• Sonuç bulunamadı

16 Mart tarihli 6831 say

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "16 Mart tarihli 6831 say"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

16 Mart tarihli 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin A bendine göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik hükümlerinin kamuoyunda yarattığı tepki henüz birkaç günlükken çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 22 Mart 2007 tarihli Resmi Gazete’de Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik adıyla yeni bir yönetmelik yayınlandı.

Ülkemizde onlarca yıldır devam eden orman sayılan alanlarda verilen izinler ve özellikle tahsis izinleri Sorgun Ormanı’na yapılacak golf sahası için yapılan tahsisler ile kamuoyuna mal oldu. Ormanlar ile ilgili duyarlığının emek yoğun çalışmalarla olağanüstü arttığı bu dönemde mahkemelerin tahsisleri ve Anayasa Mahkemesi’nin Turizmi Teşvik Yasası’nın tahsislere imkan veren 8. maddesini ormanların orman olarak korunmasında üstün kamu yararı olduğu gerekçesiyle iptal eden kararları ve simge haline gelen Sorgun Ormanı’nın TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Tarafından 14 Haziran 2007'de I. Derece Doğal Sit Alanı kapsamına alınması ile orman dostlarının haklı mücadelelerinin tescili oldu.

2B, 2A derken şimdi de Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ormanların talan edilmesine imkan sağlanmaya, tahsislerin yolu açılmaya, orman sayılan alanlara ilişkin her türlü izin anılan yönetmelik hükümleri ile düzenlenmeye çalışılıyor.

Yaşanan olumlu gelişmeler yeni bir döneme girdiğimizi düşünmek yeterli değil. Çünkü biliyoruz ki tahsisler söz konusu olduğunda orman sayılan alanlar da cazibesini söz konusu kararlara rağmen rant ve kar uğruna yağmalanmaya devam ediliyor. İşte bu noktada tarihsel sorumluluğumuz gereği biz doğadan ve emekten yana olan ekolojistlerin görevi devam ediyor. Tıpkı 16 Mart yönetmeliği gibi 22 Mart yönetmeliği de duyarlı demokratik kitle örgütlerince mahkemelere taşıdık. Bu çalışmamızla 22 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümlerinin Anayasa ve yasalara aykırı hükümlerinin tespit edilmesine ve konu ile ilgili çalışma yapacak olanlara kılavuz olmayı amaç edindik. Çalışmamızda Ankara Barosu Kent ve Çevre Kurulu üyesi Orman Mühendisi ve Avukat S. Selim AHIRLI’nın değerli görüşlerinden ve Sorgun Platformu’ndan minidev akademisyen Işıl ETEŞ dostumuzun enerjisinden yararlandık.

22 MART YÖNETMELİĞİ NELER GETİRİYOR?

22 Mart tarihli Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile altyapı tesisi olarak tanım

içerisinde yer verilen teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanları ile altyapı tesisi kavramı genişletilerek Anayasa’nın 169. maddesinin amaçladığı “kamu yararına ve zaruret olması durumunda bina ve tesis yapımına izin verileceği” sınırlandırması adeta bertaraf edilmek suretiyle verilecek izinlere imkan vermek adına idareye olağanüstü geniş takdir yetkisi imkanı veriyor.

Orman sayılan alanlarda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için geniş imkanlar veriyor, evsel, endüstriyel, tıbbi, tehlikeli atıklar ile inşaat yıkıntı ve artıklarının usulüne uygun olarak geri kazanıldıkları, bertaraf edildikleri ve düzenli depolandıkları tesisler olduğu ifade edilen katı atık bertaraf tesislerinin tanımı içerisine, katı atıkların depolanacağı düzenli depolama tesislere de eklenmek suretiyle Orman Kanunu hükümleri genişletilmek suretiyle izinlerin kapsamı genişletiliyor.

Yine yönetmelikle Orman Bölge Müdürlüğü’nce inceleme ve muvafakat işleri ile ilgili bir heyet oluşturulacağı belirtilmekte, ancak “heyet”in oluşumu, bileşimleri ve yetkinlikleri (uzmanlık alanları) bakımından herhangi bir açıklama getirilmemek suretiyle tahsislerin yolu açılıyor.

