• Sonuç bulunamadı

Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma kitaplarındaki kelime sıklığı ve seviyelere göre sözcük hazinesi çalışması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma kitaplarındaki kelime sıklığı ve seviyelere göre sözcük hazinesi çalışması"

Copied!
231
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN

DERS VE OKUMA KİTAPLARINDAKİ KELİME SIKLIĞI VE

SEVİYELERE GÖRE SÖZCÜK HAZİNESİ ÇALIŞMASI

MURAT AYDIN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜRKÇE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden

itibaren

(12) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı

: Murat

Soyadı

: AYDIN

Bölümü

: Türkçe Eğitimi

İmza

:

Teslim tarihi : 01.06.2015

TEZİN

Türkçe Adı : Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Kullanılan Ders ve Okuma

Kitaplarındaki Kelime Sıklığı ve Seviyelere Göre Sözcük Hazinesi Çalışması

İngilizce Adı : Word Frequency of Course and Reading Books Used Teaching

Turkish As a Foreign Language and Vocabulary Study According to Levels

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm

kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve

bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Murat AYDIN

İmza:

(4)

iii

Jüri onay sayfası

Murat AYDIN tarafından hazırlanan “Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde

Kullanılan Ders ve Okuma Kitaplarındaki Kelime Sıklığı ve Seviyelere Göre

Sözcük Hazinesi Çalışması” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile

Gazi Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak

kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Fatma AÇIK

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Başkan: Prof. Dr. Ayşe KIRAN

Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Hacettepe Üniversitesi

Üye: Prof. Dr. Fatma AÇIK

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Üye: Doç. Dr. Ömer ÖZKAN

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Tez Savunma Tarihi: 23/06/2015

Bu tezin Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları

yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

iv

TEŞEKKÜR

“Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Kullanılan Ders ve Okuma Kitaplarındaki

Kelime Sıklığı ve Seviyelere Göre Sözcük Hazinesi Çalışması” adlı araştırmamda konu

seçiminden başlayarak araştırmanın her aşamasında desteğini esirgemeyerek tavsiye ve

eleştirileriyle bana yol gösteren değerli hocam Prof. Dr. Fatma AÇIK’ a; kavramsal

çerçevedeki katkılarından dolayı kıymetli hocam Prof. Dr. Ayşe KIRAN’ a; verilerin

toplanması, taranması noktasında yardımcı olan saygıdeğer hocam Doç. Dr. Ömer

ÖZKAN’ a ve Yrd. Doç. Dr. Tuğrul BALABAN’ a; tezin teslim sürecindeki

yardımlarından dolayı Araştırma Görevlisi arkadaşım Hatice VARGELEN’ e; verilerin

çözümlenmesi sürecindeki yardımından dolayı sevgili eşim Derya AYDIN’ a ve yüksek

lisans eğitimimin başından sonuna kadar bana inanan ve beni destekleyen aileme sonsuz

teşekkür ederim.

(6)

v

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN

DERS VE OKUMA KİTAPLARINDAKİ KELİME SIKLIĞI VE

SEVİYELERE GÖRE SÖZCÜK HAZİNESİ ÇALIŞMASI

(Yüksek Lisans Tezi)

Murat AYDIN

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Haziran 2015

ÖZ

Bu çalışma, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde A1, A2, B1, B2, C1 seviyelerinde hangi

kelimelerin kullanılması gerektiğini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada nitel

araştırma yöntemi kullanılmıştır. Öncelikle yurt içi ve yurt dışında yabancı dil olarak

Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma kitapları incelenmiş ve hangi seviyede hangi

kelimelerin kullanıldığı tespit edilmiştir. Kelime sıklığı ile ilgili yapılmış yerli ve yabancı

çalışmalar örnek olarak gösterilmiştir. Daha sonra Avrupa Dilleri Ortak Başvuru Metni ile

ilgili bilgi verilmiş ve bu sisteme bağlı olarak hangi seviyede hangi kelimelerin öğretilmesi

gerektiği ile ilgili kelime listesi hazırlanmıştır.

(7)

vi

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler

: Kelime, seviye, sıklık, söz varlığı

Sayfa Adedi

: 214

(8)

vii

WORD FREQUENCY OF COURSE AND READING BOOKS USED

TEACHING TURKISH AS A FOREIGN LANGUAGE AND

VOCABULARY STUDY ACCORDING TO LEVELS

(M.S Thesis)

Murat AYDIN

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCE

June 2015

ABSTRACT

This study is made to determine to use vocabulary in which levels as A1, A2, B1, B2, C1

in teaching Turkish as a foreign language. In this study, qualitive research method is used.

First of all, course and reading books that used for teaching Turkish as a foreign language

are examined that is in domestic and abroad and determined in which level which words. It

is shown local and foreign studies about word frequency as a sample. And then

information is given about Common European Framework of Reference For Languages

and word list is prepared for all levels.

(9)

viii

Science Code :

Key Words : Word, level, frequency, vocabulary

Page Number : 214

(10)

ix

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ………... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ……… ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ……….. iii

TEŞEKKÜR ………. iv

ÖZ ……….. v

ABSTRACT ……… vii

İÇİNDEKİLER ……… ix

TABLOLAR LİSTESİ ……… xii

ŞEKİLLER LİSTESİ ………. xiii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ……….. xiv

BÖLÜM 1 ………..

1

GİRİŞ ………..

1

Problem Durumu ... 1

Araştırmanın Amacı...

3

Araştırmanın Önemi ... 3

Varsayımlar ………... 4

Sınırlılıklar ………. 4

Tanımlar………... 5

BÖLÜM 2 ………..

7

YÖNTEM ………...

7

(11)

x

Araştırmanın Modeli ………... 7

Evren ve Örneklem ………... 7

Ölçme Araçları/Veri Toplama Araçları ……… 7

Verilerin Toplanması ……….. 7

Verilerin Analizi ……….. 8

Yöntem ………. 8

BÖLÜM 3

………...

11

İLGİLİ ALANYAZIN

………

……….

11

Kelime ... 11

Tanımı, Kapsamı... 11

Kelime Oluşturma... 13

Kelime-Gösterge İlişkisi ... 16

Kelime-Kavram İlişkisi ... 17

Kelime Edinimi... 19

Söz Varlığı ……….. 20

Türkçenin Söz Varlığı ………... 20

Söz Varlığı-Sıklık İlişkisi ... 21

Söz Varlığının İçerdiği Ögeler... 26

Temel Söz Varlığı ... 28

Etken ve Edilgen Söz Dağarcığı ... 28

BÖLÜM 4

………..

31

SÖZ VARLIĞI AÇISINDAN YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE

ÖĞRETİMİ DERS VE OKUMA KİTAPLARI

………..

31

Ders Kitabının Tanımı ve Özellikleri ……….. 31

Bir Öğretim Aracı Olarak Ders Kitapları ……….. 33

(12)

xi

Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Başvuru Metni Doğrultusunda Ders ve

Okuma Kitapları………... 36

BÖLÜM 5

……….. 41

BULGULAR ve YORUM

……… 41

Seviyelere Göre Ders Kitapları ……….………... 41

Tüm Seviyelere Göre Ders Kitaplarındaki Kelimeler ……...……… 46

Seviyelere Göre Okuma Kitaplarındaki Kelimeler ……… 136

Seviyelere Göre Okuma Kitapları ……… 160

BÖLÜM 6

………. 165

SONUÇ ve TARTIŞMA

……….. 165

Temalara Göre Kelime Listesi ……..………. 165

Tüm Seviyelere Göre Kelime Listesi ………. 183

(13)

xii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 Türkçeye Giren Yabancı Kelime Sayıları ………... 15

Tablo 2 Türkçeden Diğer Dillere Geçen Kelime Sayıları ……… 16

Tablo 3 Pierce’nin Türkiye Türkçesindeki Sıklık Dizgesi ………... 23

Tablo 4 İlyas Göz’e Ait Kelime Sıklığı Sözlüğündeki İlk 100 Kelime ve Sıklığı ……... 24

Tablo 5 Ortak Başvuru Metni Seviyeleri ve Madde Başı Sözcük Sayıları …………... 26

Tablo 6 Ders Kitaplarındaki Dil Seviyeleri ve Madde Başı Sözcük Sayıları ………….. 42

Tablo 7 Gazi TÖMER Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi .………... 46

Tablo 8 Gökkuşağı Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi ………... 67

Tablo 9 İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi ……….. 90

Tablo 10 İzmir Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi ……… 98

Tablo 11 Lale Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi ………. 103

Tablo 12 Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti Kelime Listesi …………... 110

Tablo 13 Gökkuşağı Temel Seviye Okuma Kitaplarındaki Kelime Listesi ………. 136

Tablo 14 Lale Temel Seviye Okuma Kitaplarındaki Kelime Listesi ………... 155

Tablo 15 Temalara Göre Kelime Tablosu ……… 165

(14)

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1 A1 Seviyesindeki Ders Kitapları ……….... 43

Şekil 2 A2 Seviyesindeki Ders Kitapları ……… 44

Şekil 3 B1 Seviyesindeki Ders Kitapları ……… 44

Şekil 4 B2 Seviyesindeki Ders Kitapları ……… 45

Şekil 5 C1 Seviyesindeki Ders Kitapları ……… 45

Şekil 6 Gökkuşağı Temel Seviye Okuma Kitapları ………. 160

Şekil 7 Lale Temel Seviye Okuma Kitapları ……….. 162

(15)

xiv

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

MEB

Millî Eğitim Bakanlığı

OBM

Ortak Başvuru Metni

TDK

Türk Dil Kurumu

(16)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Bu bölümde problem durumu, araştırmanın amacı, araştırmanın önemi, varsayımlar,

sınırlılıklar, tanımlar yer almaktadır.

