• Sonuç bulunamadı

T.C ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI COĞ 307 ARAZİ TATBİKATLARI-I DERSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI COĞ 307 ARAZİ TATBİKATLARI-I DERSİ"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 T.C

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ

2019-2020 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI COĞ 307 ARAZİ TATBİKATLARI-I DERSİ

1. ARAZİ TATBİKAT RAPORU

Uygulama İstasyonları

1. Ahullu, Paleosol Toprakları İstasyonu: Bu istasyon Samsun – Ankara karayolu üzerinde Ahullu mevkiinde yer alır (Şekil 1). Paleosol topraklar günümüzden önceki iklim ve jeomorfolojik şartlar altında oluşmuş topraklardır. Bu topraklar iklim şartlarında meydana gelen değişikliklere ve arazinin jeomorfolojik evrimine ışık tutmaktadır.

Paleosollerin yaşının hesaplanmasında mutlak yaşlandırma tekniklerinden radyokarbon (C¹⁴) ve OSL gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bununla birlikte paleosol topraklarının içerisinde bulunan polenlerden o dönemdeki vejetaston hakkında bilgi alınabilmektedir. Ayrıca paleosollerin içerisindeki kireç birikiminden ve oksijen izotoplarından hangi iklim ve sıcaklık şartlarında oluştuğu anlaşılabilmektedir. Bu nedenle paleosol topraklar kuvaterner iklimi hakkında önemli bilgiler vermektedir.

Şekil 1. Paleosol topraklar.

(2)

2

2. Ters Fay İstasyonu: Fay, bir düzlem boyunca birbirine göre yer değiştiren yerkabuğu bloklarının (kompartımanların) oluşturduğu yer şekillerine denir. Faylar normal, ters, doğrultu atımlı ve verev fay gibi tiplere ayrılmaktadır. Samsun – Ankara karayolu üzerindeki bu istasyonda bir ters fay örneği bulunmaktadır (Şekil 2). Nitekim ters fay sıkışma rejimi altında tavan bloğu fay düzlemi boyunca yukarı doğru itilerek oluşmuştur.

Şekil 2. Ters fay.

3. Çakallı Taşhan İstasyonu: Bu istasyon Çakallı mevkiinde, tarihi Bağdat – Ninova yolu üzerinde bulunmaktadır. Karadeniz’in iç kesimlerle bağlantısını kuran bu ulaşım ekseni üzerinde çeşitli han ve kervansaraylar yer alır. Bu hanlardan biride Çakallı Taşhanı’dır (Şekil 3). Taşhan büyük ölçüde kesme traverten taşlardan yapılmıştır. Günümüzde restore edilmiş olan han içerisinde belediye tarafından işletilen bir lokanta bulunmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıktıktan sonra Amasya ve Sivas üzerinden Erzurum’a geçtiği Kurtuluş Yolu’nun bir bölümü de bu istasyonda yer alır. Kurtuluş Yolu büyük kısmıyla Samsun – Ankara Karayolunu takip etmektedir. Bu güzergahı canlandırmak ve Samsun’a kazandırmak amacıyla ‘Kurtuluş Yolu’

adında bir proje yapılmıştır. Proje kapsamında yol üzerine çeşitli bilgilendirme tabelaları, eski ulaşım araçları ve sis çanları gibi o dönemi yansıtan objeler yerleştirilmiştir.

Bu istasyonda bir de Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak görülen ahşap bir camii bulunmaktadır (Şekil 4). Tümüyle ahşaptan yığma tekniğiyle inşa edilen Kasımzade Ahmet Sofi Camii tek katlıdır. Yerden yaklaşık 50 cm yüksekliktedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün arşivinde 1882 tarihli vakfiyesindeki ifadelere göre camiinin Kasımzade Ahmet Efendi tarafından yenilendiğine işaret etmektedir. Ayrıca istasyonda Selçuklu dönemi yapısı olan bir taşköprü bulunmaktadır (Şekil 5). Çakallı Deresi üzerinde kurulmuş olan taşköprü yapıldığı dönemin su mimarisini görkemli bir şekilde yansıtmaktadır. Köprünün geçit kısmı düzgün olup halen asıl amacına uygun olarak kullanılmaktadır. Köprü 2001 yılında tescillenerek koruma altına alınmıştır.

(3)

3

Şekil 3. Çakallı Taşhan.

