• Sonuç bulunamadı

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ COĞRAFYASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DOĞU ANADOLU BÖLGESİ COĞRAFYASI"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ COĞRAFYASI

14.

HAFTA

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN BÖLÜM

VE YÖRELERİ

(2)

Doğu bölgesi-bölümler

(3)

• Bölüm, Doğu Anadolu Bölgesi’nin batı yarısını kaplar. Nitekim bölüm Fırat Nehri’nin yukarı havzasının tamamına yakın kısmını kapsar.

• Bölümde, tektonik kökenli oluklar ve bunların içerisinde Malatya, Elazığ, Uluova, Bingöl ve Erzincan ovaları gibi ovalar yer alır.

• Bu tektonik oluklar, aynı zamanda fay kuşaklarına da uymaktadır.

• Erzincan Ovası KAF Kuşağı içerisinde, Doğanşehir- Malatya-Elazığ-Varto ise DAF Kuşağı içerisinde yer almaktadır.

• Bölümün önemli dağlarını Güneydoğu Toroslar ve Munzur dağları oluşturur.

YUKARI FIRAT BÖLÜMÜ

(4)

• Bölümün yeryüzü şekilleri beşeri ve ekonomik faaliyetleri geniş ölçüde etkilemiştir.

• Nitekim bölümdeki ovalar tarımın yoğun olarak yapıldığı, nüfusun toplandığı sahalardır.

• Önemli yerleşmeler ova kenarlarında, akarsu boylarında ve vadi içlerinde kurulmuştur.

• Dağlık alanlarda hayvancılık yaygındır.

• Güneydoğu Toroslar ve Uzunyayla’da küçükbaş hayvancılık hâkimdir.

• Yukarı Fırat Bölümü, başta yeryüzü şekilleri olmak

üzere coğrafî özelliklerine göre çeşitli yörelere

ayrılır:

(5)

Güneydoğu Toroslar Yöresi

• Muş Ovası’na kadar Güneydoğu Toros dağ kuşağını kapsayan yöre, son derece engebeli bir topoğrafyaya sahiptir.

• Fırat, Dicle ve bunların kolları, söz konusu dağ kuşağını birçok yerde derince yarmıştır.

• Fırat’ın açtığı vadi çok dar ve derin olduğu için kara yolu ulaşımına pek imkân vermemiştir.

• Buna karşılık, Dicle Boğazı ve Bitlis Çayı koridoru tarihin ilk çağlarından beri ulaşımı sağlamıştır.

• İlk çağlarda Mezopotamya’dan gelip Diyarbakır’da çatallaşan tarihi yolun bir kolu Dicle gediğini aştıktan sonra Samsun ve Sinop’a, diğeri Bitlis koridorunu geçerek Doğu Anadolu üzerinden İran ve Kafkasya ‘ya kadar ulaşıyordu.

(6)

• Bir bütün olarak düşünüldüğünde, Güneydoğu Torosların arızalı yapısından dolayı yörede ancak vadi içlerinde ve yamaçlarda kurulmuş, nüfusu 10.000 civarında olan kasabalara rastlanır (Tablo 7).

• Yerleşmeler çok dağınık ve seyrektir.

• Yörede, tarım alanları da sınırlıdır.

• Bununla birlikte, tarım ve hayvancılık yörenin ana geçim kaynağını oluşturur.

(7)

Sürgü Barajı çevresi-Doğanşehir

(8)

Yeşilyurt

(9)

Mutki-Bitlis

(10)

Elbistan Oluğu Yöresi

• Tarım, yerleşme ve ulaşım bakımından elverişli bir yöredir.

• Tektono-karstik kökenli Elbistan çanağı, tahıl ambarı durumundadır.

• Ayrıca, burada şekerpancarı, baklagiller, üzüm, kayısı ve elma yetiştirilir.

• Rezervi fazla, kalorisi düşük olan linyit, 1986’da işletmeye açılan Afşin-Elbistan Termik Santrali’nde kullanılır.

• Santralin, Elbistan’ın gelişiminde önemli katkısı olmuştur.

• Elbistan (Kahramanmaraş) ve Afşin (Kahramanmaraş) yörenin başlıca yerleşme merkezleridir (Tablo 8).

(11)

Malatya Havzası Yöresi

• Batıda Darende, Kuzeyde Hekimhan ve doğuda Fırat Nehri’ne kadar uzanan geniş bir çanaktır.

• Güneydoğu Torosların sahadaki eteklerinden başlayan düzlükler, Fırat Nehri boyunca kuzeyde Arguvan’a kadar devam eder.

• Fırat’ın kollarından olan Tohma ve Sultan Suyu tarafından yarılan Malatya Havzası, yarılmanın arttığı bazı kesimlerde plâto görünümü kazanmıştır.

