• Sonuç bulunamadı

.iı,XI iL S

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ".iı,XI iL S "

Copied!
51
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

• oğu apartmanı, T a k s i m . Y. Mimar RebiT Gorbon ve Mustafa Can • Atlı spor binası, İzmir. Y. Mimar Halit Femir

• Polis kollejl proje m ü s a b a k a s ı . Y. Mimar K e m a l Ahmet Aru (birinci mükafat). Y. Mimar B e h ç e t Ünsal (ikinci mükâfat). Y. Mimar Orhan S a f a , Adnan Kuruyazıcı (üçüncü mükâfat). £ Müstakil r e s s p m ve heykeltraşların re- sim sergisi. Y. Mimar B e h ç e t Ünsal • Küçük Halkevleri tip projeleri. Y. Mimer Sabri Oran • 1509 (Hicrî 915) s e n e - sinde Istanbulu b a ş t a b a ş a h a r a b e d e n zelzelede şehri tamir için alman tedbirler. Zarif Orgun • Modern h a s t a h a n e inşaatı. Çeviren: Adnan Kolatan • Terasların izolasyonu. Çeviren: Adnan Kolalan B Seri ve basit inşaat. Y. Mi m a r Zeki Sayâr • Şehlrci-Mimar Slr R a y m o n d Unwin • Köy Enstitüleri mezunlarının çalışacakları yerlerde yap-

tırılacak okul binalarının plânlarına ait m ü s a b a k a ş a r t n a m e s i | Haberler | Piyasa cetveli |

u n u n

1 0 u n c u Y ı l 1 9 4 O İ s t a n b u l . . F l a t ı 1 5 0 K u r u ş

(2)

u n u n

Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K ve D E K O R A 1 I F S A N A T L A R D E R G İ S İ NEŞREDENLER: Y. M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş ve Y. M İ M A R Z E K İ S A Y A R İ D A R E Y E R İ : A N A D O L U HAN No. 32 İ S T A N B U L . T E L E F O N : 21307

L ' A R C H I T E C T E : R E V U E M E N S U E L L E D ' A R C H I T E C T U R E , D / U R B A N ı S M E e t d e D E C O R A T ı O N

T H E A R C H İ T E C T : MONTHLY PUBÜCATION ON ARCHİTECTURE, C ı T Y P L A N N ı N G A N D D E C O R A T ı O N

D E R A R C H I T E K T : MONATSHEFT FÜR BAUKUNST, STAEDTEBAU u. DEKORATION

I N H A L T S A R K I T E K T

Monatsheft für Baukunst, Staedtebau und Dekoration Herausgeber: Architekt Abidin Mortaş u. Zeki Sayar.

Miethaus in Taksim (istanbul; Arch. R. Gorbon u. M. Can S. 145 Aufenhaltspavillon auf dem Reunplatz in izmir • H. Femir 145 Wettbewerbsentwurfe für das neue Polizeilizaeunı in Ankara

1. Preis • K. Ahmet Aru 150 2. » Behçet Ünsal !52 3. • • Adnan Kuruyazıcı 154 Entwurfe für kleine Volkhauser » Sabri Oran 169 Frühere Erdbeben in istanbul Zarif Orgun 104 Moderner Krankenhausbau Aus der (D.B.Z.) A. Kolatan 168 Begehbare Daecher und Terassen Aus dem Baumeister 177 Schnelles und einfaches Bauen Arch. Z. Sayâr 182 Sir R. ünwin, sein Lcben und seine Werke Aus (Br. Royal Arch. Journal) 185

Nachrichten 189 Baumaterialpreisc 192

S O M M A I R A R K I T E K T

Arch. Abidin Mortaş et Arch. Zeki Sayâr.

Anadolu Han No. 32. İstanbul. lOĞme Annâe. No. 7-8 - 1940

Maison de rapport "Doğu„ (Taksim) Arch. R. Gorbon, M. Can P Bâtiment aux sports hyppiques (izmir) » Halit Femir Concours de collöge Policier

1 er prix » Kemal Ahmet Aru 2 eme » » Behçet Unsal 3 • » » Orhan et A. Kuruyazıcı Les projets-types des petites <Maisons du Peuple- » A. Sabri Oran Reparation des Iieux detruits jadis par les tremblements

de terre il istanbul par Zarif Orgun Constructions des H6pitaux modernes (D. B. Z ) trad. par A. Kolatan L'isolation des Terrssses Traduit de (Der Baumeister) Construction rapide et simple Arch. Zeki Sayâr Le portrait du cdlfcbre architecte Sir R. Unwin

Concours des Ğcoles vlllageoises Nouvelles

La liste des prix des mateciaux de construction

(3)

/3UP

AHÎUH

A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E D E K O R A T İ F S A N A T L A R D E R G İ S İ N E Ş R E D E N L E R

Y . M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş Y. M İ M A R Z E K İ S A Y Â R

19 4 0

i s t a n b u l .

(4)
(5)

Ön görUnUş

D o ğ u a p a r t m a n ı (Taksim) Y. Mimar Rebiî Gorbon ve Mustafa Can

B u kira evi T a k s i m meydanına çıkan c a d - dede, eski E m l â k Şirkeeti arsalarından biri üzerinde mimar R e b i î G o r b o n u n projesine göre

ve mimar Mustafa Çan'ın nezareti altında yapılmış- tır- Arsanın sahası ve oryantasyonu iyi bir p r o j e vu- cude getirmek için bütün vasıfları haizdir.

(6)

Y e n i T a k s i m mahallesinde sekiz, on seneden- beri yapılan binalar o k a d a r kötü, kalfa ve beton- arrneci eserleridir ki, ( D o ğ u ) kiraevi gibi bir k a ç m i m a r eseri bunlar arasında h e m e n temeyaüz et- mektedir.

Binanın zemin katı geniş bir mağazaya tahsis edilmiştir. Üzerinde her katta üç daire ve zemin katın arkalarında da ikişer odalı iki daire ki mecmuan 1 7 apartımandan ibarettir. A p a r - t m a n l a r ı n taksimatı, büyük bir caddeye nazır bir kira evinin muhtaç olduğu sahayı bol bol temin edecek mahiyettedir.

S o k a k cephesi geniş bir kavis çizen binanın bu yüzüne h e r üç apartımanın kabul odaları tesa- düf ettirilmiş ortada yaıplan müteaddit kurlara ser- vis kısımları yerleştirilmiş ve y a t a k odaları arka cephe üzerine konulmuştur. A r k a d a kâfi miktarda bahçesi, dolayısile bol güneş ve ışığı vardır. Salon- ların, y a t a k odalarının, hol ve koridorların eb'adı son zamanlarda tesadüf ettiğimiz ve iktisadî düşü- nüşlerle yapıldığı iddia edilen, dar ve asgarî eb'attaki binalar gibi olmayıp, rahat ve adeta ferah verici bir şekildedir.

Haricî mimarî bakımından yukarıda dediğimiz gibi cephe, m i m a r a zengin bir eser yaratmağa im- kân verecek bir vüsattedir. Buna rağmen bina- nın plânındaki muvaffakiyet haricî mimarî de elde edilememiştir. Bilhassa p e n c e r e boşluklarının na- zarî eb'attan ç o k büyük açılmış olması nazarı dik- kati caliptir.

C e p h e detaysız ve ç o k sade bırakılmıştır. Diğer taraftan binanın iki ayrı antresi olması b a k ı m cihetin- den müşkülâtı mucip olan ve ayni z a m a n d a maliyeti arttıran ve saha kaybettiren bir sebeptir. Dairelerin bir umumî merdivenle ve ayrıca servis merdiveni ile sirkülasyonu temin edilebilir diye düşünülürse de, arsanın tulanî vaziyetinin mimarı bu şekle mecbur etmiş olması ihtimali d a h a kuvvetlidir. M i m a r Rebiî G o r b o n ve Mustafa Çan'ı bu güzel eserlerinden do- layı tebrik ederiz.

(7)
(8)

A t l ı s p o r b i n a s ı ( i z m i r ) Y. Mimar Halit Femir

(Belediye fen heyetinde)

İzmir Belediyesi t a r a f ı n d a n ; yeni yapılan h i - p o d r o m u n münasip b i r yerine ata binenler için ya- pılan bu bina yüksek m i m a r Halit Femirin eseridir.

Bina iki kattan ibarettir. Z e m i n katında kadın ve erkeklere ait o l m a k üzere birer helâ ve ikişer adet duş ve bir vestiyer mahalli vardır.

B i r m e r d i v e n l e birinci k a t a çıkılmaktadır. B u - rada 6 X 8 e b ' a d ı n d a geniş bir salon vardır. A y r ı c a merdivenin y a n ı n d a küçük idare odası bulunmakta- dır. Salonun m e y d a n a b a k a n c e p h e l e r i n d e atlı müsa- bakaları s e y r e t m e k için bir teras yapılmıştır. B u kat m ü s a b a k a l a r ı seyredenlere tahsis edilmiştir.

(9)

getirdiği şekil, çalısının arka cepheye doğru tek i n e . yilli olması, alt katının drzli taş duvar, üst katın a h . Haricî mimarî itibarile bina orijinal bir ifade- dedir.Kısmen kolonlar üzerinde olan üst katın vücude

şap olması, bize Şimal memleketleri modern mimari- sini hatırlatıyor.

Bina küçüktür fakat sevimli bir mimariye mâ- liktir. Halit Femir'i bu eserinden dolayı tebrik ederiz.

Cepheler

(10)

P o l i s k o I I e i i p r o j e m ü s a b a k a s ı

Y. M i m a r Kemal A h m e t A r u (Bir i mükâfat) Bir müddet evvel A n k a r a d a j a n d a r m a enstitüsü

yanında inşa edilecek polis koleji için bir p r o j e mü- sabakası açılmıştı. Müsabakaya bir ç o k mimarlar iş- tirak etmiş neticede mimar K e m a l A h m e t Aru'nun projesi birinci olarak seçilmiştir.

B u projenin birinci olarak seçilmesine âmil olan mühim sebepler, arazi vaziyetine son derece uygun- luğu ile civarındaki binaların karakterinde olmasıdır.

Ayni müsabakada Mimar Behçet Unsalın pro- jesi ikinciliği v j Mimar Orhan ile A d n a n Kuruyacı- nın müştereken yaptıkları p r o j e üçüncülüğü kazan- mıştır.

A n k a r a polis kolleji müsabakasında birincilik kazanan projenin izah notu

Mevki :

Kollej D i k m e n yolu üzerinde Demirtepede mev- cut polis j a n d a r m a enstitü binasının 6 0 metre cenu- buna v e 1 0 metre gerisine aynı seviyede inşa edile-

Tertip :

Bina esas itibarile üç kısma ayrılmıştır : a — Mektep

b — Pansiyon

c — Eski programda iki kısmı birbirine b a ğ - konferans salonu ve jimnastikhane, yeni prog- ramda yüzme havuzu.

