İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar, entegre tavuk tesislerinde çabuk büyüsünler diye ilaç verilen tavukların kansere yol açtığını söyledi. Dizdar, "Kuluçka süresi 17 güne inen tavuklar kesilmediklerinde kendiliğinden 45 günde ölüyorlar" dedi.
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar, entegre tavuk tesislerinde çabuk büyüsünler diye ilaç verilen tavukların kansere yol açtığını söyledi. Dizdar, "Kuluçka süresi 17 güne inen tavuklar kesilmediklerinde kendiliğinden 45 günde ölüyorlar" dedi
Tekirdağ'ın çorlu ilçesinde, çorlu Kent Konseyi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Marmara çevre Platformu'nun (MARçEP) 43. toplantısında konuşan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar, 'Beslenme ve Sağlık' konulu sunumunda, yoğurt, piliç eti ve sosisin nasıl üretildiği ve bu ürünlerin zararları hakkında bilgiler verdi.
'TÜMÖRLER FIŞKIRIYOR'
Dizdar, "Tavuk diye önünüze konulan hayvanın kuluçka süresini kısaltılarak 17 güne indirdiler. Hayvanların bacak yapıları değişti. Bu hayvanlar 45 gün sonra kendiliğinden ölüyor. Yapılan araştırmada doğal ürünle beslenen civcivlerin 45 gün sonra ayakta duramadığı görüldü. Tavuk diye önünüze konulan hayvanın karnından tümörler fışkırıyor. Tavukçular tıptan 50 sene önde gidiyor. Bu endüstrinin görevi size üzerinde et tutturulmuş bir şey vermek.
Hayvanın sağlıklı olması umurlarında değil. Bu işin ilginç yanı, bunun onayını da veterinerlerden alıyorlar.” dedi.
'ABD DE BİLİYOR'
Dünyada belli başlı kanserlerde artış gözlendiğini belirten Dizdar, “Dünyada bütün ülkelerde kanser artmıyor, bütün kanserler de artmıyor. Belli kanser türleri artıyor, bunu ABD de biliyor. Mevcut olan durumun farkındalar, çok
umurlarında olduğunu sanmayın, hiç umurlarında değil. çünkü paralelinde ilaç endüstrisi büyüyor. Geldiğimiz noktada bir ülkenin gıdasını ne kadar endüstrileştirirseniz, ne kadar markete tıkarsanız, uzun raf ömrü ile ne kadar bozulmaz hale getirirseniz hastalığın da o kadar arttığını görüyorsunuz" diye konuştu. Dizdar, güvenli olan bakliyat ve hububat yenilmesini tavsiye etti.
AYÇİÇEK YAĞINDA DA HİLE
Et ve süt ürünlerinde hileli üretimler denetimlerle ortaya çıkarken, benzer hilelerin ayçiçeği yağında da yaşandığı ileri sürüldü. Bitkisel yağda vatandaş iki yöntemle mağdur ediliyor.
Bitkisel yağda vatandaşın mağdur edildiği ilk yöntem maliyeti düşürmek amacıyla ayçiçeği yağına kanola ve soya yağı katmak. Fiyatların çok yüksek olduğu dönemlerde ayçiçeği yağına, pamuk çekirdeği yağı da katılıyor. Vatandaşı mağdur eden ikinci bir yöntem ise, mevzuata uygun olarak üretilen karışım yağlar.
Bitkisel yağ olarak satılan ürünlerde, hangi bitkilerden ne oranda kullanıldığına yönelik herhangi bir ibare yer almıyor.
Uzmanlar, “5 kilo ayçiçeği yağı 22-23 lira iken 14-15 liraya satılıyorsa dikkatli olunması gerekiyor” uyarısı yapıyor.
Türkiye’nin her yıl ayçiçeği, kanola ve palmiye yağı için yurtdışına 2 milyar dolar ödediğini aktaran Tekirdağ Ticaret Borsası Başkanı Osman Sarı, ‘bitkisel yağ’ etiketi ile satılan yağların içerisinde hangi karışımların olduğunun belli olmadığına dikkat çekti. Karışım yağların mevzuata uygun olduğu için müdahale edilemediğini belirten Sarı,
“Ayçiçeği yağının fiyatı artınca diğer yağların maliyeti düşük kaldığı için karışım yoluna gidilebiliyor. Varoşlarda düşük fiyata bu ürünler alıcı buluyor.” dedi.
yurt haber -31-01-2013