• Sonuç bulunamadı

YILLIK RAPOR 1991 (@)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YILLIK RAPOR 1991 (@)"

Copied!
192
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

( @ )

1991

YILLIK RAPOR

(2)

TÜRKİYE CUM HURİYET MERKEZ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

24 Nisan 1992 tarihli

HİSSEDARLAR GENEL KURULU’NA sunulan

1991

ALTMIŞINCI HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN

FAALİYET RAPORU

BİLANÇO, KÂR VE ZARAR HESABI

DENETLEME KURULU R A PORU

ANKARA 1992

(3)

31 Aralık 1991 TA RİH İND E

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

BANKA MECLİSİ BAŞKAN ÜYELER

DENETLEME KURULU ÜYELERİ

YÖNETİM KOMİTESİ BAŞKAN

BAŞKAN YARDIMCILARI

R Ü Ş D Ü S A R A Ç O Ğ L U N EVZAT A LP TÜ R K VASFİ GÜRSU NİHAT RENDA FAHİR TİG REL EMİN ALİ YOLALAN M UHİTTİN Y U R D U K O R U

CAHİT A YD O ĞA N SABRİ C ERİT NECATİ G ÜV EN HİLMİ OKÇU

R Ü ŞDÜ SARAÇOĞLU

BED İZ D EM İRAY HAŞAN ERSEL KADİR GÜNAY ERCA N K UM CU

(4)

GÜNDEM

1- Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu’nun 1991 Hesap Yılına ait raporlarının okunması ve görüşülmesi; Bilanço, Kâr ve Zarar Hesabının onaylanması.

2- Kârın teklif gereğince dağıtılmasının karara bağlanması.

3- Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu’nun ibrası.

4- Banka Meclisi’nde görev süreleri 30 Nisan 1992 tarihinde sona erecek iki üyelik için seçim yapılması.

5- Denetleme Kurulu’nda görev süreleri 30 Nisan 1992 tarihinde sona erecek iki üyelik için, (A) Sınıfı Hissedarınca bir, (B-C) Sınıfı Hissedarlarınca bir, üye seçimi.

(5)

İ Ç İ N D E K İ L E R

I. DIŞ EKONOMİK GELİŞMELER ... 1

1.1. DÜNYA EKONOMİSİNİ ETKİLEYEN SİYASAL GELİŞMELER ... 1

1.2. DÜNYA EKONOMİSİ ... ... 2

1.2.1. Sanayileşmiş Ülkeler ... 2

1.2.2. Gelişmekte Olan Ülkeler ve Dünya Ticareti ... ... 4

1.2.3. Geçiş Sürecindeki Avrupa Ekonomileri ve Sovyetler Birliği ... 5

1.2.4. iktisadi Bütünleşme Hareketleri ... 7

II. TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASI ... 9

11.1. GENEL DENGE ... ... 9

11.1.1. Ekonominin Arz Yönü : Sektörel Üretim Gelişmeleri ve ithalat .. 12

II. 1.2. Ekonominin Talep Yönü : iç Talep ve ihracat ... 13

II. 1.3. işgücü Piyasası ... 14

11.2. KAMU MÂLİYESİ VE IÇ BORÇLANMA ... 16

11.2.1. Kamu Mâliyesi ... . 16

11.2.2. iç Borçlanma ... ... ... . 20

11.3. ÖDEMELER DENGESİ VE DIŞ BORÇLANMA ... ... . 21

11.3.1. ödemeler Dengesi ... ... ... ... 21

11.3.2. Dış Borçlar ... ... 25

11.4. PARA POLİTİKASI ... ... ... 28

, II.4.1. 1991 Yılı Gerçekleşmeleri ve Orta Vade Parasal Program Hedefleri ... . 29

11.4.2. Para - Kredi Stoku ... ... 31

11.4.3. Faizler ... ... 34

11.4.4. Döviz Kurları ... 34

II.5. FİYATLAR ... ... 35

(6)

III. MALİ PİYASALAR ... 39

III. 1. BANKACILIK SEKTÖRÜ VE KREDİ POLİTİKASI ... 39

111.1.1. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ... 39

III. 1.2. Bankalar ... 42

111.2. PARA PİYASALARI ... 55

111.2.1. Devlet tç Borçlanma Senetleri Satışları ... ... 55

111.2.2. Açık Piyasa İşlemleri ... 56

111.2.3. Bankalararası Para Piyasası ... 57

111.3. DÖVİZ, EFEKTİF VE ALTIN PİYASALARI ... 58

111.3.1. Döviz ve Efektif Piyasaları ... ... 58

111.3.2. Altın Piyasası ... . 60

111.4. MENKUL KIYMET PİYASALARI ... 60

IV. YÖNETİM, PERSONEL VE İDARİ İŞLER ... . 65

IV.1. BANKA MECLÎSİ ... 65

IV.2. YÖNETİM KOMİTESİ ... . 65

IV.3. DENETLEME KURULU ... 65

IV.4. KADRO, PERSONEL DURUMU ve İLGİLİ GELİŞMELER ... 66

IV.5. EĞİTİM FAALİYETLERİ ... 70

IV.6. DİĞER FAALİYETLER ... ... 71

V. MERKEZ BANKASI BİLANÇOSU... 73

V.l. BİLANÇO AÇIKLAMASI ... 73

V.2. 1991 YILI KÂRI VE DAĞITIMI ... 83

DENETLEME KURULU RAPORU ... 85

BİLANÇO KÂR ZARAR HESABI ... 87

YASAL VE İDARİ DÜZENLEMELER ... . 93

İSTATİSTİK TABLOLARI ... 127

BİLANÇO KARŞILAŞTIRMALARI ... 179

(7)

GRAFİKLER

Grafik 11.4,1 : Para Çarpanı ... ... ... ..32

Grafik 11,4.2 : Çarpanın Bileşenleri ... ... ... ...32

Grafik II.5.1 : DtE - Toptan Eşya ve Özel İmalat Sanayi Fiyatları ... ... ..37

Grafik II.5.2 : DİE - Toptan Eşya ve Tüketici Fiyatları ... ... ... 37

Grafik III.3.1 : Döviz Kurları ... ... ... ... ... .. 59

(8)

İSTATİSTİK TABLOLARI

Tablo 1 : Ekonominin Genel Dengesi (Cari Fiyatlarla) ... ... 129

Tablo 2 : Ekonominin Genel Dengesi (1988 Sabit Fiyatlarıyla)... 129

Tablo 3 : Gayrisafi Milli Hasıla (Cari Üretici Fiyatlarıyla) ... 130

Tablo 4 : Gayrisafi Milli Hasıla (1987 Üretici Fiyatlarıyla) ...130

Tablo 5 : Sabit Sermaye Yatırımları (Cari Fiyatlarla) ... ... ...131

Tablo 6 : Sabit Sermaye Yatırımları ( 1988 Fiyatlarıyla)... ... ... ... 131

Tablo 7 : Seçilmiş Sınai Mamüller Üretimi ...132

Tablo 8 : Enerji Dengesi ...134

Tablo 9 : Seçilmiş Tanm Ürünleri ... ... 135

Tablo 10 : Belediyelerce Verilen Ruhsatnamelere Göre Yeni İnşaat ... ...136

Tablo 11 : Belediyelerce Verilen Yapı Kullanma İzin Belgelerine Göre Yeni ilave veya Kısmen Biten Yapılar ... ... ... 136

Tablo 12 : Ulaştırma Hizmetleri ... ... ... 137

Tablo 13 : Haberleşme Hizmetleri ...138

Tablo 14 : İş İsteyenler ve Açık İşler ...139

Tablo 15 : Dış Ülkelere Gönderilen İşçiler ... ...-... 139

Tablo 16 : Toplu İş Sözleşmeleri ... , ... ... ... . 140

Tablo 17 : Grevler ve Lokavtlar ... ... ... ...140

Tablo 18 : Fiyat İndeksleri ....... 141

Tablo 19 : Altın Fiyatları ... ...,... 141

Tablo 20 : Fiyat İndeksleri (Aylık) ... ... ...142

Tablo 21 : Altın Fiyatları (Aylık) ... ... 142

Tablo 22 : Tarımsal Destekleme Fiyatları ... ... 143

Tablo 23 : Konsolide Bütçe... 144

Tablo 24 : Kamu İktisadi Teşebbüsleri Finansman Dengesi ... 145

Tablo 25 : Fon Kaynak ve Harcamaları (Cari Fiyatlarla) ... . 146

Tablo 26 : Konsolide Bütçe ödenekleri, Harcamaları ve Gelirleri ... ... 147

Tablo 27 : Kamu Borçları (İç Borçlar) ... ... 147

Tablo 28 : Kamu Girişimleri Hakkında Özet Bilgiler ... 148

Tablo 29 : Parasal Yetki Kurumlan ... ...150

Tablo 30 : Merkez Bankası Kredileri ... ... . 151

Tablo 31 : Merkez Bankasındaki Mevduat ... ... ... 152

Tablo 32 : Mevduat Bankaları ... ... ... ... ... 153

Tablo 33 : Mevduat Bankalarındaki Mevduat ... ...154

(9)

