• Sonuç bulunamadı

Eskişehir Deliklitaş Verem Savaş Dispanseri’nde Kayıtlı Akciğer Tüberkülozu Olgularının Değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eskişehir Deliklitaş Verem Savaş Dispanseri’nde Kayıtlı Akciğer Tüberkülozu Olgularının Değerlendirilmesi"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

163 Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(2): 163-170

Dispanseri’nde Kayıtlı Akciğer Tüberkülozu Olgularının

Değerlendirilmesi #

Mustafa KOLSUZ*, Muzaffer ERSOY*, Cenk KÜÇÜKKEBAPÇI*, Muzaffer METİNTAŞ**, İrfan UÇGUN**, Sinan ERGİNEL**

* Deliklitaş Verem Savaş Dispanseri,

** Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ESKİŞEHİR

ÖZET

Tüberküloz (Tbc) ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunudur. Tbc kontrol programlarında verem savaş dispanserlerinin önemli rolleri vardır. Bu çalışmamızda Eskişehir Deliklitaş Verem Savaş Dispanseri’nde Ocak 1990 ve Haziran 2000 tarihle- ri arasında kayıtlı akciğer Tbc’si olan 891 olguyu retrospektif olarak inceledik. Ortalama yaş 38.9 ± 15.7 yıl olan, 159 (%18.3)’u kadın, 710 (%81.7)’u erkek toplam 869 olgu çalışmaya dahil edildi. En sık görülen başvuru semptomu öksürük (%88.7) idi. Hastaların %81’i ferdi olarak başvururken, %6.4’ü temaslı muayeneleri sonrasında tespit edilmişti. Hastaların

%26.5’inde Tbc’li hasta ile temas öyküsü vardı. BCG skar kaydı hastaların %63.6’sında vardı ve bunların %80.3’ünde en az bir skar izi vardı. Tüberkülin deri testi (PPD)’nin hastaların %49.6’sında yapılmış olduğu saptandı. Hastaların %27.7’si ka- viteli akciğer Tbc’si idi. Mikrobiyolojik inceleme yapılabilen 775 (%89.1) olgunun 389 (%50.2)’unda mikroskobik inceleme- de, 548 (%70.8)’inde kültür incelemesinde basil pozitifliği saptandı. Hastaların %80.3’ü düzenli olarak tedaviyi tamamladı (ortalama tedavi süresi 10.4 ± 2.6 ay). Hastaların %5.8’inde ölüm gözlendi.

Anahtar Kelimeler:Akciğer tüberkülozu, dispanser.

SUMMARY

The Evaluation of Pulmonary Tuberculosis Patients Enrolled to Eskisehir Deliklitas Tuberculosis Control Dispensary

Tuberculosis is an important public health problem in our country. Tuberculosis Control Dispensary has been important ro- le in tuberculosis control programme. In this study we retrospectively evaluate 891 pulmonary tuberculosis patients who registered in Eskişehir Deliklitaş Tuberculosis Control Dispensary between January 1990 and June 2000. The mean age

Yazışma Adresi (Address for Correspondence):

Dr. Mustafa KOLSUZ, Kırmızıtoprak Mahallesi Tandoğan Sokak Soy-Gür Apartmanı A Blok No: 40/1 ESKİŞEHİR - TÜRKİYE

(2)

Tüberküloz (Tbc) bulaşıcı bir hastalıktır ve dün- ya nüfusunun 1/3’ü Tbc basili ile infektedir (1).

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 1997 yılın- da kayıtlı Tbc hasta sayısı 3.368.879, tahmin edilen hasta sayısı ise 7.963.000’dir. Türkiye’de 1997 verilerine göre bir yıl içinde tanı konulan hasta sayısı 20.778 ve insidans yüzbinde 33.1’dir (1,2).

Her yıl Tbc nedeniyle yaklaşık iki-üç milyon in- san ölmektedir. Bu ölümlerin hemen hemen tü- mü önlenebilir ölümlerdir. Ayrıca, Tbc olguları- nın çoğunluğunu 15-49 yaş grubundaki insanlar oluşturmaktadır (1,2). Tüm bu veriler nedeniyle Tbc önemli ölçüde ölüme, iş gücü ve ekonomik kayba yol açan bir halk sağlığı sorunudur.

Ülkemizde Tbc mücadelesi 1950 ve 1960’lı yıl- larda ciddi olarak ele alınmış, 1970’li yıllara ka- dar başarılı çalışmalar yürütülmüştür. Ancak da- ha sonraki yıllarda çeşitli sebeplerle Tbc müca- delesi eski önem ve etkinliğini kaybetmiştir.

