• Sonuç bulunamadı

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kıvılcımı:Namus uğruna ilk kurşun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kıvılcımı:Namus uğruna ilk kurşun"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

o t }

H

Çl a

M i ncı yıl

O '

arm ağanı

«» t

Catfurt

V

(2)

sfi İzmir'de dü§mana ilk k u lu n u atan Hnsan Tahsin.

O

kısal Kurtuluş ilkin nerde.ne zaman çakmıştır ? Savaşımızın kıvılcım ı Ulusal Kurtuluş Savaşı'm ızı başlatan ilk kurşunu kiminattığmı elbet merak etm işsinizdir . İşte şimdi sizlere bunu anlatacağız.Olayı başından izlem ek için hep birlikte İzm ir'e gidelim .

Konak denilen yer, İzm ir'in Kordon boyu deniz

kıyısında bir güzel semtin adıdır.Valilik konağı bur- da olduğu için buraya Konak adı verilm iştir. Konak a- lanında biraz dolaşırsak,orda bir anıt göreceğiz.

Anıta yaklaşalım.Anıt m erm eri üzerinde yazılar var. Bu yazıyı okuyalım:

"İzm ir'in işgale uğradığı 15 mayıs 1919 günü sa­ bahı Türklük haysiyet ve bağım sızlığı uğruna kanla­ rını döken kahraman şehitlerin aziz hatırasına."

Haşan Tahsin kimdir?

Bu anıtın yazıtında,düşmanın İz m ir'i işgal ettiği 15 mayıs 1919 günü şehit edilen on kahramanımızın ad­ la n va rd ır. Bu adların en başında şu yazıyı okuyo­ ruz:

"G azeteci Haşan Tahsin Bey "

Düşmanın İzm ir'i işgal ettiği gün şehit edilen ga - zeteci Haşan Tahsin kimdi?

Bunu öğrenmek için,on dokuzuncu yüzyılın son­ larındaki Selânik'e dönelim.O zamanlar Selânik ' te Alaybeyoğlu Osman Bey adında biri yaşıyordu .A lay- beyoğlu Osman Bey,akıncı bir Türk kuşağından g eli­

yordu. Osmanlılann Rumeli'ye geçişleri sırasında,

Rumeli topraklarını Türkleştirm ek amacıyla sınır ön­ cülüğü yapan bir soydandı .Alaybeyoğlu Osman Beyin Recep Ağa adında bir oğlu va rd ı. Bilenlerin anlattık - lanna göre, Recep A ğa, kollarım iki yana aça aça yü­

rüyen,efe görünüşlü,babacan bir adamdı. Dışarda

hep bastonlu gezerdi.Uzun boylu, çakır gözIüydiLÇev- re s inde kilerde saygı uyandıran bir kişiliği vardı.

Recep Ağa'nın eşi ölmüştü.Ölen eşinden Meh­

met Recep adında bir oğlu vardı .Recep Ağa ikinci kez evlendi.İkinci eşi Rabia adında bir hanımdı.

Recep Ağa'nın 1888 yılında bir oğlu dünyaya geldi. Oğluna Osman N evres adını koydu.Osman N evres '- ten sonrada iki kızı doğdu.Birinin adı Binnaz, öbü - rünün adı M elek'ti.

Osman Nevres cin gibi zeki,uyanık,yerinde du­ ramayan bir çocuktu. Babası Recep Ağa onu,Selânik' teki Şemsi Efendi İlkokulu'na yazdırdı .Mustafa K e ­ mal de bu okulda okumuştu.

Osman N evres,Şem si Efendi İlkokulu'nu b itirin ­ ce, yine Selanik'teki Feyziye Lisesi'ne y a zıld ı.F ey zi- ye L ise si' nin Müdürü, sonradan Maliye Bakam olan, Cavit Bey'di.C avit B ey,zeki ve çalışkan olduğu için Osman N evres'i çok sevm işti.

Osman Nevres, Feyziye Lisesi'nin öğrencisi ol - duğu sıralarda, babası Recep A ğ a , Selânik'teki mal - lannı satarak ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındı . Ticaretle uğraşıyordu.Osman Nevres İstanbul'a g e l­

memişti. Onu, Feyziye Lisesi'nin Müdürü Cavit Bey

koruyor,özel olarak eğitiyordu.Osman Nevres,kitap okuyacak denli Fransızca da öğrenm işti.

