• Sonuç bulunamadı

le corbusîer kalemiyle türk sanatı ve İstanbul

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "le corbusîer kalemiyle türk sanatı ve İstanbul"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

l e c o r b u s î e r k a l e m i y l e

t ü r k s a n a t ı

v e İ s t a n b u l

Eehçet ÜNSAL

Yüksek Mimar

Le Corbusier bir otodidakt idi. 13 ya-şında gravür etüdüne başladı, resim hocası onu mimariye yöneltti; 18 yaşında yapıcı-lığa geçti. 24 yaşında iken sırtında çantası, cebinde kalemleri, elinde karnesi yıllık bir etüd gezisine çıktı; Balkanları ve Türkiye'yi (Edirne, İstanbul, Bursa, v.s.) bu arada do-laştı. Ve delikanlımız yaman krokiler çiz-di ve de notlar aldı; bunları ilk kitapların-da (1.) yayınladı (1923 - 25), sonra kitapların-da 75. yıl sergisinde (2) eserleri arasında teşhir etti. Davaları için savaşan, teorileri olan bir mimar idi. Ozenfant ile, 1920 - 25 arasında, Esprit Nouveau dergisini çıkarıyor, orada fikirlerini yayıyordu; yaman bir yazar olmuş-tu. Nitekim ilk Amerika gezisinde Wright. gazete yazarları ile görüşecek pek vakti ol-madığını söyleyerek, O'nu kabul etmemiş idi!? Bizler de Akademi'deki tahsil yılları-mızda O'nun yazılarının ve fikirlerinin, eser-lerinden daha çok, hayranı idik. — Z a t e n o yıllarda, (1928 - 33) O'nun eserlerinden çok kitapları ve projeleri vardı ortada —. Ki-tapları bir çok dile çevrildiği halde bizdeki yayınlarda pek az bahse konu (3) olmuştur. Türkiye'ye 1948 de tekrar geldi, İzmir imar plânı üzerinde görüşmelerde bulundu;

İstan-bul'a da uğradı o zaman, fakat çok sevdiği İstanbul artık o İstanbul değildi; «Yazık ol-muş!» dedi.

— «YEŞİL CAMİ, Bursa. Küçük As-ya'da. Camiye insan ölçeğinde küçük bir kapıdan ^irilir; bir küçücük vestibül sizi ö!çek değişimine hazırlar, geldiğiniz yerin ve geçtiğiniz yolun boyutlarından sonra bu değişik boyutlar sizde takdir uyandıracak ve intibalar bırakacak olan gereçlerdir. Artık camiin büyüklüğünü duymaktasınız ve göz-leriniz ölçükndirmektedir. Büyük bir espas içindesiniz, ışığın yıkadığı, mermerden, be-yaz bir espas. Ondan scnra benzer biçim ve boyutlarıyla gelen ikinci bir espas, loşluk içinde ve. birkaç kademe yüksekte bulun-maktadır (küçükleme tekrar); bir de iki ya-nında loş daha küçük iki espas var, geriye dönüyorsunuz, küçücük gölgeli iki espas daha (Resim 1). Bol ışıktan sonra gölge, bu bir ritm. Ufak kapılardan geniş açıklıklara ge-çiş. Sizi tutan bunlar, genel ölçek duygu-sunu bir yana bırakıyorduygu-sunuz. Bir ritm his-sinin hükmü altındasınız (ışık ve vclüm) ve meharetli ölçülerin tesirindesiniz, öyle bir âlemdesiniz ki size demek istediğini kendi-liğinden söylüyor. Bu ne heyecan, ne iman?

Resim : 1

Bu, maksada iten kudret işte bu. Fikirler de-meti işte burada kullanılmış olan araçlar-dır. Bursa da, Konstantiııopl Ayasofyası gibi, İstanbul Süleymaniyesi gibi (Resim 2), eksteriyör bir hasıladır.»

L. C. bunları BİR PLAN, İÇTEN DI-ŞARIYA AÇILIR başlığı altında bir ilk ör-nek olarak veriyordu ve «Bir bina sabun köpüğünden bir balen gibidir. Bu balon iç-ten ne kadar ayarlı ve iyi üflenmiş olursa o kadar mükemmel ve ahenkli olur. Dış, enteriyörün bir hasılasıdır.» diye yazıyordu (Vers une arehiteeture S. 146, 147).

