• Sonuç bulunamadı

GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA. HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA. HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜNÜMÜZE YANSIMALARIYLA HZ. PEYGAMBER'İN MUASIRLARIYLA

MÜNASEBETLERİ - I

-YARDIMLAŞMA ve DAYANIŞMA AÇISINDAN

HZ. PEYGAMBER ve ASHABI-

Tarhşmalı İlmi Toplanh

21 - 22 Nisan 2018

Marmara Üni~ersitesi İlahiyat Fakültesi

Raşit Küçük Konferans Salonu (RKKS)

Bağlarbaşı - Üsküdar /İstanbul

İstanbul, 2018

(2)

HZ. PEYGAMBER'İN

YETİM ve ŞEHİT AİLELERİNE KARŞI TUTUMU

Cemal AGIRMAN*

Giriş

"Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu"

adlı tebliğimizde Allah Rasiilü'nün yetiml~re nasıl sahip çıktığı; ge- nelde dul ve yetimlere, özelde de şehit ailelerine karşı neler yaptığı, haklarını nasıl koruduğu, günümüzde nelerin yapılabileceği gibi konulara yer verilecektir.

Kişisel olarak insan1.ann en mükemmeli ve insanlık iÇin nu- mune-i imtisal olan, bulunduğu konum gereği de "topluma ad~eti

hfil<lın kılmak" görevi ile görevlendirilen Hz. Peygamber, ayet ve hadisler incelendiğinde yetimler için öncelikle cahiliye döneminde onlara reva görülen haksız muameleleri ortadan kaldırmaya çalış­

tığı; dul, yetim ve şehit ailelerine sahip çıkma konusunda1her türlü

ihtiyaçlarının karşılanmasına olağanüstü gayret sarf ettigi, hakları­

nın korunması için her fırsatta sahabllerine teşviklerde bulunduğu,

bazen de bizzat yan1.arına yetimler yerleştirdiği göri.ilmek_tedir. Hz.

Peygamber, bütün bu faaliyetleri tabu olarak öncelikle peygamber-· · lik ve devlet başkanlığı sıfatıyla yapmışnr. Dolayısıyla yetim ve şe­

hit ailelerine karşı yerine get:irilıilesi gereken sorumlulııklann tespit ve tayininde ilk başvuru kaynağımız vahyin tebliğ. ve uygulayıcısı

olan Allah'ın Rasfilü olacaknr.

1. Tanım.Ve Çerçeve

Konunun çerçevesini tayin etmek açısından öncelikle; ''Ye- timlik kavramına kimler dfilıildir? Yetim· deyince akla kimler gel- melidir? Şehit kimdir?" sorularına cevap bulmak gerekiyor.

*

Prof. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi llfilıiyat Fakültesi, cemalagirman@hot-

mail.com · ·

(3)

214 Yardımlaşm~ ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

'Buluğ çağından önce babası ölen çocuğa' yetim; 'annesi ölen çocuğa' da "öksüz" dendiği herlcesin malumudur. 'Yetim' ifa- desi 'kocasından yalnız kalan kadınlar' için de kullanılır. Hz. Pey- gamber' in, "Sizi iki zayrfın hakkından sakındırıyorum: Yetim ve ka- dın! "1 hadisinde 'yetim' ifadesi 'zayıf' anlamında kullanılıruşnr. ·

Hz. Peygamber'in; "Buluğ çağına ulaştıktan sonra yetimlik kalkar.2"hadisinde belirtildiği gibi yetimlik süresi buluğ çağına ka-

dardır. 'Buluğ çağından önce babası ölüp de evlenme çağına gelmiş

fakat henüz evlenmemiş bekar kızlar' için de mecazi manada "ye- tim" ifadesinin kullaruldığı3 vakidir. Şu halde bu ifadelerden çıkan

sonuca göre geniş veya örfi manada yetimler denilince 'babaları . vefat etmiş oğlan veya kız çocukları' anlaşılabileceği gibi, 'kocasız kalmış kadınlar' da anlaşılabilecektir. Ancak çocuklar için yetimlik hukiikl man§.da buluğ çağına kadar olmakla beraber gelişmişlik du- rumuna göre bazen rüşt çağına kadil! da devam edebi.l.ecektir4.

İslam'a göre çocuğa 'sahip çıkma ve bakma' görevi. babaya

ait'

olduğu için Kur'an-ı Kerim ve hadislerde annesi ölen bir Çoc_u-

ğun bakımı.ve sahip çıkılması ·üzerinde durulmamıştır.

Yetiililik olgusunun şehitlikle de bağlantılı olması hasebiyle birkaç cümle ile de olsa şehitlikten bahsetmek yerinde olacaktır.

Şöyle ki: Gerek iç ve gerekse dış tehditlere karşı vatanın savunması

ve devletin iç asayışının sağl~asınd.a görev başında ölen her mü'minin şehit olduğunu ifade etmek gerekir. Şehitlik peygamber- likten sonra Allah katında en yüce makamlardan biridir. "Allah yo- lunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Bilakis onlar diridirler, ltikin siz anlayamazsınız. "6 ayeti bu makarna işaret etmektedir.

1 Haklın, Müstedrek, Beynu, 1411/1990, I,.131, no. 211.

2 Ebü Dôvüd, "Vesaya", 6.

3 Ebü Dôvüd, "Nikah'; 23, 25; Tirmizf, "Nikah" 18; Nesaı, "Nikah" 31, 36.

4 İbnü'l-Estr, en-Nihôye ff ğarlbi'l-hadls ve'l-eser, Beyrut ts.;ın, 188; ·.İbn Manzlir, Lisônu'l-arab, "ytm", md., Beyrut ts., XII, 645-646. ·

5 Bakara, 2/233.

6 Bakara, 2/154. ·

(4)

215 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

il. Hz, Peygamber'in Yetimlerle İlgilenmesi

y etiınlik doğal ölümlere bağlı vaki olabildiği gibi; her türlü kaza, terör ve savaŞ sonucunda vuku bulan ölümlere bağlı olarak da vaki olabilmektedir. Dolayİsıyla herhangi bir toplumda yetiıİılerin var olmadığı bir zaman dilimi söz konusu olmadığına göre ümmetin bir bireyi olarak yetimlere karşı sorumluluklarimızın ne olduğunu ve· bu sorumluluklar çerçevesinde nelerin yapılması gerektiğini,

inananlara her yönüyle örnek olan Hz. Peygamber'in söz ve uygu- larpalanndan öğrenmek durumundayız.

Hz. Peygamber kim olursa olsun yetimlik kapsamına giren herkesle ilgilenmiş, insani, dini ve ahliikl olarak onlara karşı nasıl davranılması gerektiği yönünde sözlü önerilerinin yanı sıra

:fi.ili

uy-

gulamaları ile de örnek olmuştur. Bu çerçevede o, akrabalık bağı

bulunan yetimlerle ilgilendiği gibi ·akraba harici diğer yetimlerle de ilgilenmiştir.

A- Akrabalık Bağı Olmadan İlgilenip Yanında Yetişen Yetimler

Akrabalık bağı olmaksızın Hz. Peygamber'in bizzat ilgilen-

diği ve evinde evladı gibi yetiştirdiği yetimlerin başında Hz. Enes gelir.