Hukuk ve felsefe tahsili yaptı

1904 yılında, Osman N evres on altı ya­

şındayken, Rabia Hanım öldü.İki yıl sonra da Recep

Ağa oğlunu görmek için Selânik'e gitti .Selanik'te in ­ me indi,öldü.Babası ölünce, liseyi bitirm işolan O s ­ man Nevres de İstanbul'daki evine,kız kardeşlerinin yanına gitmek zorunda kaldı. İstanbul Üniversitesi Me girdi.

Yalandan tanıyanların anlattıklarına g öre,o z a ­ manlar Osman N e v re s ,1.80 boyunda,güçlü,dayanıklı, sporcu,yakışıklı bir delikanlıydı. Babası Recep A ğ a '- ya benzerdi.Yalnız babasının gözleri çakır,onunkiler elaydı.

Bilindiği üzere, 1908 yılında Meşrutiyet ilân e d il­ m işti. Meşrutiyet'in ilânından sonra hükümet Avrupa’ ya öğrenci göndermeye başlamıştı. İlk gönderilen öğ­

renciler arasında Osman Nevres de vardı. Osman

Nevres 1909 yılında P a ris'e g itti. Sorbonne Ü n iversi- tesi'nin öğrencisi oldu.Orda hukuk ve felsefe öğreni­ mi gördü.

mımmgşmKiımmsmm

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kıvılcımı

ilk kursun

İzmir işgal edildiği giin

Yunanlılara ilk kursunu

t

gazeteci Haşan Tahsin atmış

ve orada şehit edilmişti

İzmir'de ijga l gününde Yunanlılara ilk kurşunu Gazeteci Haşan Tahsin attı.Yukarı­ daki fotoğrafta düşmana ilk kurşunun atıldığı Konak Meydanı görülüyor.Geri p la n - daki bayrakların altına 15 mayıs 1919 günü şehit edilen 10 kahramanımız için bir a - nıt dikilmiştir. Anıttaki isimlerin ilk başında Gazeteci Haşan Tahsin Bey'in ismi vardır.

1912 yılında İtalya,o zaman bir Osmanlı ülkesi o - lan Trablusgarb'a asker çıkarmıştı .Trablusgarp sa­ vaşı başlayınca Osman Nevres Türkiye'de döndü.

Emperyalist ülkeler,Türkiye'yi parçalayıp böl­ mek İçin g izli örgütler kurmuşlardı.Buxton soyadını taşıyan iki İngiliz kardeş,bu g izli örgütlerden biri a- dına Bükreş'te Türkiye aleyhine çalışmaktaydı. O s ­ man Nevres,bu iki İngiliz'in Türkiye’ ye karşı çalış­ malarım önleyip durdurmak için g izli bir görev al­

m ıştı. Bükreş'e gidecekti.Görevi g izli olduğundan,

tanınmaması gerekirdi.Bu yüzden de gerçek kimli­ ğiyle yola çıkamazdı. Başka birinin kimliğine bürü­

necekti .

O günlerde Silâh adında bir gazete çıkıyordu. Si­ lâh adlı gazetenin sahibi,Hasan Tahsin adında bir es­ ki deniz yüzbaşısıydı.Ona,gazetesinin adından ötürü,

Silâhçı Hasan Tahsin derlerdi. Hasan Tahsin adına

düzenlenen bir pasaportla kimlik,Osman N evres' e

ve rild i. İşte o zamandan sonra Osman Nevres,takma adı olan Hasan Tahsin diye tanındı,o adla anıldı.

