• Sonuç bulunamadı

Son günlerde “ormanlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son günlerde “ormanlar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Son günlerde “ormanların turizm amacıyla tahsis edilmesi” büyük bir propaganda konusuna dönüştü. Bir taraf “orman tahsisleri yapılmasın” derken, diğer taraf “tahsisler sürsün” söylemini şiddetle savunmakta ve bunu savunurken her türlü yola ve araca başvurmakta.

Konuyla ilgili yoğun propaganda sürecine gelmeden önce konunun geçmişini, gelişimini anlamakta fayda var. “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları… Devletçe yönetilir, işletilir”. Anayasamız tam olarak böyle diyor. İşte bu nedenle ormanları rant aracı olarak gören hükümetlerce rant sağlamanın formülü şöyle geliştirildi: “ormanları 49 yıllığına kiralamak”. (49 yıllık bu süre geçtiğimiz yıl 75 çıkarılmıştır.) Bu uygulamanın en çarpıcı araçlarından biri ise 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunudur. Kanun yürürlüğe girdiği 1983 yılından bu yana turizmi geliştirme gerekçesiyle birçok orman alanının turizm tesisi olarak tahsis edilmesini sağlamıştır.

Gönüllülerin “Tahsis Yasası” olarak adlandırdığı kanun, geçtiğimiz iki yılda büyük ilgi ve tepkilere neden oldu. 2003 yılında yapılan yeni madde değişikliklerinin ardından Turizm Bakanlığı 2 yıl içinde 335 ihale ilanı vererek sınırlı olan orman varlığımızda büyük çaplı bir yok oluşa yeşil ışık yaktı. Özellikle 100 golf sahası projesi olarak halka “yüksek turizm geliri” söylemleri ile tanıtılan proje ile ormanlık alanlarımızda büyük çaplı “golf sahası tahsisleri” başladı. Sorgun Ormanı, Belek, çeşme, Bodrum, Mersin başta olmak üzere tüm kıyı yörelerimizde orman alanlarında golf sahası ve otel tahsisleri art arda gerçekleştirildi. Golf tahsisleri beraberinde “golf sahasını tamamlayıcı tesis ve otel tahsislerini” de getirdi ve büyük kıyı katliamları böylelikle yeniden başlayarak gündeme geldi.

Bu süreçte Sorgun Ormanı, kamuoyunun tanıdığı bir sembol tahsis oldu. Her biri yaklaşık 58.000 m2 alanda kurulu iki otel ve her biri 145.000 m2 alana kurulması planlanan iki golf sahası için tahsis edilmesinin ardından büyük bir sivil mücadelenin ilk kıvılcımı yaratan Sorgun tahsisi, bugün yoğun çevreci propaganda yürüten Sorgun Platformu, Mavi Yol Girişimi, Side Doğa Gönüllüleri, Manavgat Sivil Toplum Platformu gibi sivil inisiyatifleri doğuran tahsis oldu. İşte karşı mücadele tam olarak burada başladı. Mücadelenin “sivil toplum” ile yapıldığını ve bunun başarıya doğru gittiğini gören “tahsisçiler cephesi” aynı yöntemle mücadele vermeye başladı: sivil toplum kuruluşları. Bu süreçte Turizm Yatırımcıları Derneği, Türkiye Otelciler Federasyonu gibi kurumların “tahsisçiler cephesinde” adı geçmeye başladı. (Sorgun ihalesini alan kişilerin bu kurumlarda üst düzey yönetici olmaları da değerlendirilmesi gereken bir bilgidir.) Golf Federasyonu gibi bir kurumunsa böyle bir dönemde özerk statü kazanması ve başkanlığına oldukça zengin bir müteahhit olan, eski Trabzonspor Başkanı, Ağaoğlu şirketler grubunun sahibi Ahmet Ağaoğlu’nun getirilmesi ise asla rastlantı değildir.

Yoğun propaganda savaşında şimdilik çevreciler galibiyeti ellerinde bulunduruyor. Özelde Sorgun davalarından, genelde ise Turizmi Teşvik Kanunu için açılmış olan davadan olumlu sonuç alındı. Sorunun kökeni olan “Kanun” a yönelik Antalya Barosunca açılan davadan çıkan şu karar, galibiyeti doğruluyor: “2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’na dayanarak yapılan tahsisler Anayasamızdaki ‘ormanların kamu yararı için kullanımı’ ilkesine ters

düşmektedir. Kanunun ve ilgili yönetmeliğin ilgili maddelerinin yürürlüğünün durdurulması ve konunun görüşülmek üzere Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi kararlaştırılmıştır.”

Bundan sonra mahkeme kararı gereği ihalesi tamamlanmış ancak inşaat için kesin izin verilmemiş tüm orman ihaleleri 2007 _ubat ayında Turizm Bakanlığınca iptal edilir. İptal edilen tahsisleri almış olan yatırımcıların paraları iade almaları için ilan verilir. Ancak ne kimse parasını geri alır ne de bakanlık karara razı gelir. Dava temyize gider ve propaganda savaşı alevlenir.

