• Sonuç bulunamadı

16 Mart 2007 tarihinde Çevre ve Orman Bakanl

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "16 Mart 2007 tarihinde Çevre ve Orman Bakanl"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

16 Mart 2007 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin A bendine göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik çıkarılarak Resmi Gazete’de yayınlanmak suretiyle sessiz sedasız yürürlüğe girdi.

1982 Anayasası'ndaki 169 ve 170. Maddelerinin dayanak oluşturduğu 2A girişimi, ilk olarak 1984 senesinde yürürlüğe konulan bir Yönetmelikle gündeme gelmiş, ancak, hemen hemen hiç uygulanamamıştı.

Orman içi köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi ve orman olarak muhafazasında bilim ve fen

bakımından hiçbir yarar görülmeyen" ve "... aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar" olduğu düşünülen 2A orman arazilerinde orman sınırları dışarısına çıkarılması ile ilgili düzenlemeler getiren Yönetmelik hükümleri, getirdiği düzenlemeler ve araçsallaştırdığı amaç ile 2B orman arazilerinin satışı ile ilgili girişimlerden çok daha tehlikelidir.

2A (16 MART) YÖNETMELİĞİ NELER GETİRİYOR? “2A Yönetmeliği ile;

"Orman" sınırları dışına çıkarılacak yerlerin orman bütünlüğünü bozmayacak, su ve toprak rejimine zarar vermeyecek ve arazi kullanım yeteneği sınıflaması yönünden "Akdeniz, Eğe, Marmara, Doğu ve Batı Karadeniz Bölgelerinde I, II, III ve IV. sınıf, diğer bölgelerde I, II ve III. sınıf arazilerden olması koşullarını kaldırmış; yurttaşların orman

yıkımına yol açan ya da açabilecek uygulamaların durdurulması için yargı yoluna başvurulması imkansızlaştırılmıştır.

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen" ve "... aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar" görülen yerlerin belirlenmesine yönelik çalışmalar sırasında ilçe yerine köy ve beldeler temel alınarak keyfi uygulamaların gözdelerden kaçırılmasını büyük ölçüde kolaylaştırılmıştır.

"2A" uygulamasının hemen ardından artık "orman" sayılmayacak bu gibi yerlerde hemen "2B" uygulamasının yapılması koşulunu getirilmiş, 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca üyeleri arasında yetkili orman mühendisi bulunmayan kadastro ekiplerinin 1987 yılından bu yana yaptıkları ve yapacakları orman kadastrosu çalışmalarının bu uygulamalara da dayanak olmasını olanaklı kılınmıştır.

Uygulamanın siyasal iktidarlarca demokratik kitle örgütlerince engellenen 2B girişiminden sonra yeni bir orman talanı olanağı olarak kullanılamaması için gerekli alt yapı koşullarının herhangi birisinin sağlanması öngörülmemiştir. Anayasadaki ve Orman yasasındaki henüz "orman vasfını" koruyan yerlerin bile orman sayılmaması olanağının kapsamı genişletilmiş; bu doğrultudaki uygulamalar büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve keyfileştirilmiş, yalnızca üzerlerindeki orman ekosistemleri yok edilmiş, işgal edilmiş "devlet ormanı" sayılan alanların değil, neredeyse tüm

ormanlarımızın siyasal iktidarlar tarafından partizanca amaçlarla kullanılabilme olanakları pekiştirilmiş, ormanların içinde yerleşik 7300 köyde yaşayan 2,5 milyon yurttaşımızın gerçekçi olmayan beklentilere ya da daha önemlisi, kolaylıkla aşılamayacak tedirginliklere kapılmasına yol açılmıştır.(1)

Kısaca 16 Mart 2A Yönetmeliği olarak da adlandırabileceğimiz Yönetmelik hükümleri ile ülke geneline gerek kaçak yapılaşma gerekse tarım alanı açma şeklinde gasp edilmiş ve/veya yüksek rant getirecek orman alanlarının

yapılaşmaya açılmasına imkan veren bir uygulamanın başlayacağı endişesi ile bir araya gelen demokratik kitle örgütleri ilgili yönetmeliğin iptali için Danıştay’a dava açma hazırlığına girişmişlerdir. Aralarında Ankara Barosu Kent ve Çevre Kurulu, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, TMMOB ve TMMOB’e bağlı meslek odalarının bulunduğu platform bünyesinde onlarca toplantı sonrasında ilgili yönetmelik hükümlerinin iptali için ayrı ayrı dava açılması kararı alınmıştır.”

