• Sonuç bulunamadı

GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA MÜNASEBETLERi- I. HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA MÜNASEBETLERi- I. HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA

MÜNASEBETLERi- I

-YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA AÇISINDAN

HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-

Tarhşmalı İlıni Toplanh

21 - 22 Nisan 2018

Marmara Üni~ersitesi İlahiyat Fakültesi

Raşit Küçük Konferans Salonu (RKKS) Bağlarbaşı-Üsküdar /İstanbul

İstanbul, 2018

(2)

Sabri TÜRKMEN*

Giriş

İnsan ünsiyete muhtaÇtır. Zamanımızda toplum ünsiyetten uzak olup, insanlar, kalabalığa rağmen yapa yalnız, yalıtılmış bir ha- yat yaşamaya ve rillll bunalımın eşiğine doğru sürüklenmeye-başla­

rrnşnr. Kötülük hayra, madde ruha baskın gelmiş, sıla-i rahim za-

yıflamış, toplum bağları kopmuş, dolayısıyla insanlık daha önce hiç

olmadığı kadar afet ve felaketiere maruz kalmış durumdadır. Akra- balar birbirlerine düşman, kardeşler yabancı; evlat, atasına asi ol-

muştur. Bu durum insanları rillllbunalımlara sürüklemiştir. O halde

yapmamız gerekeı;ı, toplumu bu sorunlara maruz bırakan sebepleri bulup, çözümler üretmektir. Sorunlarırruzın temel sebebi, Ral;ıbiıni­

zin buyruklarına kayıtsız kalmamız ve Peygamberimizin iziİıden yürümeyi terk etmiş olmamızdır.

Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde, komşu

hukukuna dair, tabi olmamız gereken pek çok emir ve nasihatler ile karşılaşuız. İnsanlık tarihi; cahiliye diye bilinen karanlık dönemler geçirmiştir. İslam dini, insanlığı faziletli bir toplurnuri inşasına da- vet etmiş ve komşuların birbirl~rine karşı hukukundan ısrarla söz

etmiştir. Ancak bu hukuka riayet edilirse faziletli bir toplum inşa

edilebilir ve insanlık hııZur ve refah içinde yaşayabilir.

Ailemizden sonra en yakın sosyal çevreınizi komş.ularımız

meydana getirir. İyi ve kötü günlerde şartlar, en yakın çevre ile te- mas halinde buliın.İnayı lüz~u kılar. Darlık anında yardımlaşmak, sair zamanlarda ziyaretleşmek, münasebetleri kuvvetlendirmek, fertlerin ayıp ve kusurlanru örtmek, emri bi'lma'ruf, nehyi 'ani'l- münker görevini ifa etmek ve daha nice hak ve sorumluluklar,

* Doç. Dr., İnönü Üniversitesi llab.iyat Fakültesi Arap Dili ve Belagati Ana- bilir? Dalı, sabri.turlaneil@inonu.edu.tr

(3)

376 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

lmmşu ve komşuluk kavrarnlarının gereğini bilfiil yapiiiakla teza- hür eder ve maksadına ulaşır.

Akıllı ve dinin rükünlerini anlarnış.bir Müslüman, komŞula­

rına muarnelede onlara en fazla iyilikte bulunan ve en merhametli olan dır. Çünkü Müslüman, İslam 'ın komşu hakkındaki tavsiyele- rini, beşeri ilişkiler silsilesinde komşuluğa verdiği yüksek merte- beyi bilendir. O mertebeye de ne bu dinden önce bir din, ne de bu dinden sonra herhangi bir beşen nizarn ulaşabilmiş değ_ildir.

Arapçada

car

kelimesi "yakın olma, yakınlık" anlamındaki

d var ve mücavere masdarlarından isim olup Türkçede komşu keli- mesinin karşılığı olarak kullarulmaktadır. Bir yerde, bir çevrede, birbirine yakın evlerde oturan veya oturma yerleri yakın olan kirn- selerin birbirlerine göre aldıklan addır. Ayrıca aralarında meslek,

yeri, arazi vb. yönlerden yakınlık bulunanlar hakkında da kullanıl-

maktadır.1 · '

•.

"Komşu" ismi, Müsl~an-kafir, hür-köle, dindar-fasık,, dost-düşman, yerli-yabancı, iyi-kötü, akraba-akraba olmayan, evce yakın-uzak herkese şamildir.

Komşulukta insaniann bir araya gelerek, günlük hayatın yük- lerini paylaşma ve ortak sorunların üstesinden gelebilmek için iş- birliği yapma zarureti vardır. "2 '.

İslam dinine göre, ahiakl hak ve sorumluluklar açısından, aile fertlerinden so.

-

nra komşular . gelir. Allah ve Rasillü komşu- ların birbirine iyilik etmelerini eınretmişlerdir. Komşuluk müna- sebetlerinin güzel bir şekilde gelişmesine dinimiz büyük önem vermiş ve komşulu,k haklarına riayet etmeyi her Müslümana bir vazife olarak yüklemiştir ki yaşanılan toplum güven ve banşın

hakim olduğu bir aileye dönüşsün, fertler arasında sevgi ve saygı neşvu nema bulsun.

Allah Te§la yüce kitabında komşuya iyiliği emrede- rek, bu hususun ehemmiyetini şu şekilde bizlere bildirmiştir:

1 İbn Manzfu, Ebu'l-Fadl Cemaluddin Muhammed, Lisiinu'l-Arab, "cvr'' mcf.;

Mustafa Çağrıcı, TDV, İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1995, Komşu md.; Ha- san Akay, İsliimi Terimler Sözlüğü, İstanbul B.t.y., KomŞu md.

2 "Komşuluk", Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, II, 394.

(4)

"Allah 'a kulluk edin, O 'na bir şeyi ortak koşmayın. Ana- babaya, yakznlara, yetimlere, düşkünlere, yakın komşuya, uzak

komşuya, yanınızdald arkadaşa, yolcuya ve eliniz altında bu- lunan kimselere iyilik edin. "3

·Yakın komŞu, komşuluğunun yanı sıra akrabalığı da bulu- nan kirnsediİ-. Bu akrabalık nesep akrabalığı olacağı gibi din ak-

rabalığı da olabilir. Yani Müslüman olması Müslüman oliD:ayan

komşusunakarşı o komşuyu yakın komşu yapar. Uzak komşu

ise nesep veya din bağı bulunmayan kor~şıidur.

Hz. Peygamber de, gerek söz gerekse uygıılamalarıyla kom-

şuluk ilişkilerine büyük önem vermiştir. O'nun ortaya koyduğu komşuluk örneği bugün de anlamlılığını ve gerekliliğini sürdür- mektedir. Hatta komşuluk ilişkilerinin sağlam bir temele oturması anlamında O'nun söz, fiil ve takrirlerine büyük ölçüde ihtiyaç var-

dır.4

Komşu olan herkesin kişi üzerinde hakkı vardır. isterse arada nesep ve din bağı bulunmasın. Bu, komşuya İslam'ın insani, hoşgö­

rülü ve parlak nizarnının verdiği bir ikramdır. Bu husus Hz. Ca- bir'den (v. 74/693) kaydedilen şu rivayette açıkça görülür:

"Komşu üç çeşittir; bir komşu vardır, (onun üzerinizde) tek

hakkı vardır. Bu müşrik komşudur. Bunun sadece komşuluk hakkı vardır. Komşu vardır (üzerinizde) iki hakkı vardır. Bu Müslüman olan komşudur. Bunun hem komşuluk, hem de Müslümanlık hakkı

3 Nisa 4/36.

4 Ali Akdoğan, "Şehirleşme Sürecinde Komşuluk İlişkileri ve İslam", Diyanet

İlmi-Dergi, c, 45 sayı; 3, 2009, s, 123.

