• Sonuç bulunamadı

üncü Sektör o

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "üncü Sektör o"

Copied!
89
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

;<>%-

2008 Cilt: 43 Sayı: 3

Üç

üncü Sektör

o

(73

Kooperatifçilik

Tekstil Sektöründeki KOBİ'lerin Teknolojik Yenilik Kararlarına ve Uyum Sürecine Etki Eden Faktörler: Denizli Organize Sanayi Bölgesinde Bir Araştırma

Şenol OKAY Rasih DEMİRCİ Süleyman SEMİZ

Tarım Politikalarının Arazi Değerlerine Etkilerinin Değerlendirilmesi

Harun TANRIVERMIŞ Hasan ŞANLI

Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi, Yönetimi ve Değerlendirilmesi

Yeter DEMİR

Nöropazarlama Uzerine Kavramsal Bir Çalışma F. Bahar ÖZDOĞAN

Metehan TOLON

Zeliha ESER

TMS 2 Stoklar Standardı'nda Ortak Ürün ve Yan Ürün Maliyetleri Seyhan Çil KOÇYİĞİT

(2)

ÜÇÜNCÜ SEKTÖR KOOPERATIFÇILIK 2008 CILT: 43 SAYI:3

Sahibi

Türk Kooperatifçilik Kurumu Basın Yayın Araştırma Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi adına

Prof. Dr. Nevzat AYPEK Yazışma Adresi ve Yönetim Yeri Ehlibeyt Mh. 6. Sk. Nu: 35/9-10

06450 Balgat/ANKARA Tel: (0312) 472 99 59 - 472 99 11

Fax: (0312) 472 97 64 www.koopkur.ogr.tr admin@koopkur.org.tr. Türk Kooperatifçilik Kurumu

Basın Yayın Araştırma Danışmanlık ve Eğitim Hizmetleri İşletmesi Yılda 4 Sayı yayınlanır.

Fiyat: 6,50 YTL Yıllık Abone: 25 YTL Yurtdışı: 7 USD - 5 EURO Abonelik İçin Banka Hesap Numaramız:

TC. Ziraat Bankası Mithatpaşa Şubesi Hesap No: 7970378-5002 Tasanm & Ctp & Baskı

Boyut Tanıtım Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.

Uzay Çağı Cd. 352 Sk. No: 24 Ostim-ANKARA Tel: (0312) 385 72 12-385 72 13

Fax: (0312) 385 72 14 info@boyutmatbaa.com

Basım Tarihi:

Ekim 2008

pecya

(3)

ISSN 1300-1469

ÜÇÜNCÜ SEKTÖR KOOPERATIFÇILIK 2008 CILT: 43 SAYI : 3

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. Rasih DEMİRCİ

YAYIN KURULU Nurettin PARILTI Ahmet BAYANER Hikmet KAVRUK Mehmet YEŞİLTAŞ

Eriman TOPBAŞ Muharrem ÇETİN HAKEM KURULU Eyüp AKTEPE — Gazi Üniversitesi Osman ALTUĞ — Marmara Üniversitesi

Burhan AYKAÇ — Gazi Üniversitesi Kadir ARICI — Gazi Üniversitesi Nevzat AYPEK — Gazi Üniversitesi Rasih DEMİRCİ — Gazi Üniversitesi İsmail DUYMAZ — Yıldız Teknik Üniversitesi

İhsan ERDOĞAN — Gazi Üniversitesi

Ali Fuat ERSOY — Gazi Üniversitesi Ahmet GÖKÇEN — İstanbul Üniversitesi

İzzet GÜMÜŞ — Gazi Üniversitesi İ. Hakkı İNAN — Trakya Üniversitesi

Eyüp G. İSPİR — Gazi Üniversitesi Öznur YÜKSEL — Çankaya Üniversitesi

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik Hakemli Bir Dergidir.

pecya

(4)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik, 2008, 43, (3)

içindekiler

Tekstil Sektöründeki KOB İ 'lerin Teknolojik Yenilik Kararlarına ve Uyum Sürecine Etki Eden Faktörler: Denizli Organize Sanayi Bölgesinde Bir Araştırma

Şenol OKAY Rasih DEMIRCI Süleyman SEMİZ

Tarım Politikalarının Arazi Değerlerine Etkilerinin Değerlendirilmesi 15 Harun TANRIVERMİŞ

Hasan ŞANLI

Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi, Yönetimi ve Değerlendirilmesi 41 Yeter DEMIR

Nöropazarlama Üzerine Kavramsal Bir Çal ışma 58 F. Bahar ÖZDOĞAN

Metehan TOLON Zeliha ESER

TMS 2 Stoklar Standardı'nda Ortak Ürün Ve Yan Ürün Maliyetleri 73 Seyhan ÇİL KOÇYİĞİT

pecya

(5)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 1-14

Tekstil Sektöründeki KOB İ 'lerin Teknolojik Yenilik Kararlarına ve Uyum Sürecine Etki Eden Faktörler:

Denizli Organize Sanayi Bölgesinde Bir Ara ştırma

Şenol OKAY*

Rasih Demirer*

Süleyman Semiz ***

Özet: Küçük ve Orta Büyüklükteki i şletmeler (KOBİ), ekonomik yapılarındaki farkhhklarına rağmen ülke ekonomisinde büyük öneme

sahiptirler. Türkiye'deki işletmelerin %99,5 'i (1 milyon 200 bin) KOBİ'lerden oluşmaktadır. Türkiye ekonomisi açısından büyük öneme sahip bu işletmelerin istihdamdaki oranı da %61,1 'le oldukça büyüktür.

KOBİ'lerin uluslararası rekabete açıldığı günümüzde verimlilik ve kalite kavramları ve maliyet olgusu arasındaki ilişki büyük önem kazanmaktad ır.

Bu da işletmelerin kullandıkları teknolojileri ve bu teknolojilerin yenilenmesini çok önemli hale getirmektedir. Bu çal ışmada Denizli

sanayisinde ve ekonomisinde büyük paya sahip tekstil işletmelerinin teknolojik değişikliklerin çalışanlar üzerindeki etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma Denizli Organize Sanayi Bölgesindeki küçük ve orta büyüklükteki tekstil işletmelerinde yüz yüze anket yöntemi kullan ılarak yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler, SPSS programında analiz edilerek, ulaşılan sonuçlar doğrultusunda KOBİ 'lerde teknolojik yeniliklere etki eden faktörlerle ilgili öneriler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: KOBİ, Teknoloji, Teknolojik Yenilik, Teknolojik Seçimi

The Factors Effecting Technological Innovation Decisions And Adaptation Process At Sme's In Textile Sectors: A Research In

Denizli Organize Industry Region

Abstract: Small and medium enterprises have a great importance in country economy instead of their different economical structures in turkey,

%99,5(one mi Mon two thousand) of enterprises consist of SME's Enterprises, which have great importance from point of view for Turkey 's

Yrd. Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

** Prof. Dr., Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

***Yrd. Doç. Dr.,Pamukkale Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

pecya

(6)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

economy; have important employment rate about %61,1. Nowadays that SME's open into international competition relation beyond productivity quality concepts and cost gain very importance. And that makes technologies, which are used by enterprises, and replacing technologies very important. In this paper the effect of technological changes on workers in textiles industries which have a great ratio in Denizli industry and economy is studied. Research was made using face to face public survey method at Small and Medium enterprises in Denizli Organize Industry Region. Data get from research was analyzed with SPSS program and suggestions were developed with directions of reached results about factors effecting technological innovation in SME 's.

Key Words: SME, Technology, Technological Innovation, Techno- logical Selection.

LGİRİŞ

Günümüzde popüler kavramlanndan olan değişim olgusu hayatın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Değişim hızına ayak uydurmak, içinde bulunduğumuz çağın en önemli etkilerindendir. Değişimi yönlendirmek insanlığın başlıca sorunları içerisinde yer almaktadır. Değişim, bireyin içinde yaşadığı çevreyi, sosyal, kültürel ve ekonomik yapılan etkilemektedir. Bu süreçte en çok etkili olan faktörlerden binde teknolojidir. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren sürekli artan teknolojik değişim hızının, özellikle son otuz yılda ivmesini artırması, beraberinde toplumsal etkileri de getirmektedir.

Türkiye teknoloji tüketimi açısından büyük bir pazar durumundadır.

İşletmelerimiz kullandıkları teknolojiye büyük yatınmlar yapmakta ve sermayelerinin önemli bir kısmını bu yatırımlar oluşturmaktadır. Ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip KOBİ'ler sahip olduldan sermayelerini verimli bir şekilde kullanmalannda isabetli yapılan teknolojik yenilik büyük önem kazanmaktadır.

Bu araştırmada Denizli'deki küçük ve orta büyüklükteki tekstil işletmelerindeki teknolojik değişikliklerin çalışanlar üzerindeki etkileri tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu tespitler doğrultusunda öneriler getirilmektedir.

2.TEKNOLOJİNİN TANIMI

Teknoloji kavramı farklı disiplinlerdeki bilim dallanm ilgilendirmekte olduğundan farklı anlamlar içermektedir. Bu nedenle teknolojinin tek bir

pecya

(7)

Üçüncü Sektör Kooperatifrilik,2008, 43, (3) : 1-14

tanımı yapılamamaktadır. Aşağıda teknoloji ile ilgili tanımlara yer verilmiştir.

Teknoloji, kavram olarak "bilimsel ve endüstriyel yöntemleri inceleyip, bunlann sanayide uygulanabilir biçimdeki kullammlan ile ilgilenen bilim dalı ve bu şekilde elde edilen bilgiler dayalı olarak geliştirilen makineler, yöntemler vb." olarak tanımlanmaktadır (Logman, 1993).

