• Sonuç bulunamadı

Turk J Neurol: 27 (1)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Turk J Neurol: 27 (1)"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Özgün Araştırma / Original Article

©Telif Hakkı 2021 Türk Nöroloji Derneği Türk Nöroloji Dergisi, Galenos Yayınevi tarafından basılmıştır.

Turk J Neurol 2021;27:64-68

Ya z›fl ma Ad re si/Ad dress for Cor res pon den ce: Dr. Eylem Özaydın Göksu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Antalya, Türkiye

Tel.: +90 505 469 17 58 E-posta: eylemozaydin@hotmail.com ORCID: orcid.org/0000-0001-8851-3094 Ge lifl Ta ri hi/Re cei ved: 08.10.2020 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 03.01.2021

Bu çalışma; Global Migraine and Pain Summit 4. MENA Meeting and 2. Turkish African Meeting of Headache and Pain Management’de (28-31 Ekim 2020) sözlü bildiri olarak online sunulacaktır.

Öz

Abstract

Objective: Few reports have investigating the reversal of neuroimaging findings of idiopathic intracranial hypertension (IIH). Our study aimed to show to what extent these findings are reversible after treatment.

Materials and Methods: Eight patients with magnetic resonance imaging (MRI) findings who were followed-up in the University of Health Sciences Turkey, Antalya Training and Research Hospital Headache Outpatient Clinic and diagnosed as having IIH between 2017 and 2019 were included in the study.

Demographic characteristics of the patients, body mass indexes (BMI), duration of treatment, the timing of MRI taken after treatment, and MRI before and after treatment were recorded.

The sellar configurations were measured on midsagittal T1 images and the height of the midsagittal pituitary gland was measured on T1 or T2 sagittal images.

Optic nerve (ON) thickness was measured from T2 axial sections in brain MRI. The Globus configuration was evaluated using diffusion-weighted imaging (DWI) for ON hyperintensity using axial FLAIR images. ON tortuosity was evaluated in T2 images of horizontal sections.

Results: The mean age was 36 [minimum (min): 22, maximum (max): 45] years, the average BMI was 31.8±2.8. All patients were women. Post-treatment MRI was performed after an average of 5.5 (min: 3, max: 10) months later. After the treatment, a partial sella image was detected in one patient with empty sella, Amaç: İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyonunun (İİH) nörogörüntüleme bulgularının geri dönüşümünü araştıran az sayıda çalışma vardır. Çalışmamız, bu bulguların tedavi sonrasında ne derece geri dönüşlü olduğunu göstermeyi amaçlamıştır.

Gereç ve Yöntem: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği’nde takipli, 2017-2019 yılları arasından İİH tanısı konmuş ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları olan 8 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, vücut kitle indeksleri (VKİ), tedavi süresi, tedaviden ne kadar sonra MRG çekildiği, tedavi öncesi ve sonrası MRG’leri kayıt edildi.

Sellar konfigürasyonlar midsagittal T1 görüntülerde ve midsagittal hipofiz bezinin yüksekliği T1 veya T2 sagittal görüntülerde ölçüldü. Optik sinir (OS) kalınlığı beyin MRG’de T2 aksiyel kesitlerden ölçüldü. Globus konfigürasyonu, aksiyal FLAIR görüntüleri kullanılarak ve OS hiperintensitesi diffüzyon ağırlıklı görüntüleme (DAG) ile değerlendirildi. OS tortiozitesi horizontal kesitlerin T2 görüntülerinde değerlendirildi.