Tablo 34 : Mevduat Bankaları Kredileri ... ... ...155

Tablo 35 : Kalkınma ve Yatırım Bankaları ...— ... ...156

Tablo 36 : Kalkınma ve Yatırım Bankaları Kredileri ... ... 157

Tablo 37 : Kredi Stoku ... ... ... ... ... 157

Tablo 38 : Para Stoku ... ... ... 158

Tablo 39 : Merkez Bankası Varlık ve Yükümlülükleri ... ... ... 159

Tablo 40 : İhraç Edilen Menkul Değerler ... , ...160

Tablo 41 : Uluslararası Rezervler ...,...160

Tablo 42 : Dış Ticaret ... 161

Tablo 43 : İhracatın Sektörel Dağılımı ...162

Tablo 44 : İthalatın Sektörel Dağılımı ...163

Tablo 45 : Ülkelere Göre İhracat ve İthalat ... ... ...164

Tablo 46 : Yatırım, Tüketim ve Hammadde İthalatı ... ... ... ... ... 165

Tablo 47 : Kaynakların Çeşidine Göre İthalat ... . 165

Tablo 48 : ödemeler Dengesi ... 166

Tablo 49 : ödemeler Dengesindeki Bazı Kalemlerin Ayrıntıları ... ... ... 167

Tablo 50 : Dış Borç Bakiyesi ... ... ... 168

Tablo 51 : Dış Borç Stokunun Yıl Sonlan Kurlarıyla Döviz Cinslerine Göre Dağılımı ... 169

Tablo 52 : Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesaplan ... 169

Tablo 53 : Döviz Tevdiat Hesaplan ... ... 169

Tablo 54 : Yabancı Ticari Banka Kredileri ... ... 170

Tablo 55 : Proje ve Program Kredileri (Taahhüt Bazında) ... 170

Tablo 56 : Dış Borç Ödemeleri Projeksiyonu ... ... ... ... ... 170

Tablo 57 : Yabancı Sermayeli Şirketlerin Sektörel Dağılımı ... 171

Tablo 58 : Yabancı Sermaye İzinlerinin Yıllara Göre Dağılımı ... 172

Tablo 59 : 1991 Yılı Devlet İç Borçlanma Senetleri İhale Faizleri ... ... 173

Tablo 60 : 1991 Yılı Devlet İç Borçlanma Senetleri İhalesinde Satılan Miktarlar ... 173

Tablo 61 : Bankalararası Para Piyasası İşlemleri ... ... ... ... . 174

Tablo 62 : Döviz ve Efektif Piyasaları İşlemleri ...174

Tablo 63 : Tartılı Efektif Red Kur ... ..., ... . 175

Tablo 64 : Sınıflarına Göre Fiili Personel Durumu ... ... 176

Tablo 65 : T.C.M.B. Şube, Temsilcilik ve Büroları ... ... 177

(10)

1991

ALTMIŞINCI HESAP YILI HAKKINDA BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN

FAALİYET RA PORU

(11)

Saygıdeğer Ortaklar,

Bankamızın altmışıncı hesap yılı sonuçlarını gösteren 1991 yılı Bilançosu ile Kâr ve Z ara r Hesabını inceleme ve onayınıza sunar, yüksek Kurulunuzu saygı ile selamlarız.

Bankamızın işlemlerini incelemeye başlamadan önce, 1991 yılında, dünya ve ülke ekonomisindeki gelişmeleri gözden geçirmekte yarar görüyoruz. Bu nedenle, raporda uluslararası ekonomik gelişmeler ile bağlantılı olarak ülke ekonomisinin ayrıntılı bir incelemesini sunuyoruz.

(12)

BİRİNCİ BÖLÜM

DIŞ EKONOMİK GELİŞMELER

1.1. DÜNYA EKONOMİSİNİ ETKİLEYEN SİYASAL GELİŞMELER

1991 yılı dünyada politik ve ekonomik gelişmelerin hızlandığı, yüzyılın en önemli değişiklikleri kabul edilen olayların yaşandığı dönem olmuştur.

Yılın en önemli politik gelişmeleri, Ağustos 1990’da başlayan Körfez Krizinin Ocak 1991 de sıcak savaşa dönüşmesi, Sovyetler Birliği’nin parçalanarak yıl sonunda yerini Bağımsız Devletler Topluluğu’na bırakması ve Avrupa Topluluğu’nun yıl sonunda Maastricht Zirvesi sonucunda bütünleşme yolunda aldığı kararlar olarak özetlenebilir.

1991 ytlı başında Körfezde savaş nedeniyle yaşanan siyasi gerginlik ve belirsizlikler, Nisan ayında savaşın sona ermesi ile önemli ölçüde ortadan kalkmıştır. Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanmasına yönelik ilk kez Arap- İsrail Zirvesi başlatılmıştır. Irak ve Kuveyt tarafından dünya piyasalarına arzedilen petrol, kriz sırasında kesilmiş, bundan doğan açık, kısa sürede petrol üreten diğer ülkelerin ve özellikle S.Arabistan’ın, üretim düzeyini artırmalarıyla karşılanmıştır. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında iki katına çıkan petrol fiyatları, 1991 yılı başında, savaşın başlamasına rağmen, kademeli olarak yarıya düşmüştür.

Sovyetler Birliği’nin dağılması, Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerini etkileyen en önemli faktördür. Sovyetler Birliğinde Ağustos ayında başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimiyle politik dağılma ivme kazanmış, Cumhuriyetler arasındaki ticari ve ekonomik örgütlenme de bozulmuştur.

1991 yılı sonlarına kadar devam eden siyasal belirsizlikler, yapısal reform programlarının bozulan örgütlenmede uygulanmaması Sovyetler Birliği’nin yerine Bağımsız Cumhuriyetlerden oluşan Topluluğun kurulması ile noktalanmıştır. Diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri için büyük ihracat pazarı niteliğindeki Sovyetler Birliği’nin dağılması, zaten geçiş sürecinin sıkıntılarını yaşayan bu ekonomilerin durumunu daha da güçleştirmiştir.

Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki Karşılıklı Ekonomik İşbirliği Konseyi’nin de (CM EA) ortadan kalkması, Doğu Avrupa Ekonomilerini yeni pazarlar aramaya ve uluslararası ticaret anlaşmaları yapmaya zorlamıştır.

Karşılaşılan tüm güçlüklere rağmen bu Avrupa ülkeleri piyasa ekonomisine geçişteki kararlılıklarını 1991 yılında da vurgulamışlardır.

1991 Vlûik Rapor 1

(13)

1.2. DÜNYA EKONOMİSİ

1990 yılında Almanya ve Japonya dışında batılı sanayileşmiş ülkelerin yaşadıkları ekonomik durgunluk, tahminlerden uzun sürerek 1991 yılında da işsizlik artışıyla devam etmiştir. Durgunluğun sürdüğü ekonomilerde parasal politikalar gevşetilerek düşük faiz oranlan ile ekonomik aktivite canlandırılmaya çalışılmıştır. Geçiş sürecindeki Avrupa Ekonomileri de yıl içinde yeni ortaya çıkan işsizlik gibi bazı sorunları ilk defa yaşamışlardır.

1.2.1. Sanayileşmiş Ülkeler

1991 yılında Amerika, İngiltere ve Kanada gibi bir grup sanayileşmiş ülkede üretim düşüşü gözlenirken, Almanya ve Japonya’da ekonomik büyüme 1990 yılına göre yaklaşık yüzde 1 oranında azalarak devam etmiştir. A merika’nın 1990 yılında yüzde 1 olan reel büyüme oranı 1991 yılında yüzde 0,5 daralmaya dönerken, Almanya ve Japonya’nın reel büyüme oranlarının yüzde 4,5 ve yüzde 3,3 olacağı tahmin edilmektedir.

Toplam reel iç talep artış hızı A B D ’de 1990’da yüzde 0,5 den 1991 yılında yüzde -0.9’a, Japonya’da yüzde 5,8’den Almanya’da ise yüzde 5’den yüzde 3,3’e düşmüştür. Buna karşılık O EC D üyesi Avrupa ülkelerinde reel iç talep 1990 yılma göre üçte iki oranında azalarak yaklaşık yüzde bir artmıştır.

Sanayileşmiş ülkelerdeki durgunluk ve büyüme hızının çok düşük olması, uygulanan parasal politikalar ile tutarlı olmuştur. Pek çok ülkede ekonomik faaliyetlerin canlandırılması için uygulanan sıkı para politikalarının gevşetilmesi üzerine tartışmalar sürerken özellikle Almanya’da birleşme nedeniyle ortaya çıkan kamu finansman açığının artması, bunun yarattığı iç talep artışları ve enflasyonist baskılar bu alternatifin gündeme getirilmesini önlemiştir.

Sanayileşmiş pek çok ülkede geçmiş yıllara göre başta petrol fiyatlarındaki düşme olmak üzere, ücretlerde ve diğer girdi fiyatlarındaki artışın yavaşlaması, enflasyonist baskıları azaltmıştır. Nitekim. A B D ’de

1990 yılında yüzde 4,1 olan enflasyon oranı 1991 yılında yüzde 3,4’e, O EC D ülkelerinde yüzde 4,3'den yüzde 4,2’ye düşerken Almanya’da yüzde 3,4'den, yüzde 4.2’ye, Japonya’da yüzde 1,9’dan yüzde 3,3’e yükselmiştir.

