• Sonuç bulunamadı

Piyasası Kanunu bkz.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Piyasası Kanunu bkz."

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I) EPDK’NIN KURULUŞU

EPDK, 03.03.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu1 ile kurulmuştur. Bahsi geçen kanunun ilk maddesine2 baktığımızda EPDK’nın ilk önceleri “Elektrik” Piyasası Düzenleme Kurumu olarak kurulduğunu görülmektedir. Zira 4628 sayılı Kanun sadece elektrik piyasasının düzenlenmesine ilişkin olarak çıkarılan bir kanun olduğundan bu piyasayı denetleyecek kurumunda salt elektrik piyasasına ilişkin olması doğal karşılanabilir bir durumdur. Görüldüğü gibi EPDK kendine özgü bir teşkilat kanunu ile kurulmuş bir kurum değildir. Ancak enerji kaynakları elektrik ile sınırlı olmadığından zaman içerisinde diğer enerji kaynakları hakkında da düzenleme yapma ihtiyacı duyulmuştur. Bu amaçla, 02.05.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası Hakkında Kanun3) yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla beraber, kurum artık “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu” adını almış ve hem elektrik hem de doğalgaz piyasasının denetlenmesi görevini üstlenmiştir. 2003 yılında çıkarılan 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve 2005 yılında çıkarılan 5307 sayılı LPG (Likit Petrol Gazı) Piyasası Kanunu ile bu piyasaların denetimi de EPDK’nın görevine dâhil olmuştur.

EPDK, bağımsız idari otorite olarak adlandırılan kamu tüzel kişiliğini haiz idari açıdan özerk yapıya sahip bir kurumdur. Bu noktada, bağımsız idari otoritenin, kamu tüzel kişiliğin ve özerk yapının anlamları üzerinde durmak gerekmektedir.

A) EPDK, bağımsız idari otoritedir: Ülkemizde ekonomik alanda uzmanlık gerektiren teknik açıdan karmaşık yapıya sahip konuların bakanlıklar bünyesinde kayda değer bir şekilde yürütülemeyeceği düşüncesinden hareketle bu tür konuların siyasi görüşlerden, yönlendirmelerden bağımsız kurumlar tarafından yürütülmesi için Bağımsız İdari Otoriteler kurulmaya başlanmıştır. “Bağımsız” sözcüğü organik ve işlevsel anlamda yürütme organı karşısında kurumun bağımsızlığını; “idari” sözcüğü ayrı kamu tüzel kişilikleri olsun olmasın

1 RG 3/3/2001 - 24335 Mük. yayımlanan 20/02/2001 tarihinde kabul edilmiş bulunan 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu” bkz. www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.4628...0

2 4628 sayılı Kanun md. 1: “ … Bu Kanun; elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan satışı, perakende satışı, perakende satış hizmeti, ithalat ve ihracatı ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumunun kurulması ile çalışma usul ve esaslarını ve elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının özelleştirilmesinde izlenecek usulü kapsar …”

3 RG 2/5/2001 – 24390 yayımlanan 18/04/2011 tarihinde kabul edilmiş bulunan 4646 sayılı “Doğal Gaz Piyasası Kanunu (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve Doğal Gaz Piyasası hakkında Kanun) bkz. www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.4646...0

(2)

idari organ niteliğinde olduklarını; “otorite” sözcüğü de bunların danışma organı değil, düzenleyici veya birel idari icrai kararlar alıp uygulayan kuruluşlar olduklarını göstermektedir.”4 Bağımsız idari otoriteler, görev alanlarına ilişkin düzenleme yetkisini, görev alanlarında faaliyet gösterenlerin kurallara uyup uymadığını denetleme yetkisini, görev alanlarına giren konularda çeşitli kurum ve kuruluşlara danışmanlık verme yetkisini, idari ve parasal yaptırım uygulama yetkisini ve uyuşmazlık çözme yetkisini haizdirler. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu md. 4’e göre EPDK’nın “Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere”

kurulduğu ifade edilmektedir. Yine aynı kanunda Kurumun bağımsız idari otorite olarak hangi yetkileri kullanmayı haiz olduğu da belirtilmektedir. Organik anlamda bağımsız idari otoritelerin tipik özellikleri arasında kurumsal özerklik, bakanlıklarla ilişkileri, özel bütçeye sahip olmaları, personel rejimlerindeki farklılıklar ve kurumların tabi oldukları denetim başlıklarını gösterebiliriz. Bağımsız idari otoritelerin işlevsel anlamda özelliklerini ise düzenleme yetkisi, gözetim ve denetim yetkisi, danışmanlık işlevleri, yaptırım uygulama yetkileri, ve uyuşmazlık çözme işlevleri şeklinde ana başlıklara ayırmak mümkündür.

EPDK’nın özerkliği, bakanlıklarla ilişkisi denetimi ve işlevsel özellikleri aşağıda alt başlıklar halinde daha detaylı açıklanacağı için burada açıklamaktan özellikle imtina edilecektir. EPDK’nın bütçesi 4628 sayılı Kanun’un 10. md gereğince bazı kalemlerden oluşmaktadır. Bu kalemler, Kurumun faaliyet gösterdiği elektrik, doğalgaz, petrol ve LPG alanlarına göre farklılık göstermektedir. Görüldüğü gibi, EPDK, bağımsız idari bir otorite olması sebebiyle, devlet bütçesinden bir pay almamakta kanunda gösterilen kalemlerden elde edilen gelir kurumun bütçesini oluşturmaktadır. Kural olarak, kurumun gelirlerinin, giderlerini karşılaması beklenmektedir ancak gelir fazlası olması durumunda bu fazlalığın yine 10. md 10.

fıkrası gereğince genel bütçeye aktarılması gerekmektedir. Kurumların hükmettikleri idari para cezaları kurumun bütçesini oluşturan kalemler arasında sayılmamaktadır.

Zira gelir kalemleri arasında idari para cezaları yer alır ise o takdirde kurumun hükmedeceği cezaların haksız olması olasılığı arttırılmış olacaktır.

B) EPDK, kamu tüzel kişiliğini haizdir: Kamu hukuku tüzel kişiliği, yasayla veya yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulan, kuruluş amacının kamu yararı ve faaliyetlerinin

4 GÖZÜBÜYÜK, Ş, TAN, T; İdare Hukuku c.1 Genel Esaslar, Ankara 2008, s. 375.

(3)

kamu hizmeti sayıldığı, kamusal yetki ve ayrıcalıklarla donatılmış, idari vesayet ilişkisi dışında, genel idareden bağımsız olan yapılardır. EPDK’nın kamu hukuk tüzel kişilerin yukarıda sayılan özelliklerine sahip olduğu görülebilmektedir.

C) EPDK, özerktir: Kamu hukuku tüzel kişiliğini haiz bir yapı olarak EPDK’nın idari ve mali açıdan özerk bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Ancak, 4628 sayılı Kanun 4. md.

dördüncü fıkrasında yer alan “Kurumun ilişkili olduğu bakanlık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’dır” ifadesi EPDK’nın tam olarak bağımsız olup olmadığı konusunda soru işareti bırakmaktadır. Bu ifade oldukça tartışmalı bir ifadedir; fakat 4628 sayılı Kanun 4. maddesinin ilk fıkrası ile dördüncü fıkrası karşılaştırıldığında aslında “ilişkili” ifadesinin EPDK’nın bağımsızlığını ortadan kaldıran bir anlamı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Zira ilk fıkrada Kurumun idari ve mali özerkliğe sahip bir yapı olduğu belirtilirken aynı maddenin dördüncü fıkrasında “ilişkili” demekle Kurumun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı olduğunu söylemek kanun koyucunun yapmasının pek de mümkün olmayacağı bir hatadır. Bu nedenle,

“ilişkili bakanlık deyimi daha ziyade bu kuruluşların görev alanları ile ilgileri bulunan bakanlık anlamında kullanılmakta olup, ilişkili bakanlıklara bu kuruluşların işlemleri üzerinde herhangi bir denetim yetkisi de verilmemiştir.”5

II) EPDK’NIN İDARİ YAPISI

EPDK’nın teşkilat yapısı yukarıda belirtilen şemadaki6 gibidir. Görüldüğü gibi Kurum, 7 ana hizmet biriminden oluşmaktadır. Bunların dört tanesi temel enerji kaynakları olan elektrik, petrol, doğalgaz ve sıvılaştırılmış petrol gazına (LPG) ait özel birimlerdir. Bu birimlerde

5 ÇAKMAK, Z, Bağımsız İdari Otorite Olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Ankara 2011, s. 33.