Bulgular: Ortalama yaş 36 [minimum (min): 22, maksimum (maks): 45] ve ortalama VKİ 31,8±2,8 idi. Tüm hastalar kadındı. Tedavi sonrası MRG ortalama 5,5 ay sonra çekilmişti (min: 3, maks:10 ay sonra). Boş sellası olan 1 hastada tedavi sonrası parsiyel sella görüntüsü tespit edilirken parsiyel sellası olan 1 hastada tedavi sonrası boş sella gözlendi. Midsagittal hipofiz bezi yüksekliği 1 hasta hariç tüm hastalarda tedavi sonrası azalmıştı. OS kalınlığı her iki göz için düzelme gösterdi (sağ göz p=0,041, sol göz p=0,012). Tüm hastalarda globus konfigürasyonu tedavi öncesi ve sonrası aynı idi. OS tortiozitesi açısından 1 hastada düzelme gözlenirken 1 hastada belirginleşme gözlendi. Tüm hastalarda DAG’de gözlenen OS hiperintensitesi devam etmekteydi.

Sonuç: Hasta sayımız az olsa da, çalışmamız bu MRG bulgularının birçoğunun tedaviden sonra bir dereceye kadar geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon, psödotümör serebri, nörogörüntüleme bulguları

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Antalya, Türkiye

2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Antalya, Türkiye

Eylem Özaydın Göksu1, Şennur Delibaş Katı1, Ayşe Eda Parlak2

Neuroimaging Findings in Patients with Idiopathic Intracranial Hypertension after Treatment

İdiyopatik İntrakraniyal Hipertansiyon Olgularında Tedavi Sonrası Nörogörüntüleme Bulguları

DO I:10.4274/tnd.2021.32698

(2)

Giriş

Benign intrakraniyal hipertansiyon ve psödotümör serebri olarak da adlandırılan idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH); herhangi bir nedensel faktör tanımlanmadan oluşan yüksek kafa içi basıncı ile karakterizedir. Kesin nedeni hala belirsizdir. İİH sıklıkla doğurganlık çağındaki genç ve obez kadınları etkiler. Aşırı kilolu genç yetişkin kadınlarda görülme sıklığı Amerika Birleşik Devletleri’nde 100.000 kişi başına 15-19’dur. İİH obezite ile ilişkili olduğu için, insidansı global olarak artan obezite ile artma eğilimindedir (1,2,3,4,5). Klinik sendrom başlangıçta Dandy kriterlerine göre oluşturuldu. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulgularının dahil edilmesi ile çeşitli modifikasyonlara uğramıştır ve şu anda Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’nin baş ağrısı sınıflandırmasında tanımlanmaktadır (6,7). İİH’li hastaların en sık görülen semptomları arasında baş ağrısı (%94), geçici görme bulanıklıkları (%68), nabız ile ilişkili kulak çınlaması (%58), fotopsi (%54) ve retrobulber ağrı (%44) yer almaktadır (8). Tanıda, yüksek kafa içi basıncının ikincil nedenlerini dışlamak ve intrakraniyal basınç artışını gösterebilmek için nörogörüntüleme teknikleri kullanılır. Bu durumlarda, teşhis büyük ölçüde MRG’ye bağlı olabilir. İİH tanısına yardımcı olabilecek bildirilen MRG bulguları arasında boş sella, arka glob düzleşmesi, optik sinir (OS) kıvrımlılığı olarak tanımlanan OS tortiozitesi, OS kılıf distansiyonu ve transvers sinüs stenozu yer almaktadır (9,10).

Her ne kadar İİH’yi gösteren nörogörüntüleme bulguları iyi tespit edilmiş olsa da, bu özelliklerin geri dönüşümünü araştıran az sayıda çalışma vardır. Çalışmamız, bu tür MRG bulgularının tedavi sonrasında ne derece geri dönüşlü olduğunu göstermeyi amaçlamıştır.

Gereç ve Yöntem

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği’nde takipli, 2017-2019 yılları arasında modifiye Dandy kriterlerine göre İİH tanısı konan, tedavi öncesi ve sonrasında MRG bulguları olup kliniği düzelen ve düzelmeye bağlı medikal tedavisi kesilen 8 hasta çalışmaya dahil edildi [çalışma için Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onam alındı (tarih: 2.3.2020 tarih, karar no: 4/12)]. Tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam alındı. Hastalar hastalıkları süresince sadece karbonik anhidraz inhibitörleri ile tedavi edildi. Tedavi öncesi ve sonrası MRG’leri olan hastaların demografik özellikleri, vücut kitle indeksleri (VKİ), beyin omurilik sıvısı (BOS) açılış basıncı, tedavi süresi ve tedaviden ne kadar zaman sonra MRG çekildiği, tedavi öncesi ve sonrası MRG’leri kayıt edildi. Hastaların rutin beyin, hipofiz ve orbita MRG’leri tek bir deneyimli nöroradyolog tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.