Ulusal Tbc kontrol programlarımızda verem sa- vaş dispanseri (VSD) eğitim, koruma, tanı ve te- davi ile görevli kuruluş olarak belirtilmektedir (2). Tbc’li hastaların izlemleri ve temaslıların ta- kibi de VSD’de yapılmaktadır. Bu nedenle VSD’ler Tbc mücadelesinde önemli görevler yü- rütmektedir.

Deliklitaş VSD, Eskişehir il ve ilçelerindeki dört VSD’den birisidir. Kurumumuz 2000 yılı nüfus sa- yımı kesin olmayan verilerine göre Eskişehir nü- fusunun %65’ini oluşturan 461.432 nüfuslu bir bölgeye hizmet vermektedir. Aynı zamanda bölge Tbc laboratuvarı olarak da görev yapmaktadır.

Bu çalışmamızda, bölgemizdeki Tbc hastalığının durumunu ortaya çıkararak, gelecekteki dispan- ser çalışmalarına ve Tbc mücadelesine katkı sağlamak amacıyla Eskişehir Deliklitaş VSD’de son 10 yıl içinde takip edilmiş akciğer Tbc’si ol- gularının özelliklerini ve dispanserde yapılan ça- lışmaları tartışmayı amaçladık.

MATERYAL ve METOD

Çalışmamız Eskişehir Deliklitaş VSD’de Ocak 1990 ve Haziran 2000 tarihleri arasında tanı al- mış ve tedavisi tamamlanmış akciğer Tbc’si ol- gularını içermektedir. Veriler dispanserde kayıtlı olan hastaların dosyalarının retrospektif olarak incelenmesi ile elde edilmiştir.

VSD hasta kayıt formlarına dayanarak, hastala- rın demografik özellikleri, Tbc’li hasta ile temas durumları, BCG ve PPD sonuçları, radyolojik ve bakteriyolojik özellikleri, hastalara uygulanan tanı ve tedavi yaklaşımları kaydedildi. Hasta ka- yıt formlarındaki yeterli bilgi olmayan veriler be- lirlenerek kayıtların ne kadar düzenli tutulduğu saptanmaya çalışıldı.

İstatistiksel analiz için veriler SPSS istatistik programı ile değerlendirildi. Burada belirtici ista- tistikler (ortalama, standart sapma, standart ha- ta), korelasyon ve bağımlı iki örnekte t-testi kul- lanıldı.

Hasta tanımları olarak kullanılan tanımlamalar şunlardır (2):

Yeni olgu: Tbc tedavisi görmemiş ya da bir ay- dan daha az süre tedavi almış hastalar.

İlaçsız kontrol: Tedavi başlangıcında ister yay- ma pozitif isterse negatif olsun, Tbc tedavisi so- was 38.9 ± 15.7 years, 159 (18.3%) patients were female, 710 (81.7%) patients were male. The most common symptom was cough (88.7%). 81 percent of patients have been found by examination of symptomatic people while 6.4 percent of them by examination of close contacts. 26.5 percent of patients had close contacts with tuberculosis patients. The scares of BCG vaccine has been recorded 63.6% of the patients and 80.3% percent of them had at least one scare, tuberculin skin test re- sult has been recorded in 49.6% percent of patients. Cavitary pulmonary tuberculosis was a diagnosed of 27.7%. The spu- tum examination and culture for acid resistant basil has been performed 89.1% of the patients, 389 (50.2%) of patients had acid fast bacillus in sputum and 548 (70.8%) of patients had culture positivity. 80.3 percent of the patients has completed regularly their treatments (mean duration 10.4 ± 2.6 months). The mortality rate was 5.8%.

Key Words: Pulmonary tuberculosis, dispensary.

#Bu çalışma, Toraks Derneği 4. Yıllık Kongresi (30 Mayıs-2 Haziran 2001 İzmir Efes Kongre Merkezi)’nde poster olarak sunulmuştur.

(3)

Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(2): 163-170 165

nunda balgam negatifliğinin gösterilmesi veya balgam incelemesi yapılamadığı halde, klinik ve radyolojik olarak başarılı kabul edilerek tedavi- nin sonlandırıldığı hastalar.

Nüks: Daha önceden Tbc tanısı konulup tedavi- sini başarıyla tamamlayan hastalarda yeniden balgamda pozitiflik saptanması.

Tedaviye ara verip dönen olgu: Tedaviye iki ay veya daha uzun süre ara verip, basil pozitif ola- rak dönen olgular.

Vefat: Tbc tedavisi sırasında hastanın herhangi bir sebeple ölmesi.

Akıbeti meçhul: Kişinin dispansere vermiş oldu- ğu telefon ve adreste, dispanser personeli ve po- lis tarafından bulunamayan ve dispansere kont- rol için gelmeyen hastalar.