(5)

,-

378 Yardımlaşma ve Dayaruşma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

vardır. Diğer bir komşunun (üzerinizde) üç hakkı vardır. Bu, ak- raba olan komşudur. Bunun hem komşuluk, hem Müslümanlık, hem de akrabalık hakkı vardır. "5

Nitekim akrabalığa ve dinine bakmaksızın Peygamberimiz

komşuluğun ehemmiyetini şu şekilde ifade ~trniştir:

"Cebrail bana komşuyla ilgili o kadar çok tavsiyede bulundu ki onu mirasçı yapacak zannettim. "6

İşte bu mertebe, Peygamberimize komşuy.u mirasçı kılaca­

ğım zannettirecek derecede komşu üzerinde titizlikle duran Ceb- rail'in diliyle İslam'ın komşuya verdiği ytice bir mertebedir.

A. Peygamberimizin Sünnetinde Komşuluk · ,_

Hz. Peygamber'in komşularile olan münasebetini genel ~at­

ları ile aşağıdaki başlıklar altında ele alabiliriz:

1-Komşu IJakkının İmanla Alakası .

Hz. Peygamber bir hadislerinde, komşuluk ilişkilerine dikkat etmeyen, onu ihmal eden için: "Komşusu olduğu halde kendi karnın

i

d oyuran mü 'min değildir. "7 buyuiınuş, vurdum duymazlı­

ğın akıbetini beyan etmiştir.

Hadis-i şerifte, zengin komşunun, fakir komşularını bırak­

masının ne büyük bir kötülük olduğuna dikkat çekilmiştir. Zenginin fakir komşusunu aç. Q.ırakrnaması, imkanlarını komşusunun lehine

kullanması ve onun mağduriyetini gidermesi, zaruri ihtiyaçlarını karşılaması gerekir.

Diğer bir hadls-i şeriflerinde de yemin ile· teyit ederek:

5 EbO Nuaym, Ahmed b. Abdullah el-Esbeharu, Hilyetu'l-Evliya ve Ta- bakatu'l-Esfiya, Daru'l-K.itab el-Arab1, Beyrut 1405, V, 207. · ·

6 Buhan, el-Vusat bi'l-Car 28 (VII, 10); Müslim, el-Vasiyye bi'l-Car ve'l- İhsan ileyh 141 (IV, ?025). .

7 Buhar!, Edebu'l-Müfred, s. 52; Hakim, el-Müstedrek,-IV, 167.

(6)

"Allah'a yemin olsun ki, iman etmemiştir. Allah'a yemin ol- sun ki, iman etmemiştir Allah'a yemin olsun ki, iman etmemiştir

"buyurdu (bunu üç defa tekrar etti) Sahabe-i Kiram: Kiıp. ya

Rasillellah? diye sordu. Hz. Peygamber: ·

"Komşusunun şerrinden emin olmadığı ·kimse." 8 buyurdu.

Zira mü'min başkalarına zulmedemez. Ancak iyilik edebilir.

~ :J.Jı ı.S1ı -j l.4 ~U"~' --- ! · ' t;lı-~ .o..G· ___ !.9 --<Ul;.J -~ ~ ! ı:,_~ı·.'ıı ::.ı~ r-::-.. U"~ : • :!.1 :.:ıı

"Müslüman, diğer. müslümanlarm elinden ve dilinden zarar.

görmediği kimsedir. Muhacir ise Allah 'zn yasakladığı şeyi terk

edendir."9 ·

Peygamberimiz şöyle buyurmaktadir:

"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki; bir kul kendi nefsi için istediğini komşusu için de (veya kardeşi) istemedikçe iman etmiş olamaz."10 Buhan (v. 256/869) rivayeti şöyledir:

"Bir kul kendisi için istediğini kardeşi ve komşusu için iste- medikçe mü 'min olamaz."11

Alimler hadiste imanın nefyedilmesini kemale hamlederler. 12 Nasıl ki "falan insan değildii." denilince bu sözle onun kfunil bir insan olmadığı ifade ediliy~rsa; bu hadiste de kendi nefsi için

istediğini komşusu ve kardeşi için istemeyen, kfunil bir mü'min de-

ğildir, manası çıkar. Burada akla şöyle. bir soru gelebilir. ~ irileri -kendi nefsi için istediğini komşusu ve kardeşi için istese ve imarıın diğer rükünlerini yerine getirmese nasıl kfunil bir imana sahip ola- bilir? Verilecek cevap hadiste kullanılan ibarenin mübalağaya

8 Buhan, Edeb 29 (V,2240); Müslim, İman 73 (1,68).

9 Buhan, İman 4 (I, 13); Müslim, İman 64 (1, 65).

10 Müslim, İman 72 (l, 68).

11 Buhan, İman 6 (I, 14) .

. 12 Nevev1, Şerhu Sahih-i Müslim, II, 16.

(7)

3llô Yardim.Iaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Aslıabi

mebni olduğudur. Allah Rasillü komşu ve mü'ıiiir1 kardeşin ehem.-

ıhiyetiıie dikkat çekmiŞtir. Yine Ebii Hüreyre (r.a) atılatı)'ör:

R.aswllilah (s.a.v.) buyıtrdular ki:

· &-Jı.; ~~&oY. .:,tS" &o.;.~;~~)~ ~'iı r~ı_, ~~ &.-~ 0ıs-0-011

"

~ ~

· · ·•

_, !r.> ·i···~ .,;~i;; ~ ~ c.r--~ ·~ı -~~w .JJı.. ~ . ; ır..Y-u u ~ıs-ır-'

: ··

,&A:jc. . r"' _ ·.$ili ,r: ·::~

"Kim Allah'a ve dlHret gününe inanıyorstı komşusurta itt.iyet etmesin, Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyotsa

misafirirte

ikrarrı

etsin. Kim Allah 'Cı ve ahiret günürte inanıyorsa hayır söylesin veya

sükilt etSin. "13 · · ·

Ebu

Şıneyh el-AdeVi şöyle dedi: İki klilağifii işitti ve iki gö~

züm Peygartıbe_rimizi gördü ki o şöyle buyuruyördü:

"Kim Allcih'a

ve

ahirete inanıyorsa komşusuna ikram etsin.

Kim Allah'a Ve ahirete inanıyorsa misafirine caizesi ile ikram e~"'

sin."

Onun caizesi nedir? Ya Rasillallah" diye sordular. Peygam-..

berinlii şöyle buyurdu:

"Bir gün ye bir gecedfr. Misafirlik üç_gündüt. Bundan fatlası

m isafire sadakadır. Kim Ailah 'a ve ahirete inanıyorsa ya hayit söy- lesin veya sussun."14

Yükanda göi:iildüğü gibi ·komşu hukı.ikuı'ıun . ehernmiyeti imanla tartilatak ta.krir ve tespit edilp:ıektedir. Aliah'a ihanan1 ha- diste sayılah husu·$iara e.heiiiitıiyet vermek zottındaclır .. Çiihkü

hiç--

bir davtaiiişlİlilZ Allah'ın bilgisinden kaçmamakta) hepsi kaydedil- mektedir. Allah kullarını murakabe etmektedir. Herkes. ahirette he~

sap verecektir. Her ya.pilatı iş orada karşımıza çıkacakut. Ağızdan çıkan her söz; komşuya yapilan her davranış... bi.nlıiıiz bllnların

üzerinde israrla dUrduğuna go re bu hususla.tdald iyi davranışlar, ha~

ytrlı sözler fevkalade kiymetlidir ve karşılıksız kalnlayacaktır. Kötü

davranışlar ve sözler de fevkalade çirkindir ve he-sabı çetin olacak- iii'.