Maden ruhsat ve sertifikası ile petrol ruhsat sahalarında, yapılacak faaliyetler için Devlet ormanlarında yapılması zorunlu tesislere ruhsat sahası içinde, altyapı tesislerine ruhsat sahası içinde veya kesin zorunluluk halinde bitişiğinde izin verilebilir. ifadelerine yer verilmek suretiyle ruhsatsız olan sahalarda da maden ruhsat ve sertifikası ile petrol ruhsat sahalarında yapılacak faaliyetlere izin verilmesine imkan veriliyor.

6831 Sayılı Orman Kanunu’nun tek tek sayma yoluyla oluşturulan sınırlandırmasında “ Define arama” ve

“Arkeolojik kazı” için orman alanı tahsisine ve bu konu ile ilgili verilecek bir izine ilişkin bir düzenleme olmamasına rağmen, kolaylıkla değiştirilebilecek bir düzenleyici işlem ile bu konuya ilişkin tahsis yetkisi veriliyor.

(2)

Bakanlıkça verilen turizm izinlerine ilişkin değerlendirmeyi yapacak olan komisyonun yapacağı değerlendirmelerin sınırlarının hiçbir şüphe götürmeyecek bir biçimde açık olması gerekirken bu durum idareye keyfi bir faaliyet alanı/ üstün kamu menfaatine aykırı bir biçimde kullanılabilecek geniş ve ölçüsüz bir takdir yetkisi yaratıyor.

22 MART YÖNETMELİĞİ’NİN ANAYASA ve YASALARA AYKIRI HÜKÜMLERİ

I) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4.

MADDESİNİN C BENDİ ANAYASA’NIN 169, 170 MADDELERİNE; 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 16. MADDESİNİN 1. FIKRASININ TESİS VE ALTYAPI TESİSLERİ İLE İLGİLİ İFADELERİ DE ANAYASA’NIN 169 VE 170. MADDESİ İLE GETİRİLEN ORMANLARIN KORUNMASINA İLİŞKİN EMREDİCİ

HÜKÜMLERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin altyapı tesisini tanımlayan c bendinde, altyapı tesisinin kanalizasyon, sanat yapıları, köprü, yeraltı kablosu gibi tesisler ile madencilik faaliyetleri için zorunlu, ruhsat süresi ile sınırlı olan yol, su, haberleşme, enerji nakil hattı, trafo, teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesislerini ve çevre kullanım alanını ifade ettiği belirtilmektedir.

Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin c bendinde tanımlanan altyapı tesisi içerisinde yer verilen teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanları altyapı tesisi değildir. Bir başka ifade ile teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanlarının altyapı tesisi ile hiç bir ilgisi yoktur. İlgili madde bendi ile altyapı tesisi tanımı içerisine dâhil edilen söz konusu yapı ve yerler, altyapı tesisi değil, tesislere ek ve/veya eklentiler ya da ayrı tesislerdir.

Altyapı tesisinin bir yerleşim yeri veya bir yapı için gerekli olan kanalizasyon, su, elektrik v.b tesisatın tümünü ifade ettiği herkesçe bilinmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde de altyapı için de aynı tanım kullanılmaktadır. (bir yerleşim yeri veya bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik vb. tesisatın tümü. --http://www.tdk.gov.tr) Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde sayılan bu unsurlarla, altyapı tesisi olarak tanım içerisinde yer verilen teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanları ile altyapı tesisi kavramı genişletilmeye çalışılmıştır. Bu düzenleme ile teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanlarının altyapı tesisi olarak adlandırılmak suretiyle tesisler için alınacak izin ve muvafakat kapsamı dışına çıkarılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bu yerler, tesis adı altında

değerlendirilmeye tabi tutularak ayrıca izin alınması gereken yapılar ve/veya alanlar olması gerekirken altyapı tesisi olarak adlandırılarak izin kapsamından çıkarılmaktadır. Bu nedenle bizatihi kendileri tesis olan söz konusu

yapı/yerlerin altyapı tesisi olarak tanımlanmak suretiyle tesisler için alınacak izin ve muvafakatlerden kurtulmaya çalışılması anayasa ve 6831 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının 3. cümlesinde “…ayrıca madencilik faaliyetleri için zorunlu; tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerine...” ifadelerine de yer verilmiştir.