BULGULAR

Çalışmamıza bir doktor tarafından akciğer Tbc’si tanısı konulup, Tbc tedavisi başlanmış olan 891 hasta dahil edildi. Ancak bu hastaların tedavi ta- kibi sırasında 22 (%2.5)’sinde Tbc dışı başka hastalıkları olduğu saptanmış olduğundan çalış- ma dışı bırakıldı. Çalışmamız 869 hasta ile ta- mamlandı. Hastaların ortalama yaşı 38.9 ± 15.7 idi ve 159 (%18.3)’u kadın, 710 (%81.7)’u er- kekti. Hastaların yıllara göre yaş ve cins dağılımı Şekil 1’de verilmiştir.

Hastaların dispansere başvuru şekli 784 (%90.2)’ünde kayıtlı idi. Kayıtlı hastaların 635 (%81)’i ferdi olarak başvururken, 50 (%6.4)’si temaslı muayenesinden ve 99 (%12.6)’u ise top- lum taramalarından (esnaf, okul, rapor) tespit edilmişti. Olguların 793 (%91.3)’ü yeni olgu, 49 (%5.6)’u nüks ve 27 (%3.1)’si tedaviye ara verip gelen olgulardan oluşuyordu.

Sosyal güvence kısmı dosyaların 658 (%75.7)’in- de kayıtlı değildi. Kaydı olan hastaların %58’i SSK’lı, %19’u Emekli Sandığı, %10.9’u Bağ- Kur’lu, %5.2’si yeşil kartlı ve %6.2’sinin hiçbir sosyal güvencesi yoktu.

Hastaların başvuru şikayetlerinin 664 (%76.4) hastada kayıtlı, 205 (%23.6) hastada ise kayıtlı olmadığı saptandı. Hastalığın başlangıç döne- minde öksürük 591 (%88.7) hastada, balgam 465 (%69.9) hastada, gece terlemesi 451 (%67.8) hastada ve hemoptizi 116 (%17.4) has- tada vardı.

Hastaların 555 (%63.9)’i evli, 226 (%26)’sı bekar, 28 (%3.2)’i dul idi. Altmış (%6.9) hastanın ise me- deni durumu kayıtlı değildi. Eğitim düzeyi hasta- ların 694 (%79.8)’ünde kayıtlı, 176 (%20.2)’sında ise kayıtlı değildi. Hastaların eğitim düzeyleri Tab- lo 1’de verilmiştir.

Hastaların meslek dağılımı şöyleydi; işçi (171,

%19.7), esnaf (154, %17.7), ev hanımı (123,

Şekil 1. Yıllara ve cinsiyete göre hasta sayıları.

120

100

80

60

40

20

0

Hasta sayısı 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000

Yıl

Erkek Kadın Toplam

(4)

%14.2), işsizler (99, %11.4), memur (84, %9.7), çocuk (5, %0.6), öğrenci (49, %5.6), çiftçi (51,

%5.9) ve mahkumlar (2, %0.2). Kaydı olmayan 129 (%14.8) kişi vardı.

BCG skar kaydı 553 (%63.6) hastada kayıtlı iken, 316 (%36.4) hastanın kaydı yoktu. BCG skar izi kayıtlı hastaları 444 (%80.3)’ünde en az bir skar vardı. BCG’siz 109 (%19.7) hasta oldu- ğu saptandı. Hastaların 431 (%49.6)’inde PPD testinin yapılmış olduğu tespit edildi. Test 15 yaş altındaki hastaların %90’ına yapılmışken, 15 yaş ve üzerindeki grubun ise %48.6’sına yapılmış ol- duğu saptandı. PPD hastaların 38 (%8.8)’inde <

10 mm, 107 (%24.8)’sinde 10-14 mm ve 286 (%66.4)’sında >15 mm idi. Tablo 2’de PPD’lerin BCG durumuna göre dağılımı verilmiştir.

Tbc temas öyküsü hastaların 680 (%78.3)’inde kayıtlıydı. Bu hastaların 500 (%73.5)’ünde te- mas öyküsü yokken, 125 (%18.4)’inde aile içi ve 55 (%8.1)’inde aile dışı Tbc hastası ile yakın temas öyküsü vardı.

Başvuru dönemindeki hastaların radyolojik bul- guları Tablo 3’te verilmiştir. En sık gözlenen rad- yolojik bulgular 562 (%64.7) olgu ile infiltras-

yon, 155 (%17.8) olgu ile kavite + infiltrasyon ve 86 (%9.9) olgu ile kavite görünümü idi.