13 Buhan, Edeb 3i (V, 2-280), 85 (V1 2·272)1 Nikahı 80 (V.. 1987), Rikak, -23 (V; 2376); MU.Sltm1 tman. ·:74 (I, ·6'8)~ Ebfi bavud, Edeb 132 (V; 358).

14 :Suhan, Edeb 31 (V1 2140).

(8)

Yukanda zilcrettiğimiz hadiste geçen ~'KimAllah'a ve ahirete

inanıyorsa ya hayır s.öylesin, ya da sükilt etsin." ibaresine gelince, alimler bunu cevfuniu'l-kelim'den yani Rasiilüllah'ın az kelamla çok mana ifade ettiği veciz sözlerinden biıi sayıyorlar. Çünkü Şöyle

derler: Ağızdan çıkan ·sözlerin tamamı ya hayır, ya şerdir veya bun- lardan biline hamledilir. Farz veya nafile matlup olan bütün sözler hayra dahildir, bunlara bütün çeşitleri ile müsaade edilmiştir. Şerre

gelince, bunlar da ş~r olduğu açık olan ve şerre te'vil edilenlerdir.

Bunların söylenmeyip, sükfit edilmesi emredilmiştit. 15

Komşuya ikram etmenin hükmü hususunda ulema der ki, bu makam şahıslara ve hallere göre değişir. Bazen farz-ı ayn olur. Ba- zen farz-ı kifaye, bazen de müstehap olur." Nitekim bunların hepsi de mekfuim-i ahlaktandır.16

Komşu için sevmek, hayır bilinen şeyleri onun için istemekle olur. Nevev1 (v. 676/1277) şöyle der: Muhabbet, sevilen şeye uygun bir şekilde meyletmektir. Bazen bu, duyuşsaldır. Ona hoş görünm~k

gibi, bazen de fiiliyle olur, bu da ya kişinin zatında mevcut olan fazilet ve kemal sıfattan veya komşusuna olan ilisanından tezalıili

eder, komşuya faydalı olmak veya ona gelecek bir zaranondan sav- makgibiP

Kirmaru

(v. 786/1384) diyor ki: Kişinin kendi nefsi için sev-

ınediği şer olan şeyleri kardeşi için de sevrnemesi yine imandandır.

Ancak bu, hadiste zikredilmemiştir. Çünkü bir şeyi sevmek, zıddına buğz etmeyi gerektirir. 18

Eğer komşu Müslüman ise Müslüman, kendinefsiiçin iste-

diğini onun için de isteyecektir. Yok, eğer kafir ise, onun iman et- mesini ve mü'min olarak. kendisi için istemiş olduğu her faydayı

onun için de isteyecektir.

Tabli ki bu durum komşunun salih olup olmamasına göre de-

ğişir. Hepsine şamil olan onlar için hayır istemek, güzel vaaz ve nasihatte bulunmak, birlayeti için dua etmek ve ona sözle veya fiille zarar vermenin helal olduğu yerler müstesna, zarar vermekten geri

ıs İbrahim Canan, KüWb-i Sitte Muhtasarı, X, 211.

16 İbn Hacer, Fethu'l-Bari, X, 460.

17 İbn Hacer, Fethu'I-Bari, I, 74.

18 İbn~acer, Fethu'l-Bôri, 1,74.

(9)

382 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

purmaktır. Komşu sa.J..ih olunca, yukarıda zikrettiğimiz bütün hayır­

lara muhatap olur. Gayr-i sa.J..ih olunca ona eziyet etmekten kaçın­

mak, emri bi'lma'rufve'nehyu 'ani'l-münker gereği ona iyiliği em- retmek gerekir. Kafire İslam arz edilir, tatlı dil ile onu kabu1 etmesi için teşvik edilir. Komşu fasık ise, durumuna münasip bir şekilde

nasihat edilir. Fayda verecekse onu güzellikle yaptığı kötülükten vazgeçirmeye çalışır. Yok, fayda vermeyecekse onu edeplendirmek

maksadıyla terk eder ve ona sebebini bildirerek münasebetlerini ke- ser ki yaptığı kötülüklerden uzak dursun.19

Enes b. Malik'in (v. 93/712) rivayetinde Peygamberimiz

şöyle buyurmuştur:

"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki kul, kendi nefsi için istediğini komşusu için de istemedikçe iman etmiş olamaz."

Alimler buradaki maksadın, itaatler ve mu b ah iŞler ile aJakalı olduğunu söylemişlerdir.20

Yukarıdaki rivayetlerde komşu kelimesi mutlak gelmiştir-.

Müslüman, kafir, hür, köle, dindar, fasık, dost, düşman, yerli-ya- banci, akraba, akraba olmayan, evce yakın-uzak, hepsine şamildir.

Ancak aralarında mertebe farkı vardır, bazısrbazısından üstündür.

En üstünü önceki sıfatıarın hepsini cem eden, sonra en çoğunu cem edendir. Böylece birini cem edene kadar 'devam eder. Aksini, yani en uzağını da ikinci sıfatları en· ziyade cem eden, teşkil eder. Böy- lece "tıer birine, haline göre ha~ ödenmesi ger~kir. Bazen iki veya daha fazla sıfatın tearuz ettiği, bunlardan birinin üstün veya her ikisinin müsavi olduğu durumlar da olabilmektedir.

Daha önce aJ.i.nilerin komşuyu sözl~ri veya fiilieriyle rahatsız edenden imanın nefyedilmesini kemale hamlettiklerini söylemiştik.

Yani böyle bir kimse 'imanın· gereğini tam olarak yerine getirme- mektedir, dolayısıyla kamil manada iman sahibi değildir' anlamı

ortayaçıkmaktadır. · ·

/

Nevevi (v. 676/1277) der ki: Bu gibi meseleler.de imanın net- yedilmesi iki şekilde.anlaşılabilir:

19 es-San'ani, Subulu's-Seliim, IV, 1540.

20 es-San'fuıi, Subulu's-Seliim, IV, s. 1538-39.

(10)

1-Hadis, onu helal addeden hakkıhdadır.

2-Hadisin manası; "kfunil mü'min değildir" demektir.21 Dinin yasakladığı herhangi bir şeyi helal addederek yapma ile haram addetmekle beraber nefsinin galebesiyle, cehaletle yap- mak aynı neticeye götürmüyor. Helal addeden kafır olur, helal ad- detmeden işleyen fasık olur, günahkar olur. Biri töv~e ederse.imana döner; diğeri tövbe ile günahtan annır. ·

İbn-i Hacer (v. 852/1448) der ki: Hadis'ten muradııi şöyle ol- ması da ihtimalden uzak değildir: "HiÇ azap görmeden cennete gir- mek gibi, mü'mirıin mazhar olacağı bir mükafatla mükafatlanmaz.