2 Türkiye Cumhuriyet M erke/ Bank ast

(14)

Almanya dışındaki sanayileşmiş ülkelerde ekonomik durgunluğa paralel olarak işsizlik oram önemli ölçüde artmıştır, işsizlik oranı tüm O ECD ülkelerinde 1990 yılında yüzde 6,3’den 1991 yılında yüzde 7,1’e, O EC D üyesi Avrupa ülkelerinde yüzde 8.1 den yüzde 8,7 ye, A BD ’de yüzde 5,5’den yüzde 6,7 ye yükselmiş, Almanya’da ise yüzde 5,1'den yüzde 4,6’ya düşmüştür. Japonya’da 1990 yılındaki yüzde 2,2'lik işsizlik oranı değişmemiştir

1991 yılı sanayileşmiş ülkelerin cari açıkları, Körfez Savaşının resmi transferler, turizm ve petrol ticaretine etkilerini yansıtmıştır. Almanya'da, birleşmeyle ortaya çıkan kamu finansman açığının artması, bunun yarattığı iç talep artışı ve üretimin ihracattan iç pazara kayması sonucu 1990 yılında yaklaşık 50 milyar ABD doları fazla olan cari işlemler hesabı 1991 vılmda 20 milyar ABD dolarından fazla açık verdiği tahmin edilmektedir. Öte yandan. A BD ’nin 1990 yılında yaklaşık 100 milyar ABD doları tutarında olan cari işlemler açığının önemli ölçüde azalarak yaklaşık 10 milyar ABD dolarına düşmesi beklenmektedir. A B D ’nin Almanya’nın ihracat pazarının büyük bir bölümünü ele geçirmesi, nıaliyet-fiyat rekabetinde avantajlı durumu, özellikle yılın ilk yarısında etkili olmuştur, Japonya’nın cari işlemler fazlası ise 1990 yılında 35 milyar ABD dolarına düştükten sonra,

1991 yılında yaklaşık 70 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Bu artışta, altın ithalatının azalması, Körfez Savaşı nedeniyle turizm giderlerinin düşmesi, Y en’in değer kazanması, yabancı yatırımlardan gelir transferlerinin artması, etkili olmuştur. O ECD ülkelerinin cari işlemler açıkları genellikle azalırken, bazıları 1990 yılındaki düzeylerini korumuştur.

1991 yılında dünya toplam dış ticaretinin büyüme oranı, yaklaşık yüzde üç olmuştur. Ekonomik durgunluk içindeki Amerika, İngiltere ve Kanada’da ithalatın azalmasına rağmen diğer O ECD ülkelerinde ve dünyada dış ticaretin artması iki Almanya’nın birleşmesinin süregelen etkilerine bağlanmaktadır. Almanya’nın üretimi, kamu finansman açığının yarattığı iç talep artışı nedeniyle, ihracattan çok iç pazara yönelmiş ve ithalatında önemli artışlar kaydedilmiştir. Sovyetler Birliği ve O PEC ülkelerinin petrol ihracatı azalmış. Uzak Doğu ülkeleri ve Körfez bölgesinde petrole talep artarken Orta ve Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'nde büyük ölçüde azalmıştır. Bu ülkelerin üretimindeki düşüş ve yapısal reformların başlatılması, sermave yatırımları gereği bu ülkeler arasındaki ticaret ilişkilerinin ortadan kalkması dikkatleri O ECD ülkelerine çevirmiştir.

>99! Yi Hık Rapor

(15)

Sanayileşmiş ülkelerin döviz kurlarında 1991 yılında meydana gelen dalgalanmalar değişik boyutlarda gerçekleşmiştir. ABD doları. Alman Markı karşısında yıl boyunca önemli dalgalanmalar göstermiştir. Körfez Savaşı sırasında 1.45 civarında olan ABD doiarı/Alman Markı paritesi, piyasalara bir anda hakim olan ABD ekonomisine ilişkin iyimser beklentiler sonucu Temmuz ayı basında 1,80'e kadar yükselmiştir. Ancak, ekonomik durgunluğun devam etmesi, kısa vadeli faiz oranlarının düşmesi

¡le ABD doları Alman piyasasında faiz oranlarının artmasına da bağlı olarak özellikle Alman Markı karşısında değer kaybetmiş ve yıl sonunda parite 1,52 olmuştur, Japonya'da kısa vadeli faiz oranlarında düşüş olmasına rağmen Japon Yen'inin ABD doları karşısında değer kazanması Japonya'nın uluslararası işlemleri ve daha yüksek seyreden uzun vadeli faiz oranlarından kaynaklanmıştır. EMS (European Monetary System- Avrupa Para Sistemi) içinde yer alan para birimleri ise, genellikle dengeli kalmıştır. Ancak vıl sonuna doğru Alman Markı’ntn güçlenmesi diğer ülkeleri önlem almaya zorlamıştır.

Almanya dışında belli başlı piyasalarda faiz oranlarındaki düşüşe paralel, tahvil getirilerinin azalması, hisse senedi fiyatlarında beklenenden daha düşük artışla sonuçlanmıştır. İngiltere’de faiz oranlarındaki azalmanın hisse senedi fiyatlarını artırıcı etkisi görülürken Japonya’da bu etki daha düşük düzeyde kalmıştır. Yıl sonuna doğru Japonya’da reeskont oranının iki kez düşürülmesiyle hisse senedi fiyatlarında artış olmasına rağmen, durgunluk nedeniyle büyük şirketlerin kazançlarının azalması fiyatlara beklenen etkiyi yapmamıştır. A BD ’de ise ekonomik canlanma belirtileri ile hakim olan iyimser beklentilerin daha etkili olduğu söylenebilir

1.2.2. Gelişmekte Olan Ülkeler

Gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde büyüme hızı geçmiş yıllara göre artış kaydetmiştir. Körfez Savaşına bağlı olarak Latin Amerika ve Afrika’da petrol ihraç eden ülkelerin ihracatı artarken, 40’a yakın gelişmekte olan ülkenin savaştan ötürü ekonomik kayıplarının gayri safi milli hasılalarının (GSMH) yüzde biri oranına yaklaştığı tahmin edilmektedir. Özellikle Irak ve Kuveyt'e uygulanan ekonomik ambargo nedeniyle bu ülkelerle ticareti olan ülkelerin ihracat gelirleri azalırken, Bölgeden ayrılmak zorunda kalan Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkeleri işçilerinin döviz transferleri de durmuş ve bu ülkelerin ödemeler dengesi olumsuz yönde etkilenmiştir.

4 Türki}? C um huri\ı‘! Merke? Bankaşı

(16)

Gelişen Güney-Doğu Asya ekonomilerinde artan iç talep ve yatırım harcamaları sonucu yükselen enflasvonist baskılar bu ülkelerde sıkı para politikaları arayışına neden olmuştur. Latin Amerika ülkelerinde uygulamaya konulan yapısal reformlar uluslararası piyasalarda bu ülkelere tekrar güven kazandırmış ve yabancı sermaye yatırımları gelişme kaydetmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerin 1990 yılında 1,3 trilyon ABD dolan tutarındaki toplam dış borçlarının 1991 yılında aynı düzeyi koruduğu, dış borçların ihracata olan oranının 1990 yılına göre bir değişme göstermeyerek yüzde 176 da kaldığı, mili i gelire oranının ise 1990 da yüzde 42 iken 1991 de yüzde 38’e düştüğü tahmin edilmektedir. Toplam dış kaynaklı sermaye girişleri net olarak 84,9 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bunun yüzde 30’u doğrudan yatırımlardır. Kredilerin toplam sermaye gelirleri içindeki payının azalmasına rağmen özel ve resmi olarak irdelendiğinde, resmi kaynaklı kredilerin payının yüzde 60 ile 1990 yılına göre yüzde 14 arttığı gözlenmektedir.

Uygulamaya konulan Brady Planı çerçevesinde borç indiriminden yararlanan ülke sayısı Venezuela ve Uruguay’ın katılımı ile beşe yükselmiştir. Ticari bankalara olan borçlarını dörtte bir oranında azaltan bu ülkelerden Şili, Meksika ve Venezuela uluslararası sermaye piyasalarından yeniden borçlanma olanağı sağlamıştır.

1 2 J . Geçiş Sürecindeki Avrupa Ekonomileri ve Sovyetler Birliği

Eski Sovyetler Birliği dışındaki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde başlayan politik ve ekonomik reform süreci, 1991 yılında farklı ülkelerde farklı hız ve derinlikte gelişmeye devanı etmiştir. Polonya ve Çekoslovakya piyasa ekonomisine geçiş yönünde reform programlarını hızla yürürlüğe koyarken, Macaristan, kademeli geçiş yaklaşımını benimsemiştir.

1990 yılında işlevini yitiren Karşılıklı Ekonomik İşbirliği Konseyinin (Council for Mutual Economic Assistance-CMEA) 1991 yılında sona ermesi, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile eski Sovyetler Birliği arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri önemli ölçüde ve olumsuz yönde etkilemiştir.

1991 yılında geçiş sürecindeki ülkelerin ekonomilerindeki duraklama artmıştır. Milli gelirlerinin yüzde 10'dan fazla azaldığı da tahmin edilmektedir. Ayrıca, merkezi planlama döneminde sabit tutulan fiyatların

rm i ili,t tapM 5

(17)

serbest bırakılması, sübvansiyonların kaldırılması ve paralarının devalüe edilmesi, enflasyonun Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya’da yüzde 35- 65’e, Romanya, Bulgaristan ve Sovyetler Birliği’nde ise yüzde 100’lerin üzerine çıkmasına neden olmuştur. Artan işsizlik de bu ülkeler için avn bir sorun oluşturmaktadır Cari açıklan genellikle beklenenden az Olmuştur.

