• Sonuç bulunamadı

(DiRiLi YAYINLARI'ndan)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "(DiRiLi YAYINLARI'ndan)"

Copied!
91
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MEHMED AKIF

(2)

YAZARIN OBUR ESERLERI

(DiRiLi§ YAYINLARI'ndan)

$iir:

(^ilRLER I Monna Rosa

^ilRLER II §ahclamar/K6rfe^Sesler

§iiRLER III Hizirla Kirk Saat

sttRT.F.R rv Taha'nm Kitabi/Giil Mugtusu

§iiRLER V Zamana Adanini; Sdzler

^iiRLER VI Ayinler/Qe^meler sttRT FR VII LeylA ile Mecnun

§iiRLER VIII Ate? Dansi

^ilRLER DC Alinyazisi Saati

GUN DOGMADAN (^iirlerin Toplu Basimi) Hik&ye:

HIKAyELER I Meydan Ortaya Qikti^nda HIKAyELER II Portreler

Piyes:

PiYESLER I • AMAGAN Qeviri §iir:

BATI§iiRLERiNDEN • iSLAMIN §iiR ANITLARINDAN

Du?unce:

RUHUN DiRiLi^i • KIYAMET A§ISI • QAG VE ILHAM I-II- III- rV • iSLAM TOPLUMUNUN EKONOMiK STRUKTURU • DIRi-

Li§iN gEVRESINDE • ISLAM • iSlAMIN DiRilj^i • DiRilJ^

NESLiNiN AMENTUSU • INSANUGIN DIRiLi^i • YITiK GEN- NET • GUNDONUMO • MAKAMDA • DIRilj^ MU§TUSU • DU-

§UNCELER I-II • FiZiKOTESi AgiSINDAN UFUKLAR VE DA- HA OTESi I-II-III • YAPI TA§LARI VE KADERIMiziN QAGRI- SI I-II • UNUTU? VE HATIRLAYI? • VAROLMA SAVA§I • QAG- DA§ BATI DU^UNCESiNDEN • SAMANYOLUNDA ZIYAFET

Deneme:

FTiFRTVAT YA2aLARII Medeniyetin Ruyasi Riiyanm Medeniyeti §iir EDEBIYAT YAZILARIII Di?imizin Zan

EDEBIYAT YAZILARI III Egik Ehramlar

T n/*o1 ATno*

YUNUS EMRE • MEVLANA

Giinliik Yazilar:

FARKLAR • SUTUN • SUR • GUN SAATi SOYl.EYi§LER:

rdportaj:

TARiHiN YOL AGZINDA konferans:

QIKI9 YOLU I- Ulkemizin Gelece^

QIKI§ YOLU II- Medeniyetimizin Dirili?i meydan konu?masi

giKI§ YOLU III- Kutlu Millet Genjegi

(3)

SEZAi KARAKOg

^

MEHMED AKIF

12. Baski

DIRILI$ YAYINLARI

Nuruosmanlye Cd. Derin Han, No: 8/1,

34410 Cagalo^lu - Istanbul

Posta Qeki No: 348155 Tel: (0212) 519 04 57 www. dirillsyaylnlari. gen. tr

(4)

Diriii$)^yvilan:9

Birind baski :1968 ildnci baski :1974

0?urtcij baski :1978

Dordiincii baski :1979

Bes'mci baski :1985

Altinci baski :1987 Yedinci baski :1996 Sekizinci baski :1999 Dokuzuncu baski :2005 Onuncu baski :2007 Onbirinci baski :2011

BU KHAP

Birinci baskisi 1968 yilinda Yagmur Yayinlari'nca yapilan bu kitap, ikinci baskisindan itibaren Dirili; Yayini olarak gikmiitir.

7. ve 8. baskilarinda M. Akif'in segme |iirleri de yer almijbr.

9. Baskida jiir bolumij kaldirilmij, yazarin, Akif'in oiiim yildo- numleri dolayisiyia dergi ve gazeteierde yayinlanan ve Farklar, Siitun ve Edebiyat Yazilari III isimli kitaplarina giren ug yazisi ekienmijtir.

10. baskidan itibaren, tekrar M. Akif'in jiirlerinden segmeier kitapta yer aimaktadir. bajliksiz kaimamalari bakimindan, bazi jiirlerden aiinan pargalar, zaruri olarak parantez iginde ya billn- digi gibi ya da metinden alman isimlerde adiandirilmigtir.

© Dirili? Yayinlan. BU KITAP DAHil BUTUN ESERLEWMIZIN TUM YAYIN

HAKLARISAKLIDIR (Degerlendirme amaciyla yapilacak kisa alinblar dijinda, yazarin yazili izni olmadan, higbir surette alinamaz, go- galtilamaz, gevirisi yapilamaz, radyo, TV'lerde okunamaz, kaset

ve CD'lere aktarilamaz, internet dosyasi agilamaz).

Dizgi-igduzen: Hayalevi Baski - Cilt: Bayrak^

Davutpa5a Cad. No:14/2 Topkapi/istanbui

Istanbul - Mart 2011

(5)

MEHMED AKIF

(6)

HAYATI

iNANg VE DU§UNCE

OLU§UMU

SAVA§I

(7)

Ge?en yiizyilin sonlarinda, biiyiik Devletimi- zin altm topraklarini b6lu§mek i^in, Batilileirm bir araya getirdikleri bir 50k §art, tarihi - kiiltiirel bi- rikme ve surtu§melerle iyice yipratmaktadir i? ya- pimizi. Tanzimat, kisa zamanda, di§ etki ve eritil- meini§ ig yabanci unsurlann 5ali§malari ve du§un- ce- kurumlarimizin zayifligiyla, ufak bir kaydin§

ve yon degi§tiri§Ie, bir "ig ve koke dayanan yeni- lenme" olmaktan giknu§ ve "di§a d6nu§me"ye,

"benligi 5dtirme"ye ve "kiiltiir ve medeniyet degi§i- mi"ne yol vermi§tir. Kalb, ciger, mide ve barsakla- nn di§arda, deri, el, tirnak ve ayaklann igerde ol- masi gibi garip bir ig-di§ degi§imine ugrar toplu- mumuz. Boylece, en gok di§ tesirden korunmasi gereken en hassas ve mahrem bolgeler alabildigi- ne Batiya agik, mutlaka Batiyla temas halinde ol- masi gereken (Qiinkii: her medeniyet, tabiatla ol- dugu gibi bir ba§ka tabiat olan obiir medeniyetler- le bir olgii iginde ali§veri§e girmek zorundadir;

tam ilgiyi kesmek, tam teslim olmak gibidir.) gev-

(8)

10 MEHMED AKiF

re bolgeleri, iyice ige doniik ve kapanik bir hale gelmi§ ve bu yikici, gokertici gicii§, Birinci Diinya Sava§i'na kadar geli§e geli§e gitini§tir. Ama, ara- da bir, iilkenin direni§i, alttan firlayan bir tarih gizgisinin yaldizladigi altin giinler, kisa siiren gi-

?ek agmalar, nihayet, bir saltanatlik siiren bir di- riliggik denemesi, bu katastrofik geli§meyi yer yer durdurmu§, geriletmi§, geciktirnii§ veya hafiflet- mi§tir.

Sultan Aziz'in devrilmesinin arefe yillarinda, Balkanlar, makyavelist batililarin elbirligiyle, ka- ri§tirmalariyla allak bullak olur; koy koy, §ehir §e- hir, Osmanlilarin gekiligi, Rumelinde bir medeni- yetin yikili§i, saadet dolu evierin kan golune donii-

§u, koy ogretmeni kadinlann krali?elige ve dag e§- kiyasi getelerin krallik ve devlet adamligina ozeni-

§i, Rus baskisinin bizi boguntudan boguntuya sii-

rukleyi§i, Bati hilesinin istanbul'da kazan kayna-

ti§i, Devletin biitiin yivlerinin goziiliirken bir eski zaman §atosunun demir kapisindan daha 50k hig- kiri§i... ve daha neler nelerle sosyal yapmin umut- suzluktan siinger gibi delik de§ik oldugu o yillar-

da, imparatorlugun gozbebegi istanbul'un kalb

noktasinda bir ?ocuk dogdu: Mehmed Akif. Ilkin Ragifken, halkin ali§ilmami§a clan uymazligiyla Akif clan Mehmed Akif. Baba sojru Rumelili, ana soyu Buharah, dogu§ yeri Fatih. Yani tam bir Do-

gu Islamliginm, Bati islamliginm ve Merkez is-

lamliginm bir sentezi bir gocuk. Qag giig, getin bir gag bir bati§ gagi. Anne gizgisi, duyarhgi, sagdu- 5aiyu, kendini bir iilkiiye adayi§i, §airligi getire-

(9)

MEHMEDAKIF 11

cek; baba gizgisi, atakligi, sava§kanligi, yilmaz ve her vuru§mada daha ?elikle§en bir sava§ adamini, goziipekligi, korkmazligi, iirkmezligi, donmezligi, umutsuzluga siirekli olarak du§ulmemeyi gerekti- recektir. Dogu§ yeri ise, iimiislu ve verimli bir top- raktir ki, tabiatta nice sa^ilip da kaybolan iyi to- humlarin bir grainini bile ihmal etmez, degerlen- dirir ve yemi§lendirir. Onu gokten bile kiskan- maz. Tarn bir anne gibi biisditur, kucaginda yeti§- tirir ve sonra goge dogru saliverir. O, daima topra- ga bagli ve topragin ta derinliklerine i§lemi§, yap- reikli ve gi^ekli, dalli ve budakli gogdesiyle gdgii tutmu§ bir agag gibi, Kur'an'da giizel soziin benze- tildigi ve o muhte§em agag gibidir artik.

Fatih semti, Istanbul'un iginde ikinci bir is-

tanbul'dur. Yiizde yiiz Fatih §ehridir. Fatih Caimii,

Islam-Osmanli kiiltiirunun bu dlmez abidesi- nin gevresinde halka halka Fatih medreseleri ve semti, en saf miisliiman heyecaninm ordugii bir toplumdur. Yiizyillar boyunca, devletin her ba§a- risi burda en gurursuz ve en vekarli sevinglerle kutlanmig, bayramlarla donanmi§, ana fethin bir seri uzantisi fetih haberleri geldikge, bu cami, bu medreseler ve bu semtte, temiz 5rureklerin dindar sesleri ve dualari, hamdleri goklere yukselmi§tir.

Ve aci giinlerin yaslari en gok burada bu semtte yuzlerde okunurdu. Devletin jdirek halki, yiirek kd§esi burasiydi. Sultan Aziz'in tahttan indirilip

,oldiiriildugu yilda Akif 4 ya§indadir. Yani, evde

kulagina esrarli, muhte§em oldugunu idrak ettigi fakat sinirlarim gizemedigi bir kelime, "Padi§ah"

(10)

12 MEHMED AKIF

kelimesi ?ahnmi§tir. Giinlerce, iig kelimeden iba- ret: "Padi§ah tahttan indirildi" ciimlesini Fatih Camii' nin oniinden gegerken kendi kendine tek- rarlami§tir. Ne demek padi§ah, ne demek taht, du§unup durmu§tur. Bilimneze alabildifine agik, fakat miicerrede siki sikiya kapali gocuk, ciimleyi ilkin fiziki gergevede anlar. Qocuk Akif de, bir in- sanin bir yerden a§agiya indirili§inin sebebini kurcalarken gocugun meghulii gozme azabini veya zevkini bol bol tatmi§tir. "Padi§ah damarlarini kesti" veya "Padi§ahin damarini kestiler" sozii de etrafmda ginlayip dururken, O, masallardaki o sonsuz giiglii padi§ahin damarlarini kesen kor- kung 3riizlu, kirmizi gozlii zebanileri, gece karanii- ginda bir mezarlik kenarinda, elde fener aileyle beraber gegerken goriir gibi olmu§, kag gece ka- busla uyanmi§tir. Kag gece o elleri du§unde, boga- zinda g6rmu§tur. Masaldaki padi§ahla biijriiklerin bahsettigi padi§ah arasinda ne gibi bir miinasebet oldugunu ara§tirip kah bir cevap bulamami§, kah bulur gibi olmu§, gok defa buldugu bir izah §eklin- den bir miiddet sonra kendiliginden vazgegmi§tir.