Problem Durumu

Türkiye’nin devletlerarasındaki ve özellikle bölgesindeki etkisinin artması ve çekim

merkezi haline gelen bir ülke olmaya başlaması Türkçenin de aynı derecede etkisinin ve

gücünün artmasına vesile olmuştur. Bu nedenle Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi

giderek önem kazanmaktadır.

Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi yapılırken yaşayan dille birlikte, günlük konuşma

dilinin öğretilmesi de çok önemlidir. Çünkü dil öncelikle iletişim kurma açısından en

önemli araçtır. İletişim için öncelikle ihtiyaç duyulan sözcüklerin bilinmesi gereklidir.

Bu araştırmanın da konusu olan yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sözcük hazinesi ve

kelime sıklığı üzerine bilimsel çalışmaların yapılmasının yanında, çok az sayıda olan

yabancı dil olarak Türkçe öğrenenler için hazırlanan sözlüklerin, kelime dağarcığını

geliştirecek olan sözcük listelerinin oluşturulması ve yenilenmesi, Türkçenin öğretimi

sorununu çözme adına önemli bir yere sahiptir.

Söz varlığından kasıt bir dilde bulunan kelimeler, deyimler, atasözleri, kalıplaşmış ifadeler,

terimler yani kullanımda olan dil yetisinin söz kısmında yer alan bölümdür. Sözcük

hazinesi ise dil yetisinin somut söz kısmında olan bölümüdür. Söz varlığı oluşturmak

sadece sözcüklerin, deyimlerin, ikilemelerin açıklamaları verilerek sıralanması değildir. Bu

sözcüklerin hangi aşamalarda verilmesi gerektiği de üzerinde önemle durulması gereken

bir husustur.

(17)

2

Dilin kültürün taşıyıcı olduğu gerçekliğinden yola çıkarak söz varlığının kültür değerlerini,

kavram dünyasını, yaşam biçimlerini öğrenmedeki rolü de unutulmamalıdır. Türkçenin söz

varlığının yazılı ve sözlü edebi eserlerden yararlanarak tespit edilmesi; bu tespit sırasında

kelimelerin kökenlerinden ziyade dilimizde kazandığı anlamlara ve inceliklere bakmak da

fayda vardır.

Söz varlığı ile ilgili çalışmaların başında kelime sıklığı listeleri ve sözlükleri gelmektedir.

Ölker’e (2011) göre bütün dillerde kullanım açısından öne çıkan kelimeler vardır. Bu

kelimeler dili konuşanların eğitim durumlarından, yaş gruplarına kadar birçok faktörden

etkilenir. Kelime sıklığı, bir dilde kullanılan kelimelerin birbirlerine oranla kullanım

sıklığını ortaya koymaktadır. Hangi kelimenin ne kadar sıklıkla kullanıldığını taramalar

yaparak öğrenebiliriz. Bu araştırmada kelime sıklığı listeleri birkaç basamaktan geçtikten

sonra oluşturulmuştur. Öncelikle araştırma konumuz olan yabancı dil olarak Türkçe

öğretiminde kullanılan ders ve okuma kitapları tarayıcı vasıtasıyla bilgisayara aktarılmış,

ikinci aşamada bilgisayara aktarılan metinlerde meydana gelen bozulmalar düzeltilmiştir.

Eksik veya yanlış bir şekilde bilgisayar ortamına aktarılan kelimeler ilgili kitaplar kontrol

edildikten sonra gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Üçüncü aşamada ise bağlam düzeltmeleri

yapılmıştır. Türkçedeki anlam zenginliği ve sesteş kelimelerin bulunması kitaplarda geçen

kelimelerin tek tek okunmasını gerekli kılmıştır. Örneğin “yüz” kelimesi geçen bir kitapta

bu sözcüğün “sayı mı, surat mı, yoksa yüz- fiili mi” olduğunun anlaşılması için metinlere

bakmak gerekmiştir. Bir diğer düzeltme de birleşik yapılar ile ilgilidir. Hem isimlerle hem

de yardımcı fiillerle oluşturulan birleşik yapılarda sadece birinci sözcük sıklık sayma

işlemine dâhil edilmiştir. Bu yüzden ders ve okuma kitaplarındaki bütün kelimelerin metin

içerisindeki anlamı ve birleşik yapı olup olmadığı ele alınmıştır. Bağlam düzeltmeleri

yapıldıktan sonra dördüncü aşamada özel isimlerin, “de / da” bağlaçlarının, soru takılarının

ve rakamların ayıklanması işlemi yapılmıştır. Özel isimler yani şahıs adları silinmiş fakat

kurum-kuruluş isimleri listede yerini almıştır. Kelime sıklığı listesi hazırlamanın son

aşaması ise hangi kelimenin hangi dil seviyesinde olması gerektiğidir. Avrupa Dilleri

Ortak Çerçeve Metni’nde belirtilen ölçütler esas alınarak kelime sıklığı listesi son hâlini

almıştır.

Bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma

kitaplarındaki mevcut söz varlığının tespiti, hangi kelimelerin ne kadar sıklıkla kullanıldığı

ve tüm seviyelere göre olması gereken kelimeler üzerinde durulacaktır.

(18)

3

Araştırmanın Amacı

Bir dili öğretmede en önemli unsurların arasında hiç kuşkusuz kelimeler bulunur. Bu

araştırmanın amacı da yabancı dil olarak Türkçe öğretilirken hangi seviyelerde, hangi

kelimelerin kullanılması gerektiğini tespittir. Bu tespiti yapabilmek için de Türkiye’de ve

yurt dışında yabancı dil olarak Türkçe için kullanılan ders ve okuma kitapları incelenerek,

bu kitaplarda hangi kelimelerin kullanıldığı araştırılacak ve bu bağlamda kelime kullanım

sıklığı listeleri oluşturulacaktır. Ardından tüm seviyelere göre sözcük hazinesi tespit

çalışması yapılacaktır.

Araştırmanın Önemi

Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran, insan topluluklarını bir yığın ve kütle olmaktan

çıkaran yaşayan bir iletişim aracıdır (Kaplan, 2006). Biz dil ile iletişim kurarken belli

anlam ve görevi olan kelimelerden yararlanırız. İfade etmek istediğimiz duygu veya

düşünceyi kelimeler aracılığıyla insanlara aktarırız. Dil bir kâğıda da benzetilebilir:

Düşünce kâğıdın ön yüzü, ses ise arka yüzüdür. Kâğıdın ön yüzünü kestiniz mi, ister

istemez arka yüzünü de kesmiş olursunuz. Dilde de durum aynı: Ne ses düşünceden

ayrılabilir, ne de düşünce sesten

(Saussure, 1998 ).

İnsan, içinden geçen duygu ve

düşüncelerini başkalarıyla paylaşmak için kelimeleri kullanır (Özdemir, 1969). Dil ile ilgili

önemli çalışmalar gerçekleştirmiş olan Porzig (2003), dilin kendini sürekli yenileyen

dinamik bir kavram olduğunu gerçeklikten bir parçayı dış dünyadan bir olguyu kastetmek

gücüne sahip ve bununla görevli olduğunu ortaya koymuştur. Banguoğlu (1998) ise dili,

insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları sesli bir işaret sistemi ve en mükemmel

anlatma vasıtası olarak tanımlamaktadır.