6 EPDK Resmi İnternet Sitesi’nden alınmıştır: www.epdk.gov.tr

(4)

kendi içlerinde çeşitli bölümlere ayrılmaktadır. Ana hizmet birimlerinde ayrıca denetim, kamulaştırma ve tarifeler dairesi başkanlığı adı altında üç birim daha yer almaktadır. Hukuk dairesi başkanlığı, başkan danışmanlığı ve basın müşavirliği de kurumun danışma hizmet birimlerini oluşturmaktadır. Bu birimlerin yanı sıra insan kaynakları mali işler dairesi başkanlığı, strateji geliştirme dairesi başkanlığı, kurul hizmetleri müdürlüğü ve başkanlık özel kalem müdürlüğü adı altında da yardımcı hizmet birimleri yer almaktadır. Elektrik piyasası daire başkanlığı kendi içinde; yenilenebilir enerji grup başkanlığı, düzenlemeye tabi lisanslar grup başkanlığı, hidroelektrik enerji grup başkanlığı, organize toptan satış grup başkanlığı, piyasa izleme ve mevzuat geliştirme grup başkanlığı, termik enerji grup başkanlığı, müşteri hizmetleri ve sektörel rekabet grup başkanlığı adı altında yedi gruba ayrılmakta iken müşteri hizmetleri ve sektörel rekabet grup başkanlığı elektrik piyasasına özgü bir birim olmaktan çıkarılıp strateji geliştirme dairesi başkanlığı adı altında ayrı bir birime dahil edilmiştir.

Doğalgaz piyasası daire başkanlığı da kendi içinde; şebeke işleyiş ve sözleşme devirleri grup başkanlığı, piyasa izleme ve mevzuat geliştirme grup başkanlığı, müşteri hizmetleri ve sektörel rekabet grup başkanlığı (bu birim de strateji geliştirme dairesi başkanlığına dahil edilmiştir), lisans grup başkanlığı ve dağıtım grup başkanlığı olarak beş gruba ayrılmıştır.

LPG piyasası daire başkanlığı kendi içinde; lisans grup başkanlığı, piyasa izleme ve denetim grup başkanlığı, teknik düzenleme ve mevzuat geliştirme grup başkanlığı olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Petrol piyasası daire başkanlığı ise kendi içinde; lisans grup başkanlığı, bayilik lisans grup başkanlığı, ulusal marker grup başkanlığı, piyasa izleme grup başkanlığı ve teknik düzenleme ve mevzuat geliştirme grup başkanlığı olmak üzere beş gruba ayrılmıştır.

Her bir piyasa daire başkanlığının ve alt birimlerinin hangi konularda çalışması gerektiği Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilatı ve Personelin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik de ve kurumun resmi internet sitesi olan www.epdk.gov.tr sitesinde yer almaktadır.7

A) Kurul

Kurul, Kurumun karar ve temsil organıdır. Kurum görev ve yetkilerini kurul aracılığı ile yürütmektedir. 4628 sayılı Kanun 5. md Kurulun görev ve yetkilerini sıralamaktadır. Ancak Kurumun görev ve yetkileri kanunun bu maddesinde sayılanlar ile sınırlı (numerus clausus) değildir. Başka kanunlarda veya 4628 sayılı Kanunun diğer maddelerinde yer alan görev ve

7 Piyasa dair başkanlıklarının görevleri gerek yönetmelikte gerekse resmi internet sitesinde açıkça ve sırasıyla yazdığından burada tekraren sıralamakta bir fayda görülmemiştir.

(5)

yetkileri yerine getirmek durumundadır. Bu görev ve yetkiler şöyle sıralanabilir: tüketicilere kesintisiz ve kaliteli bir şekilde enerji kaynaklarını sağlamak için düzenlemeler yapmak, lisans vermek için gerekli araştırmaları yapmak, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin eşitlik ve şeffaflık standartlarına uymalarını sağlamak için faaliyetlerini, uygulamalarını ve ilgili lisans hüküm ve şartlarına uyup uymadıklarını denetlemek, yıllık raporu ve piyasa gelişimi ile ilgili sair raporları hazırlamak ve Bakanlığa sunmak, kurumun personel politikasını oluşturmak ve uygulamak, kurumun üçüncü kişilerle olan alacak, hak ve borçları hakkında her türlü işleme karar vermek, piyasada rekabeti geliştirmeye yönelik olarak gerçek ve tüzel kişilerin uymaları gereken, talimatları ve tebliğleri, şebeke yönetmeliğini, dağıtım yönetmeliğini, müşteri hizmetleri yönetmeliğini ve dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğini onaylamak ve benzeri birçok faaliyeti gerçekleştirmek kurulun görevleri arasında sayılmaktadır.

Kurul üyeleri bir başkan ve bir başkan yardımcısı olmak üzere toplamda dokuz üyeden oluşmaktadır. Kurul üyeleri altı yıl için Bakanlar Kurulu tarafından re’sen atanırlar. 4628 sayılı Kanun’un 5. maddesi gereğince kurul üyelerinin hukuk, siyasal bilgiler, idari bilimler, kamu yönetimi, iktisat, mühendislik, işletme ya da maliye dallarında eğitim veren en az dört yıllık yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmuş, kamu kurum ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl deneyim sahibi ve mesleğinde temayüz etmiş kişiler olması gerekmektedir. bu özellikleri haiz olmayan kişilerin EPDK Kurulu üyesi olması imkanı bulunmamaktadır.

Kurul üyelerinin doğrudan Bakanlar Kurulu tarafından atanmaları Kurumun siyasi etkilerden uzak olmasını olumsuz açıdan etkileyecek bir durum olduğu ve Kurumun bağımsızlığına gölge düşürdüğü genel olarak kabul edilen bir görüştür. Zira “tüm üyelerin Bakanlar Kurulu tarafından öneriliyor ve atanıyor olması, atanan üyelerin siyasi olarak atayanlar ile benzer siyasi çizgiyi paylaşıyor olmaları riskini arttırmaktadır8”. Kurumun bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyecek bir başka husus ise kurul üyelerinin görev süresi sonunda tekrar seçilebilmeleri imkânıdır. Böylelikle, Bakanlar Kurulu tarafından atanan kişilerin birden çok kez seçilmesi kurumun siyasi etkilere açık olduğu düşüncelerini daha da kuvvetlendirecektir.

8 ÇAKMAK, s. 98.

(6)

Altı yıllık görev süreleri sona ermeden kural olarak kurul üyelerinin görevden alınması söz konusu değildir. Ancak 4628 sayılı Kanun 6. md’ne göre: “Kanun ile kendilerine verilen görevler ile ilgili olarak işlediği suçlardan dolayı haklarında mahkûmiyet kararı kesinleşen Kurul Başkan ve üyeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca Devlet memuru olmak için aranan şartları kaybettikleri tespit edilen veya üç aydan fazla bir süre ile hastalık, kaza veya başka bir nedenle görevlerini yapamaz durumda olan veya görev süresinin kalan kısmında görevine devam edemeyeceği, üç aylık süre beklenmeksizin tam teşekküllü bir hastaneden alınacak heyet raporu ile tevsik edilen Kurul üyeleri, süreleri dolmadan Bakanlar Kurulu tarafından görevden alınır.” Görüldüğü gibi, kurul üyelerinin görevden alınmaları kanunda yazan istisnai şartlar dışında mümkün görünmemektedir. Bu kural ile birlikte, bağımsız niteliği haiz bir kurumun yöneticilerinin görevlerini daha sağlıklı bir şekilde yapmaları için bir garanti sağlamaya yönelik olduğu düşünülmektedir. Nitekim bu kuralın, kurumun bağımsızlık özelliğini desteklediğini düşünen yazarlar9 bulunmakta ise de kanunda yazan şartların varlığı halinde kurul üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafından görevden alınmasının bağımsızlık düşüncesine ters düştüğü söylenebilecektir. Yukarıda bahsedildiği üzere, kurul üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafından seçilmesi kurumun bağımsızlığına ne kadar gölge düşüyor ise kurul üyelerinin kanunda yazan belli şartların oluşması durumunda yine Bakanlar Kurulu tarafından görevlerinden alınması da kurumun bağımsızlığını o kadar etkileyecektir.

Kurul üyelerinin bağımsızlığı elbette sadece merkezi idareden bağımsızlık olarak algılanmamalıdır. Kurul üyelerinin enerji piyasalarında faaliyet gösteren aktörlerden de bağımsız olması gerekmektedir. Zira enerji piyasalarında düzenlemeler yapmak ve faaliyet gösteren aktörleri denetlemek görevini üstlenen bir kurumun yöneticilerinin bu aktörlerle biri ilişkisinin bulunması durumunda düzenleme ve denetleme yetkilerini objektif olarak yerine getiremeyeceklerdir. Bu da kurumun bağımsızlığını oldukça zedeleyen bir olgu olarak karşımıza çıkacaktır. Bağımsızlığın bu açıdan temini için 4628 sayılı Kanunun 6. md’nin 3 ve 4. fıkraları ile “(3)Kurul üyelerinin eşleri ve birinci dereceye kadar kan hısımları, elektrik ve doğal gaz ile petrol ve LPG piyasalarında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları dışındaki tüzel kişiliklerde ya da bunların iştiraklerinde Kurul üyelerinin atanmasından sonra ve üyelik süresi boyunca görev alamaz ya da bu tür işlere ortak olamazlar ve bu tüzel kişilerden ya da iştiraklerden gelir sağlayacak ya da sağlayabilecek doğrudan ya da dolaylı

9 ÇAKMAK, s.100.