B u ü ç kısım araziye intibak ederek yamacın üzerine doğru yükselmektedir. Pansiyonun zemin katı mektebin birinci kat seviyesindedir. Orta kı- sımda büyük mahaller bulunduğundan burasının ir- tifaı mektepten bir metre k a d a r yüksek düşünülmüş ve pansiyonla mektep mutavassıt bir irtifada bir maş- la birbirine bağlanmıştır.

Haricî tesir :

Bina şehir tarafına doğru açılmış ve bütün kol- ları bu cepheden m e r î olacak şekilde tertip edilmiş- tir. Mevcut j a n d a r m a enstitüsü ile yapılacak Polis ko- leji aynı müesseseye ait iki yakın bina olacağından lıyı

esas antredeki maşlarda enstitünün karakteri muha- faza edilmiştir. Mektebin şark cephesindeki pencere- lere saçaklar düşünülmüş ve sınıflar tabiî şekilde göl- gelenmiştir.

Programın tertibi :

Mektep : ön kolu teşkil etmektedir. Bu kısımda iki kata taksim edilmiş, enstitü v e kolejin dersane-

(11)

Zemin kat plânı

• 1 . 1 . -

.iı,XI iL S

;

. i P i E i r '

leri vardır. Bodrumunda iş odaları, kömürlük ve ka- lorifer dairesi bulunmaktadır. B u kolun cenubunda bir katlı ve kapıları arka cepheye açılan mektebin garajı vardır. T a l e b e l e r için ön cephede ayrı bir antre ve gardrob düşünülmüştür.

Pansiyon : A r k a kolu teşkil eder. Bodrum ka- tında bütün m e k t e b e ait servisler, zemin katına ye- mekhane ve kantinler, birinci kata da yatakhaneler yerleştirilmiştir. B u kısmın başından avluya çıkışlar vardır. Pansiyon kolunun şimal ucunda arazi iki metre kadar düştüğünden, kolun yarı uzunluğuna kadar bir ikinci b o d r u m kazanılmış ve m e k t e b e ait depolar da buraya konmuştur.

Orta kısım : Bu kısımda evvelce konferans sa- lonu ve jimnastikhane üst üste olarak düşünülmüş- tü. Bilâhare kolej idaresi p r o g r a m d a tadilât yapmış bunların yerine kapalı bir yüzme havuzu is- temiş ve bunun üzerine bodrum seviyesinde altı met- re irtifamda kapalı yüzme havuzu yerleştirilmiştir.

Orta kısımdaki büyük geçit vasıtasile mektebin bi- rinci katı pansiyonun zemin katma bağlanmaktadır.

İnşa sistemi :

Bina beton arme iskelet olarak inşa edilecek-

tir. Çatı saçaklı ve dereler asma olacaktır. Çatı ör- tüsü kiremittir. Esas antre kısmı, sokler, ve diğer tali girişler A n k a r a taşile kaplanacaktır. Doğramalar ahşaptır. Yüzme havuzunun pencereleri demir ola- caklar.

r

T U T

m-

(12)

"AR„ Rumuzlu proje

« D ' v I M İ F l ,

' ı ı

H n - " n j a t ? " i

g l Z O Z T ^ - ••• j

Y. M i m a r Behçet Ünsal (ikinci mükâfat)

( A R ) Rumuzlu p r o j e y e ait izah notu.

U m u m î vaziyet :

Polis Enstitüsünde olduğu gibi kollejin umumî antresi Dikmen - Necati bey yolu üzerindedir. Meyilli araziden, aynen Enstitüde olduğu gibi ağaçlı teraslarla çıkılmaktadır.

K o l e j ile Enstitü mimarî bir ansambl teşkil e t . mek üzere yerleştirilmiştir. Bunun faydaları :

Enstitü' kolejin yüksek bir devamıdır. İki okulun birbirile daimî alâka v e münasebetleri vardır. B i r pergola iki binayı bağlamaktadır.

İki bina arasında bir büyük merasim v e spor meydanı vücude getirilmiştir.

Enstitünün mimarî formları k o l e j d e d e kullanı- larak müşterek armoni temin edilmiştir. Binanın mi- marisi bir taraftarı da devlet mahallesinin mimarisi

B o d r u m katı :

Arazi meyillerinden istifade edilerek ön blokun altına yerleştirilmiştir, ( m a k t a a dikkat) kömürlük garaj atölyesi kalorifer bu kattadır. Buraya jimnas-

1 i î L ± M ± - -

(13)

tik geçidinden girilir, garajın rampası vardır.

Zemin kat :

Bu katta idare müstakil ve hususî vaziyettedir.

Nizamiye karakolu antrededir. Büyük antreden kon- ferans salonuna geçilir. Sınıflar cenubu şarkidedir.

İnşaat :

Umumî olarak beton arme karkas ve tuğla dol- ğu olacaktır. Bodrumda taş inşaat olacaktır.

Çatı az meyillidir. Lüzumu halinde ahşap ki- remit çatı da olabilir.

H g J M g B S : İE3E3] S S S S^S^g j s g ^ j .j

E 5 S E Î

«N

y y y y

Cepheler

Pencereleri saçaklıdır. Yemekhane iç kura ve çiflik tavafına bakar.

Üst kat :

Bu katta yatakhane, revir, kütüphane ve mual.

limler ile üç sınıf vardır. Konferans salonunun balko-

ı l ı

n

i l i S B j E Hti M İ ıs İt m IjpEJ'lİ]!..

A R Z TER

İ T

j ı r z r y . ı p ^

(14)

"222,, Rumuzlu proje.

Y . M i m a r O r h a n S a f a , A d n a n K u r u y a z ı c ı (üçüncü mükâfat)

2 2 2 rumuzlu projenin izah notu

Mevcut polis enstitüsü binası, Polis Kolleji pro- jesi için esas alınmıştır. K o l e j binasının Enstitüyü itmam edeceği düşünülmüş v e karakterinde sadelik gözetilmiştir, caddeden ayrıca bir methal açılma, mıştır. P r o j e d e tabiî zemin vaziyetine uyulmuş, faz- la hafriyatan, aynı zamanda binanın toprağa gömül- mesinden kaçınılmıştır.

Zemin katı tedrisata ve yemekhaneye tahsis e - dilmiştir. Birinci katta yatakhaneler ve revir mevcut- tur. Bodrum katının bir kısmında iş odaları ve jim- nastik salonunun b a h ç e ile irtibatı temin edilmiştir.

Bodrum katının diğer aksamı servis kısımlarına tahsis edilmişitr.

I 1 1 — i 0011100000^-

|. hnpnnİHİmn!

m

R H f f l r

Ön cephe

(15)

M ü s t a k i l r e s s a m ve h e y ke 11 r aş I a r i n r e s i m s e r g i s i Yazan : Y. Mimar Behçet Ünsal

Türk san'atkârları; dünyanın en nazik v e en- dişeli bir zamanında, iki büyük plâstik sergi açtılar:

biri A n k a r a d a , diğeri Istanbulda.Bu sergiler ; sulhsever ve sanatkâr bir milletin, imanlı v e iradeli varlığının en karakteristik bir ifadesi değil midir? Sanat olgun- luğu, medenî bir milletin içtimaî ve ahlâkî seviyesini gösterir. B u itibarla bütün dünya; en sefil ihtirasların peşinde sürüklenirken Türk ressamları asîl devleti- nin sarsılmaz kudretine emin olarak insanî duygu- larını, heyecanlarını plâstik eserlerde göstermişlerdir.

B u imanla çalışan ressamlarımız; dağcılık kulübün- de kalite itibarile zengin bir resim sergisini ( 2 9 ilk- teşrin - 1 7 ikinci teşrine) kadar ziyaretçilerine açık bulundurmuşlardır.

Onbir senelik mazisi olan bu birliğin teşhir ettiği olgun v e orijinal eserlerini takdirle seyretmekteyiz.

Derin bir feragat içinde çalışan resamlarımızı gücen- dirmeden yalnız, sergide bulunan eser v e sanatkâr- ların psikolojik kıymetleri hakkında pek kısa bir kri- tik yapmağı faydalı buldum.

Salona gireıken Edibin, Mısır heykelleri gibi büyüklüğe, hacim, kütle v e maharete kıymet veren eserlerini görüyoruz. Edibin eserlerinde : yüksek dağ silsilelerine, daha yüksek tepelerden bakan mütehak- kim bir eda var. Ressam b u halle, bize iç âlemini ne samimî anlatıyor.

Ziya : karanlık ve ağır tonların armonisini, ge-

niş satıhlar içinde gösteriyor, (natürmort v e oturan k a d ı n ) tabloları, sanatkârın orijinalitesini ifadeye kâ- fidir.

V e k a r v e ruh sükûneti içinde klâsik çalışan Fahriyi, (kendi portresi) ve ufak bir peyzajile seyre- diyoruz. Sanatkâr. ı e n k canbazlıklarından tiksinir ve plâstiki aşan uçurumun kenarında dolaşmağa tenez- zül etmez. Onun renklerinde gurur, şüphe v e müp- hemiyet yoktur. T o n ve renkleri, histen ziyade, şuur ve bilgi tayfından süzülerek titiz bir eda ile tuvaline sürülmüş gibidir.

Hakkının, zengin tuvalleri içinde en kuvvetli- leri : kadın portresi v e T r a k y a y a ait olan bir pey- zajıdır.

İlhaminin, tuvalleri bize geniş satıhlar içinde pek acele hazırlanmış hissini veriyor.

Gönül ister ki bu eboşlar, daha sabırlı ve bitmiş bir tablo ifadesini kazansın. Eserlerinin ihtiva ettiği mâna : sanatkârın henüz kendini tatmin edemediği ve bir gün sanatinin son dalgaları içinde çırpınırken kendini bulacak ve bize hak vereceğine inandırıyoı.

Kemanlı natürmordu onun, b u edadaki resimlerinin en kuvetlisi görünüyor.

Zeki : geçen yıl ( D e v l e t resim v e heykel ser- gisi) nde birinci mükâfatı alan ( A T A T Ü R K ' ü n ce- naze merasimi) namındaki tablosile sergiye derin bir azamet v e huşû vermektedir. Eserin mevzuu v e

(16)

Ziya

teknik kıymeti hakkında bir kritik y a p m a k lüzum, suzdur. Çünkü, bu eser hakkında evvelce lâyık olan kıymet ve hükümler verilmişti. Zannederim Zeki, bu eseri tekrar teşhir etmekle, onu görmek zevkinden mahrum kalan İstanbulluları da memnun etmek iste.

miş olacak.

En çok eser teşhir eden Mustafa Turgut T o k a t , serginin en orijinal bir şahsiyeti olarak görünüyor.

Fahri

Mahmut Cüda

H i ç kimseye benzemiyen ve hiç kimseyi taklit etmi- yen sanatkâr, ruhunu tazip eden sıkıntı ve feryatla- rını, mebzul renklerinin şiddetile ifadeye çalışıyor.

B u velût sanatkâr; nüanslar içinde bir renk âlemi y a r a t m a k emelindedir. K â h kontrast renkler ve kâh mavi ve sarıların ve yeşil gamların en dominant kıy- metlerile, dar kabuğu içinden fışkırmak istiyen bir ruh haletini ifade ediyor.