Hastaların 83 (%9.5)’ünün başvuru döneminde balgam çıkaramadığı kayıtlıydı. Balgam yayma- sı 94 (%10.8) hastada kayıtlı değildi. Verileri ka- yıtlı 775 olgunun 389 (%50.2)’unda yaymada basil pozitifliği vardı. Kültür incelemesinda ince- lenen 774 olgunun 548 (%70.8)’inde basil pozi- tifliği vardı. Üç (%0.3) hastada tanıya akciğer

“wedge” biyopsisi sonucunda ulaşıldı. Hastaların 562 (%65.5)’sinde tanının histopatolojik ve mik- robiyolojik olarak, 307 (%34.5)’sinde ise klinik ve radyolojik olarak konulduğu saptandı. Hasta- ların balgam sonuçları Tablo 4’te verilmiştir.

Hastaların 73 (%8.9)’ünde ek hastalık vardı. Bun- ların 48 (%5.9)’i diabetes mellitus, 11 (%1.3)’i al- kolizm, 6 (%0.7)’sı psikiyatrik hastalık, 5 (%0.6)’i astım, 3 (%0.3)’ü kanser, 3 (%0.3)’ü renal hasta- lık ve 1 (%0.1)’i nörolojik hastalık idi.

Tedaviye ilk başlangıç yeri 54 (%6.2) hastada dosyalarda kayıtlı olmayıp, kurumumuza tedavi- nin belli bir aşamasından sonra başvurmuşlardı.

Hastaların ilk tedavisi en fazla 516 (%59.4) olgu ile VSD’de başlanmıştı. Bunu 138 (%15.9) olgu

Tablo 2. Hastaların BCG skar durumuna göre PPD değerleri.

PPD < 10 mm PPD= 10-14 mm PPD ≥ 15 mm

n % n % n % Toplam

BCG skar var 23 7.2 81 25.5 213 67.1 317

BCG skar yok 14 16.8 18 21.7 51 61.5 83

Toplam 37 9.2 99 24.7 264 66.1 400

Tablo 3. Hastalardaki radyolojik bulgular.

Hasta sayısı

n %

İnfiltrasyon 562 64.7

Kavite + infiltrasyon 155 17.8

Kavite 86 9.9

Plevral sıvı 3 0.3

Hiler LAP 14 1.6

Kalsifikasyon 8 0.9

Miliyer 3 0.3

Kayıt edilmeyen 38 4.5

LAP: Lenfadenopati.

Tablo 1. Hastaların eğitim düzeyleri.

Hasta sayısı

n %

Okur-yazar değil 19 2.2

Okur-yazar 10 1.2

İlkokul 413 47.5

Ortaokul 80 9.2

Lise 117 13.5

Üniversite 54 6.2

Kayıtsız 176 20.1

(5)

ile sanatoryumlar izliyordu. Tedaviye başlanılan kurumlar Tablo 5’te verilmiştir.

Hastalardan ölümcül seyreden 50 (%5.8) hasta- nın tedavi verilerine ulaşılamadı. Tedavi verileri kayıtlı olan hastaların 597 (%73)’sine dörtlü kombine tedavi, 167 (%20.4)’sine üçlü kombine tedavi, 11 (%1.3)’inde ikili kombine tedavi ve 43 (%5.3)’ünde beşli kombine tedavi başlangıç te- davisini oluşturuyordu. İkili tedavi alanların

%55’i 15 yaş altındaki kişilerden oluşuyordu.

Hastaların tedavi süreleri Tablo 6’da verilmiştir.

Ortalama tedavi süresi 10.4 ± 2.6 ay olarak sap- tanmıştır.

Hastaların tedavi sırasında 39 (%4.8)’unda ilaç- lara bağlı komplikasyon geliştiği saptandı. Bun- ların 13 (%1.6)’ünde hepatotoksisite, 11 (%1.4)’inde ilaç reaksiyonu (kızarıklık, kaşıntı, döküntü), 7 (%0.9)’sinde optik nöropati, 5 (%0.6)’inde ampiyem ve 3 (%0.3)’ünde ototok- sisite geliştiği saptandı.

Hastaların tedavi takiplerinde 774 (%89.0)’ünün ilaçsız kontrole ayrıldığı, 42 (%4.8)’sinin iş birli- ği yapmadığı ve 3 (%0.4)’ünün akıbeti meçhul grupta olduğu tespit edildi. Hastaların tedavi so- nuçları Tablo 7’de verilmiştir.

TARTIŞMA

Tbc hastalığının kontrol altına alındığının göster- gesi, hastalığın görülme yaşının önce orta yaş grubuna, daha sonra da ileri yaş grubuna doğru kaymasıdır (3). Ülkemizde yapılan çalışmalarda hastalığın görülme döneminin halen genç yaş grubunda olduğunu görmekteyiz. Ankara’da ya- pılan bir çalışmada olguların %83.8’inin 15-54 yaş grubunda, Erzurum bölgesinde hastaların çoğunluğunun 30 yaş altında, Antalya yöresinde hastaların %47’sinin 20-40 yaş arasında olduğu bildirilmektedir (4-6). Bizim çalışmamızda yaş ortalaması 38.9 ± 15.7 olarak tespit edildi ve ol- gularımızın %67.4’ü 45 yaş altında idi. Bu veriler ülkemizde ve ilimizde Tbc hastalığının henüz kontrol altına alınamadığının bir göstergesidir.