Şekil 4. Kasımzade Ahmet Sofi Camii. Şekil 5. Çakallı taşköprüsü.

4. Teke Sapağı Dayk İstasyonu: Mağmadan yükselen lavlar yüzeye ulaşmadan yer kabuğu içerisinde soğuyarak taşlaşırsa bunlara iç püskürük (intrüzif) kayaçlar denir. Bu kayaçların güzel bir örneği de Samsun – Ankara yol yarmasında dayk (volkan duvarı) dır (Şekil 6). Dayk, diğer tabakaları dik keserek yukarıya doğru sokulurlar. Kalınlıkları birkaç cm ile birkaç m arasında uzunlukları ise birkaç cm ile birkaç km arasında değişmektedir. Bu kütlelerin en büyüğüne batolit denir. Ayrıca boyut ve şekillerine göre lakolit, bismalit, fakolit, neck ve sill gibi isimlerle anılırlar.

(4)

4

Şekil 6. Dayk (volkan duvarı).

5. Ambarköy Açıkhava Müzesi İstasyonu: Müze, Ladik ilçesinin girişinde yer alır.

Samsun’da turizmi canlandırmak için şehir kimliğini yansıtan müzeler oluşturulmaktadır. Bu amaçla Ladik ilçesinin kırk köyünden çeşitli ahşap yapılar getirilerek burada suni bir köy oluşturulmuştur. Müzede bulunan eserler genel itibariyle ahşaptır ve yöre halkının kültürünü yansıtmaktadır (Şekil 7). Ladik köylerinde kullanılmış ahşap meskenleri, depoları, ambarları, su kuyularını ve değirmenleri bir arada görmek mümkündür.

(5)

5

Şekil 7. Ambarköy Açıkhava Müzesinde yer alan eserlerden bir görünüş.

6. Ladik Gölü İstasyonu: Bu göl Ladik ilçesinde, Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı üzerinde bulunan çek-ayır tipi bir mekanizma ile oluşmuş tektonik göldür (Şekil 8). Tatlı su gölü olan Ladik gölü yaklaşık 870 ha yüzölçümüne sahiptir. Gölün seviyesi yıl içerisinde yağışlara bağlı olarak değişmektedir. Göl seviyesi yükseldiğinde fazla sular regülatör aracılığıyla Tersakan Çayı’na boşaltılır.

Ladik gölü üzerinde yüzen adalar (torflar) bulunmaktadır. Gölün seviyesinin düştüğü dönemlerde torflar karaya oturmaktadır. Bu torflar çiçek toprağı olarak değerlendirilmektedir.

Gölde balıkçılık da yapılmaktadır. Turna, sazan ve tahta balığı gibi balıklar yöre balıkçıları tarafından avlanmaktadır. Son zamanlarda gölde İsrail sazanının sayısının artmasından dolayı diğer balık türlerinin sayısında önemli derecede azalma olmuştur.

(6)

6

Şekil 8. Ladik gölünden bir görünüm.

7. Destek Fayı İstasyonu: Kuzey Anadolu Fayı (KAF), Anadolu’nun Neotektonik dönemdeki en önemli yapılarından biridir. KAF yaklaşık 1200 km uzunluğunda olup sağ yanal doğrultu atımlı bir faydır. Destek fayıda KAF’ın 1943 Ladik Depremi’nde (M=7.6) meydana gelen 280 km’lik yüzey kırığının 35 km’lik bölümünü oluşturur (Şekil 9). Saha birinci dereceden deprem bölgesi içerisinde yer alır. Bölgede 1943 yılında meydana gelmiş depremde çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmıştır. Sahada fay façetaları, ötelenmiş sırtlar ve vadiler, çöküntü gölleri, kafası kesilmiş dereler ve basınç sırtları gibi doğrultu atımlı faylara özgü yer şekilleri bulunmaktadır.

(7)

7 Şekil 9. Destek fayı.

8. Boraboy Gölü İstasyonu: Amasya İli’nin Taşova ilçe sınırları içerisinde bulunan Boraboy gölü oluşum mekanizması itibariyle bir heyelan set gölüdür (Şekil 10). Göl, sahanın kuzeybatısından kopan bir heyelan kütlesinin Çatağın deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuştur. Alanı yaklaşık 11 ha olan Boraboy gölünün uzunluğu 750 m genişliği ise 85 m ile 250 m arasında değişmektedir.