MRG bulgularından sellar konfigürasyon midsagittal T1 görüntülerde değerlendirildi ve normal, kısmi boş sella ve boş

sella (Şekil 1) olarak derecelendirildi. Midsagittal hipofiz bezinin yüksekliği T1 veya T2 sagittal görüntülerde ölçüldü (Şekil 2).

OS kalınlığı beyin MRG’de T2 aksiyel kesitlerden ölçüldü.

Globus konfigürasyonu aksiyal FLAIR görüntüleri kullanılarak;

normal, düzleşmiş sklera ve belirgin OS başı protrüzyonu olarak derecelendirildi. OS hiperintensitesi diffüzyon ağırlıklı görüntüleme (DAG) ile değerlendirildi. OS tortiositesi (Şekil 3) horizontal olarak, T2 görüntülerde değerlendirildi.

İstatistiksel Analiz

İstatistiksel analiz SPSS versiyon 23 yazılımı kullanılarak yapıldı. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu görsel

and empty sella was observed in one patient with partial sella. The mid sagittal pituitary gland height decreased after treatment in all patients except one. ON thickness improved for both eyes (right eye p=0.041, left eye p=0.012). The Globus configuration before and after treatment was the same in all patients. The ON tortiosity improved in one patient, and became clear in one patient. The ON hyperintensity observed in DWI persisted in all patients.

Conclusion: Despite the small sample size, this study showed that many of these MRI findings are somewhat reversible after treatment.

Keywords: Idiopathic intracranial hypertension, pseudotumor cerebri, neuroimaging findings

Şekil 1. Boş sella görüntüsü

Şekil 2. Hipofiz bezi yükseklik ölçümü

(3)

(histogram ve olasılık grafikleri) ve analitik yöntemlerle (Kolmogorov-Smirnov) incelendi. Tanımlayıcı analizler normal dağılmayan değişkenler için ortanca ve çeyrekler arası aralık kullanılarak verildi. Değişkenler normal dağılım göstermediği için Wilcoxon testi kullanılarak karşılaştırıldı ve p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya alınan toplam 8 hastanın yaş ortalaması 36 [minimum (min): 22, maksimum (maks): 45) idi ve tüm hastalar kadındı.

Ortalama VKİ 31,8±2,8 olan hastaların tümü fazla kiloluydu.

Tedavi süresi ortalama 17,5 ay, kullanılan asetozolamid doz aralığı 750-1.500 mg, tedavi sonrası MRG çekilme süresi ortalama 5,5 ay (min: 3, maks: 10 ay sonra) idi. Tedavi öncesi sellar konfigürasyon 4 hastada normal, 3 hastada parsiyel sella, 1 hastada ise boş sella

olarak değerlendirildi. Boş sellası olan hastada tedavi sonrası parsiyel sella görüntüsü tespit edilirken, parsiyel sellası olan bir hastada tedavi sonrası boş sella gözlendi. Midsagittal hipofiz bezi yüksekliği; 1 hasta hariç tüm hastalarda tedavi sonrası azalmıştı (p=0,16). OS kalınlığı her iki göz için tedavi sonrası düzelme gösterdi [sağ göz için tedavi öncesi 4,5±0,94, tedavi sonrası 3,5±0,93 (p=0,041); sol göz için tedavi öncesi 5±0,58, tedavi sonrası 3,6±0,67 (p=0,012)]. Globus konfigürasyonu açısından tüm hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası MRG özellikleri aynı idi. OS tortiositesi; 1 hastada tedavi sonrası düzelirken, 1 hastada tedavi sonrası belirginleşti. Diğer hastalarda değişiklik izlenmedi.

