• Sonuç bulunamadı

Ortadoğu bölgesinde 2011

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Ortadoğu bölgesinde 2011"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O

rtadoğu bölgesinde 2011 yılında başlamış olan Arap devrimleri bugün hala bölgede siyasi, ekonomik ve sosyal alanda etkin belirleyiciliğini sürdürme- kte ve önümüzdeki yıllarda da bölgenin kaderini büyük ölçüde etkileyecek gibi gözükmektedir.

2011 yılında başlayan devrimler- in ardından üç yılı geride bırak- tıktan sonra bölgede öne çıkan en önemli özellik ayaklanmaların her ülkede farklı bir yapılanma- ya ve hem bölgesel hem küresel ölçekte yeni dinamiklerin ortaya çıkışına sebebiyet vermiş old- uğudur. Bu sebeple devrimlerin ardından Ortadoğu’da bugün ge- linen noktada bölgenin bugünü ve yarını hakkında değer- lendirmelerde bulunabilmek, ayaklanmalarla ilgili oldukça kapsamlı bir analizi gerekli kıl- maktadır. Bu bağlamda Fawaz Gerges’in Yeni Ortadoğu: Arap Dünyasında Protesto ve Devrim isimli kitabı Ortadoğu’da devrimlerden sonra ortaya çıkan yeni dinamikler ışığında böl- geyi anlamaya, değerlendirmeye

yönelik atılmış önemli bir adım- dır. Gerges’in editörlüğünü yap- mış olduğu bu kitabın en temel iddiası ise bölgede devrimler ile epistemolojik ve psikolojik bir kopuşun yaşandığı (s.1) ve bu sebeple bölgede bir daha asla geriye dönüşün mümkün olmay- acağıdır. (s. 34)

Gerges, ana iddiası temelin- de bölgenin sosyolojik ve politik olarak mikro ve makro alanlarda yeniden okunmasını amaçlamış olduğu bu çalışmada Ortadoğu hakkında politik, ekonomik, ta- rihi ve sosyal alanlarda uzun yıl- lardan beri çalışmış olan uzman ve araştırmacıların makaleleri- ne yer vermiştir. Bu doğrultuda devrimler ve akabinde yaşanan gelişmeleri farklı dinamiklerden hareketle ele alan makalelerden oluşan kitapta bu makalelerin konularına göre ayrılmış dört bölüm yer almaktadır. Kitap- ta Gerges’in kaleme aldığı giriş kısmından sonra Arap ayaklan- maları “Bağlamı ve Nedenleri”

ile ele alınmıştır. İkinci kısımda

THE NEW MIDDLE EAST:

PROTEST AND REvOLUTION IN THE ARAB WORLD

Fawaz A. Gerges (ed.), (New York: Cambridge University Press, 2014), 483 sf.

ISBN: 978-1107616882 Rümeysa Eldoğan*

*Araştırma Görevlisi, Sakarya Üniversitesi, Ortadoğu Enstitüsü

(2)

ayaklanmalar daha derin bir analiz için “Tematik ve Karşılaştırmalı Yön- leri” ile değerlendirilmiş, üçüncü kı- sımda ise “Kargaşa içindeki Ülkeler”

başlığı ile ayaklanmaların yaşanmış olduğu ülkeler tek tek ele alınmıştır.

Son kısımda ise Arap ayaklanmala- rı “Bölgesel ve Uluslararası Etkileri”

çerçevesinde değerlendirilerek bölge- sel ve uluslararası siyaset temelinde makro bir çerçeve içerisine yerleştiril- miştir.

Gerges, “Kopuş” alt başlığı ile ki- tabının giriş kısmında devrimin ya- şanmış olduğu ülkeleri tek tek ele ala- rak bu ülkelerde halkı ayaklanmaya sevk eden nedenleri ve ayaklanmala- rın söz konusu ülkelerdeki gidişatını değerlendirmiştir. Bu kısa analizler- den sonra ise yazar Ortadoğu’da Arap Devrimleri ile ciddi bir kopuşun ya- şanmış olduğu iddiasından hareketle Mısır’ı örnek olay olarak ele almıştır.

