• Sonuç bulunamadı

TEKI'TİKTE UZl\IIANLAŞMA İNGUİN_A.L HEI{NİLERDE NÜKsü· AZAL l'ABİLİR Mİ?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TEKI'TİKTE UZl\IIANLAŞMA İNGUİN_A.L HEI{NİLERDE NÜKsü· AZAL l'ABİLİR Mİ? "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SSK TEPECiK HAST DERG 1995; 5 (2-3) : i 35-8

TEKI'TİKTE UZl\IIANLAŞMA İNGUİN_A.L HEI{NİLERDE NÜKsü· AZAL l'ABİLİR Mİ?

MA Y SPECIALIZATION IN HERI'JIA REP AIR REDUCE THE RECURRENCE OF GROİN HERNİAS

135

Nuı'can

GÜL TER Atilla ÖRSEL Hiidai GENÇ

SUMMARY

Recu:rrences a:fter inguinal hemia repai:r continue currently to be an important problem.

However, spedalized surgeons in this field have :reported significanHy lower recurrence rates than those who perform herniorrhaphies occasionally as a part of broad-based general surgical practice. In this study, it is conduded that specializaHon in hernia repair :reduce the :recu:r:rence of g:roin hernias ata considerable rate.

(Key Wo:rds: Hemiorraphies, Heı:nia Clinic)

ÖZET

İnguinal hemi onarımı sonrası görülen nüksler günümüzde de önemli bir sorun olmaya de··

vam etmektedir. bununla birlikte, herni cerralıisinde spesialize olmuş cerrahlar, hemiorafileri

genitı cerrahi pratiğinin. bir parçası olarak ara sıra yapeıı. cerrahiara göre çok daha düşük nüks

oranları bildirmiştir. Bu çalışmada, herni onarımında uzmanlaşmanın nüksleri önemli oranda

azalttığı sonucuna varıldı.

(Anahtar Sözcükler: Hemiorafiler, Hemi kliniği)

1. Cerrahi Kliniği (Op.Dr.l\l Gülter, Op.Dr. Aörsel, Op.Dr.H Genç) Atatürk De11!et 1-last. Basın Sitesi -iZMIR

Yazışme: Dr.N. Gülter.

(2)

J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1995 Vol. 5 No. 2-3

İnguinal herni muhtemelen insanlık ta- rihi kadar eski bir hastalıktır. Herni tedavisi uzun bir süre fıtık bağı, diyet ve pomatlarla

yapılmı~tır (1). Herni anatomisi ve cerrahi tedavisi ile geli~meler ancak onsekizinci

asırda ortaya çıkmaya ba~lamı~tır. Top- lumda %3-8 oranında rastlanmaktadır. Has- tanelerde yatan tüm cerrahi hastaların %12.5 'ini inguinal herni tedavisi için yatan olgular

olu~turmaktadır (2). İnguinal herni onarım­

larından sonra nüks olu~umu cerrahlar için daima sorun olmu~tur. Orta çağda cerrahlar nükslerin doğurabileceği tepki nedeniyle te- davi ettikleri hastaların ya~adığı kasabalara tekrar uğramaktan korkmu~lardı. Herni cerrahisindeki modern yakla~ımlara, geli-

~mi~ sütür materyalierin kullamlması ve

geni~ literatür bilgisine kar~ın, herniorafi

sonrası yüksek nüks oranları günümüzde de önemli bir sorun olmaya devam et- mektedir. Herni cerrahisindeki modern yak-

la~ımlara, geli~mi~ sütür materyallerinin

kullanılmasına ve geni~ literatür bilgisine

kar~ın, herniorafi sonrası yüksek nüks oran-

ları günümüzde de önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Herni onarımları, bu

ameliyatı geni~ cerrahi pratiği içinde ara

sıra yapan vaya herni cerrahisine özel ilgi duyan ve bu alanda uzmanla~mı~ cerrahlar (herniorafist) tarafından uygulanmaktadır.