Tbc hastalarının sosyokültürel ve sosyoekono- mik düzeyleri genellikle düşüktür. Erzurum böl- gesindeki hastalarda hiç okula gitmemişlik ora- nı %46, ilkokul mezunu olma oranı %44 iken, bu

Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(2): 163-170 167

Tablo 4. Hastaların balgam inceleme sonuçları.

Hasta sayısı

n %

Bakteriyolojik tetkik yapılmamış 94 10.8 Teksif (negatif)/Kültür (negatif) 213 24.5 Teksif (negatif)/Kültür (pozitif) 173 19.9 Teksif (pozitif)/Kültür (pozitif) 375 43.2 Teksif (pozitif)/Kültür (negatif) 14 1.6

Tablo 6. Hastaların tedavi süresi.

Hasta sayısı

n %

6 ay 78 9.6

7-9 ay 306 37.6

10-12 ay 366 45.0

13-15 ay 22 2.7

16 + 42 5.2

Tablo 7. Hastaların tedavi sonrası durumları.

Hasta sayısı

n %

İlaçsız kontrol 774 89.0

Akıbeti meçhul 3 0.4

İş birliği yapmayan 42 4.8

Vefat 50 5.8

Tablo 5. Hastaların tanı aldıkları kurumlar.

Hasta sayısı

n %

VSD 516 59.4

SSK hastanesi 23 2.6

Devlet hastanesi 35 4.0

Kurum hastanesi 12 1.4

Tıp fakültesi 51 5.9

Özel doktor 15 1.7

Göğüs hastalıkları hastanesi 138 15.9

Askeri hastane 25 2.9

Kayıt edilmeyen 54 6.2

(6)

oranlar Ankara’nın sosyoekonomik düzeyi dü- şük 2 nolu VSD bölgesinde %11.3 ve %58.2, İz- mir bölgesinde %16.75 ve %53.4, Göller bölge- sinde %25.2 ve %48.8 olarak saptanmıştır. Has- taların eğitim durumu ülkemizin sosyoekonomik düzeyine paralel olarak bölgeden bölgeye deği- şiklikler göstermektedir (4,5,7,8). Bu oranlar bi- zim bölgemiz için ise %3.6 ve %47.5’tir. Bizim hastalarımızın hiç okula gitmemişlik oranı ülke geneli ve diğer çalışmalara göre düşük olsa da hastaların çoğunluğunun eğitim düzeyinin düşük olduğunu tespit ettik. Bu eğitim düzeyindeki dü- şüklüğün Tbc mücadelesindeki en önemli so- runlardan birisini teşkil ettiğini düşünmekteyiz.

Hastaların başvuru şikayetlerinden öksürük

%79.8-89, balgam çıkarma %62-64, gece terle- mesi %48-91 oranında rapor edilmektedir (5,7,9,10). Bizim çalışmamızda da ilk sırada ök- sürük (%88.7), daha sonra da balgam (%69.9) ve gece terlemesi (%67.8) saptanmıştır. Bizim verile- rimizde literatür bilgileri ile uyumludur.

Ülkemizde uygulanan aşı şemasına göre şu an- da 0 ve 7 yaşta BCG aşısı yapılmaktadır. Daha önceki yıllarda ise üçüncü ve dördüncü aşılar yapılmaktaydı (11). Bu şemaya göre başarılı bir aşılama programında BCG aşısı yapılmayan bi- reyin kalmaması gerekirdi. Ancak ülkemizde aşılama programlarının başarısı yeterli düzeyde değildir ve bölgeden bölgeye değişmektedir.

BCG skarı bulunmayan hastaların oranı; Erzu- rum bölgesinde %61, Göller bölgesinde %26.9, İzmir bölgesinde %25, Ankara merkez 2 nolu dispanserinde takip edilen hastalarda ise %44 olarak rapor edilmiştir (4,5,7,9). Bizim hastala- rımızda ise BCG’siz hasta oranı %19.7 olarak tespit edilmiştir. Bu oran diğer çalışmalara göre oldukça düşüktür. İlimizde BCG skarsız kişi ora- nının düşük olmasının nedeni, ilimizde temel sağlık hizmetleri alt yapısının gelişmiş olması ve idari kadronun birinci basamak sağlık hizmetle- rine, özellikle koruyucu sağlık hizmetlerine bü- yük önem vermesinden kaynaklanmaktadır.

