• Sonuç bulunamadı

Arkus Aorta Sendromu ve Koroner Arter Hastalýðýnýn Eþ ZamanlýTranstorasik Cerrahi Tedavisi: Olgu Sunumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Arkus Aorta Sendromu ve Koroner Arter Hastalýðýnýn Eþ ZamanlýTranstorasik Cerrahi Tedavisi: Olgu Sunumu"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Arkus Aorta Sendromu ve Koroner Arter Hastalýðýnýn Eþ Zamanlý

Transtorasik Cerrahi Tedavisi: Olgu Sunumu

CONCOMITANT TRANSTHORACIC SURGICAL TREATMENT OF ARCUS

AORTA SYNDROME AND CORONARY ARTERY DISEASE: CASE REPORT

Ahmet Sarýtaþ, Alper Uzun, Þeref Küçüker, Ahmet Akgül, Oðuz Taþdemir

Türkiye Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniði, Ankara

Özet

Arkus aorta dallarýnýn tamamýnda aterosklerotik darlýklar görülmesi arkus aorta sendromu olarak adlandýrýlýr ve ender görülür. Semptomatik olgularda tedavi cerrahidir. Cerrahi giriþim transtorasik veya ekstratorasik yaklaþýmla gerçekleþtirilir. Eðer arkus aorta sendromu cerrahi revaskülarizasyon gerektiren koroner arter lezyonlarý ile birlikte ise transtorasik yolla ve eþ zamanlý cerrahi giriþim tercih edilebilir. Bu yazýda arkus aorta sendromu ile birlikte koroner arter hastalýðý gösteren bir olguya transtorasik eþ zamanlý koroner bypass ve arkus aorta dallarýna gerçekleþtirilen revaskülarizasyon olgusunu sunmaktayýz.

Anahttar kelimeler:Arkus aorta sendromu, koroner arter hastalýðý, eþ zamanlý revaskülarizasyon

Türk Göðüs Kalp Damar Cer Derg 2002;10:241-243

Summary

Occlusion of all the aortic arch branches is called “Aortic Arch Syndrome” and it is a rare entity. Surgery is the choice of treatment for symptomatic cases. Transthoracic or extrathoracic surgical approaches can be used for surgery. In order to perform concomitant surgery, transthoracic approach must be the preferred tecnique for patients having coronary artery lesions along with aortic arch syndrome. This case report described a patient having both aortic arch syndrome and coronary artery disease. Transthoracic approach was used, and both pathologies were treated concomitantly and succesfully.

K

Keyywords:Aortic arch syndrome, coronary artery diseases, concomitant revascularization

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2002;10:241-243

241

Adrres: Dr. Alper Uzun, Türkiye Yüksek Ýhtisas Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniði, Ankara e-mmail: alpuzun@yahoo.com

G

Giirriiþþ

Arkus aorta dallarýnýn aterosklerotik týkanýklýðý ilk defa 1800'lerin ortalarýnda tanýmlanmýþtýr. Yaygýn aterosklerotik hastalýkta arkus aorta dallarý da deðiþik derecelerde etkilenir ve lezyonlar ülseratif olmaktan çok týkayýcý özellik gösterir [1]. Aortokraniyal anjiyogramda görülen lezyonlarýn %9'unu oluþtururlar [2]. Bypass gerektiren koroner arter hastalýðý ile birlikte bulunmasý halinde eþ zamanlý transtorasik cerrahi giriþim önerilmektedir [3,4].

