• Sonuç bulunamadı

Tüm Bel Sen Genel Ba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tüm Bel Sen Genel Ba"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tüm Bel Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara’nın AİHM Kararı İle İlgili Basın Toplantısı Metnidir. Dün Danıştay ve İdare Mahkemesi, Bugün AİHM:

KAMU EMEKÇİLERİNİN TOPLU SÖZLEŞME HAKKI VARDIR. Değerli basın emekçileri,

Bu gün tarihi bir kararı sizlerle paylaşacağız. Bildiğiniz üzere, sendikamız 1993 yılından beri belediyelerle toplu sözleşmeler imzalamaktadır. Bu gün halen 180 belediyede imzalanan ve uygulanan toplu sözleşmelerimiz

bulunmaktadır. Bu toplu sözleşmelerden beş bini aşkın kamu emekçisi yararlanmaktadır. Bunun yanında

uygulanmayan bazı toplu sözleşmelerimiz de bulunmaktadır. Bunlar için de gerek ulusal düzeyde mahkemeler yoluyla, gerekse de uluslar arası düzeyde ILO ve AİHM yoluyla hukuksal mücadelemizi sürdürmekteyiz.

Hükümet kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkının varlığını kabul etmeyerek ve bu hakkımızı kullanmamızı engellemeye çalışırken, mahkemeler biri biri ardına toplu sözleşme hakkımızı kullanabileceğimize ilişkin kararlar vermektedir. Olumlu kararlar yalnızca, Danıştay ve İdare Mahkemesi tarafından değil, uluslar arası mahkemeler tarafından verilmeye başlanmıştır. Birazdan ayrıntılarını aktaracağım, AİHM’nin yeni ve oldukça önemli bir kararı söz konusudur. Kararın ayrıntılarından önce, kısaca konuyla ilgili yaşanan süreç hakkında bilgi vermek istiyorum. Sendikamız 1993 yılında Gaziantep Belediyesi ile toplu sözleşme imzalamıştı. Ancak, belediye bir süre sonra toplu sözleşme hükümlerini uygulamamaya başladı. Belediye ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine,

Sendikamız tarafından Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldı. Mahkeme, toplu sözleşmenin hukuka uygun olduğunu ve uygulanması gerektiği kararlaştırdı. Belediyenin kararı temyiz etmesi üzerine, dava Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından görüşüldü. Yargıtay davanın bozulmasına karar verdi. Ancak yerel mahkeme kararında direndi. Bunun üzerine dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda görüşüldü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 10.04.1996 tarihinde, sendikanın tüzel kişiliğinin olmadığı, düşüncesiyle toplu sözleşme hakkımızın da olmadığına karar verdi.

Bu süreç sonucu iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle, Sendikamız TÜM BEL SEN konuyla ilgili olarak 1997 yılında AİHM’e başvurdu. AİHM uzun süren bir yargılama sonucunda 21 Kasım 2006 günü kararını açıkladı. AİHM kararında şöyle denilmektedir.

Madde 11

Sendika Kurma hakkı

Tüm Bel Sen’in faaliyetlerinin topluma ya da devlete herhangi bir tehtit oluşturduğunu gösteren somut bir kanıt bulunmadığından, mahkeme, sendikanın tüzel kişilik haklarının reddinin 11. madde uyarınca Türkiye’nin yükümlülüklerini ihlal ettiğine hüküm vermiştir.

Toplu Pazarlık Sözleşmesinin İptali

Mahkeme, sendika ve belediye konseyi arasında yapılan Toplu Pazarlık Sözleşmesinin, sendikanın üyelerinin çıkarlarını koruması ve geliştirebilmesinde en önemli ve tek aracı olduğunu belirtmiştir. Buna göre, iki yıldır yürürlükte olan sözleşmenin iptali başvuru sahiplerinin dernek kurma özgürlüğüne aykırılık teşkil etmektedir. Başvuru sahipleri, çıkarlarını korumak için toplu pazarlık sözleşmesi uygulamayı seçerken iyi niyetle hareket etmişlerdir. Turkiye, çalışanlara toplu pazarlık ve toplu sözleşme hakkını tanıyan, 1949 BM Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Sözleşmelerini (No.98) çok önceden onaylamıştır.