Gölün çevresi gür bir bitki topluluğu ile kaplıdır. Genel itibariyle sahada sarıçam, gürgen, meşe ve kayınlar yayılış göstermektedir. Bu ağaç türleri dışında çalı ve otsu türlerde vardır. Ayrıca sahada ağaçların dallarına yapışarak yaşayan ökse otu ve verem otu gibi türler de bulunmaktadır.

Boraboy gölü çevresi Orman Genel Müdürlüğü tarafından, orman içi dinlenme alanı olarak planlanmıştır. Göl çevresinde ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılaması adına tesisler bulunmaktadır. Bunun yanında yaz dönemlerinde ziyaretçilerin konaklamaları amacıyla bungalov tipi evler de vardır.

Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı

(8)

8

Şekil 10. Boraboy gölünden bir görünüm.

(9)

1 T.C

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ

2019-2020 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI COĞ 307 ARAZİ TATBİKATLARI-I DERSİ

2. ARAZİ TATBİKAT RAPORU Uygulama İstasyonları

1. Dereköy İstasyonu: Bu istasyon Samsun – Bafra Karayolu üzerinde bulunmaktadır.

Karayolunun hemen güneyinde diklikler dikkat çekmektedir. Bu diklikler ölü falezdir (Şekil 1). Ölü falez güncel şartlarda deniz suyunun ulaşamadığı falezlere verilen isimdir. Deniz suyunun ulaştığı falezlere ise aktüel falez denir. Falezlerin hemen üzerinde düzlükler görülmektedir. Bu düzlükler Karadeniz’de gerçekleşen seviye değişikliklerine bağlı olarak oluşan eski kıyı düzlükleridir.

İstasyonun bulunduğu Dereköy mevkii günümüzde yazlık yerleşmelerin yoğun olarak görüldüğü bir sahadır. Geçmiş yıllarda Samsun şehrinin hemen batısında İncesu mahallesinde yoğunluk gösteren yazlıklar çok hızlı bir şekilde bu noktaya kadar ilerlemiştir. Aynı zamanda delta sahasına karşılık gelen bu alan hızlı bir yerleşme ile karşı karşıya kalmıştır.

Şekil 1. Ölü falezler ve aşınım yüzeyi.

2. Ondokuzmayıs Dereköy İstasyonu: Bu istasyon Ondokuzmayıs İlçesi’nin sahil kısmında yer alır. Kıyılar genel olarak alçak kıyılar ve yüksek kıyılar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Alçak kıyılar ise çakıllı ve kumlu kıyılar olarak ayrılmaktadır. Bu sahada görülen kıyı tipi ise kumlu kıyıdır (Şekil 2). Ülkemizin toplam kıyıları içerisinde alçak kıyılar oldukça azdır. Bu

Aşınım Yüzeyi

Ölü Falez

(10)

2

alçak kıyılar içerisinde de kumlu kıyıların miktarı azdır. Turistik çekiciliği yüksek olan bu nadir doğal alanların korunması ve gelecek nesillere ulaştırması gerekmektedir.

Özellikle dalgalı günlerde ve kıyı morfolojisinin uygun olduğu alanlarda art arda gelen dalgalar kıyıda toplanarak hızla denize doğru hareket etmekte ve rip akıntısının (çeken akıntı) oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle Karadeniz kıyılarında bu akıntı can kaybıyla sonuçlanan olaylara neden olabilmektedir. Kıyılarda yatay dalga hareketlerine bağlı olarak malzeme göçü oluşmaktadır. Kıyı mekanizmasının iyi bilinmediği yerlerde yapılan antropojen müdahalelerle bu malzeme göçü kesintiye uğrayabilmektedir. Böylece kıyılarda olumsuz süreçler gelişmeye başlamaktadır.

Şekil 2. Ondokuzmayıs sahilinden bir görünüm.

3. Kızılırmak, Ramsar Alanı İstasyonu: Kızılırmak Deltası, Sivas dolaylarından doğan Kızılırmak’ın taşımış olduğu alüvyonları burada biriktirmesiyle oluşmuştur (Şekil 3). Ramsar sözleşmesine göre sulak alan statüsünde olan delta aynı zamanda şuanda UNESCO’nun doğal miraslar geçici listesinde bulunmaktadır. Sulak alanlar, içerisinde barındırdığı canlı yaşamı nedeniyle oldukça önemlidir. Bu canlı yaşamını koruyabilmek ve deltayı sürdürülebilir bir şekilde kullanabilmek için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Deltadaki yapılaşmanın kaldırılması, motorlu taşıtların girişinin yasaklanması, avcılığın yasaklanması ve giriş çıkışların kontrol altına alınması bu çalışmalardan bazılarıdır.