Dil öğretiminde kelime öğretimi önemli bir yere sahiptir. Temel dil becerileri olan okuma,

konuşma, dinleme, yazma öğretimi ve dil bilgisi öğretiminde sözcüklerin önemi ortadadır.

Dil öğretiminde kelimeler matematikte problem çözmede yer alan formüller gibidir. Yeteri

kadar kelime bilgisine sahip olunmadan dil etkili bir şekilde kullanılamaz; yazma konuşma

eylemleri gerçekleştirilemez. Kelime öğretiminde başlıca hedef, öğretilecek olan kelimenin

en kısa zamanda etkili ve anlamlı bir şekilde öğrenciye sunulmasıdır. Diğer bir önemli

özellik ise hedef kelimenin öğrencinin seviyesine uygun olması ve bu kelimelerin

tespitinin öğretmen tarafından önceden yapılması ve hangi yöntemle öğretileceğinin

planlanmasıdır (Taşdemir, Bilkan ve Can, 2004).

(19)

4

Söz varlığını ve kelime sıklığını belirlemeye yönelik çalışmalar sınırlı sayıdadır. Özellikle

yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde böyle bir çalışmaya pek rastlanmamıştır. Dünyada

yaygın olarak konuşulan dillerin kelime sıklığı çalışmaları ve o dilin daha çabuk

öğrenilmesini sağlayan kelime kitapları vardır. Bu tarz kitaplara İngilizce için (McCarthy

ve O’Dell, 2006) “English Vocabulary in Use”, “Sat Vocabulary Lighting”, “Vocabulary

Building”, Almanca için “German Vocabulary Builder”, Fransızca için “French

Vocabulary”, İspanyolca için “SpanishVocabulary”, ve Arapça için “Build Your Arabic

Vocabulary” adlı kitapları örnek olarak verebiliriz. Kelime sıklığı çalışmaları yapmak,

Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenenlerin yanında ana dili olarak öğrenenler için de hangi

kelimelerin öğretileceğinin belirlenmesi noktasında çok faydalı olacaktır. Bunun yanında

kelime sıklığı çalışmaları, temel söz varlığının ve sözcük hazinesinin oluşturulmasında,

dilin gelişim süreci hakkında fikir edinmede, metin çözümlemelerinin daha sağlıklı

yapılmasında ve kelimelerden hareketle kültür değişimini anlamada katkı sağlayacaktır. Bu

şekilde Türkçede kelime ve her seviyeye göre hazırlanmış okuma kitaplarıyla ve kelime

sıklığı ve söz varlığı çalışmalarıyla daha sistemli ve kolay öğrenilir bir dil olmasına

katkıda bulunabilir.

Varsayımlar

Bu çalışma, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma kitaplarıyla

ilgili tüm dil seviyelerine göre bir kelime sıklığı ve kelime listesi çalışması yapılmadığı

varsayımından hareketle planlanmıştır.

Sınırlılıklar

Araştırmada toplanan veriler kelime sıklığı ve sözcük hazinesini belirlemeye yönelik

olarak yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan beş farklı yayınevinin hazırladığı

altı Türkçe öğretim setinden oluşan 21 ders kitabı ve üç farklı setten oluşan 20 okuma

kitabı olmak üzere toplam 41 kitap ile sınırlıdır.

Ders kitapları şunlardır; Ankara Üniversitesi TÖMER’in hazırladığı Yeni Hitit Yabancılar

İçin Türkçe Öğretim Seti (3 kitap), Dilset yayınlarının Gökkuşağı Türkçe Öğretim Seti (5

kitap) ve Lale Türkçe Öğretim Seti (3 kitap), Gazi Üniversitesi TÖMER’in hazırladığı

Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti (5 kitap), İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi tarafından

hazırlanan İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti (3 kitap), Dokuz Eylül

Üniversitesi DEDAM tarafından hazırlanan İzmir Yabancılar İçin Türkçe Öğretim Seti (2

kitap).

(20)

5

Okuma kitapları ise; Dilset yayınlarının hazırladığı Gökkuşağı Türkçe Öğretim Seti

Okuma Kitapları Serisi; Temel Seviye (9 kitap) ve Orta Seviye (5 kitap), Lale Türkçe

Öğretim Seti Okuma Kitaplarıdır (6 kitap).

Tanımlar

Söz varlığı: Bir dilin bütün kelimeleri; bir kişinin veya bir topluluğun söz dağarcığında yer

alan kelimeler toplamı Türkçenin kelime hazinesi, deyimleri, atasözleri, terimleri vb.

Sözcük dağarcığı: Bir bireyin kullandığı ya da bir bütüncede yer alan sözcüklerin tümü.

Sözlük: Bir dildeki sözlüksel birimlerin tümünü ya da bir bölümünü bir başka dildeki

karşılıklarıyla sunan eser.

Kelime sıklığı: Bir kelimenin kullanılma oranı, frekans.

Dil edinimi: Bir dili doğal ortamlarda okul eğitimine gerek olmadan öğrenme süreci.

Gösterge: Bir şeyi belli etmeye yarayan şey, belirti, im, işaret, dilsel bir gösterenle bir

gösterilenin birleşmesinden doğan birim.

(21)
(22)

7

BÖLÜM 2

YÖNTEM

Araştırma Modeli

Türkiye’de ve yurt dışında yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma

kitaplarındaki kelime sıklığını tespit etmek için yapılan bu çalışmada betimsel tarama

modeli kullanılmıştır.

Tarama modeli, var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlar. Araştırmaya

konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya

çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez. Önemli olan,

bilinmek istenen şeyin gözlenip, belirlenebilmesidir (Karasar, 2012).

Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın çalışma evrenini yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan 21 tane

ders kitabı ve 20 tane okuma kitabı olmak üzere toplam 41 kitap oluşturmaktadır.

Ölçme Araçları/Veri Toplama Araçları

Bu çalışmada kullandığımız ölçek sıralama ölçeğidir. Kelime sıklığı listelerini oluştururken

hangi kelimenin ne kadar az ya da ne kadar çok kullanıldığını göstermek amacıyla sıralama

yapılmıştır. Bu yapılan sıralamalar metin sıklığı çözümleyicisi programları ile

gerçekleştirilmiştir. Bilgisayar ortamında taranan ve sıklığı ölçülen kelimelerin kontrolü ise

tek tek araştırmacı tarafından yapılmıştır. Ayrıca araştırmamızda nitel araştırma

tekniklerden ve

“Microsoft Excel” programından

yararlanılmıştır.

Verilerin Toplanması

Araştırmamızın verileri, var olan kayıt ve belgeleri inceleyerek veri toplama tekniği olan

doküman incelemesi ile toplanmıştır.

(23)

8

Nitel araştırma tekniklerinden biri olan doküman incelemesi araştırılması hedeflenen olgu

veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar” (Yıldırım ve

Şimşek, 2005).

Araştırmamızda kullandığımız dokümanlar Türkçe ders ve okuma kitaplarıdır. Bu

kitaplarda geçen bütün kelimeler kendi seviyesine göre bir havuzun içine atılmıştır ve o dil

seviyesindeki sözcük dağarcığı tespit edilmiştir. Havuz oluşturulurken öncelikle ele alınan

materyaller yani kitaplar tarayıcı vasıtasıyla taranmış ve bilgisayar ortamına aktarılmıştır.

Verilerin Analizi

Araştırmamızın verileri metin içeriği toplama ve analiz etme tekniği olan içerik analizi ile

işlenmiştir. Araştırmada toplanan veriler bilgisayar ortamına aktarılmış ve kelime sıklığını

ortaya çıkarmaya yarayan programların işletilmesiyle veri analizi yapılmıştır. Türkçenin

yapısına uygun bir şekilde bağlam düzeltmeleri yapıldıktan sonra kelimelerin yalın halleri

tespit edilmiş ve Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Başvuru Metni ölçütleri esas alınarak tüm

dil seviyelerine göre kelime sıklığı listeleri oluşturulmuştur.

Yöntem

Araştırmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan ders ve okuma

kitaplarındaki kelimeler incelenerek sözcük hazinesinin belirlenmesinde aşağıdaki

yöntemlere başvurulmuştur:

1. Kitaplar “alfabetik sıra” esas alınarak incelenmiştir.

2. Kitaplardaki kelimeler yalın duruma getirilmiştir.

3. Hitap ifadeleri kalıplaşmış kabul edilmiştir (efendim, canım, yavrum vb.).

4. Şahıs isimleri dizinde yer almamıştır.

