• Sonuç bulunamadı

2. Taşıyanın Sorumluluğunu Yerine Getirmemesi veya Getirememesi Hali. 2.1 Taşıyanın Sorumluluktan Kurtulduğu Haller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "2. Taşıyanın Sorumluluğunu Yerine Getirmemesi veya Getirememesi Hali. 2.1 Taşıyanın Sorumluluktan Kurtulduğu Haller"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2. Taşıyanın Sorumluluğunu Yerine Getirmemesi veya Getirememesi Hali

Taşıyanın zaman çarteri sözleşmelerinden ve mevzuattan doğan yükümlülüklerini çalışmamızda önceki bölümlerde inceledik. Taşıyan ilgili mevzuata ve yabancı hukuka göre her zaman için sorumlu olmayıp bazı sayılan durumlarda sorumsuzluk hallerinden yararlanabilecektir.

2.1 Taşıyanın Sorumluluktan Kurtulduğu Haller

Taşıyanın TTK kapsamında yaptığı işi gereği gibi ifa etmesi gerekmektedir. Ancak bazı haller vardır ki taşıyan sorumluluğundan bu hallerin gerçekleşmesi durumunda kurtulabilmektedir. Bu durumlar taşıyanın kusursuzluk hali, zarar ile uygun illiyet bağının kurulamaması hali ve taşıyanın teknik kusur ve yangın sebebiyle sorumluluktan kurtulması hali olarak sayılabilecektir.

Taşıyanın mutlak sorumsuzluk hallerinden olan sevk ve idari kusur(seyir kusuru) hali gemiye, güvenliğine ve denize elverişliliğine bir hatalı bir fiil veya ihmali bir durum olarak tanımlanabilecektir.1 Geminin sevk ve idari kusuruna ilişkin düzenlenen ilk hüküm 1893 tarihli Harter Kanunu’nun 192. maddesidir.2 TTK’ da ise 1180. madde de taşıyanın sorumsuzluk hallerinin altında belirtilmiş bulunmaktadır. TTK m.1080/1’de ise taşıyanın, yükteki zıya ve hasardan sorumluluğunda yükte meydana gelen zararın geminin sevkine veya başka bir teknik kusur barındıran bir hareketin veya yangının sonucunda meydana gelmesi halinde taşıyan kendi kusuru oranında sorumlu olacağı belirtilmiştir. Yargıtay’ın verdiği bir kararda Romanya’dan Bandırmaya taşınan gübrelerin ıslak ve çamurlu olması iddiasından kaynaklı açılan davada taşıyan seferin başında geminin yola ve denize elverişli olduğuna dayanarak mutlak sorumsuz olduğunu ileri sürmüştür. Yapılan araştırmalar sonucunda geminin teknik arızasının çıkması nedeni ile ambarında su bulunmuştur ve bu sebeple gübreler ıslanmıştır. Bu nedenle ETK m.1062’ye göre (TTK m. 1179/1) taşıyanın sorumsuzluğuna hükmedilmiştir. Yargıtay aynı kararında ayrıca taşıyanın sorumsuzluk hallerinden birine dayanması halinde bunu ispat etmekle yükümlü olduğunu belirtmiştir. 3 Belirtmemiz gerekir ki “notik kusurlardan” yani geminin sevk ve idaresine dayanan kusurlardan dolayı gemi adamlarının veya başkalarının kasti

1 AKAN, Pınar, Deniz Taşımacılığında Taşıyanın Yüke Özen Yükümlülüğünün İhlalinden Doğan Sorumluluğu, Vedat Kitapçılık,2007, Ankara, s.4

2 GÜDEN, Faysal, Taşıyanın Sorumsuzluk Halleri, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2017, s. 82

3 Yarg. 11. HD.., E. 1981/3734; K. 1981/4110; T. 01.10.1981, AKAN, s.60

(2)

hareket etmeleri halinde dahi taşıyan sorumlu olmamaktadır.4 Whistler International Ltd. V Kawasaki Kishen Kaisha Ltd. ( The Hill Harmony) davasında kaptanın hatalı rota seçiminin bir notik kusur olduğunu ve bu seyir kusurundan dolayı taşıyanın sorumlu tutulamayacağına hükmedilmiştir.5 A.B.D Yüksek Mahkemesi ise May v Hamburg-Amerikanische Packetfahrt ( The Isis) davasında taşıyanın gemiyi elverişli halde bulundurma yükümlülüğünün diğer tüm sorumsuzluk hallerinden önce geleceğini belirtmiştir.6 Taşıyanın sorumsuzluk hallerinde ve ortada bir kusur bulunduğunda , kusurun hem geminin sevk ve idaresine hem de yüke yönelik olması durumunda taşıyan sadece yüke yönelik kusurundan dolayı sorumlu tutulabilecektir.7 The Oak Hill davasında taşıyan tekneyi tamir amacıyla yanaştığı limanda yükü boşaltmıştır ve yük hasar almıştır. Mahkeme ise taşıyanın yüke özen borcunun devam ettiğini belirterek taşıyanı kusurlu bulmuştur.8