(11)

3

Şekil 3. Kızılırmak Deltası’ndan bir görünüm, kuzeye bakış.

Kızılırmak Deltası’nda Cernek Gölü, Balık Gölü ve Uzun Gölü başta olmak üzere birçok göl bulunmaktadır. Bu göllerin yükseltisi düşük olduğu için deniz seviyesindeki değişmelere bağlı olarak zaman zaman deniz suyu ile karışmaktadır. Hem tatlı hem tuzlu su ekosistemlerin bir arada bulunduğu bu bölgelerdir. Bu bölgeler canlı çeşitliliği bakımından oldukça yoğundur. Deltada mandacılık dikkat çekmektedir. Bafra ile özdeşleşen bu mandalar deltadaki ekosistemin devamlılığını sağlayarak aynı zamanda yöre halkına bir ekonomik faaliyet imkanı sunmaktadır. Deltada mandacılık dışında sazlıklarda kesimde yapılmaktadır.

Bu faaliyetler deltaya zarar vermeden aksine deltanın sürdürülebilir şekilde kullanımına katkı sağlayacak şekilde yapılmaktadır. Ayrıca deltada kuş halkalama istasyonu ve kuş gözlem kuleleri bulunmaktadır. Bu tesisler sayesinde deltanın kuş popülasyonu sürekli kontrol altındadır.

4. Kızılırmak, Subasar Ormanı İstasyonu: Bu istasyon Kızılırmak Deltası’nda, Yörükler Mahallesinde yer alır. Saha deltanın girişinde yer almakta olup yılın belli zamanları su altında kalmasıyla oluşur. Bu sahada kumlu topraklar görülmektedir. Toprak burgusuyla alınan örneklerde derinlere inildikçe topraktaki nem oranı artmaktadır (Şekil 4). Kum iyi bir akifer olduğu için gözenekleri arasında su bulundurmaktadır. Subasar ormandaki ağaç türleri arasında gürgen, meşe, dişbudak gibi türler yayılış gösterir. Sahada ayrıca sarmaşık böğürtlen ve goga gibi türlere rastlanır.

(12)

4

Şekil 4. Subasar ormanında toprak burgusuyla alınan örnekten bir görünüm.

5. Organize Sanayi, Toprak Katenası İstasyonu: Bu istasyon Kolay yolu üzerinde organize sanayi mevkiinde bulunmaktadır. Tabiatın en önemli hazinesi olan toprak anakayanın üzerinde bulunan yerli ya da yabancı bir örtü malzemesidir. Toprağın yaklaşık % 50’si katı materyalden oluşmaktadır. Bunun yaklaşık %5’i organik, geri kalan %45’i ise inorganiktir.

Toprağın % 50’si ise boşluk hacminden oluşur. Bunun yaklaşık yarısı hava ile diğer yarısı ise su ile dolu oolması beklenir. Toprağın en üst kısmında organik kat yer alır. Aşağıya doğru yıkanma horizonu (A horizonu), birikme horizonu (B horizonu) ve parçalanmış anakaya ve anakaya sıralanır. Bu istasyonda eğim şartlarına bağlı olarak toprağın üst kısmı yüzeyden yıkanarak yamacın etek kısmına doğru taşınmıştır. Tarlanın yukarı kısmındaki toprak açık renkli ve sığ, aşağı kesimindeki toprak koyu renkli ve kalındır (Şekil 5). Buna toprak katenası denilmektedir.

(13)

5 Şekil 5. Toprak katenasından bir görünüm.

