T.C.
DİYARBAKIR VALİLİGİ
.
·-·-~DIYA
ilEBİLER, SAHABİLER, AZ:İlLER
VE KRALLAR
KEITTİSEmPOlYUmu
25-27
Mayıs2009
Diyarbakır
dilJarHapı
Oil;\.1!:11.t;Hl l(UlTU11 :~ıAT rTitlllUKU:nl
0412 223 Ol 44
ISBN: 978-605-378-631-3
Grafik Tasarım
Aral Ajans Ltd. Şti.
+90.312 433 2725
Baskı
Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Mat. ve Tic. lşl.
Örnek San. Sit. 1. Cad. 358. Sok.
No: 11, Ostim/Ankara Tel : 0312 354 9131 Fa" : 0312 354 9132
© Bu eserin bütün yayın haklan Diyarbakır Valiliği'ne aittir. Yayıncımn izni olmaksızın kısmen ya da tamamen çoğaltılamaz.
Yayın Tarihi: Şubat 2010
Bu eser,
Diyarbakır Valiliği'nin Sosyal Destek (SODES) Programı çerçevesinde yürüttüğü "Diyarkapı -Diyarbakır
Kültür Sanat Etkinlikleri" projesi kapsamında gerçekleştiıilen "L Uluslararası Nebiler, Sahabiler, Azizler ve Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu"nun tebliğleri sonucu ülkemize kazandmlmıştır.
POSSIBLECOMPANION GRAVES IN TOWNS OF DIYARBAKIR
e
~~~~~~~~~~ Dr. Murat ÖZAYDIN _ _ _ _ _ _ _ _
_
Dicle Üniversitesi llahiyat Fakültesi, DiyarbakırÖZET
Halife Hz. Ömer (r.a) döneminde
İslamordusunun Irak ve
Şambölgesine görev-
lendirdiğiseçkin
koınutanlarve askerler tarafindan h. 639 tarihinde fethedilen Di-
yarbakır
ilçelerinde
yaşananmücadeleler sonucunda birçok sahabe
şehit düşmüştür.
Biz bu bildirimizde isimlerini ve yerlerini tesbit
edebildiğimiz133 sahabeyi
açıklamalar ve resimler
eşliğindeanlatarak bölge kültürüne
katkı sağlayacakbir duruma ge- tim1eye
çalıştık.Ümit ederiz ki
yaptığımızbu
çalışmaileride
yapılacak çalışmalarabir ivme ve
canlılık kazandırır.AB SIRACI
Diyarbakır \\·as conquerecl in hegira year of 639 \Yhen Omar was a caliph, by the eminem conummders ancl solcliers chargecl by the lslamic arrny for the reigns of lraq and Sham ancl cluring its conquest there occurecl harcl struggles ancl many companions of the prophet was martyrecl in the towns of Diyarbakir.
l triecl to make a contribution to the region culmre establishing a list of 133 cornpanions cleterrninating \\·here \\·ere buriecl with sorne illustrations ancl pictures.
1 hope this paper be a prelirninary atternp fnr furtlıer stuclies.
Diyarbakır ilçelerinde Muhtemel Sahabe Mezarları
Diyarbakır, lslam tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bunun sebebi şudur; Diyarbakır,
Resülullah Efendimizin 632 yılında vefat etmesinden yaklaşık 6 yıl sonra, halife Hz. Ömer zamanında, 638-639 yıllan arasında fethedilmiştir. Diyarbakır'ın fethedilmesiyle birlikte, Anadolu topraklanna ls- lamiyet girmeye başlamıştır. Dolayısıyla Diyarbakır, lslam dininin bu topraklara girip yayılmasına bir köprü görevi üstlenmiştir. Fetih sonrasında birçok sahabe Diyarbakır'a yerleşmiş ve ömrünün sonuna kadar bu topraklarda yaşamıştır. Fetih oldukça zor şartlarda ve uzun bir süreç sonunda nasib olmuş
tur. Bu kısa açıklamadan sonra, feLhin nasıl ve ne şartlarda, kimlerin kaulınuyla gerçekleşliğini sizlere
anahatlarıyla anlatmaya çalışacağız.
Hazreti Ömer'in halifeliği 634-644 sırasında Bizans lmparatcırluğımda Heraklius (610-641) bu-
lunmaktaydı. lslaın ordulan 15/636 yılında yapılan Yermuk savaşında Heraklius'un ordusunu yenerek, 16/637 yılında Suriye')ri fethetti. Artık sıra Kuzey lvlezopotamya bölgesinin fethine gelmişti. Halife Hz.