6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik’in (kısaca 2A (16 Mart) Yönetmeliği’nin) Anayasa ve Yasalara Aykırı Hükümlerinin tespit edilmesine yönelik çalışmamız ve ülke çağında açılacak davalar için bilgi birikimi, deneyimi ve manevi desteklerini esirgemeyen, konunun ülke gündeminde tartışılması için olağanüstü çaba sarfeden ve gerek bu çalışmamızda gerekse

(2)

de Orman Materyali Ticaretini düzenleyen yönetmelik hükümlerinin iptali davasında görüşlerine başvurduğumuz, önemli ölçüde yayınlarından yararlandığımız ve alıntı yaptığımız Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nden Doç. Dr. Yücel ÇAĞLAR ile Ankara Barosu Kent ve Çevre Kurulu üyesi Orman Mühendisi ve Avukat S. Selim AHIRLI (2)’ya özel olarak teşekkür etmek gerekir.

2A (16 MART) YÖNETMELİĞİ’NİN ANAYASA ve YASALARA AYKIRI HÜKÜMLERİ (3)

I) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN DAYANAĞI OLAN 6831 SAYILI KANUN’UN 2(A) MADDESİ’NDEKİ “ÖNCELİKLE” İFADESİ ANAYASA’NIN 7, 44. 169. VE 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

Orman köylüsünün korunması 1982 Anayasası’nın 170.maddesinde düzenlenmiştir. 1982 Anayasası’nın “Orman Köylüsünün Korunması” başlıklı 170. maddesinde;

“Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması

bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; ORMAN İÇİNDEKİ KÖYLER HALKININ KISMEN VEYA TAMAMEN BU YERLERE YERLEŞTİRİLMESİ İÇİN Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.

Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.”

denilmektedir.

1982 Anayasası’nın 170. maddesinde “…..devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.” cümlesinden hareketle, 6831 sayılı Orman Kanunu hazırlanmış ve bu Kanunun 2A maddesi ile konu ile ilgili düzenleme yoluna gidilmiştir.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun (5/6/1986 - 3302/1 md. ile değişik) 2(A) maddesinde;

“ Orman sayılan yerlerden: ÖNCELİKLE orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler,” denilmektedir.

KANUNLARIN ANAYASAYA AYKIRILIK TEŞKİL EDEMEYECEĞİ GÖZ ÖNÜNE ALINARAK, SÖZ KONUSU KANUN’UN 2A MADDESİ ANAYASA HÜKMÜ İLE BİRLİKTE İNCELENDİĞİNDE;

1982 Anayasası’nda sadece ormanlar içinde köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadı ile 170. madde ile düzenlenen Anayasa hükmünün 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2A maddesinde, cümlenin başına ‘ÖNCELİKLE’ kelimesi getirilmek suretiyle, ORMAN İÇİNDEKİ KÖYLER HALKININ KISMEN VEYA TAMAMEN YERLEŞTİRİLMESİ AMACI İLE DÜZENLENMİŞ ANAYASA HÜKMÜ GENİŞLETİLMEYE ÇALIŞILARAK DİĞER KESİMLER İÇİNDE UYGULANABİLİR BİR KANUN HÜKMÜ HALİNE GETİRİLMİŞ, İDAREYE SINIRLARI BELLİ OLMAYAN GENİŞ BİR TAKDİR YETKİSİ VERİLMİŞTİR.