Tedavi öncesi tüm hastalarda gözlenen DAG’deki hiperintensite tedavi sonrası devam etmekteydi. Hastaların MRG bulguları Tablo 1’de gösterilmiştir.

Daha sonraki takiplerde; hastaların 3’ünde tedaviden sonraki 3, 4 ve 12. aydan sonra olmak üzere şikayetlerinin tekrarladığı tespit edildi. Hastaların tekrar MRG incelemeleri olmadığı için daha önceki MRG bulguları ile değerlendirilemedi.

Tartışma

Çalışmamızda kliniği ve papil ödemi düzeldiği için ilaç tedavisi kesilen İİH’li hastalarda; OS kalınlığı anlamlı olarak azalmıştı.

Midsagittal hipofiz bezinin yüksekliğinde düzelme gözlenmesine rağmen bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi.

Boş sella İİH’li hastalarda en eski ve en sık bildirilen nörogörüntüleme bulgusu olmasına karşın, non-spesifik bir bulgudur ve kümülatif BOS basıncının artışının İİH’nin subklinik evrelerinden başlayarak sellar yeniden yapılandırmaya neden olduğu varsayılmaktadır (11,12). 2016’da Chang ve ark.’nın (13) yaptıkları bir çalışmada, çalışmamıza benzer şekilde sellar konfigürasyonda olası bir düzelme eğilimi göstermelerine rağmen istatistiksel olarak bir anlamlılık tespit edilememiştir. Bizim çalışmamızda da 8 hastamızın 1’inde düzelme, 1’inde kötüleşme gözlenirken, diğerlerinde değişiklik tespit edilmedi.

Şekil 3. Optik sinir tortiozitesi

Tablo 1. Manyetik rezonans görüntüleme bulguları

Hasta Yaş

Optik sinir tortiozitesi Optik sinir kalınlığı (mm) Sellar

konfigürasyon

Midsagittal hipofiz bezi yüksekliği (mm) TÖ sağ

göz TS sağ

göz TÖ sol

göz TS sol

göz TÖ sağ

göz TS sağ

göz TÖ sol

göz TS sol

göz Tedavi

öncesi Tedavi

sonrası Tedavi

öncesi Tedavi sonrası

1. SC 36 - - + + 4,5 3,5 5,0 3,6 Boş sella Parsiyel sella 1 1,5

2. EK 42 + - + + 5,4 5,6 5,1 4,6 Normal Normal 2,8 2,9

3. SE 36 - - - - 4,6 4,3 4,3 4,1 Normal Normal 4,8 5,2

4. SA 22 - - - + 4,3 4,3 4,9 4,7 Normal Normal 3,0 3,1

5. SÇ 45 - - + + 4,5 3,5 5,0 3,6 Parsiyel

sella Parsiyel

sella 2,8 3,0

6. FG 38 - - + + 3,5 3,3 4,2 3,6 Normal Normal 3,3 4,6

7. SS 32 + - + - 4,2 3,1 5,0 3,2 Parsiyel

sella Parsiyel

sella 2,0 2,3

8. MD 31 - - + + 6,4 2,5 6,2 2,7 Parsiyel

sella Boş

sella 2,5 1,0

TÖ: Tedavi öncesi, TS: Tedavi sonrası

(4)

Hoffmann ve ark. (14) IIH’li hastaların hipofiz yüksekliğinin cut-off değerini 4,80 mm olarak kabul etmiş (duyarlılık

%88,0, özgüllük %69,57, doğruluk %82,0) ve kontrollere göre hasta grubunda önemli ölçüde azaldığını tespit etmişlerdir.