1-Enes b. Malik (r.a.)

Hz. Enes'in babası Mfilik b. Nadr'ın, İslfuniyet'in Medine' ye yayılmaya başladığı günlerde karısı Ümmü Süleym'in Müslüman olmasına kızarak Şarİı.' a gittiği ve orada öldüğü rivayet edilmekte- dir1.

Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde Hz. Enes henüz on yaşlarındaydı. Annesi Ümmü Süleym veya üvey babası Ehil Talha 8 onu ~asfil-i Elaem'in hizmetine vermiş; dolayısıyla Hz.

Enes Peygamber'in hizmetine verildiğinde henüz yetimlik yaşını geçmemişti.

7 Canan, İbrahim, "Enes· b. Mfillk" md., DİA, il, 324.

8 Buhar!, "Vesaya" 25.

(5)

216 Yardıml_aşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Hz. Enes yetim olmakla beraber Allah Rasfilü'riün himaye- sine yetim olduğu için verilmiş bir çocuk değildi, aksine annesinin

yanında ve üvey babasının himayesinde bakılabilecek bir konum-

daydı. Böyle olmakla beraber Hz. Enes bir yetiın·çocuğun akrabalık bağı olmayan başka bir ailenin yanında nasıl bakılıp yetiştirildiği

konusunda _bizim için güzel bir örnektir. Nitekim Hz. Enes Allah Rasfilü'ne on yıl hizmet ettiğini, bu zaman zarfında ondan bir defa bile azar işitmediğini, bir hata yapnğında mü'minlerin anneleri onu uyarmak istediklerinde Allah Rasfilü'nün buna mani olduğunu nak- lennektedi.r9. Ayrıca Hz. Peygamber, Enes'e genellikle "yavrucu-

ğum" diye hitap ettiği, bazen "iki kulaklı" diyerek onunla şakalaş­

tığı, bazen de alnında bulunan kfil<ülünden çekerek onunla oynadığı

rivayet edilmektedir10

Hz. Peygamber'in Enes'in. (r.a.) yanı sıra ailesine de büyük değer verdiği görülmektedir. Nitekim zaman zaman Enes'in üvey

babasırun evine uğradığı, yemeklerini yediği, bazen öğle uykuşuna yattığı, bazen· de ev halkına cemaatle nafile namaz kıldırdığı

olurdu11

2-Es'ad b. Zürare'nin Yetimleri

Hz. Peygamber, Es'ad b. Zürare'nin üç yetirri kızı ile de ilgi-

lenmiştir.

Es'ad b. Zürare, Mecli.Qelilerden İslam dinini ilk kabul eden kişidir12• Akabebiatlarında bclunmuş, Medine'nin İslfu'nlaşmasına büyük gayret sarf etmiş13; Mus'ab b. 'Umeyr, Medine'deki tebliğ faaliyetlerini onun ·himayesinde sürdürmüştür14. Es'.ad, hicretten sonra ilk ölen, cenaze namazı Hz. Peygamber tarafından ilk kıldırı-

9 Tirmizf, "Edeb" 62.

ıo Tirmizf, "Menfilab"·45; Ebu Davud, ''Edeb" 84.

11 Canan, İbrahim, ''Enes b. Mfilik" md.,

D°lA.,

II, 324. .

12 İbn Sa'd, et-Tabakôtü'l-kubrô, th. İhsan Abbas, Dfuu Sadr, Beyrut 1968, 1,

217. .

13 İbn Sa'd, et-Tabakôt,

m,

608, 609, iV, 9.

14 İbn Sa'd, et-Tabakôt, 1, 219, III, 118.

'

(6)

217 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

lan ve Ensar' dan Baki mezarlığına ilk defnedilen sahab!dir. Hicret- ten· dokuz ay sonra vefat etmiştir15. Erkek çocuğu olmamıştır16. Es'ad b. Zürare vefat etmeden önce Kebşe, Habibe ve Fürey'a (veya Fan'a) adlı kızlarını Hz. Peygamber'e emanet etmiştir17. Hz.

Peygamber de bunlan keneli hanım.lan Sevde ve A.işe'nin yanlarına

yerleştirerek bakımlarını üstlenmiş, büyütmüş, ilgilenmiş ve ev-

lendirmiştir18. Kızlarını Hz. Peygamber' e emanet etmiş olmasın-. . dan, Es'ad b. Zürare'nin eşinin kendisinden önce ölmüş olduğunun

anlaşıldığı ifade eclilmektedir19.

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten dokuz ay sonra bakmak için evine üç yetim kız almış ve bunların sayısı

gittikçe artmıştır.

B- Üvey Evlat Olarak Sahip Çıkıp Yanında Y eriştirdiği

Yetimler ·

Hz. Peygamber'in dul olarak evlendiği t;Tmınü Seleme'nin ikisi erkek ikisi kız olmak üzere dört; Ümmü Habibe'ı:ıin de bir yetim kızı vardı. Hz. Peygamber Ümmü Seleme ile Hicri dör- düncü yılında, Ümınü Habibe ile de yedinci yılında evlenmiştir.

Netice itibari ile Hicri yedinci yılında Hz. Peygamber'in evinde üvey evlat olarak beş yetim çocuk vardı.

Hz. Hatice'den sonra.Hz. Peygamber'in dul olarak evlendiği hanımlarından Ümınü Seleme ve Ümmü Habibe dışında diğer eş- lerinin önceki eşlerinden çocukları olmamıştır. ·

Ümmü Seleme'nin eski kocası Ebu Seleme, Hz. Peygam- ber'in sütkardeşi ve halası Berre,bint Abdülmuttalib;in oğluydu20• İslam davetine ilk icabe.t edenlerdendi21. Bedir ve Uhud savaşlarına

15 İbn Sa'd, et-Tabakiit,

m,

611-612.

16 İbn Sa'd, et-Tabakiit, III, 608.

17 İbn Sa'd, et-Tabakiit, Ill, 610.

18 İbn Sa'd, et-Tabakiit, I, 217, 218, III, 608-612, IV, 9, vırı, 440.

· ı 19 Ağırman, Mustafa, http://www.siyerinebi.com/tr/prof-dr-rİıustafa-agir­

man/hz-peygamberin-evindeki-yetimler (Erişim Tarihi, 28.01.2018).

20 İbnü'l-Eslr el-Cezer1, Üsdü'l-gılbe, Daru'l-kütübi'l-ilmiyye, 1994, VI, 148, no 5978.

21 İbn Hacer el-AskalanI, el-İsılbe ff Temyizi's-sahılbe, Beyrut 1423/2002:

Daru'l-kütübi'l-ilmiyye, IV, 131-133, no.4801.

(7)

2ıs Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

, kanlmış; hücum sırasında ağır bir şekilde yaralanarak çok kan kay- betmiş; bir süre tedavi gördükten sonra yarası iyileşmiş22; bunun üzerine Hz. Peygamber, onu Beru Esed kabilesi tarafına gönderilen orduya seriyye komutanı olarak atamış; Medine'ye döndüğünde ya-

rası yeniden kanamaya başlamış ve gittikçe ağırlaşarak sonunda Şe­

hit düşmüştür23.