• Havza tabanında yağış 400 mm’nin altındadır.

(12)

• Beydağı’nın eteklerinden çıkan Pınarbaşı ve güneybatı yamacından çıkan Sürgü bol debili karstik kaynaklardır.

• Bu kaynaklar, Malatya ve çevresine hayat verir. Pınarbaşı kaynağının suları Malatya ve çevresindeki yerleşmelerin içme suyunu sağladığı gibi, Malatya Ovası’nın bir bölümünün sulanmasında da kullanılır.

• Ancak, şehrin hızla büyümesinden dolayı, kaynak suları ihtiyacı karşılayamamaktadır.

• Bu nedenle, Çelikhan Çat Köyü civarında kurulan Çat Barajı’ndan, Malatya şehri ve yakın çevresinin sulama ihtiyacı giderilmeye çalışılmaktadır.

(13)

ELAZIĞ BİNGÖL OVALARI YÖRESİ

1.000-1.100 m yükseltiler arasında yer alan Elazığ Ovası iki kısımdan oluşur.

Bunlardan biri kuzeydeki Elazığ şehrinin kurulduğu ova, diğeri ise Elazığ Ovası’ndan bir eşikle ayrılan güneydeki Uluova’dır (Mollakendi).

Ovada, Malatya Havzası’nın aksine, önemli su kaynakları yoktur.

Bu nedenle, sahada kuru tarım hâkimdir.

Yeraltı suyundan faydalanılan kesimlerde çilek dâhil bazı meyveler ve kayısı yetiştirilir.

Hazar Gölü’nün de yer aldığı ayrı bir çöküntü sahasının güneyinde Hazar Kasabası bulunur.

Burası tamamen bahçelerle kaplıdır.

Elazığ Ovası ve çevresinde, Osmanlı döneminde kuru şartlarda yetişen bir pamuk (penbe) tarımı hâkimdi.

Bu nedenle de yöre dokumacılıkta ileri durumdaydı.

(14)

MERCAN DAĞLARI-TUNCELİ YÖRESİ

• Bölümün engebeliliğin fazla olduğu yöreleri arasındadır.

• Dağlık olan yörede gür meşe ormanları yer alır.

• Peri Suyu ve Karasu gibi akarsular tarafından parçalanmış dağlık alanın önemli yerleşme merkezi Tunceli’dir.

• Tunceli dışında, Pülümür, Ovacık, Kiğı ve Mazgirt başlıca yerleşme merkezleridir.

• Yörede Munzur Çayı vadisi son derece güzel görünümlüdür.

• Vadi boyunca yer yer meyve ve sebze bahçelerine rastlanır.

• Vadinin yukarı bölümünde Pülümür (Tunceli) kasabası çevresinde geniş ölçüde hayvancılık yapılır.

• Pülümür çevresinde arıcılık yaygındır.

(15)

Erzincan-Tercan Çukur Alanı Yöresi

• Esence ile Munzur Dağları arasında, çöküntü alanına yerleşen Erzincan Ovası ile daha doğuda Tercan Ovası yer alır.

• Erzincan Ovası, yakın çevresinin Çukurovası niteliğinde olup, burada kayısı dâhil birçok meyve ve sebze yetiştirilir.

• Yine, ovada dut bahçeleri ve üzüm bağları yer alır. Yörede arıcılık gelişmiş olup, kaliteli bal üretilir.

• Ova ve çevresinde yetiştirilen şekerpancarı Erzincan Şeker Fabrikası’nda işlenir. Yüzölçümü fazla olmamasına rağmen, Tercan Ovası da dağlar arasında tarım yapılan sınırlı alanlardandır.

• Karasu üzerinde bulunan Tercan Barajı sayesinde ovada sulamalı tarım yapılmaktadır.

• Erzincan, yöredeki en önemli yerleşme merkezidir.

• Strabon’un bahsettiği “Eriza” ve sonraki kaynaklarda Fırat kanarında yer alan “Aziris”, muhtemelen şehrin ilk çekirdeklerini oluştururlar.

(16)

ERZURUM-KARS BÖLÜMÜ

• Bölümde yüksek plâtolar , bunların arasında bulunan oluklar ile söz konusu olukların içerisinde gelişmiş ovalar yer almaktadır.

• Bölümün ana akarsuları olan Aras ve Karasu, Ege Bölgesi’nde olduğu gibi olukları takip eder.

• Aşkale’den başlayan oluktan, doğuya doğru Erzurum Ovası’na geçilir.

• Buradan, “Deveboynu Eşiği” ile Pasinler-Horasan ve oradan da Iğdır Ovası’na geçilir.

• Bu oluğun güneyinde, yüksekliği 3.000 m’yi aşan Karasu-Aras Dağları, kuzeyinde ise Kargapazarı ve Allahuekber Dağları uzanır.