Erken yillarda ba§lardi okul o zamanlar. Omuzu- na asih bir Mushaf, hocasina giden minik Akif, ho- calgiriiun heyecanli konu§malarina, fisiltilarma, korkulu baki§lanna, aglamakli yiizlerine §ahit ol- mu§tiir. Ama gocuk her vakit talihlidir. Bir ku§un ugu§u, bir arabanin gegi§i, bir yazliga giki§, bir mi- saflrin geli§i acilara son verir, oniine yeni ufuklar agar. Bu, gocuk denen sirgayi koruyan ilagtir. Bu sefer kulagina yeni bir padi§ahin ismini fisildar-

(11)

MEHMED AKlF 13

lar, bu sefer, yeni padi§ahin tahta 5iki§indan ko- nu§urlar. Qok ne§elidirler, 50k meraklidirlar. Ara- sira da endi§elerini gizleyemezler. Bir ini§e ne ka- dar yas, bir 5iki§ i?in ne kadar diigun. Bunlar,

Akifin, memleketi hakkinda ilk keskin ve silin-

mez intibalaridir. Sonra sava§ ba§lar. Osmanlilar ifin yenilginin tartilmaz ve olgiilmez bir gapa ula§- tigi 93 harbi. "Rus" ve "Moskof kelimesi, O'nda, her gocukta oldugu gibi, en vah§i, en barbar bir imaj olmu§, yarali asker, kan, sonen ocak, batan saadet, kaybolan, giden ve geri donmeyen baba, sabreden anne, bo§aItilan §ehir, go?, go?, go?... gi bi aci ?izgiler yigini bir diinyanin sancilarini do- gurmu§tur. Boyle boyle ?ocuk Akif biiyviyor, yeti§i- yor, tarihin ve tabiatm gune§inde viicut ve rub

?omlegi pi§iyor, ?elikle§iyor. Fatih Camii, biiyiik

?inarlar, medrese, Devletin yiiregi bir semt. Olup bitenin biitiin biitiin sorumlulufunu omuzunda duyan bir semt halki. Duygulu, ince, derin, mii'min ana. Bilgili, yiirekli, yaman baba. Yava§

yava§ Devleti derleyip toplayan bir hiikiimdar.

Sava§, sokeik, giivercin, mevliit, kadii- geceleri, ra- mazan, §iir, mahya... ve biitiin bu fonun dniinde beliren, gittik?e beliren ?ocuk...

Devletin bu sarsili? giinlerinde gelip, aldigi di- siplinli bir terbiye ile iilkeyi i?inden, sessiz ve risk- siz bir §ekilde yenilemek isteyen Sultan II. Abdiil- hamid, bir Bismark zeka ve plamna sahipti, fakat pen?esinden mahrumdu. Pen?e, aydinlar kadrosu- dur. Sultan Hamid, ba§a ge?tigi ZEunan, kadronun gelenek?i ya§li elemanlari ile gen?leri arasinda bir

(12)

14 MEHMED AKiF

"babalar ve ?ocuklar" kavgasi vardi. Batirun sis- temli ve siirekli ?ali§malariyla babalar ve ogulla- rm arasi afilmi^ti. Ve oyle bir sistem kurulmu§tu ki hep de a?ilacakti. Ya§lilar Devleti ayakta tuta- cak yetenekte degillerdi. Gen?lerse, onu, olanca hizla, korkung bir ugurumdan a§agi atmak istiyor- lardi. Sultan Hamid, bu durumda, §6yle bir prog- ramla Devleti korumaya, ya§atmaya galigti: Ya§li kadroyla Devleti, yonetirken, geng kadroyu oyala- yarak vakit kazanmak, bu arada, asil kurtarici kadro olan yeni bir nesil yeti§tir':aek... Bismark bir sonugtu ve memleketini seven mukummel ye- ti§nii§, yekpare bir aydinlar kadrosunun ba§in- daydi. Sultan Hamid'in elinde boyle bir geng ve ding kadro yoktu ve biitun trajedisi bundan ba§h- yordu. Onun igin butiin giiciinu egitime verdi. Sis- temi diizeltti, mumkiin oldugu kadar mektep agti.

Universiteyi adeta yeniden kurdu. Erkek ve kiz ogretmen okullarini, miilkiyeyi saglam temel iize- rine oturttu. I§te okuma ya§ina basan Akif kendi- ni bu maarifin iginde buldu. Bu maarif sisteminde, hem klasik kiiltiir, hem yeni bati kultiirii verili- yordu. Babasindan, baba gevresinden, Fatih Ca- miinden ve mektepten her iki kiiltiirle birden te- mas halindeydi. Ilkmektep, ru§tiye ve idadi tahsi- linden sonra, Miilkiye Baytar mektebine girdi ve onu da birincilikle bitirdi. Geng ve ate§li ruhu, bir yandan §iire, bir yandan da genglik arasinda yayi- lan ihtilalci fikirlere agiliyordu. O giiniin korkung fisilti gazetesi, Avrupa'dan beslenen Jon Tiirk ha- reketinin sorumsuz ve yikici faaliyetleri, ya§li

(13)

MEHMEDAKIF 15

kadronun beceriksizligi, Devletin, yiizyillardan beri birikini§ gokiintu i§aretlerini zaman zaman, Sultan Hamid'in biitiin gayretlerine, geciktirmele- rine ve etkisini azadtmasina ragmen vermesi, taze ruhlarda, meseleyi derinden gormeyen ve gorme- mesi tabii olan, vateimn hemen kurtulmasi roman- tik hayalleri iginde yiizen gen^lerde, korkun?

propagandamn da etkisiyle biiyiik sarsintilar ya- piyor ve biitiin su? gizliden gizliye, i?ten i?e Sul- tan'a yiikleniyordu. Avrupa Sultan Aziz'i devirtin- ce hemen devletin gokmesini beklemi§ti. Fakat bu olmami§ti. Aksine, Devlet, gittikfe kendine geli- yor, giigleniyordu. Sessiz, giiriiltiisiiz, patirtisiz,

§atafatsiz, fakat gergek bir maddi ve manevi kal- kinma igindeydi. Bir de, bir ku§ak, §uurlu kadro yeti§ip i§e el koydu mu, tamamdi. Artik, emperya- list Avrupa'mn butiin aggozliiliigii ve igreng karga i§tihasiyla goz diktigi camm Islam iilkeleri huzu- ra, refaha kavu§acakti. Avrupalilar, gittikge kuv- vetlenen ve yaralarim saran Devletin Sultan Ha- mid idaresinde, ilerde gikacak bir diinya sava§in- da, harp di§i kahrsa, somiirge olmu§ biitun Islam iilkelerini bundan en az elli yil once ve bin kere daha ucuza kurtaracagim ve Osmanli Devletinin, bu avantajla, tarihin en kudretli devirlerinden bi- rini agacagim biliyorlardi. II. Sultan Hamid de bu- nu biliyordu ve bir yandan politikasiyla Devleti ya§atmaya ?ah§irken, obiir yandan butiin umu- dun iizerinde toplandigi yeni nesle egiliyordu. O giiniin §artlariyla bu nesil bilgi ve aksiyon baki- mindan iyi yeti§ti. Fakat, ne yazik ki, di§aridaki

(14)

16 MEHMED AKIF

okul, igerdeki okiilun bir 90k istidadim politikaya erken soktu. Tabiatiyla, devlet kendilerinin eline birakilacak vakitten once soktu. Ve bu, Devletin temel felaketi oldu.

Akif, okulda, segtigi bran§ gergevesinde, tabi- ata, realist baki§a, gergegl oldugu gibi gorme, ola- m oldugu gibi gozlemeye ali§ti. Ve hayat ve sana- ti boyunca bunu uyguladi.

Baytar mektebinden sonra meslek hayati ba§- lar. Laboratuar ve kitap bilgisi, bizzat tabiat ve memlekette pratik alana gotiiriiliir. Tabiatm pato- lojisinden cemiyetin patolojisine gegmek artik bir miza? ve zihin yapisi, bir iilkii meselesi, 0 giiniin havasi iginde bir giin meselesidir. Bu metodia ya- pilan tarih gali§malari bile, gunumiizde ya§amasi- ni siirdiiren yazitlar, anitlar, §imdiki zamana ula§mi§ vesikaleir iizerinde geli§ir.

Okul donemi bitmi§, yeni bir donem ba§lami§- tir Akif igin. Bugiine kadarki donem, §ahsiyetinin kurulmasi donemiydi. Asil feiktor di§tadir. Aile, okul gibi sosyal kurulu§lar, ona di§tan §ekil veri- yorlardi. §imdi, £u-tik ikinci donem, yani ilk kipir- dani§in igten geldigi kendi kendisini yeti§tirme

donemidir. Birinci donem klasik okul kiiltiiru do

nemi, ikinci donem gagda? entellektiiel kiiltiir do nemi. Birinci donemde Akif bzii olu§uyor, ikinci dbnemde bu dz bir §ahsiyet halini aliyor. Kendine bir yuva ormege ba§liyor bu du§unce. 1908 yilina kadar bu ikinci donemi uzatabiliriz. Cagda§ Islam du§unurlerini okur, 0 devrin sanat ocagi olan der- gilerde (Resimli Gazete, Servet-i Fiinun) §iirler

(15)

MEHMED AKiF 17

yaymlar. Bir yandan meslegi i?in Anadolu'da do- la§ir. Anadolu'yu kelimenin tarn anlamiyla gdriir.

Bu arada evlenir. Bu demektir ki, ozel hayatimn,

§iirinin, flkirlerinin alacagi esas yon ve temel, bu donemde olgunla§ir, degi§mez gizgilerini alir. Kar-

§imizda yava§ yava§ bir §air, bir iilkvi adanu beli- riyor. Her gelen giin, her sabah, daglarin iistiin- den a§an bir giin i§i|[i, bu tablonun bir taretfim ta- mamliyor, aydinlatiyor.

Bu olgunla§manin sonucu, Edebiyat onda ge- lenekle§ir ve asil meslegini a§£ir. Birtakim okul- larda edebiyat ogretmenligi yapar. Bu edebiyat

hocaligi 1908'de Istanbul Dariilfununu Edebiyat

Miiderrisligine gegigine kadar ilerler. Bu donem- dedir ki, Ferid Vecdi, Muhammed Abduh, Cema- lettin Efgani'nin g6ru§lerini incelemi§, boylece ay-

ni mefkure i^in islam diinyasimn her tarafindan

yiikselen sesleri §ahsiyetinde derlemi§tir.