Ömer bu göre\ri lyaz bin Ganem'e verdi. lyaz, sekiz bin kişilik bir kuvvetle harekete geçti. Ordusunda ,• bine yakın sahabe vardı. 1
;_;;
...J ...J
<
>
"'
~ <
"' "'
< :;...o 92
Ordu yol boyunca bulunan mevcut tüm kaleleri fethederek ve bazılannı da banş yoluyla almak suretiyle Amid (Diyarbakır) kalesi önüne geldi. lyaz, Tell (şimdiki Mardin) kapısını, Said bin Zeyd, Rum (Urfa) kapısını, Muaz bin Cebel, Eımen (Harput, Dağ) kapısını, Halid bin Velid, Babü'l Ma (Su, Dicle, Yenikapı) tarafını kuşattılar. Vakidi'ye göre o tarihte şehir Meryem-i Dara adında bir kadının
yönetimi altında idi. 2
Diyarbakır'ın da içinde bulunduğu Cezir bölgesinin bütünüyle Hz. Ömer döneminde fethedildiği konusunda bütün tarihçiler hemfikirdirler. Ancak fethi gerçekleştiren ordu konusunda ihtilaflar vardır.
Konuya açıklık getirmek için şu bilgiler vermek faydalı olacaktır. Tarihçiler Asya'da gerçekleştirilen
fetih hareketlerini Futühu'ş-Şam ve Futühu'l-lrak olarak adlandırmışlardır. Hz. Ömer, Sa'd bin Ebt
Vakkas'ı lrak'ın fethi, Eb(l Ubeyde bin Cerrah ve Halid bin Velid'i de Suriye'nin fethi ile görevlendir- mişti. Ebü Ubeyde bin Ce;yah genel komutan sıfatıyla lyaz bin Ganemi Cezire bölgesinin fethiyle gö-
revlendirmiştir. Bazı kaynaklar onunda Diyarbakır fethine katıldığını ifade etmektedirler.
1 Vakıdi, Kitabıı'l-Fütı;h, Mısır 1302, c. ll, ss. 138-154; Said Paşa, DiyarbCJıil~tl.ılilii; Diyarbekir 1302, s. 26. v.d; Basri Konyar, Diyarbehir Taıilıi, Ankara 1Vi6, s. 147, v.d; Bedıi Günlüıt, Diyarbelıir Taıilıi, Diyarbekir 1936, s. 72, v.d.;
Şevket Beysanoğlu, Amtlan ve Kitiibeleıi ile Diyarbalıır Taıilıi, Ankara 1996, DBBY., c. 1, s. 154; Mustafa Celaleddin, lv!cyyafahiıiıı Veya Silvan Taıilıi, lstanbul 1926, s. 4, v.d; Bkz. Aynca konu ile ilgili diğer kaynaklar; Diyanet Islam
Ansilılopedisi, "Diyarbakır" maddesi, lstanbul 1994, ss. 464-472; Şevket Beysanoğlu, Bütün Ccplıelcıiylc Diyarbalıır, lstanbul 1962; Şevket Beysanoğlu, Diyarbalur'da Gömülü Mcşhıır Adamlar, Ankara 1985; Şe\"ket Beysanoğlu, Kısaltılmış Diyarbalıır Taıihi ve Abideleıi, lstanbul 1963; Şevket Beysanoğlu, Cwıılıwiyetin 50. Yılmda Diyarbahır 11
Yıllığı, Ankara 1973; lbn-i Kesir, cl-Bidiiye ve'n-Nilıiiyc, Beyrut 1987, LX, s. 21; Yakut el-Hamevi, Mıı'ccııııı'l-Bııldan, Beyrut h. 1388, c. 1, s. 56; Guy le Strange, Bııldamı'l Hiliifet-ıı eş-Şarhiyyetıı, Beynıt 1985, s. 140; Meydan Laroıısse, c. V, s. 404; Ana Bıitamıica, "Diyarbahır" mad, c. X, s. 216; Ebu'l-Fida, Tahvimıı'l-Bııldan, Beyrut 1988, c. II, s. 56;
M. Fahreddin Kırzıoğlu, Kara Amid, s. 24 l; lbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın llh Yansında Diyarbahır, s. 2; Türkiye
lş Bankası, Kültı1r Sanat Dergisi, Aralık 1995, s. 6; Said Paşa, "Cezire ve Diyarbelıir Taıilıi", Diyarbelıir Salııameleıi,
lstanbul 1999, c. III, s. 376; Nejat Göyünç, 'Diyarbahır", DIA, c. lX, ss. 465-469; Asım Köksal, Peygamberler Taıilıi, (Diyanet Vakfı Yayınlan), Ankara 1993, c. 1, s. 221; Martin Van, Evliya Çelebi In Dıyarbclur, Leiden, Newyork, s.