ABD'de bu iki grup cerrahın yayınladığı

sonuçlar arasında önemli farklar vardır.

Genel cerrahlar nüks oranlarını primer in- guinal herniler için %10, nüks herniler için

%25 olarak bildirirken, hemiorafistlerin nüks oranları sırasıyla %1 ve %5 civarın­

dadır. Bazı hemiorafistlerin yayınladığı se- rilerdeki nüks oranlara Tablo 1 de göste-

rilmi~tir (2).

TABLO 1: lnguinal hemiorafi serilerinde bildirilen nüks oranlan

Otörler Olgu Sayısı Nüks%

Palumbo ve Sharpe, 1971 5500 1.00 ABD Sağlık Bakanlığı, 1979 550000 10.00

Berliner, 1983 1084 1.20

Lictenstein, 1987 6321 0.90

Alexander, 1987 150000 1.00

Rutledge, 1988 1142 2.00

136

Bu iki grup cerrahın bildiridiği nüks

oranları arasındaki çarpıcı farklılığa kar~ın,

nükslerde cerrahın sorumluluğu yeterince

ara~tırılmamı~tır. Bu konuda Kingsnorth ve ark mn yaptığı çalı~ma dikkate değerdir

(1). Çalı~mada biri konsültan olmak üzere 15 genel cerrah 151 olguda (1. grup) Sho- uldice, 171 olguda (2.grup) örme tekniği uyguladı. Çalı~maya katılan 14 genel cerrah daha önce Shouldice onarım yapmamı~tı.

Bu nedenle ilk altı onarım kosültan cerrahın

kontrolünde yaptıktan sonra, tek ba~ına çalı~malarına izin verildi. Buna kar~ın cer-

rahiarın tümü örme tekniği konusunda deneyimli olduğundan 2. grup kontrol grubu olarak kullanıldı. Olguların %70'i iki

yıl takip edildi. Bu çalı~maya ait sonuçlar Tablo 2'de gösterilmi~tir.

TABLO 2: inguinal hemiorafılerin izlem süresi ve nüks oranı Nüks

izlem süresi 6 hafta 6 ay 12 ay 24ay 36 ay 48 ay

Shouldice onarımı Olgu sayısı s:151

302 2

282 45

261 o

224

133 o

61 o

örme tekniği s:171

o

2

o o

İki yıllık takip sonunda nüks oranı Sho- uldice onarımında %4, örme tekniğide

ise %1.8 oldu. Onbir nüks olgusundan sa- dece biri konsültan cerrah tarafından ya-

pılmı~tı. Shouldice onarımından sonra gö- rülen altı nüksün ameliyattan sonraki ilk 6 ay içinde görülmesi cerrahi teknikteki hatayı

göstermektedir. Birçok hemiorafist Shoul- dice onarımından sonra 10 yıllık takip sü- resinde nüks oranını %1'in altında bildir-

mi~tir (3-5). Buna kar~ılık modem reviz- yanlara rağmen Moloney'in örme tekniği sonrası nüksoranını, Shouldice onarımına

göre daha yüksek olduğu bildirilmi~tir (6).

Kingsnorili ve ark nın çalı~masında Sho- uldice onarımı sonrası ortaya çıkan yüksek nüks oranı bu teknik konusunda deneyimsiz

(3)

SSI< TEPECiK HAST DERG 1995 Vol. 5 No. 2-3

cerrahiara bağlanmı~tır.

