• Sonuç bulunamadı

T A T B İ KÎ A K U S T İK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T A T B İ KÎ A K U S T İK"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T A T B İ K Î

A K U S T İ K

Yazan : Jean - Jacques M A T R A S

Mühendisler,, sesi nakletme imkânlarını tekâmül ettirirler-ken aynı z a m a n d a mimarlarla temas halinde bulunup sese karşı iyi m u h a f a z a edilmiş binalar inşa ettirerek sesin tesirlerini azalt-maya gayret etmişlerdir; bu, top ile kalkanın ebedî mücadele-sidir.

Aşağıda iyi bir ses tecridini gerçekleştirmek için alınması icap eden tedbirlerden bahsedeceğiz.

Gürültülerin cinsi: Ses tecridi, uzun z a m a n sadece tecrübe

ile elde edilmiş ve tesadüfi neticeler nazarı itibara alınmak sure-tiyle tahakkuk ettirilmiştir. Gürültü etüd edilmeden ve ölçme imkânları tâyin edilmeden bu hususta hiçbir sistematik etüd ele alınamamıştır.

Gürültü, dinlememiye gayret edilen bütün sadalara verilen isimdir. Gürültüler iki bariz gruba ayrılır :

Muntazam g ü r ü l t ü l e r : Gayrimuntazamlıkları aşağı yukarı birbirini ifna eden çok sayıdaki münferit gürültüler t a r a f ı n d a n husule getirilmiştir. Bunlar muhit gürültüleridir. Meselâ, sokak gürültüleri, yürüyen bir sürünün gürültüsü de m u n t a z a m gürültü-dür. Böyle bir gürültü münferit gürültüler tarafından husule gel-miştir. Yani birçok hayvan ayaklarının zemine çarpması hâdi-sesi gibi.

G a y r i m u n t a z a m gürültüler : Gayrimuntazam gürültüler m u n -tazam gürültüleri keser. D e m e k bunlar sarih olarak d a h a kuv-vetli ve muhakkak ki d a h a kısa sürelidir, aksi halde kendileri de m u n t a z a m bir gürültü teşkil ederlerdi. Sürelerini ölçmek ve ha-sıl ettikleri enerjiyi tecrid etmek güçtür.

M u n t a z a m gürültüler umumiyetle çok muhtelif seslerin karı-şımından teşekkül etmiştir, en kalın sesten hâd ince sese kadar her türlü frekansı ihtiva eder. Yalnız bazı istisnaî hallerde - men-şei bir, ayırması kolay olan bir m a k i n a veya m o t ö r ü n peryodik gürültüsü gibi m u n t a z a m g ü r ü l t ü l e r - sadece tek bir frekansı ve bazı armoniklerini ihtiva eder. O z a m a n ekseriya kalın frekans-lar hâkimdir.

G a y r i m u n t a z a m gürültüler ekseriya m u n t a z a m gürültülerden d a h a az muğlâktır ve m a h d u t frekansların bulunduğu sahada çok gelişmiştir. Böylece gayrimuntazam bir gürültü olan klâkson ve-ya düdükleri bilhassa ince frekansları ihtiva eder.

Gürültülerin ölçüsü: Gürültülerden iyice korunabilmek için

gürültüleri esaslı olarak ölçmek lâzımdır. Bir gürültüyü ölçmek, ihtiva ettiği frekansları (gürültüyü teşkil eden frekanslar) ve bun-ların her biri için ayrı ayrı şiddetini tâyin etmek demektir.

G ü r ü l t ü y ü ölçmek için iki ayrı grup metod vardır : Objektif metodlar ve sübjektif metodlar.

Objektif metodlar sadece gürültünün ait olduğu akustik taz-yik tahavvülâtını ölçmekten ibarettir. Kullanılan alet bir mikro-fon ve üzerinde gürültü seviyesinin okunduğu bir k a d r a n siste-minden müteşekkil bir barimetredir. Bu mikrofon ile aletin

di-Tercüme eden : Halûk T O G A Y Y. Mimar

ğer kısmı arasına sadece arzu edildiği kadar dar bir frekans dal-gasını geçirebilen frekans filtrelerini yerleştirmek kolaydır. Bu dakik ve çabuk metodlar kulağın fizyolojik hususiyetlerini nazarı itibara almaz, ezcümle: Hâd frekanslardaki en u f a k hassasiyeti: Gürültünün husule getirdiği maskeleyici tesir gibi.

Sübjektif metodlar bu noktai nazardan hakikate d a h a ya-kındır. Bu iyice tesbit edilmiş şartlar dahilinde gürültüyü müte-havvil miyar sesle mukayesesinden ibaret olan bir metoddur. Ge-rek birbiri arkasına gürültü ve ses miyarı dinlenir (bu, Barkhau-sen metodudur) ve gerekse - ki bu şayanı tercihtir- aynı zaman-da ikisi birden dinlenir ve hangi miyar ses hizasınzaman-dan sonra gü-rültünün tamamiyle maskelendiği tâyin edilir.

Miyar ses yapılması kolay ve piyasada mebzulen bulunan bir heterodin osilâtör (heterodyne oscillateur) dür.

Bu sübjektif metcdlar kâfi derecede uzun süresi olan gürül-tülere kabili tatbiktir, aynı z a m a n d a bu gürültüler için çok kul-lanışlı neticeler verir.

Gürültülerin cedveli: Ses şiddetinin hususî ve «fon» tabir edilen bir vahitle ölçüldüğü m a l û m d u r . Aşağıdaki tablo «fon» la ifade edilmiş gürültülerin fizyolojik cedvelini verir. Bu tablo t a m a m değildir, zira bu tablonun «fon» dan m a a d a bu gürültü-leri teşkil eden unsurların frekanslarında vermesi lâzımdır. Mez-kûr tablo gürültüyü teşkil eden frekans heyeti umumiyesinden en yüksek hizayı gösteren unsurlara göre yapılmıştır.

Neticede her hususî halde, gürültünün muğlâk (muhtelif frekans Unsurlarının karışımı) veya aksine olarak bazı frekans-ların bariz olarak hâkim olduğunun takdiri mühendise kalmış-tır. Bu son şekilde bazı ölçülerin tecridi tavsiyeye şayandır.

Tahammül edilebilen gürültüler: Aşağıdaki cedvel (Şekil.

N o . 1) şunları gösterir:

25 f o n l u k bir seviye düşmesi (hafifletilmesi) normal bir m ü -kâlemeyi işitilir ve anlaşılır bir hale sokar.

30 fonluk bir ses hafifletilmesi muhit sakinse şiddetli bir mükâlemeyi anlaşılır kılar.

35 fonluk bir ses hafifletilmesi şiddetli bir mükâlemeyi işi-tilir f a k a t anlaşılmaz hale sokar.

40 fonluk bir ses hafifletilmesi şiddetli bir mükâlemeyi an-cak işitilir kılar.

D e m e k gürültü menşeleri m ü k â l e m e veya oda müziği olan ve seviyesi 55 ve 65 f o n civarında bulunan bir a p a r t m a n d a odalar arasında 40 fonluk bir ses hafifletilmesi tatminkâr bir muhit yaratır.