5. Rakamlar ve “mi” soru eki dizinden çıkarılmıştır.

6. Fiilimsilerden zarf-fiil ve sıfat-fiil ekleri çıkarılmıştır. İsim-fiiller dizine dâhil

edilmiştir.

7. Fiillerin olumsuzluk hâlleri dizinde gösterilmemiştir.

(24)

9

9. Fiillerin edilgen hâlleri korunmuştur.

10. Yardımcı fiiller (etmek, olmak vb.) kalıplaşmış kabul edilerek, kendilerinden

önceki sözcük ile birlikte, o sözcüğün dizini altında gösterilmiştir.

11. Fiillerin -me/-ma ve -ış/-iş’li şekilleri korunmuştur.

12. “-lı” ve “-sız” ekini almış sözcüklerden Türkçe Sözlük’te yer almayanlar dizine

alınmamıştır.

13. Zarf türündeki sözcükler kalıplaşmış kabul edilmiştir (sayesinde, hızla vb.).

14. İkilemeler kalıplaşmış kabul edilmiştir. Bunlardan sözcükleri tek başına

kullanılmayanlar birlikte madde başına alınmıştır.

15. Bu unsurlar gözetilerek oluşturulan ham metin, Cibakaya programının 2.0a

sürümü ve Atakan Kurt’un geliştirdiği Türkçe Metin Sıklık Çözümleyicisi

programları kullanılarak dizin hâline getirilmiştir.

(25)
(26)

11

BÖLÜM 3

İLGİLİ ALANYAZIN

Kelime

Tanımı, Kapsamı

Kelime sıklığı ve söz varlığı ile ilgili bu çalışmada öncelikle kelime ve söz kavramlarının

nasıl anlaşıldığının belirlenmesi gerekir. Çünkü kelimenin değişik tanımları yapılmaktadır.

İnsanlar dil ile düşünür; dil ile duygu ve düşüncelerini anlatır. Kelime, kâinattaki canlı

cansız bütün varlıkların dilde olan karşılıklarıdır. Bütün bilimlerin ortak aracı dildir.

Kelime dilin unsurlarından biridir. Cümlenin en küçük birimi, parçası kelimelerdir. Metin

cümlelerden, cümle kelimelerden, kelimeler hecelerden ve heceler de seslerden oluşur.

Kelime; Türkçe sözlükte şu şekilde tanımlanmıştır: “Anlamlı ses veya ses birliği, söz,

sözcük.” (TDK, 2005). Tanımdan da anlaşılacağı gibi kelimenin ses ve anlam özelliği

taşıması gerekir. Çalışmamızda hem kelime hem de sözcük ifadesi birlikte yer almıştır.

Tanımda geçen “söz” ise “Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırdı,

kelam, laf, kavil; bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük;

bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi” olarak belirtilmiştir.

Sözün diğer bir tanımı ise F. De Saussure’ ün yaptığı ve birçok dilbilimcinin benimsediği

ayrıma göre, toplumsal nitelikli dilden ayrı olan söz, konuşan bireyin, kişisel düşüncesini

anlatmak için dil dizgesini kullanmasını sağlayan birleşimleri ve bunların dışa iletilmesini

olanaklı kılan anlıksal-fiziksel düzenek. Dil yetisinin kişisel bir istenç ve anlak eylemiyle

özdeşleşen bireysel yanı (Vardar, 1998).

Kelime ile ilgili tanımlara bakıldığında farklı bakış açılarının olmadığı görülür. Korkmaz

(2003), sözcüklerin bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluştuğunu, tek başlarına

zihindeki belirli kavramlara karşılık olan soyut ve somut söz kalıpları olduğunu söyler.

(27)

12

Bunun yanında sözcüklerin somut ve soyut kavramlar arasında ilişki kurmaya yarayan dil

birimleri olduğunu da ekler. Ergin ise sözcüğü (1977) anlamı veya gramer görevi bulunan

ve tek başına kullanılan ses veya sesler topluluğu olarak ele almakta, tek başına anlamı

olan ya da diğer kelimelerle kullanıldığında anlam kazanan dil birlikleridir” şeklinde

tanımlamaktadır.

Kelimeler, bir veya birkaç heceden meydana gelmiş her dile göre ayrı olan anlam

birlikleridir. İnsanın zihnindeki varlık ve kavramların yazıya yansıtılmış hâlidir. Bir varlık

veya kavramı gördüğümüzde ya da aklımıza geldiğinde onu isimlendirdiğimiz kelime de

zihnimizde yerini almaktadır. Bir nevi o kelimeyi ve kavramı zihnimizde depolamış

olmaktayız.

Bir sözcüğün anlam değeri kazanması aynı cümledeki diğer sözcüklerle kullanımına

bağlıdır. Sözcükler, belli bir kavramı kendi başlarına söze dönüştüren anlamlı birimlerdir

(Aksan, 2006). Bu tanıma benzer diğer bir tanım ise Gencan (2001) şu şekilde yapmıştır:

Anlamı olan ya da tümce kuruluşuna yarayan anlatım araçlarına sözcük denir.

Sözcüğün diğer bir tanımda ise bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluşan, aynı

dili konuşan kişiler arasında tek başına kullanıldığında, zihinde belli bir kavrama karşılık

olan somut varlığı, nesneyi; belli bir eylem, duygu ve düşünceyi yansıtan ya da kavramlar

arasında ilişki kuran dil birimidir. Sözcükler, kavramların yazı veya konuşmadaki

biçimleridir (Eker, 2011).

İnsanların sahip olduğu duygu ve düşünceleri, yapmak istediklerini, bir başka kişiye

anlatmak istediklerini kısacası iletişimi sağlamadaki en temel unsur dil, dil ile birlikte

sözcüklerdir. Hem içinde bulunduğumuz dünyada hem de hayal dünyamızdaki kavramları

ve varlıkları ancak kelimeler aracılığıyla isimlendirmiş ve o kadar çok kavram ve varlığı

birbirinden ayırt etmiş oluruz.

Kelime, anlamı olan ya da olmayan cümle ve sözce kurmaya yarayan anlatım birimidir.

Kelimeyi kavram birimi olarak da tanımlamak mümkündür. Anlamlı birimlerdir, ancak

kelimelerin tek değil birden çok anlamı vardır. Yani sözcüklerin yansıttıkları ilk anlamının

yanı sıra diğer nesne ya da kavramlarla olan benzerlik ve yakınlık ilişkilerini de yansıtan

başka anlamları da vardır (Özdemir, 2002). Bu tanımlar daha da çoğaltılabilir ancak aşağı

yukarı tüm tanımların aynı çerçevede olduğu görülmektedir. Bu tanımlardan yola çıkarak

kelime ile ilgili şu özellikler sıralanabilir.

(28)

13

Kelimeler bir veya daha fazla ses öbeğinden oluşur.

Somut ve soyut kavramlar arasında ilişki kurar.

Çoğu kelimenin birden çok anlamı vardır.

Cümle kurmaya ve sözce oluşturmaya yarar.

Kelimeler, insanın kendisini dış dünyaya ifade etmesini sağladığı gibi insanın iç

dünyasında da düşünme sözcüklerle sağlanır.

Tek başına anlamı olan kelimeler olduğu gibi başka kelimelerle birlikte kullanıldığında

anlam kazanan kelimeler vardır.

Günümüz toplumunda standart düzeylerde yetişmiş bir kişinin kullanabileceği ya da

anlayabileceği sözcükler on binlerle ölçülmektedir. Bu sözcükler kimi zaman bağımsızdır

kimi zaman birleşimle sınırlıdır (Martinet, 1998). Sözcükler sayesinde dilin anlatım gücü

ve zenginliği artmaktadır.

Kelime Oluşturma

İnsan, dış dünyayı ve kendi iç dünyasını kelimeleri kullanarak anlar ve anlatır. Bu hedefler

doğrultusunda kelimeler üretilir, somut nesnelere isimler verilir, soyut durumlar da

sözcükler aracılığıyla adlandırılır. Bunların yanı sıra durum, eylem, bağlantı, ilişki gibi

durumlar için kullanılan sözcükler de oluşturulur. Yani dış dünya sözcükler yoluyla

algılanır, bilgi, düşünce ve tasarım gibi kavramlar da dille somutlaştırılır. Bu yüzden

sözcükler oluşturulmuştur ve oluşturulmaya da devam edilecektir (Çotuksöken, 2008).

Aksan (2004) zaman içinde dilde, toplumun gereksinimleri doğrultusunda yeni kelime ile

ilgili birimlerin ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de bir dilin sözcük sayısı devamlı gelişir ve

çoğalır, kimileri de kaybolup gider. Teknolojik gelişmeler, ihtiyaçlar ve kültür etkileşimleri

gibi nedenler yeni sözcükler oluşturma ihtiyacını doğurur.

