• Sonuç bulunamadı

TAŞINMAK Çiğdem A. Öztokmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TAŞINMAK Çiğdem A. Öztokmak"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

68

Ö Y K Ü

Babası öldüğünde Philip altı, Elizabeth ise dört yaşındaydı. Sürekli ağlayan anneleri, onlarla ilgilenemezken evi geçindirmek Philip’e düşmüştü. Annesi, uzun bir süre bu ölümü atlatamamıştı. Philip de okula gidemedi, çat pat sökmeye başladığı harfleri bile zamanla unuttu. En azından Elizabeth okumalıydı. Bu da Philip’e bağlıydı.

O küçük yaşında ailesini geçindirmek için ne yapabilirdi ki?

Philip’in amcası müzisyendi. Üçüncü sınıf gazinolarda, yine üçüncü sınıf şarkıcıların arkasında çalıyordu. Özellikle vurmalı çalgıları sevse de onu her tür çalgının başında görmek mümkün- dü. Amcası, Philip’in çalışmak istediğini duyunca ona gazinoda garsonluk ayarladı ama Philip, küçüklüğünden beri müziğe ol- dukça hevesliydi ve gözü sürekli işini aksatan şişman gitarcının yerindeydi. “Ben olsam orada ah, ne güzel çalarım! Hem de her gün.” diye iç geçirirdi, çoğu zaman.

Ara sıra akşamları herkes dağıldıktan sonra gitarı alırdı eline -parmakları çok acısa da çaldıkları bir şeye benzemese de- çalar- dı kendince. Amcası ona gitar çalmayı öğretme taraftarı değildi çünkü Philip’in babası, onu müzik tutkusu yüzünden hep aşağıla- mıştı. Küçükken az kırmamıştı mızıkasını, flütünü ama Philip’in ne suçu vardı? İşte işe aldırtmıştı, yeterdi. Philip, 15 yaşına kadar o lokantada ve birçok yerde çalıştı. Amcası dâhil kimse ona gitar çalmayı öğretmese de o, öğrenmişti. Artık çok güzel gitar çalı- yordu. Amcasından bile güzel. Elizabeth de şimdi 13 yaşındaydı.

Ağabeyinin çaldıklarını dinlemek dışında müzikle pek ilgilenmi- yordu. Annesinin de akli dengesi tam bozulmamakla beraber pek de aklı başında birisi gibi davrandığı söylenemezdi. Ne kimseye

TAŞINMAK

Çiğdem A. Öztokmak

TÜRK DİLİ OCAK 2020 Yıl: 69 Sayı: 817

(2)

69 ..Çiğdem A. Öztokmak..

OCAK 2020 TÜRK DİLİ

bir faydası ne de bir zararı vardı. Kendi hâlinde çamaşır yıkar, ütü yapar, yemek pişirirdi.

Philip’in müzisyen arkadaşları da olmuştu. Frank mızıka, Silver akordeon, Jhon da mandolini çok güzel çalıyordu. Çok hevesliydiler ve gerçekten gü- zel çalıyorlardı. Bir gün radyoda bir müzik yarışması ilanı duydular ama sadece o kadar. Radyonun pili bitmişti ve devamını duyamamışlardı. O günden sonra Philip’in aklı hep bu yarışmadaydı. Keşke yedek pilleri ol- saydı. Yarışmaya katılmayı çok istiyordu ama nasıl?

Hava çok soğuktu, rüzgâr da vardı. Parkın bir köşesinde hüzünle oturan Philip’i yerinden kaldırmıştı hatta. Sinirli ve hızlı adımlarla yürüyen Phi- lip’in yüzüne rüzgâr, bir gazete kâğıdı yapıştırmıştı. İyice sinirlenip gaze- teden yüzüne bulaşan çamuru silmeye başlayan Philip, gazetede müzik yarışmasının haberini gördü ama tam okuyamıyordu, katlayıp sevinçle akşam Elizabeth’e okutmak üzere cebine koydu. O sevinçle yolları nasıl yürüdü bilemedi. Bunun Tanrı tarafından kendisine gönderilen bir şans olduğunu düşünerek… Akşam sevinçle gazete parçasını küçük ellerine alıp okuyan Elizabeth, yarışmanın Philedelphia’da bir sonraki ayın sonun- da olduğunu söyledi. “Önce mektupla yarışmaya katılmak istediğini bildi- receksin, sonra onlar seni çağıracakmış.” dedi ağabeyine dönerek.

Kalemi sımsıkı saran o küçük eller, Philedelphia’daki jürilere güzel bir mektup yazdı. Merakla beklenen dört haftadan sonra cevap geldi. Yarış- maya kabul edilmişlerdi. Bir hafta içinde bekleniyorlardı. Nasıl sevinçliy- diler bunu anlamak çok da zor değildi.

Elimdeki gazete parçası, 1981 yılına ait ve onların Philedelphia’ya gider- ken yaşadıkları coşkuyu ölümsüzleştirmişti. Erkeklerin arasından kafa- sını resme sokmaya çalışan Elizabeth’in sadece gözleri gözükse de o anki heyecanını anlamak için yeterliydi. Philip’in başında kasketi ve sevinçle çaldığı gitarı şimdiden yarışmayı kazanmış kadar mutlu gözükmesine yetmiş. Silver elindeki akordeonu, Frank mızıkayı, Jhon da mandolini hiç bu kadar hevesle çalmamışlardı herhâlde. Yüzlerindeki bu mutlu ifade, ya- rışmadan sonra da sürdü mü bilemiyorum. Gazetede sadece siyah beyaz bu resim ve altında “Best Musician yarışmasına katılmak üzere Philedelp- hia’ya uğurlanan dört genç…” yazıyor. Sonları ne oldu merak ettim. Yeni taşındığımız bu evdeki rafları biraz daha kurcalarsam yeni bir gazete par- çasında sonlarını bulur muyum acaba?

Bu gazeteyi kim aldı, kim okudu, neler hissetti, bu kısmı neden sakladı;

Philip’in hikâyesi gerçek miydi; sıradan bir insan neden gazetede konu edilmişti; Philip, bugün ünlü bir gitarist miydi? Sahaftan aldığın bir kitabı okumak gibi, daha önce başkasının oturduğu eve taşınmak.

Referanslar

Benzer Belgeler

Jfat’ın, Yunan Antologyası’ndan yaptığı çevirilerden oluşan ‘Çok Eski Bir Günbatımı’, erken Bizans ve Bizans ortaçağı şiiri üstüne hazırlanmış bir

Asıl ismi Mehmet Ziya olan Gökalp 1876 da doğdu, idadiyi bitirdikten sonra amcası Habib efendiden arapça ve farsça, kendi kendine de fransızca

Furthermore, although, RR tended to decreases during the anaesthesia procedure in both groups, presence of a sharp decrease in RR values and occurrence of respiratory

In the family type, the three generations of one family pay the health care cost burden of the most important, single elderly households pay the lightest of the health care

Buna göre her bir burun deliği tarafından algılanan koku yoğunlukları karşılaştırılıyor ve yüksek yoğunluk hissedilen burun deliğinin ava daha yakın olduğu

Oysa, 251 milyon y›l önce, Permiyen döneminin sonunda meydana gelen çok daha büyük çapl› yok oluflun nedeni hala tart›flmal›.. Bulgular, Permiyen dönemi sonunda deniz

Bu kuvvet, iki m›knat›s›n benzer kutuplar› birbirine yaklaflt›r›l- d›¤›nda itme kuvveti, z›t kutuplar› yaklaflt›r›ld›¤›ndaysa çekme kuvveti biçi- minde etki