(7)

ilişkiye giremez ve elektrik enerjisi ticareti ve doğal gaz ticareti ile petrol ve LPG ticareti ile uğraşamaz.(4)Kurul üyeleri ve Kurum personeli, Kurumla ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve elektrik enerjisi ve doğal gaz ile petrol ve LPG sektöründe yer alan gerçek ve tüzel kişilere ait her türlü sırları, görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamaz, kendilerinin veya başkalarının menfaatine kullanamaz.” hükümleri getirilmiştir. Görüldüğü gibi, kurul üyelerinin, enerji sektörlerinde faaliyet gösteren tüzel kişilere ortak olmaları, onlardan fayda elde etmeleri kanun hükmüyle yasaklanmıştır. Hatta o kadar ki, kurul üyelerinin eşleri ve birinci dereceye kadar olan akrabaları da bu yasak kapsamına alınmıştır. Zira, sırf kurul üyeleri bu kapsamda kalsaydı kurul üyesi, eşi üzerinden enerji sektöründe faaliyet gösteren tüzel kişilerden fayda sağlayabilir ve kurumun bağımsız karar almasının önüne geçebilir idi.

Ancak kanun bu tür ihtimallerin önüne geçmek için yasak kapsamına eşlerini ve birinci dereceye kadar olan akrabalarını da katmayı uygun bulmuştur.

Kurulun karar alma usulleri 4628 sayılı Kanunun 8. md gereğince kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenmektedir. Bu madde nedeniyle, kurulun almaya yetkili olduğu kararların düzenlendiği kanunlar, yönetmelikler ve benzeri mevuzat hükümlerinde Kurulun karar alma usulleri dağınık olarak belirlenmiştir. Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 10. maddesinde kurulun lisans verirken uyması gereken usulleri göstermektedir. Bu ve bunun gibi bir çok yönetmelikle ayrı ayrı kurulun karar almau usulleri belirtilmiştir.

Tüm kararlar için geçerli olan usul ise; Kurul salt çoğunlukla toplanıp katılanların çoğunluğunun oyu ile karar almasıdır. Elbette, kurulun alacağı kararlar bakımından kurumun ilgili birimleri bir ön araştırma yapıp raporlarını kurula sunmakta ardından konu kurul tarafından görüşülmekte ve bir karara bağlanmaktadır.

B) EPDK’da İstihdam

EPDK çalışanları ile ilgili hükümler 4628 sayılı Kanunda, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilatı ve Personelin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ve Enerji Uzman ve Uzman Yardımcılarının Sınav, Görev ve Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik de yer almaktadır.

Bu mevzuat hükümleri bir arada incelendiğinde EPDK’da çalışabilmek için;

(8)

 Türk Vatandaşı olmak,

 18 yaşını tamamlamış olmak,

 Üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmak

 Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

 Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.

 Askerlikle ilgisi bulunmamak veya askerlik çağına gelmemiş bulunmak, askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,

 Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.

 Giriş sınavı itibariyle 31 yaşından gün almamış olmak,

 KPSS'ye girmiş ve Kurum tarafından ilanda belirtilen puan türlerinden asgari puanı almış olmak10

 Kurumun sözlü olarak yaptığı iç sınavında başarılı olmak gerekmektedir. Bu sınav, başvuranı alan bilgisi, kavrayış, anlatım yeteneği, davranış, temsil kabiliyeti açılarından değerlendirmeye almaktadır.

Bu şartları taşıyıp kurumun sınavında başarılı olanlar EPDK Uzman Yardımcısı olarak atanırlar. Uzman yardımcıları, yetiştirme programı kapsamında bilgi ve becerilerini arttırmak için eğitime alınırlar. Yetiştirme programının iki yılı doldurmasının ardından uzman yardımcısı bir tez konusu belirleyip bir yıl süre içinde bu tezini yazıp Tez Değerlendirme ve Yeterlik Komisyonu’na teslim etmesi gerekir. Tezini sözlü olarak savunan ve bunda başarılı olan uzman yardımcısı, yeterlilik sınavına girmeye hak kazanır.

Sözlü olarak yapılan yeterlilik sınavında başarılı olan uzman yardımcıları Enerji Uzmanı olmaya hak kazanırlar.

III) EPDK’NIN DENETİMİ

10 Bu puan 2011 yılı için 80 ve üzeri olarak belirlenmiş, en yüksek puanı alan adaydan başlamak üzere, öğrenim dallarına ayrılan kontenjanın 5 (beş) katı aday içerisine girme şartı aranmıştır.

(9)

A) İç Denetim

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 4628 sayılı Kanunun 5. maddesinin (n) ve (p) bentlerine göre Kurul tarafından denetlenmektedir. Kurul, Kurumun bütçesini, yıllık iş planını, gelir gider kesin hesaplarını, yıllık raporunu ve piyasa gelişimi ile ilgili sair raporları onaylamak ve gerekli gördüğü durumlarda bütçe kalemleri arasında aktarma yapılmasına karar vermek ve kurumun harcamalarını, onaylı bütçesi çerçevesinde ve harcama usul ve esaslarını belirlemek üzere çıkaracağı yönetmeliğe uygun olarak gerçekleştirmekle görevlidir. Bunların yanı sıra kurumun hizmet birimleri Enerji Piyasası Düzeleme Kurumu Teşkilatı ve Personelin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Denetim” başlıklı 35. md göre: “… Kurum görev ve hizmetlerinin gerektirdiği her türlü denetim, Başkan tarafından görevlendirilecek Enerji Uzmanları ve Enerji Uzman Yardımcıları tarafından gerçekleştirilir. Kurum hizmet birimleri iç teftiş, inceleme ve soruşturma işlemleri, Başkan tarafından görevlendirilecek Kurum personeli tarafından yerine getirilir.”

B) Sayıştay Denetimi

Kurumun, bağımsız idari otorite olması sebebiyle kurum içindeki denetim ve kurum kararlarının yargısal denetimi haricinde bir denetime tabi olmaması gerekmektedir. Zira

“bağımsız idari otoritelerin faaliyetleri konusunda yargısal denetim dışında, hiyerarşi veya vesayet türü bir idari denetime tabi olmadıkları kabul edilmektedir.”11 Ancak, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun düzenleyici ve denetleyici kurumların Sayıştay denetimine tabi olacağını öngörmüş; düzenleyici kurumlar arasında EPDK’yı da saymıştır. Bu Kanuna göre Sayıştay, kurumların yönetimlerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerinin, kanunlara kurumsal amaç hedef ve planlara uygunluk yönünden denetlemek ve konu ile ilgili TBMM’ye rapor vermekle yükümlüdür. 5018 sayılı Kanun geçici 10. md göre “İlk kez bu Kanunla Sayıştay denetimine tâbi tutulan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile özel bütçeli idarelerin 31.12.2005 tarihine kadar olan işlemlerinin dış denetimi ilgili kanunlarındaki hükümlere göre yapılmaya devam edilir.” Bu kurumlar arasında EPDK’da yer aldığından, Kurumun Sayıştay tarafından denetimine 01.01.2006 tarihinde başlanmıştır.

C) Başbakanlık Yüksek Denetlene Kurulu Denetimi

11 GÖZÜBÜYÜK/TAN, s. 376.

(10)

Bunun yanı sıra, 4628 sayılı Kanunun 8/d md gereğince EPDK, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun denetimine tabi tutulmaktadır. Başbakanlık, bu kanun hükmü gereğince 2003/39 sayılı Tasarruf Tedbirleri Genelgesini yayımlamıştır. EPDK, 2006 yılında bu genelgenin kurumun idari ve mali özerkliğini zedelediği gerekçesiyle Danıştay’da iptal davası açmıştır. Danıştay 5. Dairesinin 07.11.2008 tarihinde verdiği karar ile davayı reddetmiştir12. Red gerekçesinde genelgenin, Kurumun idari ve mali özerkliğini zedelemediğini, bu tür genelgelerin idarenin bütünlüğü ilkesinin sağlanması için gerekli olduğunu ve ayrıca söz konusu genelgenin kurumu yalnızca regülasyon faaliyeti açısından denetlediğini, diğer faaliyetlerinin denetimini kapsamadığını savunmuştur. Dolayısıyla, EPDK’nın regülasyon yetkisinin denetimi, Başbakanlık tarafından denetlenmekte, onun dışındaki faaliyetleri bir dış denetim mekanizması olarak Sayıştay tarafından denetlenmektedir.