Veya bu hadis tecr ve tağliz yani caydırmaye sertlik gösterme ma- kamında beyan edilmiştir. Zahir! mana murad edilmemiştir.22

Peygamberimiz şu hadis-i şerifte komşuya ihsanı, imanın ge-

reği olarak zikretmişt:ir::

"Haramlardan sakın insanların en iibidi olursun. Allah'ın

sana verdiğine riizı ol, insanlarm en zengini olı,ırsun. Komşuna ih- sanda bulun mü 'min olursun. Kendi nefsin için istediğini diğer in- sanlar için de iste, müslüman olursun. Çok gülrnekten sakın, zira çok gülrnek kalbi öldürür· (karartır) ". 23

İbn Eb! Cemre der ki: Aralarında duvar gibi bir ~ngel bulunan iki .komşunun hukukuna riayet ve hakların korunmasına, bu derece ehemmiyet verilir. Birbirine iyilik yapıp, zarar verici sebeplerden

kaçmaları emredilirse aralarında duvar gibi bir engel bulunmayan

W

şahıs arasındaki hukuka riayetin ne kadar ehemmiyetli olduğu anlaşılır. Bunlar kesinlikle birbirlerini rahatsız etmemelidir. Böyle- lerinin birbirlerinin sevinciyle sevinmeleri, hüzünleriyle hüzünlen- meleİinin gerekli.lj.ği rivayet edilmiştir. Öyleyse her iki tarafın da taate müteallik arnelleri çağaltmak ve masiyete müteallik arneller- den kaçınmaya devam etmek suretiyle birb_irlerini razı edecek dav-

21 Nevevi, Şerhu Sahih-i Müslim, il, 17; İbn Hacer, Fethu'I-Biirf, X, 459.

22 İbn Hacer, Fethu'l-Bıirf,X; 459.

23 Tirmizi, Zühd 2 (IV, 478); İbn Mace, Zühd 24 (ri, 1410).

(11)

384 Yardımlaşma ve Dayarnşma Açısından Hz. Peygamber ve As ha

ranışiara önem vermeleri gerekir. Böyle komşular birbirlerinin ·hu-

kukuıia riayet konusunda diğer komşulardan çok daha fazla veeibe içindedirler.24

2-Komşuya İyilik, İkram ve İh~anda Bulunmak

Komşuya iyilik deyince ilk andan itibaren aklırnıza gelen ona infak etmektir. Ancak şu bilinmelidir ki komşuya iyilik ve ikram ona yapılan infakla sınırlı değildir. Komşuya yapılan iyilikler ebe- veyne (anne ve babaya) yapılan iyilikler gibidir. Zira nasıl ki iyi- likte öncelik hakkı ebeveyne verilirse, komşuya iyilikte de öncelik

hakkı diğer insanlara değil de komşuluğun gereği olarak çevredeki

yakınlara verilmelidir. · ·

Komşu dışındaki insanlara yapılması gereken iyilik ve yar- dırnların komşuya yapılması daha da bir zorunluluk ifade eder. Ba- zen komşu olmayan birine yapılan bir· iyilik mendup hükmünde iken ayru iyiliğin komşuya yapılması ise vacip olabilmektedir.

I\omşu diyetfade edilmekte olan insanların hakları bu grup dışında

kalan diğer-insanlara nispetle daha fazladır. . ·

Muhakkak ki kendisine iyilik etmekten bahsettiğimiz ·komşu

sadece mesken açısından bitişiğimizd~ki komşu olmayıp komşu

kavramı içerisinde zikredilebilecek herkese şamildir.

Kur'an-ı Kerim komşuya iyiliğin vacip oluşunu daha önce de zikrettiğimiz üzere şu ayet-ikerime ile ~ah etmektedir:

-liJ.jı- ~--~iı ..i.ı' ı;~ı

.

'.J..Jı~iı..- l1i..;:. .ı. ı.t ·.!-i· ;Jıı·ı ~ı-"

~ -~ ı..ir- IŞ.,~ -~ .-:r .~ - -; oy~ ~ ~ . ~

..:..sio\.4' ~ ~ 1 ·'1ı --ı-....i;Jı..,...,..•' ~~ ; ; ; -y.::u~ •ı-~ı t.:Jı; .} • ~ · ,_,l,.r-~-Hı ı$ ~ •~iı· .}~IJ ~ .. c-ı... ··•'ı· IJ

"ı· JJ ...U -:i~ <ıÇ~-~ u ı.>" . • _ 'i ;Jıı u~ ı-!.k\d _

"Yalnız Allah'a ibadet edip O:na hiçbir şeyi ortak koşmayın!

Anneye, babaya, akrabalara,yetimlere, fakirlere,yakın komşulara,

.uzak komşulara, yol arkadaşına, garip ve yolculara, ellerinizin al-

tındaki (köle, cariye, hizmetçi, işçi) lere de güzel muamele edin. Bi- lin ki Allah Kendini beğenen ve övünüp duran kimseleri sevmez"25 ·

24 İbn Hacer, Fethu'l-Biiri, X, 459.

25 Nisa 4/36.

(12)

. Hz. Peygamber de daha önce zikrettiğimiz bir hadls-i ·şerifte şöyle buyurmuştur:

"Cebrail bana komşuyla ilgili o kadar çok tavsiyede bulundu ki onu mirasçı yapacak zannettim. "26

Bu hadisten anlaşıld.ığına göre komşuluk hakkından o kadar çok tavsiyede bulunUlmuş ki Peygamberimiz komşunun komşuya varis olacağına dair bir hüküm beklerneye başlamıştır. 27

Komşuya yapılan iyiliğin vacip oluşu böylece ifade edilirken diğer taraftan komşusuyla iyi muamelede bulunmayan ·kişinin akı­

betinin fenalığı da birçok hadls-i şerifte ifade edilmektedir. Nitekim bir hadls-i şerifte komşuya yapılan bir kötülÜğün komşu olmayana yapılan on kötülüğe mukabil geldiği ifade edilir. 28

Mu'az b. Cebel (v. 18/639)'in "Ya RasillaUah, komşunun hakkı nedir?" sorusuna Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir:

"Senden isterse borç vermen, yardim dilerse yardım etmen,

ihtiyacı olursa karşılaman, hastalamrsa ziyaret etmen, ölürse ce- nazesine gitmen, bir hayırla sevinirse, beraber sevinip tebrik etmen, bir belaya uğrarsa üzüntünü belirtip teselli etmen, tenceren (de pi-

şen)in kokusuyla ona eziyet vermemen veya ondan bir miktar ona da tattırman, izni olmadan, rüzgarını kesmen için binanı yükselt- memen, aldığın meyveden ona da vermenyahut.göstermedengizlice evine götürmen ki çocukları gördüğü zaman isteyip dolayısıyl(J on- lara kızmas ın, çocuğunu elindeki yiyecekle dışarı çıkar:tmamandır.

Size ne söylediğimi anlıyor musunuz? Komşunun Hakkım tam ola- rak ancakAllah'ın acıdığı az sçıyıda kimseler yerine getirebilir."29

Bu rivayette komşuluk adabı veciz bir şekilde anlatılmıştır.

Pek çok yönden komşu yu memnun ennek, İslam' ın meşru kıldığı ölçüde ona iyilik ennek gerekir. Bunu sınırlandınnak doğru olamaz.

Zaman ve ortamın gerektirdiği, İslam'ın haram ve helal olarak de-

26 Buhaıi, Edep 28 (lV, 2239); Müslim, Birr 140 (IV, 2025) ; Ebii Davud, Edeb 132 (V, 357); Tirmizi, Birr 28 (IV, 293).

27 Ali Ahmad 'Abd al-'Al et-Tahtav1, Şerhu Kitabi Hukilki'l-Car, Daru'l-Ku- tubi'l-'İlmiyye, Beyrut 2005, s. 20.

28 Buhan; Edebu'I-Müfred, s. SO; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 8.

29 es-San'fuıi, Subulu's-selam, III, 1025; Kurtubi, el-Cami', V, 188.

(13)

386 Yardırnlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve AsJ:ıabı

ğerlendirdiği esaslara uygun düştüğü ölçüde komşu memnlın edile- bilir. Mesela: evinde pişen yemekten bir hisse de ona ayırmak30, zaman zaman hediye vermek31, hiçbir şey bulunmazsa güler yüzle karşılayıp hal ve hatırını sormak32 komşuya yapılabilecek iyiiiider- den sayılabilir.