Bu kısımda Mısır’da devrim sürecin- den bu yana yaşanmış olan gelişmele- ri ayrıntılı bir şekilde inceleyen yazar, Arap ülkelerinde devrimlerden sonra geriye dönüşün bir daha mümkün olamayacağı yönündeki savını Mısır örneği ile güçlendirmeye çalışmıştır.

Kitabın en uzun kısmını oluştu- ran giriş kısmından sonra “Bağlam ve Nedenler” başlığı altında ilk olarak Lisa Anderson’un “Otoriter Miras ve Rejim Değişikliği” başlığındaki ma- kalesi yer almaktadır. Anderson bu makalesinde Arap devrimleri ışığında siyaset bilimi açısından otoriteryaniz- min yeniden bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini vurgulamakta- dır. Zira Anderson’a göre bölgedeki politik geçişi değerlendirmek ve de- mokrasinin inşa yollarını tartışmak

için öncelikli şart otoriter mirasın iyi bir şekilde okunmasıdır. Bu sebeple Arap devrimlerinin siyaset biliminde otokrasi tanımında bir yenilenme ta- lep ettiği görüşünden hareketle yazar bu makalede otokrasi, isyan ve dire- niş kavramlarını bölgedeki gelişmeler ışığında farklı boyutları ile değerlen- dirmektedir.

Arap devrimlerinin bağlamları çerçevesinde değerlendirildiği ilk kı- sımda Anderson’dan sonra Ali Kadri devrimlerin en önemli sebeplerinden birine ışık tutarak ayaklanmaların arkasındaki ekonomik gerekçeleri ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuş- tur. Kadri’nin, “Ayaklanmalar Önce- si Depresif Ekonomik Performans”

başlığını taşıyan makalesindeki temel savı, ayaklanmaların Arap devletle- rinin ekonomik politikaları ile doğ- rudan ilişkili olduğudur. Bu savını desteklemek amacıyla Kadri, Arap dünyasındaki ekonomik gelişme- leri istatiksel olarak ortaya koyarak 1980’li yıllardan itibaren Ortado- ğu’da gözlenen ekonomik duraklama- yı sorunsallaştırmıştır. Kadri’ye göre söz konusu duraklamanın sebebi Arap dünyasında yaşanan askeri ye- nilgiler ve bölgedeki petrol konusun- da izlenen emperyalist politikalardır.

Özellikle de bölgenin petrol üretimi ile küresel sermayenin çarkına girme- si bölge ekonomisini yerel üretimden kopararak petrole bağımlı hale getir- miştir. Bu durum da hem bölgedeki ekonomik gelişmeyi önlemiş hem de Kadri’nin makaledeki temel iddiasına paralel olarak yönetici ve elit kesim ile halk arasında büyük bir uçuruma yol açarak devlet egemenliğine zarar vermiştir. Netice olarak ekonomik politikalar ile bağlantılı olarak devlet

(3)

egemenliğinde oluşan zaaf da ayak- lanmaları başlatan en temel etkendir.

Ali Kadri’nin makalesini besle- yecek şekilde Rami Zurayk ve Anne Gough “Ekmek ve Zeytinyağı: Arap Ayaklanmalarının Tarımsal Köken- leri” isimli makalelerinde devrimler ile Arap devletlerinin ekonomik ve sosyal politikaları arasındaki bağlan- tıyı, bu politikaların tarımla uğraşan kesim üzerindeki etkisi bağlamında irdelemiştir. Yazarlar Mısır, Tunus, Yemen ve Suriye’deki tarım politi- kalarını değerlendirmiş ve bu değer- lendirmelerden hareketle söz konusu politikaların tarımsal halkın ihmal ve sömürüsüne, böylelikle de ekonomik ve sosyal anlamda marjinalleştirilme- lerine yol açtığına vurgu yapmışlar- dır. Böylelikle Zurayk ve Gough’un makalesi ayaklanmaların en temel sebeplerinden olan devlet ve halk ara- sındaki kopuşu tarımsal kesim gibi mikro bir çerçeveden ele alan bir ana- liz sunmaktadır.