Oysa söz konusu Kanun hükmü, 1982 Anayasası’nda ormanlar ile ilgili temel ilke olan ormanların hiçbir şekilde daraltılmaması (Anayasa’nın 44. maddesi) ve Anayasa’nın 169. maddesinde belirtildiği gibi “devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.” hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmekte, "Orman Köylüsünün Korunması" için düzenlenmiş olan (maddede ki sadece "orman içi köyler halkı"

(3)

ile ilgili bir hükmü") “ÖNCELİKLE” KELİMESİ İLE DİĞER KESİMLERE DE BU KANUNDAN YARARLANMA OLANAĞI SUNMAKTADIR.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 17.12.2002 TARİH, 2000/75 E. 2002/200 K. SAYILI KARARINDA “Anayasa’nın 169. maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek, korunmaları ve geliştirilmesi konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin, ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur. Maddenin 1. fıkrasında Devletin, ormanların korunması ve

sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı, bütün ormanların gözetiminin devlete ait olduğu, 2. fıkrasında, devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, devlet ormanlarının kanuna göre devletçe yönetileceği ve işletileceği, bu ormanların zamanaşımı nedeniyle mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı, 3. fıkrasında da, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyete ve eyleme izin verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Anayasa’nın 7. maddesinde ise, Yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM’nindir. Bu yetki devredilemez"denilmektedir.

ANILAN SEBEPLERLE 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2A MADDESİ’NDEKİ “ÖNCELİKLE” İFADESİ ANAYASA’NIN 7, 44. 169. VE 170. MADDELERİNE AYKIRI OLDUĞU TESPİT EDİLEREK, ANAYASA

MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMEK SURETİYLE İPTAL EDİLMESİNİN SAĞLANMASI GEREKİR.

II) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TANIMLAR VE KISALTMALAR” BAŞLIĞI İLE DÜZENLENMİŞ 4. MADDESİNİN “N” FIKRASI 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2A MADDESİ İLE ANAYASA’NIN 170.MADDESİ’NE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlığı ile

düzenlenmiş 4. maddesinin “n” fıkrasında orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler tanımlanmıştır. Buna göre “n” fıkrası hükmü ile orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerlerin, “Devlet ormanı sayılan yerlerden olmasına rağmen, orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen, iklim ve coğrafi özellikleri itibariyle bazı kültürel ve teknik tedbirlerle tarım ürünleri yetiştirilmesi veya çok yönlü zirai işletme olarak kullanılması, ekonomik verim gücü bakımından, orman yetiştirilmesinden daha faydalı bulunan araziler” olduğu belirtilmiştir.

1) 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında YÖNETMELİĞİN 4. MADDESİNİN “N” FIKRASI HÜKMÜ BU TANIMLAMA İLE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILMADA ANAYASA’NIN 170.MADDESİNDE DÜZENLENEN ÖLÇÜTLERİ BÜYÜK ÖLÇÜDE DEĞİŞTİRMİŞTİR.

6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2A maddesinde orman sınırları dışına çıkarılacak araziler; - Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeme,

- Aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilme, hususları, Yönetmelikteki tanımlama ile

- Orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen,

- İklim ve coğrafi özellikleri itibariyle bazı kültürel ve teknik tedbirlerle tarım ürünleri yetiştirilmesi veya çok yönlü zirai işletme olarak kullanılması,

(4)

dönüştürülmüştür.

Oysa ” Orman Köylüsünün Korunması” başlığı altında düzenlenen Anayasanın 170. maddesinde; "...bilim ve fen bakımından muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman dışına çıkarılması; orman içinde köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir." denilmektedir.

1982 ANAYASASI’NIN 170. MADDESİ’NDE "AKSİNE TARIM ALANLARINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİNDE YARAR OLAN YERLER" GİBİ BİR ÖLÇÜT GETİRİLMEMİŞTİR.

Bu nedenle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2A maddesinde belirtilen aksine tarım alanına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ölçüsü ve Yönetmeliğin “n” maddesinde belirtilen “aksine tarım alanına

dönüştürülmesinde kesin yarar olan yerler” ve tanımlamadaki “Ekonomik verim gücü bakımından, Orman yetiştirilmesinden daha faydalı bulunan araziler” ifadeleri Anayasa’nın 170 maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Zira; Anayasa’nın 170. maddesinde devlet ormanı sınırları dışına çıkarılmada ölçüt sadece “Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeme”dir. Yönetmelikle “Ekonomik verim gücü bakımından, orman yetiştirilmesinden daha faydalı bulunan arazi” gibi göreceli bir ölçüt yer verilmemiştir. Bu yönden de Yönetmeliğin 4. maddesinin “n” fıkrası, 6831 sayılı 2A maddesi ile Anayasa’nın 170. maddesine aykırıdır.