İşte yukarıda Hz. Peygamber'in açıldadığı gibi komşuya iyi- lik kavramı ve hakları böyle şümullüdür: Maddi yardım, sıkıntısını

gidermek, onu himaye etmek, sevinç ve sıkıntısına ortak olmak, ona yönelik her eziyeti ondan savmaya çalışmak ve daha nice iyilikler zikredilebilir. O halde fazilet sahibi olmanın yolu merhametli ·al- mak, hayra sebep olup, ma'rufu istemektir. Sadece komşuya kötü- lük etmemek ve düşmanlık yapmaktan kaçınmak yeterli değildir.

İslam'ın komşuya iyiliğe teşviki ve ona kötülük etmeyi daha büyük bir cürüm telakki etmesinin birçok sebebi vardır. Zira komşu

bize olan yakınlığı ve bizimle muamelesinin sık olması hasebiyle bizi, ırzımızı ve malımızı korur. İyi komşu, sıkıntı anında bizlere

yardım eder ve her daim yanımızda olq.r. Eğer komşu kötü ise bu durum tam tersi olur. Her an bizi; ırzımızı ve namusumuzu tehdit ~

eden bir tehlike oluverir. Bilindiği gibi Hz. Peygamber'in Mek- ke'deki komşuları böyle Idi. Peygamberimiz, Allah'ın huzuruna çı­

kıp namaza durduğu vakit bile ona eza vermekten Çekinmiyor-

lardı.33

Hz. Peygamber şu hadislerinde kişiniiı. saadetinin sebeplerin- den birini salih komşu olarak beyan etmiştir: .

"Şunlar Müslüman kişinin .saadetindendir; Geniş mesken,34 salih komşu ve rahat bine~5".36 :Bir diğer rivayet şöyledir:

30 Müslinı, Birr ve Sıla 142 (IV, 2025).

31 Buhan, Edebu'l~Müfred, s. 208.

32 Tirmizi, Birr 45 (IV, 306).

33 İbn-i Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, II, 25.

,A 34 Bu tür rivayetlerde günümüz modernizminin yaşam standartları ve kapi~a­

list tüketim değerler dizisi olarak anlaşılınamalıdır. O halde geıiiş mesken in- sanın zorunlu ihtiyaçlarına cevap veren asgari şartlar olarak düşünmelidir. Ni- tekim Hz. Peygamberin hayatı boyunca mütevazı bir hayat yaşadığı, dünyanın geçiciliğini unutturacak bir maişetten uzak durduğu bilinmektedir.

35 Rahat binekten kasıt, bineğin yol güvenliğimizi ve ihtiyaçlarımızı karşıla­

ması ve zihnirnizi meşgul etınemesidir. ·

36 BUhar!, Edebu'l-Müfred, s. 54; Hakim, el-Müstedrek, III, 40_7 ..

(14)

'.'Dört şey kişinin saadetindendir. SQliha kadın, geniş mesken, salih komşu ve rahat binek. Şu dört şey de kişinin zekavetindendir:

Kötü komşu, kötü kadın, dar mesken ve kötü binek. "37

Hadis-i şerifte silih komşu kişinin saadetinden addedilirken

diğer taraftan kötü komşu da şekavetten sayılmıştır. Nitekim bir hadis-i şerifte de Allah Rasillü kötü komşudan Allah'a sığınmış'tır.38 Çünkü salih komşu komşusuna iyilik ve ikramda bulunacak dolayı­

sıyla komşular.huzurlu olacaklardır.

Yukarıdaki hadis-i şerif belli bir zamana münhasır olmaksı­

zın her asırda komşunun ehemmiyetini ve hayattaki fonksiyonunu ifade etmektedir. Belki de biz bugün selefierimize nispede silih

komşunun kıymetirıi fiili olarak daha fazla hissetmekteyiz. Çünkü günümüz şartlarında silih bir komşu bulabilirıek çok daha zor bir hal almıştır.

Hz. Ebu Zer (r.a.)'dan rivayede Peygamberimiz şöyle buyur-

muşnır:

"Ey Ebu Zer eğer bir yemek pişirecek olursan suyunu fazla

·koy, komşularını da ondan faydalandır."39 Başka bir rivayette: ·

. .

"Eğer bir yemek pişirecek olursan, suyunu fazla koy daha sonra komşularından birinin ev ahalini gözet o yemekle onlara da iyilik yap. "40 buyuriılmuştur.

Hadiste yemekierin en sadesi olan çorbadan bahsedilmesi mecazdır. Hiçbir şeyin olmasa da sadece ç.orban bulunsa bile, kom-

şularına ondan da bir pay ayır, denrnek istenmiştir. Varlıklı kimse- ler, evlerinde sık sık yendiği halde fakirierin tadamayacağı güzel yiyecekleri onlaraikram etmekle, Allah'ın lütfettiği zenginliğe en güzel şekilde şükretmiş olurlar. "Çorbaya su katma" ifadesinde ince bir mana ~aha vardır. Çorbaya su katıldığı zaman, yemeğin tadı ve

37 Buhar!, Edebu'I-Müfred,'s. 54; Hakim, el-Müstedrek, III, 407.

38 Nesili, İstiaze 44 (VIII, 274).

39 Müslim, Birr 142 (N, 2025).

40 Müslim, Birr 143 (IV, 2026).

(15)

388 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Aslıabi

nefaseti büyük ölçüde kaybolur.41 Efendimiz bu sözüyle; etrafın­

daki yoksulların karın aç iken senin ağız tadı, damak zevki araman uygun olmaz. Sen· zevk peşinde koşacak adam değilsin. Sen Mü'minsin. Açları, yoksulları gözeteceksin, komşun aç iken tok ya._

tama:z.sın

demek

isterniştir.42

Abdullah b. Amr'ın (v. 64/685) rivayet ettiğine göre Peygam- berimiz şöyle buyurmuştur:

· "Allah katında arkadaşlarm en hayırlısı arkadaşma eri iyi

davranandır. Allah katında komşularm en hayırlısı da komşusuna en iyi davranandır. "43

Selef-i sa.Iihfu, komşunun değerine mal ile takdir edilmeye- cek derecede önem veriyorlardı. Bu konudaki rivayetlerden biri Sa'id b. As'ın komşusuna yaptığı ihsandır. Komşusu evini yüz· bin dirheme sattı ve müşterisine; ,

- "Bu evin parasıdır. Peki ya Sa'id'in komşuluğuna ne kadar:

vere·ceksin?" diye sordu. Bu haber Sa'id'e gelince evinin parasım , komşusuna gönderdi ve evini sattırmayıp orada kalmasını sağladı.

Benzer bir durümu İbn Mukaffa yaşamıştır. O bir. komşusunun bor- cundan ötürü evini satmak istediğini işitti. İbn-i Mukaffa o komşu- nun evinin gölgesinde oturuyordu. Dedi ki: ·

. \

- 'Y okluktan evini satıyorsa ben komşuma karşı sorumlulu- ğumu yerine getirmemişim'. Gidip evin bedelini·komşusuna takdim

etti ve dedi ki: ··

-Sakın evini satma!44

Bir defasında Peygamberimiz komşu hakkında teferruatla bahsettikten sonra şöyle devam etti:

"Siz komşunun hakkı nedir biliyor musunuz?Benim nefsimi kudret yedinde (elinde) tutan Allah'a yemin ederim, ancak Allah'ın

, 41 Kaya, Osman ve Çiçek, Hacı, "Şehirleşme Bağlamında İslfun'a Göre Yar- dımlaşma ve Dayanışma Komşuluk Örneği", Route Educational and Social Science Journal Volume, 4(5), August 2017, s·542.