Bu ifadeler ile de tesis ve altyapı tesisleri kavramları genişletilmek suretiyle, Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik hükümlerinde de altyapı tanımlaması içine teleferik, şantiye binası, yemekhane, atölye, kantar tesisleri ve çevre kullanım alanları gibi unsurlar eklenmiş ve bu suretle altyapı tesisi tanımı genişletilmiş; hatta ne olduğu ve ne kadar alanı kapsadığı bilinmeyen çevre kullanım alanı gibi bir ifade de yönetmelik hükümlerine eklenmek suretiyle altyapı tesisi kavramı olağanüstü genişletilmek suretiyle tahsislere, idareye tanınan takdir yetkisi ile imkân verilmesinin önü açılmıştır. Çevre kullanım alanı gibi sınırları belirsiz bir ifadenin altyapı tesisi olarak adlandırılıp tahsis izni kapsamı çıkarılması açıkça hukuka aykırıdır.

Kanunda yer alan ve açıkça tesis tanımlaması içerisinde yer alması gereken bu unsurlar Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile altyapı tesisi tanımlaması içerisine de sokulmak suretiyle denetim, inceleme, izin ve muvafakat kapsamından çıkarılmaya çalışılmaktadır.

(3)

Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmelik ile düzenlenen bu durumla, orman sayılan alanlarda verilecek izinlerde Anayasa’nın 169. maddesinin amaçladığı “kamu yararına ve zaruret olması durumunda bina ve tesis yapımına izin verileceği” sınırlandırması adeta bertaraf edilmekte; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının 3.cümlesinin de tesis ve altyapı tesisi ile ilgili kavram karışıklığı ve altyapı tanımının genişletilmesi ile birlikte Yönetmeliğin 4/c maddesinin getirdiği tanım uygulamayı tesis ve altyapı tesisi bakımından içinden çıkılmaz bir duruma getirmiş ve idareye tanınan takdir yetkisinin sınırlarını Anayasa’nın orman ile ilgili hükümlerinin ruhu ve amacını idarenin takdir yetkisi lehine geniş bir biçimde genişletmiştir.

Anılan sebeple Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4/c maddesi 6831 Sayılı Orman Kanunu ile getirilen hükümlere aykırıdır.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 17.12.2002 TARİH, 2000/75 E. 2002/200 K. SAYILI KARARINDA “Anayasa’nın 169. maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek, korunmaları ve geliştirilmesi konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin, ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Maddenin 1. fıkrasında Devletin, ormanların korunması ve

sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı, bütün ormanların gözetiminin devlete ait olduğu, 2. fıkrasında, devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, devlet ormanlarının kanuna göre devletçe yönetileceği ve işletileceği, bu ormanların zamanaşımı nedeniyle mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı, 3. fıkrasında da, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyete ve eyleme izin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Anayasa’nın 7. maddesinde ise, Yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM’nindir. Bu yetki devredilemez denilmektedir.

Anayasanın 152. maddesinin 1. fıkrası ile, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir yasa veya kanun hükmünde kararname hükümlerini Anayasa’ya aykırı görür yahut taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralı, bakılmakta olan davayı yürütmeye, uyuşmazlığı çözmeye, davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kuraldır.

6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının tesis ve altyapı tesisleri ile ilgili hükümleri de

Anayasa’nın 169 ve 170. maddesi ile getirilen emredici hükümlerine ve ormanların orman olarak muhafazasında üstün kamu yararının gerçekleşmesi ilkesine açıkça aykırıdır.

II) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4. MADDESİNİN D BENDİ ANAYASA’NIN 125, 169 ve 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin arama ruhsatını tanımlayan d bendinde arama ruhsatının belirli bir alanda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için verilen yetki belgesini ifade ettiği belirtilmektedir.

Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğe göre belirli bir alanda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için verilen yetki belgesi olan arama ruhsatının kim tarafından verileceğine ilişkin Yönetmelikte açık bir hüküm bulunmamaktadır.

Oysa belirli bir alanda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için verilen yetki belgesi olan arama ruhsatı için başvuru yapacakların ve bu başvurulara verilecek izinlerin yargı denetimi dâhilinde hukukun üstünlüğü ve kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin yargısal denetim yapılabilmesi için, bir idari işlem niteliğinde olan arama ruhsatının kim tarafından verildiği yönetmelik hükümlerinde açıkça belirtilmesi, bu yetkinin kim

(4)

Arama Ruhsatı’nın tanımı Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin (Bakanlar Kurulu Karar Numarası ve Tarihi: 2005/9013- 24.5.2005) “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinde de belirtilmesine rağmen, bu yönetmelikte de arama ruhsatı belgesinin kim tarafından verileceği açıkça belirtilmemiştir. Bu durumda, orman sayılan alanlarda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için verilen yetki belgesinin (arama ruhsatının) kim tarafından verileceğine ilişkin hukukumuzda düzenleyici bir işlem yoktur.