Üretim faaliyetlerinde bulunurken insanlann kullandığı yol ve yöntemlere teknoloji denilmektedir (Şimşek, 1975).

Teknoloji mal ve hizmetlerin üretimi, geliştirilmesi ve kullanımında doğrudan doğruya uygulanabilecek bilimsel ve deneysel bilgiyi kapsar (Vayvay ve Yakut, 2001).

Teknoloji, insan ihtiyaçlannı karşılamak amacıyla ürün ve süreçlere bilginin uygulanmasıdır (Tekin vd., 2000).

En geniş anlamda teknoloji, insan sorunlannı çözebilmek için geliştirilmiş her türlü bilgi uygulamasını ifade etmektedir (Schroder, 1989).

Girdileri çıktılara dönüştüren tüm fiziksel süreçleri ve bu dönüşüme eşlik eden sosyal düzenlemeleri kapsamaktadır (Kırım, 1990)

Insanoğlunun yaşamakta olduğu ortamı kendine daha yararlı kılmak amacıyla değiştiren teknoloji belli başlı üç unsura sahiptir. Bunlar (Gültekin, 1996);

Araştırma: Bilinmeyen herhangi bir konuda keşfetme çalışmaları yaparak bir kısım yol ve yöntemler aracılığıyla yeterli ve sistematik bir bilgi birikimi oluşturmaktadır:

Dizayn (tasarım): Temel amaç ve plana uygun olarak tüm aynntılann bir şekil üzerinde birleştirdiği, tamamlanmış faaliyetlerdir. Araştırma ile toplanan teknik bilgiler tasarım ile amaca uygun bir şekil ve anlam kazanmış olur.

Teknik Bilgi (Know-How): Belirli bir amaç için toplanması gereken bilgilerin toplanmasında ve dizaynın meydana getirilmesinde veya dizayn edilmiş bir konunun işletilmesinde kullanılan usul, yol ve yöntemler yığınının anlamlı bir sıraya sokma, bu konuda belirli kurallar oluşturma ve yeni yöntemler tespit etme ve gerekirse süreç içindeki yerlerini değiştirme faaliyetleridir.

3. TEKNOLOJİK YENİLİK

Bir işletme rekabetçi durumunu koruyabilmek için ürünlerinde yenilik yapmak zorundadır. Yenilik, yeni bir fikrin, ürünün veya sürecin kabulüdür.

Yenilik fikri, icattan çok daha geniş bir kavramdır. Icat, ya fiziksel bir ürünün ya da fiziksel bir sistemin fiziksel çatkısını ifade eder ve rutin yenilikler olan

pecya

(8)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

geliştirme çalışmalarını hariç tutar. Bu anlamda icat, gelişmenin veya mevcut bilgiyi doğru şekilde uygulamanın antitezi olmaktadır (Simmonds, 1985).

Bir işletmenin gerçekleştirdiği yenilik, başlangıçta ilgili endüstri dalında ve daha sonra tüm ülke ekonomisinde uyarıcı bir rol oynayacak, çeşitli yeni ürün ve üretim süreçlerinin geliştirilmesine yol açacaktır (Barutçugil, 1981).

Teknolojik yenilikten, örgütleri önceki durumdan daha etkin sonuçlara ulaştıracak teknolojiye dayalı bir süreci anlamak gerekir. Buradan hareketle teknolojik yeniliği; "yeni bir teknoloji oluşturacak şekilde yeni ürünler, süreçler veya hizmetlerin bulunması, geliştirilmesi ve piyasaya çıkarılması"

olarak tanımlamak mümkün olacaktır (Akın 1998)

Teknolojik yenilik (innovation) sadece ürün, üretim usulü, ürünün kullanımında birtakım yenilikler ve iyileştirmeler yapmakla sınırlı olmayıp;

aynı zamanda yönetim, bilgi organizasyon, finans gibi konulardaki yeni gelişmeleri de içerir. iktisat, işletme ve diğer sosyal bilimlerin sanayiye ve firmalara uygulanmasıyla yakından ilgilidir (Gattiker, 1990). Teknolojik yenilik yeni teknolojilerin bulunması ve uygulanması amacıyla bilginin kullanılmasını ifade etmektedir. Bir teknolojik yenilik, ürün ve süreç teknolojisi ile ilgili olabilmektedir (Cleand, ve Bidanda, 1990).

Her teknolojinin bir ömrü olduğu ve her yeni teknolojinin bir öncekinin daha gelişmişi olduğu kabul edilmektedir. Ancak teknolojik yenilikler ne kadar gelişmiş olursa olsunlar bir yaşam sürelerinin olduğu ve belli bir zaman sonra daha gelişmiş, daha fonksiyonel olanının icat edildiği bir gerçektir. Bu anlamda her yeni teknolojinin ömründe dört aşamalı bir sürecin olduğundan bahsetmek mümkündür. Bunlar (Cardullo,1996):

1. Teknolojinin bir buluş, süreç, ya da yönetim tarzı olarak ortaya çıktığı doğuş dönemi,

2. Yeni teknolojinin tanıtımının yapıldığı, uygulama alanı bulunduğu ve çeşitli faydalarının sağlandığı gelişme dönemi,

3. Teknolojinin genelde bilindiği v kullanıldığı süreci ifade eden olgunlaşma dönemi,

4. Teknolojiye alternatiflerin ortaya çıktığı, kullanımın azaldığı gerileme ve sona erme dönemidir.

Teknolojik yeniliğin başarıya ulaşmasında rol oynayan faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz (Yücel, 1995):

• işletmenin kendi dışındaki bilimsel ve teknik çevre ile iyi ilişkiler kurabilme yeteneği,

• Ar-Ge, üretim ve finansman bölümleri arasındaki uyumlu işbirliği,

• Ar-Ge yöneticisinin bilimsel bilgi ve deneyimlere sahip olması

pecya

(9)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 1-14

• Yeniliğin pazarlama politikasının ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi

• Tüketicinin yeniliğe hazırlanması

• Yeniliğe ilişkin ön tahminlerin ve bütçelerin özenle hazırlanması

• Çalışanların, teknolojinin kabul edilmesi karşısında gösterecekleri iç direncinin kaldırılması

• Proje yöneticilerinin, kendi motivasyonları yanında diğer çalışanların hepsinin motivasyonlarının sağlanması

• Yeniliklerin getirdiği kültür ve diğer şartların bütün işletmede yaygınlaştırılması

• Tüketicinin gereksinimlerinin bilinmesi 3. TEKNOLOJİ SEÇİMİ

işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi, diğer rakip işletmeler karşısında rekabet güçlerini artırabilmesi, güçlü ve başarılı olabilmesi ve amaçlarına etkinlikle ulaşabilmesi için çok büyük öneme sahip teknolojik kararların, yerinde ve doğru zamanlama ile alınabilmesi gerekir ki, bu kararların alınması sırasında örgütlerin karşılaşabileceği üç alternatif yol bulunmaktadır (Barutçugil, 1979):

1. Teknoloji Seçimi: İşletme amaçlarını gerçekleştirecek teknoloji düzeyinin, ülke içinde bilgi veya makine teçhizat biçiminde bulunması halinde bunun alınmasıdır. Alternatif teknolojiler söz konusu olduğunda ararlında bir seçin yapma gereğinin doğacağı açıktır

2. Teknoloji Transferi: Gerek duyulan teknolojinin ülke içerisinde bulunmayıp bir dış ülkede geliştirilmiş olması halinde bunun çeşitli yol ve yöntemlerle transfer edilmesi, ülke ve işletme koşullarına uyarlanmasıdır.

3. Teknoloji Üretimi: Teknolojinin işletmenin kendi imkanları dahilinde araştırılması geliştirilmesi ve üretimidir.

Teknoloji seçimi, "üretici firmaların teknolojiyi benimseme veya benimsememe ile ilgili yatırım kararlarını almaları prosesi" olarak tanımlanmaktadır (Ofori, 1993).

Teknoloji seçimi yapılırken, teknoloji ile karşılıklı etkileşim içinde bulunan çeşitli unsurların göz önüne alınması gerekmektedir. Teknoloji seçiminde organizasyon içinden ve dışından bir çok unsurun dikkate alınması ve bunların muhtemel etkilerinin değerlendirilmektedir. Bu açıdan teknoloji konusunda karar organlarının sadece teknoloji kullanıcılan olmalarından daha ilerde, birer teknoloji yöneticileri olmaları gerekmektedir (Pınar, 1994).

Çünkü artık işletmelerin finans müdürü, insan kaynakları müdürü gibi her

pecya

(10)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

işletmenin teknoloji yönetim uzmanı ya da teknoloji müdürü olmak zorundadır. Teknoloji yöneticileri, sektördeki teknolojik gelişmeleri izleyip, işletmelerinin geleceğe dönük stratejilerini belirleyerek diğer teknik ve idari kadroları bu konuda bilgilendirmektedirler. Bunun yanında teknolojik tahmin ve teknoloji risk analizleri yaparak, işletmenin teknoloji potansiyelini ve buna uygun ticari hedefleri belirlemekte, ticaret ve piyasa hedeflerine dayalı teknoloji stratejileri geliştirmektedirler (Tek, 1997). Yöneticiler, organizasyonları= geleceğinin ve daha geniş bakış açısıyla toplumsal hayatın geleceğinin, teknoloji seçimi konusunda verilecek gerçekçi ve akılcı kararlara bağlı olduğunu unutmamalıdır. Ancak insan ve çevre açısından olumsuz etkilerini dikkate almadan her yeni teknolojik ilerlemeyi benimsememeleri gerekmektedir.

