• Sonuç bulunamadı

ESKİ DARDANOS ŞEHRİ YAKİNİNDEKİ TÜMÜLÜS

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ESKİ DARDANOS ŞEHRİ YAKİNİNDEKİ TÜMÜLÜS"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ESKİ DARDANOS ŞEHRİ YAKİNİNDEKİ TÜMÜLÜS

Yazan: Rüstem DUYURAN (İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü)

Tümülüs'ün uzaktan görünüşü

Çanakkale'nin takriben 10 Km. gü-ney - batısında, denize hâkim bir sjrt üzerinde kurulu olduğu bilinen eski Dardanos şehri yakininde üzerleri ağaç ve fundalıklarla örtülü irili ufaklı bazı tepecikler mevcuttur ki, bunlardan 25 ra-kımlısı üzerinde Çanakkale çimento fab-rikası için bir su deposu inşa etmek mak-sadiyle açılan bir çukurda bazı eski eser-lere rastlanılmış ve durum ilgili Ma-kamlar tarafından Maarif Vekâletine aksettirilmiştir. Vekâletin emirleri üze-rine buluntu yerini incelediğimizde bu-rasının, üzeri ağaç ve fundalıklarla ör-tülü olduğundan bugüne kadar ilim adamlarının dikkatini çekmemiş bir Tü-mülüs olduğu anlaşıldı ve Maarif

Ve-kâletinden temin edilen müsaade ve tahsisatla gerekli kazı yapılarak bulun-tu mahalli incelendi. 1959 yılının Ara-lık ayının ilk günlerinde başlanan ve üç hafta süren çalışmalara, yazı sahibi-nin başkanlığında olmak üzere İstan-bul Arkeoloji Müzelerinden Ergon Ata-çeri, Feyzullah Sunarman ve Çanakkale

Müze memuru Mümtaz Sarkan katılmış-lardır. Çalışmalar sırasında başta Vali sayın F. Akkutlu olmak üzere Çanak-kale'nin ilgili âmir ve memurlarından şükranla andığımız pek yakın ilgi ve yardım gördük. Mevsim icabı havaların çoğu zaman soğuk ve yağışlı olmasına rağmen sayın Vali müteaddid defalar kazı yerine gelerek ihtiyaçlarımızı tes-bit etmiş, gerekli kolaylığı göstermiştir. Kazı sırasında Çanakkale'de bulunan bir çok yerli ve yabancı zevâtın, bu arada donanmamızın kıymetli Kumandan ve erkânının, ziyaretleri de bizleri ayrıca sevindirmiştir.

Açtığımız yarma (tranşe) den ko-layca içine girilebilen mezar anıtı: kori-dor, ön - oda v e esas mezar odası olmak üzere üç kısımdan müteşekkil bir he-yeti mecmua olup düzleştirilmiş bir sırt üzerinde inşa edilmiş ve sonra üzeri yığma toprakla örtülmüş ve böylece burada, zamanla üzeri ağaç ve fundalık-larla kaplı, bir tepecik meydana

gel-miştir. Şimdi Mezar anıtını kısaca göz-den geçirelim :

K o r i d o r : Koridor'un ağız kısmı ilk açıldığında oldukça muntazam yontul-muş bloklarla örülü idi. Yüksekliği 1,70 m., uzunluğu 5,20 m. olup aşağıdan yukarıya doğru hafifçe daralmaktadır: Genişlik aşağıda: 1,57 m., yukarıda: 1,11 m. dir. Yan duvarları sarımtırak kum taşından yontulmuş ve üzerleri ha-fifçe pürüzlü bırakılmış, üzeri vasatı 0,50 m. genişlikte ve iki yan duvara uf-kî olarak oturtulmuş kalın plâkalarla örtülmüştür. Ön-odaya girişi temin eden kapının önüne büyük bir taş vazedil-miş ve bu taşın üst seviyesine kadar koridor zemini ince moloz ile doldurul-muştur. Bu suretle koridor zemini ile ön ve esas mezar odalarının zemin se-viyeleri arasında 0,50 m. lik bir fark mevcuttur. Koridor'dan ön-odaya geçilen kapının üzerinde duvara hakedilmiş ve mezar anıtını yaptıran veya orada yatan-lardan birisinin adını gösteren eski

(2)

Yu-Anıta girmek için açılan tranşe

nanca bir yazı mevcuttur ki M.E. IV. cü asır karakteri taşımaktadır.