TTK’nın 1180. maddesinde belirtilen “başkaca teknik yönetimine ilişkin bir hareket”

hali geminin sevk ve idaresi dışında kalan ve geminin teknik idaresine mahsus halleri belirtmektedir. Geminin yedek parçası , yükün indirilip bindirilmesi için teçhizatının bulunması gibi durumlar geminin teknik yönetimine ilişkin haller kapsamına girmektedir.9 Söz konusu sorumluluk şarta bağlı değildir, yolculuğun başında geminin elverişli olması, yükün taşınmasında birden fazla geminin bulunması durumunda gemilerin hepsi denize elverişli halde bulunması ve söz konusu sorumluluk sebebi, yabancı limanlar arasında ki seferlere uygulanmaması şeklinde ki dört unsur halinde teknik kusurdan dolayı taşıyanın sorumsuzluk hali değerlendirilebilecektir.10 The International Nav. Co. V Bailey Manifacturing Co.

davasında mahkeme geminin yolculuğun başında denize elverişli halde olması gerektiğini belirtmiştir.11

AKAN kitabında geminin idaresindeki kusurları altı ana başlık altında dava örnekleri12 ile sıralamıştır. Bunlar sırasıyla sintine suyunu pompalamada ihmal, lombarı açık bırakmak,

4 GÜDEN, s.84

5 COGHLİN/BAKER/KENNY/KİMBALL, s.330

6 AKAN, s.60

7 GÜDEN, s.86

8 AKAN,s.82

9 GÜDEN, s.87

10 AKAN, s.64

11 AKAN, s.62

12 Dava örneklerini incelemek için bkz. AKAN,s.65-67

(3)

yük tanklarının kapaklarını gevşek bırakmak, deniz haritalarını yanlış düzenlemek, safra suyunu pompalamada kusur ve geminin idaresi ile ilgili diğer fiillerdir.13

Yangından dolayı taşıyanın sorumluluğu ise 1924 tarihli Brüksel Konvansiyonu m.4/2- b’ye göre “taşıyan, yangının çıkmasında kendi kusuru varsa sorumlu tutulabilecektir.”

denilmiştir. TTK m.1180/1’de Brüksel Konvansiyonuna paralel olarak “ Zarar… yangının sonucu olduğu taktide taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur.” şeklinde düzenlemede bulunmuştur. Yangının karada veya denizde çıkmasının bir önemi bulunmamaktadır çünkü taşıyanın sorumsuzluk hali yükün taşınmak üzere teslim alındığı andan varma limanına ulaşıp yük gönderilene teslim edilene kadar madde hükmü kapsamı devam etmektedir.14

TTK m. 1181/1’ de düzenlenen “(1) Taşıyan, müşterek avarya hâli hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir.

Teşebbüs, sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul bir hareket tarzı oluşturması gerekir.” hükmü ile taşıyanın denizde can ve eşya kurtarma faaliyetinden doğan fiillerinden kaynaklı zararlarından sorumlu değildir. Ancak belirtmek gerekir ki madde hükmünün son cümlesine göre denizde kurtarma fiili sadece yük içinse yapılan fiilin makul ölçülerde olması gerekmektedir.

TTK m. 1186/5 “Yükleten, eşyanın cinsini veya değerini kasten gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan, her hâlde, eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin zıya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.” hükmü ile taşıyan kendisine gerçeğe aykırı şekilde bildirilen yük bilgileri nedeni ile sorumsuzluk hakkında yararlanabilecektir.

