• Sonuç bulunamadı

DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DESTAN DÖNEMİ TÜRK

EDEBİYATI

(2)

Edebiyat Tarihinin Kapsamı

Edebi türlerin gelişimi Dönemin siyasi olayları Sanatçıların hayatı Sanatçıların eserleri

Dönemin sosyal hayatı

(3)

Destan Dönemi

Bu dönemde toplumlar kendi destanlarını oluşturmuşlardır.

Destanlarda anlatılan olayların geçtiği zaman ya tarih öncesi ya da ilk çağlardır.

Bu çağlarda insan topluluklarının hayatındaki en önemli öğeler, ırklarına özgü niteliklerdir.

Destan döneminde bireylerin yaşamları değil, toplumların yaşamı söz konudur. Kişiler ancak bir arada iken yaşamlarını sürdürebilirler.

(4)

Destan Dönemi Edebiyatı Özellikleri

Sözlü gelenek içinde oluşturulmuşlardır.

Manzumdurlar.

Mitolojik öğelere dayanırlar.

(5)

Mitolojinin Ortaya Çıkış Nedenleri

Mitler her milletin milli düşünce yapısının, psikolojisinin kendine has özelliklerinin ilk kaynağıdır. Mitoloji dünyayı algılama sistemi olup bu algılamayı modelleştiren dünya görüşüdür.

Mitoloji ilkel toplumların, aklın alamayacağı bir gerçeklikte varlığı anlamlamlandırmasıdır.

Mitler dünyanın yaratılması, evrenin oluşumu; ilk insanın yaratılması;türeyişi mitleri, kutsal atalar; zamanın oluşması;

tanrılar hakkındaki mitler vb. şeklinde konularına göre sınıflandırılıp incelenmiştir.

(6)

Türk Mitolojisi

Destan döneminde Türk edebiyatını etkileyen mitolojik öğeler büyük ölçüde Şamanizm’in etkisi altındadır.

Şamanizm temelinde doğaya tapmanın ve doğa üstü ruhlara inanmanın olduğu dindir.

Evren gök, yeryüzü ve yer altı olmak üzere üç bölümdür.

gök  Aydınlıklar dünyası-Ülgen yeryüzü Orta dünya-İnsanlar

yer altı Karanlıklar dünyası-Erlik

(7)

Türk Mitolojisi ve Tanrılar

GÖK YÜZÜ-ÜLGEN

İnsanları,ovaları, çimenleri, ateşi, güneşi, ayı ve yıldızları yaratan; dünyanın düzenini ve insanların kaderini

belirleyen göğün en üst katında yaşayan göksel ruh, yani Gök-tanrı’dır.

Şamanların göğe çıkaraken direk Ülgen’in yanına gidemediğine; Gök-tanrının Kutup Yıldızı’na elçiler gönderdiğini ve şamanı karşıladığına inanılır.

(8)

Ülgen’e yardım eden ruhlar:

Yayık- İnsanlar arasında yaşar. Koruyucudur.

Ay’ın, Güneş’in parçası diye anılır.

Suyla- İnsanların koruyucusudur. İnsanların yaptıklarını Gök-tanrı’ya bildirir.

Karlık- Suyla’nın arkadaşıdır.

(9)

YER ALTI- ERLİK

Kötü ruhların yer altında yaşadığına inanılır. Kötü ruhların başı ise Erlik (H/Kan)’dır.

En büyük felaketlerin,hayvanların toplu ölmelerinin, salgın hastalıkların ve ölümlerin sorumlusudur. Ölenlerin ruhunu alıp ter altına götürür.

(10)
(11)

Törenler

Şamanist Türklerde toplumu yönlendiren en önemli isimleri şüphesiz Şamanlar’dı.

Şamanlar toplumda hâkim, hekim, büyücü, sanatçı, şair, bilge gibi roller üstlenmektedir.

Şamanlar, kam, baksı, oyun ve ozan adlarıyla da anılır.

(12)

Toplumun yol göstericisi şamanlar sosyal hayatta önemli olan törenlerde yönetici konumundadırlar.