Hasan Tabs in, İstanbul'dan bir takaya binerek Ka­ radeniz'den geçti,Romanya'da karaya çıktı.Bükreş'e g itti.T ü rk iye'yi parçalamak için çalışanların izine düştü.Sonunda onları buldu.2 ekim 1914 günü, Buxton kardeşlerden birini tabancayla vurarak yaraladı. Ya­ ra lı Buxton hastaneye kaldırıldı .Hasan Tahsin de tu­ tuklandı .BükreşCezaevi'ne sokuldu. Yargılanması so­ nunda, beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu olaydan otuz altı yıl sonra, ünlü gazeteci A h ­

met Emin Yalm an,bir kitabında, Bay Buxton'la gö­

rüşmesini şöyle anlatmaktadır;

Bükreş Cezaevinde 2 yıl

" Uzun boylu,beyaz sağlı,sakallı bir adamdı. Ev sahibi "L o rd Buxton” diye tanıtınca irkildim , kal dim. ...Yem eği yerken Lord Buxton hikâyesini an­ latıyordu:

- Suikastta ben vurulmadım,kardeşim vuruldu. Hasan Tahsin'le tanışmayı çok merak ettim. Cezaevine gidip kendisini gördüm ve sordum: - Nasıl,yaptığına pişman mısın?

- Türklük bakımından sen,gebertilmeye lâyık bir düşmansın.Daha az zararlı olan kardeşini vurup da seni gebertemediğime üzgünüm. Bu işe atıldığıma ke­ sinlikle pişman değilim.Elim den gelse tekrarlarım .

Kendisine dedim ki:

- Sen cesur bir çocuksun. Ben de fena adam deği­ lim .Tesadüf bizi karşı karşıya getirdi. Aramızdaki fik ir ayrılığını ve siyası kini bir yana bırakarak in ­ san olarak ahbap olamaz m ıyız?

Z iyaretlerim i sık sıktekrarladım .Hasan Tahsin'e yiyecek,içecek,kitap taşıdım durdum.

Her gidişimde saatlerce görüştük. Tahsin bana

bütün hayatını anlattı. Davasının öbür yönlerini de ö ğ ­ renip anladım, Böylece Türk ruhuyla değinmiş oldum. Tahsin'in sonunu, bundan sonra da izledim . Türk

kuvvetleri Almanlarla birlikte Romanya'yı aldıkla­

r ı zaman Tahsin'i cezaevinden çıkarm ışiar. B ir süre İzm ir'de yaşamış.Sonra gözden y itird im ."

Hasan Tahsin, 1914 güzünden 1916 yılının kışına dek iki yıl Bükreş Cezaevi'nde kaldı. O cezaevindeyken Dünya Savaşı da başlamıştı .Cezaevinden kız kardeş­

lerine gönderdiği mektuplardan birinde şöyle yazı -

yordu:

Bükreş Cezaevi-1 Temmuz 1915 tî

... Hapiste vaktimi kendim için değilse bile başkaları için yararlı kılmanın yolunu buldum.Silis - tire'nin dolaylarından olup burada bulunan bir köylü­ ye okuyup yazmasını öğrettim . Bilgisiz Deliorinanlı­ yı , amcasının evine, ailesin e, kendi eliyle oldukça iyi yazıyla,açık bir dille mektup yazar gördükçe ne ka­ dar seviniyoru m ,bilseniz.. . "

Yine İBiikreş Cezaevi'nden, 13 ekim 1915 tarihinde kız kardeşlerine gönderdiği bir mektupta da şöyle ya­ zıyordu:

Tt

...Biz gençler Tü rkiye'yi kurtarmak şan ve şerefle görmek için fedakârlığı, her türlü tehlike ile meşru görev saym alıyız. Ağabeyinizin bu duygu ve anlayışta olduğunu bu gün bulunduğu yer isbata yeter”

1916 yılının 6 aralık sabahı,Alman öncü- kuvvet­ le r i Bükreş'e g irm iş ti.E rte si gün de Türk ve Alman

b irlik leri Bükreş'i alm ıştı.Türk askerleri Bükreş' e girince,Haşan Tahsin de iki yıl tutuklu kaldığı ceza­ evinden kurtuldu.Cezaevinden çıktığında genç yaşın - da saçları kırlaşm ıştı. İstanbul'a dönüşünden kısa bir süre sonra İsviçre'ye gitti.

A rtık Dünya Savaşı sona erm işti.Savaş ortakları­ mızla birlikte yenilm iştik.Ordularım ız bütün cephe­ lerde geriliyordu. İngilizlerden silâh bırakışması is­ tedik. Bırakışma için Türk kurulu Mondros'a çağırıl­ mıştı. Yenilm iş Osmanlı İmparatorluğumun Bahriye N azırı (Deniz Savunma Bakanı) Rauf B ey,30ekim 1918 de Mondros'ta silâh bırakışması m imzalamıştı.