Hasta takip formlarında PPD sonuçları yer al- makla birlikte, ülkemizdeki dispanserlerden ya- pılan çalışmalarda bu konu ile ilgili veriler genel- likle verilmemektedir. İzmir’de yapılan bir çalış- mada hastaların %42’sinde PPD kaydının olduğu

belirtilmiş, Ankara’da primer Tbc konusunda yapılan çalışmada ise oran %96 olarak bildiril- miştir (9,12). Bizim çalışmamızda ise hastaların

%49.6’sının PPD kaydı vardı. Test 15 yaş altın- daki hastaların %90’ına yapılmışken, 15 yaş ve üzerindeki grubun %48.6’sına yapılmış olduğu saptandı. Hastaların PPD’si testi %66.4’ünde 15 mm’den büyüktü. Bunun PPD’nin çocuklarda ta- nı amaçlı kullanılmasından, erişkin hastalarda ise Tbc tanısında PPD’nin kullanılmamasından kaynaklandığını düşünmekteyiz.

Tbc hastalarının, daha önceden Tbc’li bir hasta ile temas öyküsü ülkemizde yapılan çalışmalar- da %5.1 ile %34 arasında, geniş oranlarda bildi- rilmektedir (4,7,13). Temaslılardan olgu bulma oranı da %8.1 ve %8.2 olarak bildirilmektedir (14,15). Bizim olgularımızda da %26.5 (%18.4 aile içi, %8.1 aile dışı) temas öyküsü vardı. Tüm bu veriler temaslı muayenesinin yeni olgu bulun- ması açısından önemini bir kez daha vurgula- maktadır. Burada da dispanserlere önemli gö- revler düşmektedir.

Sağlık Bakanlığı VSD Başkanlığı tarafından dü- zenli toplum taramaları yapılması, ekonomik ve pratik bulunmaması nedeniyle önerilmemekte, sadece riskli kurum ve iş yeri taramaları öneril- mektedir (2). Olgularımızın %12.6’sının yapılan esnaf ve işçi taramaları, işe, okula, yurda gire- cek ve askere gidecek kişilerden istenen sağlık raporu değerlendirmeleri sırasında ortaya çık- ması konunun önemini gözler önüne sermekte- dir. Yukarıda sayılan gruplar düzenli toplum tara- ması değil riskli grupların taranmasıdır. Bu ne- denle ülkemiz koşullarında ekonomik yükün faz- la olduğu toplum taramaları yerine riskli grupla- rın taranmasının yeterli olacağı kanaatindeyiz.

Tbc tanısı mikrobiyolojik olarak konulmalıdır.

Ancak ülkemizde önceki yıllarda yapılan çalış- malarda mikrobiyolojik inceleme ve basil pozitif- lik oranları %14-39.1 gibi oldukça düşük oran- larda bildirilmektedir (4,5,7,16). Türkiye gene- linde dispanserlerde basil pozitif tanı konma ora- nı 1995 yılında %16.6, 1997 yılında %19.8 ola- rak belirlenmiştir (15,17). Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda oranlar %54, %81.7 ve

%83.4 gibi belirgin olarak artma göstermektedir (4,8,9). Bizim hastalarımıza mikrobiyolojik ola-

(7)

rak tanı koyma oranımız %65.2, biyopsi ile tanı konulan hastalarımız ise %0.3’tür. Klinik ve rad- yolojik olarak tanı alan hasta oranı ise %34.5 idi.

Türkiye standartlarında dispanserimizin tanı aşamasında mikrobiyolojik ve histopatolojik yöntemi kullanma düzeyinin yeterli olmadığını düşünmekteyiz. Bu oranı elde eden kurumumu- zun aynı zamanda bölge Tbc laboratuvarı olma- sı durumumuzun hazinliğini daha iyi göstermek- tedir. Balgam örneği incelemesinin olgularımızın

%89.2’sinde yapıldığını tespit ettik. Burada tanı aşamasında hastadan ısrarla balgam örneğinin istenmesi ve sonucunun takip edilmesi, hasta- dan balgam örneği alınamıyorsa ileri tetkik (to- rasentez, bronkoalveoler lavaj, biyopsi) yapıla- bilecek bir üst hastaneye sevk edilmesinin tanı aşamasındaki başarıda önemli bir faktör olduğu- nu düşünmekteyiz. Hastalara ilk tedavilerinin VSD’lerde başlanma oranı bazı çalışmalarda

%26-37 oranında iken, bazılarında %60.9 olarak rapor edilmiştir (18,19). İlk tedavisinin kurumu- muzda başlanma oranı bizim hastalarımızda

%59.4 idi. Bizim oranımızın da yüksek olmasının sebebi dispanserimizin uzun yıllardan beri hiz- met vermesine ve kuruluşumuzun bölge Tbc la- boratuvarı olmasına bağlı olabilir. Çünkü Eskişe- hir bölgesinde çok sayıda hastane olmasına kar- şın Tbc kültürü sadece tıp fakültesi hastanesi ve kurumumuzda yapılmaktadır. Diğer kurumlarda Tbc’den şüphelenilen hastalar balgam tetkiki için kurumumuza gönderilmekte ve eğer basil pozitifliği saptanmışsa tarafımızdan tedaviye alınmaktadır.