(2)

Kemal Demir’e 500 Euro ödenmesine karar vermiştir.

AİHM bu kararında; başta toplu sözleşme hakkını düzenleyen 98 sayılı ILO Sözleşmesi olmak üzere, Avrupa Sosyal Şartına ve BM Sözleşmelerine atıfta bulunmaktadır.

AİHM kararında özetle şunu söylemektedir. Belediye ile Tüm Bel Sen arasında yapılan toplu sözleşmeyi iptal edemezsiniz, bunun yanında yalnızca toplu sözleşmenin yapılmasına karışmakla da yetinemezsiniz, olumlu yükümlülüğünüze de yerine getirmelisiniz. Bunun anlamı şudur; toplu sözleşmeyi iptal edemeyeceğiniz gibi, aynı zamanda bu hakkın kullanılması için iç hukukta da gerekli düzenlemeyi yapmakla yükümlüsünüz.

Konuyla ilgili olarak, hükümetin iç hukukta gerekli düzenlemelerin yapılmamış olması savunmasına karşı da, “iç hukukta gerekli düzenlemenin yapılmamış olması bir hakkın geciktirilmesidir, bunun sorumluluğu da devlete aittir.” Dolayısıyla iç hukukta gerekli düzenlemenin yapılmamış olması, bir başka deyimle uygun yasal değişikliklerin yapılarak toplu sözleşme hakkının yasal güvence altına alınmaması, toplu sözleşme hakkının kullanılamayacağı anlamına gelmez. 98 Sayılı ILO Sözleşmesinde tanınan hakkı uygulamak zorundasınız.

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini onaylayan devletler için, sözleşmeye taraf oldukları davalarda

Mahkeme’nin son kararlarının gereğini yerine getireceklerini kabul etmiş saymaktadır. İhlalin niteliği ve sonuçlarına göre, iç hukukta gerekli uygun tedbirleri almak veya işlemi yapmak taraf devletlerin sorumluluğundadır demektedir. Değerli basın emekçileri,

AİHM kararı elbette oldukça önemli. Ancak bunun yanında yerel mahkemelerde geçtiğimiz süreçte benzer kararlar vermişti.

Bilindiği gibi, bu konuda örnek bir karar Danıştay Birinci Dairesi kararı idi. Danıştay Birinci Dairesi 17.11.2005 tarihli kararında, sendikamız TÜM BEL SEN ile Niğde Ulukışla Belediyesi arasında yapılan toplu sözleşmenin suç teşkil etmediğini, dolayısıyla kamu emekçileri sendikalarının toplu sözleşme yapma hakkı olduğunu teyid etmişti.

Son günlerde benzer bir kararda Zonguldak İdare Mahkemesi tarafından verilmiştir. Karabük/Yenice Belediyesinde Tüm-Bel Sen ile belediye arasında toplu sözleşme yapmak üzere Belediye Başkanına yetki veren belediye meclis kararı Yenice Kaymakamlığı tarafından, belediyenin memurlarla toplu sözleşme yapamayacağı gerekçesiyle İdare Mahkemesine götürülmüştü. Zonguldak İdare Mahkemesi ise, kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkı olduğuna karar vermiştir.

Mahkeme 14.09.2006 tarihinde; ILO Sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal _artı’na atıfta bulunmuş ve bu sözleşmelerde kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkının bulunduğunu belirtmiş ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği bu

sözleşmelerin iç hukukta uygulanmasının öncelikli olduğunu kabul etmiştir. Değerli arkadaşlar,

Gelinen noktada, gerek ulusal mahkemelerin kararları ile gerekse de AİHM’nin kararı ile artık kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkı üzerindeki tartışma sona ermiştir. Şimdi hükümete düşen görev, Anayasaya ve buna uygun verilen yargı kararlarına uymaktır. Hükümet, hakları yasaklayıcı değil, haklarının kullanılmasının önünü açıcı bir tavır benimsemek zorundadır. Sosyal hukuk devletinin gereğide budur.

Bundan sonra belediyeler ve diğer kamu kurumları, iç hukukta herhangi bir yasal düzenlemenin yapılmasını beklemeden sendikalarımızla toplu sözleşme masasına oturmalıdır.

İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay’da belediyeler üzerindeki baskısına son vermeli ve Sayıştay Denetçileri derhal geri çekilmelidir.