Ümmü Seleme'nin naklettiğine göre Rasillüllah (s.a.v.), vefat eden Ebfi Seleİne'nin yanına girmiş ve onun için; "Allah 'ım! EbU Seleme'yi bağışla. Derecesini hidayete ermişler seviyesine yükselt!

Geride bıraktıkları için de sen ona vekil ol! Ey iilemlerin Rabbi!

Bizi de onu da bağışla!. Kabrini genişlet ve nurla doldur! "24 diye dua etmiştir.

Allah Rasfilü Ebu' Seleme'nin geride bıraktıkları için sadece sözlü dua ·noktasında kalmamış, bizatihi onları himayesi alnna al-

~~ ·

'

Hz. Peygamqer'in bu uygulamasından hareketle savaşlarda şehit düşenlerin ailelerine sahip çıkmanın önemli toplumsal bir ga- rev olduğun_u, sahip çıkma yöntemlerinden biri olarak .ortada kalan aileler için gerektiğinde koruma ve sahip çıkma amaçlı ·evliliklerin de yapılabileceğini söylemek mümkündür. ·

Ayrıc·a bu uygulama Ebu Seleme',nin Hz. Peygamber'in ha-

lasının oğlu olması hasebiyle yetimlere öncelikle akrabalarının sa- hip çıkması gerektiği noktasında· da önemli bir örnek-teşkil etmek-

tedir. ··

1- Seleme b. Ebii Seleme

Hz. Peygamber' in üvey evladı olan Seleme bir ·yetim olarak Allah Rasfilü'nün himayesinde yetişmiştir. Öz evladı gibi onun her

şeyi ile ilgilenmiş, onu Uhud'da şehit olan kendi amcası Hz.

Hamza'nın kızı Ürname ile nikahlamış; nikahlarıİıı kıydıktan sonra

ashabına dönerek, "Görüyorsunuz

/f.i

ben onu mükafatlandırdım. ,,. ·

22 İbn Sa'd, et-Tabakat, III, 240.

23 İbnü'l-Esir, Üsdü'/:ğabe, VI, 148, no. 5978; Zeheb!, Siyeru A'lqmi'h- nübel<i, th. Şuayb el-Arnavud, Beyrut 1985, Muessesetu'r-risfile, I, 150, no.

8.

24 Müslim, "Cenfilz" 7.

(8)

219 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu buyurmuştur. Bir rivayete göre Ümfune evlenme çağına gelmeden önce vefat etmiş, Seleme ise Abdülmelik b. Mervfuı'ın hilafetine kadar y~şamıştı.r25.

2- Ömer b. Ebii Seleme

Ömer b. Ebii Seleme (831702) nakledildiğine göre hicretten iki yıl önce dünyaya gelmiş26; Hicretin ,3. yılında babasının vefatı üzerine üç kardeşi ile bi!likte yetim kalmış; annesi Ümmü Se- leme'nin Hz. Peygamber'le nikfilllanmasından sonra diğer üç kar-

deşi ile birlikte Rasfil-i Ekrem'in himayesine girmiştir, Rasfilüllah vefat ettiğinde dokuz yaşlarında olan Ömer b. Ebii Seleme Bah- reyn ve Fars valiliklerinden sonra geri kalan ömrünü Medine'de ge- çirmiş ve orada vefat etmiştir27

Ümmü Seleme'nin oğlu Ömer (r.a.), ''Ben, Rasfilüllah'ın (s.a.v.) himayesinde yetişen bir çocuktum. Bir gün yemek yerken elim yemek tabağının her yanına gidip geliyordu. Bunun üzerine Rasfilüllah (s.a.v.); "Oğlum, besmele çek! Sağ elinle ve hep önün- den ye!" buyurdu. Bundan sonra hep böyle yemeye özen göster- dim."28 diyerek Hz. Peygamber'in onların her türlü eğitimiyle ilgi-

lendiğini belirtmektedir.

3-Zeyneb bint Ebii Seleme

Zeyneb qint Ebu Seleme, annesi Ümmü Seleme'nin Hz. Pey- gamber ile evlenmesi üzerine küçük yaşlarda onun himayesine gir-

miş, bu sebeple Zeyneb, "rebibetü Rasfilillah"(Rasfilüllah'ın üvey

kızı) olarak anılmıştır. Kaynaklarda kendisine daha önce Berre adı verildiği, ancak ismiyle·övünmeye başlayınca Allah Rasfilü'nün bu ismi Zeyneb olarak değiştirdiği bildirilınektedir29• Bu da Allah Rasfilü'nün himayesine aldığı yetim çocukların psikolojik durum-

larını da dikkate alarak ö~enle eğittiğini göstermektedir. Zeyneb,

. .

25 İba Hacer, el-İsiibe, m, 126, no. 3395; ibnü'l-Estr, Üsdü'l-ğiibe, n, 524,

DO. 2172.

26 Zeheb!, Siyeru A'liimi'n-nübelii, I, 151; ill, 406-407, no. 63.

27 Karacabey, Salih, ''İbn Ebii Seleme" md. D!A.,.XIX, 438-439.

28 BuhiirT, "Et'ime" 2.:3; Müslim, ''Eşribe" 108.

29 Buhar!, ''Edeb" 108; Müslim, "Adab" 17, 18, 19.

(9)

220 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Rasfil-i Ekrem'in yanında geçen çocukluk günlerine dfilr hanrala- rmdan birinde bir defasında yüzüne su serptiğini, onunla zaman za- man oynayıp şakalaştığını naklennektedir3°.

Zeyneb'in, teyzesi Kureybe'nin oğlu Abdullah b. Zem'a ile

evlendiği; bu evlilikten iki erkek ve iki kız çocuklarının dünyaya

geldiği, oğulları Ebu Ubeyde ve Yezid'in, Harre Vak'ası'nda şehit edildiği; Zeyneb'in onların cansız bedenlerine bakarak "Allah'dan geldik, Allah'a döneceğiz." diyerek peygamber terbiyesinin bir göstergesi olarak teslimiyet ve metanet gösterdiği, Hicri (73/693) yılında Medine' de vefat ettiği ve Baki Mezarlığı'na defnedildiği31

nakledilmektedir. ·

4-Dürre bint Ebii Seleme

Dürre bint Ebu Seleme Hz. Peygamber'in hirrjayesinde yeti- şen, eşi Ümmü Seleme'nin yetim kızlarından biridir. Hz. Peygam-

ber'in üvey kızıdır. ·.

Ümmü Habibe'nin Rasfilüllah'a kız kardeşi Azze ile evlen- meyi teklif ettiği, Rasfilüllah'ın "Bunu gerçekten istiyor musun?"

sorusuna, "Evet, çünkü olarak size ortak olmada tek başıma de-

ğilim. Dolayısıyla size olma şerefi konusunda kız kardeşimin

bana ortak olmasını daha çok arzu 'ederim", cevabını aldığında Rasfilüllah'ın (s.a.v.) "Kız kardeşin bana heltil değildir!" buyur:-. duğu, Ümrnü Habibe de "Öyle mi, hfilbuki biz sizin Ebu Seleme'nin kızı Dürre'yi, nikahlamak .. istediğinizi konuşuyorduk", ·dediği;

Rasfilüllah da, "Ümmü Seleme'nin kızını mı?" sorusuna aldığı

"Evet" cevabı ü~erine; "Ümmü Seleme'nin kızı Dürre benim himiiye ve terbiyem altında üvey kızım olmamış olsaydı bile, yine·

nikiihı bana ·heliil olmazdı. Çünkü o benim sütkardeşimin kızıdır.