Teknolojik gelişmeler, çoğu zaman ürün pazarlarının büyüklüğünde ve yapısında radikal değişmeye yol açacak şekilde esaslı bir etkiye sahip olabilir. Teknolojik değişimin bazı biçimleri, yenilik üzerinde ötekilerden daha yaygın bir etkiye sahiptir. İletişim ve lojistik teknolojisindeki ilerlemeler göz önüne alındığında, bunların pazarlar arasındaki engelleri ortadan kaldırdığı ve eskiden korunan bölgelere karşı yeni rekabet baskıları getirdiği görülür (Gürak, 2001). Ortaya çıkan bu yeni ve daha büyük pazarlar, bir dizi yeni fırsatların üretiminde ve dağıtımında ölçek ekonomisi avantaj ına sahip olma imkânı vermiştir. Teknolojik değişimin yenilik üzerindeki tek etkisi sadece geniş bir pazarda yeni ürünler için fırsatları ortaya çıkarmak değil, rakiplerin yaşayabilmesi ve büyüyebilmesi için, karşılık verme zorunda kaldıkları koşulları oluşturmaktır.

4. ARAŞTIRMANIN AMACI, KAPSAMI, SINIRLILIKLARI VE YÖNTEMİ

Bu çalışmanın amacı, Denizli Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) faaliyet gösteren küçük ve orta büyüklükteki tekstil işletmelerinde teknolojik değişikliklerin çalışanlar üzerindeki etkilerini belirlemeye çalışmaktır.

Araştırma evreni olarak tespit edilen Denizli OSB'nde faaliyet gösteren 75 küçük ve orta büyüklükteki tekstil işletmesine araştırma materyali olan anket formu dağıtıldı. Ancak, bu işletmelerden 41 tanesi araştırmaya olumlu yaklaşarak ankete cevap verdi. Geriye kalan 34 işletme çeşitli nedenlerle ankete katılamayacaklarını, dolayısıyla araştırmada yer alamayacaklarını bildirdiler. Değerlendirme 41 işletme üzerinden yapıldı.

Anket sorularının hazırlanması sürecinde her soru grubu pilot uygulama için seçilen bir işletmede anlaşılabilirlik ve anlamlılık nitelikleri bakımından denendi. Bu pilot çalışma doğrultusunda anket formu tekrar düzenlendi.

pecya

(11)

Üçüncü Sektör Kooperatifcilik,2008, 43, (3) : 1-14

Anketlerin işletmelere elden ulaştırılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile doldurulması temin edildi. Cevaplanan anket formlarmın değerlendirilmesi SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 11.0 for Windows programında verilerin kodlanarak oluşturulan çizelgelerin analiz ve değerlendirilmesi yapıldı. Yapılan bu değerlendirmeler ışığında sonuç ve öneriler getirildi.

Bu çalışmada Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin tanımına esas teşkil eden nicel ölçütler ile farklı ölçek büyüklüklerinin alt ve üst sınırları Avrupa Birliğinin belirlediği çerçeve doğrultusunda kabul edilmiştir. Tablo 1.'de görülmektedir (KOSGEB, 2004).

Tablo 1. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin sınıflandırılması İşletmelerin Ölçek Büyüklüğü Çalışan Personel Sayısı Mikro Ölçekli Sanayi işletmesi 1-8

Küçük Ölçekli Sanayi İşletmesi 9-49 Orta Ölçekli Sanayi İşletmesi 50-249 Büyük Ölçekli Sanayi İşletmesi 250 - +

4.1. ARAŞTIRMADAN ELDE EDİLEN BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Bu bölümde araştırma bulgular tablolar yardımıyla açıklanmaya çalışılacaktır.

4.1.lAraştırmaya katılan işletmeler hakkında genel bilgiler

Personel Sayıları: Araştırma kapsamına giren işletmelerin personel sayılarının durumu Tablo 2'de görülmektedir. İşletme büyüklüklerinin belirlenmesinde Avrupa Birliğinin belirlediği çerçeve doğrultusunda kabul edilen küçük ve orta büyüklükteki işletme sınıflandırmasına gidilmiştir.

Tablo 2. İsletmelerdeki personel sayılarının dağılımı Personel

Sayısı f 0/0

1-8 6 14.5

9-49 18 44

50-249 17 41.5

Toplam 41 100.0

İşletmelerin personel sayılarının dağılımı incelendiğinde, uygulamaya katılan işletmelerin %14,5'i 1-8 kişi arasında çalıştıran mikro ölçekli sanayi

pecya

(12)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

işletmesi, %44'ü 9-49 kişi arasında çalıştıran küçük ölçekli sanayi işletmesi ve %41,5'i de 50-249 kişi arasında çalıştıran orta ölçekli sanayi işletmesidir.

Tablo 3. Araştırmaya cevap verenlerin görev dağılımı

Görev f 0/0

Üst Yönetici 25 61

Orta Kademe Yönetici 16 39

Toplam 41 100.0

Görev dağılımı: Araştırmaya katılan yöneticilerin görevlerine ilişkin dağılım Tablo 3'de görülmektedir.

Tablo 4. işletmelerde çalışanların eğitim durumlarına göre dağılımı

Eğitim Durumu f cyo

İlköğretim 3085 55,57

Lise 1890 34

Önlisans 143 2,5

Üniversite 419 7,5

Yüksek lisans 14 0,5

Toplam 5551 100,0

Çalışanların Eğitim Durumları: Araştırmaya katılan işletmelerde çalışanların eğitim durumları Tablo 4'de görülmektedir.

4.1.2. ARAŞTIRMAYA KATILAN YÖNETICILERIN YENI TEKNOLOJI YATIRIMLARINA ETKI EDEN FAKTÖRLERE ILIŞKIN GÖRÜŞLERI

Araştırmaya katılan yöneticilerin işletmelerinde yeni teknoloji yatırımları yapma sırasında etki eden faktörlere ilişkin değerlendirmeleri incelenmektedir.

Tablo 5'de işletmelerde yeni teknoloji yatırımları yaparken kararlarına etki eden faktörlere ilişkin yöneticilerin değerlendirmeleri görülmektedir.

Buna göre "işletme ekonomik yapısına uygun olanı" % 85,3 ve "Rakiplerin kullandığı teknolojiye göre" % 14,7 ile karar verildiği belirtilmiştir.

pecya

(13)

Üçüncü Sektör Kooperatiffilik,2008, 43, (3) : 1-14

Tablo 5. İ letmelerin yeni teknoloji vatırımlarında etki eden faktörler

Yargılar f 0/0

İşletme ekonomik yapısına uygun olanı 35 85,3 Rakiplerin kullandığı teknolojiye göre 6 14,7

Yeni çıkanı hemen alma - -

Toplam 41 100

Türkiye ekonomisinin yapısı ve aynı zamanda sınırlı sermaye birikimine sahip KOBİ'lerin mali güçleri dikkate alındığında, teknoloji yatınmlannda en fazla etki eden faktörün işletmenin ekonomik yapısına uygun olanının geldiği görülmektedir. Geçmiş yıllarda ülkede yaşanan ekonomik kriz sonucunda yaşanan büyük dalgalanmalarda, özellikle teknolojik değişiklik yaparak döviz cinsinden borçlanan girişimcilerin büyük kayıplar yaşadıklan görülmüştür. Tekstil sektöründe tüketilen teknolojinin büyük oranda yurt dışından ithal edilmesi işletmelerin ekonomik bakımdan risk faktörünü artıncı etki ortaya koyabilmektedir. Diğer yandan rakip firmaların sahip oldukları teknolojinin de belli oranda değerlendirmeye alındığı görülmektedir.

4.1.3. IŞLETMELERDE TEKNOLOJİ SEÇİMİ KARARLARI ALINMASINDA ÖRGÜT BİRİMLERİNİN ETKİSİ

İşletmelerde teknoloji seçimi ile ilgili kararların alınmasında etkili olan örgüt birimleri incelenmektedir.

Tablo 6. İşletmelerde teknoloji kararlarında örgüt birimlerinin etkisi

Seçenekler f %

Üst Düzey Yönetim 35 85,4

Danışmanlar 4 9,8

Fonksiyonel Bölümler

Üretim 15 22

Pazarlama 8 19,5

Finans 3 36,6

Ar-Ge 9 7,3

Tablo 6'de işletmelerde teknoloji seçimi kararlarında örgüt birimlerinin etkisi görülmektedir. Buna göre, işletmelerde teknoloji seçiminde en önemli etki %85,3 ile üst düzey yönetime aittir. Bununla

pecya

(14)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

birlikte finans biriminde %36,6, üretim %22 ve pazarlama %19,5'lik oranlarda etkiye sahiptir.

işletmelerde tüm sorumluluğu taşıyan üst yönetimin teknoloji

kararlarında en önemli etkiye sahip olmasının normal olduğu ifade edilebilir.

Bu durum KOBİ'lerin temelde aile şirketi yapısıyla yönetilmesinin bir sonucu olduğu söylenebilir. Fakat diğer bölümlerin etkinliğini istenilen seviyede olmaması işletmelerde dikey bir yönetim anlayışının olduğunu ve uzmanlığa karar sürecinde yeterince yer verilmediğini göstermektedir. Bu da kurumsallaşmanın yeterli düzeyde gerçekleşmediğinin bir sonucudur.