O

Ollg

gu

u

Elliüç yaþýnda erkek hasta son 6-7 aydýr anstabil özellik kazanmýþ göðüs aðrýsý, sol kolda parestezi ve kuvvet kaybý, baþ dönmesi, özellikle sol bacakta 100 metre yol yürümekle oluþan kladikasyon yakýnmalarý ile kliniðimize baþvurdu. Kýrkbeþ yýldýr günde bir paket sigara içiyordu. Fizik incelemede sað kolda 90/60 mmHg, sol kolda 50/30 mmHg arteriyel basýnç ölçüldü. Sol kol ve sol bacakta periferik nabýzlar palpe edilemedi, sað femoral arterden zayýf olarak palpe edildi. Boyunda her iki karotis arter üzerinde sistolik üfürüm duyuldu. Elektrokardiyografide V 2-6 derivasyonlarýnda negatif T dalgalarý saptandý. Karotis renkli doppler ultrasonografide

akým hýzlarý saðda 154/54 cm/sn, solda 139/50 cm/sn olarak saptandý. Arkus aortografide innominate arterin proksimalinde %80, sol ana karotis arter proksimalinde %90 daralma, sol subklavyan arter baþýnda tam týkanýklýk, sol internal karotis proksimalinde %50, sað internal karotis arter proksimalinde %60 darlýk saptandý (Resim1). Sol subklavyan arterin vertebral arter kanalý ile dolduðu izlendi (subklavyan çalma sendromu). Koroner anjiyografide sol anterior desanden arterde (LAD) 1. diagonal dalýndan sonra %90 darlýk oluþturan plak saptandý. Sað koroner arter non-dominanttý ve proksimalinde %90 daralma izlendi. Klinik ve laboratuvar incelemeleri sonucunda arkus aorta dallarý ve koroner arter dallarýnda ciddi darlýklarýn bulunmasý nedeniyle transtorasik eþ zamanlý bypass kararý verildi. Cilt kesisi sað boyuna doðru uzatýlarak medyan sternotomi ile mediasten açýldý. Kardiyopulmoner bypass (KPB) için arteriyel kanül sað femoral artere, venöz kanül atriyal appendiksten sað atriyuma yerleþtirildi ve KPB’ye girmeden önce arkus aorta, innominate arter, sol ana karotis ve sol subklavyan arter disseke edilerek anostomozlar için hazýrlandý. Ýnnominate ven çevre dokulardan ayrýlarak serbestleþtirildi ve askýya alýndý. Palpasyonda sol subklavyan arterin, çýkýþýndan itibaren sert bir kordon halini aldýðý saptandý. Epiaortik doppler ekokardiyografi ile asandan aortada side ve kros klemp konulmasýný engelleyecek aterosklerotik

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2002;10:241-243

(2)

plaklar olmadýðý saptandý. Sol subklavyan artere bypass yapabilmek için önce proksimalinden endarterektomi yapýldý. Yeterli retrograd akým saðlandýktan sonra asandan aorta-sol subklavyan arter arasýna uç-yan anastomozlarla 6 mm Gorotex greft yerleþtirildi. Bu greftin sternum altýnda basýya uðramamasý için proksimal ucu asandan aortanýn iç-yan yüzüne anostomoz edildi. On mm diðer bir dakron greft innominate ven altýndan geçirilerek asandan aorta ön yüzü ile innominate arter arasýna uç-yan anastomoz edildi. Bu greftin proksimal ucuna yakýn ve iç yan yüzüne uç-yan anastomoz edilen 8 mm diðer bir dakron greftin distal ucu da sol ana karotis artere uç-yan anastomoz edildi (Resim 2). Proksimal anastomozlar aortik “side” klemp altýnda gerçekleþtirildi. Böylece istenilen uzunluk ve yönlerde bacaklý greftler oluþturularak geliþebilecek venöz, trakea ve özefagus basýlar önlenmeye çalýþýldý. Sol karotis ve innominate arterler klemplendiðinde distal basýnçlarýn sýrasý ile 50 ve 60 mmHg olmasý nedeniyle distal anastomozlar sýrasýnda þant kullanýlmadý. Arkus aortanýn bypasslarý tamamlandýktan sonra KPB'ye girilerek aortik kros klempi (AKK) altýnda asandan aorta-LAD arter arasýna safen ven grefti ile bypass gerçekleþtirildi. Sað koroner arter greftlenebilir çap ve kalitede olmadýðýndan bypass yapýlmadý. Kardiyopulmoner bypass çýkýþýnda ve yoðun bakým döneminde herhangi bir sorun yaþanmadý. Postoperatif aortografi kontrolünde bütün greftlerin açýk olduðu görüldü (Resim 3). Postoperatif 7. günde sorunsuz taburcu edilen olgunun 8. ay kontrol muayenesinde semptomsuz ve klinik durumunun iyi olduðu saptandý.