SIĞIR TÖRENLERİ

Belli dönemlerde kutsal hayvanlar canlı olarak avlanırdı. Bu dönemlerin bereketli ve uğurlu olması için şamanlar kopuz eşliğinde dini şiirler söylerdi. Bu törenler zamanla dini içeriğini kaybetmiş ve av şöleni halini almıştır.

(13)

ŞÖLEN (TOY) TÖRENLERİ

Her kabilenin kutsal hayvanları vardır. Günlük

hayatta bu hayvanlar eti tüketilmez ancak bazı özel günlerde bu hayvanlar tanrılara kurban edilirdi. Şamanlar bu

törenlerde kopuz eşliğinde şiir okurlardı. Şiirler aşk, doğa, kahramanlık v.b. konularında olabiliridi.

(14)

YUĞ TÖRENLERİ

Önemli bir kişi öldüğünde onun için özel bir tören düzenlenirdi. Onun için özel şiirler okunurdu ve kişinin mezarı başına balballar konurdu.

(15)

Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler Şiirler

Destan dönemindeki törenlerde coşku ve heyecanı dile getiren metinler koşuklar ve sagulardır.

(16)

KOŞUK

Eski Türklerde eğlencelerde söylenen, genellikle aşk, doğa ve yiğitlik konularını işleyen, “kopuz” adı verilen çalgı

eşliğinde söylenen şiirlere “koşuk” adı veril

Hece vezniyle söylenen bu şiirlerde genellikle yarım kafiye kullanılmıştır.

Dörtlük nazım birimiyle yazılan bu şiirlerin uyak düzeni (aaab cccb dddb) şeklindedir.

Koşuk; söyleyiş biçimi, söylenme ortamı, zamanı ve şekil özellikleri bakımından, Âşık edebiyatı nazım şekillerinden koşma’yla; Divan edebiyatı nazım şekillerinden gazel ile büyük benzerlikler göstermektedir.ir.

(17)

Koşuk Örneği

Kızıl sarığ arkaşıp Yipgin yaşıl yüzkeşip Bir bir-gerü yörkeşip Yalnguk anı tanglaşur

Alın töpü yaşardı Urut otın yaşurdı

Köl-ning suvın küşerdi Sığır buka möngreşür

Kulan tükel komıttı Akar sukak yumuttı Yaylağ tapa emitti Tiziğ turup sekrişür

Kızıl ve sarı ardı ardına yerden bitiyor Mor ile yeşil yüz yüze geliyor

Ve birbirlerine sarılıyorlar

İnsan bu renk cümbüşünü görünce hayretler içinde kalıyor.

Yamaçlar ve tepeler yeşerdi Kuru otları gizleyip

Göllerin suyunu taşıdılar

Sığırlar ve boğalar sevinçlerinden böğrüşüyorlar

Bahar yaban atlarını iyice coşturdu

Dağ keçilerini ve geyikleri bir araya getirdi.

Bunlar otlamak için yaylalara yöneldiler Sıra sıra dizilip hoplayıp zıplıyorlar

(18)

Sagu

Türklerde sevilen, sayılan bir kişinin ölümünden sonra düzenlenen cenaze törenine "yuğ töreni", bu törenlerde söylenen şiirlere "sagu" adı verilirdi.

Ölen kişinin yiğitliğini, yaptığı işleri, değerini anlatan,

ölümünden doğan acıyı dile getiren bu şiirler bir tür ağıttır.

Destan özelliği de gösteren sagularda geniş doğa tasvirlerine rastlanır.

(19)

Sagu Örneği

Alp Er Tunga öldi mü?

Isız ajun kaldı mu?

Ödlek öçin aldı mu?

Emdi yürek yırtılur.

Ödlek yırag közetti.

Oğrun tuzağ uzattı.

Begler begin azıttı.

Kaçsa kah kurtulur?

Begler atın urgurup.

Kadgu anı turgurup.

Mengzi yüzi sargarup.

Korkum angar türtülür.

Uluşıp eren börleyü.

Yırtıp yaka urlayu.

Sıkrıp üni yırlayu.

Sığtap közi örtülür.

Könglüm için ötedi.

Yitmiş yaşıg kartadı.

Kiçmiş ödig irtedi.

Tün kün kiçip irtelür

Alp Er Tunga öldü mü?

Dünya sahipsiz kaldı mı?

Korkak öcünü aldı mı?

