• Sonuç bulunamadı

Hz. Muhammed in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Hz. Muhammed in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği

Peygamberimizin çocukluğu, gençliği, orta yaş dönemi bütünüyle Mekke’de geçti. Abdulmuttalip’in bu yetim torununu Mekke’de bulunan herkes tanır, nasıl biri olduğunu çok iyi bilirlerdi. Orada yaşayan hemen herkesin bir lakabı vardı. Peygamberimize de bir lakap vermişlerdi: “el-Emîn” Bu kelime “İnsana güven veren, güvenilir kişi” demektir. Peygamberimiz bu lakabı fazlasıyla hak ediyordu. Çünkü ne peygamberlikle görevlendirilmeden önce ne de sonra bir kez olsun yalan söylememişti.

(2)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği

Peygamberimiz çok zor şartlarda dahi emaneti iade etme sorumluluğunu asla ihmal etmezdi. Evi, onu öldürmek isteyen putperestler tarafından kuşatıldığında o, Hz. Ali’ye (r.a.) şöyle diyordu:

“–Bu gece yatağımda sen yatacaksın; ben hicret ediyorum. Bende bulunan emanetleri yarın sahiplerine ver, sonra sen de yola çık!”

(3)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğruluğu ve Güvenilir Kişiliği

Putperestlerin baskı ve eziyetlerinden kurtulmak için bir grup Müslüman Habeşistan’a (Bugünkü Etiyopya) hicret ettiklerinde, o zaman henüz İslam’la şereflenmemiş olan Ebu Süfyan ve adamları Müslüman muhacirlerin peşinden oralara kadar gitmiş ve Habeş kralının huzuruna çıkıp, ülkesine sığınan Müslümanları kötüleyerek, onların iadesini istemişti. Sonradan Müslüman olma şerefine ulaşacak olan bu adil kral, işin gerçek yüzünü anlamak için Ebu Süfyan’a çeşitli sorular sordu. Bu sorulardan biri de şuydu:

“– Onun yalan söylediğine daha önce hiç şahit oldunuz mu?”

Ebu Süfyan doğruyu söylemek zorundaydı:

“–Hayır!” dedi. “Daha önce onun yalan söylediğini hiç görmedik.”

(4)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Merhametli ve Affedici Oluşu

Şefkat ve merhamet insanı yücelten ulvî duygulardandır.

Merhametin gücü şiddet ve öfkenin gücünden her zaman üstün gelmiştir. Dünya sevgi ve merhamet üzerine

kuruludur. Allah’ın 99 güzel isminden biri Rahman biri Rahimdir; her ikisi de O’nun ne kadar çok merhametli olduğunu anlatır. Merhametin kaynağı olan Yüce Rabbimiz, bize elçi olarak gönderdiği peygamberinin kalbini de merhametle doldurmuş ve ona:

“–Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”

(Enbiya, 107) buyurmuştur.

Daha önce, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) başarılı olmasının sırlarından biri, onun güvenilir biri olmasıydı demiştik.

Başarısının bir başka sırrını da Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim’inde şöyle açıklıyor:

“–...ve (Ey Peygamber!) senin izleyicilerine yumuşak davranman Allah’ın rahmetinin bir eseriydi. Çünkü, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden

koparlardı. Artık onları hoş gör ve bağışlanmaları için dua et.” (Âl-i İmran, 159)

(5)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Merhametli ve Affedici Oluşu

Peygamberimiz o kadar merhametliydi ki Müslümanlara olmadık kötülükler yapan, eziyetler çektiren putperestleri bile, eline pek çok cezalandırma fırsatı geçmesine rağmen, affetmiş; onları yenip ortadan kaldırmaktansa kendine çekip kazanmayı hedeflemişti. Bedir Savaşında aldığı esirleri, Müslümanlara okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakmış, yıllar sonra Mekke’ye zaferle döndüğünde İslam’ın en azılı düşmanlarını affettiğini ilan etmiştir. Peygamberimizin gönlünden akan bu merhamet seline karşı, putperestlerin lideri olan Ebu Süfyan bile duyarsız kalamamış, sonunda o da şahadet kelimesini söyleyerek Müslüman olmuştur.