114; Diyarbelıir Salnameleıi (1319-1321), s. 186; Aziz Günel, Türh Süıyanileıi Taıilıi, Diyarbakır 1970; s. 422;
2
Adnan Çevik, XI. XIIl: Yüzyıllarda Diyiir-ı Behr Bölgesi Tarihi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araşllrn1alan Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi), İstanbul 2002, s. 30; lvlükrimin, H. Ymanç, "Diyarbelıir", IA. c. III, s. 606.; Ramazan
Şeşen, Hanwı Taıilıi, Ankara 1993, s. 9; Şemsettin Sami, "Diyarbclıir", Kamusu'l-Alam, c. lll, s. 2202.; M. Mehdi
!!han, "Onaltıncı Yüzyılın Başlamıda Amid Sancağı ve Şalııs Adlan Hahlmıda Bazı Notlar", Belleten, c. IV, sy. 209, 1990, ss. 213-222.; Nejat Göyünç, Mardin Sancağı, s. 264; M. Mahfuz Söylemez, Bedevilihten Hadaıiliğe Kııfe, Ankara, 2001, s. 143; El-Hemedani, Buldan, Beyrut 1996, s. 179.
Vakıdi, a.g.e, c. II, sf. 144; Vakıdi, Taıilıu Futülıi'l-Cezfre ve'l-Hiibür ve Diyarbehir ve'l-Irah, Dımeşk 1996, s.
176 (Bu eser Vakıdi'nin Futühu'ş-Şam adlı eserinin bir bölümüdür.); Belazüri, Futülııı'l-Bııldaıı, Beyrnt 1991, s. 178; Abdurrahman Acar, "Amid (Diyarbalw) Şelııinin Fetlıi (Valııd(ve göre)'', DÜlF. Dergisi, Diyarbakır 1999,
C. 1, S. 195.
Diyarbakır llçelerinde Muhtemel Sahabe Mezarlan
lyaz bin Ganem Diyarbakır' da 12 gün kaldıktan sonra Sa'sa bin Sahvan el-Abdi'yi beş yüz kişiyle
beraber vekil bırakarak Husun'a gitti.3 Ancak bu rakam asgari bir rakamdır.
Yani Diyarbakır'da şehit sahabelerden gayrı eceliyle ölen 500 sahabe daha vardır. Diyarbakır'da
tarihte 4 mezarlık vardı." Urfa kapı ve Dağ kapı mezarlarının yakın zamanda kalktığını görüyoruz.
Geriye küçük olarak Yenikapı ve Mardinkapı mezarlarının kaldığını görüyoruz. Yaşlılardan öğrendi
ğime göre iptal edilen mezarlıklardaki kemikler Mardin kapı mezarlığına nakledilmiştir. Bu durumda
Şam'daki sahabe mezarlığı gibi Mardin kapı'nın da sahabe mezarlığı olma ihtimali yüksektir. Diyarba-
kırda 500 sahabenin yaşadığına dair tarihi bir vesika da Diyarbakır müftülüğündedir.5
Mevlana Halid-i Bağdadi Diyarbakıfa geldiğinde sahabe türbesini ziyaret için camiye girmiştir.
Sahabeler bodrum katta yatmaktadır. Ancak camiye girer girmez Mevlana Halid hemen camiden çık
mıştır. Niçin dışarıya çıkıp dışarıda namaz kıldığını soranlara "Orada o kadar çok şehid bir arada idi ki, onları incitmektense dışarıda kılmayı tercih ettim."6 demiştir. '
Mevlana Halid-i Bağdadi kendi yazmış olduğu Farsça eserinde ayakların basamayacağı kadar şe
hid sahabeden yani yüzlerce şehid sahabeden bahseder. Kendi ifadesiyle; "Bu topraklarda o kadar çok sahabe var ki ben bu topraklara basmaya haya ediyorum" der. Mevlana Halid-i Bağdadi şühedadan
ayak basacak yer bulamadım" demektedir.7
Mevlana Halid-i Bağdadi'nin Farsça yazılı divanında geçen yukarıdaki ifadeyi göz önüne alırsak
Hz. Süleyman mevkiinde 27 sahabe değil, ayakların basamayacağı kadar şehid cümlesine uygun olarak
yüzler~e sahabe anlamı çıkar. Buna Sultan Sa'sa ve 500 sahabeyi de katarsak yaklaşık 700-1000 arası
bir şehit sahabe anlamı ortaya çıkar.
1. 1lçelerdeki Sahabeler
Diyarbakır'ın fethinden sonra sıra civar kalelerin fethine gefdi.lyaz bin Ganem ve Halid bin Velid gibi seçkin komutanların da içinde bulunduğu lslam ordusu önce Eğil kalesini aldı. Ardından Hani bölgesi alındı. lslam ordusu Hani'deyken Çeper halkı Hani'ye gelerek Müslüman olunca lslam ordusu Antak kalesine doğru yola çıktı.