Şahısların faaliyeti ve hassasiyetleri nazarı itibara alınarak tahammül edilebilen gürültü seviyeleri muhtelif mekânlara göre şu şekilde tesbit edilmiştir :

Stüdyolar 10 f o n Hastahaneler 12 ilâ 15 f o n

(2)

Sadece kısa bir müddet tahammül edi-len gürültü <

Dinlenmesi

çok güç

gürültüler

,130 fon

120 fon

110 fon

100 fon

90 fon

80 fon

Tahammül

edi-lebilen fakat

N

şiddetli

Normal

gürül-tüler.

Faal halde

sakin kabul

edilen.

Çok sakin

Alışılmamış

sessizlik

70 fon

Vasat konuşma

f

60 fon

ve musiki

50 fon

40 fon

f

30 fon

20 fon

10 fon

i

Izdırap mıntıkası

6 metrede tayyare (motörün

saniyedeki devri 1.600 )

Çelik üzerine çekiç darbeleri,

Sakin olmıyan tayyare içi.

Kazan atölyesi .

Ekspres treninin geçtiği andaki

gar.Yolda makineli kazma.

Losangelos

1

daki mevziî elktrik

santrali» Otomobil kornası .

Apartman içinde çok kuvvetli tel

siz postası.

New-york'ta çok gürültülü sokak.

Oturulmıyan ev.New-york'ta azami

dir. Tecritli tayyare içi.OrkesT:

ra müziği. Çok gürültülü lokanta

Vasat atölye. f

Daktilolu büro. ./s

Vasat oda müziği.

Normal mükâleme.

Kapalı pencereli sakin tren

kom-partımanı.

Vasat lokanta.

Gürültülü apartıman.

Az sür'atli vagon .

Kötü tecritli tiyatro.

New-York'ta sakin ev.

Apartman içinde sakin telsiz

postası.

Los Angelos'ta sakin ikametgah.

Lohdrada çok sakin bir bahçe.'

Tatlı fısıldama.

Los Angelos'ta akustik

laboratu-varı (ihtizaz odası).

(3)

E l y a f l ı çlment

Kurşun levha

T e c r i t l i temel sütunu

ŞEKİL I 2 Yüzen doysu» ÎESİL • 5 .Parka hesamî malzeme Beton a l ç ı l e v h a l a r A p a r t m a n l a r 15 ilâ 20 fon Tiyatro, Kilise 20 ilâ 25 f o n Sinemalar 30 f o n Hususî bürolar 30 f o n U m u m î bürolar 40 ilâ 45 fon

Bir mahallin tecridi: Aynı gürültü bir mahallin içinde ve

dışında en çok mevcut olan frekansa göre ölçüldüğünde 60 fon-luk bir seviye farkı gösterirse, bu mahallin 60 fonfon-luk bir tecridi var- denir.

Alelâde bir apartmanda 40 fonluk bir tecridin kâfi olduğunu gördük. İyi bir stüdyo elde edebilmek için (70 ilâ 80) — 1 0 = : (60 ilâ 70 )fonluk bir tecrid lâzımdır. Bu husus iki normal m a h a l arasındaki tecridle mukayese edilemiyecek kadar güç bir mese-ledir.

U m u m î olarak şunu söyliyebiliriz: 30 fon'luk bir tecrid güçlük çekilmeden temin edilebilir.

40 fon'luk bir tecrid bilhassa itina edilmiş bir icraata ihtiyaç gösterir iyi oturmuş kapı ve pencereler, geçmeli bölmeler v.s.

-50 fon'luk bir tecrid m ü n h a s ı r a n bu iş için yapılmış bir etüde ve hususî tertibatların yerleştirilmesine ihtiyaç gösterir.

50 f o n d a n yukarı tecridler, ağır, muğlâk ve masraflı usul-lerle güçlükle elde edilir.

Buna mukabil, hastahane veya Radyoevi stüdyoları gibi h u -susî kullanışları olacak binaların inşasında, daimî surette gerçek-leştirmeye mecbur olunan tecridler bu güç tecridlerdir.

Aşağıda en gayrimüsait bir hal olan, bir radyoevi stüdyo-sunun tecridini mütalâa edeceğiz. H e r ahvalde az veya çok ba-sitleştirerek, göstereceğimiz usuller kullanılabilir.

Bina içinde gürültünün intişarı: Ses'e karşı binaların

korun-ması tekniği, esaslı tekâmülünü, gürültünün binanın bir

mahal-line vâsıl olabilmek için geçtiği muhtelif yolların aranmasına başlandığı - ciddî bir tahlil emeğiyle - andan itibaren yapmıştır.

Bu yolların sayısı ü ç t ü r : Birincisi mahalde mevcut bütün delikleri kullanılır (kapılar, pencereler, havalandırma boruları v.s...), bu havaî gürültüdür.

İkincisi binanın kendi bünyesini kullanır; gürültü duvarları ve bölmeleri takip eder, kiriş ve borulardan geçer, döşeme ve tavanları takip eder ve korunacak mahallin içinde intişar eder. Bu sesin cidarların nâkiliyetine borçlu olduğu gürültüdür. Maki-naların ihtizazına ait gürültü de bu usulle intişar eder.

Üçüncüsü müşterek bir yol takip e d e r : İlk iki yoldan ko-runacak mahallin komşu mahallere gelen gürültü, tecrid edile-cek mahallin ayırma bölmelerini titretir ve böylelikle kısmen tecrid edilecek mahalde intişar eder.

Havaî gürültülerin intikali: Havaî yolla gürültünün nakli

umumiyetle bir mahaldeki ses tecridinin sınırlanmış bir âmilidir. Zira bu deliklerin mevcudiyeti inşaatın kendi tekniğine bağlıdır. Zaten intişar şartlan da gürültünün geldiği deliğin cinsine göre değişir.

1. — Orta ölçüde ve kalınlığı az olan açıklıklar (bir k a p ı veya pencere açıklığı gibi). Açıklığı aşan enerji miktarı frekansa göre müstakil ve açıklığın mesahai sathiyesiyle nisbîdir. Kula-ğın d u y m a kabiliyeti, en u f a k frekanslara ve hâd seviyelere olan hassasiyeti dolayısiyle aşağıdaki m ü h i m neticeler çıkarılır :

a) Naklolunan sesin fizyolojik seviyesi vasat bir seviye ve frekansta açıklığın sathı ile çok yavaş olarak azalır; D e m e k bir mahalli havaî gürültülere karşı k o r u m a k çok zordur.

b) N a k l o l u n a n sesin fizyolojik seviyesi, f r e k a n s kalın olursa daha çabuk kaybolur; D e m e k bas frekansların tecridi orta fre-kanslardan çok d a h a kolaydır. Aksine olarak eğer bir stüdyo bas

20 ata. tuğla

v/

Alçı 1,25 s D e l i k l i tut'la 10 sn.

%

ilk ) İs >*9 a b . İ l k t e c r i t 5x10 l a t a Tl 3 tabaka a l ç ı -. 2,5 sm; ahşap kaplama 52 db İ l k t e c r i t Tespit edilmemiş l a t a Mesamî malzem' Ahşap kaplamı Alçı >»o db l i k t e c r i t 56 db İ l k teı-T-ıt Basit t e c r i t bölmeleri ÇEKİL : 3 07

loo jreıv Frekans İhtizaz tipleri

(4)

Zamanın durmasa

Büyük b i r salonun l n h l k â s ı

ŞEKİL : 8 '

frekanslar için fena tecrid edilmişse, bu hata kâfi derecede ka-patılmamış açıklıklardan dolayı husule gelmemiştir.

c) Başlangıç seviyesi ne k a d a r zayıf olursa fizyolojik sevi-yenin azalması o kadar çabuk olur. D e m e k haricî gürültülerin hafifleyerek gelmesi için stüdyonun bir tecrid koridoru ile ihata edilmesinde f a y d a vardır.