Şimdi yürek yırtılır.

Felek yarar gözetti.

Gizli tuzak uzattı.

Beylerbeyini kaptı.

Kaçsa nasıl kurtulur?

Beğler atlarını yordular.

Kaygı onları durdurdu.

Benizleri yüzleri sarardı.

Safran sürülmüş gibi oldular.

Erler kurt gibi uludular.

Hıçkırıp yaka yırttılar.

Kısık seslerle haykırdılar.

Ağlamaktan gözleri kapandı.

Gönlüm içten yandı.

Yetmiş yaş yaşlandı.

Geçmiş zaman arandı.

Tüm günler geçse de, Yine de aranır.

(20)
(21)
(22)
(23)

Olay Çevresinde Gelişen Metinler Destanlar

İnsanların birine hayranlık duymasının sebepleri nelerdir?

Birine hayranlık duymanın bireyde uyandırdığı duygular nelerdir?

(24)

Destanların Genel Özellikleri

Destanlar edebiyatının ilk örnek metinleridir.

Milletlerin toplumu derinden etkileyen, tarihî öneme sahip önemli olaylarını (doğal âfetler, savaşlar, göç, yangın vb.) konu edinirler.

Manzum ve uzun hikâyelerdir.

Olağanüstü olaylar ve olağanüstü özelliklere sahip kahra- manlar vardır.

(25)

Destanlar ağızdan ağıza dolaşmak suretiyle oluşmuştur ve ilk söyleyeni belli değildir. Bunun için de anonim ve sözlü

edebiyat ürünleridir.

Destanlarda anlatılan olayların geçtiği yer ve zaman bilin- memektedir.

Kahramanlar seçkin kişilerdir. (Kral, Han, Hakan vb.) Lider ve kurtarıcı rolündedir.

Ait oldukları ulusun ortak görüşlerini yansıtır.

Ulusal dilde ve ulusal nazım ölçüsüyle söylenir.

Konuları savaş, deprem, yangın, mizah, ünlü kişilerin yaşamlarıdır.

(26)

Destanlar doğal ve yapma olmak üzere iki sınıfa ayrılır.

Doğal destanların kim tarafından oluşturulduğu bilinmez, halkın ortak ürünüdür. Üç evrede meydana gelir:

a- Oluşum Evresi: Bu dönemde toplumu derinden derine etkileyen bir olayın olması. Herhangi bir doğal afet ve savaş olabilir.

b- Gelişim Evresi: Bu dönemde olaylar ağızdan ağıza

anlatılarak ve zenginleştirilerek gelecek kuşaklara aktarılır.

c- Derleme Evresi: Bu dönem de ünlü bir ozan veya şair tarafından derlenmesi evresidir.

(27)

İslamiyet’ten Önceki Doğal Türk Destanları

1. Yaratılış Destanı 2. Saka Destanları

a. Alp Er Tunga Destanı b. Şu Destanı

3. Hun-Oğuz Destanları

a. Oğuz Kağan Destanı b. Atilla Destanı

4. Göktürk Destanları

a. Bozkurt Destanı b. Ergenekon Destanı

5. Siyempi Destanları 6. Uygur Destanları

a. Türeyiş Destanı

b. Mani Dininin Kabulü Destanı c. Göç Destanı

(28)

İslamiyetten Sonraki Doğal Türk Destanları

1. Kazak-Kırgız : Manas Destanı

2. Türk-Moğol : Cengiz Han Destanı

3. Tatar-Kırım Timur ve Edige Destanları

4. Karahanlı Dönemi: Satuk Buğra Han Destanı 5. Selçuklu-Beylikler ve Osmanlı Dönemleri

a. Seyid Battal Gazi Destanı b. Danişmend Gazi Destanı c. Köroğlu Destanı

(29)

Yapma destanlar bir milletin ünlü şairleri tarafından yazılan destan özelliği gösteren eserlerdir.

Selçuknâme: 15. yy. halk şairlerinden Yazıcıoğlu tarafından kaleme alınmıştır.

Genç Osman Destanı: Kayıkçı Kul Mustafa’nın 4.

Murat zamanında Bağdat seferine katılan bir askerin yiğitçe maceralarını anlatır.