Y irm i beş maddelik Mondros Bir akış ma sı'nin 7. maddesi şöyleydi:

"İtilâ f devletleri,güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa,herhangi bir stratejik noktayı işgal etmek hakkına sahip olacaklardır."

Bırakışmamn en ağır maddesi buydu.

Rauf Bey, bırakışma görüşmesinde, İngiliz A mi - ra li Caltrop'tan, Yunanlıların Türk topraklarına çıkar rılmayacaklanna değin kesin söz almıştı .İngiliz a- m ırali bu sözünü üç kez tekrarlamıştı.Böyleyken Yu­

nanlıların A verof adlı zırhlısı İstanbul limanında,

Dolmabahçe önünde dem irlem işti.İzm ir'in de Yunan­ lılara verileceğ i söylentileri çıkm ıştı.

İsviçre'den dönen Haşan Tahsin,İstanbul'da kısa bir süre kaldıktan sonra,1918 yılı ortalarında İzm ir'e geldi.

Haşan Tahsin İzm ir'de gazeteciliğe başladı."Hu - kuk-u Beşer" adlı bir gazetenin kurucusu ve başyazar- n idi.Hukuk-u Beşer,insan hakları demektir .Hukuk- u Beşer'in ilk sayısı 10 kasım 1918 günü çıkm ıştı.

Haşan Tahsin Hukuk-u Beşer'de.bu gün için bi­

le değerini yitirm em iş çok önemli başyazılar yazı­

yordu. Bir örnek olarak onun başyazılarından birin­

den bir bölüm sunuyoruz. 12 mart 1919 günlü Hukuk-u Beşer Gazetesi'nde "A lt tabaka" başlıklı başyazı sın - da şöyle yazmıştı:

" Bizde en çok düşünülecek bir sınıf varsa, o da kuşkusuz alt tabakadır.Çiftçi,makineci,dükkâncı, kı­ sacası em ekçilerin oluşturduğu bu sınıf ahali, alnının teriyle ekmeğini kazanır, devletin hâzinesini emeğin­ den ayırdığı hisseyle doldurur. Asker olur, kan vergi­

sini de öd er. Böyleyken çoğunlukla düşünülmesi ih­

mal edilir.H atta bir siyasf oya,bir seçim hakkına

bile sahip olm az.

Seçim hakkı az çok vergi veren,yani zengin o-

lanlann hakkıdır. Bedel ödeyerek,bin bir dolap çevi­

rerek askere gitmemek onların hakkıdır. Hatırı

sayılmak zenginlerin hakkıdır.Yoksul olmak,sefalete mahkûm olmakla birdir.H erkese açık olması gere­ ken okullar bile patronların çocukları içindir.Yoksul, sabahtan akşama dek kızgın güneşin altında çalışır,

didinir .Ama bunca emek ve çabasıyla ailesini yine

hakkıyla refaha erd irem ez.V e çocuğunun çalışması - na da muhtaç olu r. Bu yüzden çocuklarını tarlada ya

da dükkânda çalışmaya.çabalamaya yöneltir ve so­

nunda çocuklar öğrenim çağım g eç irirler.B ö yle o - kur-yazar olmayanların sayıları çoğunluğu bulur.

Bu yurt çocu kları,bilgisizlikleri yüzünden hakla­ rım savunamazlar. Karaborsacıların, ağaların,zorba­

ların, mütegallibenin isteklerine oyuncak olurlar.

Çünkü haklarını bilmezler.Çünkü hükümete .eşrafave nüfuzlulara karşı haklarım savunmaktan a c izd irle r."

Düşmana karsı direnme

O dönemde İzm ir'de sıkıyönetim vardı. Haşan Tah­ sin'in yazılarım hükümet çok sert buluyordu .Onun e - le ş tiriİeri hükümete çok ağır geliyordu. Bu yüzden Sıkıyönetim Komutam Sait Paşa,Hukuk-u Beşer (İn­ san Hakları) Gazetesi'ni sık sık kapatırdı.