İnguinal herniorafilerde iyi sonuçlar elde edilmesinin sadece kullanılan cerrahi tekni-

ğe bağlı olmadığını, bu konuda uzman··

Ia~manın da önemini koyan bir diğer çalı~ma Beriiner ve ark tarafından yapıl­

mı'itır Yazarlar daha önce Bassini ve Mc Vay tekniği uyguladıkları hasta grubuna ait

sonuçları, Shouldice yöntemi ile tedavi et- tilderi bir başka hasta grubuna ait sonuç- larla birle~ti:rmelerine kar~ın serilerinde dü-

şük bir nüks oranı elde ettiler. Bu çalış­

mada, farklı onarım tekniklerinin kul-

lanılmasına rağmen nüks oranının düşük olması/ nükslerde cerrahm önemini ortaya

koymaktadır.

hemiorçıfilerde iyi sonuçlar elde edilmesinin sadece kullanılan cerrahi tekni-

ğe bağlı olmadığını, bu konuda uz-·

manla'imamn da önemini ortaya koyan bir

diğer çah~ma Bediner ve ark. tarafından yapılmı~tır Yazarlar daha önce Bassini ve Mc tekniği uyguladıkları hasta gru- buna ait sonuçları, Shouldice yöntemi ile te- davi ettikleri bir ba~ka hasta grubuna ait

birleqtinnelerine karşın se- rilerinde dü'iük bir nüks oranı elde ettiler.

Bu çalışmada, farklı onarım tekniklerinin

kullanılmasına rağmene nüks oranırtı dü-

şük olması, nükslerde cerrahm önemini or- taya koymaktadır.

Hemi konusundaki geni~ literatür bil- gisine karşın, cerrahlar arasında ideal tek- nik üzerinde görüş birliği yoktur. Cerrah genellikle hemi onarımmı basit bir işlem

olarak görmekte ve uyguladığı teknik üzerinde ldşisel modifikasyonlarmı yap··

maktadır. Bu nedenle tedavide kullanıl<m

tekniklerde standardizasyon bulunmamak

tadır. Buna karşın, herhangi bir hastalığın

tedavisinde, olduğu gibi, herni tedavisinde de başanya ula~manın standardizasyona

bağlı olduğu açıktır. Inguinal bölgenLn ana- tomi ve patalojisi çok az deği~iklik göster-

diğinden, herni onarımlan standardizasyon için elverişlidir. Inguinal hemi onarımında

kullamlan deği~ik tekı-:1ikleri doğru olarak

kıyaslama ve en iyi tek.niği ortaya çıkarmak

137

ıçın standardizasyonla beraber geniş hasta serileri oluşturmak ve en az 10 yıllık takip süresi de gereklidir Bunun için uz-

manlaşmaya gerek vardır. Böylece her- niarafide kullanılan deği~ik teknikleri doğ··

m olarak kıyaslama ve en iyi tekniği ortaya

çıkanna olanağı doğacaktır.

Deysine ve ark. New York Üniversitesi hastanesinde 1980 yılmda kurdukları herni

kliniğinde, hastaların tedavisinde standart ameliyat öncesi, sırasında ve sonrasmda

farklı tedavi protokolleri uygular.naktadırlar

1990 yılına kadar klinikte ameliyat et- tikleri 1754 hastanın %70'ini 7 yıl takip ede- rek, %2 nüks ve %0.3 enfeksiyon oranı elde

Bu oranların, aynı hastanedeki

diğer cerrahiarın elde ettiği oranlardan daha iyi olduğunu ve aradaki farklarm istatistiki olarak da anlamlı bulunduğunu

lerdir. Deysine ve ark inguinal herni cer··

ralüsine özel ilgi duyan cerrahiann oluoz-

turduğu ve standart tedavi protokollerinin

uygulandığı herni kliniklerinin kurulma ve

yaygmla~hrılmasının faydalarını şu Eiekil-·

de belirtmiE_~lerdir:

- Primer inguinal hemi

mnın %2 civarına indirilmesi

nüks ora-

- Ya~lı hastaların erken operasyonu ile inkarserasyon ve strangulasyon nedeniyle acil cerrahi girişim uygulanan hasta sayısın­

da % 85 azalma sağlanması

- Rastgele klinik yapılabil-

mesi nedeniyle inguinal herni onarımmda kullanılan teknikiere ait sonur;larm istatis- tiki değerlendirmesinin doğru olarak yapı­

labilmesi

- Bu kliniklerde. ratasyon yapan asis--

tanların, kullamlan onarım tekniklerinin in-

celiğini tamamen öğrenebilme şansına kavuE_~ması

"' Herni kliniklerindeki çalıElmaların so-·

nucu elde edilen verilerin cerrahi kongre- lerinde sunulması ile telrı<ilderdeki en son geli~melerin öğrenilip ince ayarlannın yapılabilmesine olanak sağlanması