1.1. Antak Kalesi Şehit Sahabeleri 1.1.1. Antak Kalesi ve Sahabe Mezarlığı
Diyarbakır, Lice ilçe merkezinin 15 km. güneydoğusunda Kayacık ve Kabak Kaya Köyü'nde bulunan Antak Kalesi'nin ne zaman ve kimin tarafından kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. Bu- nunla beraber kalenin Roma döneminden kaldığı ve 532 yılında Bizans imparatoru l.justinianus
tarafından onarıldığı sanılmaktadır. Ebü Abdullah Muhammed bin Ömerü'l Vakıdi'nin yazmış ol-
duğu kitapta bu kalenin hicretin 17.yılında, Vll. yüzyılda Diyarbakır bölgesini ele geçirmek iste- yen Iyaz bin Ganem ve Halid bin Velid tarafından Diyarbakır'ın fethinden hemen sonra Arapların
eline geçtiğini8 yazmaktadır. Kalenin ismi farklı kaynaklara değişik isimlerle geçmiştir. Eski Arap
kaynaklarında Hetax, Silvanlı tarihçi lbnü'l-Ezrak da Hatak olarak bu kaleden söz etmişlerdir.9 Bu- nunla beraber birçok kaynakta da Atak olarak geçmiştir. Burada bulunan Antak şehri Mervaniler ve
3 Vakıdi, a.g.e., c.11, s. 187
4 Beysanoğlu, Şevket, Kımılıışwıdan Günmcı:::.c lwdar Diyarbahır Taıilıi, Diyarbahır Mü:::.e Şehir, YKY. Yayınlan,
s.50, lstanbul 1999
5 Diyarbakır 11 Müftülüğündeki vesika, Porf. Dr. Kenan Haspolat hocamızın verdiği bilgiler çerçevesinde tesbit
edilmiştir. Bu vesikaya göre fetihten sonra sahabeler şehre yerleşmiş ve hayatlannın sonuna kadar yaşamlannı
burada sürdürmüşler ve buraya defnedilmişlerdir. Bu çerçevede yaşayan nesiller arasında sahabe izlerini görmek kaçınılmazdır.
6 Öztürk, H.Ali, Diyarbalıır'ın Şehid Salıiibdeıi, s. 39, Ankara 2002.
7 Öztürk, a.g.e., s. 40.
8 Vakıdi, a.g.e., s. 213.
9 lbnu'l-Ezrak, tarP·h-i Meyyafakirin, Kahire 1959. 93
v :::;
..J <
>
94
Halid bin V clid haleyi Batis bin Seliıııııs'taıı almıştır.
Lice, Aııtah'ta Kale'dcıı çchiııı. Kale' de yıhıh bir Cami.
Artukoğullan döneminde (X.-Xlll.yuzyıl) önemli bir yerleşim yeri idi. Yavuz Sultan Selim'in Çaldı
ran Savaşı'ndan (1514) sonra kale Osmanlılann eline geçmiştir. Evliya Çelebi bu kaleden "Kale ne- hir kenannda yüksek bir tepe üzerinde, dört köşe taş yapılı güzel bir kaledir"10 diye söz etmiştir.
Kaleden günümüze yalnız temelleri gelebilmiştir. Kalenin üzerinde yıkık bir cami kalıntısı bulunmak- tadır. Güneyinde de Ak Kilise isimli bir kilise kalıntısı vardır.11
Halid bin Velid kaleye dağ tarafından, !yaz kale kapısı tarafından saldınya geçti. Dağ tarafından
kaleye girmeyi başaran Halid kale içinde şiddetli çarpışmalara girdi. lyaz da sarp yerden yolu izleyerek içeri girdi, kale içindeki direnci kırdı. Ordu kaleyi aldı.12 Daha sonra önceleri fetholunan Silvan'a doğru
yöneldiler.
10 Evliya Çelebi, Seyahatname, Zuhuri Danışman yayını, c.Vl, lstanbul 1970.
11 Kent Haber, Bölgede çıkan bir yerel bir gazetedir. Bu gazetede 2004 yılında yazılmış bir yazıda konumuzla ile ilgili olması sebebiyle kullanılan ifadeleri aktarmayı uygun bulduk.
12 Dilek Zeki, Lice Dergisi,, s. 36, Diyarbakır, 2002; Kazım Baykal, Diyarbalzır lıahlzında yapılan Etüdler, Karacadağ Dergisi c. 11, 20 Haziran 1939, s.17.
ı;:>iyarbakır llçeleıinde Muhtemel Sahabe Mezarlan
Halid bin Vel'id'iıı lwrdeşiııe ait olan mezar.