D) Devlet Denetleme Kurulu Denetimi

2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkındaki Kanun 2. md gereğince DDK’nın, Kurum üzerinde genel bir denetim yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu denetim, sadece kurumun, kendisine verilen kaynakları düzgün kullanıp kullanmadığı ile sınırlı bir denetimdir. Bunun dışındaki hususlar DDK’nın denetimi kapsamına girmemektedir. 2443 sayılı Kanun gereğince, Cumhurbaşkanının talimatı doğrultusunda, Kurum, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında denetim yapma yetkisini haiz ve bu konuda Cumhurbaşkanlığına sunulacak bir rapor hazırlamakla görevli bulunmaktadır. Hazırlanan bu rapor Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması halinde Başbakanlık konu hakkında bilgilendiririlir. Şayet denetlenen kurumun kamu kaynaklarını elverişli bir biçimde kullanmadığını gösterir ciddi emareler var ise o takdirde konu Başbakanlık tarafından ilgili mercilere aktarılır ve gerekli işlemlerin yapılması sağlanır. Görüldüğü gibi, DDK’nın Kurum üzerinde doğrudan ve yaptırım içeren bir denetleme yetkisini haiz olduğunu söylemek mümkün bulunmamaktadır. Ancak, kamu kaynaklarını kullanan kurumların bu kaynakları etkin ve faydalı bir biçimde kullanıp kullanılmadığının denetlenmesi (yaptırım içermese dahi) kamu yararı için gerekli bir durum olup bu denetimin bağımsız idari otorite sayılan EPDK’nın özerkliğini etkilemeyeceği düşünülmektedir.

E) Yargısal Denetim

12 EK-1: Danıştay 5. Dairesi 07.11.2008 tarih, 2006/532 E. 2008/5466 K. sayılı Kararı.

(11)

Kurumun verdiği tüm kararlar yargısal denetime tabi tutulmaktadır. 4628 sayılı Kanunun 12.

md göre “...idari para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar.” denmekte idi. Ancak 2/07/2012 tarihinde yayımlanan 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun (3. yargı paketi olarak da adlandırılmaktadır) 64. md ile 4628 sayılı Kanun 12. md şu şekilde değiştirilmiştir. “İdari yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabilir. Kurul kararlarına karşı açılan her türlü dava öncelikli işlerden sayılır.” Böylelikle, Kurumun verdiği idari yaptırım kararlarına karşı açılacak davalar doğrudan Danıştay’da değil genel yetkili idare mahkemelerinde görülebilecektir. Kurumun verdiği diğer kararlar (idari para cezaları, zımni ret kararı, kamulaştırma kararı, lisans başvurusunda eksiklikleri tamamlatma kararı, lisans tadilatlarına dair işlemler ve her türlü düzenleyici işlemler) bakımından yargısal yollara başvurma imkanının kalıp kalmadığı tartışmalıdır. Zira kanun değişikliğinde yalnızca idari yaptırımların yargısal denetime tabi olacağı söylenmiş, öte yandan kurulun diğer kararlarına karşı herhangi bir yargı yolu öngörülmemiştir. Kamu hukuku kurallarının yorum yoluyla genişletilmesi mümkün olmadığından kurumun aldığı diğer kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağının kabulü gerekmektedir.

İptal davaları, İdari Yargılama Usulü Kanunu 2. md göre, idarenin aldığı kararlar sebebiyle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilmektedir. 1994 yılında çıkarılan 4001 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bu menfaat ihlali koşulu “kişisel hak ihlali” koşuluna dönüştürülmüştür. Kanunun 2. md göre iptal davaları: “ İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere, kişisel haklan ihlal edilenler tarafından açılan” davalardır. Ancak bu kural 08.06.2000 yılında çıkarılan 4577 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ile İdari Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kişisel hak ihlali koşulu yeniden menfaat ihlali koşuluna dönüştürülmüştür. Böylece, 2000 yılında yapılan bu son değişiklik ile artık iptal davaları için menfaat ihlalinin arandığı kabul edilmektedir.

(12)

Kural olarak, yargı merciilerinde bir dava açabilmek için hak ihlalini varlığı aranmaktadır.

Oysa idari işlemlerin iptali için hak ihlali değil menfat ihlali aranmış ve böylece iptal davalarını açabilenlerin sınırı genişletilmiştir13. İptal davaları, idarenin kamu erkine dayanarak icrai nitelikte yapmış olduğu tek taraflı tasarruf niteliğinde14 olan idari işlemlere karşı açılabilmektedir. Burada bağımsız idari otoritelerin yaptıkları düzenlemelerin, aldıkların kararların da kamu erkine dayanılarak icrai nitelikte yapılmış tek taraflı tasarruf işlemlerine karşı da iptal davasının açılabileceği kabul edilmelidir. Zira BİO’ların bir üst merciden emir ve talimat almadan kamu erkine dayanarak düzenleyici işlem yapabilir ve yine tek taraflı olarak icrai kararlar alabilir. Bu nedenle bu kararlara karşı da iptal davasının açılabileceği öngörülmüştür. EPDK’nın bağımsız idari otorite olarak yayımladığı düzenleyici işlemler ve aldığı kararlara karşı menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır.

IV) EPDK’NIN YETKİ VE GÖREVLERİ

A) Lisans Vermek

İdare, tek taraflı olarak verdiği bir izinle belli bir alandaki hizmeti özel hukuk kişisine gördürebilmektedir.15 Bu izine ruhsat veya lisans denmektedir. EPDK, özel hukuk tüzel kişilerinin, enerji piyasasının çeşitli alanlarında faaliyet göstermeleri için lisanslar vermeye yetkilidir. 4826 sayılı Kanunda EPDK’nın elektrik piyasasına ilişkin olarak yedi çeşit lisans vermeye yetkili olduğı belirtilmiştir. Bunlar; üretim lisansı, dağıtım lisansı, iletim lisansı, perkende veya toptan satış lisansı, organize sanayi bölgesi (OSB) üretim lisansı, OSB dağıtım lisansı, otoprodüktörlük lisansı, otoprodüktörlük grubu lisansıdır. Üretim lisansı, mevcut ve kurulacak olan üretim tesisleri için üretim şirketlerinin elektrik enerjisi üretimi ve üretilen elektriğin satışına yönelik olarak, her bir üretim tesisi için Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder. İletim lisansı, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin mevcut ve inşa edilecek tüm iletim tesisleri üzerinden iletim faaliyetlerini yürütebilmesi için Kurumdan almak zorunda olduğu lisansı ifade eder. Dağıtım lisansı, belirli bir bölgede dağıtım faaliyetinde bulunulabilmek için tüzel kişilerin Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder. Toptan satış lisansı, toptan satış şirketlerinin piyasada elektriğin toptan satışı ve serbest tüketicilere satışı için Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder.

13 GÖZÜBÜYÜK Ş, TAN, T; İdare Hukuku İdari Yargılama Hukuku, c. 2, Ankara 2008, s. 389.

14 GÖZÜBÜYÜK,TAN, İdari Yargılama Hukuku, s. 389.

15 ÇAKMAK, s. 176.

(13)

Perakende satış lisansı, tüzel kişilerin, piyasada perakende satış yapabilmek ve/veya perakende satış hizmeti verebilmek için Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder.

Organize Sanayi Bölgesi üretim/dağıtım lisansı, organize sanayi bölgesinde üretilecek veya organize sanayi bölgesinden yapılacak dağıtım için alınması gereken izinleri ifade eder.

Otoprodüktör ve otoprodüktör grubu lisansı, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik enerjisi üretimi yapan ve iletim ve/veya dağıtım sistemi ile paralel çalışan otoprodüktörlerin ve ortaklarına elektrik enerjisi temin eden otoprodüktör gruplarının Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder.

