• Sonuç bulunamadı

Çallı ile bir saat:"Bu dakikada bana Korveyler Rasinler vız gelir":Sanatta yenilik ve eskilik diye bir tasnif yapılamaz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çallı ile bir saat:"Bu dakikada bana Korveyler Rasinler vız gelir":Sanatta yenilik ve eskilik diye bir tasnif yapılamaz"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çallı ile bir saat.

“Bu dakikada bana Kor-

veyler Rasinler vız gelir !„

Sanate yenilik ve eskilik diye

bir tasnif yapılamaz

5

Ne zannettiniz ya.. Benim sa­ raylarda oturan dostlarım var... İnanmazsanız Fındıklı sarayına gidip bakın.. Meşhur ressam Çallının ikametkâhı Fındıklı sara­ yıdır.. Ne zaman Çallıdan bahse- dilse şu fıkra hatırıma gelir:

Çallı bir gece bir meseleden dolayı karakola gitmiş.. Biraz keyiflice imiş.. Komiser sormuş :

— İsmin ne ?.. — Çallı..

Tuhaf bir isim.. Komiser Çallı­ nın aklından şüphe etmiş..

— Ne iş yaparsın.. — Akadenıisiyenim.

Ammada garip sanat.. Şüphe artmış..

— Nerede oturuyorsun.. — Fındıklı sarayında..

Bunun üzerine Çallı’nm deli olduğuna şüphe edilmiş ve hemen kendisi bir yere kapatılmış...

Bu fıkranın doğru veya yalan olduğunu bilmiyorum.. Ancak Çallı’nın Fındıklı sarayında otor- masmı kimsenin aklı kesmez.. Her nedense bizde bir sanatkârı henüz bir saraya yakıştıramıyorlar.

Ç allı bir M ısır heykeli yaparken

ıslıkla çaldığı pari jotemi kesti.. Çallı.yı sordum.

— Göndereyim!, diye yukarıya fırladı.. Biraz sonra Çallı ile

*

¥

Saraya gidince - ne yapayım hakikaten saray, ismini değiştire- mem ya - güzel bir genç kız

sarayın bahçesinde, deniz kena­ rında bir aşağı bir yukarı dola­ şıyoruz.. Bir aralık:

(2)

— Azizim., dedi, öyle bir hâl­ deyim ki, ne Abdülhak Hâmid’in dâhiyane şiirleri, ne Nâzım Hik- met’in yepyeni eserleri, ne Peyami Safa’nm romanları, ne eskilerin meselâ Nedim’in pek sevdiğim mısraları; faraza:

*îç bade güzel sev, var ise aklü şüurun» «Dünya var imiş, ya ki yoğ olmuş

11e umurun..» beyti, ne Fransız kılasiklerinin şaheserleri, ne şimal dâhilerinin ne cenup dâhilerinin ne aristo-ların, ne Elâtunaristo-ların, ne Dante-lerin, ne KorneyDante-lerin, ne Rasin-lerin, ne ŞeksperRasin-lerin, ne Ipsen-lerin, ne Dostuyevskilerin, ne Maksim Gorgilerin, ne Tolstoyla- rin, ne Oskar Vayltlerin, ne Gip- linklerin, ne Mark Tvenlerin, ne Servantezlerin eserleri bana vız gelir..

Hemen bütün bunları toplan­ salar da bir tek eser yazsalar ve bu dakikada bana:

— Al Çallı., Bunu senin .için yazdık dişeler.. Vallah, Billâh, Tallâh elimi bile sürmem..

— Aman üstadım.. — Ne zannettin ya..

Çallının güzel sanatlere ve ede­ biyata karşı olan alâkasını bildi­ ğim için hayretle sordum:

— Hasta mısınız?. Yüzünü buruşturdu:

— Hem de pek çok.. Öyle bir hastalık ki veremden fena, kan­ serden tehlikeli, tifodan berbat, koleradan vahim, zatürreeden..

Endişe ile yüzüne baktım o devametti:

— Kadın ağrısından müziç, apandisit sancısından ıstıraplı..