Artuklular'a ait Cami (Arka zeminde kale).
lslam ordusunun karargahı. Dağ görünümlü me- kan yıkılan kaleyi ifade etmektedir.
Vakidf'ye göre Eğil kalesi lyaz bin Ganem'in
göndenniş olduğu Nu'man bin Ma'rife tarafından alınmıştır.13
1.1.2. Antak kalesi Şehit Sahabeleri Yerleri
Yeri kesin olan 4 şehit sahabe mezannı tam lokalize ettik. Diğer sahabeler için herhalde daha fazla araştırma gerek olduğuna şüphe yoktur.. Bu 4 sahabe için 5 yıl emek verdik. Yaradan diğerle
rini inşallah daha erken nasip eder.
Mezarlar hizasmdaıı höye bahış.
Ohla gösteıilen yerler sahabe
mezarlanııı işaret etmehtedir.
Köy halkı mezann Halid bin Velfd'in kardeşine ait olduğunu söylüyor. Yaptığımız araştırmada
kaledeki eski camii kazılarak araştırılınca orada bölgeyi ve sahabelerin bulunduğu yeri gösteren bir kro- ki ve belge bulunulduğu, bu 4 sahabenin mezannın bu krokide olduğunu, krokinin şu an lstanbul'da bulunan imam Molla Zahit'te olduğunu ifade ettiler. Köylüler daha önce bu mezarlann açıldığını, me- zardakilerin sapasağlam olduğunu belirttiler.
13 Beysanoğlu, Kııntlıışwıdan Günmüze lwdar Diyarbalıır Tarihi, Diyarbalıır Müze Şehir, YKY. Yayınlan, s.50,
lstanbul 1999 95
< -'
>
96
1.2. Ergani Kalesi Şehit Sahabeleri
lyaz bin Ganem Amid'i (Diyarbakır'ı) kuşatmaya karar verince, etrafta kendileri için potansiyel tehlike banndıran Balu(Palu),Hana(Hani), Hetah(Antak), Süveyda (Siverek),Cebel-i Cur (Genç ?) ve Zülkameyn (Ergani) gibi yerlere süratli akınlar yaparak buralardaki Bizanslılan epeyce sindirdi. ı-ı
Ergani Kalesi Dicle'ye açılan verimli bir vadi üzerindedir. Ergani kalesinin bulunduğu vadi Ziyaret
dağı, Mihrap dağı, Alı Dağ, Bozma Dağ, Sakız Dağı, Hüseyin Dağ olarak anılan dağlarla çevrilmiştir.
Ergani tarihi Asurlulara değin uzanmaktaydı.15
Zülkameyn kalesinin ranımını tarihi eserlerde şu şekilde okııyornz:Şehrinkalesi Dicle nehrinin
kıyısında yer alır. Yanında buluna'1 dağda Zülküfl makamı bulunur.16 Şerefname'yi Arapçaya çeviren Muhammed Ali Avni Zülkameyn kalesinin Ergani kalesi olduğunu belirtir.17
Hasan Basri Konyar Ergani kalesinin Zülküfl peygamber makamının bulunduğu yer olduğunu,
Zülküfl'den ihtişamını alan kalenin tek bir burcu kaldığını ifade etmektedir.18
Ergani kalesi, Ergani yakınında Kolat Dağı yamacında bulunur. Bugün bir yıkıntı halindedir.
Kalenin kimin tarafından yapıldığına dair bir kayda da rastlanmamıştır. Kale Evliya Çelebi'nin Seyahat- namesinde aynntılı olarak ele alınmıştır.
lyaz'ın saldın yaptığı yerler kalelerdir. Kalelerdekiler daha korumalı, saldıranlar ise açıktadır.
lyaz'ın saldmya geçtiği yerlerde komutan düzeyinde kişiler başta olmak üzere sahabelerin şehit ol-
duğunu gözlüyoruz. Ergani kalesi de saldın yapılan yerdedir, kale önünde şehit olmaması akla uzak gelmektedir.
14 Vakıdf, Fııtühıı'l-Cczfrc,s. 170; Ahmet Demir, Islaııı'ın Anaclolıı'ya Gelişi, Kent Yay. 11. Baskı, lstanbul, 2008 s.114.
15 Kent haber.
16 Kalkaşandi, Sııbh el A'şa,c. lll. s. 400.
17 Şerefhan, Şcrcfniime.çev.:tv!.E.Bozaslan.lll. Baskı. Hasat Yay.lstanbul.1990, s. 383; Ahmet Demir, Islam'ın Anaclolıı'ya Gelişi, Kent Yay. ll. Baskı, lstanbul, 2008 s.114.
