İnsanlık bu yıl Dünya Çevre Günü'nü "küresel ısınma" paniğiyle yaşarken, Türkiye'nin çevre gündemini de "seçim"
oluşturuyor. Çünkü AKP iktidarı, siyasal tarihimize sadece "laiklik" konusunda değil, "çevre" konusunda da "gerilim yaratan" bir hükümet olarak geçiyor.
Yaklaşık 4.5 yıl süren bu "tek parti" döneminde, daha ilk aylardaki "ormanlarda 2B pazarlaması" ndan, son günlerdeki
"nükleer santral yasası" na kadar, çevreye karşı en "umarsız" tutumlar sergilendi.
İşte 2003'ten bu yana izlenen "çevre karşıtı" politikaların özeti;
ORMAN PAZARI:
Orman yağmasının önlenmesi yerine, "yasadışı işgalcilere tapu satma" nın peşine düşen hükümet, sadece bu amaçla anayasayı değiştirmeye çalıştı. 1980 sonrasının bu en büyük talan girişimi ancak "Cumhurbaşkanlığı vetoları" ile durdurulabildi.
KARADENİZ 'KALMADI':
Tüm bölgenin kıyı dokusunu yok eden "projesiz dolgular" a dayalı Karadeniz yolundaki en büyük tahribat da son 4.5 yılın ürünü. AKP, çevreyi gözeten alternatif proje önerilerini de umursamadan en acımasız doğa ve kültür katliamına imza attı...
TURİZM YAĞMASI:
12 Eylül yasalarıyla 1980'lerde başlatılan "turizm yatırımlarına orman ve kıyı tahsisi" de AKP'nin en çok "destek"
lediği çevre düşmanı uygulamalar arasında.
PLANLAMAYA DARBE:
Öncelikle TOKİ ve Özelleştirme İdaresi olmak üzere, kamu arazilerini "pazarlama" hakkı tanınan kurumların
"bağımsız imar yetkileri" yle şehircilik kavramı yok edildi.
'TALAN'CI ÖZELLEŞTİRME:
Özelleştirmelerde, devlet tesislerinin verimli işletilmesi değil, bunlara ait kamu arazilerinin "ayrıcalıklı imar haklarıyla satışı" hedeflendi.
ANTİK TARİH BOĞULUYOR:
Başta Hasankeyf ile Allianoi gibi önemli antik merkezlerimizi sulara gömecek Ilısu ile Yortanlı projeleri olmak üzere, Anadolu uygarlıklarına duyarsız ve çağdışı baraj projeleri de en büyük "siyasal himaye" yi AKP'den gördüler.
SÜREKLİ İMAR AFFI:
Bütçe yasasında "kaçak yapılara altyapı hizmeti satılması" na olanak sağlayan AKP'nin, özellikle yasadışı yerleşimleri
"kentsel dönüşüm" adı altında "yasal (!) rant bölgeleri" haline getirme girişimleri de Türkiye'de artık "sürekli imar affı" dönemini başlatmaya aday...
... VE NÜKLEER KİRLİLİK:
Hükümetin çevre karnesindeki en kırık not ise kuşkusuz nükleer santral yasası. Üstelik, bu yasayı seçime doğru alelacele gündeme getirmesi de, "küresel nükleer sektörü" ne verilmiş kimi sözler bulunduğuna yönelik söylentilere neden oluyor...
İşte bütün bu duyarsızlıkların yaşandığı bir dönemin ardından, 22 Temmuz 2007 seçimleri, sadece demokrasi ve laiklik için değil, çevreye duyarlı politikalara duyulan özlem açısından da önem taşıyor.
Cumhuriyet 05.06.2007 OKTAY EKİNCİ