Faruk

(17)

A n k a r a d a ( A T A T Ü R K ) heykeli, çiçekler, hey- beli ve sabanca eserlerinde hep aynı karakter sezil- mektedir. Eserlerinde ğri ve dinlendirici tonların bu- lunmamasının sebebi a c a b a ruhunun neşeye olan tahassürü müdür? Y o k s a Şark güneşinin göz kamaş- tırıcı ateşin renklerini tablolarında ebedileştirmek mi istiyor? kimbilir!

Kemalin, tuvallerinde dominant vâsıf : renk kontrastıdır. Sanatkâr aynı kıymette en parlak sarı ile en koyu siyahı ve en aydınlık yeşille Prusya ma- visini yan yana komaktan derin bir haz duymaktadır.

Tuvallerinde uzaklık ve yakınlık mefhumu, tonalite farkı bu şiddetli tezadlar içinde adeta kaybolmuş, ( a t m o s p h e r e ) e isyan eden ve derinliklere kıymet vermiyen bir hal sezilmektedir. Resimlerinde renk prespeklifini desen ile göstermek temayülü ve tez- canlılık göze çarpıyor.

Sabiha : desenlerinde mahir tekniği ve samimî cazibesile seyircilerin takdirini kazanmaktadır.

B u sanatkârların en titizi olan Mahmudun, klâ- sik bir ifade taşıyan eserlerinde, F l a m a n üstadlarını hatırlatan derin bir sabır ve temizlik var. R e n k tuş- ları adeta yıkanmış, süzülmüş ve perdahlanmış gibi- dir. Kullandığı fırça kuş tüyünden yapılmışa benzer.

Mahmudun tuvallerinde tereddüt, kararsızlık ve müp-

hemiyet yoktur. Sanatkâr son kararını, evvelce uzun ve muztarip bir teemmülden sonra vermiştir. Artık o tuvallere, bir fırça daha sürülemiyecek katiyeti haizdir. Mahmut, his ve heyecanlarını, bilgi ve tekni- ğinin en had süzgeçinden süzdükten sonra tuvaline sürmüş gibidir. O süzgeçten kurtulmuş biri ki poşadı adeta hürriyetine kavuşan bir varlık gibi öteki eser- lerinin yanında mağrurar.e raks etmektedirler. Mah- mudun çalışma tarzını, gözleri tabiata yumulmuş ve kullandığı paletini bile göremiyecek bir şaşkınlıkla yolunu kaybetmiş genç amatörlere tavsiye ederiz.

Yıllardır, hayatlarını mukaddes bildikleri sa- natları uğurunda yıpratmış bu olgun sanat üstatları- nın yanında henüz sanat hayatına atılan genç res- samlardan Ferruh, Selim ve F u a d m tuvalleri bize ümit verici kıymetleri taşımaktadır. F a k a t sanat yol- culuğunun başında her tehlikeden gafil olarak mest bir halde yürüyen bu gençleri şımartmak ve onları gurur kanserile kangren e t m e k istemem. Onlara bu sanat yolunun dikenli, bin ferağat, bin hiyanet ve her türlü felâketlere mütehammil metin bir ruh sa- labetine sahip olmalarını hatırlatırız. Kendilerini al- d a t m a d a n ve garabetlere sapmadan yürüyebilmek için taşkın heyecanlarını bilgi ve şuur kaynakları için- de yıkamalarını tavsiye ve müstakil ressamlarımızın büyük fedakârlıklarla m e y d a n a getirdikleri muvaf- fakiyetlerini d e tebrik ederim.

(18)

K ü ç ü k H a l k e v l e r i T İ P p r o j e l e r i Y. Mimar Sabri Oran

C. H. Partisi Müşavir Mimarı

Cumhuriyet H a l k Partisi G e n e l Sekreterliği ta- rafından, yurdun muhtelif kaza ve nahiye merkezle- rinde yapılması düşünülen, halkevleri için iki tip pro- j e hazırlattırılmıştır. H a l k Partisi, bilhassa kaza v e köylerde, halkevleri faaliyetine ç o k ehemmiyet ver- diğinden bunlara lüzumlu binaların sür'atle v e b i r program dahilinde m e y d a n a getirilmesine çalışmak- tadır. B u maksatla, G e n e l Sekreterlikte bir müşavir mimarlık ihdas edilmiş v e yüksek mimar A h m e t S a b r i Oran tayin olunmuştur.

Müşavir mimarlık; memleketimizde yapılan halkevleri projelerini tetkik etmekle b e r a b e r bazı halkevlerinin projelerini d e tanzim etmektedir. B u mey anda K o n y a vilâyeti halkevi projesini mü- şavir mimarlık yapmıştır. B u n d a n başka bu sayımız- da neşrettiği mizprojeler kaza merkezleri için, küçük ve büyük iki tip olarak hazırlanmış bulunmaktadır.

Küçük A tipi Halkevi projesini tetkik edersek;

B u bina takriben 2 7 5 'metrelik bir sahaya m â - liktir. İdare kısmı altında küçük bir bodrum katı var- dır. Büyük salonun ve diğer kısımların altı doludur.

Binanın mühim bir kısmını merasim salonu işgal et- mektedir. İdare kısmı bu salonun irtifaı içinde iki kat olarak tanzim edilmiştir. Z e m i n katta b i r okuma odası vardır. Binanın plânı iktisadî düşünce- lerin tahtı tesirinde ç o k küçük olarak tan- zim edilmiştir. Küçük A tipi plân bir kaza merkezi için değil belki bir nahiye merkezine kifayet edeblir.

Küçük bir antre ile zemin kat holüne giriliyor, sa-

Birinci kat plânı

lonun grişi bu hol üzerindedir. Karşıya vestiyer ve bir küçük kat merdiveni geliyor. Vestiyerin yanında bu- lunan helâların kapıları b u hole karşıdır. B u he- lâiarın hol üzerinde olması bilhassa, tazikli suyu ol- mıyan bazı kasabalarımızda hiç d e doğru değildir.

Helâlar kasaba evlerinde olduğu gibi a c a b a binadan biraz daha uzakta tesis edilemez mi? Hiç olmazsa kapıları hol üzerinde olmayarak plânın biraz sapa ve uzak bir kâşesine götürülürse daha iyi olacaktır.

(19)

4 H ® F

s b m

* I I II I h

I I I I I I

Ü?

9 a

i

Arka cephe Merdivenden birinci kata çıkııyor. B u r a d a b e ş tane oda vardır. Toplantı, kâtip, başkan ve saire odaları. F a k a t bu odalar o k a d a r küçüktür ki ek- serisinin 2 . 6 0 metre genişliği var. Halkevleri gibi ka- labalığı çok binalarda bu kadar küçük idare odaları yapmak hiç de doğru değildir. Mimar her halde, iktisadî bir plân yapmak düşüncesine çok sadık kal- mış olacaktır.

Diğer tip A tipinden biraz daha geniş tutul- muştur.

B u plânda projenin ana hatları diğerleri gibidir.

Evin antre holündeki helâlar ile burada da karşıla- şıyoruz. Yalnız idare kısmı daha büyük tutulmuştur.

O k u m a odası toplantı ve diğer odaların eb'adı daha kullanışlıdır. Salon 3 0 0 kişiliktir. Ayrıca ,150 kişilik balkonu vardır. Balkon ve antre katları salon irtifaı-

(20)

ı ö t u r u k i s İ m

ııın içine girmiştir.

Her iki projenin haricî mimarisine gelince; çok

sade ve basittir- Hiç bil millî iddiası yoktur. B u nev'i binaların, gördüğü millî vazife ile uygun bir mimari-

W A K . ' T I T > ' M . 1 / 1 0 S ;

1: S ı ' g ' - û

Zemin kat plânı

(21)

A tipi birinci kat plSnı

(22)

leri olması icap eder. Cumhuriyet ırejiminin, her sa- hada memlekete bahşettiği inkişafların, bir numunesi olan halkevi binalarının umumî hatlarında, ve de- taylarında millî ruh ve heyecanın ifadesi olan motif- leri gözlerimiz aramaktadır.

Halkevleri projelerini neşrederken, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliğinden T ü r k mimarları namına bir cihetin teminini rica edeceğiz.

Halk Partisinin inşasını temenni ettiği küçük halkevleri için muayyen plânlar yapmasını haklı bu- labiliriz. A n c a k vilâyet halkevleri projelerinin tanzi- mine gelince; bunların müsabakalar ile yapılmasını is- temek hakkımızdır. Halkevi mevzuu üzerinde çalış- mak istiyen yüzlerce Türk mimarı vardır. En iyi projede iyi tanzim edilen bir müsabaka ile temin e-

dilir. Burada müsabaka usulünü müdafaa edecek de- ğiliz. Müsabakanın faydası ve lüzumu bütün dünya memleketleri tarafından takdir ve kabul olunmuş münakaşa götürmez bir hakikattir.

Türkiyenin altmış üç vilâyetinin pek azında halkevi binası inşâ edilmiştir. , Daha yapılacak bir çok vilâyet halkevleri binaları mevcuttur.

Binaenaleyh, Parti bu büyük projeleri müşa- virlik bürosunda tanzim cihetine gitmiyerek mutlaka müsabakaya koymalıdır. Müşavirlik bürosunun va- zifesi müsabaka şartlarım hazırlamak, ilk etüdleri yapmak ve iyi bir eser m e y d a n a gelmek için san'at ve teknik bakımından müsabakaya girecek mimarlara lüzumlu ve faydalı notları ihzar etmek olmalıdır.

Mimar A . Sabri Oran'ı, kısa zamanda vücude getirdiği mesaiden dolayı tebrik ederiz.

1:

(23)

Tarih köşesi

1509 (Hicrî 915) senesinde İstanbulu baştanbaşa harab eden zelzelede şehri tamir için alınan tedbirler

Yazan : Zarif ORGUN A*" l * » JA ŞU i

i-

örCTPn^TzTTTTÇB1',

T o p k a p ı Sarayı Müzesi arşivi kurulurken V e - nedik kâğıdından iki yapraklı küçük bir defter na- zarı dikkatimizi celbetmişti ( 1 ) .

Biraz tetkik edince bunun Hicrî 9 1 5 Milâdî 1 5 0 9 senesinde istanbul ile civarını, Edirne ile Ru- melinin bazı yerlerini altüst eden büyük zelzele ile alâkadar bulunduğunu v e bu zelzele yüzünden ha- rap olan İstanbulu tamir için n e gibi tedbirler alın- dığını gösterir kıymetli b i r vesika olduğu anlaşıl- d. ( 2 ) .

Mevzuubahis hâdisenin tarihlerimizde muhtelif suretlerde yazılmış olduğu, bu vesika ile karşılaştırı- lınca bazı kısımların noksan bulunduğu görülmekte- dir. Nitekim; defterde mevcut bulunan ve devri için çok kıymetli bir tahriri nüfus ve müsakkafat sayıla-

(1) Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi D : 10029 (2) Vesikanın fişi şöyle tertip edilmişti : (Yangın veya zelzele dolayısile İstanbulun imarı için celbedilen dülger ve amele ve paraya ait defterdir. Tarihsizdir.) Mahiyeti anla- şılınca fişi de ona göre düzeltildi.

