15
Kas›m 2001 B‹L‹MveTEKN‹K
B ‹ L ‹ M V E T E K N L O J ‹ H A B E R L E R ‹
IV. Ekoloji ve Çevre Kongresi 5-8 Ekim 2001 tarihleri aras›nda Bodrum’da yap›ld›.
Kongre’de Temel Ekoloji, Çevre Biyolojisi, Bi-yolojik Çeflitlili¤in Korunmas›, Do¤a Koruma, Tü-kenmekte Olan Türler ve Habitatlar, Çevre Kirlili-¤i ve Kontrolü, Orman, Tar›m ve Bal›kç›l›k Ekosis-temleri, Ekolojik Planlama ve Teknoloji, Çevre ve ‹nsan ‹liflkileri, Çevre ve Enerji konu bafll›klar›nda 137 bildiri sunuldu. Kongre’nin aç›l›fl bildirisi ‘Ekoloji, Teknoloji, Çevre Aras›ndaki ‹liflkiler ve ‹nsanl›¤›n Ekolojik Sorunlar›’ ismini tafl›yordu ve Necmettin Çepel taraf›ndan sunuldu. Aç›l›fl konfe-rans› ise Sargun A. Tont taraf›ndan verildi. Tont, çevre koruma tarihindeki önemli olay ve düflünce-leri, 1. yüzy›lda Romal› Tacitus’un barajlar›n akar-su ekosistemlerine zarar verdi¤i düflüncesinden, 1992 y›l›ndaki 1500 biliminsan›n›n imzalad›¤› çevre tahribat›n›n asgari boyutlara çekilmesi ge-rekti¤ini vurgulayan ‘‹nsanl›¤a Uyar› Mektubu’na kadar aktard›.
Semra Tuncel’in araflt›rmas›, ‘Uluda¤ Milli Park›’nda Hava Kirlili¤inin Belirlenmesi ve Or-manlara Olan Etkisinin De¤erlendirilmesi’yle ilgi-liydi. Uluda¤ Milli Park›’nda azot oksitler d›fl›nda tüm ölçülen kirleticilerin Dünya Sa¤l›k Örgütü li-mitlerinin üstünde oldu¤unu ortaya koyuyordu. Araflt›rmaya göre, Uluda¤’da kirlilik k›fl›n asit çö-kelmesinden, yaz›nsa, fotokimyasal duman oluflu-mundan kaynaklanmakta. Ayr›ca Bursa kentinin de Uluda¤ Milli Park›’nda gözlenen kirlili¤e büyük etkisi oldu¤u saptanm›fl. Uzun mesafe kirleticileri-nin de en çok Kuzeybat› Avrupa ve Rusya’dan gel-di¤i belirtildi.
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Ali Ce-mal Gücü, Gül Moran ve Hasan Örek’in ve Sualt› Araflt›rmalar› Derne¤i Akdeniz Foku Araflt›rma Grubu’nun deste¤iyle yap›lan araflt›rmada da Ki-likya bölgesi Bozyaz›- K›z›lliman Akdeniz Foku Ko-ruma Alan›’nda ekosistem bir bütün olarak ele al›nm›fl. Hem Akdeniz foku (Monachus monac-hus) hem de deniz çay›rlar› (Posidonia oceanica) ve alandaki bal›k stoklar› hakk›nda koruma proje-si yürütülmüfl. Çal›flmada yukar›da belirtilen ala-n›n 1999 y›l›nda trol avc›l›¤›na kapat›lmas›ndan sonra sa¤l›kl› deniz çay›rlar›nda biyosönözün tür çeflitlili¤i aç›s›ndan zenginleflti¤i, yavru bal›klar›n
geniflleme alan› olarak buray› tercih ettikleri, stoklara kat›l›m›n iyileflti¤i görülmüfl. Ayr›ca, ba-l›k birey boylar›n›n artt›¤›, ölüm oran›n›n düfltü¤ü, bal›k stoklar›ndaki ergin bireylerin oran›n›n, buna ba¤l› olarak ortalama bal›k boyunun artt›¤› ve barbun bal›klar›n›n alan geri döndü¤ü de gözlem-lenmifl. Bal›k stoklar› ve deniz çay›rlar›ndaki bu de¤iflim, deniz koruma alan› oluflumundan k›sa süre sonra bile ekosistemin iyileflmeye bafllad›¤›-n› göstermekte. Ayr›ca, alanda befl y›ld›r Akdeniz foku gözlemleri, ma¤ara kontrolleri, ma¤aralara yerlefltirilen k›z›lötesi ve foto¤raf makinesi des-tekli sistemler ve pilot ma¤araya konulan k›z›löte-si ›fl›k kaynaklar›yla çekim yapabilen kamera ve kapal›devre verici sistemi kurulmas› gibi yöntem-ler kullan›lm›fl. Böylece, bölgedeki fok nüfusu, ya-flam alan› özellikleri, bölge kullan›m›, ma¤ara kul-lan›m› ve foklar›n üremeleri üzerine çal›flmalar ya-p›labilmifl. Araflt›rma boyunca 23 birey tan›mlan-m›fl ve 9 yavru dünyaya gelmifl.