1908 yilinda biitiin diinyayla beraber Akif de bir sabah vakti haberi alir ve onun i?in yeni bir diinya ba§lar: Me§rutiyet ilan edilmi§tir. Ilk ba- ki§ta, gen?lige, gen? du§unceye, iilke idgu-esine ka- tilma, devlet yapisinda birtakim degi§iklikler yap- ma hakki taninmi§tir; Tiirkiye'nin bir deiha kur- tulma iimidi belirmi§tir. Fakat Akif, heyecanli ve ihtilalci ruh ta§iyan, bu duygu sisi jriiziinden bir kari§ otesini gormeyen bir ogrenci degildir artik.

Tereddiit etmektedir. Yapida koklii bir degi§iklik

§arttir. Ama bunu bu Ittihat ve Terakki kadrosu yapabilecek giigte ve niyette midir? Giiveneme- mektedir. 35 ya§larinda clan Akif, Koprii'den Bab-

(16)

18 MEHMED AKlF

1 Ali'ye dogru yiiriirken, dalgin dalgin bunlari bir gok sabahlar du§unmu§tur. Kar§isinda Yeni Ga rni, yanmdan gegip de goremedigi arkada§larinin selamlan, iistiinden Halig'e dogru u?an martilar, yanindan yeri oyarcasina ge^en tramvaylarm ara- smda 0 du§unuyordu. Genglik ate§iyle zaman za- man kendisinin de protestosuna katildigi Sultan Hamid yava§ yava§ gidiyordu. Bu bir gergekti.

Ama, ihtilalci kalemler tarafindan son derece an- tipatik gosterilen gehresiyle Koca Devlet Adami giderken, arkasindan doldurulmaz bir bo§luk bi- rakilmiyor muydu? Bir delifi§ek subaydan ba§ka bir §ey olmayan ve memleketin bin cepheli mese- lesine hep ayni fikr-i sabitin iginden bakan roman- tik Enver mi, agzi kufurlu, septik, yiireginde en ufak bir inang ta§imayan ve derdi giicii §ahislari yikmak ve kendi saltanatini kurmak olan Ahmet Riza mi, alaydan yeti§me bir memur seviyesinden oteye gitmeyen Talat mi, bu bati§i onleyecektir?

Bu boyleydi ama etrgifmdaki arkada§larinda genel bir iyimserlik goriiliiyordu. Onlar, ba§taki kadro- nun, daha alttaki geng ve iyi niyetli, memleketgi aydinlar tarafindan fethedilecegine inaniyorlardi.

Hizmetin tam zamaniydi. Kagmanin faydasi yok- tu. Tersine, bu cemiyete girmeli ve onu degi§tir- meliydi. O giiniin du§unceleri bunlar olsa gerekti.

Tarihimizdeki her askeri devrimde oldugu gi- bi 1908 devriminde de, du§unce once, aksiyon son- ra gelmiyordu. Tersine, devrim once yapilmi§, son- ra devletin alacagi yeni yon tarti§ilmaya ba§Ian- mi§ti. 1908 devrimi, Namik Kemal ve arkada§lari-

(17)

MEHMED AKlF 19

nin etkisiyle olmu§tur §uphesiz, fakat o fikirler i?in olmu§tu denemez. Qiinku: Tanzimat du§unur- lerinin istedikleri, bir rejim degi§ikliginden ?ok diizeltmeden ibaretti. Fakat, yeni §artlar, Devleti ve halki, var olmak veya olmamamn e§igine getir- mi§ti. Artik yalniz idare etmede bir reform degil, toplum ve devlet yapisinda, insanimizin §ahsiyet orgiisiinde yapilacak tasarruflarda aramyordu kurtulu§. Bu yeni hal tarzi i?in, Tanzimat du§un- celeri yetmiyordu. Tanzimat^ilar, du§uncede ve aksiyonda iyice a§ilmi§tilar. Meydana akan ve devlete el koyan yeni kadro, Tanzimat^i fikirlerin igtirakiyle, Padi§ahi ve eski kadroyu devirmi§Ier, fakat sonra ne yapacaklarim §a§irmi§lardi. Bu te- reddiidii sezen du§unce alaninda herkes kendi fik- rini bir doktrin olarak ileri siirmeye ba§ladi. Bir g6runu§uyle bu tam bir dugiince hiirriyeti, bir go- runu§uyle tam bir du§unce anar§isiydi. Feikat ki- sa bir donem i?inde fikirler berrakla§ti ve demet demet toplandi. Ve a§agi yukari iif ana du§unce belirdi: her §eyi tam bir batiya donu§mede bulan Baticilar, Tiirk irkinin ve varhginin §uuruna var- mayi temel kurtulu§ prensibi sayan Tiirkgiiler, Devletin ve Milletin kurtulu§unu Islama tam an- lamiyla sarilmakta bulan Islamcilar. Bunlarm di-

§inda, tek ba§ina ayri bir goru§u temsil eden Prens Sabahattin ise, bir ideolojiden 50k bir metod getiriyordu. Yikili§ anlarmda merkeziyetgi goru§- ler destek bulduklari i^in ilk anda onun tezi bir

kenara atildi.

Mehmed Akif, Islamci cereyanin tam ortasin-

(18)

20 MEHMED AKIF

da buldu kendini. ilk elde, E§ref Edip'le birlikte,

Sirat-i Miisteikim'i kurdular. Salt Halim Pa§a da

aralarindaydi. Islamci du§unce, balk ve devlet ya-

pisindan ?ok, ki§ilerin ahlakindaki defigiklik ve genel hareket tarzlarindaki bozukluk yiiziinden

varligimizin tehlikeye girdigi, felaketimizin ts- Ilfmdan kopmaktan ileri geldigi, tekrar Islama

donmekle kurtulabilecegimiz tezini miidafaa edi-

yorlardi. islamin ilerlemeye, teknik kalkinmaya

aykiri olmadigim, kar§i tarafin iddialarma cevap olEirak, soyliiyorlardi. Inkilapgilar genel gizgileri iginde baticiydilar. Feikat hergiin biraz daha agir- la§an §artlar, onlari adeta mucizevi bir formule muhta? ediyordu. Bu yiizden, Ziya Gbkalp'in on- derligini yaptigi Turk^iiliik git gide resmi tez hali- ni aliyordu. 1908-1918 yillari arasinda idareciler, bu ug tez arasinda bocalayip durdular. Fakat, da ha gok di§ tesirlerle, baticilik derinden derine i§le- di; Tiirkgiiliik, parlak ve yaldizli bir §ekilde hep on planda gosterildi ve giderek bir iitopya §ekline, daha sonra da Enver Pa§a'nin, Devleti bir cihan- girlikle kurtarma sevdasina bir paravan olmaya kadar gotiiriildiiyse de, Birinci Cihan Sava§i'nin, devleti silip siipiirmesiyle, tatbikat ve siyaset ala- nindan fikirler diinyasina gekildi.

Islamcilik, ashnda klasik goriigtii. Fakat ayri

bir §ekilde sunuluyordu. Belki bu yiizden tarn an- la§ilamadi. Kar§idEikiler, onu, hemen bir girpida,

"eski" diye mahkum ediyorlardi. Halbuki, mesele, yeni bir medeniyet aramak degil, cemiyetin mail medeniyeti, yeni §Eui;lar igine yerle§tirebilmek,

(19)

MEHMED AKiF 21

daha dogrusu, ondan, yeni §artlarin sorusunu sor-

mak ve cevabini almakti. islamcilar, bunu tarn

olarak yapabilmi§ler miydi? Bundan once, dene- cek clan, tarn cevabiru alsalardi bile, dinleyecek kulak, ne yazik ki, idareci kadro iginde yoktu. Bu kadronun elemanlari, biiyulii adalarin sirenlerine kulaklanni kaptirmi§ Odisseus tayfalarindan farksizdilar ve gergeklere kulaklarim tikami§tilar bu bati tayfalari.

Bu donemde Akif, §iirleriyle, makaleleriyle, verdigi derslerle, gevirdigi 5agda§ islam miitefek-

kirlerinin eserleriyle, aydinlara hakikatlan anlat-

maya ?ali§ti. Islamdan kopmamn felaketlerini

gosterdi. Sefaletimizin, maddi ve manevi tablosu- nu ?izdi. Gittikge resmile§meye yiiz tutan batici fl-

kirlerin yon yon tenkidini yapti. Islamcilar, Bati-

cilara gore, kendilerine biraz daha yeikin gordiik- leri Tiirkciileri anla§maya ve anla§mazliklari gi- dererek tek cephe olmaya davet etti. Fakat bu da- vet cevapsiz kaldi. Biitiin bu haykiri§lar, 5agiri§- lar cevapsiz kaldi. Devlet, biitiin yiikiiyle, mazliim ve sessiz halki da pe§inden siiriikleyerek gittikge daha biiyiik bir hizla u^uruma dogru gidiyordu.

Bu ?agiri§ sesleri, bir yanki bile yaprmyordu. Bu yankisizhktan ve cevap alamayi§tan, §okiintiiyii durduramamaktan ve zehre §ifa diye sarilmaya engel olamamaktan dolayi §air bunaliyor:

Biitiin yokluk mu her yer? Bari "yok" der bir seda yok mu? diyor.

§u yok, bu yok, hi? bir §ey yoktur. Ustelik yok

(20)

22 MEHMED AKIF

der bir ses bile yoktur. Ort£ilig;i oylesine bir yokluk kaplami§tir.

Kitlenin 6z dugiincesi olan Islamci du§unceyle aydinlar kadrosu arasmdaki bu kesiklik ve kopuk- lugu gdren §air, meselenin daha derinlerde oldu- funu sezmi§ ve giinliik kurtulu§ 5ab§malanmn yam sira daha uzun vadeli dugiince ?ali§malanna giri§mi§tir. O zamanin gagda? Islam du§uncesini Misir ve Hint ekolii diyebilecegimiz iki ekol temsil ediyordu. Misir Ekolii (Ferit Vecdi, Re§it Riza ve Muhammed Abduh...) daha ?ok akilci ekoldii. Mi-

sir'in obiir islam iilkelerinden once batilila§masi,

ona bu ?er?eveyi vermi§ti. Hint ekolii ise, daha cok batimn esiri olmanin yol a?tigi bir teselli ihtiya- ciyla ve gorii§ imkanlariyla, Bati zincirlerini kir- ma esasina dayanan tarihi ve tasawufi bir karak-

ter gosteriyordu (tkbal). Tarihi perspektif, C. Ef-

gani'de agir basiyordu. Yerli ekol denebilir ki,

bunlann yamnda zayifti. Bu da, o giine kadar, Is

lam, devletin bi?im ve oziinu, halkin hayat tarzim tayin eden hiikiimler biitiinii oldugundan, ayri bir tez gibi ele alinmami§ olmasindandi. AncEik, Me§- rutiyette, 9e§itli tezlerin alternatifligi soz konusu

olunca, islam tezi de en kisa bir siirede, kendini

kurmu§ ve ba§ta Mehmed Akifin goziiyle, o zama-

na kadar eserlerini vermi§ bulunan gagda? islam

dii§iiniirlerine bir baki§ atmi§ ve yiiziinii dondiir-

mii§tii. Akif bu donemde, bu yiizdendir ki, islam

yazarlarindan terciimeler yapti.