• Yüksekliği 900 m civarında olan Iğdır Ovası’nın

güneyinde, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı

yükselir.

(17)

Iğdır Ovası ve güneyinde Ağrı Dağı

(18)

Yalnızçam Dağları

(19)

Bölümde plâto ve ovalar ile oluklar arasındaki yükselti farkı oldukça fazladır.

Bu yüzden, bölüm içerisinde iklim şartlarında ve beşeri-ekonomik faaliyetlerde önemli farklılıklar görülür.

Kışların çok soğuk geçtiği, yazların kısa ve serin olduğu plâtolarda genellikle hayvancılık yapılır, az miktarda da arpa yetiştirilir.

Oysa oluklara yerleşmiş ovalarda çoğunlukla tahıl, şeker pancarı, patates ve lahana gibi ürünler yetiştirilir.

Sıcaklığın -30°C’nin altına düşmesi, meyve ağaçlarının yetişmesini engellemektedir.

Hayvancılık, bölümün önemli geçim kaynağıdır.

Yaylacılık ve yayla hayvancılığı çok yaygındır.

Ovalara yerleşmiş köyler dışında, bölümde tüm köylerin yaylaları bulunur.

Dağ stepi ve yarı Alpin kuşak içerisinde yer alan yaylalar çoğunlukla 2.000 m’nin üzerindeki yükseltilerdedir.

Yayla meskenlerinin çoğu taştan yapılmış olup, buralar arpanın dışında diğer kültür bitkilerinin ekimine elverişli değildir.

Erzurum, Kars ve Ardahan illerini kapsayan Kuzeydoğu Anadolu’daki 1.524 adet köyün 716’sının Allahuekber, Yalnızçam, Kısır ve Akbaba dağları gibi yakın çevrelerindeki yüksek alanlarda yaylaları bulunmaktadır.

Genel olarak kır nüfusunun 2/3’ü yaylalardan faydalanmaktadır.

(20)
(21)

• Kuzeyde Karasu-Aras, güneyde Güneydoğu Toros Dağlarının kuzeye bakan yamaçları ile çevrelenen bölümde, yüksek plâtolar ve dağlar ile bunlar arasında uzanan oluklar yer alır.

• Lâv plâtolarının uzandığı bu bölümde, Murat Suyu’nun

geçtiği sahalarda tahıl tarımının yapıldığı ovalar bulunur.

(22)

YUKARI MURAT-VAN BÖLÜMÜ

• Bölümde kışlar soğuk ve uzun geçer.

• Kasım-nisan arasındaki dört aylık dönem donlu ve karlı geçer.

• Yağış miktarı çok fazla değildir.

• Yağışın az olduğu ay ve yıllarda kuraklık etkilidir.

• Yüksek plâtolar, uzun boylu çayırlarla kaplıdır.

• Bu çayırlar, hayvanların beslenmesi açısından elverişlidir.

• Bu nedenle geçim daha çok hayvancılığa dayanır.

• Bölümdeki yükseltisi fazla olmayan düzlüklerde tahıl tarımı yapılır.

• En önemli yerleşmeler, kuzeyde şeker ve yem fabrikalarının bulunduğu Ağrı ile ticarî bir merkez olan Doğubayazıt’tır (Ağrı) (Tablo 14).

• Horasan’dan ayrılarak Tahir Geçidi’ni aştıktan sonra Ağrı ve Doğubayazıt üzerinden İran’a geçen önemli bir transit yol bulunur.

(23)

İshak Paşa Sarayı

(24)

Muş Ovası

(25)

• 1.100-1.250 m’ler arasında uzanan Muş Ovası’nda tarım ve hayvancılık yapılır.

• Ovanın büyük bir bölümünde yaz kuraklığında çatlayan, kışın ise su aldığında şişen topraklar (Vertisoller) yayılış gösterir.

• Geniş çayır alanlarının bulunduğu ova hayvancılığa elverişlidir.

• Ovanın güneyinde, Güneydoğu Toros Dağlarının eteklerinde kurulmuş olan Muş, önemli bir ticaret merkezidir.

• Ova üzerinde kurulan “Alpaslan Tarım İşletme

Müdürlüğü”, yöresel ölçüde çiftçilere yol gösterici

çalışmalar yapmaktadır.

(26)

MUŞ

(27)

• Van Gölü’nün kuzey ucunda bulunan Erciş nispeten geniş tarım topraklarına sahiptir.

• Suları, Van Gölü’ne dökülen Erciş Çayı’nın oluşturduğu alüvyal ovada daha çok tahıl yetiştirilmektedir.

• Akarsu boyları kavaklıklarla kaplıdır.