Sıkı yönetim, Hukuk-u Beşer Gazetesi'ni kapatın - ca,Haşan Tahsin de " Hür Hukuk-u Beşer" adıyla

başka bir gazete çıkan yordu. Gazetesinin kapatma

süresi dolunca,gazetenin adına eklediği "Hür" k e li­ mesini kaldınyor,gazetesini yine Hukuk-u Beşer a- dıyla çıkan yordu.

Sıkıyönetimin baskısı altında,ne Hukuk-u Beşer., ne de Hür Hukuk-u Beşer adıyla gazete çıkaramaz o- îunca,bu kez Sulh ve Selâme' adında başka bir gaze­

te çıkarmaya baştamıştı.Sulh ve Selâm et,banş ve

kurtuluş demektir.Sulh ve Selâmet Gazetesi'nin ilk sayısı 4 ocak 1919 da çıkm ıştır.

İzm ir'in Yunanlılara verileceği söylentileri üze­

rine 'İzm ir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cem iyeti" kuruldu.Cemiyet,17-19 mart 1919 günlerinde,E İham - ra Sineması'nda bir kurultay toplandı.Bu kurultay, bu konuda Anadolu'da toplanan kurultayların ilki o l ­ muştur. Ege'nin birçok il ve ilçelerinden gelen bele - diye başkanlan,müftüler,halk tem silcileri bu kurul­ taya katıldı .Kurultayda, düşman İzm ir'i işgal ederse, direnilm esi için karar alındı,

O zaman İzm ir V alisi, Kambur İzzet diye tanınan İzzet B ey'di.Vaii Kambur İzzet,İstanbul hükümeti­ ne bağlıydı. İzm ir M idafaa-i Hukuk-u Osmaniye C e - miyeti'nin bu kurultayda aldığı düşmana karşı diren­ me ve yurt çıkarlarını koruma kararı üzerine, Vali İzzet B ey, kurultayı düzenleyenleri ve kurultaya ka- ülanları hükümete,"İttihatçılık" ve "Bolşeviklik " le suçlayarak bildiriyordu.

Haşan Tahsin'in 14 şubat 1919 günlü Hukuk-u Be­

şer Gazetesi'nde "Namus Uğrunda"başlıklı başyazı - sının yayınlandığı günün üstünden üç ay kadar zaman geçm işti.13 mayıs 1919 günü. İşte o gün, İngiliz, Fran­ sız, A m er ikan ve Yunan savaş gem ileri İzm ir lima - nına dem irledi.E rtesi gün de, Mondros Bırakışması görüşmelerinde Rauf Bey'e, Yunanlıların toprakları­

mıza girm eyeceği üzerine söz verm iş olan İngiliz

Deniz Kuvvetleri Akdeniz Donanması Başkomutanı

^ Hasan Tahsin Romanya'daki hapis günlerinde

A m iral Galtrop,İzm ir'deki 17.Kolordu Komutam Na­ dir Paşa'ya,(14 mayıs 1919 günü) bir nota verd i. Bu notada,Mondros Bırakışması'nın 7 .maddesine daya­

nılarak, İzm ir'deki istihkâmlarla dolaylarım, itilâf

devletleri adına, Yunan birliklerinin işgal edeceği biL diriliyordu.Bu kara haber birden İzm ir'eyayıldu E r- tesi sabah Yunan askerleri İzm ir'e çıkacaklardı. Bü­ yük bir telâşa düşen İzm ir'in resm i makamları, bu durum karşısında,nasıl davranacaklarını hükümet - ten sordu. Harbiye N azın (Savunma Bakam) verdiği cevapta, İzm ir'i Yunanlıların işgal etmesini Mond - ros Bırakışması'nın yedinci maddesine uygun bula­ rak, baş eğilm esini istiyordu.Nadir Paşa askerlere.

V ali Kambur İzzet de memurlara, işgalci Yunanlıla­ ra karşı gelinmemesini büdirm işti.

-İzm ir halkı alanlarda öbek öbek birik iyor,kah­ velerde toplanıp bu konuyu konuşuyorlardı. Bu toplu­ luklar arasında genç subaylar da görülüyordu. Baş­ sız, silâhsız,umutsuz binlerce yurt çocuğu ne yapa -

cağını bilemiyordu.Bu arada,halkı düşmana karşı

gelm esi için kışkırtanlar da oluyordu.Halkı diren - meye çağıranlar görülüyordu.Topluluklar arasında ŞÖyle sözler duyuluyordu:

-Yurttaşlar,akşam a Maşatlığa gelin'. -Maşatlık'ta toplantı ola ca k ... -Herkes Maşatlığa gelsin akşama*.