Anılan sebeple Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin “tanımlar” başlığı ile düzenlenmiş 4. maddesinin d bendi ile getirilen düzenlemedeki idari işlemlerin asli unsurlarından olan yetki konusunda eksiklik içerdiği ve ormanların orman olarak korunmasındaki üstün kamu yararını zedeleyecek bir düzenleme olduğundan, Anayasa’nın 125, 169 ve 170. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

III) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4. MADDESİNİN O BENDİ ANAYASA’NIN 125, 169 ve 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin arama ruhsatını tanımlayan o bendinde işletme ruhsatının “işletme faaliyetlerinin yürütülmesi için verilen yetki belgesini” ifade ettiği belirtilmektedir.

Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğe göre işletme faaliyetlerinin yürütülmesi için verilen yetki belgesi olan işletme ruhsatının kim tarafından verileceğine ilişkin Yönetmelikte açık bir hüküm

bulunmamaktadır.

Oysa belirli bir alanda maden ve petrol arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi için verilen yetki belgesi olan arama ruhsatını alarak maden ve petrol kaynaklarına ulaşmış bir kişinin söz konusu petrol ve madenlerin işletme

faaliyetlerini yürütülmesi için alınacak işletme ruhsatına ilişkin verilecek idari izinler nezdinde, yargı denetimi ile hukukun üstünlüğü ve kamu yararının gerçekleşip gerçekleşmediğine yönelik denetim yapılabilmelidir. Bu denetimin yapılabilmesi için de, bir idari işlem niteliğinde olan işletme ruhsatının kim tarafından verildiği yönetmelik

hükümlerinde açıkça belirtilmesi, bu yetkinin kim tarafından kullanılacağının şüphe götürmeyecek bir biçimde açıkça gösterilmesi, en azından bir başka düzenlemeye gönderme yapılması gerekir.

Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ninde de işletme ruhsatı belgesinin kim tarafından verileceği de açıkça belirtilmemiştir. Bu durumda, orman sayılan alanlarda maden ve petrole ilişkin işletmede bulunulabilmesi için verilen yetki belgesinin (işletme ruhsatının) kim tarafından verileceğine ilişkin hukukumuzda düzenleyici bir işlem

bulunmamaktadır.

Anılan sebeple Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin “tanımlar” başlığı ile düzenlenmiş 4. maddesinin o bendi ile getirilen işletme ruhsatı ile ilgili düzenlemedeki eksiklik, idari işlemlerin asli unsurlarından olan yetki konusunda eksiklik içerdiğinden ve ormanların orman olarak korunmasındaki üstün kamu yararını

zedeleyecek bir düzenleme olduğundan, Anayasa’nın 125, 169 ve 170. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. IV) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4. MADDESİNİN Ö BENDİ ANAYASA’NIN 125, 169 ve 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin izini tanımlayan ö bendinde tanımlanan izinden kastın, “6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre, amacı doğrultusunda kullanılmak üzere verilen izin” olduğu belirtilmektedir.

Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğe göre verilecek iznin kim tarafından verileceğine ilişkin Yönetmelikte açık ve şüphe götürmez bir hüküm bulunmamaktadır.

Anılan ve diğer maddelerde ileri sürülen haklı sebeplerle Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin “tanımlar” başlığı ile düzenlenmiş 4. maddesinin ö bendi ile getirilen düzenlemedeki eksiklik, idari

(5)

işlemlerin asli unsurlarından olan yetki konusunda eksiklik içerdiğinden ve ormanların orman olarak korunmasındaki üstün kamu yararını zedeleyecek bir düzenleme olduğundan, Anayasa’nın 125, 169 ve 170. maddelerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

V) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4. MADDESİNİN R BENDİ ANAYASA’NIN 169. VE 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 17. MADDESİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin katı atık bertaraf tesisini tanımlayan r bendinde katı atık bertaraf tesisinin açıklaması yapılmıştır.

4. maddenin r bendine göre yapılan açıklamada katı atık bertaraf tesisinin; evsel, endüstriyel, tıbbi, tehlikeli atıklar ile inşaat yıkıntı ve artıklarının usulüne uygun olarak geri kazanıldıkları, bertaraf edildikleri ve düzenli depolandıkları tesisler olduğu ifade edilmiştir.

