Yapılan yeni bir çalışma, genetik değişikliğin ürünlerin verimliliğini azaltıyor olduğunu ortaya koyarken sürekli tekrar edilen iddiaları sarsarak büyüyen dünya gıda krizinin çözülebilmesi için, tartışmalı olan bu teknolojinin değiştirilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor.
Birleşik Devletler Kansas Üniversitesi’nde üç yıldır yürütülen çalışmanın bulgularına göre, genetiği değiştirilmiş soya geleneksel eşdeğerine oranla yaklaşık yüzde 10 daha az ürün veriyor.
Üniversitenin tarım bilimi bölümünden profesör Barney Gordon bu çalışmaya başlama nedenini “genetiği değiştirilmiş ekime dönen bir çok üreticinin ürünlerinin optimal koşullar altında dahi bekledikleri yükseklikte
olmamasını fark etmeleri” olarak açıklıyor ve ekliyor: “İnsanlar şu soruyu sormaya başlamıştı: ‘önceden elde ettiğim yükseklikte ürün alamaz duruma nasıl geldim?’”
Barney Gordon aynı alana genetiği değiştirilmiş Monsanto soya fasulyesi ve hemen hemen özdeşi olan geleneksel çeşitini ekti. Genetiği değiştirilmiş tohum dönüm başına 70 kile ürün verirken diğer çeşitten dönüm başına 77 kile ürün alındı.Genetiği değiştirilmiş ürün miktarı ancak ekstra manganez eklendiğinde arttı.
Nebraska Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma da daha öncekini doğrular nitelikte. Genetiği değiştirilmiş başka bir Monsanto soya en yakın geleneksel akrabasından yüzde 6, genetik değişikliğe uğramamış en iyi cins soyadan ise yüzde 11 daha az oranda ürün verdi.
Nebraska’daki çalışma iki önemli faktörün etkili olduğunu gösteriyor. Birincisi bir ekim alanını modifiye etmenin zaman alması, bu gerçekleştirilirken de daha iyi konvansiyonel ürünlerin geliştiriliyor olması. Bu geçiş süresinin verimde ‘düşüş’e neden olacağı genetik değişikliği destekleyen Birleşik Devletler tarım bölümü tarafından da kabul ediliyor.
Genetiği değiştirilmiş ürünlerin en yakın geleneksel benzerlerinden daha kötü olması ikinci bir faktörün de etken olduğunu gösteriyor; modifikasyon süreci verimliliği düşürüyor. Kansas’daki çalışma bu sürecin nasıl geliştiğini açıklıyor.
Monsanto, Kansas çalışmasındaki bulgulardaki düşüşün boyutlarının şaşırtıcı olduğunu ancak bunun verimin düşmesinden kaynaklı olmadığını açıkladı. Monsanto, soyanın verimliliğinin artması için işlemden geçirilmediğini, şimdi bu yönde çalışıldığını belirtti.
Şirketin bu amacına ulaşmak için daha kompleks bir modifikasyona ihtiyaç duyacağı yapılan eleştirilerde şüphe duyulan nokta. Ve buna ek olarak dünya gıda krizini öngören ilk kişilerden biri olan Lester Brown’un (
Washington’daki Dünya Planlama Enstitüsü başkanı ) belirttiğine göre bu alanların fizyolojisi verimliliklerinin sınırına dayanış durumda.
Geçtiğimiz hafta bu alanda yapılan en büyük çalışmanın sonuçları elde edildi; International Assessment of Agricultural Science and Technology for Development, genetiği değiştirilmiş ürünlerin dünyadaki açlığa bir yanıt olmadığını açıkladı.
Çalışmanın başkanlığını yapan profesör Bob Watson e ğer genetiği değiştirilmiş organizmaların dünyadaki açlığa bir çözüm olup olamayacağı sorulursa yanıtın “kısaca hayır” olacağını söylüyor.
Geoffrey Lean independent 20 Nisan 2008
çeviren: ekoloji kolektifi