Taşıyanın muhtemel sorumsuzluk halleri ise TTK m. 1082’ de sayılmaktadır. Bunlar sırası ile “

a) Denizin veya geminin işletmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları

b) Harp olayları, karışıklık veya ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya Karantina sınırlamaları,

c) Mahkemelerin el koyma kararları, d) Grev, lokavt ve diğer çalışma engelleri

e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil ve ihmalleri,

13 AKAN, s.65-67

14 ÖRSEL, Sercan, Navlun Sözleşmesi Bakımından Taşıyanın Zıya, Hasar ve Geç Teslimden Kaynaklanan Sorumluluğu ve Sorumluluğun Sınırlandırılması, Onikilevha Yayınları, İstanbul, 2019, s.34

(4)

f) Hacim ve tartı itibarı ile kendiliğinden eksilme veya malın gizli ayıplarıyla da malın kendisine özgü cins ve niteliği

g) Ambalajın yetersizliği h) İşaretlerin yetersizliği

şeklinde kanunda bulunmaktadır.” Madde hükmü taşıyanın sorumsuzluğunu asıl kabul etmekle beraber yükle ilgili şahıslara da kusuru ispat etme yükümlülüğünü vermiş bulunmaktadır.15

Rotterdam Kuralarına göre ise taşıyanın sorumsuzluk halleri 17/3’üncü madde de sayılmaktadır. Bu haller; “

1) Mücbir sebep,

2) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları,

3) Savaş, düşmanlık, silahlı çatışma, korsanlık, terörizm, kargaşa ve halk ayaklanması, 4) Karantina kısıtlamaları, hükümetler, kamu otoriteleri, yöneticiler veya diğer kişiler tarafından öngörülmüş alıkoyma, ihtiyati haciz veya el koyma da dahil her türlü müdahale ve engelleri,

5) Grev, lokavt, iş durdurma veya diğer çalışma engelleri, 6) Gemide yangın,

7) Gereli özenin gösterilmesine rağmen keşfedilemeyen gizli ayıplar,

8) Taşıtan, yükleten veya tasarruf edenin ya da taşıtanın veya yükletenin hareketlerinden sorumlu olduğu diğer kişilerin fiil veya ihmalleri,

9) Taşıyan veya taşımayla ilgili ifa eden, söz konusu işlemi taşıtan, yükleten veya gönderilen hesabına gerçekleştirmediği sürece, anlaşmaya uygun olarak gerçekleştirilen yükleme, elleçleme, istif veya boşaltma,

10) Eşyanın gizli ayıpları veya kendisine özgü cins ve niteliğinden kaynaklanan hacimde veya ağırlıkta fire veya herhangi bir diğer zıya veya hasar,

11) Taşıyan tarafından veya onun hesabına gerçekleştirilmemiş ambalajlama veya işaretlemedeki yetersizlik veya bozukluklar,

12) Denizde can kurtarma veya kurtarmaya teşebbüs,

13) Denizde mal kurtarma veya kurtarma teşebbüsü için alınan makul önlemler, 14) Çevre zararını önleme veya önleme teşebbüsü için alınan makul önlemler, 15) Taşıyanın kendisine tanınan yetkilere uygun olarak gerçekleştirdiği fiiller

15 GÜDEN, s.101

(5)

şeklinde sıralanmıştır.”16

Hem Rotterdam Kurallarına hem de TTK hükümlerine baktığımızda taşıyanın sorumsuzluk halleri arasında benzerlik hatta tıpa tıp aynılık gözükmektedir. TTK hükümlerini iki ayrı başlık altına alabilirken Rotterdam Kuralları örnekleme yoluna giderek tek başlık altında toplamaya çalışmıştır.

2.2 İspat Külfeti Sorunsalı

Zaman çarteri sözleşmelerinde Davacı taraf zararın meydana geldiğini açıkça ve net bir şekilde açıklamalıdır. TTK m. 1184 “ Gönderilen, eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın hal ve durumunu, ölçü, sayı veya tartısını tespit ettirmek amacıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara ya da bu husus için yetkili uzmanlara inceletebilir.