Akifin, bu du§iiniirlerin tesiri altinda kali§i miibalaga edilmi§tir. O, adeta, bu fikir adamlan-

(21)

MEHMED AKiF 23

mn ortaya attigi flkirlerin Tiirkiye'deki bir miida- fii, 0 ekollerin bir §airi gibi gbsterilir. Halbuki, Tiirkiye'de yeni Islam du§uncesinin dogu§uyla obiir iilkelerde dogu§u apayn §artlara bagh ol- mu§tur. Tiirkiye'de, esas Islam devleti kurulu bu-

lundugundan, islam, du§unce sistemi olmaktan

50k, davram§larda ve kurulu§larda ya§iyordu. An- cak, Devletin yikilma tehlikesiydi ki, yeni yeni, du§unce planinda da, bir sistem yapmaya yonelti- yordu. Bunun ifin, denilebilirse, Islamcilar, ?ekir-

dekten yeti§me Islamcilardi. Otekilerdeyse daha bir sistem ve du§unce Islamligi geli§mi§ti. Bunun

i?in Mehmed Akif, fikirlerini, bu du§unurlerden 50k, sokaktan, aileden, klasik kiiltiirden, toplum- dan, devletin sarsintih halinden ve nihayet ken-

dinden aliyordu. Bu Islam miitefekkirlerinin tesi-

ri, kendisinde Islam fikrini dogxirmuyor, esasinda var olan bir iilkiiyii geli§tirmeye ve beslemeye ya- riyordu. Yani arada, bir tabilik miinasebeti yok, belki bir paraleUik vardir. Onlari terciime, kendi tezini miidafaada kullamlan 5ali§malardan ve ye ni nesli yeti§tirme vasitalarindan ibaretti ve ?ag-

da§ islam du§uncesiyle yerli islam du§uncesi ara-

smda bir koprii kurmak i?indi. Yoksa, gerek Mu-

hammed Abduh'un esas tezinin, gerek ikbal'in te-

zinin esas koklerinin, Akifin §iir ve du§uncelerin- de hemen hemen izini bile bulmak miimkiin ol- maz. Aradaki benzerlikler, 20. yiizyil ba§langicin-

daki islam du§uncesinin ortak tareiflari ve genel

gizgileridir. Aralarmdaki en biiyiik farksa, Akifin islam ruhunu canlandirmak istemesine kar§ilik

(22)

24 MEHMED AkIF

Misir bilginlerinin Islamin genel sistemine yeni

bir yorum getirmeye ?ah§malaridir. Akif, islam-

dan 5ikmakta olanlan uyarmi§tir; obiirleriyse, da-

ha 50k, islam ger?eklerini ilim afisidan ele alarak, islama yabanci olanlara hitap etmi§lerdir. Bu ya-

bancileir eski miisliimanlar olsalar bile... Yani Akif, akan kam durdurmaya, yanli§ doktor ve te- davi usuliine ba§vuran yaraliyi kurtarmaya, obiir- leri ise, donmu§ kam harekete gegirmeye, statik durvima gegmi? bir medeniyeti olii noktadan kur tarmaya 5ali§iyorlardi. Her biri kendi §artlarinda gerekeni yapiyordu. Yapilanm yeterli olup olmadi- gimn munaka§asi bu kitabin konusunun di§ina

Qikmak olur. Bu, son yiizyillann islam fikir tarihi-

ni yazacak olanlarin belliba§li i§lerinden biri ola- caktir. Bizim tesbit ettigimiz ve iizerinde durdu- gumuz nokta, Akifin fikir kaynagidir. Anlami§

bvilunuyoruz ki, Akifin fikir kaynafi bizzat top-

lum ve toplumda ya§ayan du§uncedir.

Ustiiste gelen felaketler, Balkan Sava§i, Ci- han Harbi, Akifi, bu donemde, "Sirat-i Mvistakim"

de §iir ve yazilarla halki uyandirmaga didindigi psikoloji iginde, 50k velut yapmi§ ve ebedile§tir- mi§tir.

"Safahat" bir nevi, bu yikintilarin "safha" "saf- ha" anlatili§i, duyurulu§u ve bu yikintilarm §air- de biraktigi aci izlerin derleni§i, toplam§i ve tesbit edili§idir. Bu yiizden, Safahat, bir bakima, Turk tarihinin en acikli giinlerinin ya§anmi§ bir desta- m, yas yapraklaridir.

1908-1918 yillari donemine, Akif bakimindan,

(23)

MEHMED AKiF 25

"Miitefekkir Akif donemi diyebiliriz. Bu donem-

dedir ki, bir yandan, O, islam idealini anlatir; is-

lamin nasil anla§ilmasi gerektigini gosterir; bati- cileira cevap verir. BaticilEirin §airi olan Fikret'le Tarih-i Kadim meselesinde ?ati§ir. Tiirkfiilere

"Siileymaniye Kursiisiinde" adli §iiriyle bu donem- de ger?egl gosterir. Tarn bir sosyal tenkid dergisi olur §iirleri. Almanya ve Necid seyahatlanyla Ba- tiyi ve Doguyu daha iyi tanir. Kisacasi, fikir ve tenkidlerini gerek §iir ve gerek yazi halinde asil

bu donemde verir.

Fakat, Sava§, du§unce 5ali§masina yer biraka- cak midir? Birakacaktir ama §im§ekle§mi§ bir halde. Bir jul gelir: o yaz iilkede bol yilan goriiliir.

Ve korkun? bir giin tutulmasi olur ve daha nice ni ce olaylar... ve derken, o sessiz ve masum balk, si- vilken de asker gibi itaat ederek, Hiikumetin verdigi emirle Seferberlige hazirlamr. Seferberlik;

bu, balk dilinde, barpten daba fazla bir §eyi ifade etmi§tir, barbe bazirligi ifade ettifi balde. Halk, bu sava§in, devletin oliim kabm sava§i oldugunu sezmi§tir. Bu sava§tan nasil fikarsa ?iksin, uzun siire, beUni dogrultamiyacagini anl£uni§tu-. Ge?- mi§i degerlendirecek ve gelecegini verimlendire- cek bir imtibandir bu, bunu bilmi§tir. Ve eski giin- lerdeki gibi, biitiin kabramanlifini, dagarciginda- ki biitiin yigitligini ortaya koymu§tur. Her cepbe- den gelen ses, olaganiistii baberler biiltenidir. So- nu5 onemsenmeden, bu topraklarin biiyiik giinler- de §abit oldugu, aklin zaptedemeyecegi olaylar akar gider. Kafkaslarda, ^anakkale'de kan, Miis-

(24)

26 MEHMED AKIF

liiman kam yere silinmez §ehadet gizgisini geker.

Akif de, bu giinlerde her yurtsever gibi, heyecan- dan heyecana, umuttan umuda, en beyaz renge, en ye§il duyguya, en kara kotiimserlikten en ak iyimserlige geger durur. Sessiz, fakat miithi? balk meydandadir. Bunun destanini yine Akif yazacak-

tir:

Sana dar gelmiyecek makberi klmler kazsin, Gomelim gel sent tarihe desem, sigmazsm.

Belki bir gomiilme olayidir ama diinyanm en yigit^e olumiinden sonra elbette. Hatta bir dirili§e gebe bir oliimle. Hayatlardan daha diri bir oliimle.

Cenaze torenine katilan katiller, torenin uzamasi- na dayanamayip belki birer birer olecekler. Fakat bu dime bitmeyecek. Oliimiin av §ahinidir sanki bu olii. Yakalanmayan kurnaz ku§lar belki bu to- renle oliim havasina girecekler ve yava§ yava§

oliim hunisinin bir daha geri donemiyecekleri ge- ki§ alani igine du§ecekler...

ingiliz imparatorlugunun ba§ina gelen i§te

budur.

"Safahat", birden, Akifle birlikte flkir ve tar- ti§ma safhasini kapami§, §im§ek donemine gir- nii§, arasina "^anakkale Destani" gibi altin yap- raklan katmi§tir...

Dort yil su gibi akar. Her cephede sava§... Ve- ba gibi, "vebadan beter" bir salgin gibi her yeri ya- kar kavurur. Anadolu gocuklari, muthi§ bir tipiye tutulmu§ gibi oradan oraya savrulurlcir. Sonra her

§ey yava§ yava§ diner, ingiliz gemileri Istanbul

(25)

MEHMED AKIF 27

oniinde demirler. Fransiz kumandani ak bir atin

iistiinde Istanbul caddelerinden ge?er, halkin, Is-

lamhfin en kara giinleri ba§lar. Sava§ boyunca kalemini bir kili^ gibi kullanan §air de, Istan- bul'un bu hedini, Miislumanligin bu halini, halkin bu halini, Anadolu'nun ve Anodolulunun bu halini gdriir de yas tutmaz, gegici de olsa karamsarligin en koyusuna yuvarlanmaz mi?

Aglar Safahatimdaki hiisran bile sessiz.

Bir dogum sancisindan olen analar gibi Devlet

fokerken, dogan gocuk ya§adi ve olii ananin me- melerinden siit emerek geli§ti. Istanbul, papaska- rasi bulutlarla kapahyken, Anadolu'da Dogu ufuk- larinda biiyiiyen bir fecir beyazligi halinde Milli Kurtulu§ ba§ladi. Kulaklarini biitiin biitiin en beklenmedik yerlere bile tutup gaipleri kollayan

§air, bu hareket iizerine, biitiin karamsarliklari atip, "ey ortiilere biiriinmii? olan! Kalk" ayetinin Peygamberden ba^layareik kiyamete kadar gele- cek biitiin mii'minlere sesleni§ini, bu sesin ginlayi-

§ini duycu*ak ve mizacinin biitiin ate§lilik, iyimser- lik ve umutlarini bir silkini§te ayaga kaldirarak Anadolu'ya ko§ar. Harp oncesi yillarda, selatin ca- milerinde, Fatih ve Siileymaniye kiirsiilerinde, fikrin ve gergegin me§alesini tutu§turan §air-Va- iz, Kastamonu'da, Sebiliirre§ad idarehanesinden ba§liyarak, cami cami, key kdy, 9e§me 5e§me, yol yol, yiirek yiirek, Ankara Millet Mecilisi'ne kadar

biitiin Anadolu'yu ruh^a geli§tiriyordu. tzmir'den

girip biitiin Ege'yi, Anadolu'nun i^lerine kadar.

(26)

28 MEHMED AKIF

mukaddesatini Qigneye gigneye, Devletin sembolii Osman ve Orhan Beylerin tiirbelerine igreng ayaklarini degdirecek kadar algala algala ilerle- yen, Ingiliz u§agi Yunanin kar§isinda, inangtan, Allah'a bagliliktan ve otelere inanmaktan ba§ka varligi olmayan, bu asirdaki, dtelerin adamlarin-

dan bir Rub Kalesi, bir inang Cephesi kuruyordu

Akif ve arkada§lari. Artik onlar igin giinliik hayat yoktu. §ahsin gegm.i§i, §imdiki zamam ve gelecegi onemsizdi. Son LFmmet Kxitlesinin bir pargasiydi- lar ve onunla birlikte vardilar. Ve o yok olacaksa onlar da yok olacaktilar.

Sirat-i Miistakim, du§unce dergisiydi ve fikir- de en dogru olani, "dogru yol"u gosteriyordu; Sebi- liirregat ise, Allah ugrunda can verenlerin, kanla- nni sebil edenlerin dill ve destaniydi.

"Biilbul" ve "Istiklal Mar§i" bu oliim kalim giinlerinin, Safahat'a kattigi destan pargalgindir.

Ve 0 giiniin bir daha ya§anmaz macerasimn kelam

anitlari...

Yeni Devlet, kendini kurmaya ve derleyip top- lamaya ba§larken Akif, Ankara'da Tacettin Der- gahi'na yerle§mi§, bir yandan Istiklal Sava§i'nin ruhunun devami igin gali§iyor, bir yandan yeni

kurulan devletin, istiklal Sava§i'ndaki Islamci ve

ruhgu karakterini korumasi igin gali§anlarin ara- sinda yer aliyordu. Dergah, biitiin bu gali§malarin karargahiydi. Sonra yava§ yava§ ortalik duruldu.