2) Ayrıca, Yönetmelikteki “Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler” cümlesindeki TESPİT İŞLEMİNİN NASIL VE KİMLER TARAFINDAN YAPILACAĞI BELİRTİLMEMİŞTİR.

Anayasanın 170. maddesinde; “bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.” denilmektedir

Yönetmelikler; normlar hiyerarşisine uygunluk sağlayacak şekilde, teorik açıklamalar şeklinde değil bilakis somut açıklamalar getiren, İdareye uygulamada kolaylık sağlamak amacıyla düzenlenen hukuk kurallarıdır.

Anayasa’da özellikle vurgulandığı üzere, tespitin nasıl, kimler tarafından yapılacağı konusunda yasa ile ya da normlar hiyerarşisi gereğince yönetmelikle düzenlemesi gerekirken, yönetmelikle hem tespitin nasıl ve kimler tarafından yapılacağının düzenlenmemiş olması hem de Anayasada belirtilen orman dışına çıkarılacak yerlerin tanımına yeni anlamlar ve ölçütler getirilmesi, uygulayıcıya keyfi alanlar yaratacağına dalalettir.

Yönetmeliğin 4 “n” fıkrası Anayasanın 170.maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

3) Anayasanın 170. maddesinde ve 6831 sayılı Orman Kanunun 2A maddesinde, 2A maddesine konu olan ormanları, devlet ormanı, hükmü şahsiyeti haiz kamu müesseselerine ait ormanlar ve hususi ormanlar olarak bir ayrım yapmadan tüm ormanları kapsayacak şekilde düzenleme yapılmıştır.

Yönetmelikte ise, 4. maddesinin “n” bendiyle “Devlet Ormanı sayılan yerlerden olmasına rağmen” demek suretiyle 2A’nın uygulanacağı ormanları sadece Devlet ormanlarıyla sınırlanmıştır.

Yönetmeliğin 4 “n” fıkrası bu sebeple de Anayasa’nın 170. maddesine ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2A maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

III) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA

(5)

YÖNETMELİĞİN “MÜRACAAT VE ÖN İNCELEME” BAŞLIKLI 6. MADDESİ 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2A MADDESİNE, 4856 SAYILI ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI TEŞKİLAT VE

GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNUN 2.MADDE “M” VE “V” BENDLERİNDE DÜZENLENEN HÜKÜMLER İLE ANAYASA’NIN 170.MADDESİ’NE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin “Müracaat ve Ön İnceleme” başlıklı 6. maddesinde müracaatın nereye ve nasıl yapılacağı düzenlenmişken bu müracaatın kim veya kimler tarafından yapılacağı belirtilmemiştir.

Bu hususun Yönetmelikte düzenlenmemiş olması, Yönetmeliğin, Anayasa’ya ve Kanuna uygunluk denetiminden çıkması anlamına gelip İdareye (ormanların azaltılmasına yol açabilecek) keyfi işlem yapabilme olanağı vermekte olduğu ve belirsizlik doğurduğu açıktır.

Müracaatın kim veya kimler tarafından yapılacağının yönetmelikle düzenlenmemiş olması, Anayasanın 125, 169, 170; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2A maddesine, 4856 Sayılı çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2.maddesi “m” ve “v” bendlerine, ormanların korunmasıyla ilgili hükümlerine açıkça aykırıdır.

IV) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAMAYACAK YERLER” BAŞLIKLI 8. MADDESİ ANAYASANIN 44, 169, 170 VE 6831 SAYILI ORMAN KANUNU İLE, 2873 SAYILI MİLLİ PARKLAR KANUNU’NUN 1, 2, 4, 5, 10, 11, 13, 14, 15 MADDELERİNE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin “Orman Sınırları Dışına çıkarılamayacak Yerler” başlıklı 8 maddesi;“Yanan orman sahalarında hiçbir suretle, muhafaza ormanı, milli park alanları, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, izin ve irtifak hakkı tesis edilen ormanlık alanlarda ve 6831 sayılı Orman Kanununun 3 üncü maddesiyle orman rejimi içine alınan yerlerde bu niteliklerinin devamı süresince, orman sınırları dışına

çıkarma işlemi yapılamaz.” hükmüne amirdir.