Evlerde kadınlar ağlıyorlardı.

14/15 mayıs gecesi binlerce İzm irli yurtsever

Maşatlık'ta toplanmıştı.O toplantıda çok coşkulu ko - nuşanlar oldu.Haşan Tahsin de orada konuşanlar a -

rasmdaydı.Konuşmalardan sonra,bir Redd-1 İlhak

bildirisi yayınlandı. Bu eylem i düzenleyenler,bildiri­ yi yazanlar arasında elbet Haşan Tahsin de vardı.

15 mayıs sabahı, İzm irliler tarihlerinin en kara gününe gözlerini açm ışlardı.Türkler kan ağlıyordu.

O sabah hava yağmurlu,pusluydu.Saat dokuzda

Patris adlı bir Yunan taşıt gem isi,Kordon'daki Klo- narid gazinosu karşısındaki rıhtıma bağlanmış olan şata yanaştı.Gerek şat,gerek yollar baştan sona ha­ blarla döşenm işti.Yollar Yunan bayraklarıyla dona­ tılm ıştı.

Yunanlılar İzmir'e çıkıyor

Karaya ilk çıkan Yunan B irliğ i Albay Saphiropo- lis komutasındaki bir tüm endi. Önce bir alay rıhtıma çıkıp düzene g ird i.İk i Efzun taburu,öncü olarak, K o - karyalı yönüne yürüyüşe geçti. En önde kır atına bin­ miş olan alay komutam Yarbay İstavriyanopulos ile r­ liyordu. K ır at üstündeki yarbayın önünde iriyarı bir Efzun askeri büyük bir Yunan bayrağı taşıyordu .Bay­

rak mangasının arkasında iki bando birden zafer

m arşları çalarak ilerliyor,arkadan da Efzun taburu geliyordu.

Y e r li Rumiar sevinç taşkınlığı içinde sağa sola tabancalarıyla ateş ediyorlardı. Rum kızları,bayrak­ tarın elindeki bayrağa çiçekler yağdırıyorlardı. K a ­ dınlı erkekli,yaşlı genç Rumiar durmadan bağırıyor­ lardı:

-Z ito Venizelos '...

Venizelos, Yunanistan'ın başbakanı y d ı, onun için "Yaşasın Venizelos'. " diye bağırmaktaydılar.

Bu sevinçli karşılayıcı kalabalığın arasında g ö ­ rülen İzm ir Rum Metrepolidi Hristomos, şi mdiki pa­ saport iskelesinde durmuş,karaya çıkan Yunan as - kerlerini kudsuyordu.

Öncü olan Efzun Taburu, üstü otel, altı kahveha­

ne olarak kul lam lan, adına askeri otel ya da askeri kı­ raathane denilen yere gelm işti k i . ,.

Yunan askerleri hiç bir dirençle karşılaşmadan i- lerliyorlard ı.O ysa Haşan Tahsin,daha dün gece M a ­ şatlıktaki toplantıda, düş mana karşı direnilm esi için ne büyük coşkunlukla konuşmuştu.Üç ay kadar önce de,Hukuk-u Beşer adlı gazetesindeki "Namus Uğrun­ da" başlıklı yazısında,"Korkm uyoruz,gelsinler.. .A - ma salan unutmasınlar ki,Türk ö lm ed i,y a şıy o r.. .Ve burayı Yunan'a vermeyecektir', "diye yazm ıştı. Oysa işte şimdi Yunan b irliği rıhtım boyunda ilerliyordu.

Haşan Tahsin,askeri otelin karşısındaki çınarın dibinde bekliyor,kalabalığın arkasından, ilerlem ek­ te olan Yunan Efzun askerlerine bakıyordu.

"Sonunda ölüm var"

Bu günkü Orduevi yapısıyla Konak iskelesi ara - sında bulunan yerde, o zamanlar, İzm ir'in ünlü San­ ki şla'sı vardı.Efzun taburlan Konak alanını geçm iş, Sankışla'yı sağ yanlarına almışlar,bu kışlanın hükü­

met konağına yakın köşesindeki askeri oteli dönüp,

şimdi M illi Kütüphane caddesi denilen caddeye sap - mışlardı k i . ..