Sava§ kazanildi ve Anadolu kurtarildi. Sava§

(27)

MEHMED AKIF 29

ba§layincaya kadar ortaligi sesleriyle dolduran baticilar oldugu halde, sava§ i^inde, Ate§ hattinda

hep islamcilar konu§tu; tek aksiyon onlarindi.

Ama sava§ bitince yani devletin alacagi bigim ve toplumumuza verilecek §ekil soz konusu olunca, yine ortaya dokiilen ve liderleri gevreleyen batici

lar oldu ve devrimlere karakterini onlar verdi.

Arka arkaya devrimler yapilir ve Tiirkiye ba- tilila§tirilirken Akifin bu tutuma prensip olarak katilmadigi ve hayal sukutuna ugradigi bir ger- gektir. O sava§in ruhani havasi, semavi imkan ve firsatlari geirgabuk kayboluyor ve baticilarin ote- den beri i§ledigi du§unce yapismdan midir, yeti§- tirdikleri kadronun k6§eba§larim tutinu§ olmala- rindan midir, Osmanlilann son yiizyillarda hep Bati kar§isinda gbsterdikleri yenilginin dogurdu- gu a§agilik duygusundan midir, yoksa daha 90k sava§ boyu gekilen maddi sikintilar ve teknik ek- sikliklerin bir an once tamamlanmasi igin duyu- lan istegin a§iriliga gotiiriilmesinden midir, yok sa, en 90k, var veya yok olmanin ruhta agtigi trav- matik tesirle, Bati'nm, ancak kendinin istedigi bi- gime giren bir toplumu ya§atacagi, aksi takdirde, bugiin olmazsa bile yarin mutlaka yeryiiziinden silecefi korkusundan ve bunun kar§i mefhumu kayitsiz §£irtsiz bati sevgisi ve hayranligindan mi dir, yoksa en dogrusu, nefretle hajTanligin ig ige geli§tigi, birinin hemen obiiriine gevrilebilecegi bir

"medeniyet karasevdasi" §eklinde zuhur eden rub

(28)

30 MEHMED AIOF

karma§asi ve kama§masindan midir nedir, -bu nokta sosyolog ve tarih^ilerin tetkikine deger-, bir bati romantizmi alip yiirudii ve devrimlere silin- mez damgasini vurdu. Yerli Islam kiiltiir ve ruhu ihmal edildi ve hatta biitiin kurulu§lar onun ipta- li yoniinde i§letilir oldu. Biitiin bu degi§meler ve kokten farklila§malar k£ir§isinda Akif, kendisinin yapacagi bir §ey kalmadigim seziyordu. Ruhunu biiyiik bir hiiziin kaplami§ti. Biitiin miisliimanla- rin birle§mesi bir yaz riiyasi gibi kagip gitmi§ti.

Ate§ iginden kendi eliyle alip gekicin altina siirdii- gii kizgin demir ba§ka bir §ekil aliyprdu. Dogan pocuk anasini tanimiyorsa, ba§im cilip bilinmeyen bir yone savu§masindan ba§ka bir §eyi kalmami§- ti ananin. Her §ey yabancila§mi§ti. Yeni, fakat kendine yabanci bir ku§ak, bir yapi yiikseliyordu.

Akifin -ki O, cemiyetin miiesseselerinin ba§- tan sona yenilenmesi gerektigini hayati boyunca savunmu§tu- devrimin miicerret, yenileyiciligine ve bir bir alimnca miiesseselerin degi§ip yeni ba§- tan duzenlenmesine kar§i olmamasi gerekti, dev- rimlerde begenmedigi neydi? Devrimlerin nesine

kar§iydi Akif? §iiphe yok ki, Akif, devrimlerin par-

pa parpa gerpekle§tirdiklerinden pok, esprisine, di- yalektigine kar§iydi. Devrimlerin, halkimizm gep- mi§e olan biitiin baglarini kopariyor gibi bir etki yapiyordu, bir intiba birakiyordu. Biitiin bir omiir

boyu pagirdigi birlik tiirkiisiine, islam birligi ide-

aline aykiri gibi geliyordu Akife. Islam diinyasiy-

(29)

MEHMED AKlF 31

la olan butiin baglari kopariyor; tarih di§i bir top- lum haline geliyorduk, O'na gore nerdeyse. Toplu- mumuzun tabi tutuldugu kiiltiir degi§imi, O'na

?ok karanlik, 50k aykin, ?ok absurd goruniiyordu.

Bati kiiltiirune girdifimizi soyliiyorduk. Ama ben- lik yitirilmeden bu mumkiin miiydii?

I§te hayat sava§inin son doneminde Akifi sar- san sonbahar du§unceleri bunlardi. Bu neden boy- le olmu§tu? Artik miicadeleyi birakini§, bunu dii-

§unuyordu. Imparatorlugun en krizli giinleriyle dolu zamanlarinda pek bir kb§eye ^ekilip du§un- meye imkan bulamami§, hep cephe hayati ya§a- mi§ti du§uncede de. Du§unce aki§i, birbirini takip eden zincirleme bir kararlar serisi halindeydi.

Ama §imdi sadece du§unuyordu. Meselenin kokii derinlerde olacakti. Felsefi perspektiflerde. Kafa- smi o devirlere daldiriyor, u9suz bir karemlikla kar§ila§iyordu. Bir cevap, bir i§ik goremeyince hu- zuru kagiyor, umutsuzlugun, karanligin iginde bu- naliyordu. Soylenecek bir §ey yoktu, yazmamn onemi kalmami§ti. Baticilar, tam bir heu-eket ve zafer sarho§lugu iginde, boyuna yeni teklifler, ye- ni bigim veri§lerle gikiyorlardi ortaya. Bir siginak

ariyordu Akifin ruhu. i§te bu donemindeki bir ha-

reket tarzimn ve ruh tezahiiriinun izahi ancak bu

olabilirdi; Misir'a gitti ve yillarca donmedi. Tek avunu§u tasavvufa siginmakta, ehramlara, Fira- vun heykellerine, sfenkslere bakip hayatin fanili- gini idr^ ve varligin esrarini aramakta buluyor-

(30)

32 MEHMED AKIF

du. Misir, 0 vakitler, ikinci iimit verici Islam iilke- si olarak tek hizmet yeri olarak goziikuyordu O'na. Hayatimn sonuna kadar hizmetten geri kal- mamayi bir ya§ama §iari yapan §air, orada az 90k 9£di§malarim yapiyor, kendisine kalan yalmzlik saatlerinde ise, esas konuklari gegmi? biijoik sa- raylarin bir salonuna gegerek, du§unceleri sesler gibi viicutlu varliklar haline getirip yankilatarak olup bitenlerin hakikatini du§unuyordu. Hayat arkada§indan, gocuklarmdan, arkada§larindan, Fatih semtinden, muhte§em Camilerden, Ana Yurttan uzakta, yalmzligin i9ine kivrilarak, bu hayat ki§imn arefesinde, Islam iilkelerinin igine du§tugu felaketi, pargalanmayi, bati kopyaciligina sarilmalarini, birbirlerini unutmalarim, halkm du§tugu sefaleti, ezilenleri, fikir ve ruhtan kop- mu§ aydin ve etkin kadroyu, kimi Islam memleke- tinin resmen ve maddeten, kiminin de kiiltiir yo- luyla s6murgele§mesini du§unuyor, bir gikar yol ariyor; fakat ruhunu oliim gibi bir golge kapliyor.

Safahat'in "golgeler" bolumiinii yazarken, kah Secde, Leyla gibi §iirlerle, bir co§mada erimek ve du§unmekten kurtulmak istiyor, kah hala tek iimidinin oldugu Tiirkiye'yi uyarmak igin Kur'an terciimesini yapmaya kalkiyor, fakat iimidi 90k defa oyle kiriktir ki, 0 terciimenin de yanli§ ve ko- tii niyetlerle kullamlacagi korkusuna kapihyor, onu yakiyor veya bir hazineyi gomercesine sakla- tiyor; gorunu§te bir ihti§am i9inde, aslmdaysa, al-

(31)

MEHMED AKIF 33

tindan topragi gekilip almmi§ koca bir §inar gibi, giin giin soluyor, eriyor ve soniiyor.

Alti yil Misir'da kaldiktan sonra, bu diinyada vazifesini tamamladigim bir sezgiyle anlami§casi- na yurda doniiyor, yataga du§uyor ve alti ay ge?- meden, 1936 yilinda, Aralik ayinin 27'sinde, 63 ya§inda vefat ediyor ve sessiz halkin takip ettigi ve bagrina bastigi biiyiik insan, omuzlar iistiinde bir fikir, ideal, ahlak ve din sancagi gibi, Edirne- kapi §ehitligine goturiiliiyor.

Unutulmu§ gibi oluyor.

Feikat yillar sonra, Ikinci Cihan Sava§i iginde azitan kizil du§unceliler, atmak gerekince yine O'na atiyorlar ve Universiteli gen^ten gereken ce- vabi aliyorlar. Akif bir kere daha sembolle§iyor ve Akif sevgisi, kara suratlara bir kere daha §am£ir gibi iniyor.

Sonra yine unutulmu§ gibi geliyor bize. Feikat, guniimuzde Sag Du§unce kurulurken yine bir sembol arayinca Akifi aliyor, ornek olarak Akifi goriiyor ve gikan her makale, hemen hemen Akifin bir beytini olsun igine almadan fikmiyor.

Sik sik, Akifin §iiriyle ba§Iayip, §iiriyle devam eden ve §iiriyle biten yazilara rastliyoruz.

Demek ki, Akif, Milletin medi olmu§. Millet Ruhuna kok salmi§tir. Akifin ruhu dirilmi§ ve gen? nesle sinmi§tir, goriiyoruz ve Akif, topraga verilirken heniiz duvarlara tutuna tutuna gezen

(32)

34 MEHMED AKIF

?ociiklar olan bizler bugiin, bu yeni Akifler ordu- su iginde O'na sesleniyor ve diyoruz ki:

"Bo§una ya§amadin, bo§una sava§madin ve bo§una olmedin."

(33)

§tiRi

(34)

Tiirk Edebiyatinda, Akif kadar, hayati §iire ve

§iiri hayata sokmu§ §air yoktur. Yalniz, bu hayat, merkez olarak alinmami§, o gagdaki Tiirkiye §art- lari iginde ve belli bir i§ik altinda mu§ahede edil- mi§tir. Yani hayat, kendi ba§ina bir gergek olarak alinip metaflzik kiirenin dikenli noktalarina do- kunmadan tut da, realitenin ifindeki eriyi§e ka dar kendine yeter ve kendinden ibaret bir hale ge- tirilmemi§tir Akifte. Hayatin aci ^izgileri en ob- jektif ve di§tan tesbit edici gozlerle yakalanirken bile bir metaflzik yiik ta§imaz ve insanm genel ka- deriyle ilgili hiikiimlerin yankilari olmaz §iir.

Fertlerin hayati belli bir gokuntviniin, tarihi bir anin igindeki degerleriyle olgiiliip bi?ilirler. Akifin

5iki§ noktasi olarsik aldigi bu i§ik islam'dir ve Is-

lam'in i§iginda, 600 yillik Osmanli Devleti ?oker- ken, cemiyetimizin ifinde bulundugu ahlaki, igti- mai, ruhi, iktisadi §artlar, en amansiz bir gozle, adeta bir cerrah te§rih?iligiyle crtaya serilir. Ve bir kere yara belli olunca, onun tedavi §ekli goste-

rilir ki, bu da, cemiyetin temeli clan islam ilkele-

(35)

38 MEHMED AKIF

rine siki sikiya sanlmak, yeni ve taze bir ruhla, Is- lami, cagin teknik ve maddi gugleriyle de donan- diktan sonra, ifimizde ve di§imizda ihya etmektir:

Asrin idrakine soyletmeliyiz islami.