Arap devrimlerinin “Tematik ve Karşılaştırmalı Yönleri”ni ele alan kitabın ikinci kısmında Charles Tripp’in kaleminden ilk makalede Arap ayaklanmalarındaki direniş te- ması öne çıkarılmıştır. “Direniş Poli- tikası ve Devrimler” başlığını taşıyan makalede Tripp’in temel iddiası Arap devrimlerinin analizinde bu ayak- lanmaların öncelikle birer direniş politikasını yansıttığının göz önün- de bulundurulmasıdır. Zira yazara göre ayaklanmalar Arap ülkelerin- deki kamu kaynakları ve alanlarının tahsisine yönelik bir direniş eylemini yansıtmaktadır ve halka kararlı olma, kendi hakkını savunma gücünü veren de bu direniş eylemidir. Tripp maka-

lesinin sonunda söz konusu direniş eylemlerinin devrim sonrası yeni düzen ve kurumsallaşmaya dönüştü- rülmesinde yaşanacak birtakım zor- luklara dikkat çekmiştir. Fakat yazara göre devrimler sonrası geçiş sürecinde birtakım zorluklar muhtemel gözük- se de en azından eski günlere dönüş bir daha mümkün olmayacaktır, çün- kü halk artık yapmış olduğu direniş eylemleri ile devlete karşı sesini yük- selterek, hakkını arayarak yönetim ve kamu kaynakları ile arasındaki mesa- feyi kapatmıştır.

Arap devrimlerinde direniş tema- sının öne çıkarılmasından sonra Phi- lippe Droz-Vincent, Arap devrimleri ile öne çıkan bir başka önemli konu- ya dikkat çekerek “Arap Dünyasında İsyanlar ve Geçiş Süreçleri Ortasında Asker” başlıklı makalesi ile devrimler- de ordunun rolüne ilişkin ayrıntılı bir analiz sunmuştur. Vincent’in, Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn ve Su- riye’de ayaklanmalar esnasında ve ge- çiş süreçlerinde ordunun rolüne dair kapsamlı bir değerlendirme yaptıktan sonra makaledeki temel iddiası, dev- rim süreçlerini yaşayan ülkelerin tü- münde de askerin hep iktidara yakın olduğu ölçüde iktidar ile arasındaki mesafeyi de daima koruduğuna yö- neliktir. Yazar bahsi geçen ülkelerde orduyu kapalı ve gizli bir sektör ola- rak değerlendirmiş ve ordunun, eko- nomik faydalar ile halk gözündeki itibarını da gözeterek iktidar ile me- safeli bir işbirliğinde olduğuna dikkat çekmiştir. Yazarın makalenin sonun- da dikkat çektiği ana mesele ise dev- rimlerden sonra söz konusu ülkeler- de ordunun ülke içerisindeki rolüne ilişkin yeni bir tanımlama yapılması gerektiğidir.

(4)

“Kargaşa İçindeki Ülkeler” başlı- ğını taşıyan kitabın üçüncü kısmın- da ilk olarak Roger Owen’in devri- min ilk başladığı ülkeler olan Tunus ve Mısır’da devrim süreçlerine dair yapmış olduğu analiz yer almakta- dır. Owen makalesinde diktatörlerin devrilmesinden anayasal düzene ge- çişe kadar Tunus ve Mısır’da yaşanan gelişmeleri ayrıntılı bir şekilde değer- lendirmiştir. Yazarın yapmış olduğu değerlendirmeler sonucunda vardığı sonuç ise gerek siyasi, ekonomik ge- rekse toplumsal olarak iki ülkede de devrimin nihai amaçlarına ulaşma- dığıdır. Fakat Gerges’in de kitaptaki temel iddiasını destekleyecek şekilde Owen, Mısır ve Tunus’un geleceği için karamsar bir tablo da çizmemek- tedir. Zira devrimler amacına tam olarak ulaşmamış olsa da en azından eski düzenin yeniden gelmesi müm- kün olmayacaktır.

