Kopenhag’da 6-19 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısı yaklaşırken Türkiye’nin nasıl bir politika izleyeceği merak konusu.
Küresel ısınmaya karşı mücadele etmek için 1997’de imzalanan Kyoto Protokolü’nün süresinin dolmasının ardından 2012’den itibaren geçerli olacak Kopenhag Protokolü’nün hazırlık toplantıları 6 Aralık’ta başlayacak. Kyoto’yu son anda onaylayan Türkiye’nin Kopenhag sürecinde diğer taraf ülkelerle masaya oturarak küresel ısınmaya neden olan sera gazı salımını azaltmak için hedef belirlemesi gerekecek. Ancak genel görüş, hükümetin bu pazarlık sürecinden hiçbir yükümlülükneden olan sera gazı salımını azaltmak için hedef belirlemesi gerekecek. Ancak genel görüş, hükümetin bu pazarlık sürecinden hiçbir yükümlülük almadan kurtulmak istediği yönünde. Eğer Türkiye, Kyoto’dan olduğu gibi Kopenhag’dan da kaçarsa bir sonraki yükümlülük döneminde sera gazı salımlarında en çok indirim yapması gereken ülke olacak.
Kopenhag’da 6-19 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısı yaklaşırken Türkiye’nin nasıl bir politika izleyeceği merak konusu. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Yeşiller Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şahin, Türkiye’nin Kopenhag’daki amacının yükümlülük almamak olduğuna dikkat çekerek “Kendisini gelişmekte olan ülkeler kategorisine sokmaya çalışacak. Bunu başaramazsa da yükümlülük almadan devam etmeye çalışacak. ‘Biz o kadar kirletmiyoruz’ diyecek. Bu doğru ama eğer emisyonlar bu hızla artarsa Türkiye Kopenhag’daki anlaşmadan sonra en çok indirim yapması gereken ülke olacak” diye konuştu. Türkiye’nin diğer gelişmiş ülkelere göre salım oranının az olduğunu, geç sanayileştiği için de tarihsel sorumluluğunun bulunmadığını anlatan Şahin, Kopenhag’da masadan yükümlülük almadan kalkılması halinde tüm bu ayrıcalıkların kaybedileceğini söyledi.
Dr. Şahin, “Kyoto’nun tek faydası küresel ısınmaya karşı uluslararası bir anlaşmanın yapılmış olması. Kopenhag sürecinin Kyoto ile aynı kaderi paylaşmaması için anlamlı hedeflerin konulması gerek. Mesela 2020’ye kadar yüzde 40 indirim hedefi konulmalı. Çünkü 2050’ye kadar yüzde 80-90 indirim hedefini bulmamız gerekiyor” dedi.
Büyük gürültü kopacak
Kopenhag’daki toplantılardan ciddi bir karar çıkmaması halinde aktivistlerin “büyük gürültü kopartmayı” planladığını anlatan Şahin “Aktivistler, ‘gerekirse toplantıları bloke eder binayı işgal ederiz’ diyorlar. Ama ABD Kopenhag
sürecine dahil olursa her şey değişir. Çünkü birçok ülke ABD’yi bahane ederek ya anlaşmaya taraf olmuyor ya da az hedef alıyorlardı. Geçen yıl AB yüzde 20’lik indirim hedefi koyarken açık açık ‘eğer ABD girerse hedefi yüzde 30’a çıkarırız’ dediler. Eğer Kopenhag’dan yüzde 30-40 gibi bir hedef çıkarsa iyi olur” diye konuştu.
ÖZLEM GÜVEMLİ Cumhuriyet 12.05.2009