Bunun nedenleri arasında petrol fiyatlarındaki artışın beklenenden az olması ve O ECD ülkelerine gerçekleştirilen ihracat artışı gösterilmektedir Bu ülkelerin dış borç stoklan "konvertibl" dövizler emsinden artmaya devam etmiş ve karşılaşılan finansman sıkıntıları borç servislerini güçleştirmiştir. Polonya, Paris Klubüne müracaat ederek borç indirimi sağlamış, Bulgaristan ise borç servisini durdurmuştur. Bu iki ülkenin yanısıra. borç stoku göz ardı edilebilecek kadar düşük olan Romanya, iç istikrarsızlıktan dolayı gereken dış yardımı sağlayamamıştır.

Macaristan ve Çekoslovakya'nın dönüşüm sürecini daha rahat geçirdikleri, uluslararası piyasaların yanısıra doğrudan yatırımların bu ülkeler için önemli finansman kaynağı olduğu, diğer ülkelerin ise resmi finansman kaynaklarına yöneldiği görülmüştür. Bölgeye yıl içinde resmi kaynaklardan net 8 milyar ABD doları aktarıldığı tahmin edilmektedir.

Sovyetler Birliği’nde üretimin düşmesi, ekonomik çöküntü ve belirsizlikle! yıl sonuna kadar sürmüş ve Aralık 1991 de Birliğin dağılmasıyla belirsizlikler daha da artmıştır. Dağılmadan önce cari hesabın açık vermemesine ve dış borçlar yönünden uluslararası standartlara göre 57 ila 71 milyaı ABD doları (kesin olmayan verilere göre) arasında borç stoku ile orta dereceli borçlular grubunda yer almasına rağmen, resmi rezervlerin çok az olması borç servisini ve milli gelirin yüzde 15’ine varan bütçe açığının finanse edilmesi için gerekli yeni kaynakların bulunmasını zorlaştırmıştır. Merkezi otoritenin yitirilmesi ise, sorunları daha da agırlaştırmıştır. Siyasal çöküntü ile birlikte bağımsızlık hareketleri sonucunda Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve diğer sekiz cumhuriyetin katılımıyla Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) kurulmuştur.

Topluluk üyesi ülke liderleri 30 Aralık 1991 tarihinde biraraya gelerek yeni Topluluğun siyasi ve ekonomik geleceğini belirleme süıecini başlatmışlardır. Piyasa ekonomisine geçiş yolunda serbest fiyat uygulamasının 1992 yılı başından itibaren yürürlüğe girmesini kararlaştırmışlardı!. Bağımsız Devletler Topluluğıı’na bağlı Cumhuriyetler Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankasına üyelik başvurusunda bulunmuştur, İşlemlerin 1992 yılında sonuçlanması beklenmektedir.

TUrkh ı L ü'nhurh ci V/t_ a w . nkû:

(18)

Diğer taraftan, 1990 yılı sonlarına doğru Türkiye tarafından geliştirilen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi kurulmasına yönelik çalışmalara devam edilmiştir. Bu çalışmalara Türkiye’nin yanısıra Azerbeycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Romanya, Moldavya, Rusya ve Ukrayna katılmıştır.

12.4. İktisadi Bütünleşme Hareketleri

1991 yılı Aralık ayında yapılan Maastricht Zirvesinde alman kararlarla 34 yıl önce Roma Anlaşması ile yaratılan Avrupa Topluluğu’nun siyasi, ekonomik ve parasal birliğe dönüşmesi için önemli bir adım atılmıştır.

Zirve sonunda parasal birliğin üç aşamada gerçekleştirilmesine yönelik 1989 yılında A T Komisyonu Başkam Jacques Delors tarafından önerilen ve 1990 yılında R om a’da yapılan toplantıda benimsenen yaklaşımın uygulama kararı alınmıştır. Bu yaklaşıma göre, ilk iki aşamada, üye ülkeler, enflasyon oranlarındaki ve faiz oranlarındaki farklılığın giderilmesi, döviz kurlarında istikrar ve düşük bütçe açıkları olarak belirlenen dört kriter çerçevesinde ekonomik performansların uyumlu hale getirilmesi için yoğun çaba göstereceklerdir. Üçüncü aşamada ise, en geç 1999 yılı başından itibaren ECU (European Currency Unit- Avrupa Para Birimi) Avrupa’nın tek para birimi olarak kullanılacaktır.

Tek para birimi sürecine katılma konusunda D anim arka’ya referandum hakkı tanınırken, İngiltere’ye Parlam ento’da onaylanmasına yönelik muafiyet koşulu kabul edilmiştir. Diğer taraftan, kurumsal düzenlemeler açısından üçüncü aşamada Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank) ve diğer Merkez Bankalarının oluşturduğu Avrupa Merkez Bankaları Sisteminin (European System of Central Banks) kuruluş ve faaliyetlerine ilişkin esaslar belirlenmiştir.

Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üyesi ülkeler arasmda uzun süredir devam eden Avrupa Ekonomik Alanı anlaşması (EEA) ile ilgili Ekim 1991’de Lüksemburg’da yapılan toplantı temel konular üzerinde politik anlaşmanın sağlanması ile sonuçlanmıştır. Sözkonusu Anlaşmanın, Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler ve EFTA ülkeleri olmak üzere tüm 19 ülkenin parlamentoları tarafından onaylanması ile 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi planlanmıştır. EEA Anlaşması ile EFTA-Avrupa Topluluğu ülkeleri arasında mal, hizmet, sermaye ve işgücünün serbest dolaşımının sağlanması, doğrudan yatırımları kısıtlayıcı düzenlemelerin kaldırılması,

¡99] Yi Hık Rapor

(19)

haberleşme, kara, deniz ve sivil hava taşımacılığı hizmetlerinin tüm EEA bölgesinde aynı düzeyde olması kararlaştırılmıştır. EEA Anlaşması ile aynı zamanda Avrupa Topluluğu, Avusturya ve İsviçre ile transit hava ve denizyolu taşımacılığı konusunda ikili anlaşmalar imzalanmıştır.

Avrupa Topluluğu Tek Pazar uygulaması ile aynı tarihte başlayacak olan EE A Anlaşması, Tek Pazarı EFTA ülkelerini içine alacak şekilde genişletmektedir. Ancak, Avrupa Topluluğu ortak tarım politikası, dış ticaret politikası, Avrupa Para Sistemi (EMS) ve Avrupa Parasal Birliği’ne (EM U ) EFTA ülkelerinin katılımını öngörmemektedir. EFTA ve Avrupa Topluluğu ülkeleri arasında sınır kontrolleri devam edecektir. Ancak, bu anlaşma Tek Pazar dışında kalan EFTA ülkelerinin Tek Pazar ülkeleri ile ilişkilerini olumlu yönde etkileyecektir. Ekonomik ve parasal politikalar konusunda işbirliği ise, Anlaşmanın uygulanmasına yönelik bağlayıcı olmayan görüş alış verişi niteliğinde gerçekleştirilecektir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

(20)

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASI

II.l. GENEL DENGE

199 i yılı, ekonomik süreçteki belirleyici eğilimlerin saptanmasını güçleştiren gelişmelere sahne olmuştur. Yılın ilk aylarında patlak veren Körfez Savaşı, yıl ortasında gerçekleşen hükümet değişikliği ve Ekim genel seçimleri nedeniyle oluşan seçim ortamı, ekonomik gelişmeler üzerinde çelişkili, ama önemi yadsınamayacak etkilere yol açmıştır.

T A B L O II .i.î

T E M E L E K O N O M İK G Ö S T E R G E L E R

1989 1990 1991('*')

G SM H

(Trilyon TL, Cari Fiyatlarla)

170,4 287,3 454,8

B Ü Y Ü M E H IZ I,(1) G SY İH ( % ) 0,6 8,2 1,7

B Ü Y Ü M E H 1Z I,(1) G SM H ff§) 1,9 9,2 1,5

N Ü F U S (M ilyon Kişi) 54,9 56,1 57,3

İS T İH D A M (2) (M ilyon Kışı) 18,5 18,2 19,2

İH R A C A T (M ilyar ABDS, FO B) 11,8 13,0 13,7

İT H A L A T (M ilyar ABDS, C İF) 16,0 22,3 21,0

C A R I İŞ L E M L E R D E N G E S İ (M ilyar ABDS) 1,0 -2,6 0.3 D İŞ B O R Ç /G S M H (Yıl O rtalam ası K uru ile) 0,52 0,45 0,45

İÇ B O R Ç /G S M H 0,25 0,20 0,20

D İE T o p tan Eşya Fiyat i n d e k s i ^ (Yıllık % D eğişm e)

62,3 48,6 59,2

D İE Tüketici Fiyat i n d e k s i ^ 64,3 60,4 71,1

(Yıllık % De&isme)_____________________________________________________________________

Kaynak: D İE , D PT, TCM B

* Geçici

(1) 1968 fiyatlarıyla, D PT verileri (2) D İE , Nisan ayı

(3) 1987 = 100 yıl sonu (4) 1987 = 100 yıl sonu

1991 yılının ilk üç ayında Türkiye ekonomisinde gözlenen gelişmelerin temel özelliği, savaş ortamından kaynaklanan arızi bir nitelik taşımalarıdır.

Bu gelişmelerin çeşitli makro büyüklükler üzerinde etkileri olmuştur.

Ancak, bu etkiler kalıcı ve belirleyici bir nitelikten uzak görülmüşlerdir.

Bununla birlikte, ilk üç aylık dönemde Körfez Savaşına bağlı olarak

yıllık Rapor 9

(21)

başgösteren büyük durgunluğun büyük bir dışsal şoktan kaynaklandığı ve kalıcı etkilere yol açmayacağı kamuoyunda kimi zaman gözden kaçmıştır.