18 Konyar, Hasan Basri, Diyarbc/lir Taıihi, Ankara 1936, s.147; Yrd. Doç. Dr. Kenan Ziya Taş, Cenk Yolcu, Ergani Tarihi ve Tarihi Escrlcıi, D.Ü. Eğitim Fak. Diyarbakır.1995, s.16.
Diyarbakır llçelerinde Muhtemel Sahabe ~v!ezarlan
lslam ordulan Diyarbakır fethinden önce ön tedbir olarak Palu, Siverek ve Ergani'ye saldın dı:ı
zenlemişlerdir. Palu ve Siverek için kale ifadesini okumamakla beraber burada şehid sahabe komutan ve neferlerinin varlığım gözlemekteyiz. Daha korunaklı ve kale içinde savunma veren Ergani Kalesi önünde şehit olmaması mantıklı görünmemektedir. Son derece yüksek ihtimalli olan bu konuda eski Ergani Kalesinin önüne gidip mezarlarım bilmediğimiz sahabeler için Fatiha okumak vefa gereğidir. En
azından makama dağına çıktığımızda bir peygamber için Fatiha okurken, sahabeleri de unutmamak gerekir.
1.2.1. Kesentaş Sahabe Mezarı
Kesentaş (Gisgis) Ergani Çermik yolıı üzerinde büyük bir köydür. Ergani'nin Çermik sınınndaki
köyü olup şehre 17 km uzaklıktadır. Köyün karşısında bulunan Meşe Tepesinin arkasındaki mıntıkaya yakın yerde Sahabeyi Sor (Kızıl Sahabe) adında yatır bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından her Çarşam
ba günü ziyaret edilmektedir. Sahebe-i Sor'a halk kesin olarak sahabe gözüyle bakmaktadır.19 Burada üç ihtiyar ağacın altında mezarlar bulunmakta bunlarında sahabe mezan olduğu söylen- mektedir.
1.3. Hani İlçesi-Kalesi Şehit Sahabeleri
!yaz bin Ganem Diyarbakır'ın
fethinden sonra Haniye, sonra Meyyafarakin'e (Silvan'a) gitti.20
ly.az bin Ganem ve Halid bin Velid gibi seçkin komutanların da içinde bulunquğu lslam ordusu önce Eğil kalesini aldı Ardından
Hani bölgesi alındı. 21
Hani kalesi Ankabirin biraz üstünde başlamaktadır. Önünde de bir kilise vardır. Ancak bunlar
şimdi mevcut değil. Mekan tespiti- ni Tarihçi Erdal Akat bey gösterdi.
Ayrıca kaynak olarak 1993 yılında
vefat eden 107 yaşındaki Emine Narine ninenin kale lokalizasyon bilgilerini aktardı.
Tarihçi Erdal Akat Bey'e
yardımlanndan dolayı teşekkürü
bir borç biliyoruz. Burada 3 şehit
sahabe ve 13 eceliyle ölmüş saha- be mezan bulunmaktadır. Bunlan bize gösterdi.
Bu mezarlığın arkasında ise
çeşitli, döneme ait şehitler yat-
maktadır. Dereli mezarlığıııda giıişte salıabe mezarları
19 Yrd. Doç. Dr. M. Salih Erpolat, Dünden Bugüne Ergani'dclıi Ziyaret Yerleıi, Uluslararası Türk Dünyası lnanç Merkezleri Kongresi Bildirileri, Ankara,2004, s. 528.
20 Sait Paşa, Mir'atu'l- lber, Basım, h.1305, c.Vl, s. 92.
21 Dilek, Zeki, Lice. Diyarbakır.2002, s. 36; Kazım Baykal. Diyarbabr lıalılwıda yapılan Etıidler, Karacadağ
Dergisi.20 Haziran 1939.cilt II, sayfa 17. 97
'
.
..J <
>
98
Kale'nin arlw sımn (Bıı duvar, hale tellleli ıizeıine inşa edilllliştir. Orijinal duvar bazalt taşlıdır.)
Mezartaşlannda ölüm H. 40 ifade edilmektedir. (Diyarbakır H.17' de fetholdu)
Tarihçi Erdal Akat, Seyyid Bedrettin ve yanındakilerin şehit sahabeler olduğunu ifade etti. Daha
başka şehit sahabe olup olmadığını şu anki şartlarda bilmiyoruz. Şehirde tebliğ için bırakılan sahabe mezarlannı Dereli mahalle mezarlığında bulduk. Ölüm tarihleri h.40. olarak yazılmış Diyarbakır'ın fethi deh. l 7'dir. Sahabe olduklan kesindir.
Kalenin ön yüzü Ankabir'in ve Ulu Cami'nin üstünde yan taraftadır, önünde de eskiden kilise
mevcutmuş. En arkada binadan itibaren kalenin başladığı söylenmektedir.