Yönetmeliğin 4. maddesinin r bendi hükmü ile getirilen katı atık bertaraf tesisinin tanımı içerisine, katı atıkların depolanacağı düzenli depolama tesislere de eklenmiştir. Bir başka ifade ile ayrı bir tesis olan depolama tesisleri de söz konusu ifadesi ile katı atık bertaraf tesisleri tanımı içerisine edilmeye ve izin kapsamından çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu ifade ile birbirinden tamamen farklı tesisler olan bertaraf ve depolama tesisleri, adeta tek bir tesismiş gibi bertaraf tesisleri içerisine alınmış ve bertaraf tesislerin kapsamı hukuka aykırı bir biçimde genişletilmeye çalışılmıştır.

Bilindiği üzere katı atıkların bertarafı, ortadan kaldırılması demektir. (http://www.tdk.gov.tr) Oysa depolama,

düzenlemeye konu bertaraf tesisi kapsamından çok farklı bir alanla, katı atıkların saklanması ile ilgilidir. Söz konusu tesislerin her ikisi de gayri sıhhi müesseseler olduğundan, tabi oldukları yasal kısıtlar ile üzerlerinde yapılan denetimin sınırları ile kısa ve uzun dönemde çevreye olan etkileri dahi farklılık arz etmektedir. Bu anlamda bile düzenli katı atık depolama tesisi, katı atık bertaraf tesisi kapsamına dâhil edilemez, bu kapsam dâhilinde dahi sayılamaz. Bu kapsam dâhilinde değerlendirilmesi açıkça hukuka aykırıdır.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinde de sadece “katı atık tesisi” ifadesi yer almaktadır. Söz konusu tesisin, gerek kanunda salt katı atık bertaraf tesisi olarak sayılması, gerekse yönetmelikteki düzenli depolama tesisinin de katı atık bertaraf tesisi tanımlama içine dâhil edilmesi kanun hükmünün yönetmelik ile genişletilmesi anlamına

geleceğinden açıkça hukuka aykırıdır. Mahkemece de bu durumun gerek izin gerekse de orman rejimi için kapsam genişletilmesi olarak değerlendirilmesi gerekmekte, yönetmelik hükmünün 6831 sayılı Orman Kanununun

17.maddesine ve Anayasa’nın 169 maddesine aykırılığı tespit edilerek iptal edilmesine karar verilmelidir.

08.11.2003 tarihli Anayasa Mahkemesi’nin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun eski 17.maddesini iptal ettiği kararının gerekçesinde de “sınırlandırmaların kanunla belirtilmesi zorunluluğu olduğunu” Anayasanın 169. maddesine dayanarak iptal gerekçesi olarak belirtilmiştir.

VI) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “PETROL VE MADEN TESİS İZİNLERİNDEN

ALINACAK BEDELLER ” BAŞLI ĞI İLE DÜZENLENMİŞ 13. MADDESİNİN 2/A BENDİ ANAYASA’NIN 10, 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 16 ve 17. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin “Petrol Ve Maden Tesis İzinlerinden Alınacak Bedeller” başlıklı 13. maddesinin 2/a bendinde “Bir ruhsat sahası içerisinde muvafakati ve izni devam eden arama, işletme ve tesisi izin sahalarının toplamının beş hektarı geçmesi halinde geçen kısım için bu yönetmeliğin 60. ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtildiği şekilde arazi izin bedeli ...“ tahsil edilir denilmektedir.

Yönetmelikte, bir ruhsat sahası içerisinde muvafakati ve izni devam eden arama, işletme ve tesisi izin sahalarının toplamının beş hektarı geçmesi halinde geçilen kısım üzerinden arazi izin bedeli alınması düzenlenmiş ancak bir

(6)

ruhsat sahası içerisinde muvafakati ve izni devam eden arama, işletme ve tesisi izin sahalarının toplamının beş hektar ve/veya beş hektardan az olması halinde ise arazi izin bedeli tahsil edilmeyeceği anlamı çıkmaktadır.

Anılan düzenleme 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16 ve 17. maddeleri ile Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır. Şöyle ki,

Kanunun; 16. maddesinin 1. fıkrasının 3.cümlesinde; “orman mevzuatı hükümlerine göre bedeli alınarak izin verilir.” 17. maddesinde ise; “...gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde... izin verilir.” İfadeleri bulunmakta, beş hektar ve üstü ile ilgili herhangi bir ayrıma gidilmemektedir.

