla
olduğubilinmektedir. Bu
parçacıklar,Parsi (Hindistan'da gö-
ğüs
kanseri
olasılığıf azla olan bir mezhep)
kadınlarda, diğerHintli
kadınlara
göre daha
yaygındır(15'). Sözü geçen
parçacık«revers transkriptaz» enzimini
taşır(17). R.evers transkriptaz ise hayvan tümör virüslerinin bir
özelliğidir.İnsan göğüs karsinomasının
fare meme tümörü virüsleriyle
ili~kili olduğunu
gösterir
diğerbulgular da
vardır.Bu bulgular
şöy-le
sıralanabilir:
İnsangogus
karsinomasındafare meme tümörü virüsünün
RNA'sıylaayni büyüklükte RNA materyali
bulunmuştur. Memenin habis hücr -c leri, tümcr virüsleriyle enfokte olmu5 h üc- relerden
ba~:kahiç bir hücrede bulunmayan «revers transkriptaz»
enzimini
ta-şır.Gene bu enzimin, memenin habis hücrelerinde yal-
nızca
fare meme tümörü virüsü ile reaksiyona giren ve
başkahiç bir virüsle reaksiyona girmeyen spesifik bir DNA
yaptığıispatlan-
mıştır.
Bütün bu bulgular insan
göğüskarsinomasma farelerde meme
karsinoma.sıyapan tümör virüsüne benzer bir virüsün sebeb
olabileceğini düşündürmektedir
(14).
insan lösemi ve
sarkomalarına,fare lösemi virüslerine benzer
başka
bir tümör virüsünün neden
olduğunugösteren benzer bulgu- lar
vardır.Bu
araştırmalarhenüz çok yenidir ama büyük bir
olasılıkla
kanserin
te~his,tedavi ve önlenmesinde yeni bir dönemin ari- fesindeyiz.
öZET~
Bireylerin neoplastik
hastalıklara karşı duyarlılıklarındave
hastalığa
verdikleri cevapta immünolojik faktörlerin rol
oynaması olasıdır.tmmünolojik testler tümör veya metastas
teşhisindeve
hastalığın
seyrinin tahmininde
yardımcıolabilir. tmmünoterapi
di-ğer
tümör tedavi yöntemleriyle birlikte
kullanılırsa,olumlu sonuçlar vermektedir.
Ayrıca,immünoloji'den
yakınbir gelecekte
bazıneo- plasmalara
karşıetkili bir korunma yöntemi olarak yararlanabile-
ceği
de
umulmaktadır.KAYNAKLAR
1) Thomson, D. M., Krupey, J., Freedman, S. O., Gold, P. : Proc. Nat. Acad.
·Sci. (U.S.A.) 641 161, (1969)
2) Knauf, S., Urbach, G. I : .Am. J. Obstet. Gynecol., 119, 966, (1974) 3) Char, C. H., Hollenshead, A., Cogan, D. G., Ballantine, E. J., Hogan,
M. J., Haberman, R. B. : Cutaneous Delayed Hypersensitivity Reactions to Soluble Melanoma Antigen in Patients with Occular Malignant Me- lanoma, N. Eng. J. Med. 291, 274 - 277, (1974)
4) Ishimito, A., Ito, Y. : Studies on the Susceptibility of C 57 -BI/6 Mice to Rauscher Virus
m
Kınetics of Huınoral Antibody Response to Cell Sur- face .Antigens in N'eonatally Innoculated Mice, J. Natl. Cancer Inst. 51, 553 -564 (1973)43
5) Lawrence, D., Munro, N. : Fetal Antigens and Their Role in the Diag- nosis and Clinical Management of Human Neoplasms, Erit. J. Cancer, 26, 335 -355, (1972)
6) Burnet, M. : Immunological Surveillance, (Pergammon Press, Cıxford,
1970)
7) Eilberg, F. R., Morton, D. L. : Lınpaired Immunological IReactivity an:i Recurrence FolloWing Cancer Therapy, Cancer, Z5, 362, (1970)
8) Catalona, W. J., Sample, W. Fl., Creitan, P. B. : Lymphocite Reactivity in Oancer Patients, Correlation with Tumor Histol-ogy and C:linical Sta- ge, Cancer, 3lı, 165 -71, ( 1973)
9) Hellstrom, 1., Sjogren, H. O., Warner~ G. Hellstrom, K. E:. : Blocking of Cell Mediated lmmunoty by Sera from Patients with Gr~inp Neoplasms, Jint. J. Cancer, 7, 226 -237, ( 1971)
10) .Sjogren, H. O., Hellstrom, K. El. : Suggestive Elvidence that the «Bloc- king Antibody» of Tumour Bearing Indivuduals Maybe Antibody - Antigen Complexes, Proc. Nat. Acad. Sci. (U.S.A.) €8, 1372 -1375, (1971)
11) Glascow, A. H., Nimberg, R. B., Menzoian, J. B., Saboroschetz, I, Coo- perband, S. R., Schmid, K., Mannik, J. A., : Association · with Anergy with an Immunosuppressive Feptide Fraction in the [ierum of Patients with ·Cancer, N. E'ng. J. Med. 291, 1263 - 1267, (1974)
12) Hersh, El. M., Gutterman, J. U., :Mavligit, G. : Immunotharepy of Can- cer in Man -S'dentific Easis and Ourre~t Stat us ( Springfield, Illinois.
Charles C. Thomson, 1973)
13) Mathe, G. : Active Immunotherapy, Adv. Cancer Res. 14, 1 -36 (1971) 14) Schlom, J., Micheallides, R., Kufe, D., Hellman, R.,, 8peigelman, S.,
Bentrelzen P., Hageman, P. : A Comparative Study of the Eiologic and the Molecular Basis of Murine Mammary Carcinoma. A Model for Hu- man Breast Cancer, J. Natl. Cancer. Inst. 51, 541- 551 (1973)
15) Das, M. R., Vaidya, A. B., Sirsat, S. M. et al : Polymarase and RI. N. A.
Studies on Milk Virions from Women of the Parsi Community, J. Natl.
Cancer Inst. 48, 1191 -1196 (1972}
16) ıSchal, J. E., Aungst, W., Synderman, M. : Delay in Progression of Ma- lignant Lymphoma After BCG Vaccination, N. Eng. J. Med. 291, 1226 - 1230 (1974)
17) s:chlom, J., Speigelman, S., Moore, D. H. : Reverse Transcriptase and High Molecular Weight R.N.A. in Particles from Mouse and Human Milk, J. Nıatl. Cancer Inst. 48, 1197 -1203 (1972)