(24)

bilecek olan hane adetlerinden, paranın kıymetini gösteren ve geçim hakkında bir fikir veren usta ve amele ücretlerinden, S a m a k o madenine ısmarlanan malzemeden hemen hemen bahis yoktur veya eksik- tir ( 3 ) .

Bu vak'ayı, kitabında uzun bir bahis ayıran, Hammer şöyle tafsil etmektedir :

«i 5 0 9 Eylülünün on dördünde İstanbul Os- manlı tarihinin kaydeylediği zelzelelerin en müthişine uğradı. 109 cami, 1 0 7 0 hane, kara tarafındaki sur- ların cümlesi deniz tarafındakilerin çoğu, Yedikule, denizden Bahçekapısına k a d a r S a r a y dıvarları 'te- mellerinden zirvelerine kadar hâk ile yeksan oldu.

Fatih camiinin en büyük dört sütununun başlıkları düşerek kubbeniı. bir tarafı yıkıldı, hastahanenin, i- maretin, cami etrafındaki sekiz medresenin ve diğer bir çok mebanii umumiyenin kubbeleri yıkıldı. B e - yazıdı sani camiinin medresesi münhedim olarak bir büyük harabezardan ibaret kaldı. Binlerce erkek, kadın, çocuk enkaz altında medfun oldular. Veziri âzâm Mustafa paşanın hanesinde atlarile birlikte üç yüz süvari telef oldu. Bu hareketiarz kırk b e ş gün İstanbulu. Rumeli ve Anadolu eyaletlerini daimî heyecanda bıraktı. Çorum şehri ahalisinin üçte ikisi yarılıp açılan toprak içine göçtüler. Gelibolu istihkâ- matı yıkıldı. Beyazıdı saninin doğduğu Dimetoka beldesi serapa toprak yığınından ibaret kaldı. K ö - pürmüş deniz, dalgalarını İstanbul ve Galata sur- larından aşırarak o belde ve kariyenin sokaklarını tufana boğuyordu. Eski su bentleri yıkıldı...»

Bundan sonra Ayasofyadan, Padişahın Edirne- ye ilticasından bahsedden H a m m e r «yalnız İstanbul ve Galata surları değil, Galata kulesi, Kız kulesi, Yaldızlı kapıdaki deniz feneri, Yenisaray, Büyük ve Küçük Ç e k m e c e köprüleri, Silivri hisarları, alınan tedbir payesinde iki ayda tamir edildi der.

Ravza-tül-ebrar da da «... Şehriyarı bülendi ik- tidsr i'-iin s^ravı sultanî bahçesi fezasında rüstakiyane çatma haneler bina edildiğini», Müri-üt-tevarih d e ise bu —n Edirnede inşe olunduğu, kaydı bulun- maktadır ki biz bunu ahşap inşaatın başlangıcı olarak kabul edebiliriz.

Erzincan felâketinin acısı unutulmadan, aynı hâ- disede asırlarca evvel alınan tedbirleri öğrenmek ta- rihî bakımdan faydalı olduğu gibi; şehircilik, imar, istatistik ve teşkilât bakımından da tetkk edenler için mühim bir mevzu teşkil edebilir.

Vesika 3 0 X 1 1 santim ölçüsünde iki yapraklı bir deflerdir. Okunaklı yazısı siyah mürekkep ve ne- sih hattı iledir. Alınan tedbirleri şöyle hülâsa et- mektedir :

(Tafsil oldur ki İstanbul meremmeti için Ru- melinden salınan avarız ve ihraç olunacak ben- nanın ve neccarın ve cerehorun beyanmdadır.

Livai Mirimiranı Rumeli

Yüz doksan bin iki yüz yirmi sekiz hanedir yir-

mi ikişerden kırk jbir kere yüz bin ve seksen b e ş bin on altı akçe olur ( 4 ) .

Elviyei Rumeli gayrıez livai Bosna Semendere ve İzornik ( 5 ) .

D ö r t yüz otuz bir bin altı yüz otuz dört hane- dir yirmi ikişerden doksan dört kere yüz bin ve doksan b e ş bin dokuz yüz kırk sekiz akçe o- lur ( 6 ) .

Y e k û n altı yüz yirmi bir bin sekiz yüz altmış iki hanedir yirmi ikişerden yüz otuz altı kere yüz bin ve seksen bin dokuz yüz altmış iki ha- nedir yirmi ikişerden yüz otuz altı kere yüz bin ve seksen bin dokuz yüz altmış dört akçe o- lur ( 7 ) .

B a d e h u her yirmi haneden bir nefer ihraç olun- mak emri üzeıe otuz bir bin doksan üç nefer

Minha Bennayan bin iki yüz elli nefer Necca- ran iki yüz elli nefer elbaki ırgadan ki cerehor deniliür yrmi dokuz bin beşyüz doksan üç ne- fer ( 8 ) .

Ücreti mezkûrin bennayan :

Altı yüz yirmi b e ş neferine sekizerden F i y ö v m b e ş bin

Fi şehir yüz elli bin Fi erbaa eşher altı yüz bin Altı yüz yirmi b e ş neferine yedişerden F i y ö v m dört bin üç yüz yetmiş b e ş (3) Künh-ül-ahbar 38 inci hâdise S. 318-19. Topkapı Sa- rayı müzesi Yenikütüphane. Revan No. 1117. Yazma.

Ravzatül-ebra S. 395 Bulak Matbaası 1248.

Müri-üt-tevarih S. 485 İstanbul Matbaai âmire 1338 Hammer 21 inci kitap S. 69

1509 zelzelesinde İstanbulu tamir için toplanan para Jile usta, ,amele ve malzeme ücretlerini gösterir defter.

(Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi No. D : 10029) (4) Dört milyon yüz seksen beş bin on altı akçe.

O devirde bir altın elli dört akçe ettiğine göre yetmiş yedi bin beş yüz altın ile cn altı akçe eder. (Takvimi meskûkâtı Os- maniye. İsmail Galib. S : 504 Altın meskukâtı Osmaniye ta- rifesi.) İstanbul Mihran matbaası 1307.)

(5) Kamus-ül-âlâm cild 2 S 852 <Swonnik) (6) Dokuz milyon dört yüz doksan beş bin dokuz yük kırk sekiz akçe. Altın hesabile : Yüz yetmiş beş bin sekiz yüz elli altın ile kırk sekiz akçe.

(7) On üç milyon altı yüz seksen bin dokuz yüz altmış dört akçe. Altın1 hesabile : İki yüz elli üç bin üç yüz elli bir altın ile on dört akçe.

(8) Müri-üt-tevarih : yirmi evden bir adam ve beher ev- den yirmi akçe gelmek emrolunmakla Anadoludan otuz yedi bin ve Rumeliden yirmi dokuz bin ve İstanbuldan on bin reneber gelüb kireç ve taş yapıp rahneleri tamir ettiler.

Hammer : Memlaiki Osmaniyenin her tarafından üç bin dıvarcı getirtildi. Amele olmak üzere üç bin müsellem ve ki- reççi olmak üzere sekiz yüz yaya dahi bunlara ilâve olundu- ğunu yazar ve gördüğü vesikalarda Venedik elçilerinin rapor- larında elli bin ve Dimetokanın tamirinde on bin kişi kulla- nıldığı kayıtlı olduğunu söyler.

(25)

Fi şehr yüz otuz b i r bin iki yüz elli F i erbaa eşher b e ş yüz yirmi b e ş bin Yekûnu ücreti bennayan : )

F i y ö v m dokuz bin üç yüz yetmiş b e ş F i şehr iki yüz seksen bir bin iki yüz elli F i erbaa eşher on bin kere yüz bin ve yirmi b e ş bin ( 9 ) .

Neccaran iki yüz elli nefer : Y ü z yirmi b e ş neferine sekizerden F i y ö v m bin

F i şehr otuz bin F i erbaa eşher yüz yirmi bin Y ü z yirmi b e ş neferine yedişerden F i y ö v m sekiz yüz yetmiş b e ş F i şehr yirmi altı bin iki yüz elli F i erbaa eşher yüz b e ş bin Yekûnu ücreti Neccaran :

F i y ö v m bin sekiz yüz yetmiş b e ş F i şehr elli altı bin ikiyüz elli a k ç e F i erbaa eşher iki yüz yirmi b e ş bin akçe Irgadan :

Yirmi dokuz bin b e ş yüz doksan üç nefer ü ç e r .

den I F i y ö v m seksen sekiz bin yedi yüz yetmiş dokuz

a k ç e

F i şehr yirmi altı kere bin altmış üç bin üç yüz yetmiş akçe ( 1 0 ) .

F i e r b a a eşher yüz kere yüz bin altı yüz elli üç bin dört yüz seksen akçe ( 1 1 ) . Ücreti arabstıyan :

B e ş yüz nefer onardan F i y ö v m b e ş bin F i şehr yüz elli bin F i erbaa eşher altı yüz bin Cem'an :

Ücreti B e n n a y a n ve Neccaran ve Irgadan v e A r a b acıyan

F i y ö v m yüz b e ş bin yirmi dokuz F i şehr otuz bir k e r e yüz bin ve elli bin sekiz yüz yetmiş ( 1 2 ) . :

F i erbaa eşher yüz yirmi altı k e r e yüz bin ve üç bin dört yüz seksen a k ç e ( 1 3 ) .

Elbaki an-üLharc :

On kere yüz bin ve yetmiş yedi bin dört yüz seksen dört akçe ( 1 4 ) .

B a d e h u S a m a k o y a hükmü hümayun gönderilip ısmarlanan esbab bunlardır :

O n bin kazma F i 7 Y e t m i ş bin O n bin kürek Y e t m i ş bin B e ş yüz varya Fi 2 0 O n bin B e ş yüz küskü F i 15 Y e d i bin b e ş yüz

B e ş yüz çivi F i 6 Ü ç bin

Ü ç bin kantar taban ekseri Y ü z doksan bin Ü ç bin kantar hatıl ekseri Y ü z doksan bin Ü ç bin kantar mertek ekseri F i 1 3 0 Y ü z doksan bin Y ü z bin adet tahta ekseri

Elli bin adet şayıka ekseri Elli bin adet sağış ekseri Ü ç bin kantar h a m demir

C e m ' a n hanehai avarız an vilâyeti Rumeli v e A n a - dolu : l

O n bir kere yüz bin yirmi dört bin yüz yirmi yirmi ikişerden iki yüz kırk yedi kere yüz bin v e otuz bir bin altı yüz kırk akçe olur ( 1 5 ) . Bennayan v e Neccaran :

Ü ç bin nefer

F i y ö v m yirmi iki bin b e ş yüz F i şehr altı yüz yetmiş b e ş bin F i erbaa eşher yirmi yedi kere yüz bin I r g a d a n ' :

Elli üç bin iki yüz altı nefer

F i y ö v m yüz elli dokuz bin altı yüz on sekiz F i şehr kırk yedi kere yüz bin seksen sekiz bin b e ş yüz kırk

F i erbaa eşher yüz doksan bir kere yüz bin ve elli dört bin yüz altmış ( 1 6 ) .