Anılan sebeplerle Yönetmeliğin 13.maddesinin 2/a bendi, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 16. ve 17. maddeleri hükümleri ile Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ilkesine (m. 10) aykırılık teşkil etmektedir.

VII) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “İNCELEME VE MUVAFAKAT” BAŞLIĞI İLE

DÜZENLENMİŞ 9. MADDESİNİN 1. FIKRASINDAKİ İFADELER ANAYASA’NIN 7 ve 125. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında

Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrası metninde “..bölge müdürlüğünce teşkil edilecek heyet tarafından..” ifadeleri yer almaktadır.

Anılan fıkra hükmü ile Bölge Müdürlüğü’nce inceleme ve muvafakat işleri ile ilgili bir heyet oluşturulacağı belirtilmekte, ancak “heyet”in oluşumu, bileşimleri ve yetkinlikleri (uzmanlık alanları) bakımından herhangi bir açıklama getirilmemektedir.

Anayasa’nın 169. maddesine göre Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koymak ve tedbirleri almak zorundadır. Anayasa’nın 169. maddesiyle ormanların özel olarak korunduğu gözetilerek, Anayasa’dan gelen kamu yararı ve zorunluluk hallerinde irtifak hakkı tesisinin sağlanmasının ancak kanunla

düzenlenmesi, kanunda düzenlenen maddelerin de uygulanabilmesi ancak yönetmeliklerle getirilen somut düzenlemelerle mümkün olabilmektedir.

Öte yandan devlet ormanlarının gerçek ve tüzel kişilere tahsisinin, karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol ve boru isale hatları, savunma tesisleri, sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerinin ormandan geçmesi ya da anılan bina ve tesislerin orman arazileri üzerinde yapılması zorunluluğu bulunduğu hallerde sınırlı olması gerekmekte; başka bir ifade ile kamu yararının bulunması ve zorunluluk hallerinde devlet ormanlarının üzerinde ancak irtifak hakkı tesisine olanak tanınabileceği, öte yandan Anayasa’nın 169. maddesiyle ormanların özel olarak korunduğu gözetilerek bu maddede geçen kamu yararı kavramının hangi durumları kapsadığının yasa ile belirlenmesi gerekirken, bu yola gidilmeyerek söz konusu kavramın kapsam ve içeriğinin tespitinin idareye bırakılması, yasama yetkisinin devredilmezliği ile ilgili Anayasa ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.

Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasında geçen (yine Yönetmeliğin 12/3, 17/2, 18/2, 21/1, 25/1, 28/1, 35/1, 38/1, 44/1, 47/1, 53/1, 56/1, 70/1-c, 76/1) Bölge Müdürlüğü’nce inceleme ve muvafakat işleri ile ilgili oluşturulacak “Heyet”in oluşumu, bileşimleri ve yetkinliklerinin (uzmanlık alanları) ne olduğunun ve arazi üzerinde ne tip

çalışmalar ve araştırmalar yapacaklarının açık bir şekilde belirtilmesinin bu anlamda fevkalade önemli olduğu açıktır. Bu anlamda,

a) Bölge müdürlüğü’nce inceleme ve muvafakat işleri ile ilgili oluşturulacak heyetin Anayasa’nın ormanların korunması ve geliştirilmesi ile ilgili düzenlemeleri çok iyi bilebilecek, arazi üzerinde incelemeler yapacak, izin talep edilen orman sahalarının devlet ormanlarına rastlayan kısımları için bedelli rapor tanzim edecek, üstün kamu yararı konusunda şüphe götürmeyecek değerlendirmeler yapabilecek bir heyet olması, bir başka ifade ile bu talepleri kamu

(7)

menfaati ve ormanlar açısından titizlikle değerlendirebilecek çalışmalar yapabilen bir heyet olması gerekmektedir. b) Keza, Anayasa ve 6831 Sayılı Orman Kanunu ile kamu yararının varlığının belirlenmesi için sayılmak suretiyle (tahdidi bir biçimde belirtilen) sınırlandırılan tahsise konu bina ve tesislerin hangilerinin zorunlu olduğunun tespitinide adı geçen “Heyet” yapılacaktır. (Yönetmelik m. 12/3, 35/1, 44/1, 53/1) Bu anlamda bahis konusu heyetin, kendisine gelen talepleri kamu menfaati ve ormanlar açısından titizlikle değerlendirebilecek çalışmalar, üstün kamu yararı konusunda şüphe götürmeyecek değerlendirmeler yapabilen bir heyet olması gerekmektedir.