— İSTANBUL CAMİLERİ, aynı eser-de (S. 19) şöyle yazıyordu: « İstanbul Camileri, Piza Kulesi, Michel-Ange ve Brunelleschi kubbeleri, Pont-Royal, İnvali-des mimarîdirler. Orsay Garı, Grand Palais mimarî değildirler.»

Ve İstanbul Camileri içinde Fatih Ca-mii ile Yeni CaCa-miin siluetlerini unutama-dığını söylüyordu (4). Eminönü'ndeki Yeni Camiin minare kaidesi deseninin (Resim 3) altındaki notunu okuyalım: «Bu da vertikal, fakat halis prizmalar üzerinde. Helenizm hatta Gotik de idrak edemedi bunu.»

Sultan Selim Camii krokisi (Resim 4) alt yazısı: «En latif formların tatlı melodisi». Resmi ile, yazısı ile ne güzel ifade etmiş bunu. (Urbanisme S. 55 - 59).

— İSTANBUL ve ŞEHİRCİLİK, Ur-banizm kitabının bir bölümüne (Urbanisme S. 60) başlık olarak bunları yazdı: «Türk mesel (apherisme) i: Yapıya ağaç dikmekle başlanılır. Bizde ise olanları da sökerler. İstanbul bağlık ve bahçeliktir, bizim şehirle-rimiz ise taşlık.» Bir de çizialtı yazısı var: «İstanbul, her tarafta ağaçları ile mimari güzelliği ortaya koymaktadır.»

Bütün bunlar (Resim 5) yarım asır ön-ceki İstanbulu anlatıyor. Yeniieşen

(2)

Istan-Resim : 3 bul (!) irin bunlar artık bir hayal.

Asrîle-şen bu şehre yalnız ağaçlar mı, neler feda edilmedi?..

L. C. diyor ki: «Dev hâdise olan büyük şehir ferah yeşillikler içinde gelişecektir.» Eski İstanbul'un bu modern görüşe de uyan bir yönü durmaktadır nasılsa: Tcpkapı Sa-rayı çevresi. — O n u da sahil yolu kesti ya, ne ise! — İşte L. C. den öyle bir desen (Resim 6), alt yazısı da şöyle: «İstanbul, her tarafında, — şimdi değil tabiî! — evleri-nin etrafında ağaçlar fışkırmaktadır: Sevimli tabiat ve insan olgusu anlaşması.» (Urba-nisme 71, 72). Şu iki desen (Resim 7) ve alt yazısı da ilginç. «Pera: Tüccarların, korsan-ların, altın arayıcılarının testere dişli şehri. İstanbul: Minarelerin şevk, ve yassı kubbe-lerin sükûn verdiği şehir.»

Ne kadar değişmiş olsa da bu bugün için de söylenebilir. Sanat şehri denilen şe-hirler: Venedik, Pompei, Roma, Eski Pa-ris, Sienna v.s. arasında İstanbul da kayde-dilir ve L. C. «İstanbul'da-,» diye yazıyor,

«bütün insan evleri ahşaptandır, bütün çatı-lar aynı eğimdedir ve ayni kiremitle kaplı-dır. Bütün Allah evleri (camiler, hanlar, kervansaraylar) taştandır. Kuralca Standard bu.»

Rcma, Venedik ve Sienna'da da, hatta birçok memeleketlerde XIX. asır değişimin-den önce hep böyle idi: Her yerde standart, detayda benzerlik. Bunları işaretledikten

sonra vardığı scnuç: «Şehircilik detayda ben-zerlik. tümde hareket istemektedir.»

L. C. İstanbul'u geçmişi ve haliyle sev-mişti; şehir plânı yapılacağı yıllarda (1935) Atatürk'e yazdığı talep mektubunda «İstan-bul, eski hali ile, asırların tozu toprağı ile b:rakılma!ı» der ve hayatının en büyük gafı v; taktik hatası olarak bu işi kaçırdığını

anlatır (5); hatalı hareket etmiş olabilir, fa-kat ileri sürdüğü fikir hatalı değildi.