Ön oda: Uzunluğu 3,23 m., genişli-ği 1,24 m. çapında bir dikdörtken olan bu kısmın zemini, birbirleriyle kenetle tutturulmuş plâkalarla örtülü olup du-varları tamamiyle esas mezar odasının duvarlarında olduğu gibi gayet munta-zam işlenmiş ve üst satıhları taraklan-mış bloklarla inşa edilmiştir. Odanın üzeri, ön ve arka duvarlarının üzerine meyilli olarak vazedilmiş, yekpare bü-yük plâkalarla örtülüdür. Döşeme

sevi-yesinden tavanın en sivri noktasına ka-dar irtifaı: 2,64 m. dir. Esas mezar odasına girilen kapının üzerinde de yi-ne M. E. IV cü asır karakterini taşıyan ikinci bir kitabe bulunmuştur.

Esas Mezar odası: 3,23 X 3'6 5 m

-çapında kareye yakın bir dikdörtken şeklinde olan esas mezar odasının ze-mini de ön-odanın zeze-mininde olduğu gibi, birbirlerine kenetle tutturulmuş plâkalarla örtülüdür. Odanın ön ve ar-ka duvarları çatıya ar-kadar şakulî olarak yükselmekte, iki yan duvarı ise 1,48 m.

şâkulen yükseldikten sonra müteakip taş sıraları düz taşırma tekniğinde (li-neare Vorkragen) birbirleri üzerine va-zedilmek suretiyle içeriye doğru meyilli bir vaziyet almakta ve böylece odanın üzerinde sivri bir çatı teşekkül etmek-tedir (1). Odanın döşemesinden üst blokların birbirleriyle birleştikleri en sivri noktaya kadar olan yüksekliği: 3,28 m. dir. Duvar ve tavan kısımların-daki bloklar birbirleriyle demir kenet-lerle bağlanmış olmakla beraber bilhas-sa ek yerlerinde, demirin oksidasiyonu

(3)
(4)

Mezar odasının yontma taştan tavan strüktürü

neticesinde, birçok kırıkların hasıl oldu-ğu görülmektedir. Ayrıca yan sıralar-daki bazı taşlar toprak tazyiki ve zel-zele sebebiyle tehlikeli bir durum ar-zedecek şekilde yerlerinden oynamış-lardır. Bu sebeple oda içindeki çalışma-larımızın nihayetinde Vilâyetin

yardı-miyle ahşap bir i.ksaya ihtiyaç hasıl olmuş ve yan duvarlar emniyet altına alınmıştır.

Koridor ve odaların inşa teknikleri arasınki farklar yeknazarda her iki kıs-mın muhtelif tarihlerde inşa edilmiş olmaları zehabını uyandırmakta ise de,

Pişmiş topraktan bir heykelcik (boyu 27 cm dir)

Bir tunç vazo

benzerlerini gözönünde tuttuğumuz tak-dirde, bu ayrılıkların inşa tarihlerinin farklı olmasından ziyade, o devirlerde koridor ile odalara verilen ehemmiyet derecelerinin ayni olmaması ile izah edilmesi daha doğru olurdu (2).

(5)

)

Altından çelenkler

Bulunan iskelet ve eşyalar: Mezar odasının içinde yine sarımtrak kum taşından olmak üzere (zeminden 0,60 m. yükseklikte ve 0,80 x 2,05 m. çapında) üç yatak (Kline) mevcuttud ki, bunların üzerinde yanyana ve üst üste konmuş müteaddit iskeletler bulunmuş-tur. İskeletlerin bilhassa üst sırada olanlarının iyi bir şekilde muhafaza edil-diği, bazılarının altından mamul ziynet eşyasiyle süslenmiş olduğu görülmüş-tür. Üst ve alt sıralardaki iskeletler arasında tavandan düşmüş taş parçaları ve seramik kırıntılarının mevcudiyeti yataklar üzerine vazedilen ölülerin mu-ayyen fasılalarla yerleştirildiklerini göstermektedir. Şayanı dikkat olan di-ğer bir husus da hemen bütün ziynet eşyasının üst sıralardaki iskeletler üze-rinde bulunmasına karşılık alt sıralar-daki iskeletlerin bu gibi eşyadan mah-rum oluşlarıydı. Yalnız, alt sıralardaki bir çocuk iskeletinin kalça kemiğinin altında yuvarlak bir tas bulunmuştur, ki temizlenmesini müteakip bunun gü-müşten mamul olduğu anlaşılmıştır. Alt sıralardaki ölülerin üzerinde ziynet eş-yasına rastlanmayışı keyfiyetini bun-ların üzerindeki eşyanın sonradan kul-lanılmış olmasiyle izah edebiliriz. Ya-taklar üzerindeki iskeletlerden başka madenî vazolar ve ahşap .kutular içinde yakılan cesetlerin kül ve kemik