Mümkün oldukça diğer taraf da inceleme de hazır bulundurulur.” diyerek ispatın nasıl yapılacağını belirtmiş bulunmaktadır. Yapılacak muaynenin ise hukuki niteliğinin delil tespiti niteliğine haiz olup olmaması tartışma konusu olmuştur. Hakim görüşe göre bu muayne işlemi bir delil tespiti niteliğine sahip değildir.17

Gönderilen yükü muayne ve kontrole tabi tutma hakkına sahiptir. Gönderilenin muayne talebine ilişkin başvuruyu belirli bir süre içerisinde yapması gerekmektedir. Bu süre zarfında kaptan yükü teslim etmekten kaçınabilecekken gönderilende muayne bitinceye kadar yükü teslim almaktan kaçınabilecektir. Gönderilenin bu kaçınması sırasında kaçınmanın sebebinin muayne olması sebebi ile kaptan 1174. maddeye dayanarak yükü tevdi etme yetkisine sahip olmayacaktır.18 Muayne işlemi sırasına gönderilen de taşıyan da TTK m.1185’e göre eşyanın incelenmesi için birbirlerine her türlü kolaylığı göstereceklerdir. Muayne işlemi sırasında tarafların hepsinin hazır bulunması gerekmektedir ve taraflardan birinin gelmemesi halinde TMK m. 2’ ye göre dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde muaynenin yokluğuna dayanarak herhangi bir itirazda bulunamayacaktır.19

16 KARA, Hacı, Rotterdam Kuralları’na Göre Taşıyanın Zıya, Hasar veya Gecikmeden Kaynaklanan Zararlardan Sorumluluğu, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2018, s.199-209

17 ÖRSEL, s.45

18 ÖRSEL, s.46

19 ÖRSEL, s.47

(6)

Tam zıya halinde muayne edilebilecek bir yük bulunmadığından TTK m.1184 uygulama alanı bulamayacaktır. Ancak yükün iktisadi değerini tam olarak yitirmesinden sonra madde hükmü kendine uygulama alanı bulabilecektir.20

Yükün zarara uğramasından dolayı taşıyan en geç yükün gönderilene teslimi sırasında ihbar yapabilmektedir. TTK m.1185 hükmünden anlaşılacağı gibi ve uygulamadan da örnek alınabileceği gibi ihbarnamenin uzun bir sürede hazırlanması ve yükün hasarlı olduğunu taşıyanın öğrenmesi ancak yükün teslimi anında olacaktır. Bu nedenle ihbar yükümlülüğü teslimat biter bitmez en erken makul sürede olarak anlaşılması gerekmektedir.21 Zarar ve hasarın haricen belli olmadığı durumlarda zilyedliğin devrinden itibaren üç gün içerisinde ihbarnamenin gönderilmesi yeterli olacaktır.22 Yargıtay taşıyanın kanuni veya akdi temsilcisi tarafından imzalanan çizelgeleri, tutanakları, kargo raporu gibi belgelerde eşyanın uğradığı zarar tespit edilmişse bildirimin yapıldığını kabul etmektedir.23 Bu bildirimin yapılmaması halinde ise eşyanın zıya veya hasara uğraması halinde gönderilen açısından herhangi bir hak kaybına neden olmazken geç teslimden doğan tazminat alacağı için TTK m. 1185/5 ve Hamburg Kurallar m. 19/5’ e göre taşıyana eşyanın kendisine teslim edildiğinden itibaren 60 gün içerisinde bildirmemesinden kaynaklı bildirimde bulunulmadığı için tazminat hakkını kaybetmektedir.24

Rotterdam Kurallarına göre bildirim zamanını ise iki konu olarak ele alabilmekteyiz.

Birincisi zıya ve hasar meydana gelmesi halinde zıya veya hasar haricen belirli ise eşyanın teslim alınmasından önce veya teslim anında, zıya ve hasar meydana geldiğinde zıya veya hasar haricen belirli değil ise eşyanın tesliminden itibaren yedi iş günü içerisinde tatil süreleri hesaba katılmaksızın yapılmalıdır. İkinci konu olan gecikmeden dolayı zarar meydana gelmesi durumunda ise R.K. m. 23/4’ e göre eşyanın teslim edilmesinden itibaren yirmi bir gün içinde bildirim yapılması gerekmektedir. Bu durum TTK ve Lahey Kuralları hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir ve altmış günlük süreyi yirmi bir güne indirmiş bulunmaktadır.25

Taşıyanın sorumluluktan kurtulabilmesi için ise zararın sebebini yeterli kesinlik ve açıklıkta ortaya koyması gerekmektedir. Ayrıca kendisinin veya gemi adamlarının kusurlu

20 AKINCI, s.177

21 ÖRSEL, s.48

22 OKAY, s.180

23 Yarg. 11 HD.., E. 2002/216, K. 2002/4357, T. 06.05.2002, www.kazanci.com., E.T. 14.07.2020

24 ÖRSEL, s.53

25 KARA, Hacı, s.216

(7)

olmadığını da ispat etmesi gerekmektedir. TTK m.1178/1 gereği taşıyanın ispat külfetinin temelinde tedbirli bir taşıyan gibi hareket etme yükümlülüğü yatmaktadır.26

2.3 Tazminat Alacağı ve Tazminat Alacağı Bakımından Süreler

TTK m. 1246 “(1) 1188 inci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, gemi kira

sözleşmeleri ile zaman çarteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda zamanaşımına uğrar.

