• Sonuç bulunamadı

ğ ası Ö ğ renmenin Do 6. BÖLÜM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ğ ası Ö ğ renmenin Do 6. BÖLÜM"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6. BÖLÜM

Ö ğrenmenin

Do ğası

(2)

Öğrenme İle İlgili Kavramlar

Öğrenme: Yaşantı sonucu davranışta meydana gelen nispeten sürekli bir değişikliktir. Tanımda görüleceği üzere üç önemli öğe vardır.

a. Öğrenme davranışta bir değişikliktir. Bu değişiklik iyiye doğru olabileceği gibi kötüye doğru da olabilir.

b. Tekrar ya da yaşantı sonucu meydana gelen bir değişikliktir.

Büyüme, olgunlaşma ya da sakatlanma sonucu meydana gelen değişiklikler öğrenme değildir. Tanımın bu kısmı öğrenmeyi,

doğuştan gelme ve türe özgü davranışlardan ayırmaktadır. Çünkü bir organizmaya ancak genetik donanımının elverdiği davranışları öğretebiliriz. Diğer bir deyişle, her organizma türü (bazen de soyu) bazı davranışları yapmak üzere hazırlanmıştır; fakat diğer bazı davranışları yapmaya hazırlıklı değildir. Örneğin bir köpeğe ya da

(3)

c. Herhangi bir olayın ya da durumun öğrenme adını alabilmesi için değişikliğin nispeten sürekli olmasının gereği vurgulanmaktadır, yani bir

süre devam etmelidir.

Öğrenme çevreye uyum sürecidir.

Bu bakımdan öğrenme; davranışları, ihtiyaçları, daha iyi karşılayacak biçimde düzene koyma ya da yeni bir durum karşısında bunları yeniden örgütleme anlamına gelir.

Davranışta öğrenme sonucu meydana gelen değişmeleri,

olgunlaşmanın etkilerinden ve geçici fizyolojik değişmelerden ayırt etmek gerekir.

Öğrenme aktif bir oluşumdur; yaşantılar sonucu meydana gelir.

Yukarıda da değinilmeye çalışıldığı gibi öğrenmeyi “bireyin kendi tepkileri, etkinlikleri ve yaşantıları yoluyla çevresine uyum tarzını

değiştiren davranışlar geliştirmesi veya davranışlarının farklılaşması”

olarak tanımlayabiliriz.

(4)

Öğrenmenin Niteliği

1. Öğrenme davranışta bir değişmenin meydana gelmesi halidir.

2. Davranıştaki değişme oldukça kalıcı ve uzun sürelidir. Yani öğrenme oldukça kalıcı bir davranış değişikliğidir.

3. Öğrenme bireyin aktif oluşunun, bir takım edimlerde bulunmasının veya yaptığı egzersizlerin sonucudur.

4. Öğrenme gerçekleşmiş ise transfer edilmesi de söz konusudur.

5. Öğrenme doğrudan doğruya gözlenemez. Gözleyebildiğimiz bireyin performansıdır. Performans ise öğrenme ile birlikte başka

değişkenlerin de ortak fonksiyonudur.

6. Öğrenme kişinin daha sonra karşılaşacağı durumlara farklı bir yaklaşım göstermesidir.

7. Öğrenme davranışın referans çerçevesindeki işaret ve ip uçlarında değişme demektir.

(5)

Öğrenilmiş Davranış ile Doğuştan Getirilen ( İçgüdüsel ve Refleksive) Davranışların Farkı

Refleks bir uyarıcıya karşı meydana gelen istem dışı basit tepki olarak tanımlanabilir. Örneğin; gözümüze hızla bir nesne yaklaştığında göz kapaklarını otomatik olarak kapatma gibi. Omurilikte değişik refleks merkezleri bulunur. Bunlar kaslarla ilgili aktivite merkezleri gibi çalışır.

Eğer organizma, karmaşık davranış biçimini yaşantıdan bağımsız olarak üretirse, bu davranışa öğrenilmiş davranış demek mümkün değildir. O halde yaşantı ne demektir? Yaşantı; bireyin çevresiyle belli bir

düzeydeki etkileşimleri sonucunda bireyde kalan izdir. Eğer bu etkileşim sonucu, bireyin davranışında bir değişme meydana geliyorsa buna

“öğrenme yaşantısı” denir.

(6)

Yaşantının oluşması için etkileşim gerekir. Diğer bir

deyişle bir uyarıcı (etki) ve bunun yol açtığı bir davranış (tepki) söz konusudur.

Öğrenmenin Biyolojik Temelleri Sinir Sistemi

Nöron: Sinir sistemini oluşturan özgül yapısal ve

işlevsel birimlere (hücre) nöron denir. Canlının her tür

davranımı, beynin belli bölgelerinde yer alan bir nöron

kümesinin etkinliğiyle gerçekleşir.

(7)

Sinir sistemi 2 gruba ayrılır:

1. Merkezi Sinir Sistemi

A) Beyin (cerebrum ) ağırlığı bedenin %2’si kadardır.

I. Arka beyin: Medulla, beyincik, pons

II. Orta beyin: (Görme, işitme) beyin sapı, RAS (Retiküler Aktivasyon Sistemi)

III. Ön Beyin: Talamus, hipotalamus, limbik sistem, beyin kabuğu (korteks)

B) Omurilik (İstem dışı davranışlar yani reflekslerin merkezi)

2. Çevresel sinir sistemi

A) Somatik Sinir Sistemi: Dış dünya ile uyarıcı-tepki etkileşimini sağlar

B) Otonom Sinir Sistemi: İç organlar, salgı bezlerinin

çalışmasını sağlar.