Yemen’deki devrim sürecine dair değerlendirmelerin bulunduğu “Ye- men: Askıda bir Devrim mi?” başlıklı makalede Gabriele vom Bruck, Atiaf Alwazir ve Benjamin Wiacek’in temel argümanı Yemen’deki devrimin diğer devrimlerin tümünden farklı olduğu- dur. Yazarlar bu argümanı destekle- mek için Yemen’deki ayaklanmaları, sokak gösterileri, iç ve dış politika- daki aktörlerin etkisi ile ayrıntılı bir şekilde sunmuştur. Yapmış oldukları değerlendirmeler sonucu ulaşmış ol- dukları sonuç ise, Yemen’de devrimin hedeflediği iktidarın devrilmediği yalnızca yenilenmiş olduğudur. Çün- kü diğer ülkelerden farklı olarak Ye- men’de devlet başkanı Ali Abdullah Salih’in rakipleri devrime dahil olmuş ve halk ayaklanmaları ile başlayan devrim süreci, sonrasında seçkinlerin

kendi arasındaki rekabete dönüşmüş- tür. Netice olarak Yemen’deki devrim sonucunda ortaya çıkan sonuç, “pro- testocuların ateş değil, yalnızca bir kıvılcım olduğu” (s. 306) ve demok- ratik reform taleplerinin Yemen’deki seçkin kesimin iktidar mücadelesi ile gölgelenmiş olmasıdır.

“Geçiş Sürecinde Libya” başlıklı makalesi ile Karim Mezran Libya’daki devrim sürecini, ayaklanmaların ar- kasındaki sosyo-ekonomik faktörler ve devrim sürecinde rol alan iç ve dış etkenler çerçevesinde değerlendirmiş- tir. Mezran makalesinde başlığından da anlaşılabileceği gibi daha çok ge- çiş sürecine odaklanmış ve bu süreçte özellikle iki hususa dikkat çekmiştir.

İlk olarak Libya’da düzenli bir ordu olmaması sebebiyle iktidarın çatı bir kurumdan ziyade aşiretler gibi yerel güçlerin eline geçtiğine dikkat çeken yazar, bu sebeple devrim sonrası ül- kede yeni ve farklı sosyal, siyasi de- ğerlerin ortaya çıktığını ve Libya’daki gidişatın oldukça parçalı bir yapıya doğru seyrettiğini belirtmiştir. Yaza- rın ilk husus ile bağlantılı olarak altı- nı çizdiği ikinci önemli nokta ise Li- bya’ya yapılan dış müdahale ile ülke içerisinde, zaten var olmayan, bütün- lüğün oldukça zedelenmiş olmasıdır.

Netice olarak yazara göre Libya geçiş sürecinde, devrim sırasındaki geliş- meler sebebiyle devrimin hedeflerin- den çok parçalanmaya karşı koyma- nın ve birliğini sağlamanın savaşını vermektedir.

Kitabın üçüncü kısmında yer alan son makalede “Bahreyn Devrimi”

başlığı ile Kristian Coates Ulrichsen Bahreyn’de devrimin niçin zarar gör- düğüne yönelik kapsamlı bir değer-

(5)

lendirme sunmuştur. Öncelikle Bah- reyn’deki ayaklanmaları yerel boyutta ele alan yazar sonrasında devrimin gidişatında etkin olması bağlamında jeopolitik açıdan Bahreyn’in bölgesel ve küresel ölçekteki konumuna dair değerlendirmelerde bulunmuştur.

Yapmış olduğu analizler neticesinde Ulrichsen, Bahreyn’in Batı ve Körfez ülkeleri için ticari ve jeostratejik öne- mini ortaya koyarak Bahreyn’de dev- rimin etkilerinin krallığın sınırlarını aştığı tespitinde bulunmuştur. Maka- lesinin sonunda ise yazar okuyucuyu bir soru ile başbaşa bırakmaktadır:

Bahreyn’de yaşananlar, devrimin ba- şarısızlığına rağmen, acaba diğer Kör- fez ülkelerinin ciddi bir ders almasına sebep olmuş mudur?