Kısaca Yönetmelikte belirtilen, Anayasa’nın ormanlar ile ilgili hükümlerinin ve 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun uygulamasının yukarıda belirtilen maddelerde belirtilen “Heyet” tarafından yapacağı dikkate alındığında bölge müdürlüklerince teşkil ettirilecek heyetin görevinin hiçbir şüphe götürmeyecek bir biçimde açık olması ve kimler/ hangi nitelikteki uzman kişilerden (uzmanlık alanları belirtilerek) oluşacağının belirtilmesi gerekirken, bu hayati husus yönetmelik hükümleri ile de açıkça belirtilmediğinden, idareye keyfi bir faaliyet alanı/ geniş bir takdir yetkisi

yaratmakta, uzmanlık alanları ve çalışma/değerlendirme usulleri dahil hakkında hiçbir açıklama yapılmayan heyete adeta takdir yetkisi ile kanun koyucu gibi değerlendirme yapabilecek üstün yetkiler ile donatılmaktadır ki bu husus Anayasanın 7 ve 125. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

VIII) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “MADEN-PETROL ARAMA İŞLETMELERİNDEKİ PETROL VE MADEN TESİSLERİ” BAŞLIKLI 4. BÖLÜMÜNÜN, “PETROL VE MADEN SAHALARINDA YAPILACAK TESİS VE ALTYAPI TESİSLERİ” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 12. MADDESİNİN 1. FIKRASINDAKİ İFADELER ANAYASA’NIN 2, 6, 7, 125, 168, 169 ve 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR. 22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında

Yönetmeliğin “Maden-Petrol Arama İşletmelerindeki Petrol Ve Maden Tesisleri” Başlıklı 4. Bölümünün, “Petrol Ve Maden Sahalarında Yapılacak Tesis Ve Altyapı Tesisleri” başlığı ile düzenlenmiş 12. maddesinin 1. fıkrasında “Maden ruhsat ve sertifikası ile petrol ruhsat sahalarında, yapılacak faaliyetler için Devlet ormanlarında yapılması zorunlu tesislere ruhsat sahası içinde,altyapı tesislerine ruhsat sahası içinde veya kesin zorunluluk halinde bitişiğinde izin verilebilir.”ifadelerine yer verilmektedir.

Yönetmeliğin 12. maddesinin 1.fıkrasında yer alan “kesin zorunluluk halinde bitişiğinde izin verilebilir.” ifadeleri ile, ruhsatsız olan sahalarda (bitişiğinde) da maden ruhsat ve sertifikası ile petrol ruhsat sahalarında yapılacak faaliyetlere izin verilmesine imkan verilmiştir.

Oysa 6831 sayılı Orman Kanunu’nun özellikle 16. maddesi hükmü ile diğer madde metinlerinde benzer bir düzenleme de söz konusu değildir. Bu anlamda yönetmelik hükümleri ile kanun hükümlerinde yapılan düzenleme sınırları belli olmayan bir takdir yetkisi ile olağanüstü genişletilmeye çalışılmıştır.

Bilindiği üzere yönetmelikler kanunlara uygun olmak zorundadır ve hukuk devletinde yönetmelikler ile kanun metinleri üzerinde, kanun metinleri aşan, bu metinleri genişleten düzenlemeler yapılamaz. Böyle bir düzenleme ile idareye kaynağını anayasadan almayan, kanunla kendisine tanınmayan bir hakka ilişkin idari işlem tesis etme, takdir yetkisini adeta kanun koyucu gibi kullanmak suretiyle kanun hükmünü aşan bir yetki ile donatılmasının söz konusu olduğu açıktır. Bu durum da idarenin keyfi uygulamalara yönelebilme olanağına yol açabilecektir.