Geçici durgunluğun kalıcı olarak yorumlanması, ilk üç aylık dönem sonunda, ekonomik birimlerin savaş sonrası genel gidişat hakkında olumlu yönde gelişen bekleyişlerini tersine çevirmiştir. Dolayısıyla, belirsizlik ortamına bağlı olarak Körfez bunalımıyla birlikte kısa dönemli kaygıların ağırlık kazanması, iktisadi alandaki egemenliğini daha sonraki dönemlerde de sürdürme olanağı bulmuştur Ayrıca, Mayıs ayında sanayi sektöründe gözlenen yüksek üretim aruşının ardından. Haziran aymda Kurban Bayramı tatili nedeniyle görülen önemli üretim azalışı iktisadi gelişmeler hakkındaki tereddütleri artırıcı, olumsuz bir sinyal rolü oynamıştır. Yılın ortalarında gerçekleşen hükümet değişikliği ve ardından seçim ortamına girilmiş olması da, belirsizliği artırmış dolayısıyla da kısa vadeli kaygılar giderek ağırlık kazanmıştır.

Böylelikle, ekonomik birimler, uzun dönemli karar almaktan giderek kaçınmışlardır. Bunun en somut belirtisi, özel sektör yatırımlarının 1991 yılında bir yıl öncesine gore yüzde 3.1 oranında azalmasıdır. Kamu kesimi yatırımlarındaki artış bu düşüşü karşılayamamış ve sabit sermaye yatırımları yüzde 1 oranında daralmıştır. Buna karşılık, yüksek ücret artışlarının da katkısıyla tüketim harcamaları reel olarak yüzde 4,3 artmıştır. İlginç bir nokta da milli gelirin harcama kalemleri arasında en yüksek reel artışın kamu tüketiminde gerçekleşmesidir. Bu gelişmelerin sonucunda reel GSMH yüzde 1,5 hızında büyümüştür.

GSMH'daki gelişmeler üretim açısından incelendiğinde, sektörler arasında büyüme farklılıkları, en çarpıcı özellik olarak belirmektedir.

Tarım sektöründe reel üretim bir yıl öncesinin düzeyinde kalmıştır. Buna karşılık sanayi sektöründe yılın ilk üç ayında üretim önemli ölçüde düşmüş, ikinci üç aydan sonra yeniden büyümeye başlamıştır. Körfez Krizinin etkisi, inceleme dışında tutulduğunda, sanayi sektörünün bir yıl öncesine göre daha düşük, ancak daha istikrarlı bir hızda büyümeye başladığı gözlenmiştir. Ekonomideki belirsizliklere rağmen, bu olumlu gelişmenin arkasında şu etkiler sayılabilir: İç ve dış talepte daralma olmamış, arzı kısıtlayıcı faktörler ortaya çıkmamış ve kredi talebinde de bir daralma olmamıştır. Sadece aramalları ithalatında gözlenen daralma ise, bu söylenenlerle paralel olmayan bir gelişme niteliği taşımıştır. 1990 yılında, Türk lirasının reel olarak değerlenmesinin de etkisiyle, büyük ölçüde ara mallan ithalatı gerçekleştirilmişti. İthalatın bir ölçüde stok birikmesine yansıdığı gözonune alındığında, ara mallan ithalatındaki

Turki}i‘ ( u m huriye! M eıkcs Bankası

(22)

daralmanın istikrarlı büyüme açısından engel oluşturmayacağı düşünülmekteydi. Ancak, belirsizlik ortamının giderek yaygınlaşması, sanayi üretiminde gözlenen istikrarlı büyürne eğiliminin sürekliliği hakkında tereddütlere yol açmıştır. İnşaat sektöründe ise yıl boyunca durgunluk yaşanmıştır.

1991 yılında ekonomideki gelişmelere damgasını vuran bir diğer temel unsur kamu açıklarının GSMH içindeki payının bir yıl öncesine göre artmasıdır. Daha da önemlisi, seçim ekonomisi uygulamasının da katkısıyla, yüzde 12,6 olarak gerçekleşen bu oran son yıllardaki en yüksek düzeyine çıkmıştır. Kamu açıklarının yüksek düzeyde seyretmesi mali piyasalar üzerindeki baskıyı giderek artırmaktadır. Bu, faiz oranlarının yükselmesi, borç vadelerinin kısalması ve ekonomiye arz edilen kaynakların daralması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilk ikisi içeriden borçlanmayı daha da maliyetli hale getirmekte ve sistem kısır döngüye doğru gitmektedir. Kısır döngü, kamu açıklarının azaltılmasına yönelik kararlı politikalarla kırılmadığında, Merkez Bankası kaynaklarına başvurulması gündeme gelmektedir. Bunun enflasyon hızını artırıcı en az iki etkisi vardır. Sisteme aktarılan fazla likidite kısmen döviz, talebi olarak Merkez Bankasına geri dönmekte ve Türk lirasının değer kaybetmesi yönünde baskı oluşturmaktadır. Ote yandan, aşırı likiditenin bir kısmı talep fazlası olarak mal ve hizmet piyasalarına yönelmekte ve fiyat artışlarına neden olmaktadır.

1991 yılında da, ekonomide fiyat, ücret, faiz ve döviz kuru gibi değişkenlerin hareketlerindeki temel belirleyici, kamu kesimi açıklarıdır.

Piyasaların birindeki bir dengesizlik, yani arz ile talebin uyuşmaması, en azından başka bir piyasada daha dengesizliğe yol açmakta ve fiyat, ücret, faiz ve döviz kuru gibi değişkenlerin dalgalanmalarına neden olmaktadır.

Kamu açıklarının finansman mekanizmalarına bağlı olarak ortaya çıkan maliyet itmesi ve talep çekmesi gibi unsurlar, beraberce, bu arzulanmayan dalgalanmaları yaratmaktadırlar. Bu durum iktisadi karar alıcıların önem verdiği değişkenlerin öngörülebilirliğini son derece sınırlamakta, diğer bir deyişle belirsizlikleri arttırmaktadır. Bu da söz konusu değişkenlerin ileride alabilecekleri değerlere göre plan yapan birimlerin özellikle yatırını gibi geri dönülemez kararlarım olumsuz yönde etkilemektedir. Ekonomik birimler, olanakları ölçüsünde, artan risklerden kendilerini en az etkileyecek düzenlemelere gitmeye çalışmaktadırlar. Bu düzenlemelerin en belirginleri uzun dönemli ve geçmişe yönelik fiyat ve ücret indekslemeleridir.

(23)

Hava şartlarına bağımlılığı olan tarım sektöründeki fiyat hareketleri bir kenara bırakıldığında kur. ithalat fiyatları, ücret ve faizler gibi maliyet unsurları üe piyasalardaki talep baskısının düzeyi, enflasyon dinamiği açısından belirleyici olmaktadır. Bunlardan özellikle kur ve faizler, ileriye yönelik alım satım sözleşmelerinde, dönem sonu için geçerli fiyatın saptanmasında ekonomik birimlerin gözönüne aldıkları temel değişkenlerdir. Diğer bir deyişle ekonomik birimler bekleyişlerini oluştururken bu değişkenlerden büyük ölçüde yararlanmaktadırlar. Kamu açıklarının giderek artmasının bu değişkenler üzerinde yaptığı yukarı doğru baskı, bekleyişlerin de bu yönde oluşmasına neden olmaktadır.

Belirsizliklerin yaygınlaştığı bir ortamda, ekonomik birimlerin bu eğilimlerde temel bir değişiklik olmayacağı yolunda bir bekleyiş oluşturarak, fiyatlama davranışlarım buna göre yapmaları daha az riskli olmaktadır. Bu durumda, fiyat hareketlerine bir direnç gelmekte, fiyat artış hızları aşağıya doğru daha az esnek olmaktadır. Bu çerçevede, 1991 yılında hem tüketici hem de toptan eşya fiyat artış hızlarının bir yıl öncesine göre 10 puan civarında yükselmesinin arkasındaki temel unsur kamu açıkları olarak belirtilebilir.

1991 yılında, son yıllarda olduğu gibi, cari işlemler gelir ve giderlerinde sorun çıkaracak bir eğilim gözlenmemiş ve cari işlemler dengesi istikrarlı hareketini sürdürmüştür. İhracat artış hızı devam etmiş, buna karşüık,

1990 yılında Türk lirasının reel olarak değerlenmesinin de etkisiyle artırılan ara mallan ithalatının bir ölçüde stok birikimine yol açmasına ve düşük oranlardaki GSMH büyümesine bağlı olarak ithalat düşmüştür.

Görünmeyen kalem gelirlerindeki olumsuz gelişmelere karşın, hibe gelirlerinin de katkısıyla cari işlemler dengesi fazla vermiştir.

I I .l.l. Ekonominin Arz Yönü: Sektöre! Üretim Gelişmeleri ve İthalat

IL1.1A. Sektörel Üretim Gelişmeleri

a) Tarım

1991 yılında tarım sektöründe üretim artışı duraklamıştır. Yılın ilk üç ayında ve üçüncü üç ayında bir yü öncesine göre azalan üretim, ikinci ve son üç aydaki artışı nedeniyle 1990 yılına göre yüzde 0,2 oranında artmıştır. Pamuk, tütün ve yağlı tohumlar üretiminde önemli düşüşler gözlenmiştir.