Süveybe beni ve onun babasını emzirmiştir. Si? (eşlerim) bir daha

kız kardeşlerinizi ve kızlarınızı sakın bana teklif etmeyiniz." buyur- duğu nakledilir32Bu da bize yetim olarak alıp yetiştirilen üvey kız­

larla nikahlanmanın cfilz olmadığını göstennektedir.

30 et-Taberaru, el-Mu'cemu'l-keblr, Kahira 1994, XXIV, 281, no.712.

31 Şahyar, Ayşe Esra ,"Zeyneb bint Ebi Seleme'', DİA; 44/359.

32 İbn Miice, "Nikah" 34, (1, 624, no. 1939).

(10)

221 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

5- Ümmü Habibe'nin Kızı Habibe

Önceki kocası Rasfilüllah'ın halasının oğlu olan Ubeydullah b. Cahş irti.dat ederek Hıristiyan olunca kansı Ümrnü Hablbe'yi de Hıristiyan olmaya zorlamış, Ümmü Hablbe bunu kabul etmeyince Ubeydullah b. Cahş da onu boşamış; irti.dattan sonra içki filemlerine . dalarak la.sa bir zaman sonra sarhoşken ölrnüştür33. Peygamber

(s.a.v.), Ümmü Hablbe'nin cünine olan sadakatini ve başına gelen

acı durumu duyduğunda hfiline çare aramış, onu kendine nikfilıla­

yarak himayesine almıştır. Peygamber'in evine kızı Habibe ile bir- likte gelmiş, böylece Habibe Allah RasfiJü'nün hiinayesine giren

beşinci yetim üvey evlat olmuştur.

Allah Rasfilü'nün yetim ailelerine sahip çılmıa usullerinden birinin talipleri çıktığında uygun bir şekilde evlendirme~, bunun

yanı sıra her türlü maddi ve m~evi ihtiyaçlarını karşılamak şek­

linde olduğunu ifade etmek mümkündür.

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, Ümmü Seleme ve Ümmü Hablbe'nin yetim çocuklarını kendi çocukları gibi sever, babalarını

aratmayacak şekilde onlarla bazen oynar, bazen de şakalaşır ve on- .lan neşelendirirdi34Netice itibariyle onları bu sevgi üzere himaye

etmiş ve yetiştirmiştir.

C-Dış ardan İlgilendiği Yetimler

. Hz. Peygamber bizzat eyinde himayesine aldığı yetimlerin yanı sıra başka yetimlerle de ilgilenmiş, amcasının .oğlu Ca'fer h.

Ehi Tfilib, Mute .SavaŞı' nda şehit düştüğünde bunu duyar duymaz hemen Ca'fer'in evine gitmiş, çocuklarını bağrına basıp teselli et-

miş, yasları sebebiyle Ca'fer'in ailesine yemek hazırlanmasını em- retıniştir35. Hz. Peygamber bununla kalmamış devam eden günlerde de Ca'fer b. Ehi Tfilib'in ailesi ile yakından ilgilenmiştir.

33 İbn Hacer, el-İsiibe, VIII, 83, no. 11038; İbn Sa'd, et-Tabakôt, Tfilf, 1416, I, 67, 162, 198, Mektebetüssıddlk.

34 ibn Hacer, el-İsiibe, rv, 311.

35 Ahmed b. Hanbel, III, 280, no.1751.

(11)

222 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Ca'fer'in oğlu Abdullah, Rasfiltillah'ın; "Çocukken bir gün ben ve Abbas'ın iki oğlu Kusem ile Ubeydullah sokakta oynuyor- duk. Allah Rasulü bir binekle yanımıza geldi. Beni göstererek:

"Şunu bana kaldırın!" dedi ve beni ön tarafına oturttu. Kusem 'ide göstererek: "Şunu da kaldzrın!" dedi. Onu da terkisine aldı ...

Sonra üç defa başımı okşadı ve her okşayışında; "Allah m!

Ca 'fer'in evlatlanna s~n sahip çık!" diye dua ettiğini nakleder~6• Böylece yetim çocukları diğerlerine öncelediği göıiilmektedir.

Hz. Peygamber, Ca 'fer' in yetim çocuklarına karşı sadece dua etmekle kalmamış, daha sonra onlarla sürekli yakından ilgilenmiş;

yine sadece Ca'fer'in (r.a.) yetimlerine değil, başka yetimlere de kendisi baba, eşleri anne olmuştur.

Hz. Peygamber bir hadislerinde, "Bir kimse sırf Allah rızası

için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline kar- şılık ona sevap vardır ... "37 buyurarak yetimlerle ilgilenmenin, baş­

larını okşayıp sevmenin, onlara sevgiyi hissettirmenin önemini vur-

gulamaktadır. Bu ifadeler sahabiler tarafından emir gibi telakki edilmiş alınalı ki, Abdullah b. Ömer'in, sofrasında bir yetim bu- lundurmadan yemek yememeyi kendisine prensip edindiği nakle- dilınekteclir38.

Abdullah b. Mes'iid'un karisı Zeyneb, "Ben, Rasilltillah'a;

kocama ve yakınlarımdan korumam a1Unda bulunan birkaç yetime

verdiğim nafaka benim için saqaka yerine geçer mi? diye sordu-

ğunu, Rasfilüllah'ın; 'Söylediğin nafakadan dolayı ·iki ecir vardır:

Sadaka ecri ve akrabalık ecri." buyurduğunu nakleder39. Peygam- ber Efendimiz (s.a.v.) bu hadislerinde yetimlere bakma ve onların ihtiyaçlarını giden'iıenin mü'minler için bir sadaka olacağını haber vermektedir.

Hz. Peygamber; "Her kim Müslümanlar arasında bir yetimi tutar götürür, onu yiyecek ve içeceğine ortak ederse Allah onu mut- laka cennete koyacaktır ... "40 buyurarak yetimlere bakmanıp _veya

36 Ahmed b. Hanbel, 205.

37 Ahmed b. Hanbel,

V,

250.

38 Buhar!, el-Edebü'l-Müfred, th., Seınlr b. Emfu ez-Zühyn, Riyad 1419/1998, Mektebetü'l-maarif, s. 73, no. 136.

39 lbn Mtice, "Zekat'~ 24.

40 Tirmizf, ''Birr ve Sıla" 14.

(12)

223 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tunimu

onl(lfla ilgilenmenin ya da yetişmelerine katkı sağlamanın kıyamet

gününde bağışlanmaya ve cennete girmeye vesile olacağını beyan etmektedir.

Hz. Peygamber'in yetimlere sahip çıkması fenli çaba ve imkaruanyla sınırlı değildir. O devlet bütçesi ve zekat mallarından

pay ayırarak da yetimleri kollayıp gözetmiştir.

'Avn b. Ebu Cühayfe, babasindan; "Bize Peygamber'in (s.a.v.) gönderdiği'bir zekat memuru geldi. Zekatı zenginlerimizden

alıp fakirlerimize verdi. Ben yetim bir çocuktum, bana da bir deve . verdi. "41 sözünü naJ<.ıeder.