Elektrik piyasasına özgü olmak üzere, dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler bu lisans ile perakende satış yapabilme yetkisini de haiz olmaktaydı. Ancak Kurumun 12.09.2012 tarih ve 4019 sayılı kararı16 doğrultusunda Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu duruma, dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hukuki ayrıştırılması denmektedir. Hukuki ayrıştırmada EPDK tarafından alınan karar doğrultusunda kısmi bölünme yöntemi uygulanacaktır. Kısmi bölünme 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır. Elektrik dağıtım şirketlerinin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü yeni kurulacak ve perakende satış faaliyetini yürütecek anonim şirkete devrolunacak ve bölünen şirketin ortakları yeni kurulan şirketin pay ve haklarını iktisap edecektir. Dağıtım şirketi ile dağıtım şirketiyle aynı kontrol ilişkisine sahip üretim ve perakende satış şirketlerinin yönetim kurulu üyesi, genel müdür ve genel müdür yardımcısı unvanları ile başka unvanlarla istihdam edilseler dahi yetki ve görevleri itibarıyla genel müdür yardımcısına denk veya daha üst makamlarda imza yetkisini haiz diğer yöneticiler ve denetçilerin 01/01/2013 tarihinden itibaren farklı kişilerden oluşturulması zorunludur. Bu ayrıştırmanın yapılmasının amacı, elektrik piyasasındaki rekabetin artmasını sağlamaktır.

EPDK, 4646 sayılı Kanuna göre doğalgaz piyasasına ilişkin olarak altı çeşit lisans vermeye yetkilidir. Bunlar; ithalat lisansı, ihracat lisansı, toptan satış lisansı, depolama lisansı, dağıtım lisansı ve sıkıştırılmış doğalgaz dağıtım ve iletim lisansıdır. Doğalgaz piyasasına özgü olarak, Kurul, sertifika adı altına doğal gaz faaliyeti yapan tüzel kişilerin sistemde yer alacak tesislerinin tasarımı, yapımı, revizyonu, bakımı, onarımı, kontrolü, müşavirliği ve benzeri hizmetlerde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerin yeterliliğini gösteren ve Kurul tarafından

16 EK-2: Dağıtım ve Perkende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar hakkında Kurul kararı.

(14)

verilen izin vermeye de yetkilidir. Sertifika yalnızca doğalgaz piyasasında faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilere verilmektedir. İthalat lisansı, doğalgazın dış ülkelerden getirilmesi faaliyeti için verilen bir lisanstır. Bu lisansı alan gerçek ve tüzel kişiler ayrıca bir toptan satış lisansı alınmasına gerek olmaksızın ithal ettikleri gazın toptan satışını yapabilmektedirler.

İhracat lisansı, ülkemiz sınırları içinde elde edilen doğalgazın dış ülkelere satılması faaliyeti yapan gerçek veya tüzel kişilere verilen izindir. Toptan satış lisansı, serbest tüketicilere toptan satış yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin alması gereken izni ifade eder.

Depolama lisansı, doğal gazın yer altı ve yer üstünde gaz veya LNG (doğal gazın, atmosfer basıncında, -162°C ye kadar soğutularak yoğunlaşmış sıvı gaz hali) olarak depolanması faaliyetlerinde bulunabilmeleri için, Kuruldan aldıkları lisansı ifade eder. Dağıtım lisansı, şehirlerde doğalgazın dağıtımında faaliyet göstermek için alınması gereken izni ifade etmektedir. Sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) dağıtım lisansı, doğal gazın kuyubaşı, ulusal iletim şebekesi veya şehir içi dağıtım sisteminden satın alınıp sıkıştırılması ve basınçlı kaplara doldurulması, sıkıştırılmış haldeki doğal gazın şehirler arasındaki özel vasıtalarla taşınması ve iletim şebekelerinin ulaşamadığı yerlerde basıncının düşürülerek satılması faaliyetlerini yapacak tüzel kişilerin alması gereken izni ifade eder. Sıkıştırılmış doğalgaz, araç yakıtı olarak kullanılmaktadır. Temiz bir yakıt olduğundan araç bakımlarını azaltır; dışarı çekilerek çalınma riski yoktur; toksit madde salımı daha düşük seviyededir; buharlaşma emisyonu daha düşük seviyededir böylece yakıtın %50 daha verimli şekilde değerlendirilebilmektedir. İletim lisansı, firmaların iletim tesisleri üzerinden iletim faaliyetlerini yürütebilmesi için Kurumdan almak zorunda olduğu lisansı ifade eder

EPDK, 5015 sayılı Kanuna göre petrol piyasasına özgü olarak on çeşit lisans verme yetkisini haizdir. Bunlar; işletme faaliyeti, dağıtım, depolama, taşıma, ihrakiye, madeni yağ üretimi, rafinaj faaliyeti, serbest kullanıcılık, bayilik ve iletim lisansıdır. İşletme faaliyeti lisansı, akaryakıt istasyonlarının işletilmesi için alınması gereken izni ifade etmektedir. Dağıtım lisansı, serbest kullanıcılara akaryakıt toptan satışı ve ikmali dahil bayilere akaryakıt satış ve ikmal faaliyetlerinin bütünü için verilen izni ifade etmektedir. Depolama lisansı, Piyasa faaliyetinde bulunanların stok ve işletme ihtiyaçlarını gidermek üzere başkasının mülkiyetindeki petrolün depolanması iznini ifade etmektedir. Taşıma lisansı, ham petrol ve akaryakıtların, kabotaj kapsamında denizyolu ve demiryolu taşıma araçlarıyla yapılan nakil iznini ifade etmektedir. İhrakiye lisansı, ülkenin karasuları ve/veya karasuları bitişiğinde deniz vasıtalarına veya hava meydanlarında yerli ve yabancı uçaklara vergili veya vergisiz akaryakıt ve madeni yağ sağlanması lisansını ifade etmektedir. Madeni yağ üretimi lisansı,

(15)

baz yağına veya kimyasal sentez yöntemi ile işlenen maddelere, bazı katkıların ilâvesi sonucu, hareketli ve temas halinde olan iki yüzey arasındaki sürtünme ve/veya aşınmayı azaltma veya soğutma özelliğine sahip mamul haline getirilen doğal veya yapay maddeleri üretme iznini ifade eder. Rafinaj faaliyeti lisansı, ham petrolden başlayarak yeni ürünler elde edilmesine ilişkin işlemleri yapabilmek için alınması gereken izni ifade eder. Serbest kullanıcılık lisansı, kalorifer yakıtı, fuel-oil ve motorinde yıllık 5000 tondan aşağı olmayacak şekilde Kurum tarafından ürün bazında belirlenen tüketim miktarından fazla yıllık petrol tüketimi olan kullanıcıların alması gereken izni ifade etmektedir. Bayilik lisansı, klarşılıklı yükümlülüklerin ekinde fizibilite olan bir sözleşmeye bağlanarak akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından gerçek ve tüzel kişilere akaryakıtın kullanıcılara ikmali yetkisi verilmesi işlemi için verilen izni ifade eder. İletim lisansı, Boru hattı vasıtasıyla petrolün taşınması işlemi için gerekli olan izni ifade etmektedir.

EPDK, 5307 sayılı Kanuna göre sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) piyasasında faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilere on beş çeşit lisans verme yetkisini haizdir. Bunlar; üretim, dağıtım, taşıma, depolama, tüp imalatı, bayilik, dolum, tüp muayenesi, tamir, bakım, ithalat, ihracat, tesis kurulması ve işletilmesi lisanslarıdır. Petrol Piyasası Kanuna göre alınacak rafinerici lisansı ile LPG üretimi yapılabilmektedir. Ancak dağıtımını yapabilmek için ayrıca dağıtıcı lisansı almaları gerekmektedir. Dağıtıcı lisansını alan gerçek veya tüzel kişiler aynı zamanda kullanıcılara dökme LPG satış ve ikmali, tüplü LPG dağıtım ve pazarlaması, taşıma, dolum ve depolama faaliyetlerinde de bulunabilirler. Ancak yalnızca bu faaliyetleri yapacak olan gerçek veya tüzel kişileri salt bu faaliyete yönelik olarak bir lisans almaları da mümkündür. Bunun dışında kalan tüp imalatı, tüp muayenesi, tamir, bakım gibi faaliyetler için ayrı ayrı lisanslar alınması zorunludur.

B) Tarife Düzenleme Yetkisi

Tarifeler karşımıza fiyat düzenlemesi, tepsiti ve denetimi olarak ortaya çıkmaktadır. Enerji piyasasında asıl amaçlanan serbest piyasa ekonomisi oluşturabilmektir. Bunun sağlanabilmesi için de fiyatların bir otorite tarafından değil, piyasa aktörleri tarafından ikili anlaşmalar ve benzeri durumlar ile belirlenmesidir. Ancak bu halde, serbest piyasa ekonomisi oluşur ve yaratılmak istenen rekbetçi piyasa yaratılabilir. Ancak, piyasanın kontrolünün tamamen aktörlere bırakılması da zamanla tüketicilerin zararına olabilmektedir. Bu nedenle, kısıtlı bir şekilde de olsa idari otoritelerin fiyatların belirlenmesi konusunda tarife düzenleme yetkisi olabilmektedir.