4.1.4. ARAŞTIRMAYA KATILAN YÖNETİCİLERİN

İŞLETMEDE ÇALIŞANLARIN YENİ TEKNOLOJİYE UYUM

KONUSUNDA YAŞADIKLARI SORUNLARA ILIŞKIN GÖRÜŞLERI Araştırmaya katılan yöneticilerin işletmelerinde çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunlara ilişkin değerlendirmeleri incelenmektedir.

Tablo 7. Yöneticilerin işletmede çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunlara ilişkin görüşleri

Yargılar f %

Stres 16 39

Çatışma 5 12,2

Yeni çıkan teknolojiyi

hemen alma 18 43,9

İşten atılma korkusu 27 65,9

Yeniden eğitime direnç 7 17,1

Yabancılaşma 12 29,3

Tablo 7'de yöneticilerin işletmede çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunlara ilişkin görüşleri verilmektedir. Buna göre;

"İşten atılma korkusu" %65,9, "Yeni çıkan teknolojiyi hemen alma" % 44,9 ve "Stres" % 39 faktörleri en yüksek oranda etkilemektedir. Buna karşılık;

"Çatışma" %12,2 ve "Yeniden eğitime direnç" % 17,1 en az etkileyen ölçüt • olarak dikkat çekmektedir.

Genç nüfus yoğunluğu yüksek olan Türkiye'de 2007 yılı işsizlik oranı

%9,9 olduğu göz önüne alındığında, teknolojik yenilenmeye bağımlı olarak iş kaybetme korkusunun yüksek olduğu görülmektedir (TUİK, 2008).

Teknolojideki ilerleme, bilişim teknolojisindeki gelişmeler ve otomasyona

pecya

(15)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 1-14

geçiş oranındaki yükselme sonucu işletmelerde çalışan sayısı azalmaktadır.

Bu durum çalışanlarda işten atılma korkusuna yol açtığı ifade edilebilir.

Teknolojilerdeki gelişmelerin genel seyri insan faktörünün etkisinin azaltıldığı, hatta tamamen robot teknolojisi ile devreden çıkarıldığı bir yenilenme süreci izlemektedir. Buna bağlı olarak yeni teknolojiye çalışanların belirli bir önyargıyla baktıkları görülmektedir.

Buna karşılık çalışanların eğitim çalışmalanna karşı direnç oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Çalışanların yeni teknolojiyi kullanma ve öğrenme isteği içinde olduğu ifade edilebilir.

4.1.5. ARAŞTIRMAYA KATILAN YÖNETİCİLERİN

İŞLETMEDE ÇALIŞANLARIN YENİ TEKNOLOJİYE UYUM

KONUSUNDA YAŞADIKLARI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELIK ALDIKLARI ÖNLEMLERE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Araştırmaya katılan yöneticilerin işletmelerinde çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik aldıkları önlemlere ilişkin değerlendirmeleri incelenmektedir.

Tablo 8. Yöneticilerin işletmede çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik aldıkları önlemler ilişkin görüşleri

Yargılar f 0/0

Yeni iş dizaynı 13 31,7

Stratejik uyum, eğitim ve

geliştirme 38 92,7

Etkili performans

değerlendirme sistemi 29 70,7

Yeni stratejik ödüllendirme

sistemi 15 36,6

Tablo 8'de yöneticilerin işletmede çalışanların yeni teknolojiye uyum konusunda yaşadıkları sorunlara ilişkin görüşleri verilmektedir. Buna göre;"

Stratejik uyum, eğitim ve geliştirme" % 92, 7ve "Etkili performans değerlendirme sistemi" % 70,7 ile en yüksek oranda kullanılmaktadır.

Tablo 7 incelendiğinde teknolojik yenilenmeye karşı çalışanların yaşadıkları işten atılma korkusu vb. sorunlara ilişkin işverenlerin büyük bir oranda (%92,7) eğitim faaliyetlerini çözüm olarak değerlendirdikleri görülmektedir. Bu tespit genel değişime karşı görülen direncin kırılmasında çok önemli bir etki oluşturduğu ifade edilebilir. Eğitimle çalışanlar bilgilendirilerek korkuları giderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Çalışanların

pecya

(16)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

eğitime karşı dirençlerini oldukça düşük olması (bkz. Tablo7) yapılacak faaliyetlerin başarı oranında önemli düzeyde etkisi olduğu görülmektedir.

Bununla birlikte performans değerlendirme sistemindeki değişiklikler ve ödüllendirme sistemindeki yenilikler çalışanların motivasyonunu artırıcı bir etki ortaya koyduğu ifade edilebilir.

5. Sonuç ve Öneriler

Rekabetin küresel bir nitelik kazandığı günümüzde, sanayileşme çalışmalarını artıran ve uluslararası pazarlarlarda daha fazla yer edinmeye başlayan işletmelerimizin, bu süreçte daha kaliteli ve nitelikli ürünlere üretebilmeleri için kullandıkları teknoloji ve yeni ürün geliştirme çalışmaları önemini giderek artırmaktadır. Kullanılan teknolojinin yenilenmesi de bu süreçte çok önemli bir faktör halini almaktadı.

Sektörde gerçekleştirilen alan araştırmasının sonucunda aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:

• işletmelerin teknoloji yenilenmesi kararlannda ekonomi etkenlerin en önemli faktör olarak değerlendirildiği görülmektedir.

• Teknolojik yenilik kararlarının verilmesinde uzmanlığa yeterli değerin verilmemesi işletmelerde kurumsallaşmanın henüz tamamlan- madığını göstermektedir.

• Çalışanlarda teknolojik yenilenme sonucunda büyük oranda işten atılma korkusu yaşadıkları görülmektedir.

• Teknolojik yenilenmeyle beraber yapılan eğitim faaliyetlerine direncin çok düşük oranda gerçekleştiği, bu durum çalışanların yeniliğe açık bir yapılarının olduğu şeklinde değerlendirilebilir.

• Yöneticilerin çalışanları yeni teknolojiye adaptasyonunu sağlamak amacıyla eğitim faaliyetlerine çok büyük önem vermeleri kültürel değişimi hızlandıran ve değişime karşı direnci kıran bir etki oluşturduğu ifade edilebilir.

• Performans değerlendirme sisteminde yenilikler gidilmesi ve ödüllendirme sisteminde yenilenmesi çalışanlarda motivasyonu artırıcı etki oluşturduğu ifade edilebilir.

Yapılan alan araştırmasından elde edilen sonuçlara göre aşağıdaki önerilerde bulunulabilir;

• Çalışanlann teknolojik yenilenmeyle beraber ya şadıkları işten atılma korkusuna karşılık, yöneticiler iş garantisi vermelidirler.

• Teknolojinin yenilenmesinde işletmenin ihtiyaçlannın dikkate alınması bakımından üst yönetimin kararı ile birlikte fonksiyonel bölümlerinde fikirlerinin alınmasına daha fazla önem verilmelidir.

pecya

(17)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 1-14

• işletmelerin teknolojik tahmin yapabilmesi için Ar-Ge çalışmalanna daha fazla önem vermelidirler.

• Yapılan teknolojik yeniliklerde, teknoloji transferlerinde karşılaşılan sorunlara profesyonel destek olabilmek için KOSGEP, Milli Prodüktivite Merkezi, TÜBİTAK, Üniversiteler ve özel danışmanlık kuruluşları ile işbirliğine gidilmelidir.

• Küreselleşen dünyada rekabet güçlerini artırabilmek için dünya üzerinde büyüyen yeni pazarlar ve ihtiyaçlar dikkate alınması gerekmektedir.

KAYNAKLAR

AKIN, H.B., "Küresel Rekabet Ortamında Teknoloji Yönetimi ve Bisküvi , Çikolata ve Gofret Sanayinde Teknoloji Yönetimine Ilişkin Bir Uygulama", Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sos. Bil. Ens., Konya, 1998

BARUTÇUG1L, S.İ., "Teknolojik Yenilik ve Ar-Ge Yönetimi, Bursa Uludağ Üniversitesi İ.S.B.F. Yayınları, No:3, 1981

BARUTÇUGİL, S.1, "İşletmelerde Teknoloji Kararları", Bursa Üniversitesi İ.S.B.F. Dergisi, Cilt:1, Sayı:1,1979

CARDULLO, M.W., "Introduction of Managing Technology", John Wiley&Sons Inc., New York, 1996

CLEAND, D.I., Bidanda, B., "The Automed Factory Handbook-Technology and Management" TAB Professional and Reference Boks, 1990

GATTİKER, U.E., "Technology Management In Organizations", Sage Publications, London, 1990

GÜLTEKIN, S., "İşletmelerde Teknolojik Yenilik Politikaları, Akid Bülteni, Sayı 9, 1996

GÜRAK, H., "Bilgi-Verimlilik Artışı İlişkisi", Verimlilik Dergisi, MPM Yaymları, Ankara, (1), 2001

http://www.kosgeb.gov.tr (13.05.2004)

http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb id=25&tb_adi=%DD%FEg%FCc%FC

%20%DDstatistilderi&ustid=8 (14.03.2004 -

KIRIM, A., "Türkiye'de imalat Sanayinde Teknolojik Değişim", TOBB Yayınları, Ankara, 1990

Longman-Metro Büyük İngilizce-Türkçe Sözlük, Metro Kitap Yayın Pazarlama, İstanbul, s.1565, 1993

OFORİ, A. B., "Technology Choice and Diffusion in The Manufacturing Sector: The Case of The Twin-Wire in The Canadian Pulp and Paper Industry", Geoforum, 1993.

