t
T- 535“^= l
DÂRU’L-ELHÂN’DAN GÜNÜMÜZE
Türk toplumunun müzikal birikimi, zengin bir tarihin, kurumla şan gelenekselliğinin, renkli bir sosyal yapının, farklı kültürlerin geniş bir zaman dilimi ve coğrafya dahilinde kaynaşması gibi unsurların oluşturduğu kültür ve san’at anlayışı ile; Türk insanının her ortamda her duygusunu müzikle terennüm etme duyarlığını birleştirmesinden oluşmuştur. Bu birikimin, geleneğin belirlediği estetik bir çizgiyle, farklı boyutlardaki san’atsal etkenlerin kesiştiği noktalarda parıldayan örnekleri de; son derecede ileri de olsa büyük ölçüde söze dayalı olduğu için gelişme ve tahrip olma ikilemini birarada yaşayan ilim ve san’at ortamının günümüze ulaşabilen izdüşümleridir. Toplumların refah ve kalkınmışlık düzeylerinin, san'atsal yaklaşımlarının verim ve berraklığını doğrudan belirlediği mâlûm bir sosyolojik vakıa iken, bu etkileşimin denge unsurları bozulmaya başladığında; meselâ mehteri mûsikide, tarikat mûsikî sinde, tıbbî maksatla kullanılan mûsikideolduğu gibi mühim işlevler yükümlenen mûsikinin, giderek iltifâtatâbi konumageçtiği görülür.
Yüzyılımıza yaklaşılırken; mûsikimiz açısından önemli yerleri olan enderûn ve mehterhâne gibi kuruluşların kapanmış olmasının ve klâsik asârı muhâfaza, intikal ve inkişaf ettirme gibi önemli sorumlulukların beşeri güce, meşkhâne - cemiyet gibi etki alanı kısıtlı kuruluşlara, bir müddet tekkelere tevdî olmasının giderek yarattığı boşluğun mûsikimiz için bir çöküş devresinin hazırlayıcısı olduğu gerçeği göze çarpmaktadır. Buna imparatorluğun zayıf düştüğü bir dönemin, toplumsal hayatın geçirdiği köklü değişiklik lerin ve değişen dünya dengelerinin getirdiği yan etkilerin de ilave olduğu bir dönemde, mûsikî hayatımız için önemli ve isâbetli bir kurumlaşmanın ışığı parlamaya başlar.
Mûsikîmizin devlet eliyle korunması, teşviki, yeni nesillere yaygınlaştırılması; bir mânâda bu vâdide ömür geçiren en büyüğünden en küçüğüne hepimizin bâis-i vücûdu, sebeb-i feyzi. Ünlü mûsikî bilginimiz Rauf Yekta Beyin deyimiyle Dâru’l-Elhân, “ Millî mûsikînin yegâne resmi mercii ve hâmisi olan tek selâhiyet- dâr müessese” dir.
Türkiye’de yakın müzik tarihinin temel taşı olan bu kurumun hazırlayıcısı, 1914 yılında Cemil Paşa (Topuzlu) tarafından İstanbul Şehremânetine bağlı olarak kurulan Dâru'l-Bedâyînin mûsiki koludur. Bu bölümün müdürü Ali Rıfat (Çağatay) Bey, öğretim kadrosundan bazı isimler Zekâi-zâde Ahmet (Irsoy) Efendi, Tanbûri
Cemil Bey, Abdülkâdir Bey (Töre), Leon Hancıyan, Zeki (Üngör) Beydir. “Alafranga” bölümü kaldırıldıktan sonra, Türk Mûsikîsinin
çöküşünü önlemek, müzik zevkini yaygınlaştırmak ve klâsik âsârı tesbit etmek görevleriyle bırakılan “ alaturka” bölümü de fazla bir faaliyette bulunamayarak, mûsikî bölümü 1916 da tamamen kapatılmıştır.
Bu arada Maarif Nezâretine bağlı olarak bir mûsikî okulu açılması amacıyla (ki bu kararda Abdülkâdir Töre’nin daha evvel vermiş olduğu bir lâyihanın da etkisi vardır) 1916 yılında bir tâlimat- nâme “ irâde-i seniyye” ile 2764 sayılı Takvim-i Vekâyide yürürlüğe girmiştir. Maarif Nazırı Şükrü Beyin zamanına isâbet eden bu “ Mûsiki Encümeni ve Dâru’l-Elhan Tâlimâtnâme’sine göre Eski
Evkaf Nazırı ve Washington elçisi Ziya Paşa başkanlığında, Udî Ali
Rıfat Bey, Bestekâr Rahmi Bey ve Bebekli Refik Talât Bey (Alpman)
gözetiminde bir süre çalışan bu dört sınıflı Dâru’l-Elhan, I. Dünya Harbinin zorlukları içinde pek varlık gösterememiştir, öğretim üyelerinin başında Zekâizâde Ahmed (Irsoy), Leon Hancıyan ve Mızıka-i Hümâyûn Muallimi İsmail Hakkı Bey vardır.