İnsanlar sözle anlaşmaya başladığından beri, sürekli yeni kelimelere ihtiyaç duymuştur.

Medeniyetin ilerlemesi, kültür alışverişlerinin artması, dünyanın küreselleşmesi ve internet

ile birlikte iletişimin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesi yeni ve yabancı kavramlara

karşılık bulma ihtiyacını doğurmuştur. Her dil sürekli olarak yeni sözcükler türetmek

zorundadır. Aksi takdirde, başka dillerden sözcük alacaktır. Bilimde, teknikte, kültürde ve

diğer alanlardaki gelişmeler her gün yeni kavramları doğurduğu için her dilde bunlarla

ilgili yeni terimler ortaya çıkmaktadır.

Ergin (1977), bir dilde ve özellikle Türkçede yeni sözcük oluşturmanın üç yolu olduğunu

söylemektedir: Bir dil yeni yeni nesne ve hareketleri karşılamak için ya yabancı bir dilden

(29)

14

sözcük alır ya kendi dilindeki sözcük gruplarına başvurur veya yeni gövdeler meydana

getirir. Bu üç yoldan birincisi, yani yabancı dilden sözcük almak yeni gövde veya sözcük

grupları ile karşılanamayan nesne ve hareketler için başvurulan bir çaredir. Dilin

bünyesine, kaidelerine, gelişmesine uygun olmayıp sözcük hazinesine dış tesirlerle yeni

sözcük katmaktan ibarettir. Diğer iki yol, yani yeni gövdeler ve sözcük grupları

oluşturulması dilin doğal zenginlik kaynaklarıdır.

Türkçede sözcük oluşturmada en çok kullanılan yol, isim ya da fiil köklerine yapım ekleri

getirerek yeni gövdeler türetmektir. Sondan eklemeli bir dil olan Türkçeye bu yolla birçok

sözcük kazandırılmıştır. Örnek verecek olursak, “göz” kelimesine yapım ekleri getirmek

suretiyle “göz-lük-çü” gibi iki farklı kelime daha türetmiş oluruz. Kök, gövde ve bunlara

getirilen ekler aracılığıyla türetilen yeni kelimeler, çekim ekleriyle birlikte başka dilde 17

kelimeyle ancak ifade edebileceğimiz bir sözcüğü tek kelimeyle (

Türkçe:

Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mısınız? İngilizcesi: Are you one of those people whom

we unsuccessfully tried to make resemble the citizens of Afyonkarahisar? )

belirtmek Türkçenin

yapısının ne kadar sağlam ve üretken bir dil olduğunu gösterir.

İşin kolayına kaçılarak yabancı dilden alınan kelimeler de söz varlığımızın bir parçasıdır.

Yabancı bir sözcüğün Türkçesi kendiliğinden ortaya çıkmaz. Düşünmek, arayıp bulmak,

kaynaklarda yoksa türetmek gerekir. Dili, konuşanlar zenginleştirirler, ancak bunun için

çaba göstermek gerekir. Eğer, ‘Türkçeleri yok’ diye hiçbir çaba gösterilmezse bu yokluk

sürer gider. Başka dillerde eğer o sözcük varsa, o sözcüğün yerine Türkçesi de

bulunabilmelidir. Dilin, zenginliği buna bağlıdır. Yani, yabancı dilden dilimize giren

sözcüklerin Türkçesini bulmak ve türetmek gayreti mutlaka gösterilmeli ve yerine Türkçe

bir sözcük bulunmalıdır (Özdemir, 2000).

Ancak sadece Türkçede değil diğer dillerde de sözcük alış verişi mevcuttur. Yaşayan bir

varlık olan dili konuşan insanların başka toplumlarla, kültürlerle etkileşimde bulunması

sonucunda sözcük alışverişi gerçekleşmektedir. Mesela dünyada en çok konuşulan diller

arasında ilk sırada yer alan İngilizcenin %50’si Latin, %15’i Grek (Antik Yunanca), %10’u

diğer dillerden olmak üzere %75’i yabancı sözcüklerden oluşmaktadır (Sezer’den aktaran

Eker, 2011).

Türkçe de diğer diller gibi yabancı dillerden hem kelime almış hem de kelime vermiştir.

Özellikle Arapça, Fransızca, Farsça, İtalyanca ve İngilizce başta olmak üzere yabancı

dillerden kelime alışverişi yapılmıştır. Türkçenin kelime aldığı yabancı dillere göz atacak

(30)

15

olursak din olarak İslamiyet’e geçişimizle birlikte Arapça ve Farsçadan birçok kelime

dilimize girmiştir. İslami terminoloji ve kutsal kitabın Arapça ile yazılmış olması ve bu

dini Farslar aracılığıyla tanımış olmamız iki farklı dilden kelimelerin Türkçeye geçmesine

neden olmuştur. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin belirli bir döneminde bilim dilinin Arapça,

edebiyat dilinin Farsça olması da bu dillerden Türkçeye çok sayıda kelime girmesine sebep

olmuştur. Fransızca, İtalyanca, İngilizce kelimeler ise daha sonraki yüzyıllarda dilimize

girmiştir. Özellikle kapitülasyonlarla birlikte Fransa’ya olan yakınlık ve sonrasında

Fransa’dan örnek alınan bazı siyasi ve ekonomik uygulamalardan dolayı Fransızca kelime

sayısı dilimizde artış göstermiştir. İngilizce ise daha çok teknolojinin gelişmesi ve

Amerikan kültürünün etkisiyle kelime almada öne çıkmıştır. Türkçeye girmiş olan yabancı

kelimelerin sayısını şu tablo ile açık bir şeklide görebiliriz:

Tablo 1 Türkçeye Giren Yabancı Kelime Sayıları

Dil

Kelime Sayısı

Dil

Kelime Sayısı

Arapça

6455

İspanyolca

38

Fransızca

4702

Rusça

37

Farsça

1361

Slavca

21

İtalyanca

621

Macarca

18

İngilizce

470

Moğolca

15

Yunanca

382

İbranice

14

Almanca

99

Portekizce

6

Latince

91

Arnavutça

2

Türkçe Sözlük (1998)

Türkçe başka dillerden kelime aldığı gibi yine o dillere kelime vermiştir. Gerek geçmişte

gerekse günümüzde yaşanılan siyasi, sosyal, kültürel ilişkiler neticesinde birçok yabancı

dile Türkçe sözcükler girmiştir. Bu diller ise Sırpça, Ermenice, Rusça, Arapça, İngilizce,

Fransızca vb. Türkçenin dünyada en çok konuşulan diller arasında yer aldığının ve zengin

bir sözcük hazinesine, söz varlığına sahip olduğunun bir göstergesi de diğer dillere vermiş

olduğu sözcüklerdir.

(31)

16

Tablo 2 Türkçeden Diğer Dillere Geçen Kelime Sayıları

Kelime-Gösterge İlişkisi

Türkçe Sözlük’te (2005) gösterge “bir şeyi belli etmeye yarayan şey, belirti, im, işaret”

diğer bir tanımda ise “genel olarak bir başka şeyin yerini alabilecek nitelikte olduğundan

kendi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da olgu; özel olarak dilsel bir

gösterenle bir gösterilenin birleşmesinden doğan birim” (Vardar, 1998) şeklinde ifade

edilmiştir. Kelimeler, işlevleri düşünüldüğünde adeta birer göstergedirler. O yüzden

sözcüklere insanın duygularını ve düşüncelerini aktarmak için ürettikleri göstergelerdir,

diyebiliriz. Bu göstergeler sayesinde dış dünya ayırt edilerek içselleştirilir, varlıklar,

olgular algılanır ve anlamlandırılır.

Hengirmen’e (1999) göre gösterge; genel anlamda, bir başka nesnenin, anlamın, değerin

yerini tutan, onların yerine kullanılan im demektir. Gösterge kavramını ortaya atan

İsviçreli dilbilimci Ferdinand Saussure, dil göstergelerinin her biri başka bir kavramı

gösterir, kavram yerine ‘gösterilen’, onun dildeki ifadesi için de ‘gösteren’ terimlerini

kullanmayı uygun bulduğunu söyler (Saussure, 1998).