(6)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Merhametli ve Affedici Oluşu

Rahmet Peygamberi, sadece insanlara değil, diğer canlılara da merhametle davranılmasını isterdi. Yük hayvanlarına gücünün üstünde yük vurulmamasını emrederdi. Daha önce yaşamış toplumlardan bir kadının, bir kediyi hapsederek açlıktan ölmesine sebep olduğu için cehennemlik; bir adamın da susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe, kuyuya inerek ayakkabısıyla su çıkarıp ona içirdiği için cennetlik olduğunu anlatır, hayvanlara karşı merhametli olmalarını çevresindekilere emrederdi.

(7)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İstişareye Önem Vermesi Peygamberimiz, önemli bir karar vermeden önce mutlaka etrafındaki insanların düşüncelerini öğrenir, kendisine bir öneri teklif edildiğinde bunu dikkate alırdı. Bedir Savaşında ashaptan Hubab isimli zat, Müslümanların mevzilendiği yeri beğenmemişti. Resûlullâh’a (s.a.v.) gelerek:

“–Ey Allah’ın elçisi, buraya Allah’ın emriyle mi indin yoksa bir savaş taktiğiyle mi?” diye sordu. Peygamberimiz:

“–Savaş taktiğiyle” deyince, Hubab:

“–Ey Allah’ın elçisi, Bedir köyünün en sonundaki kuyu etrafında mevzi alalım. Böylece putperestleri susuz bırakmış oluruz.” dedi. Peygamberimiz onun bu teklifini beğendi ve hemen harekete geçtiler.

(8)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İstişareye Önem Vermesi

Bizler de kendimizle, ailemizle ilgili önemli konularda anne babamıza, güvendiğimiz insanlara sormadan hareket etmemeliyiz. İnsanların görüşlerini aldığımızda:

1. Akıl akıldan üstündür, özlü sözünde de belirtildiği gibi farklı görüşlerle düşüncemiz genişler daha

sağlıklı karar veririz.

2. Karşımızdaki insana değer verdiğimizi gösteririz.

3. Görüşler arasında karşılaştırma yeteneğimiz gelişir.

4. Ortak hareket etme bilincini geliştirir. Sorumluluklar paylaşılır.

(9)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in Davasındaki Cesaret ve Kararlılığı

Peygamberimiz, önemli bir karar vermeden önce mutlaka etrafındaki insanların düşüncelerini öğrenir, kendisine bir öneri teklif edildiğinde bunu dikkate alırdı. Bir konuda karar verildiğinde ise sabır ve azimle onu gerçekleştirmeye çalışır, tereddüte düşmezdi. O, Yüce Allah'ın şu ayetine göre davranırdı:

“...ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla istişâre et;

sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah’a güven;

çünkü Allah güven duyanları sever.” (Al-i İmran, 159)

(10)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Yüce Allah şöyle buyurur:

“İman edenler içinde öyle kimseler vardır ki Allah’a verdikleri söze bağlıdırlar. Onlardan kimi, bu uğurda canını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedir. Onlar

Allah’a verdiği sözü asla değiştirmezler.” (Ahzab 123) Başarının yarısı cesarete bağlıdır. Korkak insan hakkını koruyamaz, karşısına dikilen engelleri aşamaz, güçlüklere

karşı koyamaz. Biz de Peygamberimizi örnek almalı, doğruluk yolunda emin adımlarla yürümeli, kararlarımızı

uygulamada cesur olmalıyız.

(11)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in Hakkı Gözetmedeki Hassasiyeti

Peygamberimiz, kendini Kur’an’a göre eğitmiş biriydi.

Kur'an-ı Kerim’de yer alan adaletli olmakla ilgili uyarılar, doğrudan onun sözlerine ve uygulamalarına yansımıştır.

Bakın Yüce Allah adil olmakla ilgili ne buyuruyor:

“Ey inananlar! Sizin, anne-babanızın ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetin.O kişi zengin de olsa fakir de olsa Allah’ın hakkı (olan doğru adil karar vermek) herkesten öncedir.

Sakın boş heveslerinize, arzularınıza uymayın ki adaletten uzak düşmeyesiniz. Eğer hakikati çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa 135) Bir başka ayette de Yüce Allah Peygamberimize ve onun şahsında tüm Müslümanlara şöyle buyurur:

“Onların arasında hükmettiğin (idari karar verdiğin) zaman adaletle karar ver. Allah adaletli davrananları sever.” (Maide 42)

(12)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Peygamberimiz haksızlığa asla tahammül edemez, haksızlık karşısında susan, kendini savunamayan kişiyi dilsiz şeytan olmakla nitelendirir, onun bu halini beğenmezdi.