Akif, §iirine temel tarihi kadro olarak, "§imdi- ki zaman"i alir. §iirinin konusu olan "hayafin za- man kategorisi, §imdiki zamandir. Tarih, biitiin yikici birikintileriyle gelip §imdiki zamanda top- lanini§tir. O halde gordiyom, §imdiki zamandir.

Bu kdrdugiim bir kili?la ikiye bigilmedikge, Islam Milleti i?in bir gelecekten bahsedilemez. Gegmi^

zaman da, Akifin §iirine ancak bugiinii anlatmak- ta bir kar§ila§tirma unsuru olarak girer; bugunii daha iyi anlamamiza yarar. Bir nevi sihhatle has- taligin kar§ila§tirilmasi igin ve yaramn tarihgesi- nin iyile§tirme i?in §art olmasi bakimindan zaman zaman gegmi? ele alinir.

Toplumun §imdiki zamanini 50k defa tablolar halinde verir, boylece, hasta, bir klifeci focugun agir hayat §arti, Dogu iilkelerinin sefaleti, bir ma- halle kahvesinin genel seviyeyi en hurda noktasi- na kadar if§a eden ?iplak hali, kadinlarin durumu, genel igtimai tembellik, bezginlik ve yilginlik ve bunun yanli§ olarak kadere atfi, biitiin ya§ama ve dii§unce dejeneresansi, butiin cepheleriyle top- lum, masaya yatirilir. Bu i§ yapilirken, §air, son derece realist, hatta yer yer natiiralisttir. Halkin igine onlardan biri olarak girer ve onlann diliyle, hatta zaman zaman argolariyla onlann mantigi ve gorii§ agilarina da yer vererek, hayatin aci tablola-

(36)

MEHMED AKlF 39

rini ?izer. §iirleri bu yiizden yer yer hikayele§ir.

Boylece, §iir, yazmakla guttiigii gayeye uygun ve elveri§li bir teknik kazanir. Yalniz onun realizmi- ni Fransiz romanciligindaki realizmden (Emile Zola realizmi) ayireiii bir taraf vardir. O da, Fran siz realistleri, sirf bir sanat teknigi olarak realiz mi kullanirlar ve bununla toplumu belli bir nokta- ya gotiirmeyi hedef tutmazlar; belki hayati ve ger- 9egi boylece yakalayabileceklerini umarlar. Top- lum hakkindaki doktrinleri bellibelirsizdir. Hal-

buki Akif, bu realizmi, idealinin yedeginde bulun- durur ve bir vasita olarak kullamr. Ve ideali, kes- kin bir i§ik halinde, bu realitenin iistunde durur.

Yard, Akifin §iirini §oyle tablola§tirabiliriz: §ehri, insani, sokagi, kahvesi, biitiin sefaletiyle bir top- lumun, §ark iilkelerinin aci manzaralari ve bunu bir taraftan delip obur taraftan gegen ve bir pro-

jektor aydmliginda gosteren bir giin i§igi, yard is lam. Yani Islam, tek bir ferde hitap eden miicerret

yamyla degil, tarihin belli bir doneminde en trajik gartlari ya§ayan miisliiman bir milletin halini tes-

A

bit igin Akifin §iirine giriyor; aym §ekilde, toplum ve hayat, biyolojik ve sosyolojik bir gergek olarak, genellikle, insanin tabiat ve otesi kar§isindaki du- rumuyla degil, aym donemdeki tarihi ve aktiiel

§artlanyla aym §iire konu oluyor. Akifin §iirini -ba§taki birka? denemesi ve sonraki birka? §iiri miistesna- belli bir donemde, belli bir toplulugun tarihi-sosyolojik realitesiyle, o toplumun temel de-

gerlerinin butiinii olan islam kar§isindaki duru-

mu, i§te bu iki ana unsur kurar. islam ve realite.

i§te bu iki kelime, Akifin biitiin §iirini dzetler.

Daha teferruatli bir baki§la, bu §iirin bi?im

(37)

40

ali§i, Akife tesir eden §u §artlarda bulunabilir:

1- Klasik kiiltiir ve Sadi'de miikeminel orne- gini bulan ve ahlaki bir sonucu hedef tutan Dogu manzum hikayeciligi.

2- O giiniin sanat okullan iginde birinci plan-

da bul\man Bati Realizmi.

3- islam ideali.

4- Tarihin en trajik giinlerini ya§ayan bir

devlet ve bir millet.

5- Realiteye objektif ve tahlili bakma ali§kan- ligim veren miisbet bilgiler tahsili.

Sadi hikayecilifini modernle§tirerek, ferde de- gil cemiyete seslenen bir ifadeye kavu§turarak, onu, roman sanatindaki realizmin imkanlanyla

geli§tirerek, ^agindaki Islam diinyasmm aci reali- tesine uygulamak... i§te bu bize Akifin §iirinin

kurulu§u i?in aydmlik bir ipucu verir.

Vezin olarak aruzu kull£mi§ina gelince: bunu, yeti§me gaginda, edebiyatinuzda balk §iiri di§inda tek veznin aruz olmasina baglamak gerekir. Aruz,

ayni zamanda, islam edebiyatimn mu§terek vez- nidir ve biitiin islam §iirini ayni ahenk alamnda toplar. islama inanmi§ ve islam iilkelerini uyan-

dirmayi iilkii edinmi§ ve aruzun hakim oldugu bir edebiyat iginde §iirini kurmu§ bulunan §airin bu vezni kullanmasindan daha tabii bir §ey olamazdi.

Hece vezni, ancak istiklal Sava§i ba§langicinda ve

Anadolu'nun ortaya gikigiyla edebiyatimizda ge- li§mi§ bir vezindir ve o, Tiirk §iirini tutmaya ba§- larken, Akif, §iirinin biiytik orneklerini vermi§ ve kendini kurmu§ bulunuyordu. Fakat, o, aruzu

(38)

MEHMED AKIF 41

Tiirk dilinin ivicagli noktalarina kadar sokmayi bilmi§, "en tabii aruz §airi" denilebilecek bir sehl- i miimteniye ula§mi§tir. Aruz daha onceki §airle- rimizle birlikte Akifledir ki, dilimizin 6z mali ol- mu§tur. 0, divan §airlerinden ayri olarak, aruzu, dilin ajrri bir boliimiine, en realist gizgilerine ve giindelik hayat boliimiine son derece biiyiik bir giigle uygulami§tir. Aruz, dilin igine ve §iire oyle- sine yerle§mi§ ve kayna§mi§ ki, §iirler, agza geldi- gi gibi s6ylenmi§ ve sanki aruzla yazilmami§ inti-

baini verirler.

Akifin realizmi ve natiiralizmi iizerinde uzun

boylu durmayacagiz. Akif hakkinda yazilmi§ eser- ler ve herhangi bir edebiyat kitabinda bu hususta bir gok ornekler goriilebilir. Biitiin §iirlerinde bu realizm bugu bugu tiitmektedir. Bizim asil uzerin- de duracagimiz nokta, Akifin §iirinin temel ozel- likleri ve §iir tarihindeki yerle§i§idir.

Akifin §iiri bir nevi giinliik (jurnal) tiir. Ancak bir §airin (ben) i etrafinda toplanan e§ya ve olay- larin anlatili§i degU, biitiin bir toplumun giinlii- gii... Bunun igin §iir yer yer bir kronik manzarasi kazanir. Butiin §iirlerini, SAFAHAT, yani Safha- lar (Donemler) adi altinda toplamasi da bu giinliik

§uurunu gosteriyor. Sava§ olmadigi zamanlar top lumun giinliik hayatindan tablolar gizilir. Cami- ler, kahveler, hastalar, alicilar ve saticilar, mey- hane, igki ve kum£u-in agtigi yaralar, yetimlerin, dullarin, yoksullarm iginde bulundugu aci prob- lemler, idarenin bozuklugu, rii§vet felaketi, faiz faciasi.. her yoniiyle cemiyet, enstantaneler, gizgi- ler ve tablolgir halinde bir g6ku§iin umumi goriinii-

(39)

42 MEHMED AKIF

§unu verirler. Bunlar, yani cemiyetin alelMe va- kitleri ve halleri anlatilirken, §iir, daha ?ok tasvi- ridir, objektiftir, bir ilim vesikasi ?ekmek isteyen bir metoda sahiptir ve bir anket sadakati iginde- dir. Sakin sakin akan bir nehir gibidir §iir. Fakat,

§iLr, toplumun fevkalade gunlerinde birden degi-

§ir; nehir bulanir, hatta yer yer dalgalanir, co§ar ve bazen de §elaleler yaparak, kayalann iistvinden biiyiik tarrakalarla du§er. Bir toplumun hayati nasil bir nehre benzerse, belli bir donemin toplu- munu anlatan ve yansitan Akifin §iirini de bir nehre benzetmek miimkiindur ve yerinde olur.

1908'de hiirriyet adi altmda ne kadar kof bir hareket yapildigini giflik ve feryatlarla anlatu-.

Sonra sava§ yillari gelir. Artik toplum giinliik ya§ayi§ini birakmi§, destan ?igirina girmi§tir. I§te 0 zaman Akifin §iiri de birden destanla§ir ve saf- ha safha Birinci Cihan Sava§i'mn ve IstiklM Sava-

§i'nin destani haline gelir. Qanakkale Destani, Sii-

leyman Nazife Cevap, Biilbiil ve istiklal Mar§i gi-

bi §iirler, £U-tik realizmin a§ildigi ve hayallerin bii- tiin geni§liginin kullanildigi bir destanm pargala- ridir. C^iinkii: millet hayati destanla§mi§, iq hari- kalarin gizildigi bir doneme girmi§tir. Millet haya- timn sadik tesbitgisi §air de en co§kun bir imaj ve limit alamndadir. Bu bakimdan, IstiklM Sava-

§i'nin destani yazilmami§tir demek bir bakima yanli§ bir hiikiimdur. Nasil Istiklal Harbi Cihan Harbi'nin bir devami ve Millet hayatinin bir saf- hasiysa, bu donemle ilgili §iirlerini Akif, §iirleri- nin igine bir yiizugiin ta§i gibi yerle§tirmi§tir. Bu

§iirlerden yapilacak bir segme bir Milli Destan

(40)

MEHMED AKiF 43

manzarasi verir.

Cihan ve istiklal sava§lari bitip devrimler

ba§layinca Akifin sustugunu goriiyoruz. Bu yilla-

ra Akifin "Boykot" yillari diyebiliriz. Akif gibi bir

§airin cemiyette olu§an biiyiik bir degi§iklik kar§i- sinda susmasi, denebilir ki en biiyiik tepkisi, en giiglii protestosudur. O giine kadar resmi tarih^i gibi §iirleriyle toplum degi§ikliklerini degerlendi- ren §air, birdenbire yazmaya ara veriyor. Bu, yaz- ma ortamini bile bulamadigi anlamina gelir.

Sonra biitiin tereddiitlerine son vererek Mi-

sir'a ge?er. Misir'da yazdigi §iirler, denize yakla§- mi§ bir nehrin psikolojisini ta§ir. Oliimiin golgesi vurmu§tur bu hayat §iirlerinin ustiine ( ki Safa- hat'in bu boliimii GOLGELER adini alir). Hayat- tan ve zamandan kopu§, metafizigin kendini du- yuru§udur artik bu donem. Bir Ehram, Bir Fira- vun aniti oniinde faniligi elle tutar gibi yoklar.

