• Sonuç bulunamadı

Şehir inşaatında Mimarînin hakimiyeti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şehir inşaatında Mimarînin hakimiyeti"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİMAR

i

231

Şehir i n ş a a t ı n d a Mimarînin hakimiyeti

/ » .V. ~ ,

Burhan Arif Ürbanist Mimar

Kurunu vusta şehirleri. — Bir şehrin bedii teşekkülleri etüt edildikte mevzuu bahsolan en mühim cihet (Dominante de l'architeture) denilen bir meseleye temas eder. Şehirlerde mimarî bir hakimiyet a r a m a k acaba tarihin hangi devrinde başlamıştır? Ve muhtelif devir- lerde milletlerin görüş, yaşayış ve düşünüş tarz- larına göre bunu şehirlerinde nasıl tecelli ettir- mişlerdir.

Mimarî hakimiyet bir şehrin çehresinin gü- zelliği demektir. Umumî hatların heyeti mecmu- asında olan a h e n k ve güzel bir (Silouette) de- mektir. Bu itibarla şehirlerin mevkiî variyet- lerinin ve haricî görünüşlerinin tetkikini yap- mak lâzımdır.

Garbî anadolumuzda bugün harabeleri mevcut eski Bergama şehri bu cihetten b ü t ü n şehircilik için tipik bir misaldir. Burada m u h - telif bina unsurlarının şehrin ortasındaki (Ago- ra) tiyatrosunun etrafında dizildiği görülmüş- tür. Yine (Akropol) Atina şehrinin çerçevesini itmam eden bariz bir noktadır. Antik romada- da böyle.. (Palatino) tepesi ve (Kampidoglio)

eski şehrin bediî h u t u t l a r m ı vücude getirdiğini görüyoruz.

Umumiyetle denilebilir ki bugünkü medeni- yet eserlerini vücude getiren şehirlerin çehre- lerindeki tipik teşekküller hep kurunu vustada vücut bulmuştur. (Bren) (Kolonya) eski (Pa- ris), hep böyle çehreleri 12-15 inci asırlarda vücut bulmuştur. (Bern) (Kolonya) eski (Pa- dar tekemmül etmişlerdir.

Mimarî hakimiyeti k u r u n u vustada m ü t e - madiyen değişen gayet zengin tipler arzetmesi dolayısiledir ki bu devrin tetkiki çok calibi dik- kattir.

Yalnız (Gotik) üslubunda değil sırf kurunu vüsta şehirlerinden bahsetmek istiyorum. (Cris- toph Klaiber) kurunu vüsta şehirlerinin (Tipo- logie) sini vücude getirmiştir. (Comillo Sttte) için ise orta devir san'atin başlangıcı ve sonu- dur. Bu zatın kurunu vüstaya pek iptizalle mer- butiyetini görüyoruz. Camillo Sitte bir derece- ye kadar belki haklı olabilir. Çünkü hiç bir şe- hir dünyada Avrupanm orta devir şehirleri ka- dar şirin değildir ve bir değişiklik manzarası

(2)

arzetmez. Hiç bir şehir kıyasî ve gayrı kıyası olarak mevcut iki tipin bariz tebayünlerini k u r u n u vüsta k a d a r arzetmez. B ü t ü n bu orta devir şehirleri bugün halen mevcuttur. Tetkiki kolaydır.

( B ı i n c k m a n ) ise k i t a b ı n a b ü t ü n b u n l a r a y a - bancı kalmıştır. (Klaiber) şöyle bir tasnif y a - pıyor:

I — Dört kapılı ve haçvari şekide caddeli şehirler.

II — Radial şekiller, bunu en eski bir tip olarak görüyoruz.

I I I — Meridional sistem. Yani iki caddeden mürekkep olan sistem.

IV — Kaburgalı caddeler açmak devri, ki bu z a m a n d a n itibarendir. (Şehircilik) fikrinin d ü - şünüldüğünü görüyoruz. Asıl mesele orta devir şehirlerini vüeude getirirken bediî bir gaye dü- şünülüyor m u idi? Bunu kat'iyetle tesbit lâ- zımdır.

T a b i a t t a bu şehirler gayet güzel ve ressa- m a n e h a t l a r vücude getirmişlerdir. Buna (Rippentypus) sistemi dahi derler.

V — Muvazi caddeler tipi.

VI — İ n ş a a t blokları sistemi.

Acsba tabiatın bilmecburiye şehre verdiği (Silouette) k â f i m idir^ Görülüyor ki düz ovada inşa edilen şehirler karakterlerinden çok kay- bediyorlar. B u n d a n dolayı her h a n g i şehir olur- sa olsun m u h a k k a k bir m i m a r î n i n hakimij'eti lâzım gelir. M a a m a f i h tabiatın hakimi vaziye- tinden şebir tesisinden istifade de niçin kabil olmasın. İşte İstanbul şehri gözümüzde bariz bir misal.

Sahil şehirlerinde mimarînin hakimiyeti için büyük muvaffakiyetler elde edilmiştir; b u - n a her m e m l e k e t t e n güzel misaller getirmek kabil dir. Bazan bir tepenin kenarını süsleyen şehirlerde vardır. İsviçrede, İtalyada b u n u n da güzel misalleri vardır. Böyle şehirlerde m ü h i m mevkii olan cihet yalnız meydanların m i m a r î

güzelliği değil, a n c a k tepeciklerin hakimiyeti ve onlara verilen ehemmiyettir.