İzm ir'in Ortodoks Kiiisesi'nin çanları ça lın ıyor­ du. Utku m arşları çalmakta olan bando gittikçe yak - laşıyordu. İzm ir limanındaki düşman gem ileri de dur­ madan düdüklerini öttürüyorlardı.Yerli Rum karşı - layıcılar sevinç çığlıkları atmaktaydılar.

Çınarın dibinde duran Haşan Tahsin sol yanını a - ğaca dayadı.Her zaman "Küçük Kardeş" diye andığı

tabancasının kabzasını sinirli parmaklarıyla sıktı.

Sonra da cebindeki bomba yi yokladı.

Hiç bir direnç gösterm eden,işgalci düşman as - k erleri böyle suskunla karşılanamazdı .Haşan Tah - sin sinirli sin irli söylenmeye başladı:

-E llerin i,kolların ı sallayarak mı girecekler ?01- maz'. Olmaz k i . . .Sonunda ölüm v a r .. .Kan v a r . . Bu - nu anlamalılar’.

Yunan alayının başı Kokaryalı tramvay durağı y a ­ kınlarına gelm işti k i. . .

Haşan Tahsin birden fırladı .önündeki kalabalı­

ğı yarıp öne geçti. İşte şimdi,yürüyüş kolunun önün - deki Yunan bayraktarıyla karşı karşı yaydı. T

abanca-sını birden ona doğrultup ateşledi. Yunan bayrakta­

rı alm çatından kurşunlanmıştı.Konak'taki saat ku­ lesinin saati 11.00'i gösteriyordu.

Önde yürüyen bayraktar boğuk bir çığlık atarak yere kapaklandı. Elindeki bayrak,altında kalmıştı.

Kendilerine karşı konulacağını,böyle bir direnç­ le karşılaşacaklarım hiç ummayan Yunan askerleri tabancanın patlayıp,bayraktarın yere düşmesiyle şaş­ kına döndüler. Birden ters yüzü ettile r,b ir başı bo - zuklukla kaçıştılar. Başlarındaki Yarbay İstavriyano­ pulos da kaçıyordu Karşılayıcı Rumi ar, hiç beklem e­ dikleri bu olay karşısında büyük bir paniğe kapıl - mı şiardı. Gerileyenlerin kimisi gümrük binasına kaç­ tı. Kaçı şan Yunan askerlerinin arasında, kalıp e z i l ­ memek için kendilerini denize atanlar bile vardı . . . Rumlar,sokak içlerine dalm ışlar,evlere kaçmışlar - di.

Bu panikten yararlanan Haşan Tahsin yan sokak­ lardan birine sapmıştı.Gerekirse,tabancasından ka­ lan kurşunlarla,dahasonrada bombasını atarak ken - dini savuna,koruya çekıle çekile bağlara , bahçelere dalacak,ordan sonra da yurt içerisine sığınacak, o- ralarda kuracağı örgütlerle düşmana karşı direne - çekti.

Yunanlılarda ilk kurşunun yarattığı şaşkınlık çok sürmedi. Ateş edenin bir kişi olduğunu anlayınca Y u ­ nanlılar toparlanıp karşı saldırıya g eç tile r.İlk to - parlanıp kendine gelen bayrak mangası olmuştu.Ha - san Tahsin ancak iki yüz metre kadar gidebilmişti ki bayrak mangası da onu izlem eye başladı.Haşan Tah­

sin hem ateş ediyor, hem çekiliyordu. Tabanca -

sında m ermi kalmayınca,belinden çıkardığı bomba - sini ateşleyip,fırlattı.Bom ba Yunan mangasının or­ tasında patladı.Artık savuşabilirdi.Ama tam o s ır a ­ da başka bir Efzun mangası sokağa başka bir yandan girm işti.

"NineJanığım ol"

Haşan Tahsin sonuna dek düşmanla vuruşmuştu .

Bir evin penceresinden ağlayarak kendisine bakan

yaşlı bir Türk anasına,

-Nine, işte sen de gördün y a .. Yarın Tanrı katın­ da tanığım ol, kurşunum tükendi de ondan geriliyo - ru m ...