Hz. Peygamber' in, bayatını genel olarak ümmetine, özel ola- rak da yetimlere, yoksullara ve kimsesizlere vakfettiği görülmekte- dir.

m.

Ayetler Işığında yetimlere Karşı Sorumluluklar Hz. Peygamber dünyaya gelmeden önce babasını, ajtı ya-

şında iken de annesini kaybetmiş, yetimliği ve öksüzlüğü bizzat ya-

şayarak tecrübe etmiş, cahiliye döneİninde yetimlere yapılan kötü muamele ve haksızlıkları bütün yönleriyle görmüştür. Vahiy al- makla şereflendiğinde; "O, seni yetim bulup barındırmadı mı ?"42,

· "Öyleyse sakın yetime kötü muamele etmef "43 hitabıyla karşılaş­

mıştır.

Cahiliye döneminde savaş ve kötü şartlar gibi çeşitli neden- lerle ölüm oranının yüksek olması dul ve yetimlerin sayısını artır­

maktaydı. O dönemde yetimleri gözetmek kabile reislerinin göre- viydi. Vesayet altına giren yetim kızların sayısı çok fazla olduğu

için bir velinin velayeti altında on-on beş kadar yetim kız bulun-

duğu olurdu. Yetimler kendilerini müdafaa etmekten aciz oldukla-

rından dolayı varisleri haklarına riayet etmez, onlara mallarından

da bir şey vermezlerdi.44 Dolayısıyla İslam öncesi cahiliyesinde ye-

41 Tirmiıi, "Zekat" 21.

42 Duha, 93/6.

43 Duha, 93/9.

44 Sarıçam, İbrahim, H-1:. Peygamber'in Çağımıza Mesajları, Ankara 2000, Türkiye·Diyanet Vakfı,·s. 90-91.

(13)

224 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

timlerin durumu son derece kötüydü. Veli, "~u kız benimdir." an-

lamına gelen bir eylem olarak yetim kızın üzerine bir elbise atnğı

zaman artık velisinden başkası onu nikfilılamaya talip olamaz; ye- tim kız velinin hoşuna giderse onu nikfilılar, ancak teamüle göre emsallerine takdir ve tayin edilen mihri de vermezdi. Veli, yetim

kızın veraset gereği sahip olduğu malı kendi malıyla birlikte idar~

eder, ondan kendisi de istifade eder, ancak tez elden onu tüketmeye

çalışırdı. Velayetindeki yetim kız hoşuna gitmezse onunla evlen- mediği gibi başkalarıyla evlenmesine de müsaade etmezdi45.

Cahiliye döneminin bütün bu .kötü muameleleri karşısında

Yüce Allah yetimleri kollayıp gözetmeyi46, onlara iyilikle muamele etmeyi47, ikramda bulunmayı48, yedirip içirmeyi49, infak etmeyi50,

adil davranmayı 51' horlayıp incitmemeyi 52 emrederek bütün bu

kötü muamelelere son vermiştir. ·

Habeşistan'a giden muhacirlerin başkanı Ca'fer b. Ebu Tfilib,

Necaşi'nin huzurunda yapuğı konuşmada "cahiliye döneminde kuvvetlilerin zayıfları ezdiğ.ini", Allah Rasfilü'nün ise zayıflcinn ya-

nında yer alarak onları himaye ettiğini, haklarına sahip çıktığını;

"yetim malı yemeyi yasakladığını", yetiml!?ri kollayip gözettiğini, onların hak ve hukukunu koruduğunu; kendilerine de zayıf ve ye- timlerin bak ve hukukunu kollayıp göze"tıneleri hususunda tavsiye- lerde bulunduğunu söylemişti.r53. ·

Hz. Peygamber hem vah.Yin bir tebliğcisi ve. hem de bir uy-

gulayıcısı olarak Yüce Allah'ın emirlerini en iyi hayata geçlı:ip ör- nekleyen kimsedir. Bu sebeple Hz. Peygamber'in dul ve yetimlere,

dolayısıyla şehit ailelerine karşı nasıl bir tutum sergilediğini ortaya

45 Yazır, Elmalılı Hamcli, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1993, II, 466.

46 Nisa, 4/27.

47 Bakara, 2/83, 177, 220; Nisa, 4/36, 127.

48 Fecr, 89/17.

49 İnsan, 76/8; Beled, 90/15-16 so Bakara, 2/215.

51 Nisa, 4/3, 127.

52 Duha, 93/9; Maun, 10111-2. .

53 İbn Hişam, es-Sfretü'n-Nebevfyye, tb. Mustafa es-Seka-İbrahin el-Ebyar!, 1955, Mustafa el-Babi, 1, 335-336.

(14)

225 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine ~arşı Tutumu

koyarken konuyu ayetlerden bağımsız olarak ele almak mümkün

değildir.

1- Yetimlere İyilikEnııek, Onlarla Güzel Konuşmak Yüce Allah yetiıiılere iyilik etmeyi ve onlarla güzel konuş­

mayı emreder. Ayette54 söz konusu edilen iyilik yetimler ekseninde ele alındığında ilam ve nebevi ölçüler çerçevesinde onlar için iyilik denebilecek her eylem ve girişimi içine aldığını söylemek müm- kündür. Bunlar hayatın idamesi için insanın temel ihtiyaçları olan barınmak, giyinmek ve beslenmek gibi madc:iı ihtiyaçlar olabileceği gibi beşer! münasebetler çerçevesinde icra edilmesi gereken ko-

nuşma üsliibu, davranış biçimi, merhamet, sevgi ve şefkat gibi hu-

susları da ifade eder. ·

"İnsanlarla güzel konuşma55"emri de ayetin genel muhtevası çerçevesinde düşünüldüğünde bütün insanlarla kıncı olmayan gü- zel bir üsliipla konuşmayı gerekli kıldığı gibi bundan dul, yetim ve

düşkünlerle konuşurken daha bir özen gösterilmesi gerektiği sonu- cunu elde etmek mümkündür. Çünkü onlar küçük şeylerden alın­

ganlık hissedecekleri, gönüllerinin kırılacağı nahif bir durumdadır­

lar.

Yetimlere iyilik etmekle alakalı; "Allah'a kulluk edin, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, yakınlara, yetimlere, düş­

künlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yol- cuya ve elinizin altında bulunan kimselere iyilik edin ... "56 ayetini de zikretmek gerekir.

yetimle re yönelik maddi yardımda bulunmak, bu manada on-

ların bütün ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değildir. Onların maddi ihtiyaçlardan daha çok muhtaç oldukları, baba ve anneden eksik ka- lan sevgi ve şefkati verecek bir yuvaya ihtiyaçları vardır.

54 Bakara, 2/83.

55 Bakara, 2/83.

56 Nisa, 4/36.

(15)

226 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Hz. Peygamber; "Müslümanlar içinde en hayırlı ev, kendi- sine iyi davranılan yetimin bulunduğu evdir. En kötü ev de kendi- sine kötülük yapılan yetimin bulunduğu evdir. "57 buyurmak sure- tiyle bu önemli noktaya dikkat çelaniştir.