1923 yılında Mûsiki Encümeni kaldırılarak, İstanbul Vâlisi
Haydar (Yuluğ) Beyin ilgisiyle ve Musa Süreyyâ Beyin yönetiminde,
İstanbul Şehremânetine bağlı olarak ve yönetmelik değiştirerek tekrar kurulan Dâru’l-Elhânın programına batı müziği eklenmiştir. Bu tarihten sonra neşredilen Dâru’l-Elhan Mecmuasının 1340 (1924) yılındaki 1. sayısında bu konudaki ayrıntılar izâh edilmiş ve öğretim kadrosunun listesi yayınlanmıştır. Garp mûsikîsi şubesinde
yer alan Ekrem Tektaş, Cemal Reşit, Mes’ud Cemil, Muhittin Sâdık,
Nimet Vahit, Edgar Manas, piyanist Hegay, Radeglia, Zeki Üngör, Veli Kanık, Zâti Arca gibi isimlerin yanında, Şark mûsikîsi şubesinde
de Rauf Yekta, Ahmet irsoy, İsmail Hakkı Bey.Santûrî Ziya Bey, Kemâni Reşat Erer, Tanbûri Fâize Ergin, Refik Fersan, Dürri Turan,
Sedat öztoprak, Muazzez ve Hayriye örs Hanımlar yer almaktadır.
•Şark ve garp mûsikîsi şubelerinin ortak olarak düzenlediği konserleri ve yayıncılık faaliyetleri yönünden verimli olan bu Dâru’l- Elhânın yönetmeliği 1926 da Maarif Vekili Necâti Bey tarafından değiştirilerek Türk Mûsikisi Eğitim kısmı kaldırılmış, yalnızca İcra Hey’eti ve Tasnif Hey’eti bırakılmıştır.
1926 dan itibaren İstanbul Belediye Konservatuarı adını alan bu kurumda, müdürlüğe Yusuf Ziya Demirci’nin atanmasıyla, Halk musikîsine bir eğilim başladığını, 1926-29 yılları arasında kurulan derleme hey’etleriyle yurdun çeşitli yerlerine gezilerin tertib edildiğini ve bu ezgilerin notaya alınarak konservatuarca neşredil- diğini görüyoruz. (Bu heyetlerde Rauf Yekta, Ekrem Besim, Yusuf
Ziya Bey, Dürri Turan gibi müzisyenler yer almıştır)
1943 yılında İ.B.K. Başkanlığına Şehir Umûmi Meclisi kararıyla
Hüseyin Sâdettin Arel’in getirilmesi kurum için çok olumlu bir
olaydır. Programa tekrar Türk Müziği Eğitimi ilâve edilmiş, bu bölüm H. Sâdettin Arel, Nevzat Atlığ, Lâika Karabey, Şefik Gürmeriç gibi hocalarla eğitime devam etmiştir. Halen İsmail Hakkı Özkan,
Süheyla Altmışdört gibi kıymetli hocalarla devam eden Türk Müziği
Eğitimi Bölümüne müessesenin İstanbul Üniversitesine devredil diği 1986 yılından itibaren öğrenci alınmamaktadır.
Dâru’l-Elhânın kuruluşundan beri geçirdiği her yapısal değişim de muhafaza edilen Türk Musikisi Tasnif Hey'eti ilk olarak Rauf
Yekta Bey başkanlığında, Ahmed İrsoy ve İsmail Hakkı Bey (ölümü
üzerine Ali Rıfat Bey)den oluşuyordu. Daha sonra bu hey’ette görev yapan Dr. Suphi Ezgi, Sâdettin Arei, Dürri Turan, Mes'ud Cemil,
Refik Fersan, Şerif Muhittin Targan, Halil Can, Nuri Duyguer, Nuri Halil Poyraz, Sâdettin Heper, Refii Cevat Ulunay gibi kıymetli
şahsiyetlerin mûsikîsimize bu vesileylevermişolduğu hizmetler çok önemlidir. 1950 lerin sonuna doğru giderek zayıflayan bu
faaliyetler, yakın zamana kadar tamamen durmuştu, önceden yapılmış olan bu kıymetli çalışmaların neticesinde günümüze bırakılan müzikolojik dokümantasyon ve arşiv malzemesi tekrar düzenlenmeye başlanmış ve Türk Müziği Arşiv-Kütüphanesi yeniden tesis edilerek hayâtiyet kazandırılmıştır. İ.Ü.D.K. Müdüriye tinin 1989 yılında yaptığı bir görevlendirme ile Ruhi Ayangil,
Erdoğan Köroğlu ve Gönül Gezmiş, Tetkik-Tesbit ve Tasnif
görevine başlamıştır.
Dâru’l Elhan'ın kurulduğu zamanlarda İ.Hakkı Bey ve Sedat
öztoprak yönetiminde konserler veren icra Hey’eti ancak 1944
yılında kadrolu bir yapıya kavuşmuştur. Bünyesinde yer alan çok kıymetli san’atkârlarla mûsikî âlemimizde özel bir yer almış olan topluluğu; Ali Rıza Şengel, Ercümend Berker, Mes’ud Cemil, Refik
Fersan, Nevzat Atlığ, Nuri Halil Poyraz, Emin Ongan, Münir Nurettin Selçuk, Kemal Gürses, Mefharet Yıldırım, Râdife Erten ve Muzaffer Birtan yönetmişlerdir. Hey’etin şefliğini hâlen Rıza Rit yapmaktadır.
1953 yılında Sadi Yâver Atamanın öncülüğünde kurulan “ Halk Musikisi İnceleme ve Derleme Kurulu” ve buna bağlı olarak oluşturulan önce 8, sonra 12kişilik“ FolklorTatbikatTopluluğu” ise; o vakte kadar Türk Müziği İcra Hey’etinde, “Anadolu Halk Şarkıları” adı altında seslendirilen halktürkülerini okumak üzere kurulmuştur. Daha sonra kadrosu genişleyen ve “ Halk Müziği Korosu" adını alan koroyu Süheyla Altmışdört, Yücel Paşmakçı, Hamdi özbay, Tuncer
inan da yönetmişlerdir. Hey’etin şefliğini 1961 yılından itibâren Adnan Ataman yapmaktadır.
GÖNÜL GEZMİŞ Nisan, 1990
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi