• Sonuç bulunamadı

IRAK IN KUZEYİNDEKİ TÜRKMENLERİN SİYASAL DURUMLARI: SAHA ÇALIŞMASINA DAYALI BİR ANALİZ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "IRAK IN KUZEYİNDEKİ TÜRKMENLERİN SİYASAL DURUMLARI: SAHA ÇALIŞMASINA DAYALI BİR ANALİZ"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İnceleme

>

Abstract

The Kurdish dominancy which came into prominence particularly in the post-2003 era in Iraq has abo- lished the other ethnic and religious group’s influence in the region. The Turkmens are the second largest community in the region after the Kurds. The change in the post-2003 era has re-shaped politics in Iraq as well, therefore, it became more important to study the status of the Turkmens in the region; both because of their cognation with Turkey and their participation in the political process in Northern Iraq.

This field study based paper tries to analyze the political status of Turkmens in region, their political behaviors, political groups, the KRG’s attitude towards the Turkmens and the Turkmen’s participation in the political process in Northern Iraq.

IRAK’IN KUZEYİNDEKİ TÜRKMENLERİN SİYASAL

DURUMLARI: SAHA ÇALIŞMASINA DAYALI BİR ANALİZ

Erbil Kalesi ve çevresindeki çarşılarda Türkmen yoğunluğu görülmektedir.

Bilgay DUMAN ORSAM Ortadoğu Uzmanı bilgayduman@orsam.org.tr

The Political Status of the Turkmens in Northen Iraq: An Analysis Based on Field Study

(2)

Giriş

I

rak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin mev- cut sınırları hemen hemen, 1991’de yaşanan Körfez Krizi’nin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan 688 No’lu karar doğrultusunda oluşturulmuş ve 36. parale- lin kuzeyinin güvenli bölge olarak ilan edilmesi- nin ardından bölgeden nüfus ve güç yoğunluğu açısından en etkin grup olan Kürtler bölgenin yönetimini ele geçirmiştir. Ancak 36. paralelin kuzeyi güvenli bölge olarak ilan edilirken para- lelin geçtiği noktanın kuzeyinde bulunan Musul paralelin dışında bırakılırken, dışında olan Sü- leymaniye içeriye alınmış ve bölgede Kürt ha- kimiyetinin oluşması sağlanmıştır. Bu otonom durum günümüzde bölgesel bir yapılanmaya dönüşmüş ve 2003 sonrasında Irak Anayasasın- da da tanınarak, federal bir birim halini almıştır.

Bölgede Kürt grupların hakimiyeti ön plana çı- karken, Irak’ta yaşayan diğer etnik ve dini grup- ların etkisi kalmamış, bu da bölgede yaşayan di- ğer halkalara zarar vermiştir. Özellikle bölgedeki Türkmen varlığı Kürtlerin ardından ikinci büyük yoğunluktur. Ancak Türkmenlerin bölgede et- kinlik açısından oldukça zayıf durumda olduğu- nu söylemek yanlış olmayacaktır. 2003’ten sonra Irak’ta yaşanan değişimle birlikte siyaset yeniden şekillenmiştir. Bu nedenle Türkmenlerin bölge- deki durumunun incelenmesi, hem Türkiye’nin soydaşları olması sebebiyle hem de Irak’ın kuze- yindeki siyasete katılımları açısından önem arz etmektedir. Bu makalede de bölgeye yönelik ya- pılan saha çalışmasında elde edilen bilgilere da- yanarak Irak’ın kuzeyinde yaşayan Türkmenle- rin siyasal durumları, siyasal davranışları, siyasi grupları, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin Türkmenlere yaklaşımı ve Türkmenlerin Irak’ın kuzeyindeki siyasete katılımı incelenmeye çalı- şılacaktır.

Kuzey Irak’ta Türkmen Varlığı

Türkmenlerin Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yöne- tim sınırları dahilinde bulunan Erbil, Süleymani- ye ve Duhok arasında en kalabalık Türkmen nü- fusunu barındıran vilayet Erbil’dir. Bu noktada diğer şehirlerden farklı olarak Erbil’de Türkmen varlığının ve aktif siyasetin daha fazla hissedil- diğini söylemek yanlış olmayacaktır. Türkmen kuruluşların Erbil’de yoğunlaştığı görülmüş- tür. Ancak bölgedeki üç vilayette de yönetimin Türkmenlerin çoğu tarafından kabullenildiği görülmektedir. Bölgede yaşayan diğer halklarla birlikte yaşamak konusunda pek de fazla sorunu olmayan Türkmenler, 2003’ten sonra yavaş ya- vaş Irak’ın kuzeyindeki sisteme entegre olmaya başlamıştır. Bölgenin 1991’de fiili oluşumunun Irak’ın bütün muhalefet gruplarına olduğu kadar Türkmenlere de fayda sağladığı söylenmektedir.

Bu noktada bölgedeki yoğun Türkmen varlı- ğı, Türkmen kuruluşların taban sağlaması an- lamında bir avantaj olarak ortaya çıkmıştır. Bu tarihten sonra Irak’ın kuzeyinde yaşayan Türk- menler hem siyasi oluşumlar kurabilmiş hem de ana dilde eğitim yapan okullar açabilmiş- tir. Ancak ABD’nin Irak işgali ve Kürt bölgesi- nin resmen kurulmasıyla birlikte Irak Türkmen Cephesi (ITC)’nin genel merkezini Kerkük’e ta- şıması sonrasında Türkmenlerin kabuğuna çe- kildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Mesela Saddam döneminde Süleymaniye’de 1 Türkmen Kültür Merkezi, 1 Türkmenevi, 5 Akıncı (Türk- men koruma güçlerine verilen ad) Birliği ile ITC çatısı altında bulunan Türkmeneli Partisi, Milli Türkmen Partisi ve Türkmen Bağımsızlar Hareketi’nin birer bürosu varken, Saddam düş- tükten sonra hepsi kapanmış ve sadece ITC’nin irtibat bürosu kalmıştır. Diğer taraftan Duhok’ta ise oldukça iyi bir eğitim veren Türkmen okulu Saddam sonrasında sonra kapatılmış, sadece im- kansızlıklar ve yönetim baskısından dolayı hiç-

2003’ten sonra Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin Irak’ın Anayasa-

sına göre resmen tanınması, Türk firmalarının bölgede yoğun faaliyet

göstermesi, 2007’den sonra Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yö-

netimle gelişen ilişkiler, Türkmenleri rahatlamasına imkan sağlamış ve

yönetim de Türkiye ile yakınlaştıkça Türkmenlere de yakınlaşmaya baş-

lamıştır.

(3)

bir faaliyeti olmayan ITC’nin bir irtibat bürosu kalmıştır. Diğer taraftan Erbil’de dokuzu ilkokul, ikisi ortaokul ve ikisi de lise olmak üzere, 13 Türkmen okulu bulunmaktadır.

Erbil’deki Türkmenlerin sayısı göz önünde bu- lundurulduğunda, buradaki Türkmenlerin etki- leme ve aktif hale getirilme kapasitesi çok daha büyüktür. Tam bir nüfus sayımı yapılamadığı için Erbil’deki Türkmen nüfusu tam olarak belirlene- memektedir. Erbil’de 250 ila 400 bin arasında Türkmen yaşadığı bilinmektedir. Bu rakam yö- netim tarafından da teyit edilmektedir. Erbil’deki

yoğun Türk eserleri vilayetin geçmişini hatırlatır niteliktedir. Zira bölgedeki Türkmen ağırlığı çok ciddi bir şekilde hissedilmektedir.Erbil’de Türkçe oldukça geçerli bir dil olarak karşımıza çıkmak- tadır. Diğer taraftan bu durumun gelişmesinde bölgeye son zamanlarda yatırım yapan Türk fir- malarıyla birlikte, Ortadoğu’yu kasıp kavuran Türk dizilerinin de etkisi olduğu bir gerçektir.

Özellikle Erbil’deki küçük esnafların birçoğu Türkmendir. Erbil kalesi ve çevresinde görülen Türkmen yoğunluğu esnafta hissedilse de yerle- şim yerleri bakımından aynı olguyu ortaya koy- mak mümkün değildir. Türkmenlerin eskisi gibi

İhsan Doğramacı Erbil Vakfı Türkmen Kardeşlik Ocağı - Erbil

ITC Süleymaniye İrtibat Bürosu ve Türkmeneli Radyosu ITC Duhok İrtibat Bürosu

(4)

bir arada yaşamadığı ve Erbil’in çeşitli mahalle- lerine dağıldığı görülmektedir. Birçok Türkmen Erbil’e yaşanan göçle birlikte şehrin dışındaki yerleşim yerlerine göç etmek zorunda kalmıştır.

Şehir geliştikçe yaşam standartlarının yüksel- mesi ve buna bağlı olarak hayatın pahalılaşması, ekonomisi güçlü olmayan Türkmenlerin şehrin dışındaki mahallelere ve hatta köylere göç etme- sine sebep olmuştur.

Burada önemli olan Türkmen nüfus yoğunlu- ğundan çok bu nüfusun niteliğidir. Yani bu nü- fusta Türkmen milli kimlik bilincinin ne kadar geliştiğidir. Bu konuda bir eksiklik gözlemlen- mektedir. Geçmişten günümüze kadar gelen yö- netim baskısı kendini açıkça hissettirmektedir.

Türk izi taşıyan birçok mekânın tahrip edildiği görülmektedir. Mesela Erbil Kalesi’nin Osman- lılar tarafından yapılan giriş kapısı yıkılmış, Kale’nin hemen yakınında bulunan Türk me- zarlığının üzerine çok büyük bir alışveriş mer- kezi inşa edilmiş, Kayseri Çarşısı’nın yıkılması çalışmaları yapılmış ama çarşı esnafının diren- mesi ve bazı önde gelen Türkmen şahsiyetlerin başvuruları üzerine bu karardan vazgeçilmiştir.

Ancak özellikle 2003’ten sonra Irak’ın kuzeyin- deki bölgesel yönetimin resmen tanınması, Türk firmalarının bölgede yoğun faaliyet göstermesi, 2007’den sonra Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle gelişen ilişkileri, Türkmen- lerin rahatlamasına imkan sağlamış ve yönetim Türkiye ile yakınlaştıkça Türkmenlere de yakın- laşmaya başlamıştır. Bu yüzden Irak’ın kuzeyin- de yaşayan Türkmenlerin çoğu, diğer bölgelerde yaşayan Türkmenlerden farklı olarak Türkiye’nin Irak’ın kuzeyi ile geliştirdiği ilişkilerden oldukça memnun gözükmektedir.

Diğer taraftan Süleymaniye ve Duhok’taki Türk-

men nüfus oldukça azdır. Duhok şehir merkezi- de yaklaşık 15 Türkmen ailesi yaşamakta, 30-35 aile ise dağınık halde köylerde yaşamaktadır.

Burada Duhok’a ayrı bir parantez açılmalıdır.

Duhok Telafer’deki çatışmalar sonrasında ortaya çıkan Şii-Sünni ayrımının ardından birçok Tela- ferli Türkmen’in hizmet aldığı vilayet olmuştur.

Özellikle Şii Türkmenler, Musul’a gitmekten korkmakta ve ihtiyaçlarını Duhok üzerinden yü- rütmektedir. Ancak Duhok’a giden Türkmenle- rin de ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayamadı- ğı ifade edilebilir.

Süleymaniye’de yaklaşık 150-200, Süleymaniye’ye bağlı olan Kifri ilçesinde ise 700 kadar ailenin ya- şadığı bilinmektedir. Kifri’nin özelliği ilçenin ço- ğunluğunun Türkmen olmasıdır. Ancak Kifri’nin Süleymaniye’ye uzak olması (araba ile 2,5-3 saat) Süleymaniye’de ortak bir bilincin oluşmasını engellemektedir. Ayrıca Süleymaniye’deki Türk- men ailelerin de hepsinin bir arada yaşamadığı, dağınık halde farklı mahallelerde yerleştikleri görülmektedir. Saddam’ın devrilmesinin ardın- dan Irak’ın kuzeyindeki bölgenin resmen Irak Anayasası tarafından kabul edilmesi ve ITC’nin 2003’te yaptığı kurultayda genel merkezini Kerkük’e taşıması, bölgede yaşayan Türkmenleri olumsuz yönde etkilediğini söylemek yanlış ol- mayacaktır.

1991’den 2003’e kadar fiili olarak otonom bir yö- netim kuran Kürt gruplar, 2003’ten sonra Irak Anayasası’nın kabul edilmesi ve Kürt bölgesinin tanınmasıyla birlikte oldukça rahatlamış gözük- mektedir. Bu rahatlığın bölgede yaşayan halka da yansıdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Özel- likle bölge içi yönetimde bu daha fazla dikkat çekmektedir. Bununla birlikte bölge yönetimini elinde bulunduran Kürt grupların, yönetimin

Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim sınırları dahilinde 2009 yapılan se-

çimlerle birlikte bölgede yaşayan Türkmen siyasetçilerin sisteme enteg-

re olmaya çalıştıkları söylenebilir. Burada Irak’ın kuzeyindeki bölgesel

yönetimi kabul etmeden bölgede siyaset yapılamayacağı gerçeği çok

açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

(5)

resmi olarak Irak Anayasasında tanınmasına ve ABD’nin desteğine bağlı olarak kendilerine daha fazla güvendiği, kontrollü olarak bölgede yaşa- yan halka belli oranda serbestlik tanıdığını ifade etmek mümkündür. Ancak madalyonun diğer tarafına da bakmakta yarar vardır. Irak’ın kuze- yindeki bölgesel yönetim, sınırları dahilinde ya- şayan halklara serbestlik tanırken, bunu sadece yönetime entegre olan/olmak isteyen gruplara tanımaktadır. Bu anlamda bölgesel yönetimin muhalefete tahammülü olmadığını söylemek mümkündür. Zira hem Irak Kürdistan İslami Birliği hem de Goran Hareketi ile yaşananlar buna örnektir. ITC dahilinde yaşanan olaylar da bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Irak’ın Kuzeyindeki Türkmen Siyaseti

Bölgede birçok Türkmen kuruluşunun faaliyet göstermesi, Türkmenler arasındaki dağılmışlığı gösterirken, kuruluşların birçoğunda şahıs ve çevre menfaatlerinin ön planda tutulduğu gö- rülmüştür. Türkmen siyasetçiler arasında bazı partilerin KDP ve KYB’yle çalışmaları nedeniyle önyargılar varken bu farkındalığın halka yansı- madığını söylemek yanlış olmayacaktır.

• Abdülkadir Bezirgan Başkanlığında Türk- men Reform Hareketi

• Sami Şebek Başkanlığında Türkmen Liberal Hareketi

• Dilşad Çavuşlu Başkanlığında Kürdistan De- mokratik Türkmen Partisi

• Kerhi Altıparmak Başkanlığında Kürdistan

• Türkmen Demokrasi Hareketi

• Erbil Türkmenleri Bağımsız Listesi

• Vedat Arslan Başkanlığındaki Türkmen Kar- deşlik Ocağı

• Cevdet Naccar Başkanlığındaki Kürdistan Türkmen Kültür Merkezi

• Kenan Şakir Üzeyirağalı Başkanlığındaki Türkmen Bağımsızlar Hareketi

• Seyfettin Demirci Başkanlığındaki Türkmen Birlik Partisi

Ayrıca Irak Türkmen Cephesi eski Başkanı Sa- nan Ahmet Ağa’nın çevresinde toparladığı bir gruptan da söz etmek mümkündür.

Bölgeyi benimseyen birçok Türkmen kuruluşu

bölgede faaliyet gösterirken, Erbil’de kurulmuş olan ITC’nin Süleymaniye ve Duhok’ta irtibat bürosu bulunmasına rağmen, Erbil’de siyaseten temsil edilememektedir. Ancak ITC’nin Erbil ve kuzey bölgesi sorumlusu Nezhet Abdülgani’nin bölge dahilinde siyaset yapmadığı ilişkileri- ni Kerkük üzerinden yürüttüğü söylenebilir.

Saddam’ın devrilmesinin ardından ITC’nin Erbil’de bulunan 17 bürosu ya kapanmış ya da başka partiler tarafından devralınmıştır. ITC yetkilileri bölgede hareket etmekte oldukça zor- lanmaktadır. Yönetimin “bizi kabul etmeyeni biz de etmeyiz” mantığıyla yaklaştığı ve bu anlamda ITC’ye hareket imkanı sağlamadığı görülmekte- dir.

Yani ITC’nin Irak’ın kuzeyindeki sürecin dışında kaldığı söylenebilir. Ancak bu politikanın Irak’ın kuzeyinde yaşayan halkın gerçeğini yansıtmadığı görülmektedir. Zira ITC, Kürt Bölgesindeki po- litikasını Irak siyaseti üzerinden yürütmeye ça- lışsa da Irak’ın kuzeyinde yaşayan halkın (Türk- menler de dahil olmak üzere) Irak siyasetinden oldukça uzak olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim sınırla- rı dahilinde 2009’da yapılan seçimlerle birlikte bölgede yaşayan Türkmen siyasetçilerin sisteme entegre olmaya çalıştıkları söylenebilir. Burada Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimi kabul et- meden bölgede siyaset yapılamayacağı gerçeği çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan Irak’ın kuzeyinde ITC’nin taban kaybetmesinin bir diğer nedeni de partinin genel merkezinin Kerkük’e taşınması ve Kerkük mer- kezli politika izleyerek, diğer bölgelerdeki Türk- menlere daha az yer vermesi olmuştur. Bunun tabanı küstürdüğü açık olarak gözlemlenmekte- dir. Özellikle genel merkez Kerkük’e taşındıktan sonra ITC’de çalışan bazı kişilerin ayrı birer olu- şum kurdukları ifade edilmektedir.

Irak’ın kuzeyinde çok sayıda kuruluş olsa da taban bakımından zengin olmadıklarını kabul etmektedirler. Irak’ın kuzeyinde 350-400 bin Türkmen yaşadığı Kürt gruplar tarafından da kabul edilirken bu nüfus seçimlerde ortaya çık- mamaktadır. Bunun ilk açıklaması seçimlere olan inancın düşüklüğüdür. Halkın seçimlere

(6)

inanmadığı, bölgedeki yönetimi değiştirmenin seçimlerle mümkün olmadığı ortak kanı olarak ortaya konmaktadır. Bu yüzden Türkmenlerin birçoğunun seçimlerde oy kullanmadığı bilin- mektedir. Diğer taraftan seçimlere olan inanç- sızlıkla birlikte çok sayıda Türkmen kuruluşun siyasette yer alması da bunda etkili olmaktadır.

Bu dağınıklık ve Türkmenlerin birlikte hareket edememesi de Türkmenlerin sandığına gitme- mesinde bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.

Önemli bir diğer faktör de kamuda görev alan Türkmenlerin görevlerini kaybetmemek adına KDP ve KYB ‘ye oy vermesidir. 1991’den bu yana birçok Türkmen’in Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim idaresindeki kuruluşlarda çalıştıkları bilinmektedir. Özellikle çok sayıda memur, öğ- retmen, doktor, öğretim görevlisi bulunmakta- dır. Türkmenlerin dağınık yaşaması nedeniyle de yapılan seçim propagandaları istenildiği düzeye ulaşmamakta ve belirli noktalarda yapılabilmek- tedir.

Özellikle Erbil’de çok sayıda siyasi kuruluş faali- yet gösterse de hemen hemen bütün kuruluşlar tabanlarının dar olduğunu itiraf etmektedir. Ta- banın dar olmasının yanı sıra liderler ve taban arasında da oldukça büyük bir kopukluk yaşan- maktadır. Halk siyasetle ilgilenmediği için siya- sete fazla girmemekle birlikte, Türkmen siyasi kuruluşlarının liderleri de halkla bütünleşeme- mektedir. Diğer taraftan bu siyasi kuruluşlara kendilerine Türkmenler adına ne yaptıkları so- rulduğunda da net bir cevap verememektedirler.

Yine de bölgede Türkmen varlığını ortaya koy- maları açısından önemli oldukları söylenebilir.

Bunu bölgede yaşayan Türkmen halkın çoğunlu- ğu da doğrulamaktadır. Yani Türkmen halkı, böl- gede Türkmen adı geçen her şeye olumlu yak- laşmakta, bunları bölgede Türkmen varlığının kanıtı olarak görmektedir. Türkmenlerin Irak’ın kuzeyindeki dağınık görüntüleri her kesim ta-

rafından olumsuz olarak değerlendirilmektedir.

Yine de bu dağınıklığın en büyük sebeplerinden biri de Irak’ın kuzeyinde yaşanan iç sıkıntılar olduğu söylenmektedir. Yani KDP ve KYB ara- sında yaşanan ve çatışmaya varan gerginlikler, bölgedeki Türkmen siyasetini de etkilemiş gö- zükmektedir.

Irak’ın kuzeyinde faaliyet gösteren siyasi olu- şumlarla yapılan görüşmelerde, bölgesel yöne- tim içindeki Türkmenlerin birlikte hareket et- mesi gereği herkes tarafından ortaya konmuştur.

Irak’ın kuzeyindeki aktif olarak siyaset yapan 3 oluşumdan söz etmek mümkündür. Son dönem- de İhsan Doğramacı’nın desteğiyle önemli işler yapan Erbil Vakfı, son seçimlerde siyasete de müdahil olmuş ve bir liste hazırlayarak seçimle- re katılmıştır. Bunun sonucunda yönetimin kota olarak verdiği 5 milletvekilinin birini kazanmış- tır. Parlamentoda Türkmenlere ayrılan kotadan 4 milletvekilinin birini Abdülkadir Bezirgan’ın listesi kazanırken, 3’ünü Kerhi Altıparmak ka- zanmıştır.

Her ne kadar Irak’ın kuzeyinde yaşayan halk Irak siyaseti ile çok fazla ilgilenmese de Türkmenler Kerkük konusu ve özel durumları nedeniyle Irak seçimlerine daha ciddi bakmaktadır. Türkmen- ler öncelikle Irak’taki varlıklarını ispatlamaya çalışmaktadır. Bu noktada Türkmenlerin son dönemde oldukça pragmatist ve aktif davrandığı gözlemlenmektedir. Irak’ın kuzeyindeki Türk- men siyasi kuruluşların bir araya gelme yönünde bazı çalışmalar yapılmaktadır. Irak’ın kuzeyin- deki Kürt yönetiminin de Türkmenlere yakın- laşmak istemesini bir avantaj olarak değerlendi- rilmektedir. Burada bu yakınlaşmanın üç sebebi olduğundan bahsetmek mümkündür:

• Türkiye ile gelişen ilişkilerin Türkmenlerle ilişkilere yansıması

Son dönemde Türkiye’nin bölgeye yönelik izlemiş olduğu politikanın

Türkmenleri rahatlattığı görülmekte ve Irak’ın diğer bölgelerindeki Türk-

menlere nazaran, bölgeye Türkiye’nin daha fazla el atması gerektiği dü-

şünülmektedir. Türkmenlerin en büyük talebi Türkiye’nin bölgesel yöne-

timle ilişkilerini geliştirirken, kendilerinin de hesaba katılmasıdır.

(7)

• Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmeler

• Bölgesel Yönetimin antidemokratik bir yö- netim gösterdiğine yönelik uluslararası algı- lamaların bertaraf edilmesi.

Bu noktada eski bir ITC Başkanı olmasına rağ- men siyasetten çekilmiş olan Sinan Çelebi’nin bakan olarak atanması önemli bir adımdır. Di- ğer taraftan Irak’ta yapılacak olan genel seçimler için görüşmeler de devam etmektedir. Seçimlere Irak’ın kuzeyinden tek liste olarak katılmak iste- yen Barzani, birçok Türkmen grubu ile görüş- mektedir. Son noktada Barzani’nin Erbil Türk- menleri Listesi ile seçimlere girmek konusunda anlaştığı gelen haberler arasındadır. Ayrıca Sami Şebek liderliğindeki Türkmen Liberal Hareketi de Kürt Listesi ile seçimlere katılacaktır.

Irak’ın kuzeyindeki seçimlerde şaşırtıcı bir çıkış yapan Goran Hareketi’nin de Türkmenler’e yö- nelik bazı çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Bu bağlamda Goran Hareketi’nin Erbil Türkmenleri Listesi ve ITC ile görüşmeler yaptığı bilinmekte- dir. Burada Kürt Parlamentosunda Türkmenlere ayrılan 5 kotanın dışındaki tek Türkmen millet- vekilinin Goran Listesinde olduğunu hatırlat- makta fayda görülmektedir.

Değerlendirme

Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim dahilin- de Türkmen siyasetinin canlanmaya başladı- ğı görülse de birlikte hareket etme imkanının şimdilik mümkün olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Henüz bir söylem birliği oluşturulamadığı gö- rülmektedir. Söylem birliği oluşturulamamakla birlikte kuzeydeki Türkmen siyasetinin Irak si- yasetinden kopuk olması da önemlidir. Bunun Irak’taki siyasi kuruluşların Irak’ın kuzeyindeki bölgede siyasete katılımının olmaması ve Irak’ın kuzeyindeki siyasi ortamın başlı başına Irak si- yasetinden farklılık arz etmesinden kaynaklan- dığını söylemek yanlış olmayacaktır. Zira Irak parlamentosundaki hiçbir partinin Irak’ın ku- zeyinde etkin olmadığı bilinmektedir. Irak İslam Yüksek Konseyi’nin yeni açılan bürosunun dı- şında bölgede hiçbir Iraklı siyasi partinin bürosu

bulunmamaktadır. Bu nedenle Irak’ın kuzeyin- deki Türkmen siyasi kuruluşların Kürt gruplarla hareket etmekten başka şansı kalmadığı değer- lendirilmektedir. Bu durumun Irak’ta 2010’da yapılması planlanan seçimlere de yansıyacağı düşünülmektedir. Ancak seçimlerin açık listeyle yapılacak olması ve bu nedenle her vilayetin bir seçim bölgesi olarak kabul edilerek, kendi özel şartları dahilinde seçim yapılması, Türkmenlere avantaj sağlayacağı gibi dezavantajları da olacak- tır. Öncelikle Türkmen halkı tanıdığı isimlere oy verecek ve böylece partiler üzerindeki etiket biraz olsun zayıflayacaktır. Ancak tüm Türkmen siyasi kuruluşların Irak’ın kuzeyinde aldığı oy oranı (yaklaşık 36 bin. Bu da ancak bir milletve- kili çıkarmaya yetebilir) göz önünde bulundurul- duğunda, tek liste halinde katılan bir Türkmen listesinin milletvekili çıkarma şansının çok az olduğu gözlemlenmektedir.

Sonuç olarak Türkmenler Irak’ın kuzeyindeki siyasete müdahil olsalar da artık başka şansları- nın kalmadığı, yönetime rağmen bölgede faali- yet göstermenin mümkün olmadığı gerçeğinden hareket ettikleri görülmüştür. Dışarıda kalarak elde edemediklerini içeride elde etmek için ça- balayacaklardır. Ancak bu duruma da şüphe ile yaklaştıkları bir gerçektir. Siyasete dahil olan ke- sim bile bunun yönetimin bir oyunu olduğunu, Türkmenlerin kontrol altına alınmaya çalışıldığı- nı ve bunun başka noktalarda sonuçları olacağını düşünmektedir. Bu noktada Türkmenler arasın- daki yönetime olan güvensizliğin devam ettiğini söylemek mümkündür. Yine de son dönemde Türkiye’nin bölgeye yönelik izlemiş olduğu po- litikanın Türkmenleri rahatlattığı görülmekte ve Irak’ın diğer bölgelerindeki Türkmenlere na- zaran, bölgeye Türkiye’nin daha fazla el atması gerektiği düşünülmektedir. Türkmenlerin en bü- yük talebi Türkiye’nin bölgesel yönetimle ilişki- lerini geliştirirken, kendilerinin de hesaba katıl- masıdır. Türkiye’nin son dönemde Irak’ın kuze- yindeki bölgesel yönetimle geliştirdiği ilişkilerin Türkmenlere olumlu yansımaları olduğu bir ger- çektir. Bu noktada Irak’ın kuzeyindeki Türkmen siyasetinin geleceğe umutla baktığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

25 Temmuz seçimleri bu geleneğin bozulması ve Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girmesi için önemli bir nokta olarak

KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

Kuzey Irak’da kurulması amaçlanan bağımsız Kürdistan devleti, şüphesiz, bölgedeki etnik gerilimlerin alevlenmesine yol açacaktır. Bu durum hem Irak için hem

Arap ülkelerinin çoğun- lukta olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC)’i Eylül 1960’da ilk kuran beş ülkeden bi- ridir ve o günden bu yana üyesidir. 3 Tarım için

2005 Irak Anayasasına göre resmen özerklik hakkı kazanan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), baĢta Türkiye olmak üzere birçok ülke ile diplomatik

Arap Ligi üyelerinden Filistin’in de Birleşmiş Milletler nezdinde tam bağımsız bir ülke olarak tanınmadığı hatırla- nacak olursa muhtemel bir Filistin onayının da

Diğer bir ifadeyle, önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Irak’a yönelik politikaları- nın, Irak merkezi hükümetinin ve Kürt Bölgesel Yönetiminin, terör örgütü PKK,

Suriye, Saddam sonrasında, Amerikan yanlısı güçler –Irak, Türkiye, İsrail, Ürdün- tarafından... çevrelendiğini çok daha yoğun bir