• Şeker fabrikasının da bulunduğu Erciş, son yıllarda büyük bir gelişme göstererek yöresel önemi olan bir ticaret ve tarım ürünleri üretim merkezi durumuna gelmiştir. Daha batıda Van Gölü kıyılarında Adilcevaz (Bitlis) ve Ahlat (Bitlis) ilçeleri yer alır.

• Ahlat’ta Selçuklu mimarisinin güzel örnekleri bulunmaktadır.

(28)

HAKKÂRİ BÖLÜMÜ

Bölümün çok engebeli olmasından dolayı ulaşım ancak dar ve derin yarılmış vadiler aracılığı ile sağlanmaktadır.

Bölümde tarım alanları son derece sınırlıdır.

2.100 m yükseltideki Türkiye’nin yüksek ovalarından biri olan Yüksekova, bölümdeki önemli tarım alanları arasında yer alır.

Bölüm, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en fazla yağış alan sahasıdır.

Yağışın önemli bir bölümü kar şeklinde düşer.

Yaz dönemi genellikle yağışsız geçer.

Yer yer tahrip edilmiş olmakla beraber en gür meşe ormanları bu bölümde yer alır.

(29)

• Bölümde dağınık ve seyrek kırsal yerleşmeler hâkimdir.

• Zap Suyu vadisi kenarındaki Hakkâri son yıllarda göçlerle nüfusu artmış bir kenttir (Tablo 15).

• Burada halı ve kilim dokumacılığı yaygındır.

• Ayrıca, yörenin kara kovan balı da meşhurdur.

• 1990 yılında il merkezi olan Şırnak, 1.380 m yükseltide kurulmuş olup, Siirt’i Hakkâri’ye bağlayan yolun kesiştiği eğimli bir yamaçta gelişmiştir.

• Yüksekova’nın kenarına kurulmuş olan Yüksekova (Hakkâri), bölümün en canlı ve gelişmiş merkezidir.

• Bölüm ölçüsünde diğer önemli merkezler çoğunlukla derin yarılmış akarsu vadilerinin kenarlarında bulunan Çatak (Van), Pervari (Siirt), Çukurca (Hakkâri), Beytüşşebap (Şırnak), Şemdinli (Hakkâri) ve Uludere’dir (Şırnak).

(30)

• Büyük Zap, Habur ve Hezil Suyu gibi akarsularca derin yarılmış vadiler boyunca sınırlı alanlarda meyve ve sebze yetiştirilir.

• Zap Suyu ile Dicle’nin bu önemli ana kollarının vadilerinde ceviz, nar, kayısı ve dut ağaçları ile sınırlı alanlarda sebze bahçeleri bulunur.

• Bölümde göçebe hayvancılık yaygındır.

• Bu nedenle, ilkbahar sonlarından itibaren yüksek dağlardaki yaylalara çıkılır.

• Yaz sonlarında havaların soğumaya başlaması ile birlikte yavaş yavaş hayvan sürüleri dağlardan vadilere doğru indirilir.

• Kış döneminde hayvanlar, nispeten ılıman vadi tabanlarında otlatılır.

• Meşeler budanarak, dalların yaprakları hayvanlara yedirilirken gövdeleri ise yakacak olarak kullanılır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Her iki fay sisteminde de tektonik etkenin temelde batıya hareket eden Anadolu Plakası olduğu bilgisinden hareketle, nispeten derin olan kitlenme derinliklerinin

Türkiye'deki en önemli diri (aktif) fayları bulunduran Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun ve Doğu Anadolu Fay Zonu'- nun ancak onda biri kadar bir bölümü- nün gerekli nitelikte

Kale nahiyesindeki (Gümüşhane) Kilop mevkiinde, Malm-Alt Kretase platform karbonatları içerisinde gelişmiş olan, litolojisini Globotruncanalı kırmızı

• Birer volkan konisi görünümünde olan bazı dağların yüksekliği 5.000 m’yi aşar (Ağrı Dağı 5.137 m).. • Kıvrılma ile oluşmuş en yüksek dağlar da yine bu

• 2013 yılında Erzurum (Aşkale Çimento), Malatya (Anateks Anadolu Tekstil Fabrikaları AŞ) ve Elazığ (Eti Krom) illerinden birer olmak üzere toplam üç kuruluş, Türkiye’nin

• Nitekim Oltu Havzası’nda 2.200 m’ye kadar olan sarıçam ormanlarının altında İran-Turan step elemanlarından olan özellikle gevenler; 2.200 m’den sonra ise saraypatı

tektonik ovalardır. Akarsuların biriktirmesiyle oluşan çevresine göre alçakta yer alan düzlüklere ova denir. Türkiye'de ovaların belirli bir yükselti sınırı yoktur.

silisyum ve alüminyum elementleri çoğunlukta olduğu için bu katmana sial adı verilmiştir.. • Sial katmanının altında bulunan sima katmanına okyanusal kabuk