(9) Bir milyon yüz yirmi beş bin akçe. Altın hesabile : Yirmi bin sekiz yüz otuz üç altın ile on sekiz akçe.

(10) İki milyon altı yüz altmış üç bin üç yüz yetmiş akçe.

Altın hesabile : kırk dokuz bin üç yüz yirmi bir altın ile otuz altı akçe.

(11) On milyon altı yüz elli üç bin dört yüz seksen akçe.

Altın hesabile : Yüz doksan yedi bin iki yüz seksen altı al- tın ile elli akçe.

(12) Üç milyon yüz elli bin sekiz yüz yetmiş akçe. Altın hesabile : Elli sekiz bin üç yüz kırk dokuz altın ile yirmi dört akçe.

(13) On iki milyon altı yüz üç bin dört yüz seksen akçe.

Altın hesabile": İki yüz otuz üç bin üç yüz doksan yedi altın ile kırk iki akçe.

(14) Bir milyon yetmiş yedi bin dört yüz seksen dört akçe. Altın hesabile : On dokuz bin dokuz yüz elli üç altın ile yirmi iki akçe.

(15) Yirmi dört milyon yediyüa otuz bir bin altı yüz kırk akçe. Altın hesabile : Dört yüz elli yedi bin dokuz yüz doksan üç altın ile on sekiz akçe.

Defterin mukaddimesinde Anadoludan para toplandığı ya- zılı olmadığı halde sonunda buradan da alınığı anlaşılmak- taır. Umumî yekûndan Rumeliyi çıkarırsak şu neticeyi elde ederiz : On bir milyon elli bin altı yüz yetmiş altı akçe. Hane başına 22 akçe alındığına göre de Vilâyeti Anadolu beş yüz iki bin üç yüz hane eder.

(16) On dokuz milyon yüz elli dört bin beş yüz altmış ak- çe. Altın hesabile : Üç yüz elli dört bin yedi yüz on dört altın ile otuz altı akçe,

(26)

Yekûnu hare :

İki yüz on sekiz kere yüz bin ve elli dört bin yüz altmış ( 1 7 ) .

Elbaki : | Yirmi bir kere yüz bin seksen altı bin dört yüz

seksen a k ç e ( 1 8 ) .

T o p l a n a n para dört yüz elli yedi bin liranın i- çinde görünüyorsa da bunun hakikî kıymetini ölçmek için bugünkü rayice göre rakamlandırmak icap et- mektedir. Mamafih başarılan işin büyüklüğü ile bu paranın kıymetini tahmin etmek de kabildir.

A m e l e y e günde üç akçe, ustaya yedi, sekiz ak- çe verildiğine bakılırsa bu para ile o devirde geçinil- diği anlaşılır. Bügiin şehrimizde amele yövmiye va- satisinin bir lira olduğunu düşünür o zamanki üç akçe ile bugünkü bir liranın nisbetini ararsak topla- nan paranın yüz binlerde değil milyonları aşan bir kıymette olduğu kolayca m e y d a n a çıkar.

Diğer mühim cihet de İstanbul gibi muazzam bir şehirin tamirinin dört ay gibi kısa bir zamanda başarılmış olmasıdır.

Tarihler yüz dokuz camiin, bentlerin, köprü- lerin, surların, ve bir ç o k hanelerin yıkılmış oldu- ğunu yazarlar. V e s i k a da amele yövmiyelerini dört aylık göstermek suretile bu tamir işinin bu müddette yalnız iki vilâyetinden ev başına alman yirmi iki ak- çeden toplanan paranın bu işi başarmıya yettikten m a a d a kırk bin dört yüz doksan altın ile yirmi ak- çenin de arttığı anlaşılmaktadır.

M. Zarif O R G U N (17) Yirmi bir milyon sekiz yüz elli dört bin yüz altmış akçe. Altın hesabile : Dört yüz dört bin yedi yüz elli altın ile otuz altı akçe.

(18) İki milyon yüz seksen altı bin dört yüz seksen ak- çe. Altın hesabile : Kırk bin dört yüz doksan altın ile yirmi

(27)

M o d e r n h a s t a h a n e i n ş a a t ı Yazan : Arkitekt Hermann Distel

( H a s t a n e idarecilerinin malûmatım arttırmak üzere Berlinde açılan bir kurs münasebetile verilen bir konferanstan alınmıştır).

Birbirlerinden ç o k farklı çeşit çeşit binaları bünye ve hacim itibarile tertip etmek mimarın vazi.

fesi v e imtiyazıdır. İçinde yapılacak hacim taksima- tına taallûk eden program zaten malûm bulunan ve- ya ufak bir tetkikat neticesinde anlaşılması kabil o - lan binalarda tertip meselesini halletmek mimar için nisbeten kolaydır. F a k a t binanın kullanılacağı tek- nolojik teşkilât ehemmiyet itibarile hacim icabatın- dan daha ön safta geliyor ise, bu takdirde mimarın işi güçleşir. Meselâ; kimyevî m a d d e l e r imal eden bir fabrikanın mamıılâtınm yapılmasında mezkûr mamulâtın geçirdiği safhalar v e gördükleri muame- leler o derece ehemmiyetlidir ki mimara kalan iş sadece b u ameliyeyi bir bina içine alıp örtmekten ibaret olur; yani mimar binanın kullanıldığı tekno- lojik tesisatın icabatına t a m a m e n tâbi olmak mec- buriyetindedir.

M o d e r n bir hastane binasnın plânlanışında d a vaziyet buna benzer. Hastanenin sadece bir yatak- hane, bir hastalar koğuşu telâkki edildiği zamanlar artık geçmiştir. Hastalar müessesesi bugün gayet çapraşık bir tesisattır. Doktorlara yardım eden bir- çok. yüksek değerli makinelere, geniş taksimatlı bir boru şebekesine, gidiş geliş v e tedavi bakımların- dan büyük bir akıllılıkla v e riyazî surette hesapla- nıp bulunması icap eden bir sirkülâsyona lüzum var- dır- B u hususlar hatalı v e y a e b a d itibarile kusurlu olursa bundan müessesenin faaliyeti ç o k müteessir olur v e ekonomik bir surette çalışamaz; o derece- de ki, zamanla tamamen v e y a kısmen muattal k a l . maya veyahut da her sene lüzumundan fazla tahsisat icap ettiren bir yük haline gelmeğe mahkûm olur.

B u hali, yapısı yanlış tertip edildiği için ilk se.

ferinde fazla kömür yaktığı anlaşılan v e bu sebeple tadili veya sökülüp yeniden kurulması lâzımgelen büyük bir transatlantik vapuruna benzetmek müm- kündür. Fakat, binaların sökülüp yeniden kurulması o kadar kolay bir iş olmadığından böyle fena ter- tip edilmiş bir müessesede çalışan idareler ekseriya senelerce b u hal içinde sürüklenip giderler. B u ise hastaların v e maliyenin zararınadır. B u müşkülâtın

Çeviren : Adnan Kolatan Almanca (D. B. Z.) No. 18-1939 dan

hangi sebeplerden ileri geldiği ekseriyetle malûm bu- lunmadığı için birçok tetkikat yaptırılmasına v e b u tetkikat neticesinde modern hastane inşaatı hakkın- da ilmî bir nazariye istihraç edilmesine lüzum hasıl olmuştur.

E v v e l â ; mevcut hastanelerdeki hata m e n b a - ları aranıp tesbit edilmeğe çalışılmıştır. B u araştır- malar neticesinde hataların hemen daima ayni hata- lar olduğu anlaşıldı, şöyle k i : Servis yani şube mefhu- mumu iyi kavranmamıştı ve bu bakımdan taksimatta irtibat yoktu, ikinci derecedeki müteferri o d a ve sa- lonlar ç o k küçük ve azdı. Hastaların kabulüne mah- sus mahal meselesi halledilmemiş ve yüksek merdi- venler birbirlerinden ayrılmamıştır. Büyük hastane- seleleri gözetilmemişti. Koridorlarda tekatular, gidiş gelişi oyalayan şurada burada bir takım küçük mer- divenler, upuzun koridorlar v e yollar, dış v e iç gi- diş - gelişin birbirine karışması gibi haller fena ter- tip edilmiş hastanelerin hepsinde görülür. Dosquet sisteminde dahi olsalar, pek büyük salonlar hasta- ları sıkar. Kat irtifaları ekseriya yüksektir, merdi- venler birbirlerinden ayrılmamıştır. Büyük hastane- lerde pavyon sisteminde ademi merkeziyet usulü ekonomi bakımından harabiyetlere sebep olmuştur ve yatak fiatları hakkındaki keşmekeş ise hepsinin fevkindedir. B u fiat, müfit vahidin y a t a k itibarile fiatıdır.

B u hataların esasını bulmak maksadile hastane- leri parçalara ayırmağa başladılar, yani hastanenin ayni neviden bina gruplarını bir araya getirdiler.

Bunların satıh v e hacim itibarile umum sathın met- re karesine v e bina ile ihata edilen hacmin metre- kübüne nisbetini hesap ettiler. Bürüt yani gayri s a f satıh demekle bir katın dış derisini ölçtüğümüz za- man bulduğumuz miktarı kasdediyoruz. Net yani saf satıh demekle bütün iç döşemelerin yekûnunu, yani bütün duvarlar, vantilâsyon bacaları v e saire çıktıktan sonra kalan sathı kasdediyoruz. A n c a k böyle b i r parçalayış, yani taksim sayesindedir k i hastaneleri mukayese etmek ve hataları bulmak hu- susunda vahdetli bir esas elde edilmiştir.

Araştırmaların verdiği en mühim netice, ancak birbirinin ayni olan eşylerin birbirlerile mukayese- sinin caiz olduğu keyfiyettir. Mütehavvil olan bütün

(28)

mahaller, yan bizzat hastane bünyesine dahil bulun- mıyan kısımlar, meselâ ikametgâhlar, d o k t o r evleri, hemşire ikametgâhları, anne binaları ve hususî tesi- sat mukayeseden hariç tutulmalı, h a c i m d e n v e sa- tıhtan ayrılmalı, umum hesaptan dışarıda bırakılma- lıdır.

B u m e y a n d a meselâ şu erkam elde edilmiştir:

Bir katın net sathı vasatı olarak brüt sathından yüz- de ( 1 7 ) ilâ ( 2 0 ) nisbetinde daha küçüktür. B e h e r yatak başına isabet eden satıh miktarı ( 3 1 ) m e t r o - kare net satıh ve ( 3 8 ) m e t r e k a r e brüt satıhtır. Y a - taklara tahsis edilen bir bina kısmı için normal or- ta cesamette bir hastanede vasatı o l a r a k b e h e r ya- rak için ( 1 2 0 ) metreküb lâzımdır. Bütün tedavi kı- sımları birlikte o l m a k üzere, k o m p l e m a n denilen mezkûr tedavi kısımları için ( 3 0 ) metreküp lâzım- dır. Y a n i c m ' a n ( 1 5 0 ) metreküptür. F a k a t istik- baldeki tekâmül d a h a büyük hacimlere lüzum göste- recektir.