Ülkemizde tedaviye uyum ve tedavi başarısı ile ilgili veriler bölgeden bölgeye değişiklik göster- mektedir. Tbc tedaviye uyumsuzluk oranının

%50’lerde olduğu belirtilmektedir (20,21). İlaç- sız kontrole ayrılan hasta oranı Elazığ bölgesin- de %58.8, Erzurum bölgesinde %55, İzmir’de

%80, Ankara’da %90.08 olarak rapor edilmekte- dir (4,5,9,16). Bizim tedavisini tamamlayıp, ilaçsız kontrole ayırdığımız hasta oranımız %89.0 idi ve bu oran ülkemiz literatür verilerine göre or- ta sıralarda yer almaktadır. Bu nedenle tedavi konusunda dispanserimiz iyi bir düzeyde olsa da henüz istenilen yeterli seviyede olmadığını söy- leyebiliriz.

Bu çalışma retrospektif bir çalışma olması nede- niyle hasta bilgileri bazı bölümlerde eksiklikler içermektedir. Dispanserdeki hasta kayıt formla- rının düzenli olarak doldurulmadığı bizim çalış- mamızda da bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu formların eksiksiz olarak doldurulması dispanser çalışmalarının değerlendirilmesinde, istatistiksel veriler elde edilmesinde, ülkemizdeki Tbc soru- nun boyutunun tespitinde ve gelecekteki Tbc mücadelesinde bizlere yol gösterici olacaktır.

Tbc ile mücadelede VSD’ler önemli görevler yü- rütmektedir. Tbc gibi bulaşıcı bir hastalıkla mü- cadele edildiği için, halk sağlığı açısından ciddi sorumlulukları bulunmaktadır. Bu mücadelede dispanser personelinin işini ciddiyetle yapması ve bilgi düzeylerini üst seviyede tutmaları çok önemlidir.

Tüm bu eksikliklerin giderilmesinde dispanser personelinin eğitimi ile birlikte dispanser çalış- malarının merkezden değil, dispanser ortamında denetiminin de yapılmasının ve VSD ile diğer sağlık kuruluşlarının, hastanın sosyal güvencesi- ne bakmaksızın iş birliği içinde olmasının, ülke- mizdeki Tbc mücadelesinde ve verilerin sağlıklı olmasında faydalı olacağını düşünmekteyiz.

KAYNAKLAR

1. World Health Organization: Treatment of Tuberculosis.

Guidelines for National Programmes. Geneva, 1997.

2. Özkara Ş, Aktaş Z, Özkan S, Ecevit H. Türkiye’de tüber- külozun kontrolü için kılavuz. TC. Sağlık Bakanlığı Ve- rem Savaş Daire Başkanlığı, Ankara, 1999.

3. Koç HA, Karagöz T. Tüberkülozda epidemiyolojik ölçüt- ler ve yaş grupları analizi. Solunum Hastalıkları 1997; 8:

621-34.

4. Kuzuca İG, Canbakan SÖ, Mutlu AG, Küsmez AC. Anka- ra 2 nolu Verem Savaş Dispanseri’nde 1996-1997 yılla- rında izlenen 256 hastanın retrospektif olarak değerlen- dirilmesi. Solunum Hastalıkları 1999; 10: 16-22.

5. Aktaş E, Görgüner M, Sağlam L ve ark. Erzurum Verem Savaş Dispanseri’nde kayıtlı aktif tüberkülozlu hastala- rın değerlendirilmesi (ön rapor). Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1998; 46: 63-8.

6. Koç N, Keskiner N, Zeybekoğlu E ve ark. Antalya ili mer- kez ve ilçe dispanserlerinde 1995 yılında izlenen 335 tü- berkülozlu olgunun değerlendirilmesi. XXI. Ulusal Türk Tüberküloz ve Göğüs Hastalıkları Kongre kitabı, 17-19 Ekim 1996, Marmaris 129-35.

169 Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(2): 163-170

(8)

7. Akkaya A, Şahin Ü, Turgut E, Ünlü M. Isparta ve Burdur bölgelerindeki verem savaş dispanserlerine kayıtlı tüber- külozlu olguların araştırılması. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1998; 46: 362-8.