2. — Küçük ölçüde ve kalınlığı az olan açıklıklar (anahtar delikleri, kapı ve pencerelerin temas noktalarındaki açıklıklar). Yeni tecrübeler sesin küçük deliklerden intişarının yukarıda zik-redilen kanunlardan pek az inhiraf ettiğini göstermiştir.

a) Bilhassa bas frekanslarda küçük açıklıkların naklettikleri enerji daima çok zayıftır.

b) Nakledilen enerji bilhassa bu açıklıkların, delindikleri levhaların kalınlığına bağlıdır.

c) Birçok küçük deliklerden intişar eden enerji sarih ola-rak her bir delikten intişar eden enerjilerin m e c m u u n d a n aşağı-dır. Bu suretle kazanılan tecridin faydası cüz'î olacağından küçük deliklerin tamamiyle tıkanmasının lüzumsuz olacağım düşüne-biliriz.

3. — Orta ölçüde açıklığı bulunan ve uzunluğu çok olan açıklıklar (havalandırma b o r u l a r ı ) :

a) Sesin azalması borunun uzunluğu ile mütenasiptir. b) Aşağı yukarı boru maktamın' köküne aksi olarak müte-nasiptir.

c) Borunun içini kaplıyan malzemenin e m m e emsali ile mü-tenasiptir. D e m e k dar, uzun, madenî, yün veya cam ipeği ile kaplı bir boru şayanı tavsiyedir.

Nâkiliyet ile gürütıVerin intişarı: Nâkiliyet ile intişar

bil-hassa bir maden (çelik boru, betonarme kirişleri) vasıtasiyle hu-sule geldikleri ahvalde çok tesirlidir.

Bir mahalde nâkiliyet ile intişar etmiş ses aşağı yukarı

fre-Pleyel salonunun raaktal ŞEKİL t 9

kansa bağlı değildir. Tecrid edilecek mahal ile gürültünün intişar ettiği nokta arasında nakleden cismin cinsi ve elâstikiyetinden ne kadar çok ayrı manialara rastgelirse ses o k a d a r az intikal eder. Bu cisim mütecanis olursa, nakledilen ses aşağı yukarı me-safeden müstakildir.

Nâkiliyet ile intişarı önlemek için, araya konan malzemeleri arttırmakta ve m ü m k ü n olduğu kadar az elâstiklerini seçmekte f a y d a vardır.

Bir mahaldeki nâkiliyet dolayısiyle intişar eden sesler aşağı-daki sebeplerden neş'et e d e r :

Sokak gürültüleri : Oturmuş toprak ve temeller vasıtasiyle. Gayrimelhuz g ü r ü l t ü l e r : Binanın muhtelif kısımlarından husule gelen darbeler mevzuubahis mahalde geçen borular vası-tasiyle veya kendi bünyesinden intişar ederler.

İhtizazlar: Motörler, vantilâtörler v.s. den çıkan ve binanın bünyesi ile intişar ederler.

Bölmelerin ihtizazı ile intişar: Zannedildiğinin* aksine

ola-rak umumiyetle bu tesir çok hissedilir. Bir ses dalgasının tesiri ile bölme ihtizaz etmeğe başlar ve ikinci bir kaynak olarak ha-reket eder ve muayyen bir miktar ses enerjisi intişar ettirir. Bu hakikî bir davul zarı gibi hareket eden ve bölmenin (diyafram tesiri) denilen hâdise ile ihtizazıdır.

a) Verilen enerji, bölmenin ihtizaz frekansına göre bir âza-miden geçer. Bu frekans çok kalın olduğundan (saniyede 50 ilâ 100 periyot) bilhassa yalnız kalın seslerin bölmelerin ihtizazla-rını naklettiği söylenebilir.

b) Ses enerjisi duvarın kütlesi arttıkça azalır, f a k a t çok yavaş olarak azalır. Alçı karolardan yapılmış ve sıvanmış 100 k g / m2 olan bir alçı duvar 30 fon'luk bir azaltma temin eder.

(5)

duvar 40 fon; 25 cm kalınlığında ve 450 k g / m - ağırlığı olan bir tuğla duvar sadece 50 fon'luk bir azaltma temin eder.

D a h a yüksek bir tecrid elde edebilmek için çok kalın du-varlar lâzımdır. Bu bir inşaat için hem çok pahalı hem de tatbiki güçtür.

Mesamatlı bölmelerle intişar: Bölmelerin ihtizazındaki

güç-lüğü yenmek için mesamatlı malzeme kullanılır. (Çuha, mantar, cam ipeği veya pamuğu v.s.). Bu malzemelerin hacım ağırlıkları zayıftır, fakat elastikiyetlerinden dolayı ihtizaz tesiri ile aşağı yukarı hiç ses nakletmezler.

Buna mukabil gürültü malzemenin mesamatlarından geçer ve bünyesinde ehemmiyetli bir azalmaya m a r u z kalır.

Sesin bu azalması aşağı yukarı malzemenin kalınlığı ile mü-tenasiptir ve ince frekanslar için kalın frekanslardan daha ziya-de mütebarizdir. Bununla beraber meselâ 60 fon'luk bir tecrid elde etmek için çok kalın mesamatlı malzemeye ihtiyaç vardır. Halbuki bu malzemelerin selâbeti olmadığından bunu temin güç-tür.

Selâbetli bölmeler ile mesamatlı bölmelerin maharetli kom-binezonları ile çok mühim tecridler elde edilmektedir.

Gürültüye karşı pratik korunma çareleri: Gürültüye karşı

korunma iki s a f h a d a mütalâa edilir :

Gürültüyü menşeinde azaltmak: Yani yayılmasına m â n i olmak. Bu meseleler için tatbik edilmiş sureti halleri yukarıda yazılı gürültü tiplerinin her biri için ayrı mütalâa edeceğiz.

Umumî tertipler: Her hususî d u r u m u çözmeyi denemeden

önce binanın ilk etüdlerinden itibaren, bazı u m u m î tedbirlerin alınmasında çok f a y d a olduğunu hatırlatalım.

Eğer imkân varsa - herşeye rağmen çok n a d i r d i r - sakin bir site seçmek lâzımdır. Tabiatiyle arsa seçiminde muhtelif nok-tayı nazarlar araya girer. Ayrıca sükûnetin mahal tesirini de ihmal etmemelidir, aksine olarak kendi ölçüsüne göre nazarı itibara almalıdır.

Eğer bir salon hususî surette korunacaksa (meselâ stüdyo) plân civarında hiçbir gürültü mahalli bulunmıyacak şekilde tan-zim edilecektir.

D a h a iyisi, stüdyonun etrafına m a h d u t kullanışlı galeriler veya stüdyo ile sokak arasına büro odaları gelecek şekilde tertip-lenmelidir.

Bu husus temin edilince tecrid edilecek salonun civarına ge-len gürültüler azaltılmış olur ve bir o kadar asıl tecrid için alı-nacak tedbirler basitleştirilir.