A y n i surette bu araştırma sistemi muhtelif ba- kım cüzütamlarına ve muhtelif tedavi kısımlarına da teşmil edilmiştir.

Bütün bu tahlili metodun tam olabilmesi için, müfit vahit olan yatağın hesaplanması lâzımdır ve işte asıl bu n o k t a d a en müşkül farklar olduğu gö- rülmüştür. B u sebeple, A l m a n y a belediyeler k o n g r e - sinin rapor encümeni y a t a k fiatının hesabı için sabit bir usul tesis etti, ki bu usul, fiiliyat sahasında, m a - lûm bulunan normal y a t a k fiatlarınan ç o k daha dü- şük fiatlar bildirildiği zaman, tatbika şayandır. B u m e y a n d a idarî y a t a k ve hesabî y a t a k o l m a k üzere iki nevi tefrik edilmektedir. İdarî yatakların miktarı mü- tehavvildir. S a l o n a fazla y a t a k d o l d u r m a k v e mu- vafık olan 1 0 0 y a t a k yerine 1 3 0 y a t a k k o y m a k mümkündür ve bunun aksi dahi varit olabilir. F a - kat hesabî yatakları dahi pek muhtelif suretlerde saymak kabildir- Gündüzlük o d a ve salonlar da d a - hil o l m a k üzere bütün hacim satıhlarının cemedilerek zarurî vahi': olan b e h e r y a t a k başına ( 6 ) metrekare ile taksim edildiği vaki ise de bu şekil muvafık de- ğildir. A l m a n y a belediyeler kongresinin şartlarına göre şu suretle hesap yapılmalıdır: B e h e r y a t a k için normal satıh o l m a k üzere tesbit edilmiş olan ( 7 j ) m e t r o k a r e y e istinaden her oda v e y a salon tetkik edilmeli, mahallin sathı ( 7 £ ) ile taksim olunmalı ve ( 7 £ ) ile taksim edilmiyen bakiyeyi atmalıdır.

F a k a t bu m e y a n d a , ancak hakikatte k o n a c a k olan yataklar miktarında y a t a k hesap edilmelidir. Ç o c u k yatakları ve m e m e d e k i çocuklara mahsus yataklar muayyen ,bir norm osasma göre büyüklere mahsus yatak haline ifrağ edilip ona göre hesaplanır.

Satıh, hacim ve müfit vahitten m a a d a bir de, teknik itibarile, bina tarafından ihata edilmiş olan hacmin b e h e r metrekübünün fiatı vardır. B u fiat an- cak tahminî ve takribî bir mahiyettedir ve t a m a m e n avni neviden olan binalar d a mütemadiyen tahavyül

sa c ^ B ea

ı s j j p a

*-/. 1 S 7 U M - ™ ' 4 3 J " ->Sİ

ne için etUdler

eder. Malzemenin ve teçhizatın kalitesine göre de- ğişir ve inşa rayicine, yani inşa sırasında muteber bu- lunan m a l z e m e fiatlarına ve işçi ücretlerine tâbidir.

İnşa rayici v e y a inşa endeksi A l m a n y a d a bugün b e - her metreküp için ( 2 0 ) ile ( 2 5 ) kuruş arasında olup etraf işleri, hususî tesisat bundan hariçtir, yani sadece inşa kısmıdır. H e s a b î yatakların adedinden, b e h e r yatağa isabet eden hacimden ve metreküb fia- tından müfit vahit olan yatak için kusursuz bir mu- kayese fiatı elde edilebilir.

Dahilî gidiş geliş için yeni icabatın tetkik ve t.esbiti hususî bir müşkülât arzetmiştir. B u m e y a n d a her şeyden evvel yemeklerin ve çamaşırların b a k ı m

YATAK K.ilMLfitlI W İNTANI «MUUKLAR W A!S6IV£

w A"EUVÛTH4>«UT:

t u n t n n u ı HÖNTGSN MuKSv m MUT(AK M CAMASIIMUNE

(29)

®

cüzütamlan ortasından geçip gitmesi tarzmı ortadan kaldırmak icap etmiştir. Şimdi gidiş geliş müstevileri vardır ve bunlar yataklı mahallerin altından, üstün- den v e y a arasından geçer ve b a k ı m cüzütamı ile te- katu etmez. H e r z a m a n mümkün o l m a m a k l a b e r a - ber, mutfak ile çamaşırhanenin bittabi bu gidiş geliş müstevisi ile bir seviyede bulunması lâzımgelir, ki bu da ekseriya zemin katı altındaki bir kısımdadır, fa- kat b o d r u m d a değildir. İstisnaî olarak mutfağı en üst kata, yani en iyi kata k o y m a k dahi mümkün- dür. A n c a k , bunu mutlaka kaide ve icap şeklinde telâkki etmekten kat'iyyen sakınmak lâzımdır. Mut- fağı binanın yan cenahında orta bir irtifaa k o y m a k ve gidiş gelişi bir asma kat vasıtasile s e v k e t m e k da- hi mümkündür. Büyücek hastanelerde v e para b u - lunduğu hallerde cesetlerin ve kirli çamaşırların gi- diş gelişini ayrı yolda tertip ederek temiz gidiş ge- liş yolundan ayırmak muvafık olur.

Hastaneye giriş faaliyetini bir tertip altına almak hususî müşkülât ile karşılaşır: Y ü k s e k merdivenlerle ' asansöre ulaşmak m u v a f ı k c?eğildir. B i n a e n a l e y h , hastanenin etrafındaki bütün araziyi mühendisçe o suretle tertip etmelidir ki caddeler, muvasalat ma- halleri ve saire muhtelif irtifalarda bulunsun- Ziya- retçilerin geliç mahalinin hastaların geliş mahallin-*

den ayrılması lâzım olup olmadığı ve lâzım ise ne surete başarılacağı bina plânının nevine bağlıdır.

H e r halde hastanın en kısa y o l d a n asansöre eriştiril- mesi icap eder.

H a s t a n e dahilindeki gidiş gelişi harice müteal- lik gidiş gelişten t a m a m e n ayırmak lâzımdır. Z i y a - retçilerin geliş mahalinin hastaların geliş mahallin- malıdırlar, yani başka hastaların koğuşlarından geç.

memelidirler. A y a k t a tedavi edilenlerle dahilde ya- tanların ise hastanede sirayet b a k ı m ı n d a n t a m a m e n ayrı yollardan işlemeleri zaruridir. A y a k t a tedavi ol- m a k üzere dışarıdan gelenler ile dahilde tedavi gören- ler ekseriya ayni tedavi şubesine taallûk ettikleri, yani ayni tedavi mahalline müracaatleri lâzımgeldiği için bu tedavi mahallerinin bu iki kısım hastaya m a h - sus ayrı ayrı gidiş geliş yollarının arasına konulması muvafık olur.

1 numaralı şekil hakkında izahat:

Bütün tekliflerde: Binanın yataklı kısmı şark - garp istikametinde olup kısmen tek, kısmen çift itti- hadıdır, koğuşlar ( 6 ) yataklı olup gerek b u n l a r ge- rekse gündüzlük mahaller çıkıntı halinde c e n u b a doğru kaydırılmıştır.

Enfeksiyon ve asabiye dairesi ayrı evlerdedir.

I A — Binanın yataklı kısmı üç katlı olup ortası ileri alınmıştır. Uzunluğu takriben ( 2 9 0 ) metredir.

Binanın tedavi kısmı şimalde olup içinde b i r avlusu vardır. A n a kapısı ve hastaların muvasalat mahalli ortada şimaldedir. İki asansör bataryası ile m u t f a k ve çamaşırhane şimaldeki iki arzanî c e n a h a ilsak olunmuştur.

I A —• İkinci tarz: Yataklı kısım: Y u k a r ı d a k i

T e d a v i kısmı: Y u k a r ı d a k i gibidir. M u t f a k v e çamaşırhane yan cenahlarda ve nısfı zemin katı üçün- de.

I B — Yataklı kısım: Y u k a r ı d a k i gibi ise de ortası geri alınmıştır.

T e d a v i kısmı: T şeklinde olup şimale mütevec- cihtir. A n a kapısı orta arzanî cenahın ortasındadır- Santral bir asansör grubu vardır. Mutfak ve ça- maşırhane muvazi cenahın nihayetlerindedir. H a s t a - ların muvasalat mahalli asansör grupunun yaııın- I B — İkinci tarz: Y u k a r ı d a k i gibi olup b a n y a , röntgen ev operasyon daireleri birinci kattadır.

I C — Tatbik edilen p r o j e :

Yataklı kısım: Y u k a r ı d a k i gibi olup ortası geri çekilmiştir.

T e d a v i kısmı: T şeklinde olup şimale m ü t e v e c - cihtir ve yandaki avlularda ara binalar vardır.

A n a kapı arzanî binanın ortasındadır. Y a t a k l ı kısmın ortasında merkezî b i r asansör bataryası v e onun yanında hastaların muvasalat mahalli vardır-

II A — Y a t a k l ı kısım: B o y d a n b o y a v e düz o . lup uzunluğu takribçn ( 3 0 0 ) metredir,

(30)

T e d a v i kısmı: Ş i m a l d e olup içinde iki avlu var- dır. A n a kapı ve hasta muvasalat mahalli ortada şi- maldedir. Merkezî bir asansör gurupu vardır.

II B — Yataklı kısım: Ortası geriye alınmıştır.

Sair husüsatta yukarıdaki gibidir.

III B — Yataklı kısım: D ö r t katlıdır. T a k r i b e n ( 2 3 0 ) metre' uzundur. Ortası geriye alınmıştır.

T e d a v i kısmı: Şimaldedir. Y a n l a r ı n d a iki k o - ridor bulunmakta olup koridorlarda banyolar, mut- fak, çamaşırhane ve saire, yataklı kısma müvazi ola- rak, bulunur. A n a kapı ve hastaların muvasalat m a - halli ortada şimaldedir, iki asansör bataryası vardır.

2 — 3 0 0 yataklı askerî bir hastane etüdü:

Bütün tekliflerde : Y a t a k l ı kısım 3 katlıdır.

Koğuşları ( 6 ) yataklıdır. Gündüz kısımları ce- nup istikametinde ileri çıkıntılıdır. Uzunluk takriben

( 1 7 0 ) metredir.

I — Y a t a k l ı kısım: Şark - garp istikametinde olup enfeksiyonlu ve tenasülî hastalıklar şubesini ha- vı garp istikametinde bir arzanî cenah ihtiva eder.

T e d a v i kısmı T şeklinde olup şimal istikame- tindedir. M u t f a k ile çamaşırhane şark ve garp ta- rafında paviyon halindedir. A n a methal ile hasta- ların geliş kapısı şimal ciheti ortasmdadır. Merkezî vaziyette bir asansör gurubu vardır.