PINAR, İ., "Çevre-Teknoloji ve Örgütsel Yapı Etkileşiminin Sistem Yaklaşımı Açısından incelenmesi ve Otomotiv Sektöründe Teknoloji Yapı Ilişkilerine Ait Bir Araştırma", Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü , İstanbul, 1994

pecya

(18)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 1-14

SCHROEDER, R.G., "Operations Management-Decisions Making In The Operations Function", McGraw Hill, New York, 1989

SİMMONDS, K., "The Marketing Practice Of Innovation Theory" The Qartely Rewiev of Marketing, Vol:2, No:1, 1985

ŞIMŞEK, M.Ş., "Teknolojik Değişim ve Yönetim Sorunları" Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınları, Erzurum, 1975

TEK, Ö., "Tekstil Endüstrisinde Bir Ar-Ge Yardımcısı", Bilim ve Teknik Dergisi, TÜBİTAK Yayınları, Sayı: 360, Ankara ,1997

TEKIN, M., Güleş, H.K., Burgess, T., "Değişen Dünyada Teknoloji Yönetimi Bilişim Teknolojileri", damla Ofset, Konya, 2000

VAYVAY, Ö. Ve Yakut, L., "Teknoloji Yönetimi ve Eş Zamanlı Ürün Geliştirme", II. Ulusal Üretim Sempozyumu 8-9 Kasım 2001, Bildiriler, İstanbul, 137-142, 2001

YÜCEL, D., Teknoloji Yönetimi, İstanbul Üniversitesi F.B.E, 1995

pecya

(19)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 15-40

TARIM POLİTİ KALARININ ARAZI DEĞERLERİNE ETKİLERİNİN DE ĞERLEND İRİLMES İ

Harun TANRIVERMİŞ*

Hasan ŞANLI*

Özet: Bu çalışmanın amacı, araştırma sonuçlarına dayalı olarak tarım politikaları= arazi değerlerine etkilerinin incelenmesidir. Ekonomi ve

değerleme teorisinde arazi değerlerinin saptanması, değeri etkileyen faktörler ve bunların etki dereceleri ve etkinin yönünün tan ımlanması, 1950 'li yıllardan bu yana yoğun olarak tartışılan konulardan biridir.

Araştırma sonuçları, tarımı desteklemede kullanılan araçların (özellikle fiyat ve girdi destekleri, fark ödemeleri, destekleme primi ve vergi avantajları gibi) arazinin geliri ve gelir değerini artırıcı yönde etki yaptığını göstermektedir.

Türkiye'de uygulanan tarım politikaları= arazi değerlerine etki dereceleri bilinmemekle birlikte, yukarıda yapılan genellemenin ülkemiz için de geçerli olduğu açıktır. Arazi mülkiyetine dayalı doğrudan gelir desteği gibi araçların arazi piyasasında mobiliteyi olumsuz etkilediği ve arazi kira bedelini artırdığı gözlenmektedir. Ulusal tarım politikası araçlarının seçiminde diğer amaçların yanında arazi piyasasına olabilecek etkilerin de dikkate alınması gerekecektir.

Anahtar Kelimeler: Destekleme ödemeleri, ürün fiyatları, arazi geliri, kapitalizasyon teorisi, arazi değeri.

An Evaluation Of The Impacts Of Agricultural Polices On Farmland Values

Abstract: The aim of this study is to investigate the impacts of agricultural policies on farmland values based on the researches results in this field. Determination of land values, .factors influencing values, and defining the degree and direction of these impacts has been one of the most ıvidely discussed topics in economics and valuati on theories since the 1950's.

* Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Taşınmaz Geliştirme Anabilim Dalı, Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu Binası, A-Blok, Kat:6, 06150, Beşevler, Ankara; E-mail: tgadfenankara.edıt.tr; tanrivermis@gmail.com .

* Araştırma Görevlisi, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 06110, Dışkapı, Ankara.

pecya

(20)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 15-40

Research results show that tools used to support agriculture (particularly price and input subsidies, difference payments, support premiums, and tax

advantages) contribute to an increase in income from farmlands and the value of that income. Although the rate of the impact on farmland values of agricultural policies implemented in Turkey is unknown, it is obvious that the generalizations above are also valid for Turkey. Tolls such as direct income support based on land ownership are observed to negatively influence mobility and increase land lease costs. In the selection of national agricultural policy tools, possible impacts on .farmland market should be considered along with other objectives.

Key Words: Support payments, crop prices, farmland income, capitalization theory, land value.

GIRIŞ

Dünyada tarım çeşitli araçlarla desteklenmekte ve bu amaçla do ğrudan ve/veya dolaylı araçlar kullanılmaktadır. Dolaylı tarım politikaları, kırsal nüfusun belirli hizmetlerden yararlanmasını sağlayan harcamaları kapsar (altyapı hizmetleri, sosyal yaşamla ilgili yasal düzenlemeler gibi). Tarıma yapılan doğrudan destekler, bu sektörün gelişimine yönelik olup, bunlar devlete yük getiren ve getirmeyen araçlarla yapılabilir. Devlete mali yük getirmeyen araçlar; tarım ürünleri ve girdileri piyasalarının düzenlenmesi ve tarımsal ürünlerin pazarlanmasına yönelik yasal düzenlemeleri içeren politik ya da siyasi uygulamalardır. Devletin mali destekleri; fark uygulamaları, girdi ve fiyatı destekleri ve doğrudan gelir desteği gibi ödemeleri kapsar (Eraktan, 2001). Tanmı desteklemede kullanılan araçların üretici ve tüketicilere farklı etkileri olabilmektedir. Desteklemede kullanılan araçların olumlu ve olumsuz etkilerinin birlikte değerlendirilmesi ve toplumsal açıdan en uygun araçların seçilmesi rasyonel bir yaklaşım olacaktır.

Sosyo-ekonomik gelişmenin sağlanabilmesi büyük ölçüde kaynakların tam ve etkin kullanımı ile ilişkilidir. Bu çerçevede tarımsal üretimde kaynakların etkin kullanımı, üretimde süreklilik ve sürdürülebilirliğin sağlanması önem kazanmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra tarımın desteklenmesinde; kırsal gelişme, gıda üretiminin artırılması ve tarımda çalışanların refah düzeylerinin yükseltilmesi öncelikli hedef olmuştur. Ancak günümüzde destekleme politikalarının ülke ve bölge ve hatta ürün veya faaliyet gruplarına göre farklı amaçları ve hedefleri olabilmektedir. Tarım ürün fiyatlarında istikrar ve ürünler arasında denge oluşturmak, üretici gelirinin artışı ve gelirin adil dağılımını sağlamak, tarımda yapısal gelişmeler ile uygun işletme yapıların' oluşturmak, üreticilerin teknoloji, maliyet ve

pecya

(21)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 15-40

fiyat yönlerinden diğer ülkelerle rekabet güçlerinin artırılması ve tüketicilere istenilen miktar, zaman, kalite ve yerde ürün sunulmasına katkı yapmak gibi amaçlar destekleme politikasının oluşturulmasında önem ve öncelik kazanmaktadır. 5488 Sayılı Tarım Kanununa göre ulusal tarım politikalannın öncelikleri; (i) üretimde verimlilik, ürün çeşitliliği, kalite ve rekabet gücünün yükseltilmesi, (ii) yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması, (iii) tarım işletmelerinin altyapılarının geliştirilmesi, (iv) tarımda bilgi ve uygun teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması, (v) girdi ve ürün piyasalannın geliştirilmesi ve üretim-pazar entegrasyonunun sağlanması, (vi) tarımın sanayi ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde yönlendirilmesi, (vii) tarımın kredi ve finansman ihtiyacının karşılanmasına ilişkin düzenlemelerin yapılması, (viii) destekleme ve yönlendirme önlemlerinin alınması, (ix) doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi, (x) kırsal yaşamın sosyo-ekonomik yönden geliştirilmesi, (xi) üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi, (xii) tarım bilgi sistemlerinin kurulması ve kullanılması, (xiii) toplulaştırma, arazi kullanım planının yapılması ve ekonomik büyüklükteki tarım işletmelerinin oluşturulması, (xiv) toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımı ve (xv) Avrupa Birliğine uyum sürecinde gerekli olabilecek ihtiyaçları karşılayabilecek biçimde ortak piyasa düzenlerinin gerektirdiği düzenlemelerin yapılması olarak sıralanmıştır (Anonim, 2006).

Tarım işletmelerinin yapısal yönden iyileştirilmesi, ekonomik işletme ölçeğine ulaşılması ve arazi kaynaklarının etkin kullanımı gibi hedeflere ulaşmak için seçilen araçlar, arazi piyasası ve arazi değerlerini etkileyecektir.

Tarım politikalarının üretim faktörlerinin etkin kullanımı ve arazi piyasalarına olumlu ve/veya olumsuz etkilerinin olduğu bilinmektedir.

Destekleme ödemelerinin arazi piyasası ve arazi değerlerine etkileri, gelişmiş ülkelerde son 40-50 yıldan bu yana yoğun olarak çalışılmaktadır. Araştırma sonuçları, destekleme ödemelerinin arazi değerlerini etkilediğini, ancak bu etkinin yönü ve derecesinin ülke ve bölgelere göre değiştiğini (Tweeten ve Martin, 1966; Reynolds ve Timmons, 1969; Klinefelter, 1973; Melichar,

1979; Castle ve Hoch, 1982; Doll vd., 1983, Alston, 1986; Goodwin ve Ortalo-Magne, 1992; Barnard vd., 1997; Barnard vd., 2001; Shaik vd., 2005;

Latruffe ve Le MoUl, 2006; Latruffe vd., 2006) ve arazi mülkiyetine dayal ı ödemelerin ise mobiliteyi etkilediğini göstermektedir (Eraktan vd., 2004).