Ranganathan ve ark. (15) tedaviden sonra İİH’li hastalarda hipofiz bezinin alan ve yüksekliğinin arttığını bulmuşlar, buna dayanarak hipofiz bezinin sıkışmadığını, daha çok deforme olduğunu ve suprasellar sisternanın dolmasının boş bir sella oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Batur Caglayan ve ark. (16) 2019’da yaptıkları çalışmada ise hastaların tedavi öncesi ve tedavi sonrası hipofiz bezinin yüksekliği, sağlıklı kontrollere göre anlamlı derecede düşük saptanmış, ancak aylar süren tedaviden sonra düzelme gözlense de yine de kontrol grubundan daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda midsagittal hipofiz bezi yüksekliği; 1 hasta hariç tüm hastalarda tedavi sonrası artmış, ancak istatistiksel anlamlı fark gösterilememiştir.

Posterior kürenin normal konveksitesi, intrakraniyal ve intraoküler basınç arasındaki dengeyi yansıtmaktadır (16,17).

Önceki çalışmalar bu MRG bulgusunun İİH’ye oldukça spesifik olduğunu, ancak duyarlı olmadığını bildirmiştir. Yine de Agid ve ark. (18,19) skleranın düzleşmesinin İİH’yi kesin olarak tanımlayan tek işaret olduğunu göstermişlerdir. Tedavi öncesi ve sonrası şeklinde dizayn edilen başka bir çalışmada da globus konfigürasyonunun yüksek özgüllüğü doğrulandığı gibi ayrıca tedaviden sonra düzeldiği de gösterilmiştir (16). Bizim çalışmamızda ise Chang ve ark. (13) yaptıklarına benzer bir şekilde tedavi öncesi ve tedavi sonrasında, globus konfigürasyonu açısından hastalarda değişiklik gözlenmedi. Bu durum hasta sayımızın az olmasına ve tüm hastalarımızda orbital MRG çekilmemiş olmasına bağlı olabilir.

OS kılıfı, doğası gereği nispeten esnektir, bu nedenle artan basınç varlığında genişleme şeklinde değişikliklere tepki verir.

OS kılıfı çapı serebral hipovolemide azalırken, İİH’li hastalarda artmıştır. Artmış serebral basınç ve OS kılıfı çapı, yetişkinlerde İİH ile güçlü bir şekilde ilişkili bulunmuştur (20). İİH’de en sık gözlenen MRG bulguları arasında OS kılıf kalınlığında artış yer almaktadır (21). Daha önceki çalışmalarda İİH tedavisinden sonra ortalama ON kılıf çapının azaldığı ancak sağlıklı kontrollerden daha yüksek kaldığı gösterilmiştir (13,16). Her ne kadar çalışmamızda tüm hastaların tedavi öncesi ve sonrasında orbital MRG’leri olmadığı için OS kılıf çapını net ölçemesek de; beyin MRG’lerinde yapılan OS kalınlık ölçümü tüm hastalarımızda tedavi öncesi artmış, tedavi sonrası ise her iki gözde anlamlı olarak azalmıştı.

Diffüzyon ağırlıklı görüntüler ile değerlendirilen OS hiperintensitesi güvenilir ve oldukça spesifik bir papilödem göstergesidir (22). Bununla birlikte Salvay ve ark. (23) düşük derecede papilödem ve OS hiperintensitesi arasında bir ilişki bulamamışlardır. Bizim çalışmamızda tüm hastalarda tespit edilen DAG’deki OS hiperintensitesi tedavi sonrası devam etmekteydi.

Sagittal ve aksiyal düzlemlerde gözlenen OS’nin kıvrılması, OS’nin tortiozite olarak tanımlanmaktadır. Yatay veya dikey kıvrılma, OS kılıfının proksimal ve distal fiksasyon noktaları arasında gerilmesi ile ilişkilidir. Bu MRG bulgusunun duyarlılığı yüksek olmasa da, yatay tortiositenin dikey tortiositeden daha çok İHH’ye özgü olduğu bildirilmiştir (17,24,25). Batur Caglayan ve ark. (16) yaptıkları çalışmada; yatay tortiosite sıklığı tedavi öncesi İİH grubunda kontrollere göre anlamlı derecede yüksek bulunmuş, buna karşın tedavi sonrası İİH grubu ile kontroller arasında hiçbir

fark saptanmaması üzerine; bu bulgunun yatay tortiositenin tedavi öncesi grupta İİH’nin göstergesi olduğu, ancak İİH’nin değerli bir takip göstergesi olmadığı ileri sürülmüştür. Bizim çalışmamızda da OS tortiozitesinde bir hastada tedavi sonrası düzelme gözlenirken, 1 hastada tedavi sonrası belirginleşme gözlenmiştir.