42 Riyazu's Salihin Tercüme ve Şerhi, Erkarn Yayınları, II, 396-397.

43 Tirmizi, Birr 28 (IV, 294); Ahmed b. Hanbel, Müsned, ll, 223; Hakim, el-Müstedrek, II, 164.

44 Gazali, İhya, II, 232.

(16)

lütfuna mazhar olan, komşus~nun hakkını tam manasıyla yerine ge-

tirir. "45 .

İslam'ın adabıyla muttasıf olan bir Müslüman eyiride yemek

pişerken komşularını gözetmekten geri durmaz. Y erneği alınaya

gücü yetmeyen fakirleri düşünür. Zira aralarında çocuk, yetiın, kirrı­

sesiz dul kadınlar ve ihtiyarlar da bulunabilir. Bütün bunları hesaba katarak etrafındaki ihtiyaç sahiplerini ihmal etmez. İşte bu sosyal yardırnlaşma duygusunu gönüllere İslam nakşetmiştir.

Fakir ve muhtaç komşuların yardımına koşmak gerekirse on- lara maddi yardırnda bulunmak, ödünç para vermek, çalışabilecek

durumda olanlara geçimlerini sağlayacak bir iş sağlamak Müslüma-

nın görevidir.

3-iyiliğe Yakın Komşudan Başlamak

İslam komşulara iyilikte belli bir sıra gözetir. ·Çünkü İslam aradaki alakaya göre en yakından başlayarak sırasıyla yakınlık du-

rumlarına göre komşulara iyiliği emretmiştir.

J'ı :j~ ~-~..ı...iıf ~ '-?- 1.4.,:\ f: J'ı'i. !" y-'..> • ·''l> J ~ u~ ~, . .J.Jıl.l >,ı. :ill.ı,!;. llıı-, 'j-"'J - ~ ~J ·- ~~ , ~ :-

~~ ~ t4r,)i

Aişe (r.a), der ki: Rasillüllah'a şöyle dedim. "Ya Rasillallah!

iki komşum var. (Birisinin kapısı bana bakar. Birisinin kapısı ise benden uzaktır. Çoğu zaman benim yanımdaki yemek ikisine gön- dermeye yetmiyor) bunlardan hangisine{Öncellikle) hediye gönde- reyim?" Bunun üzerine O : "Sana kapı itibariyle hangisi yakınsa ona"46 buyurdu. ·

Hz. Peygamber'in ashabı sünneti çok iyi anlamışlardı. Yakın komşuyu ihmal ederek, uzaktakine iyilikte bulunmazlardı. Bu ko- nuda Ebu Hüreyre (v. 57/676) şöyle diyor: "Yakın komşu bırakılıp

uzaktakinden başla'nınaz. "47

45 G~ali, İhya, II, 233.

46 Buhar!, Edep 32 (V, 2241), Şuf'a 3 (Il, 788), hibe ıs (II, 916); Ebı1 Da-

vud, Edep 132 (V, 358): · ·

47 Buhap, Edebu'l-Müfred, s. 52.

(17)

.-

390 Yardırnlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

, Komşulara yapılacak iyili.lste takip edilen bu sıralari:ıa Müslü-

manın, evine uzak olan komşusuyla ilgilenmesine mani değildir.

Evinin etrafında bulunan herkes komşuluk haklarına sahiptir. Yakın komşuyu öne alan bu sıralamada Hz Peygamber, komşunun hissi-

yatım gözetrniştir. Çünkü kişi yakın komşuyla daima iç içedir ve onunla sıkı ilişkileri vardır. Halbuki komşuluk sahası gayet geniştir.

İbn Hacer el Askalani (v. 852/1448), "eğer komşular bütün sıfatiarda eşitse o zaman daha yakın olan öncelenir. "48 demiştir.

Yukarıda zikrettiğimiz hadls-i şerif, tercih sıralaması yap- mada yakınlığın esas alınması gerektiğini ifade etmektedir. Ancak bu, İbn-i Hacer'in de (v. 852/1448) zikrettiği gibi komşular arasında tercih yapmayı gerektirecek başka unsurlar yoksa söz konusudur.

Konunun başında zikrettiğimiz, Hz. Aişe'nin (v. 58/677) ri:.

vayetinde mutlak bir üslupla yakın olcinın öncelenmesi gerektiği be- lirtilmektedir. İlimadamları yakın komşuya tanınan bu evleviyeti aşağıdaki gibi hikmetlere bağları:nşlardır: ., ·

- En yakın olan, komşusunun evine hediye vs. nev'inden ne girerse görür; bunlara muttali olur. Nefsi aynı. şeyi arzulayabilir.

Ancak uzak komşu böyle değildir.

- En yakındaki, komşusunun başın?- gelen dddi bir olayda

yardımına hemen koşabilir ve bilhassa insanların evlerine kapan-

dığı vakitlerde ondan önce kimse iindadına koşamaz. ·

İbnu Ebi Cemre der ki: En yakındakine hediye vermek men- duptur. Çünkü hediye asıl itibariyle vadb değildir. Öyleyse kom-

şuya yardımda en yakın olandan başlamak vadb olamaz. Hadisten

şu prensip çıkarılmıştır: Arnelde en üstün olanı tercih etmek evladır.

Kez& hadiste ilmin anıele takdim edildiği de müşahede edilmekte- dir.49

48 İbn Hacer, Fethu'I-Bdrf, V, 260.

49 İbn Hacer, Fethu'l-Bdrf, X, 461.

(18)

4-Komşuya Kötülükten Kaçınmak

Hz. Ebil Bekir, oğlu Abdurrahman'ı, komşusu ile münakaşa

yaparken gördü ve şöyle dedi: Oğlum! Komşunla münakaşa etme.

Çünkü herkes gidecek, sen komşunla baş başa kalacaksın. so Hasan b. İsa en-N!sabilr! dedi ki: Abdullah b. el-Mübarek'e (v. 182/978) şöyle bir soru sordum: "Benim komşum gelir, hizmet- çimden şikayet eder; "Hizmetçin şunu bunu yaptı" der. Hizmetçim de onu yapmadığını söyler. Hizmetçim belki haklıdır korkusuyla dövmek istemiyorum. Tamamıyla serbest bırakılmasını da iyi g~r­

müyorum. Binaenaleyh komşum bana darılıyor. Ben· ne yapmalı­

yım?"İbnu'l-Mübarek şöyle dedi: Senin hizmetçin, belki de edep- lendirilmesini gerektiren bir davranışta bUlunmaktadır. Binaena- leyh gözün üstünde olsun! Eğer komşun ondan şikayetçi olursa, o zaman onu yaptığından dolayı terbiye edersin. Böylece komşunu da

razı etmiş olursun. Ayrıca onu da davranışından dolayı terbiye et-

miş olursun. Böyle yapmakla iki hakkı bir arada hikmetli bir şekilde

yerine getirmiş olursun.

Dinimiz komşuya eziyet etmeyi kesinlikle yasaklamış, ona iyi işlerinde yardımcı o.Imayı, onu himaye etmeyi prensip edinmiş­

tir. Bazı hatalarını görmezlikten gelmeyi, hatta ondan gelen eziyete bile katlanmaya teşvik etmiştir. Ebil Zer el-Gıfari'nin rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifte Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

"Üç kişi vardır ki Allah onları sever. (bunlardan biri de) ada~

mın bir komşusu vardır, ona eziyet eder. O da ölüm veya göç ikisini birbirinden ayırana kadar komşuşundan gelen eziyete sabreder. "52

Rasillallah'a bir adam geldi ve dedi ki:

- Ya Rasillallah! Ben filan oğullarının mahallesinde oturuyo- rum. Bana en fazla eziyet eden bana en yakın olan komşumdur.