— TOPKAPI SARAYINDA MODÜ-LOR, Buradan geçerken uçak L. C. yi İs-tanbul'a bırakır (3.X.948). Ertesi gün Prof. Wittemore, Ayasofyayı gezdirirken, ona triforium dösemesindeki siyah mermer yu-varlağı gösterir; burası Jüstinianus yeri

(3)

idi, der; ölçerler ki 113 cm. (Modülör). Bir saat sonra Kariye Camiine gider ve orada narteks ölçüsüne dikkat eder; genişliği 339 = 226 + 113 (Modülor); L.C. notu: «Kariye Kilisesi mozaikleri ile şöhretli olan Türkler, her zaman saygılı davranmışlardır bunlara.» Yazı devam ediyor: «Müteakip cumartesi, İzmir'den dönerken yeniden İstanbul'a uğradım. Bu sefer de Büyük Saray -— Tcpkapı Sarayı-— kapısı önünde dura kaldım. (Bu kapının açıldığı yer, aşılmaz duvarları bir tepe üzerinde vaktiyle harem ve sultanları saklayan, köşkler ve tapımlık vejetasyonları, Bosfor - Marmara ve Altın Bcynuz'u birleştiren bir rüya peysajı olan yerdir).

Kapının kendisi 296 = 226 + 70 (Mo-düloı-'un üç ölçüsü).

Yandaki nişi ise 2.23 metreden ibaret.» L. C. sekiz günlük bu gezisinde diğer işleri arasında, Türk ölçülerine dair soruş-turma yaptığını yazar (6) ve devam eder: «Bıı ölçülerdir ki kuvvetli ve parlak bir mi-marî husule getirmiştir (İstanbul, Bursa v.s....) L. C. artık susmuştur (7). Resim : 5 Resim : 6 ü ^ - r

•ı —"u

.S

1

Resim : 7 - A

(1) Le Corbusıer — Vers une Archı-teeture (1923), — L'art decoratif d'aujour d'hui (1925). — Urbanisme (1925), Paris.

(2) Le Corbusier — Musee National d'Art Modern 1962-63, Paris. Sergi kata-logu: P. 205, Camiler 4 resim; P. 206, Türk evleri 6 resim, detaylar 6 resim.

(3) Behçet Ünsal — Le Corbusier di-yor ki, yapı 1. 1941. — Evlerimiz, yapı 26.

1942. — Le Corbusier — Hayat ve Fikir-leri — Mimarlık 1. 1949.

(4, 5) Şemsa Demiren — Le Corbusier ile Mülakat, Arkitekt 11 - 12. 1949.

(6) Behçet Ünsal — Topkapı Sarayı Arşivinde Bulunan Plânlar Üzerine, Türk Sa-natı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri I. S. 194, 1963. Resim : 7 - B (7) Halûk Togay -dü. Arkitekt 320. 1965. Le Corbusier

Öl-7 (i

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu aletin sun'î olarak m e y d a n a getirdiği kasırga ile gerek insanlar, gerekse hayvanlar için çok zararlı olan 0,001 milimetre büyüklüğündeki uçuşan kül

Oysa başka romanla­ rında aynı şey, bu kadar radikal biçimde söz konusu değil.. - Kimseye anlatamadım

Bu meylin sol tarafında türbeye giren bir kapı, solunda da dış, iç ve cami altındaki dört köşe sütunlar üzerine istinad eden kemerli top­ rak altı tesisatına

Zaman geçtikçe ve başka tür feminizmleri keşfettikçe Duygu Asena ile feminizme yaklaşımım örtüşmemeye başladıysa da hep onun kadınların bugün

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların

Başta Doğu Karadeniz olmak üzere ülkenin her yanında hidroelektrik santrallara (HES) karşı tepkiler artarken Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün proje

According to Beatriz Colo- mina, in her article Endless Museum, “the museum obsession started with a house, Maison La Roche-Jeanneret, 1923 (...) a kind of museum displaying

Meselâ şer’an içki memnû, te­ settür mecburîdir: Fakat bu memnu- iyetle bu mecburiyete her zaman her yerde ve ayni nispette riâyet edilmiş de­ ğildir; misal