Diğer hastalarda değişiklik gözlenmemiştir.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Retrospektif olarak dizayn edilen bu çalışmada tüm hastaların orbital MRG ve MR venografilerinin olmaması çalışmanın kısıtlı yönlerindendir.

Sonuç

Küçük örneklem büyüklüğü olmasına karşın bu çalışma, MRG bulgularından özellikle midsagittal hipofiz bezi yüksekliği ve OS kılıf kalınlık ölçümlerinin tedaviden sonra bir dereceye kadar geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir. Tedavi sonrası İİH’li hastalarda MRG bulgularının sınırlı bir şekilde geri dönüşü, olası kemik erozyonu ve anatomik yapıların zamanla ilişkili esnekliğini kaybetmesine bağlı olabilir. Tedavi öncesi ve sonrası nörogörüntüleme bulgularındaki değişikliğin tespiti için; daha geniş örneklem büyüklüğüne sahip prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onam alındı (tarih: 2.3.2020 tarih, karar no: 4/12).

Hasta Onayı: Tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam alındı.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Konsept: E.Ö.G., Dizayn: E.Ö.G., A.E.P., Veri Toplama veya İşleme: E.Ö.G., Ş.D.K., A.E.P., Analiz veya Yorumlama: E.Ö.G., Ş.D.K., A.E.P., Literatür Arama: E.Ö.G., Ş.D.K., Yazan: E.Ö.G.

Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.

Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.

Kaynaklar

1. Ball AK, Clarke CE. Idiopathic intracranial hypertension. Lancet Neurol 2006;5:433-442.

2. McGeeney BE, Friedman DI. Pseudotumor cerebri pathophysiology.

Headache 2014;54:445-458.

3. Durcan FJ, Corbett JJ, Wall M. The incidence of pseudotumor cerebri.

Population studies in Iowa and Louisiana. Arch Neurol 1988;45:875-877.

4. Rowe FJ, Sarkies NJ. The relationship between obesity and idiopathic intracranial hypertension. Int J Obes Relat Metab Disord 1999;23:54-59.

5. NCD Risk Factor Collaboration (NCD-RisC). Trends in adult body-mass index in 200 countries from 1975 to 2014: A pooled analysis of 1698 population-based measurement studies with 19.2 million participants, Lancet 2016;387:1377-1396.

6. Headache Classification Subcommittee of the International Headache Society. The International Classification of Headache Disorders: 2nd ed.

Cephalalgia 2004;24(Suppl 1):9-160.

7. Friedman DI, Jacobson DM. Diagnostic criteria for idiopathic intracranial hypertension. Neurology 2002;59:1492-1495.

8. Wall M. Idiopathic intracranial hypertension. Neurol Clin 2010;28:593- 617.

(5)

9. Kwee RM, Kwee TC. Systematic review and meta-analysis of MRI signs for diagnosis of idiopathic intracranial hypertension. Eur J Radiol 2019;116:106-115.

10. Friedman DI, Liu GT, Digre KB. Revised diagnostic criteria for the pseudotumor cerebri syndrome in adults and children. Neurology 2013;81:1159-1165.

11. Foresti M, Guidali A, Susanna P. Primary empty sella. Incidence in 500 asymptomatic subjects examined with magnetic resonance. Radiol Med 1991;81:803-807.

12. Yuh WT, Zhu M, Taoka T, et al. MR imaging of pituitary morphology in idiopathic intracranial hypertension. J Magn Reson Imaging 2000;12:808- 813.