Bunun üzerine Rasillüllah, Ebil Bekir, Ömer ve Ali (r.a)yi mescidin kapısına gönderip insanlara şöyle demelerini istedi:

so Gazali, İhyii, Il, 238; Kandehlevi, Hayatu's-Sahabe, III, 38.

Gazali, İhyii, II, 233. . . ·

sı A.luıfed b. Hanbel, Müsned, V, 197.

(19)

392 Yardırnlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

"Dikkat edin! (Yanyana) kırk ev komşudur. Komşusunun şer­

rinden korktuğu kimse Cennete gir:emez. "53

Benzer bir mana ifade eden bir rivayette Peygamberimiz

şöyle buyurur: ·

"Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kişi cennete gire- mez."s4

Nevevi (v. 676/1277) şöyle bir açıklama yapmaktadır: "Cen- nete .giremez" terkibinde ~ Şeyin anlaşılması mümkündür.

a)-Komşuya eziyet vermenin haram olduğunu bildiği halde .onu helal görmesi, bu durumda olan kafirdir, aslen cennet~ giremez.

b)- Cennet kapılarının açıldığı, kurtuluşa ererllerin girdiği va- kitte girmez, aksine geciktirilir. Belki ceza görür, b~lki de bağışla- ,

nır ve cennete girer. ss ·

Başka biİ hadis-i şerifte de:

~jl_?. ~ :)(1 ~'.11 ~lj ~~ &o~ 015" 0A

"Allah'a

ve

.alıiret gününe inanan k~mşusuna eziyet etme- sin."s6 buyurarak Müslümanlara komşu hakkının önemini belirt-

miştir. Komşuya ya maddi veya manevi yoldan eziyet yapılır.

Maddi kötülük evirfe, bahçesiıie, malına-mülküne tecavüz etmek;

arıları bozmak, yıkmak, kirletmek, zorla ele geçirmek, kendisini dövrnek ve hırpalamaktrt. Manevi kötülük ırz ve namusuna tecavüz etmek, aile sırlarını çevreye yayrnci.ktır. Özellikle komşunun namu-

s~na göz dilanek, günahın kat kat artmasına sebep olur. Bir soru üzerine Hz. Peygamber, Allah'a ortak koşmak ve açlık tehlikesi ile

53 Taberfuı!, el-Mu'cemu'l~Keblr, IXX., 73.

54 Müslim, Beyanu Tah.rlm.i izru'l-Car 73 (I, 68) ; Tirmizi, Kıyame, 60 (IV,··

577).

ss Nevev1, Şerhu Sahih-i Müslim, II, 213.

sG Buhan, Nikah 80, (V. 1987).

(20)

1.

çocuk öldürmekten sonra en büyük günahın, "komşunun hanımı ile zina etmek olduğunu" haber vermiştir. 57

Abdullah b. Ömer'in (v. 73/692) anlatnğına göre Hz. Pey- gamber bir savaşa çıkmıştı. Yolda: "Bugün komşusuna eziyet eden kimse bize katzlmaszn" buyurdu. Adamın biri: "Ben komşumun du-

varının dibine abdest bozmuştum" deyince, Rasillallah "bugün bize katzlma"58 buyurdu.

Birbirlerine katşı husumet içinde olan kdmşuların nasıl bir tehlike içinde olduğunu Peygamberimiz şöyle ifade etmiştir:

"Kıyamet gününde her şeyden evvel Allah'ın huzuruna gelen iki hasım, komşulardır. "59

Başka bir hadis-i şerifte de komşu hakkını çiğneyen kişinin

ibadetlerinin sevabmdan mahrum kalacağı ifade edilmektedir. Pey- gamber efendimize şöyle sorulur:

.~j .j~l ~.,.Wj @ı ~~ ;u~

0t

:(oL.;

9&.

:Jıı

J;.,

~ ~

~~ ·~;, -·~ 'i" ::.i~ .. -.ciL :Jıı i-_ .Jıı.:ı ,_ ju; .•~·t;.,.L ·-~ı- .l:~- .'-_j,;.,j-

... --.ı? ı-J -- ı.s-- 'Y"J -q; -; -r~ cŞ~J " ~

.:ı_,..:,.j ju; .ı:,.;.i eŞ~ 'i.; .;ı_;S~~ d_j,;.,jj .~.,lli:ı

J;.J

;u~j :~".;illi ~~ ~

<d.;J1 t!f : :A" ;:.k·~ :Jı1 k <tİıl - . t.r' ~ .... ı--'J -- ~-

- "Filan kadın geceleri namaz kılıyor, gündüzleri oruç

tutu-

yor ve tasadduk (kendi malından infak) ediyor ancak o dili ile kom-

şusuna eziyet ediyor". Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Onda hayır yoktur, o ateş ehlindendir". Sonra şöyle denir:

- "Filan kadına gelince o, farz namazlarını kılıyor, değersiz şeyler tasadduk ediyor. ve kimseye de eziyet etmiyor". Bunun üze- rine Peygamberimiz:

"O cennet ehlindendir.''60 buyurdular.

57 Buhan, Tefsir S OY, 1626); et-Taberaru, el-Mu'cemu'l-Kebir XX, 257.

58 Kandehlevi, Hayatü's-Sahabe, III, 36.

59 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 151; Taperaru, el-Mu'cemu'l-Kebir, XVII,

303. .

60 Ahmed b. Hanbel, Müsned, lV, 580; Hakim, el-Müstedrek, lV, 166.

(21)

394 Yaxdınılaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Komşuya dil ile eziyet etmek, kişiyi ibadetlerinin sevabmdan mahrum eder. Buibadetin namaz veya oruç olması bir şey değiştir­

mez. Bu husus, yukarıda zikrettiğimiz hadiste açıkça vurgulanmış­

tır. Diğer taraftan Müslüman, farz ibadetlerle yet.iıllp de komşusuna

iyilik ve ilisanda bulunur, topluma faydalı bir kişi olur, sosyal çev- resiyle iyi geçinirse, bu onun Allah'ın rızasını kazanmasına sebep olur.

Demek ki bir mü'min komşusundan her an için tehlike umu- yor, bu korku ile uykusu kaçıyar ve rahatsız oluyorsa komşusu

kfu:nil manada iman etmiş değildir. İnsan gerçek manada mü'min olabilmek için yaşayış ve davranışıarına elikkat etmelidir. Hiç kimse

komşusundan dolayı malı, canı ve namusu bakımından endişe duy- mamalıdır. Zaten gerçek m'anada Müslümanın tarifi de öyle değil

'? ...

Bütün bu hadislerden anlaşıldığı gibi çevresindeki insanlarla ·

iyi komşuluk münasebetleri kurmak her komşunun görevidir. ·

5-Komş~ara Anlayış Göstermek

Aynı muhitte yaşayan insanlar birçok husı.i'sta birbirine ihti- yaç duyarlar. Bir atasözünde de ifade edildiği·gibi "komşu komşu­

nun külüne muhtaçtır." insaniann yardımlaşmaya da ihtiyaçlan

vardır. Bu münasebetle başkasına gösterilmeyen müsamaha kom- şuya gösterilebilmelidir. ·

•.

Hz. Peygamber şöyle buyurm~şlardır: "Sizden herhangi biri- niz, komşusunun merteğini duvarı üzerine koymaktan men etmesin.