Yalnız sokaklardan müteşekkil küçük p a - zar şehirlerile Avrupanın her t a r a f ı n d a büyük bir tip vücude getirilir. Bunlar sokakların iki t a r a f ı n a ev sıralarının yan yana dizilmesinden ibarettir.

K u r u n u vustaya m a h s u s olmak üzere, m e r - 1 ezini kilise veya şatolar teşkil eden diğer bir tip vardır. Kilise veya şato böyle bir şehirde

m ü h i m mevki alıyor, ve diğer sivil binalar b u n - ların e t r a f ı n d a a d e t a birer m ü t e m m i m olarak diziliyorlar. (Aachen) şehri derler ki bir kilise- den doğmuştur. İtalyada da sırf güzel bir kili- senin e t r a f ı n a h a t ı r için toplanmış şehircikler vardır.

(Assisi) şehri bu meyandadır. Birde yine İtalyada (Cita T u ı r i t a ) denilen bir nevi şehir- ler de gördüm. (San Gimignano), (Örvietto) (Sienna) gibi şehirlerin af akında bir çok kule- lerden müteşekkil bir (silouette) görülür, b u n - lardan m a k s a t b u r a l a r d a eskiden mukim bir çok zengin ailelerin r o m a n t i k bir zihniyetle evle- rinin sırf yüksekten b a k a n bir vaziyet almasını istemişlerdir.

Vaktile bu kulelerde otururlarmış ve sur- lardan, harici seyrederlermiş. Gördüğüm bu şe- hirler ekserisi düz erazide odluğundan kulelerin maksadı inşası kolaylıkla anlaşılır, Florans ve (Sienna) da olduğu gibi bazan kuleler sırf tez- yini mahiyette kalıyor.

P r a g şehrinin tipik ve sırf üstüste bir çok mazgallı kulelerden müteşekkil mimarisi sırf bu şehre tezyini m a h i y e t t e bir sillouette vermek içindir.

(Camillo Sitte) kitabında k u r u n u vüsta şehirlerinde m i m a r i n i n hakimiyeti için bir çok misaller arzediyor. Ortaya attığı kapalı mey- danlar nazariyesi epi şekircilik âleminde mev- zuu m ü n a k a ş a olmuştur. Modern şehircilikte d a h a müsbet, d a h a cezri kayıtlar, yalnız bir devrin tesiri altında kalmaksızın daha başka bedi aranıyor. Yeni tetkiklere göre (Sitte) nin nazariyeleri çok kereler afakidir; tetkik ettği şehirlerde mistik olarak kalıyor.

Bugünkü şehirlerde m i m a r i n i n hakimiyeti için d a h a başka esaslarla h a r e k e t ediyorlar.

Fransız şehircisi (Henri Prost) bir şehirde mi- marinin hakimiyetini, d a h a ziyade sokakların güzel m a n z a r a y a açılmasında, bir binaya veya şehir haricinde güzel bir yere b a k m a s ı n d a arar.

(Le Corbusier) nin ideal şehirlerinde bina- ların silsilei tekriri, parklar, bahçeler, bunların arasındaki (gratte ciel) 1er mimariyi itmam eder.

Modern Alman (Siedlung) l a r m d a n bina- ların d a m a t a ş ı gibi yerlerini o y n a t a r a k ve biri- birine perspektiv y a p a r a k muhtelif m ü n h a n î dizileri vücuda getiriyorlar. Buna mukabil İn- giliz (Garden city) lerinde h a k i m olan fikir, mimarinin tecessüm ve hakimiyeti değil sırf bir lıifzıssıhha ve iyi yalayış meselesidir.

ı

Referanslar

Benzer Belgeler

Orta ölçekli kentler Brunet’nin (1997) yukarıda ifade ettiği gibi tanımları ve kavramları ile farklılaşıyor olsalar da; Bu şehirler uzun zamandır varlık

güzel misallerinden biridir. Böylece yapıların endüstrileşmesi yani prefabrikationla Mimarlık tatbikî ve teknik bir ilim haline geldi. Tabiî, otomobil ve Uçak Endüstrisinde

«Sihhatli yaşama ve endüstri için plânlanmış; sosyal ve kültü- rel hayatı karşılayacak büyüklük ve imkân- lara sahip; yeşil kuşakla çevrelenen; bütün toprak topluma

Yeni proje kapsamında türün kültüre alınmasına yönelik tüm çalışmalar çiftlik şartlarında gerçekleştirilecektir. Bu çalışmalar sonucu hazırlanacak

In the present case, X-ray examination of the abdomen revealed a right kid- ney stone and an incidental 3-cm density in the right lower quadrant. On

F ransız aydını ve yazarı Pierre Lo- ti’nin 1910’lu yıllarda Fransız Devlet Adamı Louis Barthou’ya ve diğer yakınlarından bazılarına yazdığı 525

m uyla a rtık istiklâl ve hürîyeti bile tazyik görmiye

Muhar- 'ir, Mahmud Ragıb’ın Türk edebiyatı çinde musikiden ilham alarak yazıl- nış yazılar hakkında yapmakta oldu­ ğu bir etüd dolayısile şöyle bir