6. Boğazköy, Batık Minare İstasyonu: Bu istasyon Derbent baraj gölünün hemen batısında bulunmaktadır (Şekil 6). Derbent Barajı yapılmadan önce bu saha tarım arazisi olarak kullanılmaktaydı. Derbent Barajı aynı zamanda bir hidroelektrik santraldir. Ülkemiz gelişmekte olan bir ülkedir ve yüksek bir enerji tüketimi söz konusudur. Bundan dolayı hem yeterli elektriğe hem de kesintisiz (güvenli) elektriğe ihtiyacımız vardır. Bu amaçla var olan potansiyeller iyi değerlendirilmelidir. Gerekirse barajlar, hidroelektrik ve nükleer santraller yapılmalıdır. Tabii ki bu santraller doğaya zarar vermeden sürdürülebilir kullanım çerçevesinde olmalıdır. Derbent ve Altınkaya Barajları inşa edilmeden önce Kızılırmak’ta kayıkla taşımacılık yapılmaktaydı. Vezirköprü – Bafra arasında sabahları akım doğrultusunda Bafra’ya doğru, akşamları da vadi melteminin ve insan gücünün yardımıyla Vezirköprü’ye doğru kayık seferleri yapılmaktaydı. Ayrıca Bafra’daki kereste fabrikasında kullanılmak üzere Vezirköprü’deki tomruklar ırmakta yüzdürülerek de taşınmaktaydı.

Şekil 6. Batık minareden bir görünüm.

(14)

6

7. Asarkale İstasyonu: Asarkale, Bafra İlçe Merkezinin yaklaşık 30 km güneybatısında, Kızılırmak’ın sol sahilinde yer alır (Şekil 7). Asarkale, Roma Dönemi’nde akaya oyularak inşa edilmiş ve savunma amaçlı kullanılmıştır. Bu bölge eskiden Paftagonya olarak tanımlanmaktaydı. Asarkale stratejik açından önemli bir konumda bulunmaktaydı. Kalelerde suya yakınlık önemli bir unsurdur. Çünkü savaş sırasında kale kuşatılınca karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de susuzluktur. Eğer kale yeteri kadar suya sahipse savunma uzun sürebilir. Bundan dolayı kalelerin mutlaka suya ulaşabilecekleri gizli bir geçitleri bulunur.

Asarkalede de hemen yanından geçen Kızılırmak’a inen bir tünel bulunmaktadır. Bu tünel yapılan karayolu sonrasında açığa çıkmıştır. Günümüzde kaleye bu merdiven aracılığıyla çıkılmaktadır. Bunun yanında ikisi kalenin yamaçlarında, biri de ırmağın karşı yakasında bulunan üç farklı alanda kaya mezarı bulunmaktadır.

Şekil 7. Asarkale’den bir görünüm.

8. Altınkaya Baraj Gölü İstasyonu: Baraj akarsuyun önüne yapılan engele denir. Barajın arkasında tutulan suya ise baraj gölü adı verilir. Barajlar taşkın kontrol, sulama, elektrik üretimi veya rekreasyon amaçlı kullanılırlar. Altınkaya baraj gölü Türkiye’nin en büyük hidroelektrik santrallerinden biridir (Şekil 8). Dört adet türbini bulunmaktadır. Bu türbinler sayesinde elektrik üretilmektedir. Altınkaya barajı oldukça geniş bir rezervuar alanına sahiptir. Baraj rezervuarının büyük olması daha fazla su tutulması anlamına gelir: Bu durumda baraj gölü kurak dönemlerde de elektrik üretilmesine imkan verir. Bunların yanında Altınkaya Barajının Kızılırmak Deltası için olumsuz etkileri de vardır. Barajın su tutmaya başlamasının ardından alüvyonlar baraj gölünde birikmekte ve deltaya ulaşamamaktadır. Bu

(15)

7

nedenle deltada büyüme durmuştur. Durmakla kalmamış deniz aşındırmasına bağlı olarak deltanın alanı sürekli olarak küçülmektedir.

Şekil 8. Altınkaya baraj gölünden bir görünüm.

9. Kolay, Jeolojik Diskordans İstasyonu: Bu istasyon Kolay Mevkiinde bulunmaktadır. Yol yarmasında görülen dik tabakalar dikkat çekmektedir (Şekil 9). Oluşum mekanizmasına bakıldığında yatay olarak durması gereken tabakalar sıkışma rejimi esnasında yan basınçlara maruz kalarak dikleşmiş ve kırılmışlardır. Flişlerden oluşan bu tabakalar üzerinde bir de faylı fleksür bulunmaktadır. Fleksür kıvrım, büklüm anlamlarına gelmektedir.