(16)

EPDK’nın da elektrik, doğalgaz, petrol ve LPG piyasalarında farklı alanlarda tarife düzenleme yetkisi bulunmaktadır. 4628 sayılı Kanunun 13. md göre Kurumun düzenlemeye yetkili olduğu tarifeler şunlardır: Bağlantı ve sistem kullanım tarifeleri, iletim tarifeleri, toptan satış tarifeleri, dağıtım tarifeleri ve perakende satış tarifeleridir. Her biri hakkında kısaca bir bilgi vermek gerekir ise; bağlantı sistem kullanım tarifeleri, ilgilinin iletim veya dağıtım sistemine bağlanması halinde bu bağlanma için ödemesi gereken fiyatları ve uyulması gereken şartları düzenlemektedir17. TEİAŞ tarafından hazırlanan iletim tarifeleri18, üretim, ithalat ve ihracat faaliyeti sebebiyle iletim tesislerinden yararlananların ödemesi gereken fiyatları düzenlemektedir19. TETAŞ tarafından hazırlanan toptan satış tarifesi de toptan satışlarda uygulanacak fiyatları belirlemektedir. Dağıtım tarifeleri, dağıtım yapan şirketler tarafından belirlenmektedir. Bu şirketler Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş, Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş, Karaelmas Elektrik Dağıtım A.Ş, Körfez Elektrik Dağıtım A.Ş, Meram Elektrik Dağıtım A.Ş, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş, Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş olmak üzere toplamda 8 şirkettir. Bu şirketlerin hazırlayıp kurula sundukları dağıtım tarifeleri www.epdk.gov.tr adresinde güncel olarak bulunmaktadır. Perakende satış tarifeleri, iletim sisteminde doğrudan doğruya bağlı olmayan kullanıcılar için öngörülmüş tarifelerdir20.

Doğalgaz piyasasında yer alan tarifeler ise; bağlantı tarifeleri, iletim tarifeleri, depolama tarifeleri toptan satış ve perkende satış tarifeleridir. Burada önemle belirtilmesi gereken husus, perkende satış tarifelerinde belirlenen fiyat haricinde tüketicilerden herhangi bir ad altında başka bir ücret alınamayacağıdır21. Bu da, tarifelerin tüketicileri piyasa aktörlerine karşı korumak amacıyla katı bir şekilde uygulandığını göstermektedir.

Petrol piyasasında ise tarife düzenlemesine esas olan konu fiyat oluşumudur. Kurul petrol alım satım fiyatlarının dünya serbest piyasa koşullarına göre belirlenmesine yönelik tarifeler hazırlamaya yetkilidir. LPG piyasasına yönelik tarife düzenlemeleri ise oldukça seyrek olarak yapılmaktadır. Rekabeti bozucu bir durum vukuu bulmadıkça kurulun tarife düzenlemek suretiyle piyasalara müdahalesi olmamaktadır.

C) Diğer Yetki ve Görevler

17 AYRANCI, H, Enerji Sözleşmeleri, Ankara 2010, s. 99.

18 EK-3: Örnek iletim tarifesi

19 AYRANCI, s. 100.

20 AYRANCI, s.100.

21 ÇAKMAK, s. 181.

(17)

Kurul, kendiliğinden veya kendisine yöneltilen bir şikayet sebebiyle enerji piyasasının herhangi bir alanında faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerin işlemlerini izlemeye ve denetlemeye yetkilidir.

Enerji piyasalarında özel izinlerle (lisans, sertifika veya yetkiler ile) faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetlerinin, mali durumlarının ve kurallara uyup uymadıklarının denetlenmesi için EPDK, bağımsız denetim kuruluşlarını görevlendirmektedir. Bağımsız denetim kuruluşlarının denetimininin akabinde Kurula sundukları rapor çerçevesinde Kurul, denetlenen kuruluşun veya gerçek kişinin idari para cezasına çarptırılmasına karar verebilmektedir. Bu nedenle bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanan raporun büyük dikkat ve özenle hazırlanması ve en önemlisi denetlenen kuruluştan “bağımsız” olması gerekmektedir.

Kurulun lisans verme, tarifeleri onaylama gibi yetkileri faaliyete önceden müdahale denetime, idari para cezası verme ve lisansı iptal etme gibi faaliyete ilişkin aksaklıkların saptanması sonucunda uyguladığı yaptırımlar sonradan müdahale denetime örnek gösterilebilmektedir 22.

Kurumun izleme ve denetleme yetkisini kullanırken özellikle, her kurum ve kuruluşa eşit olarak davranmaya, denetim faaliyeti esnasında elde ettikleri ve ticari sır kapsamında sayılabilecek bilgi ve belgeleri saklamak ve açığa çıkmaması için gerekleri tebdirleri almaya özen göstermesi gerekmektedir.

Elektrik piyasasında faaliyet gösteren aktörlerin kendi aralarında yaptıkları sözleşmelerden çıkan ihtilafları çözme yetkisi de EPDK’ya tanınmıştır. Burada EPDK’ya tanınmış olan yetki aslında bir arabuluculuk yetkisidir. 5015 sayılı Kanunun “Fiyat Oluşumu” başlıklı 10. md göre: “Fiyat uyuşmazlıkları Kurumun hakemliğinde en geç otuz gün içerisinde tarafları bağlayacak şekilde sonuçlandırılır.” Görüldüğü gibi, Kuruma verilmiş olan bu yetki, kimi zaman bağlayıcı nitelikte olup anlaşmazlıkların nihai ve nispeten daha hızlı çözümlenmesine yardımcı olmaktadır.

EPDK, enerji piyasasında faaliyetlerin yürütülebilmesi için gerekli gördüğü hallerde kendisine yöneltilen kamulaştırma taleplerini değerlendirmek ve gerektiğinde kamulaştırma kararı verme yetkisini haiz bulunmaktadır. Her bir enerji piyasasına ait kanunlarda Kurumun bu kamulaştırma yetkisi özel olarak düzenlenmiştir. 4628 sayılı Kanunun 15/c md uyarınca

22 ÇAKMAK, s. 194.

(18)

“Elektrik piyasasında üretim ve/veya dağıtım faaliyetlerinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin kamulaştırma talepleri Kurum tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi hâlinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde Kurumca kamulaştırma yapılır.” 4646 sayılı Kanunun 12. md göre ise “Kamulaştırma; bu Kanunda öngörülen faaliyetlerin gerektirmesi halinde, 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yapılır. Bu konuda Kurulca verilecek lüzum kararı, kamu yararı kararı yerine geçer ve müteakip işlemler Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yürütülür.” 5015 sayılı Kanunun 11. md göre ise “Bu Kanun kapsamındaki tesisler için gerekli arazi, arsa ve binalara ilişkin hak veya mülkiyet edinimlerinin öncelikle anlaşma yoluyla yapılması esastır. Bu Kanunda öngörülen faaliyetlerin gerektirmesi halinde; 1) Rafineri ve lisanslı depolama tesislerine, 2) İletim hatlarının mecralarına isabet eden arazi ve arsalarda irtifak hakkı tesisine ve bu hatların ayrılmaz parçası durumunda bulunan diğer binalar ve civarına isabet eden taşınmazlara, 3) İşleme tesislerinden Kurumca belirlenecek olanlara, İlişkin edinimler 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yoluyla da yapılabilir.”

Denmektedir. Görüldüğü gibi elektrik, doğalgaz ve petrol piyasalarına özgü olmak üzere EPDK’ya kamulaştırma yetkisi tanınmıştır; ancak 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazı Piyasası Kanununda bu piyasasya özgü olarak bir kamulaştırma yetkisi tanınmamıştır. Diğer kanunlardaki ifaedeler de kamulaştırma yetkisinin hangi piyasaya özgü olduğu açıkça ifade edildiğinden LPG piyasasında kamulaştırmanın kabul edilmediğini anlamak gerekecektir. Zira Anayasa’nın 46. md göre kamulaştırma kanunlarda belirtilen usul ve esaslara göre yapılmaktadır. Kanunda açıkça yazmayan bir hususta Kurumun kamulaştırma yetkisi olamayacaktır.

Kuruma, ayrıca kamu yararının gerektirdiği hallerde kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüslerin devletleştirilebilmesi yetkisi de tanınmıştır. Bilindiği gibi, kamu hizmetini yürütebilmek için özel mülkiyet altında bulunan bir taşınmazın sahibinin istediğine bakılmaksızın kamu mülkiyetine geçirilmesi işlemine kamulaştırma; kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüslerin kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde kamu mülkiyetine geçirilmesi işlemine ise devletleştirme denilmektedir23. 4628 sayılı Kanunun 7. md m bendine göre Kurum: “Üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin inşası ve işletilmesi sırasında genel olarak kamu yararının, hidrolik kaynakların, ekosistemin ve mülkiyet haklarının korunması için diğer kamu kuruluşları ile birlikte hareket ederek kamu yararı ve güvenliğine tehdit teşkil

23 ÖZBUDUN, E, Türk Anayasa Hukuku, 8. bası, Ankara 2005, s. 131-132.