İnsanlar dünyaya geldiği andan itibaren çevresiyle iletişim kurmak ve etkileşime geçmek

ister. Bu iletişim kurma isteği ağlama, mırıldama, çeşitli yüz ifadeleri ve bedensel

Dil

Kelime Sayısı

Sırpça

8742

Ermenice

4262

Bulgarca

3500

Arnavutça

3000

Yunanca

3000

Farsça

2545

Rumence

1700

Macarca

1500

Rusça

1500

Arapça

941

Ukraynaca

747

İngilizce

470

Karaağaç (2008)

(32)

17

hareketlerle başlar. Gelişimsel olarak konuşmaya başlanan dönem ise yakın çevresi

tarafından kullanılan kelimelerinin taklit ve tekrarı ile başlar. Her isim bir kavramın

göstergesidir, onun yerini tutar. Bu göstergeler, gerçek nesnelerin yani kavramların yerini

tutar. Ayrıca onların olmadığı ortamlarda da onlardan söz edilebilmesini, dolayısıyla

anımsamayı, geleceğe yönelik tasarımlar yapmayı ve bunları başkalarına aktarıp birlikte

plan yapmayı, mümkün kılar. Bu, insandaki gösterge kullanabilme yetisidir. İnsanın

düşünsel, bilimsel ve kültürel evrimini sağlayan da, bu olgudur (Akerson, 2000).

Göstergeyi daha iyi anlayabilmek için diğer bilimlerden de istifade edecek olursak

matematikten örnek verebiliriz. Matematikte sayılar neyse dilde de harfler odur.

Matematikte yer alan dört işlem yani toplama, çıkartma, çarpma ve bölmenin işaretleri

birer gösterge dilde de noktalama işaretleri adı üstünde bir işaret, im yani göstergedir.

Göstergeler insanın tüm yaşamını biçimlendirip kişinin var olmasını sağlar. Bu göstergeler,

belli kurallar çerçevesinde birbirine bağlı bir bütünü oluşturur. Kişi de kuşaklar boyu

kendisine aktarılan ve o dili konuşan bireylerin tümünde yaygın olarak bulunan bu dil

dizgesini öğrenir, bu yolla öteki bireylerle iletişim kurar. Dil, bir değerler dizgesidir. Dil

içindeki birimler birbirlerine göre değer kazanırlar ve bu değerler bir dizge oluşturur.

Birey, dil denilen bu toplumsal dizgeden kendi dilsel ve yaşamsal deneyimlerine bağlı

olarak seçmeler yapar. Bu da bir anlamda bireyin yaşamda durduğu yeri gösterir. Dilin

içinden kullanmayı seçtiği sözler kişinin yaşam içinde kendisini nasıl konumlandırdığının

göstergesidir. Öyleyse, kelimeler dış dünyanın algılanmasını kolaylaştır. Ayrıca, insanın

düşünme yeteneğini de oluşturur. Dış dünya, sözcükler vasıtasıyla algılanır ve

anlamlandırılır (Akdoğan, 2008).

Sonuç olarak kelimeler dilin göstergeleridir. Kavramların, nesnelerin hem yazıya

dökülmüş hâli hem de o kavram veya nesne akla geldiğinde zihinde canlanan simgelerdir.

Kelime-Kavram İlişkisi

Kelime, evrendeki nesnelerin ne olduğunu, ne anlama geldiğini ifade eder. Kavram ise

“bireyin yaşantıları sonucu nesne ve olayların ortak özelliklerinden soyutlanarak elde

edilen ve sembollerle ifade edilen düşünme ürünüdür.” (Akyürek, 2004). Kelime bir başka

deyişle sözcük dildeki göstergelerdir ve hangi kavramı ifade etmek istediğimizi belirten

araçlardır.

(33)

18

Kavram, ‘kavramak’ fiilinden gelir. Kavramak ise iki aşamalı bir edimdir. İlkinde bir şeyi

sarıp sarmalamak, kucaklamak, onu dört bir yandan kuşatmak söz konusuyken;

ikincisinde, sarıp sarmalanmış, kuşatılmış olan şey, diğer şeylerden ayırt edilmiş demektir

(Özlem, 1999).

Kelime ile kavram arasında sıkı bir ilişki vardır. Fakat kelimeler kavramlarla özdeş

değildir. Ses, sözcük ve kavramları duyu organlarıyla zihnin algıladığı nesneler ve

imgelerin dille ifade etme ihtiyacı doğurmuştur. Sözcükler, kavramların oluşmasında ve

kazanılmasında birer semboldür. Sözcük, söylendiğinde akla onu karşılayan kavram gelir.

Bunların oluşması için de nesnenin beyinde hayalinin bulunması ve bunu ifade eden bir

sözün olması gerekir. Sözcükler kavramlara ulaşmada zorunlu olmasa da önemli bir yere

sahiptir. Sözcükler iletişim dizgesinde gösteren ile gösterilen arasındaki bağ kurar.

Kavramlar, yaşantıların ürünüdür. İnsan, sürekli olarak çevresi ile etkileşir. Böyle bir

etkileşim içinde, çevresindeki çeşitli varlık, olay veya durumlarla ilgili yaşantılar geçirir ve

onları kendi içerisinde anlamlandırmaya çalışır. Yaşantıları arasında benzerlikler bulur ve

bunları bir kategoride toplar. Sonra her bir kategoriyi adlandırır. İnsanın böyle bir

soyutlama ile ulaştığı bilişsel yapı “kavram”dır. Sosyalleşme sürecinde insan, kavramlarını

topluma göre oluşturur, düzenler ya da değiştirir (Özçelik, 1988).

Başkan (1988), bir kavramın bir dil değerine sahip olmasını “barış” sözcüğü örneğiyle

şöyle açıklamaktadır: Dildeki her işaretin iki yanı bulunmaktadır. Birincisi insan

kafasındaki kavram, ikincisi de bu kavramı yansıtan fakat telaffuz edilmeyen ses

duyuntusudur. “Barış” işareti içerisinde “barış” kavramı ile, insan içinden konuşurken

akıldan geçen fakat söz haline dökülmeyen “b.a.r.ı.ş” ses duyuntusu bulunmaktadır.

Akıldan geçen ses duyuntusunun, başkası tarafından işitilmesi için konuşma organları ile

/b.a.r.ı.ş/ ses dizisi halinde telaffuz edilmesi gereklidir. Tek başına bir kavram sadece

zihinde geçen psikolojik bir şeydir; dil bakımından değer kazanması için ses duyuntusu

aracılığı ile ses haline geçmesi gerekmektedir.” “Barış” kavramının bir dil değerine sahip

olması için ses haline geçmesi nasıl gerekli ise aynı şekilde bir ses dizisinin de bir dil

değeri olması için bir kavrama bağlanması gerekmektedir.

Kavramla ilgili ortaya atılan düşünceler bunlarla sınırlandıramayız. Ancak “kavram”ın

özellikleri şöyle sıralanabilir:

(34)

19

• Nesnelerin insan zihninde anlamlandırılmasıdır.

• Dile özgü bir genelleme, bir soyutlamadır.

• Evrendeki nesnelerin, durumların, duyuşların sözcüklere yansımasıdır.

• İnsanların, nesnelerin farklılık ve benzerliklerini ayırt etmelerini sağlayan;

düşünceyi oluşturan; yeni karşılaşılan şeyleri yorumlamayı, anlamlandırmayı

kolaylaştıran bir olgudur.

Kelime Edinimi

İnsanlar doğumundan bir iki yıl sonra dili etkin olarak kullanmaya başlar. Bunun için

hemen hemen bütün çocuklar aynı süreçten geçerler. Çevrenin de yardımıyla içinde

bulundukları çevrenin dilini öğrenirler, zamanla zihinlerinde yeni yeni kelimeler katarlar.

Yani kişi, doğduğu andan itibaren sözcük öğrenme sürecine de girmiş olur.

Sözcük edinimi insanın doğuştan getirdiği bir dil yetisine bağlı olarak gelişir. İnsanın, onu

diğer canlılardan ayıran en belirleyici özelliğe, yani dili kullanma yeteneğine sahip bir

varlık olduğunu biliyoruz. “İnsan dili; sevinç, acı, açlık gibi duygulara yanıt veren,

koşullandırılmış ya da içgüdüsel basit bir refleks değildir. Dil yalnız iletişim işlevi gören

bir araç olarak da sınırlanamaz” (Kıran, 2002).

Çotuksöken (2008)’in de dediği gibi herkes dünyaya geldiğinde bir dil yetisine sahiptir. Bu

yeti kişinin içinde bulunduğu çevreye bağlı olarak gelişir ve içinde yaşadığı toplumun

dilini öğrenir; öğrendiği bu dil aracılığıyla iletişim kurmaya başlar, bireysel kişiliğini

oluşturur, toplumsal/ulusal kimliğini bulur. Bu sayede toplumun bir bireyi olur. Bu süreç

her insan için böyledir.

Her dilin sözcük, ses ve dil bilgisi yapısı farklıdır. Buna bağlı olarak da dillerin kendine

has kuralları vardır. Bu kuralların öğrenilmesi bebeklik döneminden itibaren başlar.

Bebekler doğum öncesinde sesleri ve konuşmaları bilerek doğmaktadır. Bir çocuğun dil

gelişimi sırasında kelime edinimine başlaması için şu basamakları geçmiş olması

gerekmektedir:

1. Zihinde bir tasavvurun belirmesi,

(35)

20

3. Sözcüğün ses ile ifadesi,

4. Sözcüğün anlaşılması, dinleyen tarafından kavranması (Karanlıktagezer, 1978).

Söz Varlığı

Türkçenin Söz Varlığı

Türkçede söz varlığı, söz dağarcığı, sözcük dağarcığı, söz hazinesi, kelime hazinesi ya da

kelime haznesi gibi adlarla karşılanmıştır. Bir dilin sözlerini kapsama ile bir kimsenin

sahip olduğu sözcüklerin tümünü ifadede bu terimler birbirinden ayrışmamış, bazen bir

terim ikisini birden karşılayabildiği gibi, bazen sadece birini ifade eder şekilde

kullanılmıştır. Söz varlığı, bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, vokabüler, kelime

hazinesi (TDK, 2005).

Özbay ve Melanlıoğlu (2009) da söz varlığının temel veya çekirdek kelimeler yanında;

yabancı kökenli kelimelerden, deyimlerden, atasözleri, bilim, sanat ve teknik alanlara ait

kavramlardan oluşan terimler ile kalıp sözlerden meydana geldiğini söyleyerek bu tanımla

paralel bir görüş içinde olduğunu ortaya koymuştur.

Aksan (2004), en eski dil ürünleri olan Köktürk Yazıtlarından başlayarak Türkçenin söz

varlığını inceleyerek, şu nitelikleri saptamıştır:

1. Türkçenin yapısından gelen güçlü türetme ve birleştirme yeteneği, ona somut ve

soyut, çeşitli kavramları kolaylıkla oluşturma, ayrıntılara inen bir kavramlaştırma

gücü vermiştir.

2. Türkler, değişik toplumlarla kurdukları ilişkiler sırasında yabancı etkiye büyük

ölçüde kapılarını açmış, çoğu zaman yabancı ögeleri kendi öz sözcüklerine

yeğlemişlerdir. Bu nedenle birçok yerli öge kaybolup unutularak yabancıları

yerleşmiştir.

3. Kavramlaştırma sırasında Türkçe en çok somut nesnelere, doğaya dayanmakta,

böylece kavramları daha canlı dile getirmektedir.

4. Türkçede ikilemelerin kullanılışı, anlatıma güç veren bir yol olarak çok yaygındır.

Bu nitelik ona, tek tek sözcüklerin yanı sıra ayrı bir “kalıplaşmış ögelerden oluşmuş

(36)

21

bir söz varlığı” kazandırmıştır. Eş anlamlılarla kurulmuş ikilemelerin unutulan

ögeleri ikilemelerde yaşamlarını sürdürmektedir.

5. Daha Köktürkçe döneminde Türkçe sözcüklerin geniş birçok anlamlılık

gösterdikleri göze çarpmakta, bu durum, dilin bir yazı dili olarak çok daha eskilere

uzandığına tanıklık etmektedir.

6. En eski belgelerde bile eş anlamlıların sayıca çokluğu dikkat çekmekte, asıl ilginç

olan, bunların bir bölümünü, birbirine anlamca çok yakın eş anlamlılar

oluşturmaktadır.

7. Bugün Türkiye Türkçesi yazı dilinde unutulmuş, yitirilmiş birçok öge -başka

dillerde de benzerleri görüldüğü gibi- Türkçenin değişik lehçelerinde ve bugünkü

Anadolu ağızlarında yaşamlarını sürdürmektedir.

Türkçenin söz varlığının genişlemesinde başlıca etmenler şunlardır: türetme ve birleştirme

yeteneği dile doğurganlık kazanması; değişik toplumlarla kurdukları ilişkilerin neticesinde

kelime alış verişinde bulunması; ikilemeler ve eş anlamlı sözcüklerin sıkça kullanımı; çok

anlamlılık özelliği; Türkçenin değişik lehçe ve ağızlarındaki çeşitli kullanımlar.

Söz Varlığı-Sıklık İlişkisi

Türkçe Sözlük’te (2005) kelime sıklığı “dilde bir sözün kullanılma oranı, frekans” olarak

tanımlanmaktadır. Sıklık, söz varlığı üzerine yapılan araştırmaların temelini oluşturur. Her

dilde bazı kelimeler diğerlerine göre daha çok tekrar eder. Dildeki bu tekrarlar sıklık

çalışmalarının yapılmasını gerekli kılmıştır.

Aksan (2004) sıklık çalışmalarının önemini şu şekilde belirtir: “Her dilde kimi sözcükler

öteki öğelerden çok daha sık kullanılırlar. Okumaya yeni başlayan, ilkokulun ilk

sınıflarındaki öğrencilere ya da bir yabancı dili öğrenmeye başlayanlara ilk aşamada

öğretilmesi gereken sözcüklerin hangileri olduğu, dilin sözcüklerinin hangi sıraya göre

tanıtılması gerektiği saptanırken, değişik gereksinimleri karşılayan ana dili ve yabancı dil

sözlükleri hazırlanırken dildeki öğelerin sıklıklarının bilinmesi gerekmektedir.”

Kelime sıklığının belirlenmesi bir dili yeni öğrenecek olanlar için önemli bir çalışmadır.

Hangi kelimenin ne kadar sıklıkla kullanıldığını bilen eğitimci o kelimeleri öncelikle

öğretmek isteyecektir. Bizim çalışmamızda da olduğu gibi ders kitaplarının sıklık

listelerini belirlemiş olmak ve hangi seviyede ne kadar kelime ve hangi sözcüklerin

(37)

22

kullanılacak olması gerektiğini tespit etmek yabancı dil öğretiminde ve o metni

değerlendirmede önemli bir rol oynar.

Kelime sıklığı çalışmalarına verilebilecek ilk örneklerden biri Thorndike ve Lorge (1944)

hazırlamış olduğu “Öğretmenin 30.000’lik Kelime Kitabı” adlı çalışmasıdır. Bu çalışmada

kelime sıklığı listesi hazırlanmış ve öğretilmesi gereken kelimelerin frekansları da

verilmiştir. Hall (1954)’un çalışmasında ise öğrencilerin sıklığı yüksek olan kelimelerden

oluşan metinleri ve kitapları daha çok okuduğunu saptamıştır. Graigner (1990) ise kullanım

sıklığı daha fazla olan kelimeleri hatırlamanın daha kolay olduğunu ifade etmektedir.

İngilizler ve Almanlar, okul öncesi çocuklarına 2000 kelime, 7-12 yaş grubundaki

çocuklarına en az 5000 kelime öğretmeyi hedeflemektedirler. Bir insanın günlük hayatta

azami 3000 kelime kullandığını kültürlü bir insanın kelime dağarcığında yaklaşık olarak

22000-27000 kelime bulundurmasının, kullanmasının gerektiğini, kendini yetiştirmiş bir

insanın ise 40000 kelime bilmesi gerektiğini tespit etmişler ve eğitimde hedef

göstermişlerdir” (Karakuş, 2000).

350 milyon kelimeden oluşan diğer bir sıklık çalışmasında ise en fazla kullanılan 5000

sözcüğün öğretilmesi ile ilgili bilgi yer almaktadır (Davies ve Gardner, 2009).

Kelime listesi oluşturma ve hangi seviyede kaç kelime olması gerektiği ile ilgili ele

aldığımız diğer bir kaynak ise tüm dünyada İngilizceyi yabancı dil olarak öğretmeye

çalışan British Council’in Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Başvuru Metni’ne göre toplam

22000 kelime içeren ve ismi Kelime Ailesi Çerçevesi (Word Family Framework) olan

çalışmadır. Bu internet tabanlı sistemde C1 seviyesinde 5000 madde başı sözcük olmakla

birlikte toplam kelime sayısı 6000’dir (British Council, 2014).