-Diyarbakır llçelerinde 1vluhtemel Sahabe Mezarlan
Sahabe Mezarları.
99
<
>
100
1.4. Kalecik (Amini) Köyü Şehit Sahabeleri
lslam ordusu Hani'deyken Çeper halkı Hani'ye gelerek müslüman olunca lslam ordusu Antak Kalesine doğru yola çılZn:22 Kalecik köyü şu anda sular altında kalmış bulunmakta, buradaki cami av- lusunda 40 adet sahabe mezan bulunmaktadır.
Karşıda Kalecik köyü. Onun karşısında da suya gömülü cami avlusunda 40 sahabe mezan mevcut.
Bırkleyn ve Maden nehıin'den gelen iki kolun birleştiği yer. (Dide-Barajı-önünde-kalecik Klalesi) Kalecik köyünün eski ismi Amini'dir. Eğil ve Palu bölgesinde yemin edecek kişi Cami-i Amini veya Ziyaret-i Amini üzerine yemin ederdi. Bölge halkı ihtilaflı konularda Amini'de 40 sahabenin bu-
lunduğu yere gelerek yemin ederdi.
Sıı altında lıalaıı 40 salıabeııiıı bıılımdıığıı
Cami avlıısıı
Sağda Kalecih Kalesi
22 Dilek, Zeki, Lice. Diyarbakır.2002, s. 36; Kazım Baykal. Diyarbahır lıalılmıda yapılan Etüdler, Karacadağ Dergisi.20 Haziran 1939.cilt ll, sayfa 17.
Diyarbakır llçelerinde Muhtemel Sahabe 1vlezarlan
1.5. Kocaköy Sahabeleri
Kocaköy'e bağlı, eski. adı "Quçık" olan Bozbağlar Köyü (Kocaköy ilçesi.ne 13 km uzaklıktadır) topraklarında 33 tane şehit sahabenin yattığı bilinmektedir.
27 Mayıs 639 tarihinde Sahabe-i Kiramdan Halid bin Velid tarafından ele geçirilmi.şti.r.23 lşte
o tarihlerde, aralarında önemli sayıda sahabenin de bulunduğU lslam orduları ile Sasani ordusunun
Bozbağlar'da da bir meydan savaşı yaptığı anlaşılmaktadır. Zira yöre halkı, Acem (lran/Sasani) ordusu- nun Zoğbırim Köyünde mevzilendiğini, lslam Ordusunun da Bozbağlar Köyün°de karargah kurduğıınu
ve savaşın bu bölgede cereyan ettiğini söylemektedir. Zoğbırim Köyü, Hazro llçesine bağlı bir köy olup resmi adı '\Kınnataş Köyü"dür. Bozbağlar'daki 33 sahabi.den bugün sadece 12'si.nin yattığı yer bilinmektedir.
Bozbağlar köylüleri sahabilerin yattığı yere göre ona isim vermişlerdir Şırt sahabisi
Tepecik yolu sahabisi
23 Vakıdi, a.g.e., s. 143. 101
,'
Harmestun Sahabisi. Karşıda (kuzeybatıda) T epecik'in Akçagöz !vlezrası
Ak Yar Karşısı Sahabisi
Taşlıklar Kuyusu Sahabisi Bir arkadaşı da başucuna dogm 50 m kadar yukarıdadır.
Dede Sahabi
lncir Çukum Sahabisi
Zugreşer Yolu Sahabisi
Danıd Pınarı Sahabesi
Üzeıinden yol geçen bir sahabi 24 1.6. Kulp Sahabeleri
Kulp, Halid bin Velid tarafından fethedilmiştir.25
1.6.1. Kulp Kayacık Köyü Sahabeleri
Köyün eski adı "lmka"dır. llçe merkezine uzaklıgı 48 km olan köye ulaşım Kulp-1vluş karayolun- dan ayrılan stabilize ve tesviye yollar ile saglanabilmektedir.
"Kutsal Tarla" denilen bir yer vardır. Halk arasındaki inanışa göre bu kutsal tarlada sahabe dö- neminden gelmiş ve burada savaşıp şehit olmuş kırk kişinin mezan bulunmaktadır.26 Bunlar araştırma ı.; istemektedir.
...J
<
>
102
24 Nesilden nesile gelen rivayetler zincirinin bir sonucu olarak, bölge halkı o topraklarda yaşamış olan sahabelerin gerçek isimlerini bilmemelerinden dolayı bulundukları yerin ismiyle onları zikretmiş ve bu nesiller boyu süregelerek günümüze kadar bu adlarla ulaşmıştır.
25 1000'c Beş Kala Diyarlıallır. Diyarbakır Valiliği, 1995, s. 394.
