• Sonuç bulunamadı

Erken Dönem Japon Sineması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Erken Dönem Japon Sineması"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Japonya Tarihine Kısa Bir Bakış ve Erken Dönem Japon Sineması

• Japonya’da film gösterimleri Lumiere Kardeşlerin ve Edison’a bağlı birimlerin temsilcileri aracılığıyla 1897’de başlamıştır. Amerikalılar ve Fransızlar yeni pazarlar bulma umuduyla halka açık film gösterimi yapmışlardır. 1920’lerde film endüstrisini geliştirmek için Hollywood’u ziyaret eden Japonlar, 1930’ların sonunda büyük ölçüde kontratlı personeli ve yapım masraflarını kısmaya olanak sağlayan dekor, aksesuar kullanımıyla Hollywood modelini benimsemişlerdir. Ancak yapım tekniklerinde Hollywood temel alınsa da konu olarak Japon kültürüne özgü geleneksel öyküler anlatılmıştır.

• Japon sinemasına da kaynaklık eden Japonya tarihine kısaca göz atalım;

• Sengoku Dönemi: Japon sinemasında Bushido kurallarının ve samuray savaşlarının kaynağı olan dönemdir. Toplum dört sınıfa ayrışmış durumdadır. Samuraylar, köylüler, zanaatkarlar ve halk.

Hiyerarşinin tepesinde ise imparator yer alır.

(2)

Japonya Tarihine Kısa Bir Bakış ve Erken Dönem Japon Sineması

• Tokugawa Dönemi: Bu dönemde samuray sınıfının toplumdaki konumunun değiştiği;

barış dönemi bürokrasisinin bir parçası oldukları görülmektedir. Tokugawa dönemini konu alan samuray filmleri Bushido’nun erkekçe kurallarının yok olmasından duyulan endişeyi anlatmaktadır.

• Meiji Dönemi: Enternasyonalizmin ve modernleşmenin sınırlı bir biçimde geliştirildiği bir dönemdir. Tarım ekonomisinden endüstrileşmeye geçilmiş ve sinema da bu değişimin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır.

Japonya’da Meiji döneminden sonra ekonomik refahın ve militarizmin yükselişe geçtiği Taisho ve Showa dönemleri (Showa döneminde 2. Dünya savaşına girilmiştir) ile ülkenin modern uluslararası ekonomiye eklemlendiği Heisei dönemleri yaşanmıştır.

Meiji ve Showa Döneminde Japon Sineması (1896-1926)

Erken dönemde Japon sinemasında kullanılan bazı sinema gelenekleri şu şekilde özetlenebilir:

• Benshi: Sessiz filmin gösterimi sırasında seyirciye perdede neler olduğunu açıklayan anlatıcıdır.

• Oyama: Erken dönem Japon sinemasında kadın oyuncu yasağı olduğu için kadın rolleri oyama denilen erkek oyuncular tarafından canlandırılmıştır.

(3)

Erken Dönem Japon Sineması

• Bu dönemde samuray savaşları (Sengoku dönemi) ya da samurayların gücünü kaybetmesi (Tokugawa dönemi) anlatılmıştır. Tokugawa döneminin en önemli filmlerinden biri, 47 Ronin’dir. Ronin efendisini kaybetmiş samuray savaşçısına verilen isimdir. 47 Ronin iftiraya uğrayan ve bu utançla intihar eden bir beyin 47 savaşçısının onun masumiyetini kanıtlamak için bir araya gelmelerini ve onu temize çıkardıktan sonra intihar etmelerini konu alır. Birkaç kez çekilen 47 Ronin filmlerinin en ünlüsü, Kenji Mizoguchi’nin yönetmenliğini üstlendiği filmdir.

• Bu dönemde öne çıkan film türleri Japon sinemasında hala mevcuttur.

Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

1)Jidaigeki 2)Shingeki 3)Bungei-eiga

• Japon tiyatrosunda öne çıkan ve sonradan sinemayla bütünleşen tiyatro gelenekleri ise Noh, Kabuki ve Bunraku tiyatrosudur.

(4)

1926-1945 Arası Japon Sineması

•Bu dönemde ailenin önemine odaklanan, grubun iyiliğinin bireyin arzularının ve çıkarlarının önünde yer alması gerektiğini savunan filmler yaygınlaşmıştır. Erken dönemin öne çıkan yönetmenleri shingeki ve jidaigeki’yi başarıyla kullanan Yasujiro Ozu ve Kenji Mizoguchi’dir.

•Yasujiro Ozu (1903-1963)

Japon sinemasının en önemli yönetmenlerinden birisidir. Shingeki türüne dahil edebileceğimiz Bir Yüzen Otlar Hikayesi (1934) ve Tokyo Hikayesi (1953) gibi filmleriyle öne çıkan yönetmenin filmlerinde, aksiyon eylemlerle dolu bir olay örgüsünden daha çok olayları anlama çabasına yoğunlaşmıştır.

•Kenji Mizoguchi (1898-1956)

Shingeki ve jidaigeki türündeki filmleriyle tanınmaktadır. 47 Ronin (1941) ve Ugetsu (1953) önemli filmleri arasındadır.

(5)

• Ozu ve Mizoguchi’nin shingeki ve jidaigeki türündeki filmleri Japon sinemasının altın çağının bir parçasıdır.

Akira Kurosawa (1910-1998)

Meiji döneminin sonlarında doğan Kurosawa ailesinin samuray geleneklerinden, Dostoyevski, Shakespeare gibi yazarlardan ve Amerikalı yönetmen John Ford’un filmlerinden etkilenmiştir.