(6)

Mezar içindeki taş yataklardan muhtelif görünüşler.

lan ve ölünün hayatta iken kullandığı küpe, bilezik gibi ziynet eşyası bulun-muştur. Böylece yakılmadan ve yakıl-dıktan sonra mezar anıtına vazedilen ölülerin yekûnu yirmibeşi bulmaktadır.

İskeletlerin üzerinde, vazolar için-de veya mezarı anıtının muhtelif yer-lerinde bulunan kabili nakil eşyanın cins ve mikdarı pek çeşitli olup mikdar itibariyle dörtyüze yaklaşmaktadır. Bun-ları yapıldıkBun-ları maddelere göre şu su-retle sıralayabiliriz :

1 — Pişmiş topraktan eserler : a) Figürinler: Bu guruptaki eser-lerden çoğuöun üzerinde orijinal boya-ların muhafaza edildiği görülmektedir. Hemen hemen tam olarak ele geçen bir Venüs heykelciğinin gövde, kol ve ba-caklarındaki süslerin altın yaldızla bo-yanmış olması ona ayrı bir hususiyet vermektedir.

b) Gözyaşı hokkaları: Çeşitli şekil ve boyda olan bu gruba dahil eserler, mik-dar itibariyle buluntumuzun en kalaba-lık kısımını teşkil etmektedirler: 78 adet.

c) Kandiller: Boy, form ve tezyi-nat itibariyle muhtelif tâli guruplara ayrılan kandillerin mikdarı kırka yak-laşmaktadır. İçlerinde uzun saplı ve kapaklı olanlarına şimdiye kadar Mem-leketimiz müzelerinde rastlanmamıştır.

ç) Muhtelif kaplar : Testi, kâse ve tabak gibi tâli guruplara ayırabileceği-miz bu guruptaki eserlerin miktarı kır-ka yaklaşmakta olup bir kısmı sırsız, bir kısmı da sırlı ve tezyinatlıdır.

2 — Camdan mamul eşya : Renkli renksiz camdan mamul olan bu

eserler-den bilhassa üç danesinde en küçük bir kırık ve çatlaklık görülmemektedir.

3 — Madenî eserler :

a) Altından mamul ziynet eşyası: Umumiyetle yirmidört ayar altından işlenmiş olan bu eserler, diyadem, çe-lenk,küpe, kolye, madalyon, bilezik ve yüzük., gibi çeşitli ziynet eşyasından terekküp etmektedir.

b) Gümüş eserler: Altından ma-mul eşyanın bolluğuna .karşılık gümüş eser azdır: Ortası işlemeli yuvarlak bir kap, küçük bir kaşık ve bir ayna.

c) Bronz eşya : Mikdar ve tenevvü bakımından mühim bir yekûn tutmakta olan bu grup eşya arasında içlerinde ölü-lere ait kül ve eşyaların muhafaza edil-diği büyük vazolar (İkisinin üzerinde ölülerin adlarını gösteren kitabeler mevcuttur) aynalar, bilezikler, iğneler gibi çeşitli eşya mevcuttur.

ç) Bakır sikkeler: Kyzikos, Perga-mon, Dardanos gibi eski şehirlere ait olan bakır sikkeler M.E. IV cü asır ile 1 inci asır arasında basılmışlardır.

4 — Su mermerinden yapılmış eser-ler : Su mermerinden sanatkârane bir şekilde işlenmiş parföm şişecikleri (ala-bastron) bol mikdarda bulunmuştur. Ay-ni maddeden yapılmış üç kulplu yassı ta-baklardan birisinin içinde pembe renkli allık bakiyyelerine rastlandı.