Bu sahadaki tabakalar kıvrılmıştır. Fakat tabakalar birbirine göre yer değiştirmiştir. Yani, bir de faylanma gerçekleşmiştir. Buna faylı fleksür denir. Sahada tabakalar üzerinde akarsu deposu dikkat çekmektedir (Şekil 10). Akarsu taşımış olduğu alüvyonları bu dik tabakalar üzerine nispeten yatay bir şekilde biriktirmiştir. Bu şekilde oluşan tabakalara diskordans (düzensiz) tabakalanma denir. Ayrıca burada zaman açısından da bir uyumsuzluk vardır. Fliş tabakaları Kretase yaşlıdır. Üzerinde bulunan akarsu deposu ise Kuvaterner yaşlıdır. Yani arada büyük bir jeolojik zaman boşluğu bulunmaktadır. Bu duruma jeolojik diskordans (lakün) adı verilmektedir.

(16)

8 Şekil 9. Dik tabakalar ve faylı fleksür.

Şekil 10. Akarsu deposundan bir görünüm.

Faylı Fleksür

(17)

T.C

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ

2019-2020 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI COĞ 307 ARAZİ TATBİKATLARI-I DERSİ

3. ARAZİ TATBİKAT RAPORU

Uygulama İstasyonları

1. Baruthane Sel Kapanı İstasyonu: Şehirsel alanlar zaman zaman sel felaketleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Samsun şehrinde 2014 yılında bir sel felaketi gerçekleşmiştir. Bu sel felaketinde can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Bunun üzerine yerel yöneticiler çeşitli önlemler almaya başlamıştır. Samsun’da ki birçok akarsuyun önüne sel kapanları inşa edilmiş, kapatılan derelerin üzerleri açılmış ve çeşitli akarsu vadilerinde rehabilitasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu kapsamda Baruthane Deresi üzerine de bir sel kapanı inşa edilmiştir (Şekil 1). Sel kapanları ani yağışlar sonucu oluşan seli önlemek amacıyla yapılmış, sadece taşkın durumunda su depolayan küçük barajlardır. Fakat burada dikkat çeken durum vadinin içerisinde hemen sel kapanının gerisinde bir evin bulunmasıdır. Bu ev olası bir taşkın durumunda sel kapanının su depolamasıyla sular altında kalacaktır. Yerel yönetimler tarafından istimlak edilmesine rağmen hala bu evde yaşamaya devam edilmektedir.

Şekil 1. Baruthane Deresi, sel kapanı.

(18)

2. Toraman Tepe İstasyonu: Toraman Tepe, Samsun’daki en eski yerleşmelerden biridir.

Amisos veya Kara Samsun olarak da bilinir. Günümüzde Saathane Meydanı çevresinde Müslümanlar, Toraman Tepe sırtlarında da Hristiyanlar yaklaşık 300 yıl birlikte yaşamışlardır.

Evliya Çelebi Seyahatname’sinde bu mesafeyi bir ok atımı mesafe olarak anlatmaktadır.

Ticaretle geçinen Hristiyanlar ticaretin gerilemesiyle bir gece evlerini ateşe vererek burayı terk etmişlerdir. Kara Samsun ismi de buradan gelmektedir.

Bu alandan bakıldığında Samsun Şehri görünmektedir (Şekil 2). Samsun gerek iklimi gerek yeryüzü şekillerinin uygun olması nedeniyle yerleşmeye uygun bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan dolayıdır ki eski bir yerleşme tarihine sahiptir. Osmanlı döneminde Samsun Limanı da büyük bir öneme sahipti. Özellikle Kırım ile bağlantısı Samsun Limanını canlı tutmaktaydı. Şuanda da liman aktif bir şekilde çalışmaktadır. Ayrıca limanın içinde bir serbest bölge de bulunmaktadır. Günümüzde Samsun üniversite, ticaret ve sanayi ile ayakta durmaya çalışan bir şehir olarak karşımıza çıkmaktadır.

Şekil 2. Toraman Tepe’den Samsun Şehri ve Limanı.

3. Katı Atık Depolama İstasyonu: Bu istasyon Gürgendağ mevkiinde bulunmaktadır. Samsun Şehri’nin tüm katı atıkları burada bulunan tesiste toplanmaktadır (Şekil 3). Geçmişte Samsun’un atıkları Yılanlı Dere kenarında depolanmaktaydı. Türkiye’de birçok ilde bu şekilde depolanan çöplüklerde biriken metan gazından dolayı patlamalar meydana geldi. Bu olaylar neticesinde atık depolama daha modern yöntemlerle yapılmaya başlandı. Burada bulunan katı atık depolama tesisi de modern bir tesistir. Atıklar burada ayrıştırılıp depolanırken aynı zamanda açığa çıkan metan gazı da elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Ayrıca bu tesis içinde bir de tıbbi atıkların depolandığı alan bulunmaktadır.