Sultan Gündüz’ün sundu¤u ‘Ekolojik Yaflam Aray›fllar›na Permakültür Tasar›mlar›n›n Katk›s›’ bafll›kl› bildiri, insan etkinliklerinin ekolojik yap›-ya uyumlu bir flekilde sürdürülmesi gerekti¤ine iflaret etti. Sancar Ozaner’in ‘2002: Dünya Ekotu-rizm Y›l›: TÜB‹TAK’›n Ekoloji ve EkotuEkotu-rizm’le Ör-tüfltü¤ü Alanlar’ konulu bildirisinde, ekoturizmin amac›n›n kültürel ve do¤al de¤erlerimizi bilim ›fl›-¤›nda çal›flarak tan›tmak oldu¤u vurguland›. Bu sunuflta, Milli Parklarda düzenlenen üniversite ö¤-rencilerine yönelik bilimsel çevre e¤itimi çal›flma-lar›ndan da bahsedildi. Ozaner, çevre e¤itiminin denizden poflet toplayarak olmayaca¤›n›, bu e¤iti-min bütünsel, sorgulay›c›, hocalar›n yaflam biriki-minden gelen deneyimlerin de kat›larak aktar›ld›-¤› bir e¤itim oldu¤unu vurgulad›.
Handan Asûde Baflal ve Suzan Erbafl’›n ‘Bur-sa’daki okulöncesi ve ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencile-rine yönelik uygulamal› çevre e¤itimi çal›flmalar›, kal›plar ve ezber yerine, kat›l›m› ve düflündürücü bir e¤itimi savunuyor. E¤itim program› ö¤renci-lerle do¤ay› dinleme oyunu oynayarak, ‘kufl sesle-ri duydu¤unuzda ne hissedersiniz, d›flar›da ya¤an kar› odan›n içine getirirseniz ne olur’ gibi sorular-la zenginlefltirilmifl.
Çi¤dem Adem
IV. Ulusal Ekoloji ve Çevre Kongresi
.Küresel ›s›nma, Antarktika
k›y›lar›nda-ki buz fleridinin parçalanmas›n›
h›zlan-d›rm›fl bulunuyor. Buz fleridinden
ko-pan parçalar, buzda¤lar› biçiminde
uzun süre okyanusta sürükleniyorlar.
Titanik facias›ndan sonra buz da¤lar›
ürkütücü bir flöhrete kavuflmufllard›.
Son y›llardaysa gerek araflt›rmac›lar,
gerekse hükümetler bunlara baflka bir
gözle bak›yorlar. Muazzam ölçeklerde
tatl› su tafl›yan buzda¤lar›, kurak
böl-gelerdeki içme suyu gereksinmelerini
karfl›layacak do¤al su depolar› olarak
görülüyor. ‹ngiltere’deki East Anglia
Üniversitesi’nden Rupert M. Gladstone
ve ekip arkadafllar›, genifllikleri
60-2.200 m aras›nda de¤iflen ve su
içinde-ki kesimleri 250 m derine kadar inen
buzda¤lar›n›n büyük ço¤unlu¤unun,
Antarktika çevresinde ters saat
yönün-de doland›klar›n› ortaya ç›karm›fllar.
Ancak Ross Denizi, Weddell Denizi ve
Kerguelen Platosunda buzda¤lar›n›n
rotalar›n›n Antarktika’dan
uzaklaflabi-lecekleri belirlenmifl. Yolculuklar›
s›ra-s›nda buzda¤lar›n›n su yüzünde kalan
k›sm› dalgalar nedeniyle erozyona
u¤-ruyor; bölgedeki görece s›cak sular da
su alt›ndaki kesimi eritiyor. Henüz bu
da¤lar› büyük sahran›n k›y›s›na getirip
hortumlara ba¤lamak mümkün
görün-müyor. Çevresel etkilerine gelince,
de-nize kar›flan tatl› su, yüzey sular›n›
so-¤utup tuzlulu¤unu azalt›yor. Bu da
görece daha kararl› bir su sütunu
olufl-turuyor ve global okyanus ak›nt›
reji-mini düzenleyen so¤uk dip sular›n›n
birikmesini önlüyor. Ancak
araflt›r-mac›lar, baz›lar›n›n geniflli¤i 18 km’yi
aflan ve parçalanan buz fleridinin
yak-lafl›k yar›s›n› oluflturan dev
buzda¤-lar›n› modele katmad›kbuzda¤-lar›n›,
dolay›s›y-la buzda¤dolay›s›y-lar›n›n iklim döngüsü
üzerin-de henüz sa¤l›kl› önerilerüzerin-de
bulunulamayaca¤›n› belirtiyorlar.
Nature, 18 Ekim 2001