Gürültülerin kademeli surette azaltılması metodu çok tesirli-dir. Plânları etüd ederken bu hususta daima mimarın fikrinin de alınması lâzımdır, aksi halde akustik mühendisi halli çok güç ve bazan da imkânsız olan dâvalarla karşı karşıya kalır.

İhtizazların menbamda azaltılması : - Menşeinde haricî

gürül-tülerin azaltılması imkânsızsa da, meselâ kamyon geçişlerinin husule getirdiği sarsıntılar gibi - basit imkânlarla binada çalışan bir makinanın ihtizazlarının mühim miktarda azaltılması m ü m -kündür.

Eğer nakloian ihtizazların frekansı çok kalınsa (saniyede 30 ve daha aşağı periyod) ihtizazları azaltmak için' motörleri ağır bir kaideye oturtmak kâfidir.

Eğer frekans daha yüksekse elâstik bir kaideye oturtmak uygundur. O zaman kaidenin ihtizaz frekansı ne kadar az olursa ihtizazların azalması o nisbette kuvvetli clur. Kaide olarak süs-pansiyon yerleri tabiî kauçuk veya mantar mesnet olarak kul-lanılmaktadır. Yaylar çok dikkatli olarak hesap edilmelidir. Kauçuk ve mantarın ise zamanla katılaşacağı ve elâstik evsafla-rını kaybedeceklerini nazarı itibara alınmalıdır.

Her ahvalde kaidenin ihtizaz frekansı daima makineninkin-den aşağı kalmalıdır. Aksi halde ihtizazların genişlemesi azal-tılacak yerde mühim miktarda arttırılabilinir. İyi tertiplenmiş bir şekilde ve kolaylıkla bu genişlemenin onda bir nisbetinde azal-tılması m ü m k ü n d ü r .

Bazı büyük makineler ve darbeli kalın frekanslı jeneratör-lerde her iki frekansı bir arada husule getirdiklerinden yukarda zikredilen iki usul birleştirilebilinir. Yani zemin ve ağır kaide arasına elâstik bir mesnet yerleştirilerek bu husus elde edilir.

İhtizazlara karşı korunma : İhtizazların nâkiliyetine karşı

etrafına elâstik manialar konulabilinir, bu inkıtalar muhtelif mal-zemelerden müteşekkildir, bunlar ne kadar çok sayıda ve mesamî cîursa o kadar tesirli olur. Güçlük mesamî malzemenin selâbet-siz oluşunda ve zamanla tedricî şekilde tahavvüle uğramasın-dadır.

Çuha ve çok kullanılan hususî aglomere malzemelerin dı-şında bitüm esasına dayanan sulp aglomereler ve az elâstik ma-den olan kurşun kullanılmaktadır.

Yeni bir binada inşaatın bütün safhaları da inkıtaları elde etmek fevkalâde kolay ve gerçekleşmesi zahmetsiz en ucuz mas-raflarla çok m ü h i m tecridler elde edilebilir.

Aksine olarak mevcut binada ihtizazlara karşı korunmak halli çok güç meseleler teşkil eder. Sadece diğer mahallerden elastikiyet bakımından müstakil bir salon teşkili bazı ahvallerde ancak büyük masraflar mukabili olarak arzu edilen tecridi ve-rebilir.

U m u m î olarak bir bina ne kadar mütecanis malzeme ile inşa edilmişse o kadar kolaylıkla ihtizazları nakleder: Akustik bakı-mından en münasip bina bünyesi tuğla ve harç arasındaki pek çok inkıtalardan dolayı strüktürü tuğla olanıdır.

Buna karşılık hiç acımadan yekpare betonarme strüktür tec-rübelerinde gösterdiği gibi ses intikaline çok mütemayil olduğu cihetle sarfınazar edilmelidir.

Bina haricî gürültülere karşı m u h a f a z a edilebilmesi için te-melleri tecrid edilmelidir. Masraflı bir tedbir (istisnaî olarak gösterilmiştir) binayı dört ilâ beş metre toprağa gömülü bir masif duvarl abinayı çevirmektir. Bunun gayesi masif duvar hacmi ile arsanın üst ve bilhassa o t u r m u ş toprak tabakalarının naklede-cekleri gürültüleri hafifletmektir.

Umumiyetle temel ayakları mesamî malzeme ile çevrilmiş kurşun levhalar üzerine oturtulmakla iktifa edilmektedir.

Eğer ihtiyaç varsa aynı tedbirler inşaatın her safhasında na-zarı itibara alınabilinir. Döşemenin kirişleri duvarlara mesamî bağlantılar vasıtasiyle döşemelerde kirişlere aynı şekilde oturta-biliniz

Eğer bir stüdyo veya konser salonu çok kat'î olarak tecrid edilmesi icap ediyorsa âzamî bir tedbir olarak bu kısım tama-miyle bina inşaatından müstakil olarak inşa edilebilir. Bu kısmın temel kolon, duvar ve kiriş sistemi- tamamiyle müstakil olarak inşa edilir (Şekil 2.).

Tabiatiyle kaba inşaatın bütün kısımlarında müşabih ted-birler alınmalıdır: Bilhassa madenî kanallar (su kalorifer) kauçuk manşonlarla ses inkıtaına tâbi tutulmalıdır.

Havalandırma boruları - eğer yer müsaitse kötü bir ses nâkiii o'an «staff» dan inşa edilmelidir- ek yerleri ses geçirmez malzemeler bağlantılı olarak saçtan müteşekkil olacaktır.

Elektrik boruları da tecrid edilecektir v.s.... U m u m î olarak korunacak salonla binanın diğer kısımları arasında hiçbir sert bağlantı bulunmamalıdır.

Tccrid edici b ö l m e l e r : İhtizazlara karşı mükemmelen ko-runmuş bir stüdyo fonetik bakımdan kötü izole edilmiş olabilir.

(6)

Ses yukarda gördüğümüz gibi ortaya çıkmak için bina cidarlarım ihtizaz ettirerek n ü f u z edebilir.

Bu nâkiliyet bölmenin ağırlığı arttırılarak tahfif edilebilinir, fakat stüdyolar için gerekli azaltmayı elde edebilmek ancak böl-melerin anormal şekilde arttırılmasiyle m ü m k ü n d ü r .

Bu bakımdan birçok bölme kullanılması tercih edilmektedir. Bu bölmeler bir hava tabakasiyle ayrılmış levhalardan müteşek-kildir. Fazla olarak bütün sert bağlantıların birkaç bölmeden elde edilen faydayı kaybettireceği gözönüne alınırsa bu levhaların tamamiyle müstakil olmaları lâzımdır. Zaten tecridi arttırmak için, levhalar arasındaki hava yerine mesamî bir malzeme (man-tar parçaları, isorel veya çuha tabakası v.s.) yerleştirilmesi daha uygundur.

E n hâd hallerde duvar ve bölmelerde elde edilecek tecrit mertebesi 50 ilâ 60 fon arasındadır. Bu basit malzemeden m a m u l normal çift bölmenin hususiyetlerini tekabül eder.

Mucizevî malzemeler olmadığı ancak az çok iyi şekilde ha-zırlanmış tecrid malzemeleri bulunduğu söylenebilinir. (Şekil 3).

Tecrid edici tavan ve döşemeler: Prensip bölmelerde

oldu-ğunun aynıdır, fakat gerçekleştirilmesi çok daha güçtür.