"Kim Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin do-

kunduğu her saç sayısınca iyilik yazılır. Kim, yanında bulunan ye- tim erkek veya kız çocuğuna iyi davranırsa, Ben ve o kimse (şehadet

ve orta parmağını birleştirerek) Cennet'te şu ikisi gibi yan yana-

yız. ,,sa

"Kim, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak.ye- . dirmek, içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah

(şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah o kimseyi 7!1Utlaka Cennet' ine koyar. "59 gibi hadisler Allah Rasfilü'nün yetimlerin sahip çıkılma­

sına gösterdiği hassasiyetin yansımalarıdır.

·,

Yetime sahip çıkmanın uhrev1 kazanımlarının yanı stra dün- yev1 kazanımları da var9Jr. Kalbinin kanlığından yakınarak·

Peygamber'in, huzuruna gelen birisine; "Kalbinin yumuşamasını

istiyorsan, yoksulu doyur ve yetimin başını okşa! "60 tavsiyesinde

bulunmuştur. '

2. Yetimi eri İtip Kalanama, Hoı; Görmeme

Allah Tefila, "Dini yalanlayanı gördqn mü? İşte yetimi itip- kakan; yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. "61 hitabıyla ye- timlere merhametsiz davranmayı, onları hor görüp itip kakmayı ya- saklamakta ve böyle davrananları kınamaktadır.

Bu ayet daha çok yetimlere

-

karşı sergilenen tuhım. ve davra- nışları hedef almakta ve terbiye etmekte; genelde tüın insanlığa, özelde yetimlere karş~ onur kıncı davranışlarda bulunmayı yasak-

lamaktadır. Çünkü onlar henüz zayıf, güçsüz ve ·muhtaç durumda

57 İbn Môce, ''Edeb" 6.

58 Buhıirl, "Edeb" 24, ·~Talak" 14, 25; Müslim, "Zühd" 42; Ahmed b. Hanbel, V, 250 (XXXVI, 474, no.22153, 614, no. 22284, nşr. Risfile).

59 Tirmizi, "Birr" 14.

60 Ahmed b. Hanbel, II, 263, 383, 387 (XIII, 22, no.7577, XIV, 558, no.9018,

nşr. Risfile).

61 Ma'fin, 107/1-3.

(16)

227 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu olı,ıp daha ayakları üzerinde duracak maddl ve fizikl güce sahip ol-

madıkları için başkalarının bakım ve himayesine muhtaçnrlar. Do-

layısıyla kolay incinirler. Ayrıca kişiliklerinin inşa edilme çağında oldukları için horlanma ve aşağılanma şahsiyetlerinin gelişmesini

olumsuz yönde etkiler. İslam'da sorumluluklarını yerine getirebile- cek, her yönüyle güçlü ve sağlıklı bireyler yetiştirmek esasnr. Bu yüzden Kur'an mü'minlerden yetim çocuklara karşı onur kırıcı de-

ğil, tam aksine gönül alıcı, hoşgörülü, merhametli, hoşnut edici dav- ranışlar sergilemeyi ister. Mü'minler de bu ilahl'emirler gereği hiç- bir zaman yardımlarından dolayı onları ezmez, minnet altında bı­

ralanaz, onlardan maddl manevi çıkar elde etmeye de çalışmazlar.

Aksine tilin haklarını korur ve ellerinden gelen en mükemmel tavır­

ları sergilemeye çalışırlar. Özellikle zayıfı himaye etmenin yanı sıra, bütün bu tutum ve davranışlar, mü'ıninlerin önemli vasıfları-

dır.62 .

3. Eğitimleri İle İlgilenmek

Yüce Allah "Sana yetimleri sorarlar, de ki: 'Onları ısiah ennek hayırlıdır' ... "63 buyurmaktadır.

Buradaki ıslah; yetimlerin İşlam' a uygun bir kimlik ve kişi­

lik kazanmalarına yardımcı olmak, eğitim ve öğretimleriyle ilgilen- mek, öz evlatlar için reva görülenleri yetimler için de reva görmek olarak ifade edilebilir. İyi bir okı,ılda okutmak, iyi bir meslek edin- dirmek hatta evlenmelerine yardımcı olmak gibi hususları bu kap-_ samda mütalaa etmek mümkündür. Nitekim Allah Rasfilü himayesi alnndaki yetimlerin her türlü eğitimleriyle ilgilenmiş, onları en gü- zel bir şekilde eğitmiştir. '

4. Aynı Çan Alnnda Olan Yetimleri Kardeş Kabul Ennek

"Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar sizin kardeş­

lerinizdir. "64 ayeti aileye dahil edilen yetimlerin arnk yabancı biri

değil bir kardeş kabul edilmesi ve bütün tutum ve davranışların kar-

deşlik algısı üzerine bina edilmesi gerektiğini ifade eder.

62 el-İnsan, 76/8.

63 el-Bakara, 2/220.

64 el-Bakara, 2/220.

(17)

228 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Hz. Peygamber bunun en güzel örneğini akrabalık bağı bu-

lunmadığı halde aileye dfilill edilen birine veya bir yetime nasıl dav- . ranılması ve ne tür bir algı ile kabul edilmesi gerektiğini Hz.

En~s'te vermiştir.

Yetimler kardeş ya da aileden biri olarak kabul edildiğine

göre ~z. Peygamber' in, 'Bir baba, çocuğuna güzel ahliik ve terbi- yeden daha iyi bir miras bırakmış olamaz. '65 sözü yetimler için de

geçerlidir. .,

5. Yetimlere İkram Etmek, Mali Yardımda Bulunmak Kur'an, "doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz. "66 ifadesi· ile yetime ikram etmemeyi kınamaktadır. "Onlar, kendi canlarının

çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirir- ler. 67 "ayetinde de yetime yemek yedirmek mü'rninl~rin övülen bir

vasfı olarak takdim edilmektedir. Buradaki ikramı yetimlerin özel- likle beslenme, giyinme ve barınma gibi zaruri ihtiyaçlanrun karşı­

lanması olarak ifade etmek mümkündür. Bugün bunu devlet ita edi- yor olabiijr. Ancak devlet desteği olmayan yetimlerin başta bes-

~enme olmak üzere giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını kar-

şılamak bireysel ve toplumsal olarak mü'minlerin görevidir.

Nitekim Yüce Allah kendisine olan sevgiden dolayı yetim- ler, düşWnler ve yoksullar içj.n mal vermeyi, onlar için harcama

yapmayı takva düzeyinde bir eylem ve muttakilerin bir vasfı olarak takdim etınektedir.68

6. Öncelikle_ Akraba Olan Yetime Sahip Çıkın.ak

Fiziki ve psikolojik açıdan sağlıklı ve güçlü bireylerin yetiş­

mesinde en etkin rol anne-babaya aittir. Bu etkinliğe fıtri ve biyo-·

lojik bağın etkisi büyüktür. Bireyin kimlik ve kişiliğinin oluşma­

sında anne-babanın yerini hiç kimse dolduramaz. Babasını veya anne ve babasını birden kaybeden bir çocuğun yetişmesinde bu boş-

65 Tirmizf, "Birr" 33.

66 el-Fecr, 89/17.

67 el-İnsan, 76/8.

68 el-Bakara, 2/177.