• Kurosawa hem babasının sinemaya olan sevgisi hem de abisinin tanınmış bir benshi olması nedeniyle sinemaya ilgi duymuştur.

Yönetmen yetiştirme programında eğitim alarak sinemaya geçiş yapmış, usta-çırak ilişkisi çerçevesinde büyük yönetmenler tarafından yetiştirilmiştir.

• 1950’ler ve 1960’larda Japon yeni dalgası Kurosawa, Ozu ve

Mizoguchi gibi önemli yönetmenlerin filmlerinin feodalite yanlısı

olduğuna işaret ederek, kendilerini onların sinemasından

farklılaştırmaya çalışmıştır. Ancak genç kuşak Japon yönetmenler

Kurosawa’yı örnek almasa da dünya sineması onun filmlerini takdir

etmiş; İtalya’da Sergio Leone; Amerika’da Sam Peckinpah ya da

Arthur Penn gibi yönetmenler Kurosawa’dan etkilenmiştir.

(6)

Akira Kurosawa Sinemasının Temel Özellikleri

• Kurosawa jidaigeki film türüne yeni bir anlayış katmış, savaş sahnelerinde ağır çekim kullanmıştır.

• Noh tiyatrosunda kökenlerini bulabileceğimiz sinemasal bir ritm geliştirmiştir.

• Pek çok önemli filme imza atan Kurosawa’nın üzerinde duracağımız üç temel filmi şunlardır:

Rashomon (1950): Bir samurayın ölümü ve karısının tecavüze uğramasıyla ilgili öykü dört farklı kişinin bakış açısından anlatılmaktadır.

Yedi Samuray (1954): Çiftçilerin kendilerini tehdit eden ronin haydutlarının saldırısından korunmak için yedi samurayla anlaşması konu alınmaktadır.

Ran (1985): Shakespeare’in Kral Lear adlı oyununun bir

uyarlamasıdır. Topraklarını üç oğlu arasında paylaştıran

Hiderato’nun tahttan çekilmesiyle yaşanan savaşlar ve krallığının

çöküşü anlatılmaktadır.

(7)

Japonya’da Yeni Dalga

• 1950’lerin sonundan 1970’lere uzanan bir zaman dilimi içerisinde Japon yeni dalgası politik öğrenci hareketlerinin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Japonya’da öğrenciler emperyalist olarak nitelendirdikleri Amerika’nın, 1952 yılında ülkeden ayrılsa da alınan ekonomik ve siyasi kararlara etki etmesini eleştirmişlerdir.

• Japon yeni dalgası yoksulluk, yolsuzluk ve adaletsizlik karşısında filmlerini biçimlendirmiştir. Eski kuşak yönetmenleri uyum idealine bağlılıkları nedeniyle eleştiren yönetmenler, otorite figürlerine tepkiyle işçilere, gençlere ve kadınlara ise sempatiyle yaklaşmıştır.

• Ancak bu filmler Fransız ya da İngiliz yeni dalga filmlerinin aksine stüdyoda çekilmiş; televizyonla rekabet etmek isteyen büyük stüdyolar tarafından desteklenmiştir.

• Nagisa Oshima ve Shohei Imamura gibi yönetmenlerin çektiği bu

filmlerin büyük bir kısmı acımasız gençlik filmlerinden oluşmaktadır.

(8)

KAYNAKÇA

Nochimson, M. P. (2013). aponya: Feodalizmi ve Modernizmi Göstermek. Bir Dünya Sinema (Ö.

Yaren, Çev.). Ankara: De Ki. 195-235.

 Abisel, Nilgün (2006). Sessiz Sinema. Ankara:

De Ki. 77-81.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Ebu Müslim’in ruhunun kendisine geçtiğini iddia ediyor.159/775 ‘de isyan ediyor.163/779’da. etrafı çevrilince

Cumhuriyet Türkiye’ sinde de; kökenleri Fatih Sultan Mehmet’in 1477 yılında Avrupa’dan saat ve saat yapabilecek ustalar getirtmesine kadar dayanan,

4-5 yaş Ayakları değiştirerek merdiven inebilme Daha düzgün koşabilme, tek ayak.. üzerinde zıplayabilme, Artmış vücut rotasyonu ve ayaklar üzerinde ağırlık transferi

Ankara Devlet Opera Binası (Eski Sergi Evi 1934, Ş.. İTÜ Mimarlık Fakültesi), 1943-44 onarım çalışmaları, Paul Bonatz Emin Onat ile birlikte. SAN 416 - CUMHUR İYET DÖNEM

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİNDE ALMAN MİMARLAR Türk Mimarlık tarihinde ilk Alman, 1784 yılı sonlarında Rus elçiliği himâyesinde İstanbul’a gelen

Ülke­ mizde sonra yüksek mühendis Kemal Olcay ile evlenerek Türk vatandaşı olan Olga Nuray Ol­ cay 26 yıl önce İstanbul Bele­ diye Konservatuvarı’nda

Dijital rozet kullanımının davranışlar üzerindeki etkisine yönelik bazı öğretmen görüşleri şu şekildedir: Ayşe: “Özellikler öğrencilerin birbiriyle iletişimi, ahlaki

ey şeker-leb ü gül-ruḫ Vir gözüm cām-ı ḫoş-güvār gine Gel içaḫ bāde gül ayaġında Bir idaḫ şükr-i Kird-gār gine Gündü Yārab cihānı rūşen iden Yā