Bütün bu hukuksal dayanaklarımıza karşın, hükümet hala toplu sözleşme hakkımızı engellemeye çalışırsa, AİHM duvarına çarpmaya devam edecektir. Engelleme devam ederse, biz de uygulanmayan yüzlerce toplu sözleşmemiz için

(3)

Türkiye’yi AİHM’de şikayet etmeye ve Türkiye’ye yeni tazminatlar ödetmeye devam edeceğiz.

Hükümetin bütün direnci boşa çıkmıştır. Bundan böyle demokratik hukuk devletinin gereği yapılmalı ve engellere son verilmelidir. Biz, mücadelemizi gerek hukuksal alanda, gerekse de meydanlarda sürdürmeye ve toplu sözleşme

hakkımızı kullanmaya kararlıyız.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ Madde 11

Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü

1.Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir.

2. Bu hakların kullanılması, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabilir. Bu madde, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel değildir.

22 Mayıs 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına eklenen cümle. “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”

5170 sayılı Yasanın genel gerekçesi:

“… diğer yandan, dünyada gelişen yeni demokratik açılımlara uyum sağlanması ve bu açılıma uygun bir şekilde temel hak ve hürriyetlerin, evrensel düzeyde kabul edilmiş standart ve normlar ile Avrupa Birliği kriterleri seviyesine çıkarılması amacıyla kanunlarımızda düzenlemeler yapılması ihtiyacı temel yasamız olan Anayasada da değişiklikler yapma zorunluluğu doğurmuştur.”

Anayasa değişikliğini gerçekleştiren yasanın madde gerekçesi:

“Uygulamada usulüne göre yürürlüğe konulmuş insan haklarına ilişkin milletlerarası andlaşmalar ile kanun

hükümlerinin çelişmesi halinde ortaya çıkacak bir uyuşmazlığın hallinde hangisine öncelik verileceği konusundaki tereddütlerin giderilmesi amacıyla 90 ıncı maddenin son fıkrasına hüküm eklenmektedir.” denilmiştir.

ILO’nun Teşkilatlanma ve Kollektif Müzakere Hakkı Prensiplerinin Uygulanmasına Müteallik 98 No’lu Sözleşmesi "Madde 4- çalışma hükümleri ve koşullarının toplu iş sözleşmeleri yoluyla düzenlenmesi amacıyla işverenler ve işveren örgütleriyle işçilerin (çalışanların) örgütleri arasında gönüllü görüşmeler yönteminin tam gelişmesi ve kullanılmasını özendirmek ve sağlamak üzere gerektiğinde ulusal koşullara uygun önlemler alınır."

Referanslar

Benzer Belgeler

İyi yönetişimin temel ilkelerinden biri olan hesapverebilirlik (accountability) kavramı gerek idari kuruluşların gerekse de özel sektör ve sivil toplum

Beyin ve sinir cerrahisi kliniklerinin medikal tedavi ve endikasyonu olan olguların operasyonu dışında bel ağrısı tedavisinde alternatif tedavi seçenekleri olmamasına

 Sıklıkla bel kasları, tendonları ve ligamanlarındaki günlük zorlayıcı aktivitelere (ağır kaldırma, uzun süre oturma, ayakta kalma gibi) bağlı olarak ortaya çıkan

 Gün içinde eğilme, ağır kaldırma, uzun süre oturma veya ayakta kalma ile ağrı kötüleşir ve istirahat.. durumunda da

Yorgunluk şikayeti olan- larda bel ağrısı yaşama durumu, yorgunluk şikayeti olma- yanlara göre daha fazla olup, aralarında istatistiksel olarak anlamlı

Bilgili, B., Alihoca-Gümüş-Maden Köyleri (Ulukışla) Arasındaki Alanın ve Çevresinin Florası, Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Niğde,

Eldeki verilerin daha da ayrıntılı olarak incelenmesi, vücut kitle indeksi 25 olan (yani normal aralıktaki) kadınlar arasında bel çevresi genişliği diğerlerinden 10 cm

Moffet ve ark., 92 hastayı randomize olarak bel okulu ve sadece egzersiz grubu şeklinde iki gruba ayırarak yaptıkları çalışmada 16 haftalık gözlem sü- resince ilk 6