Sonra tasawuf iginde avunu§ gelir. Bu meteifizik orneklerinde bile bir nehrin denize kari§irken fay- daliligini kaybetmeyi§i gibi, Akif de, fanilige sos- yal a?idan bakar; zulmiin ebedile§emeyecegini, sonsuzlugu yalniz dinin kucciklayabilecegini goriir ve artik olaylara sirt gevirerek mutlak iginde erir.

Safahat'a panoramik bir beiki§ attigimizda, birincisinde, toplumun alelade giinlerini cephele- ri, ikincisinde (Siileymaniye Kiirsiisiinde) cemi yette garpigan ve erge? ona bir bigim verecek olan alternatif fikir ve g6rii§lerin tenkidi ve kurtulu§

yolunun ifadesi, iigiincu Safahat'ta (Heikkin Sesle- ri) idealinin, islamin, Kur'an yolunun a?iklanmasi

yer alir. islam ger^ek cephesiyle halka anlatilir.

(41)

44 MEHMED AKIF

IV. Safahat'ta (Fatih Kiirsiisunde) halkin ve ay- dinlarin genel bir inceleni§ini buluruz. V. Safahat (Hatiralar) gezi intibalaridir. Buna Dog:u ve Bati- ya b£iki§ da diyebiliriz. Bu kitapta yer alan Necid

^ollerinden Medine'ye §iiri Akifin en giiglii §iirle- rinden biridir. Qolii biitiin yakiciligiyla §iirine sok- mu§, ufak bir kaydirmayla tabiat serabini sosyal seraba ustaca 5evirebilmi§tir. §iiri okurken bir se- rab dixnyasina gireriz. Gozumiiziin ufkunda li vahalar u?u§urken govdemizi bunaltici hava, ayaklarimizi kizgin kum yakar. VI. Safahat (Asim), yazili§ zamanlari ayni oldugu i?in, i?ine

istiklal MaT§i ve Bulburii de katacak olursak, bir

yandan bir nevi bir destan §iiri, ote yandan da §a- irin ozledigi gelecegin §iiridir. Zaten Destanlar, bir bakima gelecek zamana baki§lardir. Akifin al- ki§ladigi Asim nesli, sava§ iginde birdenbire ola- ganiistiiye yiikselen gviniiniin nesliyse, sulh iginde de ayni ba§ari, ustiinliik ve fazileti gosterecek ge lecegin neslidir. Sava§ta gegici olarak gelen bu iis- tiin-insan, gelecekte hergiin ve her igteki duru- muyla boyle olan bir ku§agin bzlemidir. "§imdiki zaman" §airi olan Akif, bu §iirinde gelecek zamani da giiniine ta§imi§tir. Daha dogrusu, olaganiistii

§artlarla, §imdiki zaman kendini a§arak gelecege ula§mi§, gelecek de §airin ozlemiyle §imdiki zama na gelmi§, boylece §iir gift kath bir zaman dokusu kazanmi§tir. Ve boylece realitenin iginden ideal bir neslin gizgileri dogar, sava§ iginde, biitiin giin- delik igretiliklerden kvurtulan Asim nesli, gelece gin nesli haline gelir, §imdiki zaman iginde. Ve yazdirdigi destan bu yiizden devirlere sigmaz. On- ceki §iirlerde gegmi§ zaman §imdiki zamana girer-

(42)

MEHMED AKIF 45

ken, bu safer, gelecek zaman giriyor ve boylece,

§imdiki zaman obiir zamanlarin da destegini ve kivamim kazanarak biitunlenmig oluyor. Ve des-

tansi karakteriyle, Cihan ve istiklal sava§larini

yapan Milletin, saf ve berrak, idealist Asim nesli- nin destam olarak §iir yer yer en yiiksek edebi pargalar halini alir. Ve ilk defadir ki, kalemini hep cemiyeti hirpalanmakta kullanan §air, ovgiiye tahsis etmi§ olur. VII. Seifahat (G61geler)se artik oteye baki§ §iirleridir. Hicran, Gece ve Secde gibi

§iirleri §airin ebedilik i?inde kendini unutma de- meleri ve geri d6nu§unde kendini avutun ahenk- ler getirmesini arzuladifi yankilar adina yolladigi dalgalardir.

Bir cemiyetin muayyen bir devrini ifade eden Safahat'i sosyolojik bir baki§la §6yle vasiflandira-

biliriz:

1- Birinci Safahat (Genel sosyolojik gizgiler- Denemeler).

2- ikinci Safahat (Siileymaniye Kursiisiinde)

spekiilatif yapi §iirleri.

3- Ugiincii Safahat, doktrin §iir (Hakkin Ses- leri). Deger hiikiimleri.

4- Dordiincii Safahat (Fatih Kursiisiinde) si- yasi yapi (Kadro).

5- Be§inci Safahat (HMiralar), kar§ila§tirma- h tarihi - sosyolojik gizgiler.

6- Altinci Safahat (Asim), tarihi-destansi ya pi, sava§ sosyolojisi, potansiyel halinde gelecek za

m a n .

7- Yedinci Safahat (Golgeler), Metafizik.

(43)

46 MEHMED AKIF

Bu agidan bakilinca, bir cemiyet, gergekten, belli ba§h cepheleriyle ve temel perspektiflerden tamtilnu§tir, sanki bir plan dairesinde i§lenmi§tir

denebilir.

Akif, "§iirle du§unme" yi edebiyatiiniza sokan hemen hemen tek §airdir. Bir toplumun, bir omiir ba§indan gegenleri §iirle anlatmasi da diyebiliriz Safahat'a. Millet, Akifte, §iir olgiileri i?inde, dii-

§unmu§, aglami§, haykirmi§ ve umutsuzluga bat- mi§, umutla 5irpinmi§ adeta. §iir, cemiyetle sonu- na kadar i^li di§li olmu§tur. Gergek ve degerli bir dogu gazetesi cildidir Safahat handiyse (gazete mefhumunu ger?egiyle du§unursek elbet).

Edebiyatimizdaki yeri, §iirinin ozellikleri goz oniinde tutulursa, hemen hemen tektir. Modern Tiirk edebiyatinda (gerekse eski edebiyatimizda), bir dbnem fikriyle don£inmi§ olarak, belli bir diin- ya g6ru§unun i§iginda, geni§ anlamdaki kronikler halinde, safha safha bir kugagin dranuni veren, ilk baki§ta birbirine zit realist gizgilerle mitle§me- ge elveri§li davrani§l£irini kayna§tirar£Lk canlan- dman boyle bir ba§ka realizm ve destan §airimiz yoktur.

§iirlerine baglanti (angajman) a^isindan ba- ki§ta da, §iirimizde ilk olarak Akifin §uurla ba§a- rili bir baglanti §iirini kurdugu tesbit edilir. Bag- lantiyi geni§ anlamda, yani sanatgi ben'inin olu§- masma bir diinya g6ru§unun koklii katilmasi ola rak alirsak, Akifin §iiri, bunun, model olacak 6r- neklerinden biridir. §iiri kucaklayan doktrin, ayni zamanda bin yildan beri halki §artlandirmi§ ve medeniyetini meydana getirmig bir g6ru§, bir ha-

(44)

MEHMED AKiF 47

yat tarzi ve bu inanglar ve goriigler, Akifin sami-

mi diinya goru^uniin temel ta§lari oldugu ve re- alizmi, hayati oldugu gibi verdigi igin, bu baglanti tam bir kayna§ma olmakta ve igtimai goru§, §airin 6z g6ru§u, §iirden kopmaz bir muhteva durumu almaktadir. Giidumlu edebiyat (La litterature en- gagee) adi altinda ho§ goriilmeyen edebiyatta, §a- irle tezi arasinda bir igretilik ve bir mesafe kalir.

Sanatin ilk prensibi clan samimilige aykiri bu areilik, bu, viicudun ya§ama sebebine uymamasi, kamn viicuda i§lememesi, eseri ba§Eu-isizla§tirir.

Akifin §iirindeyse fikir, e§ya, insan ve zaman oyle bir kayna§ma igindedir ki, tezi §iirden ve §airden koparmak ve ayirmak miimkun degildir. Can ve ruhu, ya§ayan insandan anceik oliimiin gekip ala- bilecegi gibi. Ve Akif ote yandan realizmi ve bir diinya g6ru§unu §iirinin biituniine yerle§tirmesiy- le, Tiirk edebiyatinda en ileri adinu atmi§ ve iis- tiinlugiinu bugiine kadar a§an olmami§tir. Nazim Hikmet'in §iirlerinde, Akifin, dogu iilkeleri ve memleketimizin sefgdetini anlatan §iir pargalari- na gok benzeyen taraflara rastlanir. Yalmz o bu realite tablolarini, komiinizm hesabina i§lemi§tir.

Akifin §iiri goz oniine alininca, ne Nazim Hik met'in, ne de Orhan Veli okulunun §iirleri, Tiirk

§iirinin realizmine yeni ve fazla bir §ey katabil- mi§tir.

Akifi, 20. yiizyilin iki biiyiik din ve metafizik

§airi clan Claudel ve Eliot'la kar§ila§tirirsak §u farki buluruz: bu iki §air, tek ki§inin genel olarak meteifizik iirpertisini ve din kgu-gisindaki duru- mundan dogan duygulari, sanatlarimn temasi yaptiklari halde Akif, belli bir toplumun belli bir

(45)

48 MEHMED AKIF

zamanini pratik bir gaye ile §iirinde hiikme bagla- mi§tir. Eliot, tarihi, insan kaderi agisindan ele ahrken, Claudel, tarn bir din duygusunun verdigi ruh siikununu ve safligim i§ler. Akifteyse ahlak ve iQtimai problem on plana geger ve metafizik, uzak yankilarla du5rulur. Bu yiizden, denebilir ki, Akifin §iiri obiirlerinden ?ok ayrilir ve temporel bir §iir olur.

Belki de Akifin §iirini anlayabilmenin en iyi yolu onu Yahya Kemal'le bir arada du§unmektir.

imparatorlugun bati§inda gelen ve §iir tiirlerinde

tek kalan bu §airler, aym medeniyetin ve iilkiiniin

§airi olarak yanyana durduklari halde, ilk baki§- ta, §iirlerinin ozii ve bi?imi bakimindan dogu ve bati kadar ayriliyorlar. Teferruatlica bakilinca, bu ayriligin ilk noktasi, 5iki§ agzi, birinde estetigin, obiiriinde iilkiinun hedef tutulu§udur. Biri este- tikten gikarak iilkiiye de variyor, obiirii vilkiiden ba§liyarak hemen estetigini kuruyor ve sonra iki- sini birlikte yuriitiiyor. Biri §imdiki zaman §airi- dir demi§tik; obiirii, estetik igin daha elveri§li olan masalla§mi§ bir gefmi§ zamanin pe§indedir. Muh- te§em bir giin bati§i kar§isinda huzursuz olan bu iki §airden biri, gegmekte ve bitmekte olan giiniin dogu§ vakitlerini hatirlayarak teselli aramakta, dbiiriiyse miimkun oldugu kadar giine§in bati§ini geciktirmek i?in i§ik i^^ilerini vazife ba§ina davet etmekte, hi? olmazsa gelecek giiniin dogu§una ha- zirlameikta ?evreyi. Tarihin geni§ a?isi i?inden, aki§a bakan Yahya Kemal, eski, miikemmel vakit- lere kayiyor ve o vakitlerin mermerden anitini ya- piyor. Boylece o iistiin medeniyetin, tarihte olsun kurtulmasini saglamaya ?ali§iyor. Mehmed

(46)

MEHMED AKiF 49

Akifse, "aktiiel" in i^inden beikarak, siperler keizi- yor. Biri medeniyeti arka hatlarda, oburii on hat- larda koruyor. Biri ya§iyamn olmemesine, obiiriiy- se olenin sanatta ya§amasina emek ve yiirek sar- fediyor. Biitiin bir Osmanb Islam Medeniyeti, ge- ride bir mermer kayasi halinde duruyor. §air ona doniip iginden §anli ge?mi§i sembolle§tiren anitlar gikariyor. Obiiriiyse giinliik medeniyet ya§antisim realist gizgilerle tesbit ediyor. Biri, ge?mi§in des- tamm, dbiirii giiniin destamm, yaziyor.