(18)

229 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

luğu en yakın kapatabilecek kişiler, anne veya baba tarafından ge- len en yakın akrabalardır. Burada kişinin fıtri kabiliyeti, yetişme tarzı ve eğitiminin yanı sıra hiss1 biyolojik bağın da etkisi ve önemi inkar edilemez. "Açlık gününde akraba olan bir yetimi do- yurma "run "sarp yokuşu geçip hedefe varmak"69 olarak ifade edil-.

diği ayetler bize yetimlere sahip çıkma görevinin öncelikle en ya-

kınından en uzağına doğru akrabalara düştüğünü göstermektedir.

Hz. Peygamber de "Kendi yetimini veya başkasına ait bir ye- . timi himôye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunaca- ğız. "70 hadisinde yetimleri, "kişinin kendi yetimleri" ye "başkasına ait yetimler" diye ikiye ayırmaktadır. Bir kimsenin kendi yetimleri;

en yakınından en uzağına doğru torunları, erkek veya kız kardeşinin çocukları, öz veya üvey kardeşleri, üvey evlatları, .kocası ölüp ev-

lendiği bir kadının öteki kocasından çocukları yahut bu türden ya-

kınlarıdır. .

Hz. Peygamber bayatta iken yetimlere bizzat sahip çıktığı, onların maddl ve manevi bütün ihtiyaçları ile ilgilendiği gibi

ashabının da bu konuya büyük özen göstermesini istemiş, emir ve tavsiyelerde bulunmuş, bu yönde; "Kim üç yetimi yetiştirir, nafa-

kasını temin ederse, ömür boyu geceleri namaz kzlmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad

etmiş gibi sevap alır. (Şehadet parmağı ile orta parmağını birleşti­

rerek) Ben ve o, şu ik.i parmak gibi cennette kardeş oluruz"71 bu-

yurmuşçur.

Nitekim eşi Hz. Aişe de evinde kardeşinin yetimlerine bak-

mış72; böylece Hz. Peygamber'in evi hem hayatta iken hem vefa- undan sonra yetim ve kimsesizierin bakıldığı, karınlarının doyurul-

duğu, ihtiyaçlarının giderildiği bir yer olmuştur.

7. Yetimlerin Haklarına ve Mallarına Sahip Çıkmak

Hz. Peygamber yetimleri her zaman kollayıp gözetmiş, hak-

larının korunmasına büyük hassasiyet göstermiştir. Mesela Mescid-

69 el-Beled, 90/ll-i6.

70 Müslim, "Zühd" 42.

71 İbn Môce, ''Edeb" 6.

72 İmam Mfilik, Muvattô, "Zekat'' 12-14, th. Muhammed Mustafa el-A'zaınl, BAE, 1425/2004, II, 353, no.864.

(19)

230 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

i Nebevi'nin inşa edildiği arsa, Ensar' dan Esad b. Zürare'riin hima- yesinde bulunan Sehl ve Süheyl adında iki yetime aitti. Bu iki ye- tim, arsayı mescid yapılması için hibe etmek istemiş, ancak Allah Rasillü bunu kabul etmemiş ve bedelini ödemiştir73

Kur'an' da yetim haklarının ihlfil edilmeden korunmasına yö- nelik çok sert uyarılar mevcuttur. Bunlar; mallarının korunması, gelişmesi yönünde tasarrufl.arda bulunulması, yetişmeleri konu- sunda gerekenlerin yapılması, yetiştiklerinde mallarının geri veril- mesi, evliliklerinde adil davranılması gibi hususlardır. Kur'fuı'da,

"Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın ... "74 buyurularak yetimlerin mallarını faydalı ve iyi bir hfile getirmenin hayırlı bir tasarruf olacağı,_ buna göre bakımını

üstlenen kimselerin yetimfu lehinde olmak kaydıyla malları üze- rinde tasarrufta bulunabilecekleri belirtilmektedir.

Yetimlerin mallarına sahip çıkmak mesuliyeti ağu bir iştir.

Hz. Peygamber, yönetim kabiliyetini zayıf gördüğünden dolayı75 Ehil Zerr'e, yetim malına velilik yapmamasını önermiştir.76

Kur'fuı'da yetimlerin evlenme çağına gelene kadar denen- meleri; onlarda bir olgunlaşma görüldüğünde mallarının kendi-

· ıerine verilmesi, büyüyecekler de geri a).acaklar diye mallarının is- raf edilerek ve tez elden yenilmemesi, zen@n velinin iffetli olmaya .çalışması, yoksul velinin uygun bir şekilde yetim malından yiyebi-

leceği, mallarım kendilerine verildiğinde yanlarında şahit bulundu- rulması gerektiği vurgulanmaktaclır77

Bu ayet aslında yetim malına karşı "ne yapılması" ve "nasıl yapılması" noktasında gerekenleri açıklamaktadır.

Yetimlerin. mallarının tesliminde sadece biyolojik olgunluk olan buluğ çağının yeterli olmaciığı, ayrıca akli veya zeka yaşı olan

73 Buhiiri, ''Menakıbu'l-ensar' 45.

74 el-En'am, 6/152.

75 Sindi, Haşiye, Kahira 1420/1999, III, 617, (Nesfil'nin Sünen'i ile birlikte).

76 Ebü Diivud, "Vesaya" 4; Nesiif, "Vesaya" 10.

77 en-Nisa, 4/6.

(20)

231 Hz. Peygamber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

rüşt olgunluğuna erişmenin de şart olduğu78, bütün bunların yetim- lerin haklarını korumaya yönelik gösterilen hassasiyetin bir göster- gesi olduğunu söylemek mümkündür.

Bununla beraber hayann devam ettiri.lırlesi için gerekli olan serveQ.n hiç bir zaman İslam'ın belirttiği hak olan yerlerde kullan-

mayı başaramayacak ehliyetsiz ve yeteneksiz kişilere de verilme- mesi gerektiği, çünkü bu tür kişilerin serveti israf ederek toplumun ekonomik ve kültiirel sistemini, uzun vadede ahlakl düzenini boza-

bileceği belirtilmektedir. Buna göre devlet, keneli servetlerini kul- lanmaya ehil olmayanların veya kötü yollarda kullananların, temel

ihtiyaçlarını karşılamak kaydıyla servetlerinin idaresini ele alabilir.

'Yetimlere mallarını veriniz. 179 emri, yetim malına göz dik- memeyi, sırası geldiğinde zorluk çıkarmadan tam olarak ·sahibine vermeyi, bunu yapabilmek için de yetimlerin malını iyi korumayı

ifade eder.

Yetimlerin malı sahiplerine verilirken iyisinin yerine kötü- sünü, verimli arazi yerine çorak araziyi, aynı cins fakat kalite farkı

olan mallarda düşük kaliteliyi vermek; mallarının bir kısmını veya

tamamını kendi malına katarak mallarını yemek yetimin malını ko- ruma sorumluluğunun ihlfili ve haklarına tecavüz demektir. Allah Tefila bütün bunlardan sakınmayı emretmektedir.

Bir de bakımı .üstlenilen çocuklar büyüyüp evlendirilmek 'is- tendiğinde yüce Allah velinin adil olmasını istemektedir80Arada büyük yaş farkı olup bir yetimi sırf malından dolayı nikahlamak is- teyen olursa, kızın da gönlü ve nzası yoksa böyle bir evliliğe Allah müsaade etmemektedir.