Türkiye Cumhuriyet M a kez Bankası

(24)

b) Sanayi

1990 yılının son yarısından itibaren yavaş büyüme sürecine giren sanayi sektörü üretimi. Körfez Krizinin de etkisiyle yılın ilk üç ayında önemli ölçüde daralmıştır. İlk üç ayda sektörde yaratılan katma değer bir yıl öncesinin aynı dönemine göre, yüzde 2,9 oranında azalmıştır. Körfez Savaşının yarattığı belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla, üretim düzeyinde bir toparlanma gözlenmiştir, 1991 yılının aynı dönemleri ile karşılaştırıldığında, sanayi katma değeri ikinci üç ayda yüzde 1,8, üçüncü üç ayda ise yüzde 7,3 artmıştır. Yılın tümünde gerçekleşen büyüme oranı ise yüzde 2,9’dur. Ancak bu gelişme alt sektörlere göre farklılık göstermektedir. Gıda ve makina imalat sanayileri ortalamanın çok üzerinde büyürken, tekstil, kimya ve metal üreten sanayilerde üretim azalmıştır.

c) Hizmetler

1991 yılında hizmetler sektörü yüzde 1,6 büyüme göstermiştir. Ancak katma değere katkısı bakımından önemli olan inşaat sektöründeki faaliyet düzeyi bir yıl öncesine göre azalmış, ulaştırma sektöründe ise Körfez Krizinin olumsuz etkileri sürmüştür.

11.1.1.B. İthalat

İthalat 1991 yılında bir yıl öncesine göre yüzde 7 oranında azalarak 21 milyar ABD doları olmuştur. İthalattaki bu azalma büyük ölçüde ekonomideki duraklamaya bağlıdır. Türk lirasının reel olarak değer yitirmesi de bu gelişmede rol oynamıştır. Bir diğer önemli unsur, 1990 yılında Türk lirasının reel olarak değerlenmesinden yararlanılarak ithal mamul mal stoklarının artırılmış olmasıdır. Ara mallan ithalatı ile fiyatı düşen ham petrol ithalatı önemli ölçüde azalırken, tüketim malları ithalatı bir yd önceki düzeyinin biraz altında gerçekleşmiş, yatırım malları ithalatı ise yükselmiştir.

II. 1 2

.

Ekonominin Talep Yönü: İç Talep ve İhracat 11.1.2.A. İç Talep: Yatırım ve Tüketim

1991 yılında belirsizliklerin yoğunlaşması ekonomik birimlerin uzun dönemli planlara yönelmelerini engellemiş ve giderek daha kısa vadeli kararlara zorlamıştır. Bu ortamın ilk etkisi, açıktır ki, yatırım gibi geri

1991 Yıllık Rapor 13

(25)

dönülmez kararlarda olmuştur, 1991 yılının temel özelliklerinden birisi özel sektör sabit sermaye yatırımlarının yüzde 3,1 oranında azalmasıdır.

Bıına karşılık, kamu yatırımları yüzde 1,9 artmıştır. Bu gelişmeler sonucunda, toplam sabit sermaye yatırımları yüzde l oranında daralmıştır.

Önemli bir nokta da 1990 yılındaki yatırını hamlesinden sonra bu daralmanın gözlenmesidir.

1991 yılında milli gelirin harcama tarafında en hızlı yükselen kamu kesiminin tüketim harcamaları olmuştur. Özel sektör tüketimi bir yü öncesine göre yüzde 4,1 büyürken, kamu tüketimi yüzde 6 artmıştır.

Stoklarda ise yüzde 4.1 oranında azalma gözlenmiştir, IL1.2.B. İhracat

İhracat, 1991 yılında bir yıl öncesine oranla yüzde 5 artarak 13,7 milyar ABD doları olmuştur. Sanayi mamülleri ihracatının, toplam ihracat içindeki payı, yakın geçmişte de olduğu gibi, yüzde 78 dolaylarında gerçekleşmiştir. Buna karşılık madencilik ürünlerinin payı yüzde 2 ’ye inmiş, tarımsal malların payı ise yüzde 20’ye yükselmiştir.

1991 yüınııı ihracat açısından belirgin bir özelliği, O EC D ülkelerine yönelik ihracatın toplam içindeki payının yüzde 68'den yüzde 65’e gerilemesidir. Buna karşılık. İslam ülkelerinin payı yüzde 19’dan yüzde 20’ye, Geçiş Sürecindeki Avrupa ülkelerinin payı ise yüzde 8’den yüzde 9’a yükselmiştir.

11.13. İşgücü Piyasası

DİE tarafından uygulanan Hanehalkı İşgücü Anketi’nin Nisan ayı geçici sonuçlarına göre, 1991 yılında 15 ve daha yukarı yaşta bulunan toplam işgücü arzı 20 milyon 707 bin, istihdam edilenlerin ise 19 milyon 237 bin olduğu tahmin edilmektedir. Bu verilere göre işsizlik oram yüzde 7,1 olmuştur. 1988 yılından itibaren yüzde 8 civarında olan bu oran 1991 yılına gelindiğinde yaklaşık bir puanlık düşme göstermiştir.

Sivil istihdamın sektöre! dağılımına baktığımızda. 1991 yılında sanayi sektöründe yüzde 2’lik, hizmetler sektöründe yüzde 4,8’lik bir azalma, tarım sektöründe ise yüzde 4,6'lık artış olmuştur. Buna göre 1991 yılında tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe istihdam edilenlerin sayısı sırasıyla 9,6, 2,8 ve 6,7 milyon olmuştur. İstihdamın tarım ve imalat sanayi sektörlerinde yoğunlaştığı gözlenmektedir.

Türkiye Cumhuriyet \1erkez Bankası

(26)

DİE tarafından uygulanan Hanehalkı İşgücü Anketi’nin 12 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilen nüfusu da kapsayan 1991 yılı Nisan ayı geçici sonuçlarına göre, işgücü yapısının kırsal ve kentsel yerleşim yerlerinde farklı olduğu görülmektedir. Kentsel yerleşim yerlerinde yüzde 12,1 olan işsizlik oranı, kırsal yerleşim yerlerinde yüzde 3,9’a düşmektedir.

Kentlere yönelik aşırı göçlerin, kentsel işsizlik oranım arttırdığı söylenebilir. İşgücüne katılma oram kentsel yerlerde yüzde 43,1, kırsal yerlerde yüzde 65,9’dur.

Greve giden işçi sayısı 1990’da bir önceki yıla göre yüzde 321 artarak 39 binden 166 bine çıkmıştı. 1991 yılında ise 164 bin olmuş ve yaklaşık 3,S milyon işgünü kaybedilmiştir.

1990 yılında reel olarak artan ücret gelirleri 1991 yılında da bu eğilimini sürdürmüştür. Tablo II. 1.3.’den de görüldüğü üzere 1991 yılında bütün ücretlerde gerçekleşen nominal artış tüketici fiyat indeksindeki artışın üzerinde olmuştur. Buna göre işçi ücretlerindeki reel artışlar kamu kesiminde yüzde 56,6 özel kesimde yüzde 50.6 olarak gerçekleşirken en düşük reel artış yüzde 7,1 ile ünvansız memura ödenen ücretlerde olmuştur. Kamu kesimindeki ücret artışları hem 1990 hem de 1991 yüında özel sektördeki artışların üzerinde olmuştur.

T A B L O II. 1.3 Ü C R E T L E R VE FİY A T L A R

(yüzde artış)

1990 1991

A sgari Ü c re t' * *

San. ve H izmet S .(16+ yaş) 81,6 89,4

T arım ve O rm an S .(16+ yaş) 87.5 89,4

Kamu Kesimi İşçi Ü creti(T L /g iin ) 101,7 (4) 160

Özel Kesim İşçi Ü creti(T L /'gün) 86,5 150

Ü nvansız M e m u r ^ 84,4 77,8

Ü cret M i lliy e ti^

101,7 ( i )

Kamu 160

Özel 87,9 150

Kaynak: D F I 1992 Yılı Program ı

(1) G ün ile ağırlıklandırılarak yıllık o rtalam a alınm ıştır (2) N et ödenen, aile yardım ı hariç, tüm sınıfların ortalam ası (3) İşgücü maliyeti, T L /g iin

(4) Geçici (5) Tahm in

1991 Yıilık R a o o r 15

(27)

II2. KAMU MÂLİYESİ VE İÇ BORÇLANMA II.2.1. Kamu Mâliyesi

Türkiye’de kamu kesimi Konsolide Bütçe, ree] ve finansal kesimde faaliyet gösteren Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Mahalli İdareler, Sosyal Güvenlik Kuruluşları, Döner Sermayeli Kuruluşlar ve Bütçe Dışı Fonları kapsamaktadır.

DPT'nin kamu kesimi genel dengesi verilerine göre, 1991 yılında, cari fiyatlarla kamu gelirleri yüzde 55 oranında artarak 123,9 trilyon Türk lirası, kamu harcamaları yüzde 64 oranında artarak 181,1 trilyon Türk lirası olmuştur. Cari fiyatlarla yüzde 89 oranında artan kamu kesimi finansman gereği ise 57,2 trilyon Türk lirasına yükselmiş ve GSMH içindeki payı yüzde 12,6 olarak gerçekleşmiştir. Kamu kesimi finansman gereği içinde konsolide bütçenin payı birinci, işletmeci KİT’lerin payı ise ikinci sırada yer almıştır (Tablo II.2.1).