(19)

eden veya etme olasılığı bulunan durumları incelemek ve bu durumları ortadan kaldırmak amacıyla, daha önceden bilgi vermek şartıyla bu tesislerde 20/11/1984 tarihli ve 3082 sayılı Kanun hükümleri uyarınca gereken tedbirleri almak” ile görevlendirilmiştir. 3082 sayılı Kanun devletleştirme hakkında usul ve esasları belirleyen bir kanundur ve Kuruma bu kanundaki yetkilerini gerekli gördüğü ölçüde kullanması yetkisi tanınmıştır. Anayasa’nın 47.

md gereğince devletleştirme ancak kanun ile yapılmaktadır. Oysa Kuruma devletleştirme yetksinin verilmesi devletleştirmenin idari işlem niteliğinde bir tasarruf şeklinde yapılabilir olduğu görüntüsünü oluşmuştur. Bu durumun Anayasa’ya aykırılık oluşturduğunu düşünen yazarlar bulunmaktadır24. Zira devletleştirilecek kuruluşların ancak kanunla belirlenebileceği düzenlemesi karşısında EPDK’ya kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devleştirme yapma yetkisinin verilmesi çelişkili olmuştur. Ancak günümüzde devletleştirmeden ziyade özelleştirmeler uygulama alanı bulduğundan EPDK bu yetksini kullanma alanı bulmamaktadır.

Bunun yanı sıra Kurumun görev alanları ile ilgili konularda kamu kurum ve kuruşları ile özel sektörde faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilere danışmanlık vermek ve görüş bildirmek gibi görevleri bulunmaktadır. Bu görüşler, Kurum tarafından gerekli görüldüğünde re’sen verilebileceği gibi, talep üzerine de verilebilmektedir. Burada danışmanlık vermeyi ve görüş bildirmeyi şu şekilde anlamak gerekmektedir. EPDK, enerji piyasasında tüketici konumunda yer alan kişilerin haklarını korumak amacını teminen sunulan hizmetlerde standartları belirlemek, uygulamalar konusunda kişileri bilgilendirmek ve tüketici bilincini oluşturmaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu amaca hizmet eden uygulamalardan bir tanesi de EPDK’nın faaliyet raporlarını, kararlarını ve tüketicileri bilgilendirmek amaçlı diğer tüm bilgileri internet sitesinde (www.epdk.gov.tr) kamuya açmaktadır. Böylelikle enerji sektöründe edinilmek istenen bilgilere kolay erişim sağlanmıştır.

V) EPDK’NIN DÜZENLEME YAPMA YETKİSİ

Bağımsız idari otorite olan EPDK, enerji piyasalarının düzenli bir şekilde işlemesi için gerekli tedbirleri almak ile görevlidir. Bu görevini yerine getirebilmesi için de kendisine düzenleyici işlem yapma yetkisi tanınmıştır. Kural olarak, düzenleyici işlemler yapma yetkisi yasama organına ve yürütme organı olan bakanlar kuruluna aittir. Ancak, teknik anlamda özel bir bilgi gerektiren konularda yasama organının düzenleyici işlemleri kısmen yetersiz kalma olasılığı

24 ÇAKMAK, s. 222 / ERGÜN, Ç, Elektrik Piyasasında Kamu Hizmeti, Ankara 2007, s.107-110.

(20)

göz önünde bulundurularak yasama organının çizmiş olduğu genel çerçeve içinde konusunda uzman bir kuruluşun da daha detaylı konular açısından düzenleyici işlemler yapma yetkisi vermek ile piyasaların verimli çalışmasına ve sorunların kolaylıkla çözülmesine katkı sağlanmış olacaktır. Zira konusunda uzman kuruluşlar, piyasanın gerekliliklerini, sorunlarını ve benzeri durumları daha efektif bir şekilde çözüme kavuşturabileceklerdir. Ancak elbette, düzenleme yetkisi konusunda uzman olan her türlü kuruluşa verilir ise o takdirde genel ülke mevzuatında kopukluklar, tutarsızlıklar meydana gelecektir. Bu nedenle, düzenleme yetkisi yasaların açıkça yetki verdiği hallerde sadece bağımsız idari otoritelere tanınmıştır. EPDK, uzmanı olduğu enerji piyasaları konusunda düzenleme yapma yetkisini haiz bir bağımsız idari otorite olarak faaliyetini sürdürmektedir. Ancak, daha önce bahsedildiği gibi, EPDK düzenleme yaparken ülkenin genel mevzuat hükümlerini dikkatle takip etmeli, piyasa aktörlerinden görüşler almalı ve düzenlemenin etkileyeceği kişiler arasında eşitliğe dikkat etmesi gerekmektedir. 17.02.2006 tarihli RG’ de yayımlanarak yürürlüğe giren Mevzuat Hazırlama Usul ve Esaslar hakkında Yönetmelik, düzenleme yaparken etkilenecek tarafların görüşlerini almayı gerekli kılmamaktadır25. Böyle bir zorunluluk olmamasına rağmen etkilenecek taraflarında görüşlerini almak çıkarılacak düzenleyici işlemlerin daha faydalı olmasını sağlayacaktır.

Düzenleme yapma yetkisinden elbette bir kanun yapmayı anlamak mümkün değildir. Burada, kanunlar ile genel çerçevesi çizilmiş konularda EPDK’nın özel durumlar için bazı kurallar koymasını anlamak gerekmektedir. Örneğin; EPDK, elektrik dağıtım hizmetine ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları belirlemekle görevlidir. Bu kadar spesifik bir hususun kanunlarla ve benzer araçlarla düzenlemek mümkün olmadığından bu konuda uzman bir kuruluşun düzenleme yapması hem uygulamada bir birliğin sağlanmasını hem de piyasadaki açıklara ve sorunlara kalıcı bir çözüm bulunmasını sağlayacaktır. EPDK’nın düzenleme yapma yetkisi, bir başka deyişle regülasyon yetkisi, kapsamında piyasaların hukuki ve ekonomik değerlendirmelerini yapmak, Kurul onaylı lisanslar vermek, özellikle dağıtım alanında olmak üzere bir takım yönetmelikler çıkarmak ve benzeri işlemler yapmak gösterilebilir. Örneğin; 03.10.2003 tarihinde 25248 sayılı RG’de yayımlanan “Enerji Piyasasında Falliyet Gösteren Gerçek ve Tüzel Kişilerin Bağımsız Denetim Kuruluşlarınca Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik” EPDK tarafından çıkarılmış ve enerji piyasasında faaliyet gösteren lisans sahibi tüzel kişiler, sertifika sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile yetki belgesi sahibi resmi ve özel şirketlerin bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmesi, bu

25 ÇAKMAK, s. 188.

(21)

denetimleri yapacak bağımsız denetim kuruluşlarının yetkilendirilmesi ve yetkilerinin geçici ya da sürekli olarak kaldırılmasına hakkında kuralları getiren bir yönetmeliktir. Bu yönetmelik gibi bir çok konuda EPDK gerekli gördüğü takdirde düzenlemeler yapmakta ve piyasada bir standart oluşturmayı amaçlamaktadır.

VI) EPDK’NIN UYGULAYABİLECEĞİ YAPTIRIMLAR

EPDK, faaliyet gösterdiği enerji piyasasındaki düzeni korumak için çeşitli yaptırımlar uygulamak yetkisini haiz kılınmıştır. İdari para cezası, lisans iptali, ihtar ve uyarı yaptırımları temelde EPDK’nın uyguladığı yaptırımlar arasında saymak mümkündür. İdari yaptırım uygulanmadan önce Kurumun, denetim, ihbar ve şikayetler, ön araştırma ve soruşturma süreçlerini tamamlaması gerekmektedir. Bu süreçlerin nasıl işleyeceğine dair kurallar, her bir enerji piyasası için ayrı ayrı ve özel olarak çıkarılmış denetimler, ön araştırma ve soruşturmalarda takip edilecek usul ve esaslar hakkında yönetmeliklerle belirlenmiştir. İdari yaptırımlar ile ilgili usullerin kanunda düzenlenmeden doğrudan yönetmelik ile düzenlenmesinin idari usul güvencelerini zedeleyebileceği düşüncesiyle doğru bulmayan yazarlar26 vardır. Ancak, Danıştay 13. Dairesi 2005/9801 E. sayılı kararında ilgili kanunlarda

“ön araştırma ve soruşturmada takip edilecek usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelik ile belirlenir” hükmünün yer alması karşısında bu usullerin yönetmelik ile düzenlenmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığı görüş ve kanaatine varmıştır.