Bunun için izin isterse, isteğini geri çevirmesin. "61 ·

Bu tavsiyesi ile Rasiilallah komşuyu kendisinden. uzak düşü­

recek şeyden ve lüzumsuz masrafa sokmaktan alıkoymak istemiş, yakınlıkla.rıİl.ll1 kuvvetlenınesini arzu etmiş olmalıdır.·

,· A.liı:nıer bu hadisin ifade etmiş olduğu hüküm konusunda ih- til§.f etmişlerdir.. Bu konuda başlıca iki görüş vardır. Biri vaciblik,

diğeri ise mendupluktur~

61 İbn Mace, alıkarn ıs (11,782).

(22)

Ahmed bin Hanbel (v. 241/855), Ebil Sevr, hadisçilerin bir kısmı, Şafii'nin eski görüşünde ve Malikilerden İbnu Habib: "Du- var sahibi razı olsa da olmasa da. Komşusu duvara kiriş saplayabi- lir, itiraz ederse icbar edilir." demişlerdir. Ebil Hanife, Kilfeli ali- meler ve yeni görüşünün meşhur olanında İmam Şafii (v. 204/819):

"Duvar sahibinin izni olmadan koyamaz, itiraz ederse icbar da edi- lemez." demiştir. Bunlar hadisteki emri, nedbe; nehyi de t~nzihe

hamlederler. Böy~ece bu hadisle Müslümanın malının, ·nzası olma- dan, başkasına haram olduğunu beyan eden delilleri cem etmiş olur-

lar.sı

Tabii ki, kirişi duvara koymak isteyenin buna olan ihtiyacı

önemlidir. Eğer ihtiyaç yoksa keyfi bir muamele ise duvar sahibinin müsaade etme zorunluluğu mevzubahis değildir. Komşuluk müna-

. sebetlerinin iyi gelişmesi için komşuların birbirlerini zora koşmak­

tan şiddetle kaçınması elzemdir. Aşağıdaki rivayet selefi saıihin bu hususa nasıl ehemmiyet verdiklerini izah açısından güzel bir misal-

~

.

.

İbn Rabia rivayet ediyor: Muğire oğulları kabilesinden iki

kardeş vardı. Biri, diğer kardeşinin kendi duvarına kiriş saplanma-

sına müsaade etmeyeceğine dair yemin etti. Ensar' dan kalabalık bir · gurupla karşılaştılar. Onlar dediler ki:

- "Biz Rasillallah'ın, hiçbiriniz duvarına komşusunun kiriş saplamasına mani olmasın" dediğine şahitlik ederiz. B~un üzerine yemin eden ·adam:

- "Ey kardeşim senin haklı olduğunu öğrenmiş oldum. Fakat bir de yemin var. Sen kirişini ·üzerine koymak için bir direk dik.

Böylece kirişi benim duvarım üzerine koymamış olursun. (Ben de yeminimi bozmamış olurum.)" Kardeşi de dediği gibi yaptı. 63

Başka bir rivayette Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Ne zarara sokunuz. Ne de zarara uğrayznız. Kişi komşusunun duvarına

62 Şevkaru, Neylu'l~Evtiir, V, 293.

63 İbn Mace, Ahkam ıs (II, 783).

(23)

396 Yardırnlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı kirişini saplayabilir. Eğer (ev ler arasındaki yol hususunda) ihtiliifa düşerseniz onu yedi zira ölçünüz. "64

Yukarıdaki hadiste komşu ve komşu olmayan ayırum yapıl­

maksızın, başkasına zarar verrnek yasaklanmıştır. Ayrıca Müslü- manların müşterek kullapdıkları, yüklerinin ve hayvanlarının geçit mekaru. olan yolların yedi zira olması istenmiştir.65 O günkü şart­

larda bu ölçü umumun ihtiyaçlarına cevap vermekteydi. baba geniş olması elbette efdaldir. Bu ölçü zamanın şartlarına ve ihtiyaçlarına

göre değişebilir.

Komşuların maslabaunı gözetmenin şart olduğu aŞağıdaki ri- vayetten de anlaşılmaktadır.

Semı1re b. Cündeb anlatıyor:

- "E nsardan bir zatın bahçesinde benim bodur bir.hurma· ağa­

cım vardı. O zat ailesiyle beraberdi." Semure, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sahibi rahatsız oluyordı,ı.

Kendisine o ağacı (başka yerdeki bir ağaçla) değiştirmeyi talep etti. ~

Ama Semure kabul etmedi. Bunun üzerine Medineli Müslüman, Rasillallab1a gelip durumu anlattı. Rasillallah Semure'ye o ağacı sat-

masını talep etti. Fakat kabul etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki

ağaçla) değiştipneyi teklif etti, o buiıu da kabul etmedi: Rasillallab:

\ .

"Ağacı ona bağışla!" buyurdu. Semi.ıre yine kabul etmedi.

Bunun üzerine Rasillallah (s.a.v.): "Sen muzır pirisin" dedi. Sonra Ensari olan kimseye dönüp: "Git, onun hurmasını sök/"66 buyurdu.

Rasillallah'ın "Ağacı ona bağışla" sözünü ulema, kesin bir emir değil, teşvik ve ş~fkat makamında söylenmiş bir emir olarak telakki etmiştir.67 "Sen muzır birisin" sözü ile "sen başkasına zarar vermek isteyen birisin" manası kastec41miştir. A.yrıca yukarıdaki

\A 64 Müslim, Müsakat 143

on.

1332); Muvatta, Akdiye 32 (II, 745); Tirmi_zi, Ahkam 13

on.

637); Ebu Davud, Akdiye 31 (N, 4B); İbn Mace, Alıkarn 13

{II, 785). .

65 Müslim, Müsakat 143 (İli, 1332); Muvatta, Akdiye 32 (II, 745); Tirmizi,·

Ahkam 13 (lll, 637); Ebı1 Davud, Akdiye. 31 {IV, 48); İbn Mace, Ahkam 13·

(II, 785).

66 Ebu Davud, Akdi ye 31 (IV, 49).

67 Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, X, 215.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kaynak: Koç, Din Eğitiminde Etkili İletişim; Köylü, Psiko-Sosyal Açıdan Dinî İletişi; Hasan Tutar vd., Genel İletişim, Kavramlar ve Modeller (Ankara: Seçkin

13 Allah’ın varlığı hakkında (O’nu kim yarattı? Nasıl oluştu? vb) 11 Allah'ın varlığının kanıtının olup olmadığı hakkında (Somut delil) 11 Cinlerin musallat olup

29 Bu yapılanmayı ifade eden, hatta anlamını özelleştiren vahdet kelimesi, müstakil varlığı olan her bireyin, kendi- sini bütünün işlevsel bir parçası olarak

6 Bu ayette ifade edilen “nazar” eyleminin eğitsel açıdan taşıdığı değere dair ayrıntılı bilgi için bkz.. peygamber haricindeki kişilerin söz

sözcüğünü kullanmıştır. Halbuki phlebotomy kelimesinin manası damardan kan alma yani “fasd”dır. Dolayısıyla yazarın iki farklı kavramı birbirine karıştırdığı

Gençlerin zararlı akımlardan kendilerini korumaları ve bu dünyada mutlu ve huzurlu bir hayat sürüp ahirette ebedi kurtuluşa erişebilmeleri için ibadet

lik kazanmalarına yardımcı olmak, eğitim ve öğretimleriyle ilgilen- mek, öz evlatlar için reva görülenleri yetimler için de reva görmek olarak ifade edilebilir. İyi bir

Baskı (Ankara: Gece Kitaplığı Yayınları, 2015), 10; Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim Meali -Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri-, 1. Besmele’nin Türkçe çevirisi hakkında geniş