Burdan giderek, sanat stillerine ula§abiliriz.

Birinin, gunliik dil ve halkm konu§masina ini§i, obiiriinun sade bir §ekilde de olsa. Divan gelenegi- ni yiiriitmesi, birinin kelime ve misra tascirrufuna kar§ilik, obiiriinun biitiincii ve hikaye edici olu§u hep bu temel ozelliklerden ileri gelir.

Yahya Kemal, fizdigi diinyayi, gelecekler i^in yapiyor ve yakin bir aksiyonu hedef tutmuyor.

Mehmed Akifse gen? nesillere, iginde bulunulan durumu gizerek, bir yon ve yol gosteriyor ve a?ik bir odeve ?agiriyor. Odeve gagirigla hayal meyal hatirlatma arasindaki, ?iplak i§ikla alacakaranlik

arasindaki bir amtla bir tank Eirasmdaki fark. Bir

sava§ta, askerleri heyecanlandirmak i?in komuta- mn yaptigi bir konu§madir Akifin §iiri. Ama sa- va§ bittikten sonra, §ehit olanlar i?in dikilen amt ve kitabedir, o kahramanligin destamdir Yahya

Kemal'inki.

Yahya Kemal, hep medeniyete, medeniyetten

kalana bakiyor. Medeniyetin, Osmanli islam me-

deniyetinin biraktiklanmn unutulmamasi, bilin- mesi ve ebedile§mesi O'nun tasasidir. O'nu §iirin-

(47)

50 MEHMED AIOF

de ebedile§tirebildigi olgiide §iirinin de ebedile§e- cegini bilir. Mehmed Akif ise, o medeniyetin ?ag- daki giicuniin arti§i igin, o gegmigi biiyiiten fikir- ler, iilkiiler ve inanflarm eski guciinii aleu-ak §im- diki zamanda ve gelecekte ya§amasi ugruna hayat harcar. Denilebilirse, biri medeniyetin anatomisi- ne bakiyor, heykelle§en viicuduna. Obiiriiyse fiz- yonomisine ve flzyolojisine.

Yahya Kemal esere, hep esere bakiyor; impa- ratorluk idealine siki sikiya baghdir. Akifse, eser- den miiessire, yani imparatorluktan 50k, medeni yetin tarihe serpili eser ve kurulu§lar zincirinden

?ok, biitiin 0 eserleri doguran islamin kendisine baglidir. Bundandir ki, O'nu yeni kurulan Devle- tin IstiklM Mar§i'ni yazmi§ olarak da gorebiliyo- ruz. Milli Mar§in §airi ise bundandir ki, Yahya Kemal degildir ve Mehmed Akiftir.

Biri ge?mi§ zamanini, digeri son zamanini ve gelecegini §iirde ya§atan imparatorlugun bu iki

§airini bir arada du§unursek, aym diinyanin ta- mamlannu§ iki cephesini birden y£ikalami§ olu- ruz. Ikisi birden, bir imparatorlugu biitiin halinde anlatiyorlar ve ifade ediyorlar. Osmanli Devleti ge5mi§iyle ve bati§ amndaki gorunu§uyle §iire gi- riyor ve sanat i?i bir gergeklik kazamyor. Iki §air boylece birbirini tamamliyor, biri realizmi ve obii- rii yeni divan tarziyla, eskiyi ve yeniyi, klasigi ve

?agda§i, antik olani ve moderni birbirine bagliya- rak, Osmanli Islam medeniyetinin bu biiyiik vak'asi igin, bir biitiin halinde sanatin mesajim getirmi§ oluyorlar.

(48)

OLUM YILDONUMLERI

DOLAYISIYLA

(49)

"BENiM HAKKIM, SUS EY BULBUL SENiN HAKKIN DEGiL MAtEM"

Bugiin Tiirkiye'nin belli ba§li noktalarinda Aldf aniliyor. Aslinda kendimizi aniyoruz. Qiinkii:

biiyiik insanlar, kendilerini degil milletlerini ya-

§aini§lardir. Biiyiik insan, Milletin cevheridir. Yu- murtamn sarisi ve yogxirttaki yagin kaymakta toplanmasi gibi, milli cevher, biiyiik insanda top-

lanir.

Akif, islamin ve Milletimizin en 50k sise batti-

gi bir vakitte geldi. Yine de o deniz gibi giinlerin- de, olup biteni, en parlak giin i§igiyla goriiyorniu§

gibi gordii. Maddi ve manevi sefaletten 5arpilmi§

ve deforme olniu§ bir toplulnk iginde, giinliik fay- dalan ve alki§lari iistiine bula§mi§ bir tozmu§ gi bi silkerek, dliim korkusu nedir bilmeyerek, di§a ve i?e kar§i, Islam idealini haykirdi. Umudunu hif kaybetmedi. Vaaz kiirsiisiinde ate§ti, cephede mit- ralydz. IstiklM Sava§mda, adeta a? ve cephanesiz

(50)

54 MEHMED AKIF

orduya onun §iiri adeta ekmekti ve cephaneydi, Faniligin kacinilmaz bir ger^egi olarak sona eren muhte§em Osmanli gag^inm son ve ba§layan Tiirkiye'nin ilk kahramanlik figiirlerinin §iirini

yapan, ebedi anitlarini diken yalniz Akiftir: Qa-

nakkale §ehitleri Destani ve Istiklal Mar§i.

Akif, 0 bati§ yillarmda, tarn bir fikir karga§a- ligi iginde, o korkung tez enflasyonu iginde tek ger- gek ve saflam tezi buldu: islam. Ne, tarihi ve mil- leti ink^ demek clan batiya tapicilik, ne irkin ta§

devrine ddnu§ ozlemindeki primitifligi ihya delili- Id, ne durgun doguculuk: islamin yeniden dirili§i.

Bunun igin faciayi en gergek gizgileriyle gizdi.

Ne gordiiyse gekinmeden, pe§in hiikumlerin agina du§meden, fikir du§manlarinin istismarlarindan yilmadan, kahvede burnunu saatlerce kari§tiran- dan, yere tiikiirerek miihendisler gibi bastonuyla gizgiler gizen ihtiyardan, yikilan ocaklara, §ark'i saran sefalete, asi genglige, aydinlari kasip kavu- ran inkar cehennemine kadar, cemiyetin siyasi, fikri, ahlaki, iktisadi ve igtimai tablosunu gizdi.

Ama umut kirmak igin degil, umutlandirmak igin.

O yalmz tesbit etmedi, te§his de etti. O yalniz goz- medi, goziim yolunu da gosterdi.

Genel tablonun kara yiiziinu gormedi yalniz;

nerede bir i§ik varsa ona bir i§ik tuttu. Nerede bir kahramanlik gordiiyse, butiin yiizleri oraya gevir-

di,

Sava§ bitti, yani cephe sava§i. Fakat Akifin

sava§i bitmedi. Yeni Kurulu§un hemen hemen bi-

(51)

MEHMED AKlF 55

ricik kritikgisiydi. Her yikilam, kalemiyle, §iiriyle kontrol ediyor, her teklifi, her tasariyi ve her yapi- 1am deferlendiriyor, kijrmet hiikumlerine bagli- yordu. Bu ugurda, son yillarinda, Istiklal Mar§i'ni yazdigi yurdundan uzakta, Misir'da ya§adi. Donii-

§u, adeta olumiinii sezen sevgili yurdun, bir gekim kuvvetiyle oldu. Geldi ve sevdigi topraga gomiildii ve vatan oldu. Saghginda nasil Milletse, oliince de

vatan oldu.

Fakat olen Akif topraga du§en bir tohum gi- biydi. Topraga bir kar du§tu. Sonra mevsim gegti,

hava isindi. Akif topraktan binlerce Akif olarak

fi§kirdi.

Akif bugiin olmedi, bugiin dogdu.

Akif bugiin diriliyor.

(Yen! Istanbul, 1963)

(52)

AKIF'IN DOGUMU

Otuzbir yil once bugiin Akif, diinya vaktini doldurdu, ahiret vaktine ba§ladi.

Oliim bir son degil bir baglangigtir. Nitekim oliilerin arkasindan okudugumuz Fatiha da, Kur'an-i Kerim'in ba§langi5 suresidir.

Olii, bu hayattan ustiin ve ileri bir yeni haya- ta ba§layandir. Hale, olen, kendini bir ideale ada- mi§ insansa, o her iki diinyada da, yeni bir hayata ba§lami§tir.

Biiyiik insanlann bliimleri bir bakima dogum- laridir. Onlarin dogumlari uzun siirer. Biitiin bii- hayat onlar igin bir dogumdur. Dogum i§inde do-

gum, dogum iginde dogum. i§te biiyiik insanlEir

i?in hayatin anlami. ^ektikleri ^ile bir omiir siiren bir dogum sancisidir. Ne zaman ki dliirler, i§te o zaman tam dogmu§ olurlar. Sonra yiizyillar ifinde serpilip geli§eceklerdir. Bir <;agda rii§de erecekler.

Referanslar

Benzer Belgeler

Seroz Retina Dekolmamnm Yaygmli guun iyot-125 Plak Radyoterapi Uygulama su11 Takiben Arka Uvea Melanomunun Gerilemesi Ozerinde Olas1 Etkileri. Hayyam KIRATLI, Sevgiil

Avrupa Hipertansiyon Derneği Tedavi Rehberi (2003)&#34; ne göre hasta larda kardiyovasküler risk durumu, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek risk. gruplarına

FFRmyo;::: 0.94 ve QCA ile yüzde darlık çapı &lt; %1 O bulu- nan olgularda sıent yerleştirilmesi optimum olarak kabul edilip işleme son verildi.. Hedef FFRmyo (FFRmyo ;:::

Çok Uluslıı Ortadoi-(u Acil Tıp Konferansı.. Tht- Marmara

halkımı zcia ilgili yaş grubundaki nü fus tahminine da- yanarak yüksek ri skli bireylerin sayısı öngö rüldü. Bu say ı 1.6 mil yon olarak tahm in edilen koro- ner kalp

O ur study s hows that QTcd is increased significantly in LAD artery lesio ns and/or coronary patho logies accompanying L AD a rtery les io ns, especially in patients

Marfan sendromlu hasta grubundaki ekokardiografik bulgular (LV= sol ventrikül, AY= aort yetersizli ği, M VP= mitral ka- pak prolapsusu, TVP= triküspid kapak prolapsusu). vaka aort

Kuzey yarım kürede ve Güney yarım kürede yaşanılan mevsimlerle ilgili aşağıdaki bilgiler verilmiştir:. • ..., tarihinden itibaren Kuzey yarım kürede kış mevsimi