Tecrid edilecek salonlar için müstakil döşeme ve tavan elde etmeğe çalışılmaktadır. Bu hususa aşağıdaki esaslar tatbik edi-lerek y a k l a ş ı l m a k t a d ı r : - Asma tavanlar (Şekil 4) az veya çok elâstik çubuklarla tavana asılan hafif unsurlardan müteşekkil-d i r - . İlk olarak müteşekkil-düşünülenin aksine olarak bu çubukların elâsti-kiydi çok az mevzuubahistir ve sert cisim olarak tavana asılmış-lar elâstik oasılmış-larak asılmışasılmış-lar kadar tecrid edicidir.

Yüzden döşemeler : (Şekil 5) Yani mesamî bir malzeme va-sıtasiyle döşemeye oturan döşemeler. Fransız radyoevlerinde ye-ni yapılan tecrübeler (1948) mevcut bir döşeme üzerine birbir-lerine delikli tuğla hurdiyle bağlanmış I demirlerinden müteşek-kil putrellerden mürekkep bir zemin üzerine: Heyeti umumiyede 2 cm cam ipeği 10 cm m a d e n î köpük, putreller üzerine cam ipeği şeritleri bunun üzerine katranlı bir şap ve 5 cm betonarme bir şap olmak üzere 200 k g / m - ağırlığı olan bir döşeme 50 fon'dan yukarı bir düşüklük temin ettiğini göstermiştir.

Havadan gelen gürültülere karşı korunma: Evvelâ bu

gü-rültüleri menşeinde azaltmak lâzımdır. Yukarıda izah edilmiş olduğu gibi inşaatta alınacak u m u m î tedbirlerden m a a d a kulla-nışta da bu gürültülerin çıkmalarına ve intikalini azaltmaya gay-ret edilmelidir.

Zeminler elâstikî bir malzeme ile kaplanacaktır, (kauçuk hah) kapılar kapalı tutulacaktır, makineler sessiz olarak seçile-cektir. Bilhassa vantilâtörler (500 ilâ 600 devir/dakika) olarak gayet yavaş vitesli ve m ü k e m m e l şekilde muvazelendirilmiş ola-caktır.

Bütün bu tedbirlere rağmen, tecrid edilecek mahallerde bazı hususî tertibatı evvelden nazarı itibara almak lâzımdır.

Pencereler çift olacak, her bir kanadın çift camı bulunacak-tır. Camlar kalın olarak seçilmelerine rağmen, ihtizazlara mâni olmak için, muhtelif kalınlıkta olacaktır.

H a v a l a n d ı r m a sisteminin mevcudiyeti, sabit pencere yapıl-masını m ü m k ü n kılmaktadır. Açılan pencere kanadlarını tam mânasiyle tecrid etmek çok güç olduğundan, sabit pencere tec-ridi bir hayli kolaylaştırmaktadır.

•Kapılar birkaç sene önceye kadar inşa edilmiş olanlar ka-dar muğlâk olmıyacaktır, ancak fevkalâde evsafta kasalarına ga-yet iyi intibak edecek şekilde olacaktır. Ayrıca çift olacak ve iki kapı arasında s a s tabir edilen kabine bulunacaktır (meselâ bir metreye bir metre ve hattâ daha ufak). Bu kabinenin cidarları tamamiyle ses emici malzemeyle kaplı olacaktır, bu usul akustik

kapı denilen sistemden çok daha az masraflı olmasına mukabil fevkalâde tehirlidir.

H a v a l a n d ı r m a boruları m ü m k ü n mertebe uzun olacak ve emici bir malzeme ile kaplı olacaktır (meselâ madenî yün). Bo-ruların genişlikleri stüdyonun hava değişimi ihtiyacına göre he-sap edilecektir, fakat m ü m k ü n olduğu kadar dar maktalar seçi-lecektir. Ayrıca her halikârda ü f ü r m e sürati saniyede 4 ilâ 6 metreyi aşmıyacaktır, aksi halde havanın çok serî hareketi, yok edilmeye çalışılan gürültüyü yaratır. Bu boruların içine ihtiyaç halinde yer, yer ses tuzağı tesmiye ediien mesamî malzemeden zikzak borular yerleştirilebilir.

H a v a d a n intikal eden gürültülere karşı k o r u n m a d a kolay ve az masraflı olarak alınması m ü m k ü n olan tedbirler üzerinde d u r m a m ı z lâzımdır. Bu bakımdan yeniden inşa edilecek bir in-şaat karşısında kalınca, muğlâk ve şayanı hayret bir şekilde irtibatlandırılmış malzemelerin kullanılışından ziyade, heyeti u m u -miyenin tasavvurunda m ü k e m m e l akustik tecridin şartları aran-malıdır.

Aksine olarak tadil edilecek bir bina mevzuubahisse güç-lükler ekseriya içinden çıkılmaz şekildedir ve burada akustik mühendisinin rolü maalesef uygun bir neticeye vâsıl olabilmek için elinde hiçbir kat'iyet olmadan en az masrafla şekli dene-mekten ibarettir.

S E S A L I M I

Ses alma stüdyoları: Ekseri sözlü veya müzikli neşriyat

ka-palı mahalde o l u r : T e m a ş a salonları (Tiyatro, konser salonu, opera...) veya çalışma stüdyoları (Radyo, plâk alma, sinema...). Bu mahallerde iyi bir dinleme imkânının gerçekleşebilmesi için sadece mahallin en m ü k e m m e l şekilde haricî gürültülerden tec-ridi kâfi değildir, ayrıca sesin dahildeki doğru bir tevzii için ge-reken âmillerin tafsilâtlı olarak etüd edilmesi gerekir. Bütün bu âmiller az veya çok salonun intizamına veya aksettirmesine bağlıdır.

Salonun ihtizazı - aksettirme z a m a n ı : Herkes, büyükçe bir

salon içinde, konuşma birdenbire durursa sesin hemen kesilme-diğini fakat arkasından az veya çok bir uğultu (sada sürüklen-mesi) bıraktığını f a r k e t m i ş t i r : Bu uğultu salonun ihtizazını ifade eder.

Bu ihtizazın ölçülebilmesi için gerek temiz frekanslı ve ge-rekse muğlâk frekanslı sadalar verebilen bir sada verici sisteme sahip olmak lâzımdır. Bu sistem, tâyin edilmiş bir frekanstaki ihtizazın veya vasatı ihtizaza göre, 70 ilâ 80 f o n gibi yüksek se-viyedeki bir oparlörü besler, ayrıca salonun bir noktasına yerleş-tirilmiş bir mikrofon sadayı zapteder ve sesi tesbit eden bir alete (barymetre) yollar, barimetrede dereceli bir kâğıt üzerinde za-manla mütenasip olarak tesbit edilen gürültünün seviyesi kay-dolur. Salon çok büyük ölçüde olmadığı z a m a n (5 veya 600 m3

den aşağı), gürültü seviyesi tereddi münhanisinin z a m a n l a olan fonksiyonu daima hattı müstakimdir (Sabine dâvası); şurası m u -hakkak ki ihtizaz ne kadar zayıf olursa bu hattı müstakim o ka-dar eğiktir ve aksi de variddir.

Bir salonun aksettirme zamanı, bir bakiye sadanın 60 fon zayıflaması için sarfettiği zamandır; aksettirme zamanı bilgisi, ihtizaz bilgisiyle müşabihtir.