“Yapılan incelemelere göre kimi ünlü yazarların söz dağarcıkları 5000 sözcük

dolayındadır. Verlee adlı bir bilgin basit kimselerin 2000’den biraz çok, eğitim

görmüşlerin ise en çok 4000-5000 dolayında sözcük kullandığını ileri sürer.” (Aksan,

1998,). Bu sayıların çok üstünde ve altında kalanlar da bulunmaktadır. Vokabüleri zengin

bir yazar olarak bilinen Peyami Safa, eserlerinde 6.400 civarında çeşit kelime kullanmıştır.

“Ahmet Midhat Efendi, eserlerini 13000 kelimeyle yazmıştır” (Tosunoğlu, 2000).

Türkçe ile ilgili yapılan sıklık çalışmaları Development of a Corpus and a Treebank for

Present-day Written Turkish (Say vd. 2004), Türkçenin Ters Sıklık Sözlüğü (Memoğlu,

2006) ve Yazılı Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğüdür (Göz, 2003).

(38)

23

Araştırmamızda ele aldığımız diğer çalışmalardan biri olan Açık’ın (2013) Temel Türkçe

(A1/A2) İçin Söz Dağarcığı Tespit Denemesi adlı makalesinde Türkçenin en çok

kullanılan 1000 ve 2000 sözcüğünü gösteren sıklık listeleri ve buna dayalı olarak da

tanımlanan bir ‘temel söz varlığı’nı oluşturması araştırmamıza esin kaynağı olmuş ve tüm

seviyelerle ilgili sıklık ve kelime listesi oluşturmamıza vesile olmuştur.

Türkçe ile ilgili yapılan sıklık çalışmaları ise çok fazla olmamasına rağmen son yıllarda

artmaya başlamıştır. Bu çalışmalara ilk olarak örnek verebileceğimiz hem konuşulan hem

de yazılan Türkçe ile ilgili J.E. Pierce’in yaptığı sıklık araştırmasıdır. Bu araştırma

sonucunda ise yazılan ve konuşulan en sık kullanılan kelimelerinin birbiriyle örtüştüğü

görülmektedir. Bu sıklık çalışması ile ilgili Doğan Aksan’ın aktardığı tablo şu şekildedir:

Tablo 3 Pierce’nin Türkiye Türkçesindeki Sıklık Dizgesi

Konuşulan Türkçe Sıklık

Yazılan Türkçe Sıklık

demek

8742

bir

5589

bir

4673

bu

2170

bu

3278

olmak

2053

o

3203

etmek

1944

ben

2764

ve

1736

ne

2674

demek

946

olmak

2625

o

856

gelmek

2372

ne

685

gitmek

2372

baş

651

sen

1882

yapmak

650

var

1801

için

641

şey

1343

ben

607

almak

1281

görmek

569

yapmak

1264

gelmek

559

vermek

1216

iki

558

(Aksan, 2004)

(39)

24

Pierce’nin yaptığı bu çalışmadan esinlenerek araştırmamızda günlük hayatta kullanılan ya

da konuşulan Türkçede yer alan kelimelere de yer vermeye çalıştık.

Diğer yandan, 2003 yılında TDK Yayınları tarafından yayımlanan İlyas Göz’e ait “Yazılı

Türkçenin Kelime Sıklığı Sözlüğü” ise bu konuda hazırlanmış ilk sözlük olması nedeniyle

dikkat çekici bir nitelik taşımaktadır. Göz, sözlüğü oluştururken gazete, roman, dergi, ders

kitabı vb. basılı kaynaklardan örnekler seçmiş ve sözlük için bir milyon kelimelik bir veri

havuzu oluşturmuştur. Araştırmamızda da istifade edeceğimiz kaynaklardan biri olması

açısından önem teşkil eden YTKSS dil seviyeleri belirlenirken en sık kullanılan söz

varlığını ihtiva etmesi yönünden bize yol göstermiştir. Söz konusu sözlüğün ilk yüz sırasını

oluşturan sözcükler şunlardır:

Tablo 4 İlyas Göz’ e Ait Kelime Sıklığı Sözlüğündeki İlk 100 Kelime ve Sıklığı

YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Sayısal Sıralı)

bir 29286

her 2924

neden 1941

ve 22856

istemek 2859

neden (sebep)-323

olmak 20844

yıl 2849

neden (zarf)-1618

bu 15140

çıkmak 2777

siz 1939

için 6886

görmek 2750

konu 1934

o 6421

gün 2633

yapılmak 1913

ben 5829

biz 2621

iyi 1907

ben (ciltte)-10

gitmek 2600

kadın 1898

ben (zamir)-5819

iş 2553

ev 1887

demek 5419

şey 2549

ise 1882

demek(eylem)-5268

ara 2528

diye 1878

demek(o hâlde)-151

ki 2471

bulunmak 1856

çok 5405

bilmek 2448

söylemek 1837

yapmak 5189

el 2412

göz 1799

(40)

25

gibi 4994

el (yabancı)-17

göz (delik)-8

daha 4683

zaman 2394

göz (görüş)-14

almak 4422

ya 2377

göz (organ)-1764

var 4200

çocuk 2326

gerekmek 1782

kendi 4175

iki 2294

dünya 1761

gelmek 4033

bakmak 2252

dünya (gezegen)-69

ile 3830

çalışmak 2184

dünya (herkes, ülkeler)-1684

vermek 3827

içinde 2152

dünya (iç âlem)-8

ama 3668

büyük 2133

baş 1702

sonra 3639

büyük(nesne)-193

baş (baş taraf)-135

kadar 3527

büyük(önemli)-1940

baş (esas)-1204

yer 3366

yok 2130

baş (organ)-248

yer (dünya)-5

başlamak 2064

baş (TV...başında)-78

yer (toprak)-3361

yol 1994

baş (yönetici)-37

en 3352

yol (çare,

yöntem)-342

durum 1668

en (genişlik)-56

yol (gaye)-143

yan 1660

en (zarf)-3296

yol (solunum,

su...)-32

geçmek 1655

insan3352

yol (ulaşımda)-1477

sen 1652

değil 3273

kalmak 1947

onlar 1629

(Göz, 2003)

Kelime sıklık çalışmalarından yola çıkarak hangi seviyede kaç kelime öğretileceği ile ilgili

bilgiler elde edebiliriz. İncelediğimiz sıklık çalışmalarında ortalama 5000-6000 civarında

bir kelime kadrosu ile yabancı dil olarak Türkçenin öğretimini gerçekleştirebilir. Bu sıklık

çalışmaları ve kelime sayılarından yola çıkarak Ortak Başvuru Metni’nde yer alan hangi

seviyede kaç kelime öğretileceği ile ilgili tablo ise şu şekildedir.

Şekil

Tablo 1 Türkçeye Giren Yabancı Kelime Sayıları
Tablo 2 Türkçeden Diğer Dillere Geçen Kelime Sayıları
Tablo 4 İlyas Göz’ e Ait Kelime Sıklığı Sözlüğündeki İlk 100 Kelime ve Sıklığı  YAZILI TÜRKÇENİN KELİME SIKLIĞI SÖZLÜĞÜ (Sayısal Sıralı)
Tablo 5 Ortak Başvuru Metni Seviyeleri ve Madde Başı Sözcük Sayıları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Pamuk ve ark., (2009) yaptığı çalışmada Afyon Kocatepe Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Cerrahi kliniğine getirilen sığırlarda eklem hastalıklarının,

Derin Grup; Bacağın derin posterior (arka) kompartmanında dört kas vardır (m.popliteus, m.flexor hallucis longus, m.flexor digitorum longus, m.tibialis posterior)

getirdim. Onları uygun kentlere ve evlere yerleştirdim ve barış içinde yaşadılar. Ülkemin çeşitli yerlerinde saraylar inşa ettim. Ülkemin çeşitli yerlerini

yüzyılda Pagos Tepesi (Kadifekale) üzerinde kurulan Smyrna kenti, diğer bütün Hellen kentleri gibi ihtişamlı yapılarının bolluğundan ötürü,

Şizofren ve akciğer kanserli hastalarda p53 genindeki MspI polimorfizminin allel ve genotip insidansında anlamlı faklılıkların bulunması, p53 polimorfizmlerinin şizofren

We demonstrated that exposure to AgNPs caused malformations as pericardial edema and axial defects in zebrafish embryos, led to apoptosis, increased LPO, decreased antioxidant

Adres İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Türkçe Eğitimi ABD Cevizli Kampüsü, Kartal-İstanbul/TÜRKİYE

Ahmet Haşim’in bu bir buçuk sayfalık yazısında geçen yukarıda verdi- ğim mahsul (ürün), memba (kaynak), tediye (ödeme), bahsetmek (söz etmek), mahlûk (yaratık) gibi