Orman sınırları dışına çıkarılacak arazinin nitelikleri sayılarak kısıtlayıcı bir hüküm ile düzenlenmişse de, 8 Ekim 1984 tarihli aynı adlı (6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin) önceki yönetmelikte yer alan “Ağaçlandırma sahaları” 16 Mart 2007 Tarihli yönetmelikte sayılmamıştır.

Ve yine ilaveten, "... bu niteliklerinin devamı süresince ... " denilerek de idareye yine keyfi işlem yapma olanağı yaratılmağa çalışılmaktadır.

Örneğin; Yönetmelikte orman sınırları dışına çıkarılacak alanlardan sayılan “Tabiatı Koruma alanının” bu niteliğinin devam etmemesi hangi durumlarda söz konusu olabilecektir.?

Zira, 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’nda “mutlak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçalarını, “ şeklinde tanımlanmıştır. Tabiatı Koruma alanlarında bu niteliğin

kaybedilmesi nasıl olabilir ?

1982 Anayasası’nın 169.maddesinde belirtilen

“ Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

(6)

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz…...”

hükmü dikkate alındığında koruma ve sahaların genişletilmesi için Kanun koyma, tedbir alma, genel olarak bütün ormanların gözetiminin ÖNCELİKLE devlete verilmiş BİR GÖREV OLDUĞU açıktır.

BU İLKEDEN DE ANLAŞILAN ANAYASACA ORMANLARIN DEVAMLILIĞININ, HATTA ORMAN ALANLARININ GENİŞLETİLMESİ AMACINI TAŞIDIĞI AÇIKTIR.

Yukarıda sayılan sahalar her birinin özel değer arz ettiği sahalar olması bakımından sayılmış ve bu sahalarda orman sınırları dışına çıkarma işlemi yapılamayacağı belirtilmeye çalışırken "bu niteliklerinin devamı süresince" denilerek idarenin keyfi uygulamalarda bulunabilmesine yol açabilecek bir açıklama getirilmiştir.

Adı geçen sahaların niteliklerinin kaybı ancak konusu suç teşkil eden eylemlerle ya da felaketler neticesi olabilir ki, her felaket neticesi niteliğini kaybedip kaybetmeyeceği de değerlendirilir. Örneğin "yanan ormanların yerine yeniden orman yetiştirilir" hükmünden dolayı adı geçen sahalar uygulama kapsamı içerisinde olmazlar, insan eliyle yapılan tahribat neticesi uygulama kapsamına girebilecek midir? Girmemesi gerekir. Suç sayılan eylem neticesi sayılan özellikteki niteliğini kaybetmiştir. Devlet bu durumda Anayasa’dan ve yasaların kendisine verdiği görevini yerine getirmiş sayılamayacağından bu sahalarda orman devamlılığının sağlanması için Anayasanın vermiş olduğu

görevlerden dolayı gerekli tedbirleri derhal alması gerekir. Oysa yönetmelikte hem bu sahaları önemli kılarak sayma yöntemini seçmiş hem de "bu niteliklerinin devamı süresince" diyerek kendisine düşen “koruma” veya “mutlak koruma” görevini neredeyse ortadan kaldıran ve idareye keyfi bir uygulama alanı yaratarak, takdir yetkisinin sınırsız ve keyfi kullanabilmesi imkanı verilerek Anayasanın 44, 169, 170 ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 1, 2, 4, 5, 10, 11, 13, 14, 15. maddelerine aykırı bir düzenleme yapmıştır.

V) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “UYGULAMA” BAŞLIKLI 9. MADDESİ’NİN (2), (4) BENTLERİNDEKİ ORMAN

KADASTROSUNUN KESİNLEŞMESİ ŞART DEĞİLDİR İFADELERİNİN, 6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 2. VE ANAYASANIN 169, 170 MADDELERİNE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin 9.maddesinin (4.) bendinde “ Orman

kadastrosunun kesinleşmesi şart değildir “ ifadelerine yer verilmektedir.

a) Yönetmelik, devlet ormanlarında yapılacak uygulamalarla ilgilidir. (Yönetmeliğin 4 n maddesinde devlet ormanı gibi bir tanımlama ile devlet ormanı sayılan yerleri kapsadığı anlaşılmaktadır ki bu hususa da II/3 nolu bölümde itiraz gerekçeleri sunulmuştur.)