Bir salon cidarının emme hassası: Salonun ihtizazı neye

bağlıdır? Muhtelif salon ve stüdyoların ihtizazı farkları neye bağ-lıdır? Kapalı bir mahalde intişar eden bir ses dalgasını nazarı itibara alalım; saniyede 340 metre süratle hareket eden bu dalga, cidarlara rastgeldiğiııde inikâs eder; inikâs etmiş dalgalar da aynı

(7)

şekilde cidarlara rastgeldikçe bir ikinci, bir üçüncü ve bu minval üzere namütenahi defa inikas eder. D e m e k bir noktada duran kulak doğrudan doğruya gelen dalgayı dııydıığu gibi, inikas eden dalga silsilesini ds duyar; ihtizaz hâdisesi duvarların, tavanın ve döşemenin birçok inikaslarından doğar.

Eğer cidarlar tamamiyle inikas ettiren cisnten olsaydı - y a n i cidarına çarpan dalgayı hiç bozmadan inikâs ettirseydi - ses sürüncemesi nâmütenahi olacaktı.

Halbuki, bu hiçbir zaman böyle değildir; yani her inikâsta, sesin bölmelerle olan her temasında, sada enerjisinin bir kısmı kaybolur. Bıına sesin cidarlar tarafından yutulması denir.

İnikâs ettiren bir levhanın inikâs emsali diye, emdiği enerji ile m a r u z kaldığı enerji arasındaki nisbete denir.

Bu emsal tabiatiyle 0 ilâ 1 arasında tahavvül eder. Zaten bu limitlere hiçbir zaman erişilmemiştir.

Bazı malzemeler bilhassa inikâs ettiricidir: Bunlar mermer, kalın cam, sert çimento v.s. dir, bu malzemelerin e m m e emsali % 0,4 ilâ % 05 i geçmez.

Aksine olarak diğerleri pek az inikâs ettiricidir: Bunlar çuha, yün pamuğu, cam pamuğu gibi mesamî malzemelerdir ve e m m e emsalleri % 70 ilâ % 80 dir, çok kalın bir tabaka halinde % 90, 95 ve hattâ % 99'a baliğ olabilir (açık bir pencerenin e m m e em-sali % 100 olacaktır.).

Harcıâlem inşaat malzemelerinin: Tuğla, alçı, ahşap., v.s.. nin emme emsalleri yukarıda zikredilen malzemelerin arasındadır % 10 ilâ % 15.

D e m e k salonun ihtizaz müddetine tesir eden bellibaşlı âmil kaplamanın cinsidir.

Sabine ve MilSington formülleri: Bir salonun cidarlarını

teş-kil eden panoların emme emsalleri ile inikâs zamanları arasın-daki münasebeti ilk d e f a olarak. 1900 senesine doğru Amerikan akustik mühendisi Sabine bulmuştur.

Bu çok basit münasebet ş u d u r : 0,16 V'»3

T Saniye =

a1S1 + a . S, + a3S3 + + an S„

T Saniye olarak inikâs zamanıdır. V metremikâp olarak salonun hacmidir.

a j , a.,, a3, an metre m u r a b b a olarak ifade

edi-len S , S.,, S , Sn salonun muhtelif satıhlarına

na-zaran emme emsalleridir, Sj + S., + S3 + + Sn = S

olarak da salonun bütün satıhlarının mesahai sathiyesi ifade olunur.

Sabine formülü ancak salonun vasatî emmesi çok yüksek olmadığı zamanlar muteberdir.

Halihazırda, tatbikatta, Sabine fermülü yerine a, , a.,, a., an ne olursa olsun muteber olan Millington f o r m ü l ü

kullanılmaktadır.

0,07 V1»3

T Saniye =

1 1 1 Sx l0g + Sa log i- + S„ log

1—a, 1—a. 1—a 1 n

Misali: Ölçüleri II X 8 X 6 m î t r e olan bir stüdyoyu ele alalım.

V = 500 m3 civarında.

S = 400 m - civarında.

Eğer kaplama malzemesi mermerse (a po 0,02) - aksi sada odası h a l i - T = 1 0 saniye. (Her iki formülün de aynı şekilde verdiği rakam). Eğer kaplama harcıâlem malzeme ise (ahşap, izorel ,alçı v.s.) aşağı yukarı a o o 0 , 1 5 ; o zaman Millington

formülüne göre T = 1 saniye, Sabine formülüne göre T = 1 saniye 2 bulunur.

Eğer stüdyo çok emiciyse (sağır oda) a = 0,95 Millington formülüyle T = 0 saniye 05 bulunur, kat'î olarak yanlış olan Sabine formülü 0 saniye 22 verir.

Sabine ve Millington formülleri, evvelce tesbit edilen kıymete müsavi clacak şekilde salonun ihtizazını temin için cidarlarda kullanılacak malzemelerin tesbiti suretiyle hesap etmiye yarar.

Salonun müsait ihtizazı: Sadece tecrübe stüdyoya verilecek

en müsait ihtizazı gösterebilir. Bu tecrübe bizi halihazırda bey-nelmilel olarak kabul edilmekte olan aşağıdaki neticelere sev-k e d e r :

1) Eğer stüdyo küçük salonlar kategorisine girerse (600 m3

den aşağı); bu stüdyonun sadece kendi ihtizazı akustik evsafının tesbitine kâfidir. Büyük salonlar için başka âmiller de araya girer.

2) Buradaki ihtizazın mânası, frekans fonksiyoniyle ihtizaz münhanisidir.

3) Bu ihtizaz münhanisi sadece stüdyonun kullanış maksa-dına bağlı olmalıdır; yani iyi şartları havi bir stüdyo muhtelif gayeler için kullanılamaz.

4) Saniyede 800 periyodluk bir frekanstaki vasatî bir ihtizaz, aşağıdaki formüllerden birisiyle verilen rakamlardan birine ya-kınsa azamîdir.

9

Konuşulan neşriyat için : T = -ty V 100

1

Müzik neşriyatı için : T = y^/ V 10

Burada V salonun m:) olarak hacmidir.

5) Saniyede 100 ilâ 5000 periyod arasındaki frekansların ih-tizazı neşriyat nevi ne olursa olsun, nisbî olarak az değişmelidir. Bununla beraber muhtelif ahvallerde, sesin inikâs zamanının bilhassa kalın ve ince frekanslarda, daha kuvvetli veya daha hafif olmasında fayda vardır.

Bu usule bazı müziğin neşriyatında aranılan tesir takviyesi zımnında rağbet edilmektedir (kilise musikisi, askerî musiki, caz müziği v.s..).

Pratikte sadece üç tip salon (Şekil: 6) kullanılır, en harcıâle-mi (1) tiptir.

Emici levlıalcr: Arzu edilen ihtizazı elde etmek için salo-nun muhtelif cidarlarına (duvar ve tavan) emici sistemler yerleş-tirilir. U m u m î olarak beraber kullanılan ve birbirini tamamlıyan iki e m m e imkânı vardır.

1) Bükülme ile e m m e : Duvarlardan birkaç milimetre ileride olarak tesbit edilen muhtelif kalınlıklardaki kontrplâk levhalar-dan elde edilir. Ses dalgası tesiriyle bu levhalar titremeğe başlar; bu suretle ihtizaz enerjisinin bir kısmı faslı müşterekler tarafın-dan emilmiş veya duvar tarafına inikâs ettirilmiştir; sadece ilk enerjinin bir kısmı salona inikâs etmiştir; buna bükülme ile e m m e denir.