Yetim malı yemek ne kadar kötü ve büyük günah ise, onları

korumak da o derece sevaptır. Onun için her insarun, çevresinde bulunan yetim ve öksüzleri görüp gözetmesi ve kendileri sahip çı­

kabilecek seviyeye gelinceye kadar mallarını koruması, elini ve aynı

zamanda insaru bir görevdir.

78 en-Nisa, 4/6.

79 en-Nisa, 4/2

80 en:Nisa, 4/127.

(21)

232 Yardımlaşma ve Dayanışma Açısından Hz. Peygamber ve Ashabı

Haksız yere yenen yetim malının murdara benzetilmesi, fıt­

ratı gereği murdardan tiksinen insanın yetim malından da uzak dur-

ması içindir. Bir haclis-i şerifte de yetim malı yemek 'helak edici yedi günahtan biri'81 olarak takdim edilmektedir.

Yetim kızlara karşı yapılan haksızlıklardan biri de velHerin onlarla evlenmek istediklerinde ortaya çıkmaktadır. "Eğer, velisi

olduğunuz mal sahibi yetim lazlarla evlenmekle onlara haksızlık

yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka ka- dınlarla evlenin"82 buyurularak bu noktaya dikkat çekmektedir.

Ayetlerdeki uyarılar öncelikle cahiliye dönemindeki haksız­

lıkları önlemeye yöneliktir. Cahiliye döneminde; güçsüz olup koru-

masız oldukları için yet4nlerin mallarına el koymak, haklarını gasp eınıek· suÇ sayılmarnaktayclı. Esasen 'hak' için sadece 'kuwetli olma 'yı ölçü alıp 'kuvvetli olan haklıdır' felsefesini temel alan her

ideolojide

durum

aynıdır. '·

İslfun'ın yetimin malını korumaya yönelik önlemleri dünyevi tedbirlerle sınırlı değildir. Yüce Allah y~tim malı yemenin uhreV1 yönüne dikkat çekerek onu 'midelere giren bir ateş' ve 'çılgın ateşe

götüren bir araç' olaı:ak ifade etmektedir: 83

8. Miras Haklarını Vermek

Cahiliye döneminde kadı~ara mirastan pay verilmediği bili- nen bir husustur. "Ana babanın ve yakınların bırakuklarından ka- dınlara da hisse..vard.ır."84 ay"eti kadınlara da mirastan pay vermiş­

tir. "(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazır bulunurlarsa bundan, onları da rızıkland.ırın ... "85 ayeti yetimlerin ayrıca gözetilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

Velilerin bakımını üstlenip de miras hakkını vermeden evlenmek istedikleri kızlar için Yüce Allah Kitap'ta, kendil~r~ için verilmesi

81 Buhôrf, "Vesaya" 23, ''Hudiid" 44; Eba Diivud, "Vesaya" 10; Nesôf,

"Tahrim" 3.

82 en-Nisa, 4/3.

83 en-Nisa, 4/10.

84 en-Nisa, 417.

85 en-Nisa, 4/8.

(22)

233 Hz. Peyganıber'in Yetim ve Şehit Ailelerine Karşı Tutumu

emredilen mirası vermeyip nikfilılamak istedikleri yetim kadın­

lar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı adil davranmalarını em- retmektedir. 86

9. Problemlerini Çözmek

Hz. Peygamber yetimlerle ilgili bir problemle karşılaştığında

veya kendisine bir problem intikal ettiğinde hemen onu çözmeye

kalkmıştır. Mesela Ensardan Evs b. Sabit ölüµ~e, g~ride bir dul

hanım ve üç yetim kız bırakmış, erkek çocuğu da yokmuş, am-

caoğullan malının tamamını alınış, dul kadına ve üç yetim kıza bir

şey vermemişlerdir. Kadının, durumu Allah Rasfilü'ne şikayet et-·

mesi üzerine onlara bir adam göndermiş, varisler cahiliye Arap ade-. tine göre malın kendilerine ait olduğunu söylemiş, mirasa ölen kim- senin yalnız erkek akrabaları vans olabildiğini söylemeleri üzerine

"Anne-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay

vardır. "87 ayeti nazil olmuş, Allah Rasfilü, hemen onlara haber gönderip Allah'ın kadınlara da mirastan pay ayırdığını bildirmiş­

tif8B.

10. Yetimlere Empati İle Yaklaşmak

Kur'an yetimlere karşı davranış sergilemede 'vicdan'a ve

'şuur altı eğitimi'ne büyük önem vererek yetimlerle olan ilişkilerin

empati zemininde yürütülmesi istenmektedir. "Arkalarında güçsüz çocuklar bırakıp ölecek olsalar, çocuklarının hô.li nice olur diye

kaygı duyanlar, yetimlere haksızlık etmekten korksunlar, Al- lah' dan sakınsınlar ve doğru konuşsunlar. "89 ayeti bunu ifade eder.

Ayrıca Allah Tefila;" ''.O seni yetim bulup barındırmadı

mı? "90 buyurarak elçisine, onu· yetim iken çeşitli vesilelerle koru- yup muhafaza ettiğini. hatırlannakta; ardından, "Öyleyse yetimi hor görme!"91 buyurarak kendisine nasıl sahip çıkıp himaye etmişse onuiı da yetim kull~a öylece sahip çıkmasını, onların dertleriyle ilgilenip sıkıntılarını gidermeye çalışmasını istemektedir.

86 en-Nisa, 4/127.

87 en-Nisa, 417.

88 Yazır, Hak Dini, II, 474.

89 en-Nisa, 4/9.

90 ed-Duha, 93/6.

91 ed-Duha, 93/9.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gençlerin zararlı akımlardan kendilerini korumaları ve bu dünyada mutlu ve huzurlu bir hayat sürüp ahirette ebedi kurtuluşa erişebilmeleri için ibadet

Baskı (Ankara: Gece Kitaplığı Yayınları, 2015), 10; Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim Meali -Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri-, 1. Besmele’nin Türkçe çevirisi hakkında geniş

sözcüğünü kullanmıştır. Halbuki phlebotomy kelimesinin manası damardan kan alma yani “fasd”dır. Dolayısıyla yazarın iki farklı kavramı birbirine karıştırdığı

Kaynak: Koç, Din Eğitiminde Etkili İletişim; Köylü, Psiko-Sosyal Açıdan Dinî İletişi; Hasan Tutar vd., Genel İletişim, Kavramlar ve Modeller (Ankara: Seçkin

Yukarıdaki rivayetlerde komşu kelimesi mutlak gelmiştir -. Müslüman, kafir, hür, köle, dindar, fasık, dost, düşman, yerli-ya- banci, akraba, akraba olmayan, evce

13 Allah’ın varlığı hakkında (O’nu kim yarattı? Nasıl oluştu? vb) 11 Allah'ın varlığının kanıtının olup olmadığı hakkında (Somut delil) 11 Cinlerin musallat olup

29 Bu yapılanmayı ifade eden, hatta anlamını özelleştiren vahdet kelimesi, müstakil varlığı olan her bireyin, kendi- sini bütünün işlevsel bir parçası olarak

6 Bu ayette ifade edilen “nazar” eyleminin eğitsel açıdan taşıdığı değere dair ayrıntılı bilgi için bkz.. peygamber haricindeki kişilerin söz