(2) Bu süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.” hükmü ile zaman çarteri sözleşmelerinden doğan tüm alacaklar alacağın muaccel olacağı tarihten itibaren bir yıl içerisinde zamanaşımına uğramaktadır. Alacağın muaccel olma tarihi ise 1246. madde hükmünden anlaşılmamaktadır. Bu durum da madde hükmünün atıfta bulunduğu 1188.

Madde hükmünün açıklamalarının geçerli olacağını belirtmemiz gerekmektedir. TTK m. 1188

“(1) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde Yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer.

(2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

(3) Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir. Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.

(4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.” hükümleri ile alacağın muaccel olacağı tarihleri belirtmektedir.

Madde hükmüne göre eşyanın zıya veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı teslim tarihinden itibaren bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmazsa yükle ilgili kişinin Yargı yoluna başvurma hakkı düşmektedir. Madde hükmünün ikinci fıkrasından anlaşılacağı üzere ise taşıyanın eşyanın bir kısmını teslim ettiği tarih veya hiç teslim etmediyse teslim etmesi gereken tarihten itibaren bir yıllık süre işlemeye başlayacaktır. Son fıkraya göre ise tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile bu süreler

26SEVEN, Vural, Taşıyanın Yüke Özen Borcunun İhlalinden Doğan Sorumluluğu, Yetkin Yayınları, Ankara, 2003, s.160

(8)

uzatılabilecektir denilmektedir. Son fıkra hükmüne göre “Paramount” klozu koymak geçerli olabilecek mi sorunsalını meydana getirmektedir.

Bir uluslararası sözleşmenin(La Haye, La Haye-Visby, Hamburg Kuralları) veya başka bir ülkenin kanunlarının uygulanacağının belirtildiği klozlara “Paramount” klozlar denilmektedir.27 Bu klozlar sözleşmeden önce konulabileceği gibi sözleşmeden sonraya konulabilmektedirler. Bu klozların geçerli olabilmesi için emredici hükümlere aykırılık taşımaması gerekmektedir. Bu sebeple sözleşmeye teslim tarihinden önce konulması veya konşimentoya teslim tarihinden önce konulmuş olması hali emredici hükümlere aykırılık teşkil edeceğinden taraflar bu kloza dayanarak herhangi bir hak talep edemeyeceklerdir.28 Ancak dördüncü fıkrada belirtildiği üzere eşyanın teslim tarihinden sonra sözleşmeye konulan durumlarda geçerlilik kazanacaktır.

27 ÜLGENER, Çarter 2, s.274

28 ÜLGENER, Çarter 2 , s.282

Referanslar

Benzer Belgeler

1. materyal adı, konusu, hangi sınıflara hitap ettiği, sizce etkililik düzeyi:.. 2. materyal adı, konusu, hangi sınıflara hitap ettiği, sizce

[r]

Rakamları farklı beş basamaklı a76b5 sayısı 11'e tam bölünebilirken 3'e

B ü y ü k , et makinelerini andıran çamur pres maki- nesile bloklar haline (bu bloklara galet denilmekte- dir) getirilen çamur parçaları, kiremit pres makinele- rinde

Şekiller ve tablo başlıkları Times New Roman yazı tipi ve 10 punto yazı tipi boyutunda olmalıdır... BULGULAR (“BULGULAR ve TARTIŞMA” şeklinde tek başlıkta

15.15-16.30 E Zamanlı Oturumlar (Panel 10, Özel Oturum 2) 16.30-16.45 Oturumların Tartımaları. 17.00-18.00 SÖZLÜ BLDRLER ve

1. Kare şeklindeki bir arsada kenar uzunluğu x m olan kare şeklinde bir bölge spor sahası, kenar uzunluğu y m olan kare şeklinde bir bölge de çay bahçesi olarak aşağıdaki

Yukarıdaki geometrik şekillerin isimleri sırası ile hangisinde doğru yazılmıştır?. Aşağıdaki şekillerden hangisi üçgen