Bu emme selektiv'dir (ayırıcıdır) - yani frekansa göre de-ğişir-, levhanın ihtizaz frekansında bir âzamîden geçer; bu kontrplâk levhaların ölçülerine göre 50 ilâ 100 ve 4 ilâ 500 peri-yod/saniye arasında tahavvül eder.

Demek oluyor ki bükülme ile e m m e bilhassa kalın frekans-lar için mühimdir.

2) Mesamî malzemeler ile emme : Bunlar duvarlara yapış-tırılan veya çivilenen levhalardır. Bu maksat için amyantlı yağlı

(8)

boya, çok hafif bir kumaş altına yerleştirilen cam pamuğu lev-halar v.s.. kullanılabilir.

Bu malzemeler bilhassa ince frekansları emerler.

Çok u m u m î olarak bu iki usul birleştirilebilir. Bunun için müteaddit denemelerle, frekansın tabiî olarak arzu edilen ihtizaz münhanisi elde edilir.

Zaten u m u m î olarak sess karşı tecrid edilmek istenen ma-hallerin cidarlarına sesin inikasını önleyici şekil verilir. Gerek satıhları birçok boşluklarla kaplıyarak (Chaillot sarayının büyük salonu), gerek konkav satıhları çoğaltarak (bu hususta iki tipik misal teşkil eden Lille ve Nice Radyoevlerinin polisilendrik stüd-yoları) (Şekil: 7) elde edilir.

Sabine K a n u n u : 5 ilâ 600 m3 ı aşmıyan bütün salonlar

aşağı yukarı Sabine'in üç kanununa uyarlar. İnikâs zamanı her noktada aynıdır.

İnikâs zamanı ses m e n b a ı n m mahalline nazaran müstakildir. İnikâs zamanı, cidarlardaki emici levhaların dağılışına - levha satıhları değişik o l m a m a k şartiyle - bağlı değildir.

Bu kanunlar sadece, sadanın salon içindeki intişarının m e k â n ve zaman bakımından mütecanis olduğunu ifade etmektedir.

Böyle bir hassa bu tip salonların akustik bakımından tanzi-mini çok kolaylaştırmaktadır. Maalesef bu hal u m u m î değildir ve büyük salonların (hacmi 600 m3 den büyük) akustik hususiyetleri

çok muğlâktır ve çok d e f a kullanılabilmeleri müşküldür. Büyük salonlar - Aksi sada hâdisesi: Büyük salonlarda şun-lar müşahede edilir :

1) Ekseriya bir inikâs zamanını tesbit etmek bir hayli güç-tür. Sesin alçalma münhanisinin daima gerekli düzgünlüğe malik olamamasından dolayı ekseriya birbirinden farklı kıymetler ara-sında tereddüt edilebilir (Şekil : 8).

2) Tesbit etmeğe m u v a f f a k olunsa bile; ses m e n b a ı n m yer değiştirmesiyle, ses alma cihazının yer değiştirmesiyle; inikâs za-manı tahavvül eder.

3) Sadece ihtizaz malûmatı bir salonun akustik kıymetini tesbite kâfi gelmez. Böylece fevkalâde kötü akustiğe sahip bazı mahallerde, inikâs zamanının doğru olduğu müşahede edilebilir. Bu gayritabiîlikleri hal için Gustave L Y O N , kulağın işitme seviyesindeki direkt ses ile inikâs eden sesin karşılıklı tesirlerin-de aramayı düşünmüştür.

Taze kar kaplı (yani emici) veya buzlu (yani aksettirici) sa-halarda yapılan tecrübeler Gustave L Y O N ' u aşağıdaki neticelere sevketmiştir :

Direkt ses, ancak çok yakın mesafeden duyulabilir. Kulak tarafından ayırt edilebilen inikâs eden sesler, umu-miyetle nihaî ses hizasından duyulur.

İnikâs eden ses dalgası kulağa direkt sesten ancak saniyenin onda birinden az bir zamanda geldiğinden, fizyolojik olarak duyma tesirinin devamı dolayısiyle kulak tek bir ses duyar.

Eğer inikâs eden ses dalgası direkt sesten saniyenin onda birinden daha sonra gelirse, kulak bu sesi ayrı olarak d u y a r ; Bu, aksi sada hâdisesidir.

Gustave L y o n kaidesi: İnikâs etmiş bir ses dalgasından hu-sule gelebilecek bir aksi sadayı bertaraf etmek için, direkt dalga ile inikâs eden dalga arasındaki mesafe farkının 34 metreden az olması lâzım ve kâfidir.

(34 metre sesin saniyenin onda birinde katettiği mesafeye tekabül eder.)

Bununla beraber ses kuru olursa (vuruşlu sazlar) bu mesafe 24 veya 25 metreye indirilmelidir. Bu kaide büyük ve küçük salon ölçülerini tasrih etmeğe yarar :

Eğer salonun en büyük ölçüsü 12 veya 13 metreden aşağı

ise (âzamî hacım 5 ilâ 600 m3) hiçbir aksi sadadan endişeye

ma-hal yoktur ve nazarı itibara alınacak hiçbir hususî tedbir mev-zuubahis değildir. Böyle bir salon, küçük salondur.

Eğer salonun en büyük ölçüsü 13 metreden büyükse, hu-susî şekilde mütalâa edilmesi gereken büyük salon mevzuuba-histir.

Büyük bir salonun hendesî etüdü : Gustave Lyon aksi sada-dan k o r u n m a k için inşa ettiği başlıca salonları hendesî olarak etüd etmiştir (bilhassa Pleyel salonu). F a k a t endişesi d a h a bü-yüktü ve hendesî etüdden m ü m k ü n olabilen her türlü avantajları, âzamî dinleyici ve sesin dinleyiciler üzerine tekâsüfünü elde et-mek istemiştir.

Bu sebepten dolayı Pleyel salonunun tavanına m u h a d d e p bir üstüvanevî şekil vermiştir (Şekil : 9). Bunu yaparken bütün ses dalgaları parterde olsun buraya zeminde gerekli meyil verilir -birinci veya ikinci balkonda olsun, hep seyircilere tevcih edil-miştir.

Bu nazik mesele üzerinde ısrar etmiyorum. Ancak bu me-todun öncüsü elan Gustave L Y O N ' u n , salonların hendesî etüdü metoduyla elde ettiği neticeye göre metod hakkında bir k a r a r vermek de yanlıştır. Çünkü G. Lyon metodunu tatbik ederken hemen karşısına dikilen nâmütenahi ve mütenevvi hataları önle-mek için lüzumlu bütün unsurlara malik değildi.

Bugün hendesî etüd, emin olarak iyi kaliteli akustiği bulu-nan bir salon elde etmek için yegâne imkândır. F a k a t bu imkâ-nın gerçekleşebilmesi için, akustik üzerinde derin bir bilgi ve tecrübeye ihtiyaç vardır. Meselâ Fransada akustik problemlerin-de çıkan suallere cevap verebilecekler bir elin parmakları kadar azdır.

Temaşa s a l o n l a r ı : Gelirin masrafı karşılaması zarureti dola-yısiyle temaşa salonlarının inşası bu ticarî kaideye bağlıdır.