Bu sebeple ilgili yönetmelik hükmü 6831 sayılı Orman Kanunu’nun özellikle 16. maddesi hükmü ile ormanların korunmasına ilişkin diğer madde metinleri ile, Anayasa’nın 2, 6, 7, 125, 168, 169 ve 170. maddesine açıkça aykırıdır. IX) 22 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN ORMAN SAYILAN ALANLARDA VERİLECEK İZİNLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “DEFİNE ARAMA, ARKEOLOJİK KAZI VE OCAK İZİNLERİ” BAŞLIKLI 6. BÖLÜMÜNÜN, “DEFİNE ARAMA VE ARKEOLOJİK KAZI MUVAFAKATI” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 17. MADDESİ ANAYASA’NIN 125 ve 169. MADDELERİNE AYKIRIDIR. 22 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan Orman Sayılan Alanlarda Verilecek İzinler Hakkında Yönetmeliğin “Define Arama, Arkeolojik Kazı Ve Ocak İzinleri” Başlıklı 6. bölümünün, “Define Arama Ve

(8)

Arkeolojik Kazı Muvafakati” başlıklı 17. Maddesi ile belirli şartların gerçekleşmesi halinde izin alınarak orman sayılan alanlar içerisinde define aranmasına ve arkeolojik kazı yapılmasına imkân verilmektedir.

6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesinde Anayasa hükümleri ile korunan ve yasaklanan orman alanlarının, kanun koyucu tarafından bedeli karşılığı tahsisi için kamu yararının varlığı koşulunun aranarak bu kavramın sınırları ve çerçevesinin kanunla çizilmesi için düzenleme yapılmış ve bu tesislerin tahsisi için orman arazileri üzerinde yapılmasının zorunluluğu aranmıştır. (Anayasa madde 169)

6831 Sayılı Kanunun 17. maddesinde de belirtilen sınır ve çerçeveyi belirlemek için Kamu yararına sayılabilecek tesisler tahdidi olarak sayılmıştır.

Bunlar “savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı ve katı atık bertaraf tesislerinin; sanatoryum, baraj, gölet ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması ve yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde...”

denilmek suretiyle açıkça ve sınırlı bir şekilde belirtilmiştir.

Bir başka ifade ile devlet ormanlarının gerçek ve tüzel kişilere tahsisinin, karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol ve boru isale hatları, savunma tesisleri, sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerinin ormandan geçmesi ya da anılan bina ve tesislerin orman arazileri üzerinde yapılması zorunluluğu bulunduğu hallerde sınırlı olması gerekmekte; başka bir ifade ile kamu yararının bulunması ve zorunluluk hallerinde devlet ormanlarının üzerinde ancak irtifak hakkı tesisine olanak tanınabileceği, öte yandan Anayasa’nın 169. maddesiyle ormanların özel olarak korunduğu gözetilerek bu maddede geçen kamu yararı kavramının hangi durumları kapsadığının yasa ile belirlenmesi gerekirken, bu yola gidilmeyerek söz konusu kavramın kapsam ve içeriğinin tespitinin idareye bırakılması, yasama yetkisinin

devredilmezliği ilkesiyle de bağdaşmamaktadır. Kanunda sayma yoluyla oluşt

Referanslar

Benzer Belgeler

ASELS: Hisse başına brüt 0.0755TL nakit temettü ödeyecek.Genel Kurulda alınan karara göre, 2016 karından dağıtılmak üzere brüt 75.5 milyon TL nakit temettü ödemesi

Adel tarafından yapılan açıklamada, 2016 karından dağıtılmak üzere brüt 17.0 milyon TL nakit temettü ödemesinin Genel Kurul onayına sunulacağı belirtildi..

Basel II konusunda sayısal etki analizi, borsaların şirketleşmesi, açılış seansı uygulamaları, ödünç menkul kıymet uygulamaları, aracı kurum çalışanları

 Almanya'da ve Euro Bölgesi’nde martta imalat ve hizmetler PMI öncü verileri beklentilerin altında değerler aldı..  ECB, Güney Kıbrıs Merkez Bankası'nın

Geçtiğimiz hafta geri çekilmesine devam eden kontratta bu geri çekilmede etkili olan gelişmelere baktığımızda beklenti altında kalan Sanayi Üretimi verisi ve önceki aydan

Çarşamba günü sona erecek Fed toplantısı ile perşembe günü gerçekleşecek TCMB toplantısı yakından izlenecek olup, fiyatlamalar üzerinde belirleyici

Teknik olarak Euro, Türk Lirası karşısında orta vadeli yükseliş trendi sürmekle birlikte kısa vadeli 9.0367'deki önemli desteğini aşağı yönlü kırdı.. Teknik

 Öğretmen tarafından günlük çalışmalar kontrol edilir,aksayan,anlaşılmayan bölümler iletişim yöntemleriyle giderilir.. MATEMATİK HAYAT