Çallı’nm hastalığını kavramıştım: — Anladım dedim ayıksın. Se­ nin için en büyük hastalık..

Güldü..

— Allak aşkına benden gaze­ tede bahsederken ayık Çallıdan bahset.. Bu suretle büyük bir orijinalite göstermiş olursun, her kes sana parmak ısırır.. Sanki ayık Çallı yetişmiyormuş gibi gazeteler hep sermest Çallıdan bahseder dururlar..

— Peki hastalığın nedir?. — Müthiş.. Müthiş.. Menenjit­ ten müthiş..

— Nedir peki..

— Parasızlık azizim, parasızlık. Şimdi hiç param yok..

*

¥ ¥

-— Bana benzer bir şair vardır. Amma o gençtir. Bana benzer dimern veçhen değil.. Karakter itibarile.. Necip Fazıl.. Şiirlerine bayılırım.. Yukarıda Hâmitten bahsettim. Nâzım Hikmeti say­ mağı unutma.. Vakıa Nâzımı sev­ memek büyük bir cesaret eseri amma ben seviyorum.. Sonra Peyami.. Peyami Safa kafasına ve sanatine iman ettiğim adam.. Sonra (Vâ-Nû)... işte sevdiklerim ve okuduklarım.. Belki daha da vardır.. Fakat bugün parasızlık illeti.. Pek hatırlayamiyorum.. Onları bana hatırlatmayan ken­ dilerinin ehliyetsiz olmaları değil, benim cüzdanımın boş olması..

— Yeni ve eski sanat hakkın­ da düşündükleriniz..

— Vallah hisler, görüşler, du­ yuşlar o derece değişmez.. Metot fark eder. Metot farkı da yenilik ve eskilik diye bir tasnif yapa­ maz.. Benim fikrim bu.. Sanatte asıl olan işin öz tarafıdır.. Özde de eskilik yenilik aranmaz..

Tarhların arasından geçerken bir daha tembih etti:

—■ Allahı aşkına.. “ Sermet gördüm.. Gece yarısı idi.. Sabaha karşı idi „ diye yazma.. Görü­ yorsun ki daha akşam bile olmadı.. Etraf aydınlık.. Ayık Çallıdan bahset..

Hakikaten Çallı İbrahim İstan- bulda Monparnasse hayat süren yegâne sanatkârdır.

Hikmtt Feridun

Referanslar

Benzer Belgeler

İzmir zaferi olduktan sonra, artık Lozan barış müzakereleri yapılırken; o büyük destan içinde büyük hissesi olan bir mütevazı ilim adamı haksmda iki -

Kahve ile birlikte kahve falı da çıkmış, Türk kahvesi adı verilen çekilmiş telveli kahvenin yayıldığı her bölgeye fal da beraber gitmişti.. Son

Dimağın tazedir; Hatıran, hafızan Adananın istasyonun­ dan şehrine kadar yeşil bir tünel olmadığını bilecek kadar cömert ve sağlamdır?. Yalnız ey

1912 yılında Afyonkarahisar milletvekili seçilerek, İttihat ve Terakki Fırkası umumi merkez üyesi oldu.. 1918 yılında ise, bu fır­ kanın ileri gelenleri

Seninle yanan İnan ağabeyim inan Bu çağıl çağıl heyecan Bu gözleri dumanlı Bu kendi gök kubbesince hür İmanlı Ateş kanlı Gençlik. Bıraktığın yolda

firiz le r gibî tefe rru a tın başarılm ası için İkinci safhada bey­ nelm ilel bir m üsabaka açılması lüzum u bildirilm iştir.. kolum uz şark ve garp

Les lauréats et leurs oeuvres sont: Dans la catégorie de Karagöz, le pre­ mier prix a été remporté par Turan Tekdoğan pour “ Yeşil Yandı Geç” (le feu est

Bugün çoğu kansere yönelik çok sayıda bağışıklık kontrol noktası tedavisi denemesi yapılıyor ve yeni kontrol noktası proteinleri hedef olarak sınanıyor. Yüz yıldan