Tiyatrolar, sinema salonları, konser salonları ve operalar âzamî seyirciyi ihtiva edebilmeli ve aynı zamanda da gayesine en iyi şekilde hizmet etmelidir. H e r . çeşit temaşa için muhtelif dene-melerle elde edilmiş klâsik bir salon tipi tekabül etmektedir. Bu tiplerin bazıları asırlardanbeı i devam edegelmektedir ve akus-tik meselesi ampirik olarak ele alınmış olduğu için bazan doğru neticelere bazan da kötü neticelere götürmüştür.

Bugünkü temayül temaşa salonlarının mimar ile akustik mühendisinin meseleyi müştereken etüd etmeleri merkezindedir. Bu çalışmalarda henüz klâsik şekillerden inhiraf itibarî ola-rak az olmakla beraber, tedricî olaola-rak meselenin tekâmül etme-sine gayret edilmektedir. Hususî araştırmaların mevzuunu du-varlar ve tavanın şekil ve malzemeleri teşkil etmektedir.

Antik devirlerde çok tekâmül etmiş bulunan açık hava tiyat-roları inşaatının, ortaya koyduğu akustik meselelerini de bu meyanda zikretmek lâzımdır.

Amfiteatrın basamaklı seyirci mahalleri, aktörlerin arkasın-daki taş duvar, seyirci ile aktörler arasınarkasın-daki su havuzu ile çok tatminkâr dinleme şartlarının gerçekleştirilmesi m ü m k ü n d ü r .

Bu arada artık tarihe malolmuş olan dairevî müzik köşkleri yerine yeni inşaat tekniğinin çok müsait müzik köşkleri model-leri yapıldığından bahsedelim.

Radyo ve plâk alma s î ü d y c î a r ı : Bu çalışma salonlarında dinleyici sayısı ya hiç yok veya pek mahduddıır. Burada seyirci veya icnıatkârlarm sayısı, akustik şartlarını hudutlar.

Radyc stüdyoları nisbeten bir hayli büyük ölçüde olmalıdır (meselâ orkestra stüdyoları için, d u r u m a göre her müzisyen için 25 ilâ 00 m3 lık hacım, en tatminkâr neticeleri verir), nisbî

ola-rak az dinleyici bulunacağı için u m u m î salonlardan daha çok emici evsafta olmalıdır.

(9)

Radyo (ve plâk alma) stüdyoları maksatlarına göre ayrıl-mıştır. Muhtelif maksatlara göre hacımların cedveli aşağı yukarı şu şekilde tesbit edilir :

Spiker veya konferans stüdyosu 50 ilâ 80 m:5

Tiyatro stüdyosu 200 ilâ 1000 m3

Varyete , 400 ilâ 1200 m3

Oda müziği stüdyosu 200 ilâ 600 m3

Hafif müzik stüdyosu 600 ilâ 1500 m3

Senfonik müzik stüdyosu 2000 ilâ 5000 m3

Uzun nazarî ve tatbikî etüdlerden sonra bir radyo stüdyo-suna verilecek ölçülerin âzamî nisbetleri tesbit edilmiştir.

Bu etüdlere göre genişlik, uzunluk ve irtifaın aşağı yukarı 5 - 3 . - 2 sayıları nisbetinde olması lâzımdır. Bu rakamlar gayri-muayyenlik sahasında bağdaşırlar.

Cidarlar arasındaki ihtizazı bertaraf etmek için birbirlerine muvazi olmalarının önüne geçilir (menşurvarî, üstüvanevî veya kürrevî kaplamalarla).

Akustik tedbirler ince etüdlere sebep olur: Gayet itinalı şe-kilde hesap edilmiş bükülme veya m e s a m a t ile emici hassalı lev-haların tevzii ile (ahşap, kumaş, tazyik edilmiş elyaf, cam yünü v.s..) arzu edilen sesin inikâs z a m a n ı n a erişilir (konuşulan stüd-yolar için saniyenin üç ilâ altıda biri, müzik stüdstüd-yoları için bir ilâ iki saniye).

Stüdyoların inşa tekniği, mütehassısların ince eleyip sık

do-kudukları bir mevzu olduğundan, temaşa salonlarından daha çok halledilmiştir.

Televizyon ve sinema stüdyoları: Bir sinema veya

televiz-yon stüdyosu için akustik şartların tahakkuku aynı z a m a n d a hem daha basit ve hem de daha muğlâktır.

D a h a basittir zira, ses almanın Radyoda olduğu kadar müte-kâmil olmasına, dinleyicinin dikkati bilhassa şekil üzerine tekâ-süf etmesinden dolayı, ihtiyaç yoktur (bu hususta ne denirse densin söz ve müzik bu ahvalde seyirci için tâli unsurdur).

Daha muğlâktır zira perdeye aksettirilen kısım stüdyonun ufak bir kısmıdır.

Hakikaten bir sinema veya televizyon sahnesi stüdyonun he-yeti umumiyesiııe şâmil değil, ancak bir kısmında oynanır. Bıı stüdyo kolaylıkla tadil edilebilen müteharrik dekor oyunları ile en iyi şekilde tanzim edilir.

Bu sebepten dolayı her iki ahvalde de, gayet basit şekilde bağlanmış fakat çok büyük hacımdaki stüdyolarda (birkaç bin metre mikâplık) gerek manzara ve gerekse ses almayı mahallî havayı vermeğe müsait bir seri dekorun yerleştirilmesi temayülü gelmektedir. Tabiatiyle bu ahvalde çerçevelerin cinsi, ebadı, yer-leştirilmesi çekilmekte olan mahallin akustik evsafının ifadesine esaslı surette tesir edeceği aşikârdır.

Halen bu unsuru tâyin edecek u m u m î prensipler mevcut de-ğildir : Tatbikatta ise maksada fazlasiyle kifayet eden tecrübî kaidelere müracaat edilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

HAFTA bilimin temel kavramlar›n› tan›ma (de¤iflim), araflt›rma, Türkçeyi do¤ru, etkili ve güzel kul- lanma becerisi (Di¤er derslerle):C.3.18 numaral› kazan›m

mizden hariç olduğu anlaşılamaz mı? Biz, Türkîerin fertler itibariyle yükselmesine çalışanlardanız. Bu nimet o derece çoklukla husule gelsin. Türkler durumu

Bu sayede ulaşmak istediğiniz asıl hedef kitlenin , ürününüzle doğrudan buluşmasını sağlıyor ve tüketicinizin ürününüzü denemesi için fırsat yaratmış oluyoruz..

Okul olarak eğitim felsefemizi cumhuriyetimizin temel değerleri ve 2023 eğitim vizyonu

çeşidi çeltik ürününden TMO mevzuat hükümleri doğrultusunda numune alınmış olup numune üzerinde TMO 2020 dönemi çeltik alım şartları talimatında

Küçük ama doyurucu kahvaltılar başta bahsettiğim Fransızların kahvaltılarına benziyor. Özellikle de kahvaltı yapmanın abartılı ve serpme kahvaltının çok efor

İlk doğru gördüğüm seçeneği işaretliyorum Uzun soruları hiç okumuyorum.. Sınavda çözemediğim soruyla karşılaşınca sinirlenip

maddesi hilafına, bilet ibrazı olmamasına rağmen, ve /veya hesaplama hatası sonucu , “muhtelif çekilişlerde ödenen ikramiye ve amorti biletler bordrosu”na 34 “ajan”