Kitabın dördüncü ve son kısmın- da ise Arap ayaklanmaları “Bölgesel ve Uluslararası Etkileri” bağlamında tartışılmış, böylelikle devrimler böl- gesel ve uluslararası siyaset ile daha büyük bir resmin içerisinde okunma- ya çalışılmıştır. Bu kısımda ilk olarak Madawi Al-Rasheed, “Arap Baharı Karşısında Suudi İç İkilemleri ve Böl- gesel Tepkileri” başlığı altında Suudi Arabistan’ın ayaklanmalara tepkisini sosyal ve bölgesel ikilemleri çerçeve- sinde yorumlamıştır. Al-Rasheed Su- udi krallığının, ayaklanmalara karşı verdiği tepkiyi ülkelere göre tek tek değerlendirmiş ve netice olarak Suudi Arabistan’ın ayaklanmalar karşısında- ki tepkisini belirleyen en önemli kri- terin krallığın statükosunun korun- ması olduğu sonucuna ulaşmıştır.

“İsrail, Filistin ve Arap Devrim- leri” isimli makalesi ile Avi Shlaim, İsrail’in askeri ve siyasi elitinin ayak- lanmalara vermiş olduğu tepkiyi Fi-

listin meselesi üzerinden okuyarak bölgenin kaderinde uzun yıllardır etkin olan bir mesele perspektifinde devrimlere yönelik bir değerlendir- me sunmuştur. Yazar, makalesinde öncelikle devrimler ile Filistin me- selesi arasındaki bağlantıya dikkat çekmiştir. Shlaim’e göre devrimlerin yaşandığı ülkelerdeki protestolar siya- si otoritenin ülke içerisindeki eşitsiz ve adaletsiz uygulamalarına olduğu kadar, siyasilerin Filistin meselesine gösterdiği tepki ile de yakından ala- kalıdır ve bu alaka ölçüsünde de aynı zamanda İsrail ve Amerika karşıtıdır.

Yazarın ikinci argümanı ise İsrail’in bölgede en önemli kaygısının ontolo- jik olduğu ve bu sebeple önceliğinin de bölgedeki statükonun devamı ve kendi kimliğinin korunması olduğu- dur. Dolayısıyla demokratik reform talepleri ile başlayan ayaklanmalar İsrail için hem bölgesel istikrarın za- rara uğraması hem de gerek bölgesel gerekse uluslararası ilişkilerinde Arap ülkeleri karşısında kendi kimliğini kurma konusunda ciddi sıkıntılara düşmesi anlamına gelmektedir. Ya- zarın sonuç olarak vurguladığı husus ise devrimler sonrası eski statükonun Arap ülkelerinde bir daha geçerli ol- mayacağı ve sebeple de İsrail’in, Arap ülkelerindeki reform talepleri karşı- sında durduğu ölçüde bölgesel ilişki- lerinde git gide daha büyük sorunlar yaşayacağıdır.

Arap devrimlerinden sonra yeni Ortadoğu’yu Türkiye ve İran’ın böl- gedeki etkinliği üzerinden yorumla- yan Mohammed Ayoob’un “Arap İs- yanları Döneminde Türkiye ve İran”

başlıklı makalesinin temel iddiası, yeni Ortadoğu’nun kaderinin belir- lenmesinde büyük ölçüde Türkiye ve

(6)

İran’ın etkin olacağıdır. Yazar bu tezi- ni desteklemek için öncelikle devrim- lerin yaşandığı ülkelerdeki gelişmeleri değerlendirmiş ve söz konusu ülkele- rin orta ve uzun vadedeki asıl mese- lelerinin kendi iç sorunları ve yeni düzenin oturtulması olduğuna dikkat çekmiştir. Bu durumda da yazara göre bölgesel dengelerin oluşması büyük ölçüde Türkiye ve İran’ın etkinliğine bağlıdır. Bu noktada yazar Türkiye ve İran’ın bölgesel etkinliği hususunda Irak ve Suriye meselelerinde düşmüş oldukları ihtilafa dikkat çeker. Fakat Ayoob’a göre bu ihtilaflar her iki ül- kenin de bölgesel denge konusundaki etkinliğine zarar vermeyecektir, çün- kü iki ülkeyi birbirine bağlayan çok önemli ticari anlaşmalar ve ekonomik çıkarlar söz konusudur.