Arazi değerini etkileyen faktörler arazinin bulunduğu yöre ve bölge koşulları ve uygulanan bölgesel ve kırsal gelişme politikalarına bağlı olarak farklılaşmaktadır. Türkiye'de ulusal öncelikler, dünya piyasalarındaki gelişmeler, uluslararası yükümlülükler ve rakip ülkelerin rekabet durumları dikkate alınarak tarım politikaları oluşturulmaktadır. Cumhuriyet döneminde

pecya

(22)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 15-40

özellikle 2000'li yıllarda uygulanan tarım politikası araçlannda önemli değişiklik yapılmış ve bu kapsamda piyasa mekanizmasını olumsuz etkileyen girdi ve fiyat desteklerinin yerine doğrudan ödemeler, tazminatlar ve fark ödemeleri gibi araçlara ağırlık verilmiştir. Tarımı desteklemede kullanılan araçların arazi piyasalarına farklı yönlerde etkilerinin olabileceği açık olmakla birlikte, bu alanda ülkemizde yapılmış bilimsel araştırma bulunmamaktadır. Bu çalışmada Türkiye'de yaygın olarak kullanılan tarım politikası araçları kısaca incelenmiş ve bunların arazi piyasasına olası etkileri, diğer ülkelerde yapılan araştırmaların sonuçları da dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Gelişmiş ülkelerde tarım politikalarımn arazi değerlerine etkileri incelenmiş ve bu kapsamda ülkemizdeki uygulamalann olası etkileri değerlendirilmiştir.

TARIM POLİTİKASI ARAÇLAR' VE ARAZİ PİYASASI İLİŞKİLERİ

Tarım; destekleme alımları ve fiyat destekleri, ayni ve nakdi girdi sübvansiyonlan, tazminatlar, fark ödeme sistemi, kota uygulamaları, doğrudan gelir ödemeleri, vergi avantajlan ve diğer araçlarla hemen her ülkede desteklenmektedir. Türkiye'de tarımı desteklemede kullanılan araçlar ve bunların arazi piyasasına olası etkileri aşağıda kısaca incelenmiştir.

Destekleme Alımları ve Fiyat Destekleri

Destekleme alımları, devletin bir kuruluşu bu işle görevlendirmesi ve kendi adına alım yapmasını sağlamasına dayanan bir müdahale aracıdır. Ürün piyasasına aynı zamanda destekleme kuruluşlarının da alıcı olarak girmesiyle piyasadaki talep artırılmaktadır. Devlet alıcı olarak kendisinin belirleyeceği bir fiyattan piyasaya girmekte, böylece yaratılan talep artışı ile piyasa fiyatının belirli bir düzeyin altına düşmesi önlenmektedir. Ürünün arz ve talep esnekliği ne kadar düşük olursa, üretim miktanna bağlı değişmelerin neden olabileceği fiyat dalgalanmalan da o kadar fazla olacağından (arz ve talep esneklikleri düşük ürünlerde üretim artışının yarattığı fiyat düşmesi daha fazla olduğundan), bu özellikleri taşıyan ürünlerde destekleme alımı yoluyla fiyat istikrannın sağlanması hedeflenmektedir. Burada devletin işlevi, piyasada fiyat dengesinin sağlanması, ürünün pazarının güvence altına alınması ve alım görevi verilen kuruluşun varsa görev zararının karşılanmasıdır (Eraktan, 2001).

Tarım ürünlerinin kısa dönemde arz (A) eğrilerinin esnekliği sıfır veya sıfıra çok yakın, talep (T) eğrilerinin esnekliği düşük olacaktır. Arz ve talep eğrilerinin kesiştiği D noktasında piyasada ürünün fiyatı F1 olur. Ancak devlet, ürünün fiyatının F2 seviyesinin altına düşmesini istemiyorsa, piyasaya

pecya

(23)

M2 M

Şekil 1. Destekleme Alımlarının Piyasa Fiyatlarına Etkisi

F2

F,

0 Miktar (M)

Üçüncü Sektör Kooperatifrilik,2008, 43, (3) : 15-40

alıcı olarak girer ve M2Mi kadar ürünü F2 fiyatından satın alır. Bu durumda diğer alıcılar 0M2 kadar ürünü F2 fiyatından satın alır. Böylece ()M i kadar ürün, F 1 yerine F2 fiyatından satılır ve üreticilerin satış geliri, OF2CM1 alanı kadar olur. Devletin piyasaya alıcı gibi girmemesi halinde, üreticiler ürünlerini F 1 fiyatından satarak OF 1 DM 1 alanı kadar satış gelirine ulaşacaklardır. Bu durumda üreticiler birincisinden daha düşük düzeyde satış gelirine sahip olacaklardır. Devletin piyasaya alıcı olarak girmesinin maliyeti, şekilde taralı olarak gösterilen M 2BCM I alanı kadar olur (Şekil 1) (Eraktan ve Açıl, 2000).

Dünya ekonomik krizinin etkisiyle ülkemizde 1930'1u yıllarda başlayan destekleme alımı uygulamalarının özellikle 1960'lı ve 1970%

yıllarda ürün sayısı yönünden kapsamı oldukça genişlemiş ve iç ticaret hadlerinin tarımın lehine dönüşmesiyle sonuçlanan yüksek alım fiyatları belirlenmiştir. Desteklenen ürün sayısı 1960 yıllarda 5 iken, 1970'te 15, 1980'de 24, 1990'da 10 ve 1991'de 24 olmuştur. 5 Nisan 1994 Ekonomik Kararları ile destekleme alımları; buğday, arpa, mısır, çeltik, çavdar, yulaf, tütün ve şekerpancan gibi 8 ürün ile sınırlandırılmış ve ürün fiyat artışları kontrol altına alınmıştır. Ancak Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri (TSKB) kanalıyla 18 ürünün alımı yapılmış ve fiyatlar büyük ölçüde devlet tarafından belirlenmiş, ancak ürün alımları bu alanlarda faaliyette bulunan birliklerin adlarına yapılmıştır. Bu gelişmeler, hem ülke ekonomisindeki sorunlar, hem de dünyadaki liberalleşme hareketinin etkisinde kalan

pecya

(24)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3): 15-40

hükümetlerin destekleme alımlarını gittikçe daha az ürünle sınırlama eğiliminde olduklarını göstermektedir (Yeni ve Dölekoğlu, 2004).

Destekleme alımlarının ürün piyasalarında yönlendirici etkisi sınırlı olmuştur. Bazı ürünlerde üretim hacmi istenilen düzeye çıkarılamazken, bazı ürünlerde iç tüketim ve dış pazar olanaklarının üzerinde üretim miktarlarına ulaşılmıştır. Üretim fazlası olan ürünler, bir tür sosyal politika olarak devlet tarafından satın alınmış ve talep fazlası ürünün satın alması, artan stokların oluşmasına neden olmuştur. Stok ve depolama giderlerinin azaltılması için, bazen üretim fazlası mallar ihracat sübvansiyonuyla dış pazarlara yönlendirilmiş, bazen satın alınan ürün çok düşük fiyat farkıyla tüketiciye ulaştırılmış, bazen de düşük fiyatlarla bile satılamayan ürünler imha edilmiştir (Eraktan, 2001). Böylece mevsimlik ürün ve fiyat dalgalanmaları dengelenerek piyasalarda istikrar sağlanmış, tüketiciler spekülatif fiyat

artışlarından korunmuş ve etkin üretim ve pazarlama organizasyonu

kuramayan küçük üreticilerin ürünleri satın alınarak pazar güvenliği sağlanmıştır.

Türkiye'de destekleme alımları kriz dönemlerinde birçok üründe, nispeten istikrarlı dönemlerde az sayıdaki üründe yapılmıştır. Bazı dönemlerde alım fiyatları ve desteklenen ürünlerin siyasi konjonktürden etkilendiği gözlenmektedir. Destekleme alımları ürünün piyasa fiyatının yükselmesine neden olmakta, bu yolla çiftçi eline geçen ürün fiyatları artırılmakta ve böylece arazinin dekarından elde edilecek gayrisafi üretim değeri (GSÜD) -verim sabit olmak koşuluyla- artış göstermektedir. Bu durum eşitlik (I) ve_ eşitlik (II)'den açıkça anlaşılmaktadır. Eşitlik (III) ve eşitlik (IV)'den de görülebileceği gibi, üretim masrafları sabit kabul edildiğinde, arazinin net gelir de artan fiyatlar nedeniyle artış göstermektedir. Gelirdeki artış, temel kapitalizasyon formülüyle saptanacak arazi değerinin yükselmesine neden olacaktır (Eşitlik IV). Bu amaçla aşağıdaki eşitlikler yazılabilir (Tannvermiş vd., 2008a,b):

GSÜD (Ana Ürün) = Ortalama Verim (Kg/Da) x Çiftçi Eline Geçen Ürün Fiyatı (TL/Kg (I) GSÜD (Yan Ürün) = Ortalama Verim (Kg/Da) x Çiftçi Eline Geçen Ürün Fiyatı (TL/Kg) (II)

Toplam GSÜD = GSÜD (Ana Ürün) + GSÜD (Yan Ürün) (III)

Arazinin Net Geliri = [(Toplam GSÜD) — (Arazi Kirası Hariç Üretim Masraflan)] (w) Arazinin Yıllık Ortalama Net Geliri (R)

Değer (D) — (V)

Piyasa Kapitalizasyon Oranı (f)