(19)

Şekil 3. Samsun Katı Atık Depolama Tesisi.

Bu istasyon aynı zamanda Kurtuluş Yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yol Mustafa Kemal’in kurtuluş mücadelesini başlatmak amacıyla Samsun’dan iç kesimlere giderken kullandığı yoldur. Mustafa Kemal’in anısını yaşatmak ve bu tarihi yolu korumak amacıyla Kurtuluş Yolu projesi hayata geçirilmiştir. Bu proje kapsamında Kurtuluş İskelesinden, Amasya sınırına kadar olan yol koruma altına alınmıştır. Belirli yerlere o döneme ait kamyonlar, araçlar ve sis çanı gibi eserler konulmuştur. Böylece bu yol canlı tutulmaya ve yeni bir turizm rotası oluşturmaya çalışılmıştır.

4. Dündar Tepe İstasyonu: Karadeniz Bölgesi’nde doğu-batı yönünde uzanan sıradağlar geniş yer kaplamaktadır. Bu durum da kıyı kesimlerden iç kesime ulaşımı zorlaştırmaktadır.

Samsun’da bu sıradağlar nispeten daha alçak olduğu için Karadeniz’den iç kesimlere ulaşımı sağlayan en rahat güzergah Samsun‘dan geçmektedir. Bu özelliği de Samsun’u tarih boyunca önemli bir yerleşim yeri yapmıştır.

Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda Dündar Tepe’nin (Şekil 4) Samsun’un en eski yerleşim alanlarından biri olduğu ortaya konulmuştur. Dündar Tepe özellikle kuzeybatı sektörlü rüzgarlara karşı korunaklı bir alanda bulunmaktadır. Nispeten yüksek bir yer olması güvenli bir yerleşim yeri olmasını sağlamaktadır. Pleistosen döneminde, Karadeniz’in seviyesinin günümüzdekinden daha yüksek olduğu zamanlarda deniz taşıtlarının Mert Irmağı’nı kullanarak bu alana kadar geldiği de bilinmektedir. Tüm bunlardan dolayı geçmişte Dündar Tepe yerleşim yeri olarak seçilmiştir.

(20)

Şekil 4. Dündar Tepe’den Canik İlçesi’ne bakış.

5. Panorama Müzesi İstasyonu: Panorama Müzesi, dijital ve diagromik olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır (Şekil 5). Diagromik bölümde Türkiye’nin en büyük yağlı boya tablosu bulunmaktadır (Şekil 6). Bu tablo, Mustafa Kemal Atatürk’ün Dikmen sırtlarında Seymenler tarafından karşılanışını simgelemektedir. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliği ile eski Yaşar Doğu Spor Salonu’nda gerekli düzenlemeler yapılarak oluşturulan müze, üstü kapalı olan tek panoramik müze olarak Karadeniz Bölgesi’nde bir ilk olma özelliği taşımaktadır (samsun ktb web sayfası).

Şekil 5. Panorama Müzesi. Şekil 6. Müzede bulunan yağlı boya tablosu.

(21)

6. Kurtuluş İskelesi İstasyonu: Bu istasyon Mustafa Kemal’in kurtuluş mücadelesini başlatmak amacıyla Samsun’a ayak bastığı Kurutuluş İskelesi’nde bulunmaktadır. Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile geldiği Samsun’a bu iskeleden yanaşmıştır (Şekil 7). Günümüzde Gazi Müzesi olarak hizmet veren Mıntıka Palas Otelinde konaklayarak Havza’ya oradan Amasya ve Erzurum’a gitmek amacıyla yola koyulmuştur. Bu yolun Samsun sınırları içerisinde kalan kısmı Büyükşehir Belediyesi tarafından koruma altına alınmış ve Kurtuluş Yolu ismiyle tarihi bir güzergah haline getirilmiştir. Kurtuluş Yolu’nun başlangıç noktası da Kurtuluş İskelesi’dir.

Şekil 7. Kurtuluş İskelesi.

7. Tekkeköy Tren İstasyonu: Anadolu’da inşa edilen ilk demiryolu hattı İzmir – Aydın arasında bulunmaktadır. Daha sonraları Osmanlı Döneminde demiryolları genişlemiştir.