Dördüncü kısmın son iki maka- lesi ise Amerika ve Avrupa’nın Arap devrimleri karşısındaki tutumunu irdelemiştir. İlk olarak William B.

Quandt, “Amerikan Politikası ve 2011 Arap Devrimleri” başlıklı ma- kalesinde Obama yönetiminin ayak- lanmalara yönelik politikalarını de- ğerlendirmiştir. Quandt’nin temel iddiası Obama’nın ayaklanmalara yönelik basiretli bir duruş sergileye- mediği, ayaklanmaların yaşandığı her ülkede farklı bir strateji geliştirmek zorunda kaldığı, yetkin bir politik duruş ortaya koyamadığıdır. Federica Bicchi ise “Avrupa ve Arap Devrim- leri” başlığı altında Avrupa’nın Arap ayaklanmaları karşısındaki tutumunu

genel olarak ilgisiz olarak yorumlamış ve bu tutumu eleştirmiştir. Yazar özel- likle de bu eleştirisini beslemek ama- cıyla Avrupa ülkelerinin devrimler sonrası yeni rejimlerle diyalog konu- sunda çok yavaş hareket ettiklerine, rejim değişikliği hususunda muhafa- zakâr bir tavır sergilediklerine dikkat çekmiştir. Netice olarak makalesini bir öneri ile bitiren yazar, demokrasi konusunda oldukça ilerlemiş ve bu konudaki yol göstericiliği oldukça güvenilir olabilecek Avrupa ülkeleri- nin Arap ülkelerindeki demokratik geçiş süreçlerine destek vermeleri hu- susunun önemine dikkat çekmiştir.

Sonuç olarak genel bir değerlen- dirme yapmak gerekirse Fawaz Ger- ges’in editörlüğünü yapmış olduğu Yeni Ortadoğu: Arap Dünyasında Pro- testo ve Devrim başlıklı kitabın, 2011 Arap Devrimleri hususunda tarihsel, sosyolojik, ekonomik, bölgesel ve uluslararası siyaset etkenleri çerçeve- sinde panaromik bir resim sunduğu söylenmelidir. Kitapta dikkat çeken tek eksiklik ise çoğu makalede deği- nilmiş olmasına rağmen Suriye ko- nusunda ayrı bir makaleye yer ayrıl- mamış olmasıdır. Fakat bu eksikliğe rağmen kitap, Gerges’in de temel iddiasına paralel bir şekilde, ciddi ve geriye dönülmesi mümkün olmayan bir kopuş sonrası yeni Ortadoğu’yu farklı boyutları ile okumak ve farklı açılardan değerlendirmelerde bulu- nabilmek konusunda oldukça yol göstericidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Başkan Bush’un göreve gelmesinden kısa süre sonra ABD Kongresi’ne sunmuş olduğu Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde (Mart 1989) ABD’nin çıkarlarını

Bu makalede, kliniğimizde ağır kafa travması sonrası gelişen hidrosefali nedeniyle ameliyat edilen ve çeşitli nedenlerle diğer absorbsiyon alanları kullanılamaz duruma

İstiklal Caddesi 285 Beyoğlu 80050 İstanbul Bu sergi Yapı Kredi Küttür Sanat Yayıncılık tarafından. Yapı ve Kredi

ventrikül arka yarısını kaplayan, lateral ventriküllerin arka bölümlerini oblitere eden, korpus kallosum arka yarısında belirgin bası ve gerilmeye neden olan, serebellum ve

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

Anevrizmas›: Olgu Sunumu Distal Posterior Inferior Cerebellar Artery Aneurysm: Case

[r]

1949'da İsparta'nın Anamas yaylasında, Aksu'da doğdu 1969'da Devlet Güzel Sanatlar Akedemisl yüksek resim bölümüne girdi. - Bi­ rinci desen yılında Bedri Rahmi