6831 sayılı kanunun 2A uygulamasının yapılabilmesi için ormanın sınırının tespiti gerekli olup, tespitte orman kadastrosunun kesinleşmesi ile sonuç kazanılır, Devlet ormanlarının sınırları belirlenir ve kesinleştirilir. Bu nedenle Yönetmeliğin 9.maddesinin 4.bendinde belirtilen 6831 sayılı Kanun’un 2 maddesinin A ve B bendi uygulamalarının başlayabilmesi için orman kadastrosunun kesinleşmesi şart değildir ibaresi hükmü de yasal mevzuata uygunluk göstermemekle birlikte belirsizlik de yaratmakta, yine tapuya güven ilkesi yönünden de Anayasanın 169 ve 170 maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

b) Yönetmeliğin 9. maddesinin 2. bendinde yer verilen; “6831 sayılı Orman kanununu 2.maddesinin (A) Bendinin uygulamaları, akabinde aynı kanunun 2.maddesinin (B) bendi uygulamaları yapılır. “ ifadesi Yönetmeliğin adından da anlaşılacağı gibi "6831 Sayılı Orman Kanunun 2.Maddesinin A Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliktir." Yani 6831 sayılı Orman kanununun 2A maddesinde böyle bir işlem (2B

(7)

Yasa koyucu bilerek ve isteyerek 2A ve 2B maddelerini ayrı ayrı düzenlemiştir. 2A maddesinde sadece orman içinde köyler halkının yararlanması için düzenlenirken, 2B maddesinde böyle bir sınırlama getirilmemiştir.

Bu açıklamalar ışığında; 2A ve 2B de yer alan arazilerin niteliğini farklı olmasına rağmen, Yönetmeliğin 9.maddesinin 2.bendi ile bu ayrım hiç dikkate alınmaksızın aynı değerlendirilmesi 2A arazilerinin 2B arazileri gibi

nitelendirilmesine yol açabilecektir ki bu durum 6831 Sayılı Orman kanununun 2 . maddesine ve Anayasanın 170.maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

VI) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TUTANAK SURETLERİ VE HARİTALARIN İLANI” BAŞLIKLI 26. MADDESİ’NİN “C” “D” “E” BENTLERİNDEKİ HAK SAHİBİ GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLER İFADELERİ, ANAYASA’NIN 2, 56. MADDESİ İLE, İYUK’NUN 2. MADDESİNE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin 26. maddesinin ilgili bentlerinde (Aynı zamanda 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 11.maddesinde) Dava açacak kişiler hak sahipleri olarak sayılarak tahdidi olarak belirtilmiştir. Buna göre dava açacaklar; Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Hak sahibi gerçek ve Tüzel kişilerdir. Bu husus da Anayasanın 56. maddesine aykırıdır.

Anayasanın 56. maddesinde;“çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmüne amirdir.

Anayasa’nın 56. maddesi hükmüyle çevrenin korunması konusunda vatandaşlara Anayasal bir ödev verilmiştir. Oysa kanunda ve yönetmelikte dava açabilecek kişiler sayılarak kısıtlanmış; "Hak sahibi" denilen kişiler de açıkça belirtilmemek suretiyle kimlerin "hak sahibi" olduğu belirtilmemiştir.

T.C. Anayasasının 2 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağımlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun değişik 2 nci maddesi ile idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmıştır.

İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat ihlali" olarak tanımlanan sübjektif ehliyet koşulunun sübjektif hak ihlallerinin giderilmesiyle birlikte idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında

belirlenmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda menfaat ihlali koşulu, davacının/davacıların idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gereği şeklinde tanımlanmış olup, dava açma ehliyetinin iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu durumda; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin bu durum gözönünde bulundurularak geniş yorumlanması suretiyle saptanacağı açıktır. (T.C. DANIŞTAY 10. DAİRE E. 2002/2180 K.- 2005/3958- T. 5.7.2005)

VII) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK YERLER HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TUTANAK SURETLERİ VE HARİTALARIN İLANI” BAŞLIKLI 3. MADDESİ’NİN “Ö” BENDİ, ANAYASA’NIN 44, 169. VE 170. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinin ö bendinde; “halihazır da tarımsal üretim yapılan” ifadesi ile Orman olan sahalarda açma ve benzeri yollarla tarım arazisine dönüştürülmüş

(8)

yerlerde de uygulama yapılmasına olanak verilmektedir.