Bunlar,Haşan Tahsin'in son sözleri oldu.Arka - sından izleyen Efzun mangası Haşan Tahsin'i yaylım ateşine tuttu.Amansız kurşun yağmuru altında Haşan Tahsin bir an ayakta durabildi, sonra birden yere y ı ­ ğılıp kıpırtısız kaldı.Tabancası hâlâ elindeydi.

Yaklaşan düşman askerleri korkularını yeneme - miş olduklarından, Haşan Tahsin’in ölüsüne bikaç kez daha ateş ettiler.Y in e de hınçlarım alamamış ola - caklar ki,ölüyü üst üste süngülediler.

Otuz bir yaşındaki siyah giy sili yiğit Haşan Tah­ sin, namus uğrunda düşmana ilk kurşunu attıktan son­ ra işte böyle şehit edüdi.

Haya sabahki gibi kapanık değildi, a çılm ış ,ıs ın ­ m ıştı.İyice sıcak basmıştı.

Haşan .Tahsin'i şehit edildiği yerden kimse kal - dırmıyordu.Ordan geçenler arasında onun kim oldu- duğunu bilen bile yoktu.

İzm ir mayısının sıcağında Haşan Tahsin'in naşı orda üç gün kalmıştı.

Amerikan askerleri İzm ir sokaklarında d e v ri­

ye gezerlerken,yerdeki siyah giy sili ölüyü gördüler. Kim olduğunu anlamak için üstünü aradılar.Cebinden Haşan Tahsin adına yazılı kim liği çıktı.Onun Hukuk-u Beşer gazetesinde "Namus Uğrunda"başlıklı yazıyı yazan Haşan Tahsin, gerçek adıyla Osman Nevres ol­ duğunu elbet bilemediler.Ordan götürdükleri bir y e ­

re gömdüler. Bu yüzden Haşan Tahsin'in mezarının

yeri bilinemedi.

Haşan Tahsin'in namus uğrundaki bu ilk kurşunu, bütün yurt yüzeyinde başlayacak olan düşmana karşı direncin kıvılcım ı oldu,o kıvılcım gönüllerde kurtu - luş savaşı istemini tutuşturdu.

Mezarı bilinmeyen Haşan Tahsin'in şehit ediLi - şinden kırk iki yıl sonra, 1961 yılında, İzm ir Beledi - yesi bir değerbilirlik göstererek,düşmanın İzm ir ' i işgal ettiği gün şehit edilenlerin anılarına bir saygı simgesi olarak Konak alanına bir anıt dikti. Bu anıt - tâki şehit adlarının başında, namus uğrunda düşmana ilk kur şunu atan Haşan Tahsin'in adı yazılıdır.

"A

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

* In other words a research should not cause harm or distress to anyone. * Researchers must be honest, open and critical about their research.. *A social research project may lead to

 International Organizations as the Instrument of the Center and World Capitalist System.

Büyük salon 350 M 2 olup 140 kişinin okumasına mahsus masa.. ve

İslâm iyet’in ortadan kaldırdığı bu eski dinler, İslâm dini’ni kabul eden T ürkler’e gelenek olarak bir çok inanç, görenek, h a ttâ d in ؛ bazı

Bunun i¸cin ilk ¨ once bir eˇ grinin altındaki alanı yakla¸sık olarak nasıl hesaplayabileceˇ gimizi, daha sonra da Newton ile Leibniz’in birbirinden baˇ gımsız

Bu çalışmada, postoperatif ağrı tedavisinde kullanılan IV parasetamolün etkin bir analjezi sağlarken morfin tüketimi ve istatistiksel olarak anlamlı olmamakla bera­.. ber yan

Neps sayrna yontemlerini zaman gereksinimleri .iq- sindan kargilagt~rmak iizere ayni ornek a$rll$ kullanl- larak yapllan bir denemede en hizli olqum yontenlinin AFIS-N oldu&

3-4 ker;;;ln~m~~ y~lt~ i,~lstalığ1 geçirmükte ve bu hekimler tarafından muayene edi- lerek sağaltılmaktadır, Sık rastlanan çocukluk çı;,ğ·ı hastalık] arı veya