Genel cerrahinin diğer al<mlarmda, ko-

(4)

J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1995 VoL 5 Noo 2-3

nularında uzmanla~mı~ cerrahlarla daha elde edildiği bilinmektedir. In- guinal herniorafide de mümkün olan en

dü~ük nüks oranına ulaşılabilmesi için herni cerrahisine ilgi duyan cerrahiarın bu

KAYNAKlAR KM. History of

; 346:980.

medical consent.

2. Kingnorth AN, Gray MR, Nott Dm. ra- domized trial the Shouldice teclmique and pli-

cation Br f Surg 1992 ; 79 : 1068-

70.

4. Gi/bert Al. An anatomic and tınc,rtı.onn

the diagnosis and treatment 1989; 157: 331~3.

He~

5. Devlin Hb, Cil/en PHA Waaxman BP, et al. Short s tay surgery for hernia: experience of the Shouldice operation. Br f Surg 1986; 73 $ 123~4.

138

konuda uzmanla~ması ve standart tedavi

uygulandığı herni klinik-

kurulması önerilmektedir. Böyle bir gereksinim bulunduğu literatür- bilgilerden de anlaşılmaktadır.

6. Wantz Ge. The Canadian repair of inguinal lıernia. In:

LM, Candon RE, ads. Hernia. 3rd ed. Plıiladelplıia:

.mnmf'l;'rr 1989 · 236~52.

dam. Arch Surg

8. Beriiner S, Burson L, Katz Katz P, et al. An anterior transversa/is fascia adult hernias. Am J Surg 1978; 135:

90 I/es JD. Specialization in elective 11P,mnivrrn"l1u

cet 1965; 1 : 751~5.

Lan~

10. Hs. Must we specialze he~

J Surg 1990; 160: 239~41.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aynı şekilde diğer bir çalışmada da HSG bulguları, özel- likle bilateral proksimal tubal oklüzyon için pozitif prediktif değer göstermekle birlikte, HSG'nin tubal

ÜO felci nedeniyle AOAT ve AO geriletmesi uygulanan bir çalışmada geriletme uygulanan hastaların preoperatif vertikal kayması ortalama 11,3±3,9 PD olup postoperatif 10,8±3,8

‹stanbul Üniversitesi’nde Gö¤üs Cerrahisi, Kalp-Damar Cerrahisi’nin yan›nda ikincil bir birim olarak kalmaktan onun sayesinde kurtuldu.. Say›s›z hastaya, meslektafl›na

Hem tüm olgular için hem de ET ve XT gruplar› için ayr› ayr› etiyolojiler, cerrahinin ya- p›ld›¤› yafl, görme azl›¤› olan gözün cerrahi öncesi Snellen efleli

10 yafl alt› grupta flafl›l›g› 6 ayl›ktan önce ve sonra fark edilen hastalar›n flafl›l›g›n ilk fark ediliflinden hekime götürülme ortalama süresi ile göz

Bir kalibrasyon metodunun özgünlüğü kesinlik, doğruluk, bias, hassasiyet, algılama sınırları, seçicilik ve uygulanabilir konsantrasyon aralığına

Ülkemiz koşullarına genel olarak bakıldığında, üreticilerimizin yeni teknolojiler konusunda bilinç lendirilmesi ve konulara özelleşmiş teknik eleman eksikliğinin

kullanılan, &#34;reverse transcription&#34; işlemini inhibe eden bir oral dideoksinukleozittir (2,3). Burada Lamuvidine'e karşı oluşmuş papü!er ürtiker görülen bir