T

Taarrttýýþþm

maa

Arkus aorta dallarýnýn aterosklerotik týkanýklýklarý diðer periferik arterlerde görüldüðünden daha seyrektir ve aortokraniyal anjiyogramda görülen lezyonlarýn %9'unu oluþturur [2]. Bu tür olgularýn çoðunluðunda klinik muayene, doppler ultrasonografi, dupleks inceleme ve arteriyografi gibi yöntemler kesin ve ayýrýcý taný için yeterlidir. Omuz bölgesinde çok sayýda kollaterallerin bulunmasý ve Willis poligonunun dolaþýmda redistribüsyon saðlamasý nedeniyle tek lezyonlar kompanse edilir ve asemptomatiktirler [1,5]. Aterosklerozun yavaþ geliþmesi karþý taraf karotis ve vertebral arterlerden etkili kollaterallerin geliþmesine, dolayýsý ile arkus aorta dallarýndaki týkanýklýklarýn genelde hafif semptomlarla ortaya çýkmasýna yol açar. Belirgin klinik semptomlar diffüz lezyonlu olgularda görülür. Semptomatik olgularýn uygun ve etkin bir yöntemle tedavi edilmeleri gerekir [1,5]. Bizim olgumuzda arkusun bütün dallarýnda ileri derecede darlýklarýn bulunmasý nedeniyle belirgin semptomlar vardý. Arkus aorta dallarý ile ilgili cerrahi giriþimler son otuz yýlda önemli geliþmeler göstermiþtir. Arkus aorta sendromunun cerrahi tedavisi baþlangýçta transtorasik yolla gerçekleþtirilen bypass giriþimleri ile saðlanmýþtýr. Daha sonraki yýllarda ekstratorasik revaskülarizasyon yöntemleri de kullanýlmýþtýr [6]. Transtorasik giriþimlerde iyi sonuçlar bildiren raporlar yanýnda yüksek morbidite ve mortaliteye yol açtýðýný savunan raporlarýn da yayýnlanmasý geçici bir süre bu tip giriþimlerden uzaklaþýlmasýna yol açmýþtýr [7]. 1950'lerde transtorasik giriþimlerde mortalite %20-40 iken, son yýllarda uygun olgu seçimi ve operatif tekniklerin geliþmesi sonucu elektif arteriyel revaskülarizasyonlarda mortalite %5 dolayýndadýr [2-4]. Seçilecek cerrahi yöntemde olgunun genel

242 Resim 1. Preoperatif arkus aortografi.

Resim 2. Anastomazlar sonrasý intraoperatif görünüm.

Resim 3. Postoperatif arkus aortografi.

Sarýtaþ ve Arkadaþlarý

Arkus Aorta Sendromu ve Koroner Arter Hastalýðý

(3)

243 fizik durumu, yaþý, koroner arter hastalýðý gibi yandaþ hastalýklar ve lezyonlarýn kombinasyonu göz önüne alýnmalýdýr. Arkus aorta dallarýnýn diffüz lezyonlarýnda ve/veya innominate arterin týkanýklýðýnda transtorasik giriþimler yaygýn bir kabul görmektedir [3,8]. Kontrendikasyonun bulunmadýðý olgularda transtorasik giriþimlerin saðladýðý üstünlükler vardýr [3,4]. Teknik olarak kolay olup, proksimal anastomozlarý asandan aortada olan greftler etkin bir hemodinamik akým saðlar ve uzun dönem açýklýk oranlarý oldukça yüksektir. Transtorasik giriþimler eþlik eden kardiyak patolojilere de eþ zamanlý giriþim olanaðý saðlar ve solunum sistemi komplikasyonlarý düþüktür. Genel anestezinin riskli olduðu yaþlý, kardiyopulmoner sistem sorunlarý olan, transtorasik giriþimin kontrendike olduðu olgularda ekstratorasik bypasslar veya endovasküler giriþimler tercih edilebilir [3]. Ekstraanatomik bypasslar içlerindeki retrograd akým nedeniyle erken týkanma riskine sahiptirler.