Çanakkale Şehitleri: Mehmet Akif Ersoy Üç Şehitler Destanı: Fazıl Hüsnü Dağlarca

(30)

Dünya Edebiyatındaki Doğal ve Yapma Destanlar Dünyaca Ünlü Doğal Destanlar:

İlyada ve Odysseus: Yunan destanıdır. Konusu Truva savaşlarıdır.

Kalevela: Fin destanıdır. Finlerle Macarların aynı soydan geldiğini anlatır.

Şehname: İran destanıdır. İran-Türk savaşlarını anlatır. İran şairi Firdevsi tarafından derlenip yazıya aktarılmıştır.

Ramayana ve Mahabarata: Hint destanıdır.

Nibelungen: Alman halkının destanıdır.

Gılgamış: Sümer destanıdır. Sümer kralı Gılgamış’ın maceralarını anlatır.

İgor: Rus destanıdır.

Şinto: Japon destanıdır.

(31)

Dünyaca Ünlü Yapma Destanlar

Kurtarılmış Kudüs: İtalyan şairi Tasso tarafından yazılmıştır. Haçlı Seferlerini anlatır.

Kaybolmuş Cennet: İngiliz şair Milton tarafından

yazılmıştır. Hz. Adem ile Havva’nın Cennet’ten yeryüzüne gönderilişini anlatır.

Çılgın Orlando: İtalyan şairi Lucavico Aristo yazmıştır.

Müslüman-Hıristiyan çatışmasını anlatır.

Henriade: Fransız şair Voltaire yazmıştır.

(32)

Destanların diğer türlerle karşılaştırılması

Destanlar, ortak sembol ve ifadelerle zenginleştirilmiş uzun manzum hikâyelerdir. Destanın ortaya çıkışı yaşanmış bir olaya dayanır. Zamanla bu olay halk arasında anlatıla anlatıla olağanüstü niteliklere ve hayali öğelere sahip olur. Bir masal havasına bürünür ve bu şekilde yaşayarak devam eder. Onun içindir manzum destanlar düzyazı şeklinde yazıya geçirilmiştir.

Olaya dayalı yazı türleri olan roman ve hikâye ise toplumu derinden etkilemiş bir olaya veya kahramana dayalı olmak zorunda değildir. Roman ve hikâyede bir uluslun hayal dünyası ve ortak sembolleri yoktur. Roman veya hikâyeyi yazar, kendi hayal dünyasıyla oluşturur.

Referanslar

Benzer Belgeler

"sansız kızıl narga altın kümüş artıp" (Seyit- bek, s. 274) şeklinde verilen hediyelerin yarı­ sını (Seyitbek, s. 280), Torka'nın büyük kızı Sancırgal ile

Milli Folklor.. Moğol boyları ile karışarak yeni kavim- ler meydana getiren Türk Toplulukla-. rından Kırgız ve Kazak

se- beplere bağlı olarak tertiplenen toylar (6) Gül ile Bilbil Hikayelesi'nde de görül- mektedir: Nasıl' Şah, oğlu Bilbil doğdu­ ğu zaman kırk gün kırk gece toy

Destanı ve yazarı Aşık Esrari hakkında ilk bilgileri veren Mehmet Halit Bayrı, biri kendisi- ne ait bir cönkteki 15 hanelik, diğeri ayrı bir cönkteki 23 hanelik iki

Kambur Batır Destanı'nın kahramanı Kaınbarm atı yeri hiçbir varlıkla doldurulrnayacak derecede önemli olmasına rağmen Köroğlu'nun atı gibi olağanüstü özel-

Şokan [ene Öner (Şokan ve Sanat) adlı eserde ise Manas kümbetinin resmi (191) ve altında kısa bilgi verilmektedir. Sebemkızı Agataev tarafından yazılan, Terennen Tartqan

Resul eydür: Gel yenime gir hamâm Bunda geldin uş işin oldı tamam Çün gögercin girdi (Resul) yenine Sen bak imdi Tanrı’nın takdirine Bin doğan gelürse virmeyem seni

Rivayetlerden ikisi Kırım'da Radloff (Proben C. VII) ve Molla Mehmet Osmanof tarafından derlenmiştir. Diğeri ise, Zarif Taşkendi tarafından derlenen