1950’li yıllara kadar demiryolu ülkemizde önemli bir ulaşım ekseni iken bu tarihten sonra karayolu ulaşımı genişlemeye başlamış ve demiryolu önemini kaybetmiştir. Günümüzde atıl kalan bu demiryolları ve tren istasyonlarından bazıları restore edilerek kültürel mirasımız yaşatmaya çalışılmaktadır. Bu istasyonlardan biri de Tekkeköy İlçesi’nde bulunan tren istasyonudur (Şekil 8). Bu istasyon ve çevresi düzenlenmiş ve şuanda çay bahçesi olarak hizmet vermektedir. Böylece bu nadide eserler yok olmaktan kurtarılmıştır ve tarihe ışık tutmaya devam etmektedir.

(22)

Şekil 8. Tekkeköy tren istasyonundan genel bir görünüm (Kaynak: samsuncagdashaber.com).

8. Tekkeköy Mağaraları İstasyonu: Tekkeköy Mağaraları isminden de anlaşılacağı gibi Samsun’un Tekkeköy İlçesi’nde bulunmaktadır (Şekil 9). Tekkeköy Mağaraları bir mağara kale yerleşmesidir. Bulunduğu konum itibariyle güvenli bir alan olması buranın yerleşim yeri olarak seçilmesinde etkili olmuştur. Anakayanın aglomera ve tüfitik kayaçlardan oluştuğu sahada rüzgar aşındırmasına bağlı olarak tafoniler oluşmuştur (Şekil 10). Sahada bitki örtüsünün bulunmaması tafonileşmeyi hızlandıran etmenlerden biridir. Bu tafoniler zamanla genişleyerek mağaralara dönüşmüştür (Şekil 11). İnsanlar da az dirençli olan bu malzemeyi aşındırarak mağaralara şekil vermişler ve bu alanı bir yerleşme haline getirmişlerdir.

Sahada bir de müze bulunmaktadır. Eski bir rum evinin restore edilmesiyle oluşturulan müzede o döneme ait olan ok uçları, mızraklar, taş baltalar, taş kesiciler, heykeller, çanaklar ve çeşitli takılar sergilenmektedir. Fakat bu objeler imitasyondur. Gerçek buluntular Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

(23)

Şekil 9. Mağaralardan bir görünüm. Şekil 10. Tafonilerden bir görünüm.

Şekil 11. Tekkeköy mağaralarından bir görünüm.

(24)

Kaynaklar

https://samsun.ktb.gov.tr/TR-216761/panorama-muzesi.html (SET 10.12.2019)

http://samsuncagdashaber.com/tugrul-cetin-nostalji-parki-ve-kent-muzesi-acildi/1086/ (SET 11.12.2019)

Referanslar

Benzer Belgeler

Şekil 4.2Elektrik Alan Çizgileri (a) Pozitif q nokta yükünün elektrik alan çizgileri, (b) Sonsuz uzunluktaki zıt yüklü paralel iletken iki plakanın elektrik alan

Bilgisayar Programcılığı Önlisans Programı Tarım Makineleri Önlisans Programı Mimari Dekoratif Sanatlar Önlisans Programı Seracılık Önlisans Programı Basım ve

Orhan Okay, Necip Fazıl Kısakürek, 1.bs., Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1987; Hasan Çebi, Bütün Yönleriyle Necip Fazıl Kısakürek’in Şiiri, Kültür

• Doğal süreçlere bağlı olarak yaşanan iklim değişmeleri şeklinde iki gruba ayırmak mümkündür... İklim Sistemindeki

Şimdi basit bir elektrik devresi çizelim; deney yaparken akım ve voltajı ölçebilmek için ampermetre ve voltmetre nasıl kullanılır görelim. Ampermetre, devreden

Muhammed’i (s.a.v.) ebedî bir lider olarak görmüş, ona gönülden bir sevgi ile bağlanmışlardır. Bundan dolayı asırlar boyunca ona karşı duydukları muhabbeti çeşitli

Lisans ve lisansüstü derslerin uygulaması Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Hastanesi ve Samsun Kadın Doğum ve Çocuk

TATÇI, Mustafa, Yunus Emre Divanı - Tenkitli Metin, c.II, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990. TOPUZLUOĞLU, Tevfik Rüştü, “Hâşiye”, Türkiye Diyanet Vakfı