Gelelim bugünkü savaşa. Sivil girişime “dernek, federasyon” gibi “görünürde” sivil toplum kuruluşları ile cevap veren rant çevreleri yeniden atağa kalkmış durumda. Olayın bu boyutlara geleceğini kendileri de tahmin etmemiş olsa gerek ki bugüne kadar kullanmadıkları tüm medya araçlarını, tüm siyasi, sosyal, ekonomik çevreleri bu noktadan sonra devreye sokmaktalar. Süreç içerisinde çevrecileri destekler durumda olan bazı basın kuruluşları şu an sadece “tahsisçiler cephesine” dair haberler yapmakta. Yatırımcının “mağdur edildiğini” söylemekte, “tahsisler

engellenmemeli” denmekte. İşin bu boyutlara geleceğini ülkemizin “esnek” basını da tahmin etmemiş olsa gerek ki şu an karşı propaganda yazılı basında sayfalarca, görsel basında saatlerce yer almakta. Sivil Toplum görünümündeki

(2)

tahsisçiler yoğun bir biçimde ülkenin her tarafında “konferans, panel, toplantı” düzenlemekteler.

Başlarda “gerçek” sivil toplumun başarıya ulaşacağını öngörememiş ve “gerekli etkin tedbirleri” zamanında almamış olan rant çevreleri bugün siyasileri aktif olarak devreye sokmaktalar. Öyle ki, bu ülkenin Başbakanı tüm ülke

meseleleri bitmişcesine, daha birkaç gün önce 301. madde ile ilgili açıklama yapıp hemen ardından “64 golf sahasını 3 yıl içinde tamamlayacağız” diyor. Ülkenin orman bakanı, küresel ısınma ile ilgili açıklama yapıyor ve ülkenin

ormanlarının talan eden kendileri değillermiş, ülkenin suyunu golfe feda etmeyeceklermiş gibi konuyu görmezden geliyor. Gülünç bir şekilde küresel ısınma için vatandaşı suçluyor:” ısınma yapmayan ampul kullanın, su tasarrufu yapın.”

Tüm bunlar karşısında tahsisi iptal olan 53 yerin yatırımcısı ödediği ön izin bedelini geri alma başvurusunda bile bulunmuyor. çünkü buna gerek duymuyorlar. Yapılan tüm bu açıklamalar “hukuğun üstünde tutuluyor” ve “bize söz verildi. Nasılsa mahkeme kararı bozulacak ve kaldığımız yerden devam edeceğiz” sözleri tahsisçiler cephesinden yükseliyor. Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü bir açıklama yaparak konuya noktayı koyuyor: “Biz oraların orman olmadığını kanıtlayacağız.”

Halkın gözünün içine baka baka bunları söyleyebilmek, bunları yapabilmek için ya çok yürekli olmak ya da utanma mevhumundan oldukça uzak olmak gerek. “Bir ormanın orman olmadığını bile kanıtlayacağım” diyen bir bakanlık için hangi sıfatı kullanmamız gerekir? Bu sıfatları dile getirmek kanunen bana bir ceza verilmesini gerektirir. O yüzden ancak şunu söyleyebilirim: Devletin Yüce Adaletinin vermiş olduğu bir kararı hiçe saymak ve “nasılsa kararı

değiştirteceğiz” demek kimsenin haddine değildir, olmamalıdır. Bu ülke birilerini temsilci seçer. Yöneticiler her zaman geçicidir ve bu süre içinde hadlerini bilmelidirler. Yüce Adaletimiz ise tam bağımsızdır; kalıcıdır ve ülkenin

belkemiğidir. Ben sussam da milletimiz bu olanlar karşısında susmaz ve bir gün kendini hukuktan üstün görenler sandıkta alaşağı edilir. Yıllar sonra adlarını dahi kimse anmaz.

Işıl ETEŞ

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Sorgun Platformu Koordinatörü

Referanslar

Benzer Belgeler

► 13 000 m2 kapalı alana ve 15 000 m2 otopark alana sahip olan TIRANA EXPO CENTER; yurtiçi fuarlar, şenlik ve festival organizasyonları düzenlemek amacıyla 2010

ELAZIĞ

• Havalandırma motorları için paneller; (anahtar kutusu, motor koruma şalteri ile birlikte) (gerekli tüm elektrik kabloları, bağlantı kutuları). Tüm paneller, kablolar

Taban alanı 120 m 2 olan bir soğuk hava deposunda 3 kg’lık yoğurt kaplarını içeren kasalar depolanacaktır. Aşağıdaki tabloda sunulan veriler yardımıyla

Yapım sistemi, betonarme direkler üzerinde duran bir plak üzerine oturtul- muş ahşap inşaat ve tuğla dolgu türün- dedir.. Zemin ıkat döşemesi, kırmızı tuğ- la

Do¤al say›lar› da kapsayacak flekilde, ç›karma ifllemine göre kapal› olan, toplama ifllemine göre her eleman›n tersi bulunan, daha genifl bir küme

 Sefalotoraksta küçük bir çift keliser(ağız organı), büyük bir çift pedipalp,ucunda kuvvetli kıskaç ve 4 çift yürüme bacağı bulunur..  Abdomen- 7

Bahçede, kuyunun suyu içmeğe salih oldu- ğundan eve ayrıca terkos suyu alınmamış, bir elektrik motörü ile kuyudan alınan su çatı ara- sında bir depoya sevkedilerek evin