Transtorasik yolla asanden aorta-arkus aorta dallarý arasýna yerleþtirilen hazýr bifürkasyonlu greftlerin üst mediastende venöz yapýlar, trakea ve özefagus üzerinde oluþturduðu basýlarýn ciddi sorunlara, hatta greftin kendi üzerinde oluþabilecek basýlarla darlýk ve týkanmalara bile yol açtýðý bildirilmiþtir [5,7]. Benzeri komplikasyonlardan korunmak için proksimal anastomoz asanden aorta üzerinde seçilecek uygun bir yere yapýlabileceði gibi, komþu organlarda basý oluþturmayacak ve kendisi de basýda kalmayacak þekilde uygun çaptaki greftler ana greftle istenilen düzey ve yönde birleþtirilerek çeþitli þekilde bacaklý greftler oluþturulabilir [5]. Arkus aorta dallarýna yaptýðýmýz bypasslarda basý altýnda kalmayacak ve/veya kendileri de komþu dokulara basý oluþturmayacak þekilde Y ve T greftler oluþturmaya özen gösterdik ve peroperatif basý ile ilgili herhangi bir sorun yaþamadýk.

Arkus aortanýn bir veya birden çok dalýnda oluþmuþ aterosklerotik lezyonlar nedeniyle transtorasik rekonstrüksiyon yapýlacak olgularýn kardiyopulmoner sistemleri dikkatle incelenmeli ve tedavi edilebilir hastalýklarý var ise önce bunlara medikal tedavi uygulanmalýdýr [4]. Bu olgularda saðkalýmlarýn belirlenmesinde arkus aorta dallarýndaki lezyonlarýndan çok birlikte bulunan koroner arter lezyonlarý daha önemli rol oynar. Biz, 55 yaþ üzerindeki koroner arter hastalýðý olan olgularda asemptomatik olsalar da karotis arter muayenesi ve gerekiyorsa karotis arter doppler ultraonografisi uyguluyoruz. Böylece her iki hastalýðýn birlikte bulunduðu vakalarý gözden kaçýrmamaya özen gösteriyoruz.

Arkus aorta dallarýnýn týkanýklýklarý ve koroner arter lezyonlarýnýn birlikte bulunduðu durumlarda eþ zamanlý cerrahi giriþim uzamýþ survi saðlanmasýnda ve postoperatif nörolojik morbidite azalmasýnda önemlidir [3,4]. Yapýlan çalýþmalarda, arkus aorta dallarý týkanýklýklarýnýn transtorasik revaskülarizasyonu sýrasýnda ciddi koroner arter lezyonlarýnýn gözden kaçýrýlacak olmasý peroperatif miyokard enfarktüs

riskine baðlý morbidite ve mortalitenin artmasýna yol açacaktýr [9]. Ýki aþamalý cerrahi giriþim nedeniyle resternotomi gereksinimine ek olarak postpoperatif inme riski artacak ve dolayýsýyla morbidite ve mortalite riskinde artýþ yaþanabilecektir.

Arkus aorta sendromlu olgularda median sternotomi ile transtorasik cerrahi giriþim; sternum altýnda basýda kalmayacak ve kendisi de üst mediastende venöz yapýlar, trakea, özefagusa basý yapmayacak þekilde bacaklarý istenilen pozisyon ve yönlerde T ve Y greftler oluþturularak çok sayýda anatomik distal anastomozlar yapma olanaðý vermektedir. Proksimal anastomozlarý asandan aorta üzerine yapýlan bypasslar uzun dönem açýklýk oranlarýnýn yüksek olmasý yanýnda semptomlarýn iyileþtirmesinde de oldukça etkilidirler. Arkus aorta sendromu ve koroner arter darlýklarýnýn birlikte bulunmasý halinde kontrendikasyon yok ise eþ zamanlý cerrahi tedavi uzamýþ sürvi elde edilmesini saðlayacaktýr.