Görev başına getirdiği insanlara adaletli ve hoşgörülü olmalarını emreden Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle derdi:

“–Kıyamet gününde Allah’ın en çok sevdiği ve O’na en yakın olan kişi adil devlet başkanı, en çok nefret ettiği ve Allah’tan en uzak olan kişi de zalim devlet başkanıdır.”

(13)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in Hakkı Gözetmedeki Hassasiyeti Sevgili Peygamberimiz, hakkı gözetme konusunda sadece idareci konumunda olanları değil, herkesi sorumlu davranmaya çağırmış ve çoban-sürü benzetmesini yapmıştır:

“–Dikkat edin! Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. İnsanların başında bulunan yönetici de çobandır ve sürüsünden sorumludur.”

(14)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İnsanlara Değer Vermesi

Akıl, irade, düşünme ve düşüncelerini gerçekleştirebilme özellikleri açısından insan, yaratılmışlar içinde en üstün varlıktır. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim’de:

“–Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tin Suresi 4.

ayet) buyurmaktadır.

(15)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İnsanlara Değer Vermesi

Hz. Muhammed (s.a.v.) bir peygamber olarak Allah’ın insana verdiği bu değerin elbette farkındaydı. Bu yüzden hiçbir insanı küçümsemezdi. Bu sebeple konuşan kişinin sözünü asla kesmez, kendisi birine hitap ettiği zaman doğrudan ona yönelir, onun yüzüne bakarak konuşurdu.

(16)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Peygamberimiz, insanların şekillerine, rengine ve ırkına göre ayrıma tabi tutulmasını yasaklamıştı. Bir gün nasıl olmuşsa olmuş, Ebu Zer ile Bilal bir konuda anlaşamamış ve Ebu Zer, Bilal’a:

“–Kara kadının oğlu sen de.”

demişti. Bilal onun bu sözünden alınmış ve durumu Hz.

Muhammed’e (s.a.v.) bildirmişti. Peygamberimiz Ebu Zer’i çağırarak ona:

“–Sende cahiliye adetlerinden biri mi var?”

diyerek onun yaptığı bu davranışı onaylamamıştı. Ebu Zer söylediğine bin pişman olmuş, hemen yüzünü yere yapıştırıp:

“–Allah’a yemin ederim ki Bilal ya hakkını helal edinceye ya da yüzüme basıp geçinceye kadar buradan kalkmayacağım” demiştir. Olay daha sonra tatlıya bağlanıp kapanmıştır.

(17)

Hazırlayan: Mine TAŞDEMİR (Metnin bir kısmı internetten alıntıdır. )

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İnsanlara Değer Vermesi İnsana değer vermek, aynı zamanda insan haklarına saygılı olmak demektir. Her insanın doğuştan sahip olduğu hakları vardır. Her insanın, başkasının hakkına el uzatmaksızın kendi haklarını koruma hakkı vardır.

Peygamberimizin uygulamaları bu konuda da bizim için önemli mesajlar içermektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Temel Yeterlilikler Testi’ne giren ve Temel Yeterlilik Puanı en az 150 olan adaylar Özel Yetenekle Öğrenci Alan Lisans programlarını

Temel Yeterlilikler Testi’ne giren ve Temel Yeterlilik Puanı en az 150 olan adaylar Özel Yetenekle Öğrenci Alan Lisans programlarını

Birçok konuda geleneksel İslam anlayışına sahip olan Muhammed Ali’nin Gulam Ahmedin hayatına ve eserlerine çok sayıda atıf yapması ve onu, beklenen mehdi veya mesih

ilk defa insanlan islam'a davet ettiginde nasll insanlardan bir insan olarak miiteva.zt idi ise, Mekke'nin fatihi olarak Kabe'ye girdiginde de ayru tevazuya sahipti. Bu da

Müslümanlar, İslam'a karşı olan Mekkelilerin kendilerini sürekli rahatsız etmelerinden bezmişler ve Peygamberimize gelerek onlara beddua etmesini istemişlerdir.

ayaklarını yere sert vurmaz, sakin fakat hızlı ve vakarlı yürür, meyilli bir yerden iniyormuş görünümü verirdi. Bir tarafa döndüğünde bütün vücuduyla

Osmanlı Resim Sanatında Saz Üslubu, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul.  MAHİR,

Boru çapı AB ve CD kısımlarında 0.2 m dir. Akışkan ideal olup, mutlak atmosfer basıncı 9.81 N/cm 2 dir. a) Boru çapı BC kısmında 0.15 m iken sistemin çeşitli