T A B L O 11.2.1

K AM U K ESİM İ B O R Ç L A N M A G E R E Ğ İN İN G A Y R İ SA Fİ M İL L İ H A SIL A Y A O R A N I

1987 1988 1989 1990 1991

K onsolide B. 4,5 4.0 4,5 4,2 7,1

K İT ’ler 4,2 2,8 2,5 5,3 4,3

İşletm eci K İT ’ler 4,4 2,7 2,6 5,5 4,6

M ali K İT ’ler -0,2 0,1 -0,1 -0,2 -0,3

M ahalli İd areler 0,6 0,5 0,2 0,3 0,4

D ö n er Serm aye 0,0 0,2 0,0 0,0 0,0

Sosyal G üvenlik K. -0,7 -0,5 -0,5 -0,4 -0,2

F o n l a r ^ -0,7 -0.7 0,3 1,2 1,0

T oplam Kam u 7,9 6,3 7,0 10,6 12,6

Kaynak: D PT

(1) Kamu kesimi genel dengesine giren fonlarla 1988 yılından itib aren özelleştirilecek kuruluşları ve 3418 Sayılı K anunla eğitim ve sağlık harcam alarına tahsis edilen gelirlerle kullanım larını kapsam aktadır.

1991 yılında konsolide bütçe harcamalarının yüzde 75’i, vergiler, vergi dışı gelirler, katma bütçe gelirleri ve hibelerden oluşan bütçe gelirleri ile karşılanmıştır. Harcamalar içinde cari harcamaların payı yüzde 47, yatırım harcamalarının payı yüzde 13, faiz dışındaki transfer harcamalarının payı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

(28)

yüzde 21, faiz harcamalarının payı yüzde 19 olmuştur. 32,3 trilyon Türk lirası olarak gerçekleşen konsolide bütçe açığının 2,2 trilyon Türk lirası net dış borçlanma, 12,3 trilyon Türk lirası net iç borçlanma, 12 trilyon Türk lirası Merkez Bankası’ından kısa vadeli avans kullanımı, 5,8 trilyon Türk lirası bütçenin diğer borçlanma araçlarıyla finanse edilmiştir.

1991 yılında konsolide bütçe gelir ve giderlerinin GSM H içindeki payları artış eğilimini sürdürmüştür. Ancak giderlerin payı daha fazla arttığından, konsolide bütçe finansman gereğinin GSM H içindeki payı yüzde 7,1’e yükselmiştir. Tahvil ve bono ile net iç borçlanma, kısa vadeli avans kullanımı ve "diğer" borçlanma toplamından, bütçeden özel sektöre transfer niteliğindeki iç borç faiz ödemeleri ve "diğer" transferler netleştirildiğînde, konsolide bütçenin özel kesime, G S M H ’nin yüzde 0,7’si kadar net kaynak transferi gerçekleştirdiği görülmektedir. Aynı şekilde, dış borç faiz ödemeleri net dış borçlanmadan G SM H ’nın yüzde 1,1’i kadar fazla olup, konsolide bütçenin dış sektöre net kaynak transferi gerçekleştirdiğini göstermektedir.

1991 yılı konsolide bütçe dengesi gerçekleşmelerinde iki özellik dikkati çekmektedir. Birincisi, 1991 yılı programında 1,2 trilyon Türk lirası tutarında fazla vereceği öngörülen iç ve dış borç faiz ödemelerinden önceki bütçe dengesi, 8,2 trilyon Türk lirası tutarında açık olarak gerçekleşmiştir. Bu tanıma uygun bütçe dengesi 1989 ve 1990 yıllarında fazla vermiştir. İkincisi, gerek açığın program hedeflerinin üzerinde gerçekleşmesi, gerekse tahville iç borçlanma net değerinin program hedeflerinin gerisinde kalması, bütçe finansmanında net kısa vadeli borçlanmanın payını arttırmıştır. 1991 programında 1,5 trilyon Türk lirası olarak öngörülen Merkez Bankası’ndan kısa vadeli avans kullanımı 12 trilyon Türk lirası, 1 trilyon Türk lirası olarak öngörülen bono ile net borçlanma 10,5 trilyon Türk lirası olarak gerçekleşmiştir.

Konsolide Bütçe harcamalarında, bütçede öngörülmeyen artış 28 trilyon Türk lirası olmuştur. Bütçede öngörülmeyen artışlar, personel harcamalarında 15,3 trilyon Türk lirası, yatırım harcamalarında 3,1 trilyon Türk lirası, iç borç faiz ödemelerinde 4,7 trilyon Türk lirası, KIT’lere transferlerde 9,4 trilyon Türk lirası dış borç faiz ödemeleri ve diğer cari de 1,4 trilyon Türk lirası olmuş, diğer transferler bütçe hedeflerinin 5,9 trilyon Türk lirası gerisinde kalmıştır.

¡991 Yıllık Rapor 17

(29)

Bütçe hedefinin üzerindeki harcamaların 8,7 trilyon Türk lirası vergi gelirlerindeki, 4 trilyon Türk lirası vergi dışı gelirlerdeki beklenmeyen artışlarla karşılanmıştır. Vergi dışı gelirlerden hibe, beklenenin 6,1 trilyon Türk lirası üzerinde, vergi dışı normal gelirler, beklenenin 2,1 trilyon Türk lirası altında gerçekleşmiş, vergi dışı gelirlerde bütçe hedefinin üzerindeki net artış 4 trilyon Türk lirası olmuştur.

Programın üzerinde gerçekleşen harcamaların, programın üzerinde gerçekleşen gelirlerle karşılanamayan 15,2 trilyon Türk liralık bölümü ek finansman gerektirmiştir. Ek finansman ihtiyacının 3,7 trilyon Türk lirası programda öngörülenin üzerindeki dış borçlanma ile, 5,8 trilyon Türk lirası bütçenin "diğer" borçlanmasıyla karşılanmıştır. Geriye kalan 5,7 trilyon Türk lirası tutarındaki ek finansman gereği ile bütçe hedeflerinin gerisinde kalan tahville net iç borçlanmadan doğan finansman ihtiyacı, Merkez Bankası’ndan kısa vadeli avans kullanımı ve Hazine bonosu ile borçlanılarak karşılanmıştır. Hedeflenenin üzerinde gerçekleşen bono ile borçlanma sonucunda, iç borç faiz ödemeleri program hedefinin 4,7 trilyon Türk lirası üzerinde gerçekleşmiştir. Üçer aylık dönemler itibariyle incelendiğinde, konsolide bütçe finansmanında, yılın üçüncü üç-ayhk döneminde bono ile borçlanmaya, son üç-aylık döneminde ise Merkez Bankası avanslarına ağırlık verildiği görülmektedir.

İşletmeci KIT’lerin 1991 yılında, görev zararı tahakkukundan sonraki, vergi tahakkukundan önceki dağıtılmayan kârları toplamı 3,5 trilyon Türk lirası, zararları toplamı 16 trilyon Türk lirası olup, net zararları 12,5 trilyon Türk lirası olarak gerçekleşmiştir. Bu kuruluşların 1991 yılı iç kaynak açığı 5,6 trilyon Türk lirası olmuştur^1’.

İşletmeci KİT’lerin 1991 yılında iç kaynak yaratamayışında, üretim ve fiyatlandırma kararlarında yeterli etkinliğin sağlanamayışı yanında, bazı KİT’lerin Körfez Savaşından doğan gelir kayıpları, 1991 yılı başlarında ekonomiye hakim olan durgunluk, yıl içinde gerçekleştirilen ücret artışları ve seçimler etkili olmuştur.

1991 yılından önceki yıllarda KİT’lerin finansman gereği, esas olarak, yatırım ve stoklarının finansman ihtiyacından kaynaklanmıştır. 1991 yılında, önceki yıllardan farklı olarak, zararların, ayrılan karşılıklarla ve

(1) işletm eci K IT ’lerce yaratılan iç kaynaklar, görev zararı tahakkuk ettirilm ed en önceki, vergi tahakkukundan sonraki dağıtılm ayan kâra, cari yıl am ortism anı, k u r farkları ve diğer karşılıklar ile H azine Dışındaki O rta k la r’ın katılm a paylan eklenerek hesaplanm aktadır.

Türkiye Cumhuriyet M erkez Bankası

(30)

Hazine Dışındaki O rtakların sermaye katılımı ile karşılanamayışından doğan finansman ihtiyacının, kurum dışından temin edilmesi gerekli finansman içindeki payı yüzde 17 olmuştur. KİT yatırım harcamalarının en önemli bölümü, altyapı yatırımı gerçekleştiren KİT’lere aittir, 1991 yılında KIT’lerin toplam yatırım harcamaları içinde TEK, PTT ve T C D D ’nin payı, yüzde 73 olmuştur. Stok harcamalarının en önemli bölümü ise tarımsal destekleme politikalarını yürütmekle görevli KIT’lere aittir. İşletmeci KIT’lerin 1991 yılındaki toplam stok harcamaları içinde, TMO, Tekel, Türkiye Şeker Fabrikaları ve Çaykur’un stok harcamalarının payı yüzde 71 olmuştur.

1991 yılında, işletmeci KİT’lerin sabit sermaye yatırımı, stok artışları, sabit değer artışı, iştirakleri ve kanuni ödemelerinden doğan finansman ihtiyacı 27,8 trilyon Türk lirası olmuştur. 1991 yılındaki zararlarından doğan finansman ihtiyacı ise 5,6 trilyon Türk lirasıdır. Buna göre, işletmeci KİT’lerin 1991 yılında, kurum dışındaki kaynaklardan temini gerekli finansman ihtiyacı 33,4 trilyon Türk lirası olarak gerçekleşmiştir.

