• Sonuç bulunamadı

İstanbul’la Hasbihal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul’la Hasbihal"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Zeynel BEKSAÇ

Hiç hesap yapmadım

Bu kaçıncı gelişim sana bilmiyorum Bildiğim tek şey

Yeniden kolların arasındayım İstanbul Biraz yorgunum ama

Neşem de buruk

Öyle garip bir hâldeyim işte Gönderme, bırak beni kalayım Oturma izni isteme benden Kadim bir dostluk bizimki Hatırla dağlardan denize indirilen Bir gemi de bendim

Senin anlayacağın

Fatih’ten beri adımlarım sokaklarında

Bırak bir tepe de ben olayım sende ilahi şehir Bir iftar vakti

Bir bardak soğuk su İçeyim sofranda Beni hemen gönderme Bırak kalayım

Yanacaksam sende yanayım Martılar bilmesin hüznümü

Tedirgin olmasın Yeni Cami’de güvercinler Süleymaniye’nin ezanları inceden inceye Dağıtıversin dağlanan yüreğimi

Aslımı sorarsan Rumeliliyim Kendimi bildim bileli

Dilimin nöbetindeyim

Türkçemin hapsinde elleri prangalı hem de

İstanbul’la Hasbihal

(2)

Ah İstanbul Itri’nin faslında Bir udi de ben olayım Bir de Prizren şivemle

Türküler yakayım bağlamamla Bırak hasret gidereyim biraz O kadarını da çok görme Bir köşe bir pösteki Ayırsın hancı Hâlim pek yok ya

Mahmutpaşa’da bir hamal Sana olan özlem yükümü Sırtlayıversin

Ah İstanbul!

Yakınıyorum diye sanma Benimkisi bir hasbihal

Bak işte içimde fırtına kasırgalar Yağız atlar kara kışlara yol almada Nedir, güneş mi kayıyor avuçlarımdan Umut ovalarında seller mi kopuyor Uzakta görünen başı karlı

Gençliğimin dağları mı Hüzün yüklü kara bulutlar Neyin habercisi

Söyle İstanbul

Ayrılık mı var bu işin sonunda Sana anlatacaklarım çok var oysa Fokur fokur kaynayan çaydanlık gibiyim Bir dökülebilsem

Demim neler söyler neler Gene de şunu bil yeter

Bunca yıl yol aldım düzde, yokuşta, bozkırda Kaygım insan olabilmek

Ve sevmekti Ah İstanbul!

Alnımın kırışıklarını bir oku

(3)

Oku ki o hep halkını sevdi der Sevmek huzurun çırasıdır bilirsin Varsın çığ gibi büyüsün sevgi

Gökkuşağı renkleriyle gülümsesin insanlık Barış yağmurlarıyla ıslansın artık Filistin Urumçi, Myanmar vahşetle uyanmasın Keyfince hoyrat söylesin Türkmen kardeşim

Çanakkale, Auschwitz, Srebrenitsa, Kerbelalar yerine Dünya barışçıl yollarda

Yunus’ça arşınlasın yarınlara Gömülsün savaş borazanları Ah İstanbul!

Şar Dağı eteklerinde koşan bir çocuktum ben Körağa Sokağı’nda oyunlar oynayan

En çok da futbola düşkün

Akşam kararmadan eve dönmek âdetten değildi Üzerine toz şeker dökülmüş ekmek dilimini Çeşme suyuyla ıslandırır

Açlığımızı öylece geçiştirirdik

Şehrin dışında Dutluk’taki dut ziyafetini

Saat Kule, Kale, Akdere kıyılarında geçen zamanı

Ramazan akşamlarının rengârenkliliğini unutmak mümkün mü Yemin billah Yakup’un babasının yaptığı tahta arabasına binmek Yarış arabalarının zevkinden bir farkı yoktu

Ya Saat Kule boğazında

Davut Ağa’dan gizli otlukhanede çevirdiğimiz filmlere ne demeli Senin anlayacağın sokağımız başlı başına bir Yeşilçam’dı

Mamo, Mesut, Sülo, Vayçe, Rido, Memet, Recep, Cavit gibi Birbirinden renkli delileri vardı yaşadığım şehrin

Gel gör ki ne ettimse Rido’nun ahşap

Çocuk oyuncakları yapmasının sırrını öğrenemedim Mamo’nun da şehri ikiye ayıran Akdere ırmağının taşlarını Büsbütün temizlemeye ömrü yetmedi

Ah İstanbul!