Oysa bu tür eylemler Anayasanın 44.maddesi ,169 ve 170. maddelerinde ve 6831 sayılı Orman Kanununun

14,92,93,94,95 maddelerinde açıkça suç sayılan eylemlerdendir. Yönetmelikle yapılan bu düzenleme teşvikine neden olacaktır ki bu da Anayasanın 169. maddesine açıkça aykırıdır.

VIII) 16 MART 2007 TARİHİNDE RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN 6831 SAYILI ORMAN KANUNUNUN 2 NCİ MADDESİNİN (A) BENDİNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAKa YERLER

HAKKINDA YÖNETMELİĞİN “TUTANAK SURETLERİ VE HARİTALARIN İLANI” BAŞLIKLI 5. VE 6. MADDELERİ ANAYASANIN 2,5,10,13,35,36,40,44,46,125 VE 169. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

16 Mart 2007 Tarihinde Resmi Gazete’de Yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 Nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin 5 ve 6 maddelerinde geçen “komisyon” ile “ heyet” ifadelerinde BU OLUŞUMLARIN ÜYE BİLEŞİMLERİNE VE ÇALIŞMA DÜZENLERİNE hiçbir açıklama getirilmemektedir. ”komisyonların” Genel Müdürlüğün teklif ve Bakanlığın onayı ile “heyetlerin” ise Genel

Müdürlükçe hazırlanacak YÖNERGE ile oluşturulması öngörülmektedir. Daha önce orman sayılmış bir yerin artık “orman sayılmaması gibi çok önem arz eden bir kararı verecek olan komisyon ya da heyetin üye bileşimlerine orman kadastro komisyonları kadar bile açıklık getirilmeyen “komisyonlara” “heyetlere” bırakılması yine idareye her türlü keyfiliğe fırsat verecek düzenlemeler için dayanak oluşturmaktadır ki bu husus da yine Anayasanın

2,5,10,13,35,36,40,44,46,125 ve 169. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Emre Baturay ALTINOK- Ekoloji Kolektifi

(1) Doç. Dr. Yücel ÇAĞLAR “Siyasal İktidar Ormanlarımızdan Elini çekmiyor; Ormanlarımızda Şimdi De "2A" Sorunu Gündemde...” http://www.kirsalcevre.org.tr/

(2) Av. S. Selim AHIRLI “6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik çalışma Grubu Raporu” (Yayınlanmamış Ankara Barosu Kent ve Çevre Kurulu Raporu)

(3) Av. S. Selim AHIRLI, Av. Emre Baturay ALTINOK “6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik Raporu” (Yayınlanmamış Ankara Barosu Kent ve çevre Kurulu Raporu)

Referanslar

Benzer Belgeler

'Fidanlıkları birer birer kapatan bakanlığın elinde bu kadar fidan bulunmadığını' iddia eden Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı Mustafa Yumurtacı'ysa

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bugün bazı basın yayın organlarında, ''Rize İkizdere Vadisinin sit alanı ilan edilmesi üzerine, Hükümetin sit alanı ilan etme

3) Sözü edilen Eylem Plan ı; 81 ilin potansiyel ağaçlandırma alanlarını, 2006 sonuna değin yapılan çalışmaları, iklimi, topo ğrafyası, toprak yapısı ve bitki

Çevre ve Orman Bakanlığı, Tunceli Munzur Vadisi’ne yapılan Mercan Hidroelektrik Santralı’nın (HES) Milli Parklar s ınırları içinde olduğunu resmen kabul

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’de 1 milyon hektarı aşan 500’den fazla sulak alan bulunduğunu belirterek, suyun korunması ve gelecek nesillere aktarılması için

Bunun üzerine Gaziantep İl çevre ve Orman Müdürlüğünün teknik personelleri ile Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, Sivil Savunma Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü

Çevre ve Orman Bakanlığı’nca hazırlanan raporda, tarımsal üretimde kimyasal gübrelerin aşırı kullanımının, içme suyu ve di ğer yüzey sularında sağlık sorunlarına

Bilim adamları tarafından küresel ısınmanın Türkiye'ye olası etkileri üzerine hazırlanan senaryolarda, yaşanacak yağış azl ığı nedeniyle ülkenin en önemli su