5 — Kemik eserler : Bu nevi eser-ler arasında üzereser-leri oymalı yüzükeser-ler, iğneler, kaşık ve halkalar dikkati çek-mektedirler.

6 — Menşeleri nebatî olan eserler: Bilindiği gibi menşeleri nebatî olan

eş-yanın muhafazası güç olduğundan zama-nımıza kadar intikal edenlerinin cins ve mikdarı mahduttur. Bu sebeple Mezar anıtında elimize geçen ve maalesef çoğu parça halinde olan eserler kültür tarihi bakımından şüphesiz ki en fazla dikkati çeken bir grup teşkil etmektedirler. Bunlar arasında bir müzik âletine ait parçaları, yuvarlak ve dört köşe kutula-rı, ayakkabıların taban kısımlarını, muh-telif cins ağaçlara ait tohumları, gayet ince dişli tarakları, sepet ve kumaş ba-kıyyelerini.. zikredebiliriz (3).

Netice olarak diyebiliriz k i : Mezar anıtının inşai karakteri, ve ele geçen kitabe, sikke ve diğer çeşitli eşyanın tet-kikinden anlaşıldığına göre burası M.E. IV cü asrın sonlarında inşa edilmiş olup nesiller boyunca bir nevi aile türbesi olarak kullanıldıktan sonra M.E. I inci asırda, evvelâ koridorun ağzı büyük bloklarla muntazaman örülmüş ve dış tarafına moloz taşları konduktan sonra, toprakla iyice örtülmüş ve zamanımı-za kadar hiç açılmadan yağma ve tah-ripten kurtulmuştur. Bundan başka Me-zar anıtının eski Dardanos şehrinin ya-kininde bulunmuş olması ona ayrı bir hususiyet ve ehemmiyet vermektedir. Filhakika Çanakkale çevresindeki arkeo-lojik araştırmalar umumiyetle Troia şeh-ri ve yakinindeki kalıntılar üzeşeh-rinde teksif edilmiş (4) olmasına karşılık, bölgenin diğer eski şehirleri ve bu arada Dardanos şehri ve civarı bugüne kadar bilginlerin tetkikinden uzak kalmıştır (5). Bulunan mezar anıtı ve muhtevası bu bölge hakkındaki tarihî ve arkeolo-lojik bilgilerimizin artmasına ilk mer-hale teşkil etmektedir.

(7)

1— Kubbeli mezar odalarına nazaran ay-rı bir durum arzeden bu nevi mezar odaları için bak.: A. M. Mansel: Trakya - Kırklareli Kubbeli mezar-ları ve sahte kubbe ve Kemer prob-lemi, 1943, sah. 23 ve d.

2— Mezar odası ve Koridoru ayrı ka-rakterde inşa edilmiş mezar anıt-ları için bak.: A.M. Mansel: Mudan-ya Mezar Odası, T.T.K. Belleten, 1946 sayı: 37 sah. 1 veya: M. Akok: Samsun ili Havza ilçesinin Ler-düge Köyünde bulunan Tümülüsler, T.T.K. Belleten, 1948, sayı: 48, sah. 835 ve d.

3— Madenî ve nebatî menşeli eserler tetkik, tedavi ve tanzim edilmek üze-re muvakkaten İstanbul'a getirilmiş-lerdir. Tohumları İstanbul Fen Fa-kültesi doçentlerinden Dr. M. R. Egemen, Sikkeleri Arkeoloji müze-leri nümizmatlarmdan C. Artuk tet-kik etmişlerdir. Elle tutulamıyacak derecede yumuşak ve parçalanır ha-le geha-len çeşitli ahşap malzemeyi ay-ni müesseseay-nin uzman kimyagerleri N. Akbulut ve H. Tamer tedavi ede-rek hayatiyetlerinin devamını sağ-lamışlar, yine ayni müessisenin hey-keltraşlarından M. Ertoran yüzlerce

parça halindeki altın eşyayı tertip ve tanzim etmiştir. Anıtın içinde ve vazolar üzerindeki kitabeleri de İs-tanbul Edebiyat fakültesi d o ç e n t lerinden 2. Taşlıklıoğlu incelemiştir. Çetin ve fakat başarılı mesailerinden dolayı sayın arkadaşlarıma teşekkürleri-mi tekrarlarım.