II — Y a t a k l ı kısım düz ve b o y d a n b o y a müte- madidir. İntanî hastalıklar için hususî b i r cenah y o k - tur. T e d a v i kısmı şimal cihetinde olup içinde iki av- lusu vardır. A n a methal ile hastaların geliş kapısı ortada şimaldedir.

III — Y a t a k l ı kısım yukarıdaki gibidir.

T e d a v i kısmı Y şeklinde olup şimale mütevec- cihtir. Methaller yukarıdaki gibidir- A s a n s ö r batar- yası da öyledir.

I V — Y a t a k l ı kısım açık ( \ _ / ) şeklinde ortası geri çekilmiştir.

T e d a v i kısmı: T şeklinde ve şimale m ü t e v e c - cihtir. Ş a r k t a ve garpte m u t f a k l a çamaşırhane hu- susî binalar halinde iltisak ettirilmiştir. A n a methal ile hasta geliş kapısı ortada şimal cihetindedir. M e r - kezî vaziyette bir asansör bataryası vardır.

I V a — Y a t a k l ı kısım yukarıdaki gibidir.

T e d a v i kısmı : A ç ı k ( f i ) şeklinde şimale mü- teveccihtir. Mutfakta çamaşırhane hususî binalar ha- linde olup tünel irtibatını havidirler.

V — Y a t a k l ı kısım ( I ) numaradaki gibidir.

T e d a v i kısmı ( L ) şeklinde olup şimale mü- teveccihtir. A n a methal garpte arzanî cenahtadır.

Hasta geliç kapısı onun yanındadır. B i r asansör ba- taryası vardır. Mutfakla çamaşırhane hususî binalar halinde şimal cihetinde öndedir. Yalnız zemin katı- nın yarısına k a d a r gider.

V I — Y a t a k l ı kısım: I numaradaki gibidir.

T e d a v i kısmı: ( J ) şeklinde ve şimal cihetin- de olup yataklı kısma müvazi iki cenahı vardır. M e t - hal yukarıdaki gibidir.

V I I — Y a t a k l ı kısım yukarıdaki gibidir.

T e d a v i kısmı U şeklinde şimale müteveccihtir ve yataklı kısma arzanî vaziyette kısa bir cenah ih- tiva eder. A n a m e t h a l ve hasta geliş kapısı şimaldeki avlunun ortasmdadır. B i r asansör bataryası vardır.

V I I I — T e d a v i ve lokanta cenahları sarih bir surette ayrılmıştır.

T e d a v i cenahı yataklı kısmın ortasında ve ar- zanî cenah halinde şimale müteveccihtir ve anâ met- hal ile hasta egliş kapısı garptedir. Merkezî vaziyet, te bir asansör gurubu vardır.

L o k a n t a cenahı İse arzanî bir cenah halinde şi-

(31)

izbon Üniversitesi sirkülasyon plânı

m a l e müteveccih olup mutfağı ve çamaşırhaneyi ih- tiva eder ve yataklı kısmın şark nihayetindedir. T e - davi ve lokanta cenahları arasında lokanta avlusu

I X — Yataklı kısım yukarıdaki gibidir.

T e d a v i kısmı yukarıdaki gibidir. Mutfakla ça- maşırhane ayrı bîr cenah halinde yataklı kısmın şark ve garp kısımlarına konmuştur ve gidiş geliş müste- visi zemin katı altındadır.

Y u k a r ı d a müteaddit defalar «bakım cüzütamı»

tabiri geçmektedir. B u n d a n maksat eskiden servis v e y a istasyon denilen şeydir. B u mefhum, her has- tane müessesesinin nazarî olarak tertibinde esas h ö c - reyi teşkil eder. B u mefhum beynelmilel hastaneler cemiyetinde bilhassa d o k t o r A l t e r ile İsviçreli Dr.

F r e y taraflarından işlenmiştir. B a k ı m cüzütamı ta- biri sabit bir mefhum olup muayyen bir miktarda hasta yataklarını, tali oda ve salonları ve bunlara- mahsus hemşireleri ihtiva eder v e inşaî noktai na- zardan sabit bir surette tahdit edilmiştir- B a k ı m cü- zütamı tek ve çift olmak üzere iki türlüdür. T e k ba- kısm cüzütamı 2 0 - 3 0 yataklı olup meselâ intanî hastalıklar gibi hususî hastalıklar için daha az ya- takla tertip edilebilir. Çift ( b a k ı m cüzütamı) ise 4 0 - 4 8 yataklıdır ve biraz daha iktisadidir.

B a k ı m cüzütarmnda, mümkünse t a m a m e n ce- nuba müteveccih olmıyarak, güneş tarafına y a t a k - lar konur ve umumiyetle 1 - 6 yataklı salonlardan mürekkep olmak üzere karışık sistemdedir. Henüz ameliyattan çıkmış olanlarla hususî kısımlar için da- ha ziyade tek yataklı o d a l a r a lüzum vardır. Diğer- leri umumiyetle müteaddit yataklıdırlar. Y a t a k l a r a ait o l m a k üzere bir gündüzlük o d a ve ekseriya diğer cihette de hezeyan v e y a ölüm halindekilere mahsus bir oda bulunur.

H a s t a odaları ekseriya en mühim açık h a v a te- davileri için pençereler vasıtasile dışarıya açıktır.

Pençereler normal sistemde olup ayrıca verandaları ve b a l k o n bandı sistemi de vardır. P e n ç e r e kapıla- rı Fransız sistemnde v e y a v e r a n d a sistemindedir.

Bugün, imkân olursa her o d a d a en az bir pençere- nin kapılı olması arzu edilmektedir ve p e n ç e r e al- tındaki duvarların mümkün olduğu k a d a r alçak b u - lunması lâzımdır ki yataktan bakınca sade gökyüzü değil de bütün dışarısı görülebilsin. ( B a l k o n b a n d ı ) sistemindeki b a l k o n l a r dardır. B u n l a r sadece kapı- ları muhafaza etmek, pencereleri temizlemek v e y a hava hücumlarından sonra icap eden tamiratı yap- m a k içindir. B u b a l k o n b a n d l a r ı n d a hastaların otur- maması icap eder. Hastaların oturması için ise v e - randa sistemi vardır ve önünde takriben 1 , 7 0 - 1 , 9 0 metre genişlikte v e r a n d a bulunur. Bittabi önleri bu k a d a r geniş veraııdalı olunca oda ve salonları daha az derin (yani 5 - 6 metre yerine 4 , 2 0 - 4 , 5 0 m e t r e ) v a p m a k icap eder. Bu takdirde de b a k ı m cüzütam- ları o t o m a t i k m a n uzunca olur-

Şimal cihetinde iki müttehit bina v e y a arzanî cenah halinde - munzam o d a ve mahaller vardır, yani hemşireler odası, bunun h e m e n yakınında ç a y mutfağı, temiz çamaşır odası v e y a k o r i d o r d a v e y a hemşire odasında bu işi gören bir dolabı. Hemşire odası ya doğrudan doğruya bir hizmet odası v e y a avni z a m a n d a içinde i k a m e t edilen bir oda halinde olabilir. Bundan b a ş k a d o k t o r için sargı arabasına mahsus bir cumbayı havi bir sargı odası, bir pislik ( D e b a r r a s ) odası vardır, ki bu o d a d a hacet edevatı durur. Kezalik kirli çamaşırları torbalara koyup a t m s k için bir mahal d e vardır ve bu m a h a l eskiden ekseriya unutulurdu. Ayrıca banyolar, musluk mahallini havi v e y a gayri havi abdcsthaneler. süpürge mahalleri d e mevcuttur. Binanın bu cihetinde, evvelce d e söyle-

(32)

nildiği gibi, hezeyan halindekilere mahsus o d a dahi derpiş edilmiştir. A m e r i k a d a ayrıca ziyaretçilerle konuşmağa mahsus bir salon ve bir d e çiçekleri mu- hafazaya mahsus o d a ilâve ediliyor.

T a l i o d a ve salonlara olan ihtiyaç büyük oldu- ğundan bu tali oda ve salonların umum uzunluğu ekseriya hasta solanlarınkinden daha büyüktür ve bu hal projenin ihzarında birçok müşkülât doğurur. Fa- kat, b u n a rağmen, tali o d a v e salonların yataklı oda ve salonların karsısında orta koridorda iki ittihatlı olarak sıralanması tarzındaki iki ittihatlı tertip her halde arzanî cenah tarzındaki tertipten d a h a iyidir.

A n c a k ,iki ittihadı tertipte, tenvir için koridorların genişletilmesi icap eder, ki bu da artistik ve ikamet bakımlarından p e k sevimli bir halde yapılabilir.

Katların iç irtifaı ( 2 , 3 0 ) metre olursa kâfidir.

D a h a yüksek y a p m a k t a m a n a yoktur. A l m â n y a d a n başka memleketlerde ( 3 ) metreye k a d a r inildiği gö- rülür. B a k ı m cüzütanılarının hasta asansörüne ve ana merdivene doğrudan doğruya iltisakı olmalıdır. F a - kat ayrıca bir de tali merdivene iltisakları bulunması lâzımeglir.

M o d e r n bir hastanede nasıl olması icap ettiğini yukarıda izah ettiğimiz b a k ı m cüzütamı A l m a n y a d a cari olan Prusya nizamlarına riayet e t m e k icap edin- ce gayri kabili tatbiktir ve bu nizamlara göre m o d e r n bir hastane kurulmasına hiç imkân yoktur. B i r ç o k istisnalar yolu ile işin idaresine çalışılıyor. H a l b u k i bunları büsbütün ortadan kaldırmak daha muvafık

B a k ı m cüzütammın büyüklüğü ve dolayısile de yataklı binanın cesameti, esas itibarile, b e h e r y a t a k için kabul veya talep edilen satha bağlıdır. A l m a n - y a d a vasatî olarak b e h e r y a t a k için metrekare kabul edilmiştir v e Prusya nizamı bu nizamı bu esası ilk koyan nizamdır. Zaruret halinde, istisnaî nizam- n a m e y e istinaden ( 6 ) metreye k a d a r inebilir. Al.

askerî hastanelerinde ise vasatî olarak ( 1 0 ) m e t r e karedir. Esas eb'adın riyazî bir kat'iyetle tatbikine asla imkân yoktur. P r o j e d e umumiyetle biraz daha büyük e b ' a d elde edilir. F a k a t , mukayeselerde her halde nizama uygun esas satıhlar nazarı itibare alın- malıdır.

U m u m î hastaneler sisteminden ayrı olarak üni- evrsite hastaneleri mütalâa edilmesi lâzımdır ve bunlarda ayrı bir mikyasa ihtiyaç vardır. Bunlar daha azametli, d a h a monümantaldir. Millî varlığı temsil ederler, kültür eserlerini isbat eden birer v e - sika mahiyetindedirler ve her şeyden evvel ilim sa- hasındaki tetkikata ve öğretme faaliyetine hizmet ederler. Normal surette ( 2 , 3 0 ) metre olursa kâfi görülen koridorları bunlarda daha geniş y a p m a k , hasta odalarını biraz daha büyültmek icap eder, çün- kü sadece doktorların ziyaretinde y a n ı n d a birçok talebelerin d e bulunacağını düşünmek bile b u lüzu- mu izah etmektedir.