K

Kaay

yn

naak

kllaarr

1. John L, Provan MB. Arteriosclerotic occlusive arterial disease of brachiocephalic and arch vessels. In: Rutherford RB, ed. Vascular Surgery. Philadelphia: Saunders, 1989:822-36.

2. Hass WK, Fields WS, North RR, et al. Joint study of extracranial arterial occlusion: Arteriography, techniques, sites and complications. JAMA 1968;203:961-8.

3. Ligush J Jr, Criado E, Keagy BA, et al. Innominate artery occlusive disease: Management with central reconstructive techniques. Surgery 1997;121:556-62.

4. Kieffer E, Petitjean C, Bensaid Y, et al. Direct reconstruction of intrathoracic great vessels. In: Greenhalgh RM, ed. Vascular and Endovascular Surgical Techniques. WB Saunders, 2001:18-28.

5. Kenneth J, Cherry Jr. Arteriosclerotic occlusive arterial disease of brachiocephalic arteries. In: Rutherford RB, ed. Vascular Surgery. Philadelphia: Saunders, 2000:1140-62. 6. Fry WR, Martin JD, Claget PG, et al. Extrathoracic carotid

reconstruction: The subclavian-carotid artery bypass. J Vasc Surg 1992;15:83-9.

7. Keiffer E, Petitjean C, Bensoid Y, et al. Direct reconstruction of intratoracic great vessels. In: Butterworths R.M. ed. Vascular Surgical Techniques, London: Greenhalgh, 1984:15-39.

8. Crawford ES, Stove CL, Powers RW. Occlusion of the innominate, common carotid and subclavian arteries: Longterm results of surgical treatment. Surgery 1983;94:781-91.

9. Naylor AR, Mehta Z, Rothwell PM, et al. Carotid artery disease and stroke during coronary artery bypass. Eur J Vasc Endovasc Surg 2002;23:283-94.

Turkish J Thorac Cardiovasc Surg 2002;10:241-243

Referanslar

Benzer Belgeler

Aslında bu barış arayışlarını kendi ülkesine yani İngiltere’ye dönebilmek için bir fırsat olarak gören General Townshend, Ahmet izzet Paşa Hükümeti’nde

Aortografide arkus aortan›n ayn› büyüklükte iki parçadan olufltu¤u, sa¤ arkusun yukar› yerleflimli oldu¤u ve sa¤ karotis ve subklavyen arterlerin ayr›

The right ventriculogram showed simultaneous visualization of both pulmonary arteries, overrided aorta from right ventricle, infundibulary stenosis, normally located right

Bu yazıda, tipik göğüs ağrısı ile başvuran ve sağ sinüs valsalva düzeyinde tek gövdeden köken alan koroner arter anomalisi ile beraber kritik ate- rosklerotik lezyonlar

Sonuç olarak, KABG cerrahisi uygulanan 45 yaş altı kadınlarda mortalite erkeklerle benzer; HT, disli- pidemi gibi majör koroner risk faktörleri ise anlamlı

Valvüler ve supravalvüler aortik darlık, prematür koroner arter hastalığı homozigot ailesel hiperkoleste- rolemi için karakteristik komplikasyonları teşkil

Bu nedenlerle 2004 y›l›ndan bu yana ç›kan aort ve arkus aorta cerrahisinde sa¤ aksiller arter kanülasyonu- nu tercih etmekteyiz.. Bu çal›flma ilk 30 hastada edindi-

The addition to therapeutic applications of neat titania NPs is substantially restricted by many skin cells overheating problems under the action of light, poor absorption of