4— Troia hakkında bak.: R. Duyuran: Troia (İlion), Arkitekt dergisi, 1951, sayı: 3-4, sah. 60 ve d.

5— Dardanos şehrinin kısa tarihi hak-kında bak. : R. Duyuran: Tarihte Batı Anadolu, 1954, sah. 6 1 - 6 2 .

I

i

(Baştarafı 131 nci sahifada) leriyle yeniden ilgilenmesini icap ettir-mektedir.

Memleketin antik varlıklarının ida-re ve idamesini üzerine almış olan ve-kâletin, vilâyetlerdeki müze depolarını tek memur ile muhafaza edemiyeceğini idrâk etmesi koruma ve bilhassa teşhir çareleri araması icap eder. Diğer taraf-tan yeniden ışığa çıkarılan sanat eser-lerini depolarda saklamağa da hakkımız yoktur.

Turizm ile ilgilendiğimiz bu, devir-de, onun icap ettirdiği yollara uymamız icap etmez mi? Maarif Vekâletinin bu işleri uygulaması için her şeyden önce büdçe ve kadro sıkıntısı çekmekte ol-duğunu tahmin ediyoruz. Maddî

yeter-sizlik, büdçenın arttırılmasiyle telâfi edi-lirse de, mütehassıs eleman meselesinin halli daha zordur. Sebep ne olursa ol-sun, Vekâletin bu mesele ile ilgilen-mesi, vilâyetlerdeki depoları başlangıç-ta birer küçük müze haline getirmesi, bunları muhafaza edecek olanların kad-rolarını arttırması, bilhassa bilgi bakı-mından yetiştirmesi lâzımdır.

Maarif Vekâletinin, müzeler, kazılar ve koruma işleriyle, bir çok sebepler-den dolayı lâyıkiyle alâkalanmaması, Hükümetin dikkatini çekmiş olduğun-dan, bu teşkilâtın bir Umum Müdürlük halinde Başbakanlığa bağlanması hakkın-da bir temayül bulunduğu ve bu husus-da çalışmalar yapıldığını memnunlukla öğrenmekteyiz.

Bu takdirde, Müzelerimiz idarî ba-kımdan belki daha iyi çalışmak imkân-larını bulacaklardır. Ancak Müzelerimi-zin ve açılmış antik şehirlerin ko-runması için en mühim noksanımız, ye-tişmiş eleman bulunmamasıdır. Milyon-larla ifade edilen değerleri, köy bekçi-lerinin muhafazasına bırakmak doğru olamaz. Bunların şimdilik hiç olmazsa kurslarda yetiştirilen bilgili elemanlar-la korunması lâzımdır. Bu sebeple anti-kiteleri koruyabilmek, hırsızlıkları ön-lemek için, böyle bir kadronun kurul-ması mutlaka lâzımdır.

Aksi takdirde, evvelce bilgisizlik yüzünden uğradığımız kayıblar şimdi de, ilgisizlikten tevalî edip gidecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ransom, Studies in Ancient Furniture: Couches and Beds of the Greeks, Etrus- cans, and Romans (Chicago 1905) fig. 7, for the Etruscan urn. For the difference between front and

Conclusion: Oxidative stress and decreased antioxidant defenses have an important role in the pathogenesis of PMO and MDA may be an important indicator for bone loss in post-

Robitaille ve Gauvin [6]; cam lifinden ticari amaçlı olarak üretilen, rastgele lif yerleşimli dokusuz ve dokuma kumaş takviye malzemelerinin sıkıştırılma ve

Beş numaranın kaptanı bu yarışı mümkün olduğu kadar fazla seyredebilmek için makine da­ iresine boru ile :.. —

According to the sampling theorem, samples of a continuous-time band limited signal taken frequently enough are sufficient to represent the signal exactly in the sense that the

When the system is in a fixed position operation, EGR rates reduce in time because of the reduced EGR flow rate and FSN decreases as shown in Figure 4.22 since oxygen

Tarihî bir kişilik olarak ne zaman yaşadığı belli olan Makedonyalı Büyük İskender'le Kur'ân'da ve bazı eserlerde kendisinden söz edilen ancak hakkında

Sonra sonra balo ve dans merakı sürdü gitti; şimdi ise gençlerin arasın da çok başka bir biçim almış durum­ da.. Böylece de bağnazlığın yenilgisi