8. Öztop A, Şirin Y, Oğuz VA, Çakmak R. Verem savaş dis- panseri hizmet değerlendirme çalışması. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2000; 48: 243-7.

9. Kıter G, Coşkunol İ, Alptekin S. İzmir Eşrefpaşa Verem Savaş Dispanseri’nde Ocak 1997-Haziran 1998 dönemin- de kayıtlı tüberkülozlu hastaların değerlendirmesi. Tü- berküloz ve Toraks Dergisi 2000; 48: 333-9.

10. Şenyiğit A, Işık R, Coşkunsel N ve ark. Akciğer tüberkü- lozlu 441 vakanın retrospektif olarak incelenmesi. Solu- num Hastalıkları 1997; 8: 203-15.

11. Çelenk M. Tüberküloz epidemiyolojisi. Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi 1994; 14: 391-403.

12. Ekim NN, Levent E, Köktürk O, Küsmez C. Primer tüber- küloz tanısında üç kriter. Solunum Hastalıkları 1998; 9:

55-64.

13. Özşahin SL, El R, Akkurt İ, Kısabacak Z. Verem savaş dispanserlerinin akciğer tüberkülozlu SSK’lı hastalara yaklaşımı. Solunum Hastalıkları 1997; 8: 241-50.

14. Verem Savaş Daire Başkanlığı, Bilgi İşlem Merkezi 1996 Yılı Türkiye Geneli VSD çalışma raporu.

15. Verem Savaş Daire Başkanlığı, Bilgi İşlem Merkezi 1997 Yılı Türkiye Geneli VSD çalışma raporu.

16. Deveci F, Muz H, Kıraç H. Elazığ Verem Savaş Dispanse- ri’nde 1997 ve 1998 yıllarında izlenen 272 tüberkülozlu olgunun değerlendirilmesi. Solunum Hastalıkları 2000;

11: 188-95.

17. Verem Savaş Daire Başkanlığı, Bilgi İşlem Merkezi 1995 Yılı Türkiye Geneli VSD çalışma raporu.

18. Çalışır HC, Ulukavak T, Türker G ve ark. Tüberkülozda

“tedavi başarısızlığına” neden olan etkenler. Solunum Hastalıkları 1997; 8: 225-33.

19. Doğan O, Kılıçkap Z, Erdoğan AR. Tüberkülozda bunal- tı belirtileri ve depresyon. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1992; 40: 264-75.

20. Kocabaş A. Tüberküloz tedavisinin temelleri. Kocabaş A (editör). Tüberküloz Kliniği ve Kontrolü. Adana: Çukuro- va Üniversitesi Basımevi, 1991: 273-93.

21. Kocabaş A, Akkaya T, Gidener S. Tüberkülozlu hastalar- da tedaviye uyumsuzluk sorunu. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1985; 33: 258-69.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu skalaya göre VSD’lerde çalışan hekimler, ka- dın hekimler, çocuk uzmanı ve göğüs uzmanı hekimler diğer meslektaşlarına göre VSD’lerin görevleri hakkında daha

Çünkü tüberküloz tanısı alan tüm hastaların ancak %35.2 (akciğer dışı tüberküloz olgularını hariç tutarsak %42.8’ine)’sine tanı aşamasında ARB bakısı istenmiştir.. Bu

Plevra Tbc’sinin en sık 20-29 yaş grubunda, hi- ler lenf bezi Tbc’si ve GİS Tbc’sinin 30-39 yaş grubunda, GÜS Tbc’si ve iskelet sistemi Tbc’si- nin 40-49 yaş

VSD hasta kayıt formlarına dayanarak temaslı- ların (olguların) yaş, cins, yakınlık derecesi, BCG skar durumu, PPD çapı, profilaksi verilip verilmediği, koruyucu tedavi

Eski yayma pozitif olguların sayısı dönemlere göre sırasıyla dört, dokuz, beş ve beş iken, teda- vi sonucu olarak kür oranları sırasıyla %100,.. %89, %60 ve

İstanbul, Küçükçekmece Eğitim ve Araştırma Sağlık Grup Başkanlığı’na bağlı Küçükçekmece Verem Savaş Dispanseri (VSD), bölgedeki Tbc sorununa daha etkin müdahale etmek

Biz de klinik ve radyolojik olarak metastatik akciğer kanserini düşündüren ve ya- pılan tetkikler sonucu, yayma negatif akciğer tü- berkülozu ve Tbc lenfadenit tanısı

Bu kriterlerden bir veya daha fazla- sını taşıyan olgular yaş, cins, meslek, eğitim du- rumu, yeni ve eski olgu oluşlarına, bakteriyolo- jik tetkiklerine, temaslı muayene