Arazi gelirinin analizinde cari fiyatlann kullanılması önerilmektedir (Mülayim, 2001). Ancak destekleme sistemi ve oluşan piyasa fiyatlarının arazi değerine etkisi, günümüzde yoğun olarak tartışılmaktadır (Wittenberg ve Hars, 2007). Alım fiyatlarına bağlı olarak desteklenen ürünün GSÜD değişecek (eşitlik (I) ve (H)), arazinin yıllık ortalama net geliri, -üretim

pecya

(25)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 15-40

masraflarının aynı kalması halinde- artış gösterecektir. Münavebe sistemi dikkate alınarak saptanan arazinin yıllık ortalama net geliri (R) artarsa, eşitlik (V) ile belirlenen arazi gelir değeri de yükselir. Kapitalizasyon eşitliğine göre değer, arazinin net gelir ile doğru orantılı olduğundan, gelir artışına paralel arazi değeri de aynı oranda artar. Kapitalizasyon oranı sabit olsa bile destekleme fiyatlarına bağlı olarak ürünün GSÜD ve girdi sübvansiyonlanyla toplam üretim masrafları değişeceğinden, arazinin net geliri ve değeri de aynı oranda değişim gösterir. Arazi değerlerinin desteklenen ürün fiyatlannın etkisinden arındırılması için, dünya piyasa fiyatlarından yararlanılarak elde edilen gölge fiyatların kullanılması veya doğrudan dünya piyasa fiyatlarının gelir analizinde kullanılması bir yaklaşım olarak önerilse de, dünyada hemen her ülkede tarımın desteklenmesi ve sübvansiyonlu ihracat uygulamaları nedeniyle dünya piyasa fiyatları da gerçekçi olmayacaktır. Diğer yandan özellikle yüksek alım fiyatları araziye olan talebi artırabilecek ve böylece arazi piyasasında geçerli kapitalizasyon oranları da muhtemelen azalarak arazi değerinde artış olabilecektir.

Girdi ve Kredi Sübvansiyonları

Girdi sübvansiyonları ya girdilerin üreticiye maliyetinin altında fiyatla satılması ya da fatura bedeli üzerinden iade yapılması biçiminde uygulanmıştır. Kredi sübvansiyonu ise, tarım kredilerinin piyasa faiz oranının altında bir maliyetle üreticiye kullandırılması ve finans kuruluşlarının bu uygulama nedeniyle oluşan zararının hazine tarafından karşılanması esasına dayanır. Girdi sübvansiyonları; kimyasal gübre, tohumluk, aşılı meyve fidanı, mücadele ilacı, motorin ve enerji girdilerine yapılan destekleri kapsar.

Dünyada 1973-1974 döneminde etkili olan petrol krizi nedeniyle gübre fiyatlarındaki aşırı artıştan üreticilerin korunması amacıyla ülkemizde gübre desteğine geçilmiştir. 24 Ocak 1980 Ekonomik Kararlarına kadar olan dönemde, gübre sübvansiyonu satış fiyatının % 80'ine yaklaşmıştır.

1980'lerde ekonomide liberalleşme eğilimleriyle gübre desteğinin tutan ve oranı azalmıştır. Destek, 1994 yılına kadar tüketilen gübre miktarının birimi başına ödeme şeklinde uygulanmış ve ödeme biçiminde zaman içinde değişim olmuştur. Sübvansiyon, 97/10244 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile üretici ve dağıtıcı kuruluşlar yoluyla çiftçiye ulaştırılmıştır. Çiftçi, türlerine göre farklı olmak üzere kimyasal gübreyi kilogram başına yapılan ödemelerle indirimli fiyattan almıştır (Eraktan, 2001). 2001/2960 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Eylül 2001 tarihinde gübre desteği kaldırılmıştır. 2001-2005 döneminde gübreye destekleme yapılmamış ve 7 Eylül 2005 tarihli

"Çiftçilere Kimyevi Gübre Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Karar" ile gübre yeniden destekleme kapsamına alınmıştır. 2008/13392 Sayılı Bakanlar

pecya

(26)

Üçüncü Sektör Kooperatiffilik,2008, 43, (3): 15-40

Kurulu Kararına ekli "Tarımsal Faaliyette Kullanılan Mazot ve Kimyevi Gübre İçin Çiftçilere Alan Bazlı Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Karar"ın yürürlüğe konulmasıyla 2008 yılında üreticilerin çiftçi kayıt sistemine kayıt yaptırdıkları alanlar için gübre desteği yapılması ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Kayıt yaptırılan sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır mera, orman ürünleri alanları için 1,55 TL/da, hububat, yem bitkileri, baklagiller ve yumru bitkileri için 2,13 TL/da, yağlı tohumlu bitkiler, endüstri bitkileri yetiştirilen alanlarda 3,00 TL/da gübre desteği yapılmış ve desteklemeye konu arazi büyüklüğü 500 da ile sınırlanmıştır (Anonim, 2008a).

Tarımda mazot, makineleşme düzeyi ve mazot fiyatı artışına bağlı olarak üretim masraflannın yükselmesine neden olduğundan, "Tarımsal Faaliyette Kullanılan Mazot İçin Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına Ilişkin Tebliği" kapsamında ilk defa 2004 yılında destekleme kapsamına alınmıştır. Mazot desteği, çiftçi kayıt sistemine kayıt yapan çiftçiler için 3,90 TL/da olmuştur. 2005 yılında 2005/9065 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2004 yılı çiftçi kayıt sistemine kayıt yaptırılan sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır-mera ve orman ürünleri alanlarının dekarına 5 lt mazot tüketimi esas alınarak 1,50 TL/da, hububat, yem bitkileri, baklagiller ve yumru bitkiler alanlarının dekarına 8 litre mazot tüketimi esas alınarak 2,40 TL/da, yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkilerinin yetiştirildiği alanlar için dekar başına 15 litre mazot tüketimi esas alınarak 4,50 TL/da mazot desteği yapılmıştır (Özçelik ve Özer, 2006). Desteklemeye konu arazi büyüklüğü, gübre desteğinde olduğu gibi, 500 dekarı geçemeyecektir. 2008/13392 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli "Tarımsal Faaliyette Kullanılan Mazot ve Kimyevi Gübre İçin Çiftçilere Alan Bazlı Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Karar" kapsamında sebze, meyve (üzüm hariç), süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali ürün alanları için mazot desteği 1,80 TL/da, hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler ve bağ alanları için 2,88 TL/da ve yağlı tohumlar ve endüstri bitkileri alanları için 5,40 TL/da olarak uygulanacaktır (Anonim, 2008a).

Devlet iki yolla bitki hastalıkları ve zararlıları ile mücadele çalışmalarına destek yapmıştır. Birincisi, hastalık ve zararlılarm görülmesi durumunda devlet eliyle mücadele yapılması olup, burada bütün girdiler devlet tarafından karşılanmış ve mücadele yöntemlerinde zaman içinde değişim olmakla birlikte ağırlıklı kimyasal mücadele yapılmış ve uzun süre bu çalışmalar devlet tarafından yürütülmüştür. 2000'li yıllardan sonra üreticilerin mücadeleye katılımları ve mücadele çalışmasını kendi kendine yapabilmeleri teşvik edilmiştir (Tanrıvermiş ve Altunoğlu, 2007) İkincisi, üreticilerce yapılan mücadelenin desteklenmesi olmuştur. Hastalık ve

pecya

(27)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) 15-40

zararlılarla mücadelede kullanılan ilaçlara 1987 yılından sonra sübvansiyon uygulanmasına başlanmıştır. Sübvansiyon olarak fatura bedelinin % 20'si çiftçilere geri ödenmiştir. Biyolojik ilaçların kullanılması amacıyla kararnamede değişiklik yapılarak parazit, predatör ve biopreparatlar da destekleme kapsamına alınmıştır. 28 Mayıs 1999 tarihinden sonra ilaç desteği; ilaçların içerdiği zehirli madde çeşit ve miktarlarına göre % 0-30 arasında değişen oranlarda fatura bedeli üzerinden yapılmıştır. 31.12.2001 tarihli 2001/3488 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bireysel üreticilerin kullandıkları mücadele ilaçlarının sübvanse edilmesi uygulaması kaldırılmıştır.

Tarım kredilerinin faiz oranlarının piyasa faizi ve diğer kredilere oranla daha düşük belirlenmesi ve bankaların bu yolla oluşan görev zararlarının hazine tarafından karşılanması kredi sübvansiyonu olarak bilinmektedir. Kredi desteği Destekleme Fiyat istikrar Fonu (DF İF) kredileri ve TC Ziraat Bankası kredileri olarak işlevleri ve veriliş şekillerine göre ikiye ayrılmıştır. DFİF kredileri, 1995 yılından sonra Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerine verilen bütçe kaynaklı kredilerdir. Piyasa faiz oranının altında ve basit faizle verildikleri için ticari kredilere oranla avantajlı olmalarına rağmen, geri ödemelerinde önemli sorunlar yaşanmaktadır. TC Ziraat Bankası, kuruluşundan itibaren 20001i yıllara kadar tarıma düşük faizli kredi sağlamış ve banka kaynaklarının genellikle % 80 ile % 90 arasında değişen kısmı tarıma ayrılmıştır. Ancak 2000% yıllarda yeniden yapılandırma sürecinde tarımsal kredi piyasasına diğer kamu ve özel bankaların da girmesiyle kredi piyasasında TC Ziraat Bankası'nın payı % 40'lar düzeyine gerilemiş ve kredi sübvansiyonu büyük ölçüde azaltılmıştır.

Üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması, tarımın geliştirilmesi, verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla 30.12.2007 tarihli 2007/13045 sayılı Kararname ile gerçek ve tüzel kişilere T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli kredi verilmesine başlanmıştır. İyi tarım uygulamaları, organik tarım, sertifikalı tohum ve fide üretimi ve kullanımı, sertifikalı meyve fidanı üretimi ve kullanımı, süt sığırcılığı, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği (sığır-manda), küçükbaş hayvan yetiştiriciliği (koyun-keçi), kanatlı sektörüne yönelik bio- güvenlik, ancılık, damızlık düve yetiştiriciliği, tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinde besicilik, tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinde süt sığırcılığı, su ürünleri üretimi, tarla içi modern basınçlı sulama sistemleri (damla ve yağmurlama sulama), diğer sulama sistemleri (derin kuyu açılması gibi), tarımsal mekanizasyon (traktör ve biçerdöver hariç), kontrollü örtüaltı tarımı, ihracatı yapılan doğal çiçek soğanları ile tıbbi

pecya

(28)

Üçüncü Sektör Kooperatifeilik,2008, 43, (3): 15-40

ve aromatik bitki yetiştiriciliği gibi alanlarda % 25 ile % 60 arasında değişen oranlarda faiz indirimli kredi kullandırılmaktadır (Anonim, 2008b).

Tarımsal sulama suyu ücretlerinin düşük tutulması ve sulama pompaj ünitelerinde kullanılan elektriğe düşük tarife fiyatlarının uygulanması da girdi destekleri arasında değerlendirilmektedir. Devlet sulama şebekelerinde sulama suyu ücretleri sadece tamir-bakım ve onarım masraflarını kaplamakta ve sermaye maliyetleri sulama suyu ücretlerine yansıtılmayarak suyun fiyatı düşük tutulmaktadır. Sulama maliyetlerinin azaltılması ve tarıma düşük fiyatlı enerji sağlanmasıyla üretim masraflarının azaltılması mümkündür.

Türkiye'de tarımda kullanılan elektriğe düşük tarife uygulanamaması ve elektrik fiyatlarındaki aşırı artışa paralel sulamada yeraltı suyu kullanılan illerde üreticilerin dağıtım kuruluşlarına olan borçlarının önemli tutarlara ulaştığı ve dağıtıcı kuruluşlar ile üreticiler arasında önemli sorunların yaşandığı görülmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca 2005 yılından sonra teknoloji kullanımını teşvik için Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı üreticilere sertifikalı tohumluk kullanımı yetersiz olan türlerde, sertifikalı tohumluk kullanmaları halinde alan bazlı destekleme ödemesi yapılmaktadır. Sertifikalı tohumluklarını kullanarak ekim/dikim yapan çiftçilere 2008 yılında dekar başına 3,00 TL (tritikale, arpa, çavdar, yulaf, korunga ve fiğ) ile 20,00 TL (patates) arasında ve sertifikalı meyve ve asma fidanı/çeliği kullanımında ise dekara 30,00 TL (sertifikalı Antepfıstığı anacı ile bahçe tesisi) ile 200,00 TL (virüsten ara meyve fidanı ile bahçe tesisi) destekleme ödemesi yapılmaktadır (Anonim, 2008c). Seçilmiş alanlarda Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine ve Bu Üreticilere Teknik Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik kapsamında destekleme ödemesi yapılmaktadır.

Tarımda kimyasal gübre, mazot, ilaç, sulama suyu, tohumluk ve fidan gibi girdilerin sübvanse edilmesi ve düşük faizli kredi uygulaması ile üretim faaliyetlerine göre masrafların düşürülmesi sağlanabilmektedir. Artan girdi sübvansiyonu nedeniyle üreticilerin aşırı girdi kullanımı hariç tutulursa, girdilerin düşük maliyetle üreticilere ulaştırılması ile faaliyetlerin değişen masrafları azaltılabilir. Üretim masraflarındaki azalma, arazinin yıllık ortalama net gelirinde artışına neden olacak ve eşitlik (V)'e göre arazi gelir değeri de gelir ile doğru orantılı olarak artış gösterecektir.

Kota Uygulaması

Tarımda birim alandan sağlanan gelirin artırılması için verim artışı, fiyatların yükseltilmesi ve/veya maliyetlerin azaltılması gerekir. Ancak bazen devlet belirli ürünlerde hem alan kısıtlaması, hem de ürün kotası (dekardan

pecya

(29)

Üçüncü Sektör Kooperatifçilik,2008, 43, (3) : 15-40

alınacak ürün miktarının saptanmas

ı

gibi) sınırlamasına gider. Türkiye'de tütün, haşhaş , anason, çay ve fındık gibi ürünlerde ekim alanlann

ın

kıs

ıtlandığı

ve çay ve

şeker pancan gibi ürünlerde ise dekardan alınacak ürün

miktarında kota uygulamas

ına gidildiği görülmektedir. Arazide

yetiştirilebilecek ürünlere kota uygulanmas

ı

ve nispeten yüksek gelir veren ürünlerin ekiminin sınırlanması veya tamamen yasaklanmas

ı, arazi gelirinin

düşmesine neden olabilir.

Şeker pancan ve çay gibi birim alandan alınacak

ürün miktar

ında kota uygulanması

ise, arazinin gelirini etkileyebilecek bir durum olamaz. Ancak pratikte yap

ılan değerleme çalışmalarında, şeker

pancan ekimi yap

ılan köylerde bile söz konusu üründe kota uygulandığı

gerekçesiyle bu ürünün münavebe sistemine al

ınmadığı

ve bunun yerine hayali münavebe sisteminin tasarland

ığı

gözlenmektedir. Arazide yaygın olarak yetiştirilen ürünlerde birim alan ve toplam üretim miktar

ı

yönlerinden kota uygulanmas

ı

durumunda yap

ılması

gereken i

şlem, mutad münavebe

sisteminin tespiti ve dekardaki ürün kotas

ı

yerine ürünlerin normal ve gerçek verimleri üzerinden gelir analizini yapmak olmalıdır.

Fark Ödemesi (Prim)

Prim sisteminin amac

ı; bir taraftan üreticiye dünya fiyatlarının

üzerinde fiyat verilerek üretimin devam

ını

sağlamak, di

ğer taraftan da

sanayiye dünya fiyatlarından ürün temini sa

ğlamaktır. Ürünün piyasada

olu

şan fiyatının devletin garanti ettiği fiyatın altına düşmesi durumunda,

aradaki fark devlet tarafından üreticiye prim olarak ödenir (Eraktan, 2001).

Prim sisteminde üreticinin eline hedeflenen fiyat geçerken, tüketici veya sanayici kulland

ığı

ürün için daha az ödeme yapmaktad

ır. Diğer taraftan ürün

fiyat

ının tamamı

ödenmediği için, hazine daha az borçlanmaktad

ır.

Türkiye'de prim ödemesi ilk defa 1993 y

ılı

ürünü kütlü pamukta baş latılmıştır. Bütçe sorunlar

ı

ve tarım sektöründeki veri kayd

ının istenilen

seviyede olmamas

ı

gibi nedenlerle kaçaklar önlenemedi

ğinden, bu

uygulamaya son verilmi

ştir. Prim sistemi düzenli olarak 1998 yılında kütlü

pamuk, zeytinya

ğı

ve yaş ipek kozas

ında uygulanmış

ve ödemeler 1999 yılında yap

ılmıştır. Prim ödemesi 1999 yılı

ürünü kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği ve soya fasulyesinde yap

ılmıştır. Destekleme politikasında

değiş iklik ve yeniden yapılanma sonucu 2001 y

ılından sonra bitkisel ham yağ

ığı

dikkate al

ınarak yağ

bitkileri ve kütlü pamu

ğa prim ödemesi yapılmıştır

Pamuk, soya fasulyesi, zeytinya

ğı, ayçiçeği (yağlık) ve kanolaya nispeten

yüksek prim verilmiştir (Tablo 1).

pecya

Referanslar

Benzer Belgeler

Değerli gündem okurları, 2005 yılının bu ilk günlerinde, kı- saca da olsa 2004 yılını değerlen- dirip, Birliğimizin faaliyetleri ile il- gili gelişmeleri özetlemek

2020 yılında Avrupa Parlamentosu’nda plastik tabak, çatal, bıçak, kaşık, pipet ve kulak çöpü gibi tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasını öngören tasarı oy

Glory Blinds; ahşap jaluzi, alüminyum jaluzi, plastik jaluzi, zeb- ra perde, stor perde, dikey perde, benthin perde, motorlu per- de, perde ray sistemleri, plise &amp; düet

Tehlikeli Madde Kavramı ve Sınıflandırmalar; Hiçbir Şekilde Hava Yoluyla Taşınamayacak Tehlikeli Maddeler; Birimler ve Kullanılan Dokümanlar; Tehlikeli Maddelerin

Doğal kaynaklardan enerji kazanımı bağlamında, iklime bağlı olarak güneş velveya rizgara dayalı bina formunun biçimlendirme prensiplerinin tartışıldığı

Ayrıca, stokların finansal tablolarda, kullanılma- ları veya satılmaları sonucunda elde edilmesi beklenen tutardan daha yüksek bir bedelle izle- nemeyeceği; net

A.fi.’nin önceden haber vermeksizin ürün ve teknik detaylar›nda de¤ifliklik yapma hakl› sakl›d›r.. • Tüm klozet kapaklar› 2 y›l

Firma, sermaye ve emek gibi iki faktör kullanarak ekmek ürettiğinde bu girdileri satın almak için bir bedel ödemek zorundadır.. Firmanın faktörün bir birimine