26 KARAKUŞ, Adem/ GÖN GÜRMÜŞ, Erkan, Kulp, 2001, Yüksek Lisans Tezi. D. Ü. Eğitim Fak;
,-\dnan ÇEL!K-Vefa AKDOGAN, Sosyokültürel yönleriyle Kulp ilçesi.
Diyarbakır llçelerinde Muhtemel Sahabe Mezarları
1.6.2. Kayahan Köyü
Eski adı "Hoşıkan"dır. Kulp'un güneydoğUsunda yer, köyün ilçe merkezine uzaklığı 12 km'dir.
Şeyh 1vluhammed Sahabi Türbesi: Köylülerin dediğine göre bu zat Sahabi neslinden olup zama-
nında burada yapılan savaşlarda şehit düşmüştür. Köy ahalisi tarafından buraya Perşembe ve Cuma günleri rutin ziyaretler yapılarak dua edilmektedir. Aynca köy sınırlan içerisinde Şeyh Muhammed Seydaki, Şeyh Muhammed Navgori ve Şeyh Muhammed Belaşah türbeleri de bulunmaktadır bunlarda
araştınlmalıdır.17
Sonuç
Bir milletin geleceğinden emin olabilmesi, ilmf ve fikri yönden gelişmesi, geçmişteki kültür mira-
sını çok iyi bilmesine ve benimsemesine bağlıdır. Bu kültür mirasının temel taşlan da yetiştirdiği büyük
şahsiyetlerdir. Biz bu tarihe mal olmuş büyük insanları takdir etmeyip, yeni kuşaklara aktarmadığımız
takdirde, onlar kendilerine başka kültürlerin ürünü olan şahsiyetleıi örnek alacak, dolayısıyla bir kül- türel yozlaşma ortaya çıkacaktır. Bu sebeple lslam alemi, yetiştirdiği bu büyük şahsiyetleri iyi tanımak
ve onların kristalleşmiş fikir ve davranışlarını örnek almak durumundadır.
Unutulmamalıdır ki büyük insanlar, çevresindeki manevi atmosferi aydınlatan billürlaşmış avi- zeler gibidirler. Onların manevi gücünün ışıklan, sonradan gelen nesilleri aydınlatmaya devam eder.
Mensubu oldukları milleti sonsuzlaştıran bu şahsiyetler, yalnızca kendi asırlarındaki insanları değil,
sonradan gelecek olan kuşaklan da etkileyerek yüceltirler. Onların yüksek fikirleri, yaptıkları işler
ve ilmi çalışmaları, insanlığa ve ümmete bırakılan mirasların en şereflisi ve en ihtişamlısıdır. Onlar
geçmişle bugünü birbirine bağlamakta, geleceğin daha iyi olmasına yardım etmektedirler. Bazen bir
mutasavvıfın veya ilim adamının bir tek fikri bile insanlığın hafızasında yüzyıllarca kalır ve sonunda da o milletin günlük hayatlarına girer. Çağlar boyu yaşayacak olan bu şahsiyetler ve fikirler, hatiften gelen bir ses gibi yüzyıllarca devam ederler.
Asr-ı Saadet'ten günümüze kadar gelen sürece baktığımız zaman Diyarbakır ve çevresi, enbiya ve sahabe menbaı, evliya ve arifler yatağı, bilgin ve ulema otağıdır. Aslında bölge bu konularda henüz çok bakirdir. Geniş ve detaylı bir biçimde ilmf incelemeye tabi tutularak bölgenin, özellikle Diyarbakır'ın
dünü ve bugünü bütün ayrıntılarıyla gözler önüne serildiği takdirde, buna paralel olarak bölgenin makus tarihi de bir anlamda değişim sürecine girecektir. Üzülerek söylemek gerekir ki, bölgede özellik- le Diyarbakır'da bulunan kültürel varlıklarımız, gelip geçen herkesi adeta "beni kurtarın, beni kurtarın"
diye devamlı ihtar etmekte, yardım istemekte, ilgi beklemekte, ilgililerden incelenme ve araştırılma
istemektedir.
İnanıyoruz ki, gerçek manada akademik çalışmalar yapıldığı takdirde, birçok gerçeklerin ve tari- hin sayfalarında kaybolmuş olan nadide şahsiyetlerin gün yüzüne çıkacaktır. Temennimiz odur ki bu
çalışmamız bölgede yapılacak olan değerli çalışmalar için bir ışık olur ve ardından birbiıinden kıymetli çalışmaların oluşmasına öncülük eder.
27 Bir önceki dipnotta zikredilen aynı kaynaklar. Bölgede yoğun bir sahabe potansiyeli gerçeğini saklayabilmek imkansızdır. Ümid ederiz ki bu çalışmanın akabinde yeni çalışmalar yapılarak bölgedeki bu zenginlik gün
yüzüne çıkarılsın. 103