Bütçeden 13,4 trilyon Türk lirası. Geliştirme ve Destekleme F onu’ndan 1 trilyon Türk lirası tutarındaki transferlerden sonra, geriye kalan finansmanı gerekli açık 19 trilyon Türk lirası olmuştur. Bu açığa 213 milyar Türk lirası tutarındaki Eximbank kredisi net geri ödemesi, 10,2 trilyon Türk lirası tutarındaki dış borç geri ödemesi ve 3,2 trilyon Türk lirası tutarında ticari alacak ertelemeleri eklenince, finansmanı gerekli açık 32,6 trilyon Türk lirası olmuştur. Bu açığın finansmanı, kasa gibi aktiflerde 715 milyar Türk lirası azalma, 6,3 trilyon Türk lirası dış borç, 2,2 trilyon Türk lirası net ticari banka kredisi. 4,1 trilyon Türk lirası net Merkez Bankası kredisi kullanımı ve 19.2 trilyon Türk lirası tutarında banka dışı ticari borçlanmayla karşılanmıştır. Buna göre, 1991 yılında işletmeci KİT finansmanı için kullanılan net banka kredisi tutarı 6,1 trilyon Türk lirası, net banka dışı ticari borçlanma tutarı 16 trilyon Türk lirası olmuş, 3,8 trilyon Türk lirası tutarında net dış borç geri ödemesi gerçekleştirilmiştir.

D PT verilerine göre, mali kesimde faaliyet gösteren KİT’ler 1991 yılında, 1,4 trilyon Türk lirası tutarında finansman fazlası sağlamıştır.

Kamu kesimi genel dengesinde yer alan fonlar dengesi, bütçe dışında yer alan 11 fon ile 1988 yılından başlayarak özelleştirilecek kuruluşlar ve 3418 sayılı Kanunla eğitim ve sağlık harcamalarına tahsis edilen gelirler ve kullanımları kapsamaktadır. Belirtilen kapsamdaki fonların finansman gereği 1991 yılında cari fiyatlarla yüzde 33 o n n ın d a artarak, 4,5 trilyon Türk lirası olmuştur. Bunun 726 milyar Türk liralık bölümü, özelleştirme

m i İrilik Rapor 19

(31)

kapsamına alınan KIT’lerin finansman ihtiyacıdır, 1991 yılında fonların kaynaklarının ödemelerini karşılama oram yüzde 88 olmuştur. Finansman gereğinin 1,3 trilyon Türk lirası net dış borçlanma, 4.1 trilyon Türk lirası net iç borçlanma ile karşılanmış, kasa gibi aktiflerindeki artış 856 milyar Türk lirası olarak gerçekleşmiştir.

D PT verilerine göre, mahalli idarelerin 1991 yılındaki finansman gereği 1,8 trilyon Türk lirası olmuştur. Finansman gereğinin 1,1 trilyon Türk lirası aktiflerdeki azalma, 495,4 milyar Türk lirası net dış borç kullanımı, 181,7 milyar Türk lirası net iç borç kullanımı ile karşılanmıştır.

II.2.2. İç Borçlanma

Konsolide Bütçe gerçekleşmesi verilerine göre, 1991 yüında senet ihracı yoluyla borçlanma içinde tahvil satışlarının payı yüzde 25’e gerilerken, bono ile borçlanmanın payı yüzde 75’e yükselmiştir. Buna bağlı olarak, yıl sonunda toplam iç borç stoku içinde tahvil stokunun payı yüzde 58’e düşerken, bono stokunun payı yüzde 42'ye yükselmiştir. Genel olarak borçlanma yapısındaki vade kısalması yanında, tahvil ile borçlanmanın vade yapısında da bir kısalma gözlenmiştir. 1991 yılında, bir yıl vadeli borçlanmanın toplam tahville borçlanma içindeki payı yüzde 73’e, tahvil stoku içindeki payı yüzde 34’e yükselmiştir.

1991 yılında, satışa arz edilen devlet tahvillerinin yüzde 90’ını, hazine bonolarının yüzde 92’sini bankalar satın almıştır. Aynı dönemde, hazine bonolarının yüzde 3 ’ünü resmi kuruluşlar, yüzde 5’ini özel kuruluşlar, devlet tahvillerinin yüzde 8’ini resmi kuruluşlar, yüzde 2’sini özel kuruluşlar satın almışlardır.

Bankaların en önemli alıcı durumunda olmaları nedeniyle, devlet iç borçlanma senetleri faizleri Bankacılık Kesimindeki gelişmelere duvarlıdır. Bankalar, disponibilité zorunluluğunu yerine getirme, portföylerinde tutma ve teminat olarak kullanmak amacıyla devlet iç borçlanma senedi talep etmektedir.

Bankacılık Kesimi portföyündeki devlet iç borçlanma senetlerinin disponibilité ve teminat ihtiyaçlarının üzerinde olması, bu senetlerin faizlerini, bankaların senet alımında kullanabilecekleri kaynakların miktarına, maliyetine ve iç borçlanma senetlerine alternatif kullanımların getirilerine duyarlı hale getirmektedir. Bunlara ek olarak, H azine’nin borçlanma miktarındaki değişmeler de faiz oranını etkileyebilmektedir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

(32)

İÇ borçlanma senetleri faizleri, 1991 yılının Ocak-Mayıs döneminde sürekli artmış, Haziran ayındaki önemli azalmadan sonra Temmuz ayında fazla değişmemiş, Ağustos’ta biraz azalmış, Eylül ayında yeniden artış eğilimine girerek, Kasım ayında Mayıs ayındaki seviyesinin üzerine çıkmıştır. Ancak, Aralık ayında 6 ay dışındaki tüm vadelerde azalarak Mayıs ayındaki seviyesinin altına inmiştir.

1991 yılı başlarında, mevduatlarda Körfez Savaşma bağlı azalışların kredilerdeki azalıştan daha fazla olmasından doğan kaynak darlığı ve buna bağlı olarak yükselen bankalararası piyasa faiz oranı, Ocak-Mart ve Ağustos-Kasım dönemlerinde Türk lirasının, özellikle Alman Markı karşısında hızlı değer kaybı, Mayıs, Eylül ve Kasım aylarındaki mevduat faiz maliyeti artışları, iç borçlanma senetleri faizleri üzerinde baskı oluşturmuştur. Buna karşılık, banka kredilerinin Ocak-Ağustos döneminde, Mart ve Haziran ayları dışında sürekli daralma göstermesi borçlanma faizleri üzerindeki baskıyı azaltmıştır. Kredilerde, Eylül-Kasım dönemindeki genişleme ise, borçlanma faizlerini artırıcı yönde etkilemiştir. Borçlanma faizlerinin Aralık ayındaki azalışında ise, mevduatlardaki yüksek oranlı artış yanında mevduat faizlerinin azalması, banka kredilerindeki artışın mevduatlardaki artışa göre sınırlı düzeyde kalması ve bankalararası piyasa faiz oranındaki azalma etkili olmuştur.

Borçlanma senetleri faizlerinin yılın ilk dönemlerindeki vade uzadıkça artan getiri yapısı, yıl ortasında değişmiş., vade uzadıkça azalan getiri yapısı hakim olmuştur. Yü sonunda ise tekrar vade uzadıkça artan getiri yapısına dönülmüştür.

113. ÖDEMELER DENGESİ VE DİŞ BORÇLANMA 113.1. Ödemeler Dengesi

1990 yılında görülen 2,6 milyar ABD doları tutarındaki cari işlemler açığı, 1991 yüında 272 milyon ABD doları fazlaya dönüşmüştür Bunun temel iki nedeni, dış ticaretteki olumlu gelişmeler ve körfez yardımları dolayısıyla dışarıdan sağlanan hibelerdeki büyük artışlardır.

1990 yılının Ağustos ayında başlayan Körfez Krizinin 1991 yılının Ocak ayında savaşa dönüşmesi sonucunda, özellikle kısa vadeli sermaye hareketlerinde büyük bir düşüş yaşanmıştır. Öte yandan, 1991 yılında resmi rezervlerde yaklaşık 1 milyar ABD doları azalma olmuştur. Ancak banka rezervlerinde 1,8 milyar ABD doları artış olmuştur.

1991 Yıllık Rapor 21

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat e~er saydam çok yo~un ortarndaki ~~~ k, di~er iki az yo~un ortam içerisinde k~ r~ l~rsa, ve bu iki az yo~un ortam~n yo~unluk seyreltikleri de farkl~~ ise ~~~ k

Metanollü yakıt pilleri normal pillerden daha hafif olduğundan taşınabilir elektronik aygıtlar için umut vaat eden bir güç kaynağı.. Örneğin, ordular yakıt pillerini

Bu durumda, bir zamanlar 9 Martçılar ile bir­ likte rejimin bozukluklanna başka çare arayan Muhsin Batur’un, birden onlara karşı 11 Mart- çıların yanında yer

Hindistan’da 1992-2011 döneminde döviz kuru, faiz oranı ve borsa getirisi arasındaki ilişkiyi VAR modeli ve Granger nedenselliği ile inceleyen Paramati ve Gupta

• Sabit kur rejimlerinde dış ödeme fazlası veren bir ülkede, bu fazlalıkları gidererek dış dengeyi sağlamak üzere, hükümet kararıyla resmi döviz fiyatının

Lisans eğitimini Kıbrıs’da Yakın Doğu Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü’nde 2015 yılında tamamladıktan sonra aynı yıl yine Yakın

Düşey doğrultuda olan hareketleri incelemek için basit iki serbestlik dereceli çeyrek araç modelleri yeterli gözükse de aracın yalpalaması ve kafa vurması