(8)

Sinir Sisteminin Görevleri

1. Vücudu oluşturan organların uyumlu bir şekilde ve ihtiyaca göre çalışmalarını sağlar. Örneğin; kaslarımızı çalışmaya

yönelten iş ya da hareketler, sinir sisteminden doğan uyarılar sayesinde olur.

2. Varlığımızın dış ortamla olan ilişkilerini düzenler. Böylece

ihtiyaçlarımızın karşılanmasına, varlığımızın zararlı etkilerden

korunabilmesine olanak sağlar.

(9)

Beyin ve

Bölgeleri

(10)

Beyin ve Gelişmesi

CEREBRUM : Sinir hücreleri ve onların

uzantılarından meydana gelmiştir. Miyelin (kılıf) yoktur. Kesit yapılacak olursa, koyu renkte gri, iç kısmı ise açık renkte görünür. Dıştaki korteks

(serebral korteks) adeta kırışık bir kumaşı andırır,

yani kıvrım kıvrımdır.

(11)

Sol yarı-kürenin dış görünümü. Bu şekilde, serebral korteksin olukları, yarıkları ve lobları görülmektedir.

(12)

Öğrenenle İlgili Etkenler (Kişisel Etkenler)

a) Yaş: Gerek hayvan, gerekse insanda yaş etkeninin öğrenme üzerinde önemli bir rolü vardır.

b) Zekâ: Zekâ, bazı psikologlarca öğrenme yeteneğinin bir ölçüsü olarak görülmektedir.

c) Güdülenme: Güdüler bizi harekete geçiren güçlerdir.

Yani davranışı bir amaca doğru başlatan ve sürdüren bir iç şarttır.

d) Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı: Herhangi bir

öğrenmenin olabilmesi için bireyin uyarılmışlık haline

(13)

Genel uyarılmışlık hali gibi ‘kaygı’ da öğrenmede önemli bir diğer öğedir. Yapılan çalışmalarda akademik yeteneğin,

kaygı ve öğrenme arasındaki ilişkide önemli rolü olduğu saptanmıştır. Akademik yeteneği yüksek olan öğrenciler yüksek düzeyde kaygı duysalar bile, bu durum onların

öğrenmelerini pek fazla etkilemez. Çünkü öğrenme işlemi o

birey için çok kolay bir iştir. Akademik yeteneği düşük olan

öğrencilerde, yeteneğin az olması kaygının yükselmesi için

başlı başına bir nedendir.

(14)

e. Fizyolojik Durum: Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için kişinin fizyolojik durumunun sağlıklı olması

gerekir. Özellikle görme, işitme gibi duyum

bozuklukları ya da kronik bedensel bir hastalık gibi sağlık bozukluğu durumlarında yeterli verim ya çok az sağlanır, ya da hiç sağlanamaz.

f. Önceki Öğrenilenlerin Aktarılması: Daha

önceden deneyimli oluş ya da konu ile tanışıklığın

bulunması (eski yaşantılar) yeni öğrenmeleri etkiler.

(15)

Olumlu aktarma (Positive transfer) denir. Örneğin; bir otomobili kullanmayı öğrenen bir kişi, başka bir model ya da marka

otomobili de kullanabilir.

Olumsuz aktarma (negative transfer) denilmektedir. Örneğin, iki parmak yöntemiyle daktilo yazmayı öğrenen birisi, on

parmak ile yazmaya çalıştığında zorlanır ve daha yavaş yazar, önceki öğrenme yeni öğrenmeyi olumsuz etkiler.

Olumlu ve olumsuz aktarma ile ilgili olarak verilen örnekler bu durumun daha çok, önceki öğrenme durumunda yer alan

“uyarıcı ve davranımlar”, o anda yapılan öğrenmedeki “uyarıcı

ve davranımlar” arasındaki benzerliğe bağlı olarak gerçekleştiği

görülmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

❖Çoğunlukla günlük kıyafetlerde, ceketlerde veya su geçirmez yağmurluklarda yarı astar ya da sırt astarı olarak kullanılan iri gözenekli ve geniş ilmekli,

b) Tekrar ya da yaşantı sonucu meydana gelen bir değişikliktir; Büyüme, olgunlaşma ya da sakatlanma sonucu meydana gelen değişiklikler öğrenme

Kı K ısaca, ki saca, ki şinin kendini ş inin kendini bilmesi olarak. bilmesi olarak tan

Böylece toplumda Suriyeli dilencilere karşı oluşan rahatsızlık giderildiği gibi Suriyeli mültecilere yönelik oluşan olumsuz algı kırılmaya çalışılmıştır..

Glakomun tedavisinde non-invazif (non-penetran) bir cerrahi girişim olarak sınıflandırılan lazer uygulaması birçok göz hastalığında kullanılmakta olup medikal ve

Monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri, depresyon tedavisinde reçete ediIen önemli bir ilaç sınıfıdır. MAO enzimi, flavin-adenin tipi bir enzim olup, A ve B olmak

o HemŞire Çağrı panosu aynı anda en az beş çağrıyı öncelik Slrasına göre 4 haneli olarak oda ııuınarası ve Yatak no gösterebilınelidir. Hasta çağrı

Göze pek çarpmayan benekli semenderler, daha büyük semenderler, kurbağalar, yılanlar, kaplumbağalar, kuşlar ve balıklar için iyi birer avdır.. Bu özellikleriyle besin