Çocukluğumun anıları bunlarla sınırlı değil elbet Aynalı kurabiyesiyle, renkli gözlükleriyle Karabaş’ı

(4)

Kiraz, üzüm bağlarıyla Bülbüldere’yi Orada sinema starları gibi

Günümüz stendapçılarına taş çıkartacak

Abdullah Palyaço, İtfaiyeci Elez, İrfan Doktor, Reşat Lale gibilerinin Orta oyun temsilleri, bardak oyunlarını

Yumurta tokuşturulan Daltulum’u

Kırkpınar, Santral, Mlin, Naşeç’teki teferiçleri Drim’de arkaüstü yüzerken tava yiyen

Namı diğer Avni Çesteneci’yi

Toçila, Poslişta’da içilen buz gibi suyu Akşamları alnımızda yanıp sönen Ateşböcekleriyle bağ dönüşlerini

Çocuk adımlarımla yolu uzadıkça uzayan Tarlaya ekmek götürüşüm

Belleğimde nasıl da yer etmiş

Al işte Paliçko’nun süslenmiş gelin arabası geçiyor mahallemizden Elleri kınalı Çingene Resmo def eşliğinde

Avazı çıktığı kadar Ramizem’i söylüyor

Yüzüne aklık, tel sürülmüş gözü yaşlı körpe gelin Gelin arabasına bindiriliyor

Çintan gömlekli kadınların naralarıyla

Tombul Paliçko önce boynundaki maramayla terlerini siliyor Sonra atları kamçılayıp

Ağır ağır uzaklaştırıyor mahallemizden arabayı Ah İstanbul!

Göç yağmurlarıyla sulanan toprağın Çocuklarıyız biz

Trenlerin, otobüslerin ardından Sallanan mendiller hâlâ ıslak Yollar bu yüzden uzar gider Gurbet bu yüzden acı ve çekilmez Bizim ora erkekleri türküler eşliğinde Kamyonlarla askere uğurlanırdı Ellerindeki ahşap sandıkları içinde Tıraş makinesi, birkaç kurabiye Bir de ayva olurdu

(5)

Ah İstanbul!

Efkâr basınca bizim oralarda Çanakkale, Yemen türküsü Daha bir içli söylenir

Bir başka yürek dağlar Rumeli türküleri Gençlerin sevdalanışı

Türkçemin asilliği Bir başkadır Ah İstanbul!

Gene de beni tutma Elimi, kolumu bağlama Evlad-ı Fatihan’ım ben

Bırak tez elden varayım Urumelime

Tuna, Arda, Akdere, Vardar aktıkça oralarda Buralarda nasıl dururum ben

Yeminim var kaldırımlarına Sokağına, taşına, dağına Çeşmelerinde akan suya, Irmaklarında yüzen balığa Bahçelerinde açan kadife güle, Duvara yaslanan hanımeline Karına, yağmuruna, yeline Toprakta yatan yatırına Camide namaz kılan mümine Dilimce okuyan küçük kardeşime Şairime, sanatçıma, halkıma Hoşgörüyü sinesine çekenlere Barış tohumları ekenlere Gökteki yıldıza, aya Yol ver gideyim İstanbul

Alışkanlıklarımın sürüklediği yere

Referanslar

Benzer Belgeler

Here are things the intrepid shopper might look for: inexpensive d enim s-pants, jackets, boots, purses; brass cym bals from a street seller—traditionally used by

Sahi bu kalabalığa nasıl oldu bu kadar alışmam Sürekli alışmam/. Bir

Dokuduk gelecekten gelen geçmişini Bin gariplik verdik bir İstanbul aldık Şimdi İstanbul’un ikindi tenhalığında Eridik ermek için. Bir uslu sokağında İstanbul Müvezzi

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Bu­ güne dek hiçbir yazarın sormadığı bir soruyu bile sordu kendine “Ne­ den bu kadar çok sattı bu kitap.. A- caba bende farkında olmadığım bir bayağılık mı

açısından daha fazla ücret, iş güvenliği; daha huzurlu çalışma onamı, yeni yatırım ve istihdam olanakları sağlaması yanısıra, daha fazla ve.. kaliteli

E ğer Vedanta şirketinin Hindistan’ın doğusunda Orissa’daki Niyamgiri Tepeleri’ndeki boksit madenciliği planlarına devam etmesine izin verilirse, bu durum bütün bir

Eğer uluslararası şirketlerin sözcülerini ve onların medyasını dinlerseniz, olası dünyaların en iyisinde yaşıyoruz: Piyasa egemenliğinde bir ekonomi artı