13. Chang RO, Marshall BK, Yahyavi N, et al. Neuroimaging features of idiopathic intracranial hypertension persist after resolution of papilloedema.

Neuroophthalmology 2016;40:165-170.

14. Hoffmann J, Huppertz HJ, Schmidt C, et al. Morphometric and volumetric MRI changes in idiopathic intracranial hypertension. Cephalalgia 2013;33:1075-1084.

15. Ranganathan S, Lee SH, Checkver A, et al. Magnetic resonance imaging finding of empty sella in obesity related idiopathic intracranial hypertension is associated with enlarged sella turcica. Neuroradiology 2013;55:955-961.

16. Batur Caglayan HZ, Ucar M, Hasanreisoglu M, Nazliel B, Tokgoz N.

Magnetic resonance imaging of idiopathic intracranial hypertension. J Neuroophthalmology 2019;39:324-329.

17. Bidot S, Saindane AM, Peragallo JH, et al. Brain imaging in idiopathic intracranial hypertension. J Neuroophthalmol 2015;35:400-411.

18. Kyung SE, Botelho JV, Horton JC. Enlargement of the sella turcica in pseudotumor cerebri. J Neurosurg 2014;120:538-542.

19. Agid R, Farb RI, Willinsky RA, Mikulis DJ, Tomlinson G. Idiopathic intracranial hypertension: the validity of crosssectional neuroimaging signs.

Neuroradiology 2006;48:521-527.

20. Hirfanoglu T, Aydin K, Serdaroglu A, Havali C. Novel magnetic resonance imaging findings in children with intracranial hypertension. Pediatr Neurol 2015;53:151-156.

21. Wong H, Sanghera K, Neufeld A, Maxner C, Shankar JJS. Clinico- radiological correlation of magnetic resonance imaging findings in patients with idiopathic intracranial hypertension. Neuroradiology 2020;62:49-53.

22. Viets R, Parsons M, Van Stavern G, Hildebolt C, Sharma A. Hyperintense optic nerve heads on diffusion-weighted imaging: a potential imaging sign of papilledema. AJNR Am J Neuroradiol 2013;34:1438-1442.

23. Salvay DM, Padhye LV, Huecker JB, et al. Correlation between papilledema grade and diffusion-weighted magnetic resonance imaging in idiopathic intracranial hypertension. J Neuroophthalmol 2014;34:331-335.

24. Passi N, Degnan AJ, Levy LM. MR imaging of papilledema and visual pathways: effects of increased intracranial pressure and pathophysiologic mechanisms. AJNR Am J Neuroradiol 2013;34:919-924.

25. Görkem SB, Doganay S, Canpolat M, et al. MR imaging findings in children with pseudotumor cerebri and comparison with healthy controls. Childs Nerv Syst 2015;31:373-380.

Referanslar

Benzer Belgeler

Erken dönemde intravenöz alteplaz tedavisine yanıt veren hastalar hariç tutulmuş; sonuç olarak, semptomların başlangıcından itibaren 8 saat içinde tedavi edilebilen anterior

Örne¤in; büyük arter ate- rosklerozu için ipsilateral internal “watershed” sahada in- farktlar olmas›, kardiyoaortik emboli için her iki ön veya her iki ön ve arka

Ancak güçsüzlü¤ün alt ekstremitenin proksimal kaslar›n- da hakim olmas›, üst ekstremite proksimal kaslar›n› da belirgin olarak etkilemifl olmas›, biyopsi sonucunda

Development of temporal lobe epilepsy (TLE) can be triggered by various brain insults, including traumatic bra- in injury, stroke, or status epilepticus.. Injury is followed by

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye Department of Neurology, Faculty of Medicine, University of Hacettepe, Ankara, Turkey.. Turk Norol

1 Ege Üniversitesi Beyin Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Gender Reflex Laboratuvarları ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyofizik Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye.. 2

O¤uz Gözen, Emre Y›ld›r›m, Ersin O¤uz Koylu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı ve Ege Üniversitesi Beyin Araştırma ve Uygulama Merkezi, İzmir,

[r]