Enerji piyasasında faaliyet gösterebilmek için lisans alınması bir ön şart olarak düzenlendiğinden ve ayrıca ağır ekonomik sonuçlara yol açabileceğinden lisans iptali çok önemli bir yaptırım olarak ortaya çıkmaktadır27. Bu denli ağır bir yaptırımın uygulanması geri dönüşü zor bazı sonuçlara yol açabilecektir. Bu nedenle, bazı durumlar saklı kalmak kaydıyla genel itibariyle lisans iptaline karar verilmesinden önce hatalı davranışlarda bulunan gerçek veya tüzel kişinin ihtar ile uyarılması ve sorunun giderilmesinin istenmesi gerekir. Bu ihtarın ardından olumsuz davranışların devamı halinde ise artık Kurum, lisans iptalinde karar vermeye yetkili olacaktır. Ancak, lisans müracaatında veya lisans yürürlüğü sırasında, lisans için aranan koşullar bakımından gerçeğe aykırı bilgi ve belge verilmesi veya lisans verilmesini etkileyecek şartlarda meydana gelen değişikliklerin Kuruma bildirilmemesi halinde, herhangi bir ihtara gerek olmaksızın Kurum doğrudan lisans iptali yaptırımını uygulayabilecektir. Doğalgaz piyasasında lisans iptallerinin yanı sıra sertifikaların iptalleri de

26 ÇAKMAK, s. 201.

27 ÇAL, S, “Bağımsız İdari Otorite Olarak Enerji Piyasası Kurulu” Ankara Barosu Dergisi, S. 2001, c. 3 s. 108

(22)

söz konusu olmaktadır. Petrol piyasasında uygulanan yaptırımlarr, idari para cezası ve lisans iptallerinin yanı sıra akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerinin geçici olarak durdurulması biçiminde de ortaya çıkabilmektedir.

İdari para cezaları, EPDK’nın her yıl çıkardığı tebliğler28 ile maktu olarak belirlenmektedir.

Kurum, lisans iptali ve idari para cezası dışında da çeşitli yaptırımlar uygulamak yetkisini haiz kılınmıştır. Örneğin Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 10. md gereğince Kurum, bazı şartların gerçekleşmesi halinde temiant mektuplarını irat senedi olarak kaydetmek suretiyle de bir yaptırım uygulayabilmektedir.

Kurum, yaptırımlara karar vermeden önce ilgili kurum veya kuruluşun veya gerçek kişinin savunmasını almak zorundadır. Kurumun ilgili birimlerinin hazırladığı rapor sonrasında ilgili kuruluşun veya gerçek kişinin konu ile ilgili savunmasını vermesi için 30 günlük bir süre verilir. Bu süre içinde herhangi bir savunma verilmez veya bu süreden sonra bir savunma verilir ise Kurul, ilgili kuruluşu dinlemeyecek ve hazırlanan rapor doğrultusunda bir karar verecektir. Savunma verilir ise rapor hazırlayan birimin cevap vermesi beklendikten sonra bu cevaba karşı söyleyecekleri bir şey olup olmadığını bildirmeleri için ilgili kuruluşa 15 günlük ek bir süre tanınmaktadır. Danıştay’ın ilgili kuruluşun savunmasının alınmaması sebebiyle EPDK’nın yaptırımlarını ihlal eden bir çok kararı bulunmaktadır. Bu nedenle, savunmanın alınması oldukça önemlidir.

Bunun yanı sıra, her ne kadar kanunlarda EPDK’nın yaptırım kararlarının gerekçe gösterme zorunluluğu yer almasa da Kurul kararlarının gerekçeli olması, kararlara karşı duyulan güvenin sağlam olmasını sağlayacaktır. Ayrıca, Kurulun uygulamış olduğu yaptırımlarda ölçülü ve orantılı olması gerekmektedir. İhlalden daha fazla bir yaptırım uygulanmasına gerek olmadığı gibi ihlalin boyutuna nazaran daha az bir yaptırım uygulanması da doğru değildir.

Önemli olan, yaptırım ile varılmak istenen sonuca ulaşmaya yeter ölçüde olması gerekmektedir.

VII) SONUÇ

28EK-4: Elektrik Piyasası Kanununun 11. maddesi uyarınca 2012 yılında uygulanacak para cezaları hakkında tebliğ.

(23)

Merkezi idarelerin, uzmanlık gerektiren konularda verimli olarak çalışmalarının ve bu alanlarda detaylı düzenlemeler yapıp piyasaların denetlenmesini gereği gibi yapmalarının mümkün olmaması sebebiyle bu konularda uzmanlardan oluşan kurumların bağımsız idari otorite adı altında yapılanmaları gereği hâsıl olmuştur. İşte EPDK, 2001 yılında çıkarılan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile önceleri sadece elektrik piyasasında faaliyet göstermek üzere bağımsız idari otorite olarak kurulmuştur. Ardından da enerji piyasalarının diğer alanları olan doğalgaz, petrol ve LPG piyasaları da EPDK’nın görev alanına girmiş bulunmaktadır. Böylece 2005 yılından beri, EPDK, enerji piyasalarında büyük önem taşıyan elektrik, petrol, doğalgaz ve LPG piyasasını düzenleyen, denetleyen gerektiğinde yaptırım uygulayan bir kurum olarak faaliyetini sürdürmektedir. Her ne kadar kurul üyelerinin Bakanlar Kurulu tarafından atanması veya belli şartların oluşması halinde Bakanlar Kurulu tarafından görevlerinden alınması olguları, kimi yazarlar tarafından Kurumun bağımsızlık özelliğini zedelediği düşünülmekte ise de gerek kurumun düzenleme yapma yetkisinde gerek kurul üyelerinin bağımsızlığını temin etmek için getirilmiş düzenlemeler Kurumun temelde herhangi bir siyasi otoriteden etkilenmeden enerji piyasalarını denetlemesinin hedeflendiği söylenebilecektir. İş bu çalışma kapsamında bağımsız idari otorite olarak EPDK’nın kuruluşu, idari yapısı, denetimi, yetki ve görevleri, düzenleme yapma yetkisi ve yaptırım uygulama yetkisi tartışılmıştır.

(24)

KAYNAKÇA

AYRANCI, Hasan : Enerji Sözleşmeleri, 1. bası, Ankara 2010.

ÇAKMAK, Zeynep. : Bağımsız İdari Otorite Olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 1. bası, Ankara 2011.

ÇAL, Sedat : “Bağımsız İdari Otorite Olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu” Ankara Barosu Dergisi, S.

2001, c. 3, s. 93-112)

ERGÜN, Çağdaş Evrim :Elektrik Piyasasında Kamu Hizmeti, Ankara 2010.

GÖZÜBÜYÜK, Şeref – TAN Turgut : İdare Hukuku Cilt 1-Genel Esaslar, 6. bası, Ankara 2008.

GÖZÜBÜYÜK, Şeref – TAN Turgut : İdare Hukuku Cilt 2- İdari Yargılama Hukuku, 3. bası, Ankara 2008.

ÖZBUDUN, Ergun : Türk Anayasa Hukuku, 8. bası, Ankara 2005.

Referanslar

Benzer Belgeler

Finansal konular daha derin olarak incelendiğinde, anket sonuçları TR21 bölgesindeki firmaların finansman bulma, uzun vadeli krediye erişim ve ortak bulmayı işletmelerinin

TCK’da tüzel kişiler hakkında cezai yaptırım türü olan güvenlik tedbiri öngörülmüş ancak “adli para cezası” öngörülmemiş, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu m.43/A’da

• Tüzel kişiler tabi oldukları sisteme uygun şekilde kuruldukları anda hak ehliyetine sahip olurlar.. • Bazı haklar sadece gerçek kişilere, bazı haklar ise sadece tüzel

MADDE 7. Gazete, radyo, televizyon ilanı ve sair yollarla halka duyurularak düzenlenen kampanyalara iştirakçi kabul etmek suretiyle ve malın veya hizmetin bilahare

Müşteri: ABC ile doğrudan veya ABC’nin acente, temsilci gibi her ne nam altında olursa olsun aracı olarak adına veya hesabına hareket ettiği gerçek veya tüzel kişiler

(5) Dağıtım lisansı sahibi organize sanayi bölgesinin onaylı sınırları içerisinde olup bedelsiz olarak veya sembolik bedelle sınırları içerisinde olup, bedelsiz olarak

Madde 1- (22.10.1993 Tarih ve 21736 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin 1 inci maddesi ile değişik şekli) bu Yönetmeliğin amacı; özel hukuka tabi gerçek ve

6446 sayılı Kanunun “Lisanssız yürütülebilecek faaliyetler” başlıklı 14 üncü maddesine eklenen “ Birinci fıkranın (b) bendi kapsamında olan rüzgâr ve