Pathologi gidiş-geliş si.klllasyonu M ü k e m m e l bir hastaneye, yataklı kısım kadar mühim olan ve pek d e münasip olmıyan bir tabirle ( ( k o m p l e m a n ) denilen bütün tedavi v e muayene şubeleri d e lâzımdır. A m e l i y a t şubesi, röntgen şu- besi, fiziyoterapi şubesi, kardiyografi, kan, sistosko- pi ve saire daireleri bu meyandadır. Merkezî lâbo- ratııvarları, eczaneyi, dershaneleri ve intizar salonile birlikte d o k t o r mahallerini, muyene odalarını, dok- torla görüşme odalarını ve tedavi mahallerini de bunlara ilâve etmek lâzımdır.

Hekimler kısmı ile kompleman, poliklinik ile birlikte veya polikliniksiz olarak ekseriya h e m dahil- deki hastaların ve hem de hariçten gelen hastaların hizmetindedir. B u sebeple bu daireler, yukarıda da dediğimiz gibi, dışarıdan gelen hastalar kısmı ile içe- rideki hastalar kısmı arasında bulunmalıdır. Bu iki kısım hasta gidiş gelişinin nasıl en iyi bir surette ter- tip edileceği ise mimarın maharetine bağlıdır.

T e d a v i kısmının bazı teferruatı hakkında da nazarı dikkati c e l b e d e l i m : A m e l i y a t solanlarında öndeki çıkma ve tepeden ışık usulünün muvafık ol- madığı anlaşılmıştır. Bugün artık ekseriya sun'î ışık ile ameliyat yapılıyor. B u sebeple sadece duvarlara pençere k o y m a k ve pençerelere dışarıdan gelen ışı- ğı k a p a y a c a k tertibat vazetmek kâfidir- Seyirciler için c a m galeriler talep edilmezse fazla irtifa yap- m a ğ a lüzum yoktur.

(33)

Bir iklim tesisatı y a p m a k muvafık ise d e ekse- riya pahalı görülerek sarfınazar edilir. Basit fakat iyi düşünülmüş bir vantilasyon tertibatı kâfidir. Bir b a l k o n kapısı ile doktorlara mahsus bir duş tertiba- tını da unutmamak icap eder.

A l m a n y a d a , diğer memleketlerdekinin aksine olarak bazı üniversite profesörleri halâ büyücek, iki masalı ameliyat salonları isterler- Halbuki ayrıca iki v e y a üç ameliyat odası y a p m a k d a h a muvafıktır.

Müteaddit odalardan m ü r e k k e p ameliyat tesisatı bilhassa h a ı p halinde daha iyidir.

Birbirine kaı ıştır;'imasın diye septik ve aseptik odaların duvar renkleri muhtelif olmalıdır. Y a t a k l ı binanın muhtelif katlarında dahi böyle yapmalıdır.

F r a n s a d a Fondation F o c h hastanesinde ameliyat dairesi mavi renkli c a m l a camlanmıştır. Sinekleri tutmak için mutfaklarda d a b ö y l e yapılmaktadır. F a - kat hoş bir tesir yapmıyor. D o l a p l a r g ö m m e o l m a - lıdır. Mümkünse slerilizasyon apareyleri d e g ö m m e olmalıdır, ki ufkî satıhlarda toz tabakaları hasıl ol- masın. B u takdirde kontrol yolları ile sterilizasyon aparelerine erişmeyi temin e t m e k icap eder.

Memnuniyetle şunu söylemek lâzımdır ki, gerek sterilizasyonda, gerekse umumî olarak ameliyat dai- resinde yerden tasarruf e t m e ğ e çalışmak doğru ol- maz. Sterilizasyon kısmında sargı ve p a m u k sterili- zasyonujıu enatroman sterilizasyonundan ayrı tut- m a k icap edip etmediği meselesi henüz tavazzuh et- memiştir. A m e l i y a t odası ile hazırlık odasındaki b ö l m e duvarlarını yarım yükseklikte y a p m a k husu- sundaki yeni bir cereyanın tarafları da aleyhtarları vardır.

Ameliyat kısmına alçı kısmı da dahil olup bu mahallinin protezler ve saire için ayrıca bir bölmesi olmak lâzımgelir. G e r e k bu mahal, gerekse ameliyat kısmına dahil bulunan sistoskopi kısmı icabında ta- m a m e n karanlık bir hale getirilebilecek tertibatı ha- iz olmalıdır.

R ö n t g e n dairesi şimdi kolay tesis edilebiliyor, çünkü cihazlar artık emniyetlidir. F a k a t ekserya kâfi d e r e c e d e b e k l e m e mahalleri olmadığından v e rönt- gen muamelesi biten hastalar için ayrı bir çıkış ka- pısı bulunmadığından n a t a m a m yapılıyor.

Fiziyoteropi, yani kaplıca tedavisi, A l m a n y a - da son derece bir ehemmiyet almış ve bu suretle pek büyük bir inkişaf göstermiştir. B u husustaki te- sisat A l m a n y a d a gayet mükemmeldir. Yalnız, bu kısımların açık ve sarih bir tarzda yapılması, birçok kapalı münferit odalar usulünün kaldırılması ve ön- lerine perdeler asılı locaları havi büyük bir de b a n - yolar avlusu tesisi arzu edilmektedir. B u suretle ser.

vis kolaylaşır.

Pataloji ve ceset kısmı da bir d e c e y e k a d a r k o m p l e m a n mefhumuna dahildir. B u kısım ilmî tet-

kikat ile alâkadar bulunduğu cihetle tedavi kısımla, rından pek uzakta bulunmaması icap eder. A n c a k , biraz saklı olması ve ayrıca kendine mahsus gidiş v c çıkış kapılarını havi bulunması muvafıktır. B u kışın- da kâfi miktarda frigorifik odalar, iklim v e y a van- tilasyon tesisatları bulunması pek mühimdir ve rad- yatörlere lüzum yoktur.

Bir hastanenin iktisadî b a k ı m d a n en mühim üçüncü bir kısmı da şu daireleri ihtiva e d e r :

İdare kısmı ile hastaların ilk kabulünü yapan daire ve ilk yardım, lokanta ve m u t f a k ve çamaşır- hane, kalorifer, kuvvet merkezi, o t o m o b i l ve k a m - yon holleri, telefon tesisatı ve saire. Bittabi, idarî kı- sım ile hastaların kabulüne ve ilk yardıma mahsus olan daire methalde ve merkezî vaziyette bulunma- lıdır. K a z a l a r mütemadiyen ç o ğ a l m a k t a olduğundan ilk yardım gittikçe daha büyük bir ehemmiyet ka- zanmaktadır.

Berlinde bir hastane müdürünün dediği gibi, en iyisi, hastayı o t o m o b i l ile doğrudan doğruya a m e - liyat masasına k a d a r getirebilmektir. G e c e ve gün- düz servisleri için bir ikamet odası bu kısımda bu- lunmalıdır. M e t h a l d e n asansöre k a d a r olan yol uzun görülürse, bu takdirde ikinci bir methal, yani hasta- ların girişine mahsus bir methal y a p m a k muvafık olur. B u suretle ana methalin daima tıkalı bulunması gibi bir mahzurun da önüne geçilmiş olur. Hastala- rın geliş kapısı ekseriya d a h a aşağı bir katta veya ana methal altında olabilir, ki pek iyidir. B u suretle gerçe ayrı bir personel masrafı hasıl olur ise de bu- na mukabil gidiş gelişte rahatlık ve kolaylık temin edilmiş olur. Bittabi mimarın iyi düşünerek tertip et- tiği ve inşa ettirdiği methal kısmını sonradan kullan- mıyarak bina hakkında şikâyetlerde bulunmak doğru bir hareket değildir. F a k a t ekseriya görülen haller- dendir. İdare kısmında hastalar h a k k ı n d a bir karto- tek, hastalara mahsus bir kütüphane lâzımdır.

Mutfağın üst katta olması hakkındaki mütalâ- alar artık ortadan kalkmalıdır. Inşaî bir tertibi mut- fak kokularına tâbi tutulmasında m a n a yoktur, çün- kü zamanımızda bu kokuların uzaklaştırılması k o - laydır. Mutfağın nerede yapılacağı meselesi d e m ü . him değildir. Mühim olan mesele, b a k ı m cüzütam- larmı taciz etmeksizin yemeklerin tevziini mümkün kılan bir gidiş geliş müstevisi temin etmektir. V a z i - y e t e v e icabata göre mutfak alt katta, ilâve edilmiş bir cenahta, hususî b i r b i n a d a v e y a en üst katta y a . pılabilir. B u hususta yapılacak tetkikat neticesinde hangisinin en muvafık olacağı anlaşılır. Mutfağın en üst katta yapılması, ancak alt kattaki mahallin sair işler için lüzumlu bulunması halinde muvafıktır.

Yayılmış binalarda, bilhassa a d e m i merkeziyet sistemindeki hastanelerde v e y a trabant sisteminde, tevzi edici m u t f a k usulünün muvafık olup olmıyaca- ğı tetkik edilmelidir. B u usul B u d a p e ş t e d e ( S o o s )

Referanslar

Benzer Belgeler

Açık havada kronik olarak ultraviyole ışınlarına maruz kalma, spontan iyileşmeye bırakılmış yanık ülserleri, radiodermit, arsenik, nikel gibi karsinojen etkili

Amigdala yüzlere karşı olan ilgiyi düzenlediği ve yaşanan deneyimlerin de etkisiyle superior temporal sulkus ve fusiform girus gibi diğer kortikal sistem- lerin gelişimini

Maaşının 1297 lirasını annesine verirse ne kadar maaşı kalır?(5puan). 11.Çıkarma

Anestezi ve lokal anesteziye bağlı komplikasyonlar: apne, aspirasyon pnömonisi, hipoksi, laringeal spazm, konvulsiyon, malign hipertermi, kardiyak arrest, prilocaine

• Şakaklarda birkaç kere başparmak yönünde friction yapılıp yüzeyel stroking ile çeneye geri

deformasyonlardan Hipokrat bahsetmiştir. Karadenizin kuzeydoğusunda yaşayan toplumlarda kafayı önden arkaya uzatmak amacıyla sarıldığını belirtmiştir. Bu kafa biçimini

Y e k û n altı yüz yirmi bir bin sekiz yüz altmış iki hanedir yirmi ikişerden yüz otuz altı kere yüz bin ve seksen bin dokuz yüz altmış iki ha- nedir yirmi ikişerden yüz

Darbe girişimine hazırlık olarak, Türkiye Hükümetleri, yirmi dört ocak bin dokuz yüz seksen kararlarıyla birlikte yeni liberal politikalara, özelleştirmelere,